Geçmiş

stand in

"stand in" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 7 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	stand in f.	katılmak
2	Genel	stand in f.	yerine çalışmak
3	Genel	stand in f.	yerini almak
4	Genel	stand in f.	vekalet etmek
Phrasals
5	Öbek Fiiller	stand in f.	mal olmak
6	Öbek Fiiller	stand in f.	tutmak
7	Öbek Fiiller	stand in f.	neden olmak

"stand in" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 130 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	stand in silence i.	saygı duruşu
2	Genel	stand-in i.	dublör
3	Genel	stand-in i.	vekil
4	Genel	stand-in i.	benzer
5	Genel	stand-in i.	yedek
6	Genel	stand-in parent i.	manevi aile
7	Genel	stand-in parent i.	manevi ebeveyn
8	Genel	stand-in i.	istenilen konum
9	Genel	stand-in i.	yüksek makam
10	Genel	stand-in i.	tercih edilen makam
11	Genel	stand-in i.	istenen makam
12	Genel	stand-in i.	yedek oyuncu
13	Genel	stand in someone's way f.	birini engellemek
14	Genel	stand in a queue f.	kuyrukta beklemek
15	Genel	stand in line f.	sıralanmak
16	Genel	exist or stand in the same place f.	aynı yerde bulunmak
17	Genel	stand in someone's way f.	birine engel olmak
18	Genel	stand in someone's way f.	birinin yolunu kapamak
19	Genel	stand in someone's way f.	birine mani olmak
20	Genel	stand in line f.	kuyrukta beklemek
21	Genel	stand in wonder f.	bakakalmak
22	Genel	stand in for f.	dublörlüğünü yapmak
23	Genel	stand in for f.	birine vekalet etmek
24	Genel	stand somebody in good stead f.	işine yaramak
25	Genel	stand somebody in good stead f.	yararlı olmak
26	Genel	stand in homage f.	saygı duruşunda bulunmak
27	Genel	stand as a candidate in something f.	adaylığını koymak
28	Genel	stand in a white sheet f.	itiraf etmek
29	Genel	stand in silent homage f.	saygı duruşunda bulunmak
30	Genel	stand out in relief f.	göze çarpmak
31	Genel	stand idle (in the slack period) f.	sinek avlamak
32	Genel	stand in balance f.	dengede durmak
33	Genel	stand in one's way f.	gölge etmek
34	Genel	stand in the breach f.	imdada yetişmek
35	Genel	stand in the breach f.	boşluğu doldurmak
36	Genel	stand in front of f.	önünde durmak
37	Genel	stand in someone's way f.	birinin önünde/geçiş yolunda durmak
38	Genel	stand in stark contrast to f.	-e tam bir tezat teşkil etmek
39	Genel	stand out in relief f.	kontrast oluşturmak
40	Genel	stand out in relief f.	dikkati çekmek
41	Genel	stand in vivid contrast f.	keskin bir tezat teşkil etmek
42	Genel	stand in the gap f.	bir şeyi korurken kendini teşhir etmek
43	Genel	stand in the gap f.	bir tehlikeye karşı savunma yapmak
44	Genel	stand in the gap f.	ölen savaşçının yerini almak
Phrasals
45	Öbek Fiiller	stand in front of something f.	bir şeyin önünde durmak
46	Öbek Fiiller	stand in back of someone f.	(desteklemek amacıyla) birisinin arkasında olmak
47	Öbek Fiiller	stand (in) back of (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) arkasında durmak/konumlanmak
48	Öbek Fiiller	stand (in) back of (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) arkasında durmak/olmak
49	Öbek Fiiller	stand (in) back of (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) destekçisi olmak
50	Öbek Fiiller	stand in for (someone or something) f.	(birine/bir şeye) vekalet etmek
51	Öbek Fiiller	stand in for (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) yerine bakmak
52	Öbek Fiiller	stand in for (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) yerine geçmek
Phrases
53	İfadeler	stand in awe of someone f.	birine çok saygı duymak
54	İfadeler	stand in awe of someone f.	birinin önünde saygıyla eğilmek
55	İfadeler	stand in awe of someone f.	birinin önünde saygıyla eğilmek
56	İfadeler	stand in awe of someone f.	birine çok saygı duymak
Colloquial
57	Konuşma Dili	stand someone in good stead f.	çok işine yaramak
Idioms
58	Deyim	stand in awe of f.	huşu duymak
59	Deyim	stand in awe of f.	hayranlık ve saygı duymak
60	Deyim	stand in awe f.	hayranlık ve saygı duymak
61	Deyim	stand in awe of f.	çok korkmak
62	Deyim	stand in hand f.	birinin ilgisini çekmek
63	Deyim	stand in stead f.	çok yararlı olmak
64	Deyim	stand in the gate f.	avantajlı bir konumu elinde bulundurmak
65	Deyim	stand one in hand f.	birini ilgilendirmek
66	Deyim	stand in the gate f.	avantajı elinde bulundurmak
67	Deyim	stand one in hand f.	birini etkilemek
68	Deyim	stand in awe of f.	derinden saygı duymak
69	Deyim	stand in hand f.	faydalı olmak
70	Deyim	stand in the gate f.	gücü elinde bulundurmak
71	Deyim	stand in hand f.	yararlı olmak
72	Deyim	not stand in (someone's or something's) way f.	engel olmamak
73	Deyim	not stand in (someone's or something's) way f.	engellememek
74	Deyim	not stand in (someone's or something's) way f.	yolunu kesmek
75	Deyim	not stand in (someone's or something's) way f.	önünü kesmek
76	Deyim	not stand in (someone's or something's) way f.	önüne geçmemek
77	Deyim	not stand in (someone's or something's) way f.	önünde dikilmemek
78	Deyim	not stand in (someone's or something's) way f.	sekte vurmamak
79	Deyim	not stand in (someone's or something's) way f.	sekteye uğratmamak
80	Deyim	not stand in (someone's or something's) way f.	(bir işi) bozmamak
81	Deyim	not stand in (someone's or something's) way f.	(birini) durdurmamak
82	Deyim	not stand in somebody’s way f.	engel olmamak
83	Deyim	not stand in somebody’s way f.	engellememek
84	Deyim	not stand in somebody’s way f.	yolunu kesmek
85	Deyim	not stand in somebody’s way f.	önünü kesmek
86	Deyim	not stand in somebody’s way f.	önüne geçmemek
87	Deyim	not stand in somebody’s way f.	önünde dikilmemek
88	Deyim	not stand in somebody’s way f.	sekte vurmamak
89	Deyim	not stand in somebody’s way f.	sekteye uğratmamak
90	Deyim	not stand in somebody’s way f.	(bir işi) bozmamak
91	Deyim	not stand in somebody’s way f.	(birini) durdurmamak
92	Deyim	stand knee-deep in something f.	bir şeye boğazına kadar batmış olmak
93	Deyim	stand someone in good stead f.	birinin işine yaramak
94	Deyim	stand in for someone f.	birinin yerine idare etmek
95	Deyim	stand up in court f.	davayı kazandıracak nitelikte olmak
96	Deyim	stand up in court f.	dava açılacak nitelikte olmak
97	Deyim	stand in one's way f.	engel teşkil etmek
98	Deyim	not stand a cat in hell's chance f.	hiç şansı olmamak
99	Deyim	stand someone in good stead f.	faydasını görmek
100	Deyim	stand somebody in good stead f.	işine yaramak
101	Deyim	stand someone in good stead f.	işine yaramak
102	Deyim	stand in someone's way f.	önünü kapamak
103	Deyim	stand up in court f.	sağlam delillere/kanıtlara dayanmak
104	Deyim	stand in the breach f.	(ağır bir saldırıya karşı) savunmak
105	Deyim	stand in stark conflict with f.	-e tam bir tezat teşkil etmek
106	Deyim	stand in the gap f.	bir şeye karşı savunmada kalmak
107	Deyim	stand in the gap f.	bir şeye karşı defans almak
108	Deyim	stand in the gap f.	aktif savunmaya geçmek
109	Deyim	stand in (one's) own light f.	(kendi) önünü tıkamak
110	Deyim	stand in (one's) own light f.	(kendi) kendine engel olmak
111	Deyim	stand in (one's) own light f.	(kendi) kendine köstek olmak
112	Deyim	stand in (one's) own light f.	(kendi) kendinin ayak bağı olmak
113	Deyim	stand in (one's) own light f.	(kendi) kuyusunu kendi kazmak
114	Deyim	stand in (one's) own light f.	(kendi) itibarına gölge düşürmek
115	Deyim	stand in (one's) own light f.	(kendi) itibarını zedelemek
116	Deyim	stand in (someone's) shoes f.	kendini (birinin) yerine koymak
117	Deyim	stand in (someone's) shoes f.	(birinin) gözünden/bakış açısından bakmak
118	Deyim	stand in awe of somebody/something f.	birine/bir şeye çok saygı duymak
119	Deyim	stand in awe of somebody/something f.	birine/bir şeye korkuyla karışık bir hayranlık duymak
120	Deyim	stand in awe of somebody/something f.	birine/bir şeye korkuyla karışık bir saygı duymak
121	Deyim	stand in good stead f.	çok işe yaramak
122	Deyim	stand in good stead f.	çok faydalı olmak
123	Deyim	stand in good stead f.	çok iş görmek
Speaking
124	Konuşma	nothing can stand in our way expr.	hiçbir şey yolumuza çıkamayat
125	Konuşma	nothing can stand in your way expr.	hiçbir şey önünüze geçemez
126	Konuşma	nothing will stand in our way expr.	hiçbir şey yolumuza çıkamayacak
127	Konuşma	don't stand out there in the wet! expr.	orada yağmurun altında durma!
128	Konuşma	don't stand in front of me expr.	önümde durma
Law
129	Hukuk	(defendant) to stand in the dock f.	sanık sandalyesine oturmak
Marine
130	Denizcilik	stand in the land f.	gemiyi karaya doğru yürütmek