stuff something - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

stuff something

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"stuff something" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 63 sonuç

İngilizce Türkçe
General
stuff something full of cash f. içini parayla doldurmak
Phrasals
stuff something down something f. tıka basa (bir şeyin içine) doldurmak/itmek
stuff something down something f. tıkıştırmak
stuff into (something) f. (birini/bir şeyi bir şeyin) içine tıkmak
stuff into (something) f. (birini/bir şeyi bir şeyin) içine tıkıştırmak
stuff into (something) f. (birini/bir şeyi bir şeyin) içine sıkıştırmak
stuff into (something) f. (birini/bir şeyi bir şeyin) içine sığıştırmak
stuff into (something) f. (birini bir şeyin) içine tıkmak
stuff into (something) f. (birini) sıkış tıkış (bir yere/şeye) sokmak
stuff into (something) f. (birini) sıkışık/kalabalık (bir yerde/şeyde) kalmaya zorlamak
stuff into (something) f. (birine) tıka basa (bir şey) yedirmek
stuff into (something) f. (birinin) ağzına (bir şey) tıkmak
stuff into (something) f. (birini bir şeyden) çok yemeye zorlamak
stuff into (something) f. (birine bir şeyden) daha çok yemesi için ısrar etmek
stuff into (something) f. (birine) sürekli bir şey yedirmek/yutturmak
stuff into (something) f. (bir şeyin) içine (bir şey) doldurmak
stuff into (something) f. (bir şeyin) içine (bir şey) basmak
stuff into (something) f. (bir şeyin) içine (bir şey) sığdırmak
stuff into (something) f. (bir şeyin) içine (bir şey) sıkıştırmak
stuff into (something) f. yoğun bir şekilde (bir şeyin) içine (bir şey) koymak
stuff into (something) f. (bir şeyin) içine (bir şey) tıkmak
stuff into (something) f. (bir şeyin) içini (bir şeyle) doldurmak
stuff someone or something into someone or something f. birini/bir şeyi birinin/bir şeyin içine tıkmak
stuff someone or something into someone or something f. birini/bir şeyi birinin/bir şeyin içine doldurmak
stuff someone or something into someone or something f. birini/bir şeyi birinin/bir şeyin içine tıka basa doldurmak
stuff someone or something in f. birini/bir şeyi birinin/bir şeyin içine tıkmak
stuff someone or something in f. birini/bir şeyi birinin/bir şeyin içine doldurmak
stuff someone or something in f. birini/bir şeyi birinin/bir şeyin içine tıka basa doldurmak
stuff with (something) f. (bir şeyle) doldurmak
stuff with (something) f. ağzına kadar (bir şeyle) doldurmak
stuff with (something) f. (bir şeyi) tıkıştırmak
stuff with (something) f. (bir şeyle) tıka basa doldurmak
stuff with (something) f. tıka basa (bir şey) yedirmek
stuff with (something) f. (bir şeyi) ağzına tıkmak
stuff with (something) f. tıka basa (bir şey) yemek
stuff with (something) f. kafasını (bir şeyle) doldurmak
stuff with (something) f. kafasına/aklına (bir şey) sokmak
Idioms
stuff something down someone's throat f. aklına/kulağına sokmak
stuff someone's head with something f. birinin aklını bir şeylerle doldurmak
stuff someone's head with something f. birinin aklına bir şeyler sokmak
stuff (something) down (one's) throat f. boğazından aşağı ittirmek
stuff (something) down (one's) throat f. zorla yutturmak/yedirmek
stuff (something) down (one's) throat f. yemeye/yutmaya zorlamak
stuff (something) down (one's) throat f. birine bir şeyi dayatmak
stuff (something) down (one's) throat f. gırtlağına basmak
stuff (something) down (one's) throat f. ümüğüne çökmek
stuff (something) down (one's) throat f. birine baskı yapmak
stuff (something) down (one's) throat f. birine bir şeyi empoze etmek
stuff (something) down (one's) throat f. birine bir şeyi zorla kabul ettirmeye/baskı kurarak benimsetmeye çalışmak
stuff (one's) head full of (something) f. (birinin kafasını bir şeyle) doldurmak
stuff (one's) head full of (something) f. (birinin beynini bir şeyle) doldurmak
stuff (something) full of (something) f. (bir şeyi bir şeyle) ağzına kadar doldurmak
stuff (something) full of (something) f. (bir şeyi bir şeyle) tıka basa doldurmak
stuff (something) full of (something) f. (bir şeyin) içini (bir şeyle) doldurmak
stuff (someone) full of (something) f. (birine) tıka basa (bir şey) yedirmek
stuff (someone) full of (something) f. (birinin) ağzına (bir şey) tıkmak
stuff (someone) full of (something) f. (birini bir şeyden) çok yemeye zorlamak
stuff (someone) full of (something) f. (birine bir şeyden) daha çok yemesi için ısrar etmek
stuff (someone) full of (something) f. (birine) sürekli bir şey yedirmek/yutturmak
stuff (someone) full of (something) f. (birini bir düşünceyle/fikirle) doldurmak
stuff (someone) full of (something) f. (birinin) kafasını (bir şeyle) doldurmak
stuff (oneself) full of (something) f. (bir şeyden) çok yemek
stuff (oneself) full of (something) f. (bir şeyden) tıka basa yemek