tarafsız - Türkçe İngilizce Sözlük

tarafsız

"tarafsız" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 65 sonuç

Türkçe İngilizce
Yaygın Kullanım
tarafsız neutral s.
Tony decided to take a neutral position in the argument.
Tony tartışmada tarafsız bir tutum sergilemeye karar verdi.

More Sentences
tarafsız objective s.
The anchor tried to give an objective opinion about the uprising.
Sunucu ayaklanma konusunda tarafsız bir görüş bildirmeye çalıştı.

More Sentences
tarafsız impartial s.
Secondly, we must clearly insist on the mission of impartial observers from the European Union.
İkinci olarak Avrupa Birliği'nden tarafsız gözlemcilerin misyonu konusunda açıkça ısrarcı olmalıyız.

More Sentences
tarafsız unbiased s.
The jury had a hard time remaining unbiased during the murder trial.
Jüri, cinayet davası sırasında tarafsız kalmakta zorlandı.

More Sentences
Genel
tarafsız disinterested s.
A judge should be disinterested.
Bir yargıç tarafsız olmalıdır.

More Sentences
tarafsız dispassionate s.
The judge approached the case with a dispassionate demeanour.
Yargıç, davaya tarafsız bir tavırla yaklaşıyordu.

More Sentences
tarafsız clinical s.
The choice was clinical.
Seçim tarafsızdı.

More Sentences
tarafsız detached s.
Police should have a detached approach to the incidents.
Polis olaylara tarafsız bir şekilde yaklaşmalıdır.

More Sentences
tarafsız fair-minded s.
He's very fair-minded.
O çok tarafsızdır.

More Sentences
tarafsız impartial s.
Regulators already practise excellent, impartial cooperation.
Düzenleyiciler halihazırda mükemmel ve tarafsız bir işbirliği uygulamaktadır.

More Sentences
tarafsız objective s.
The Commission's reports and recommendations will continue to be completely objective and impartial.
Komisyon'un raporları ve tavsiyeleri tamamen objektif ve tarafsız olmaya devam edecektir.

More Sentences
Hukuk
tarafsız impartial s.
Port State Control cannot operate unless it is independent and impartial.
Liman Devleti Kontrolü bağımsız ve tarafsız olmadığı sürece işleyemez.

More Sentences
tarafsız unbiased s.
Although a time-consuming method, it has the advantage of providing unbiased research.
Zaman alıcı bir yöntem olmasına rağmen, tarafsız araştırma sağlama avantajına sahiptir.

More Sentences
tarafsız disinterested s.
To any disinterested, objective observer, that comes as no surprise.
Tarafsız ve objektif bir gözlemci için bu hiç de şaşırtıcı değil.

More Sentences
Siyasal
tarafsız neutral s.
The negotiations took place on neutral territory.
Müzakereler tarafsız bir bölgede gerçekleştirilmiştir.

More Sentences
Teknik
tarafsız impartial s.
This certainly shows that the President of this sitting is utterly impartial.
Bu durum, bu oturumun Başkanının tamamen tarafsız olduğunu kesinlikle göstermektedir.

More Sentences
tarafsız objective s.
When shall we create an authoritative and objective system of public information in the EU?
AB'de yetkili ve tarafsız bir kamu bilgilendirme sistemini ne zaman oluşturacağız?

More Sentences
tarafsız unbiased s.
Google wants its search results to be as unbiased and relevant as possible.
Google, arama sonuçlarının mümkün olduğunca tarafsız ve alakalı olmasını istiyor.

More Sentences
Genel
tarafsız equitable s.
tarafsız unprejudiced s.
tarafsız crossbench s.
tarafsız nonpartisan s.
tarafsız nonparty s.
tarafsız uncolored s.
tarafsız unbiassed s.
tarafsız even s.
tarafsız colorless s.
tarafsız uncoloured s.
tarafsız judicial s.
tarafsız free from bias s.
tarafsız candid s.
tarafsız noncommittal s.
tarafsız colourless s.
tarafsız evenhanded s.
tarafsız even-handed s.
tarafsız non-party s.
tarafsız non-aligned s.
tarafsız non-partisan s.
tarafsız non-committal s.
tarafsız equal s.
tarafsız adiaphorous s.
tarafsız nonaligned s.
tarafsız nonpartizan s.
tarafsız agnostic s.
tarafsız agnostical s.
tarafsız equal s.
tarafsız unpartial s.
tarafsız unprepossessed s.
tarafsız just s.
tarafsız open-minded s.
tarafsız imprejudicate [obsolete] s.
tarafsız disimpassioned s.
tarafsız disinterest [obsolete] s.
tarafsız dispassioned s.
tarafsız pareve s.
tarafsız indifferent s.
tarafsız respectless s.
tarafsız indistinguishing [obsolete] s.
Konuşma Dili
tarafsız on the fence s.
Ticaret/Ekonomi
tarafsız equitable s.
Hukuk
tarafsız unbiassed s.
Siyasal
tarafsız non-committal s.
Boyacılık
tarafsız inert s.
Kısaltma
tarafsız neut. s.
Eski Kullanım
tarafsız neuter s.

"tarafsız" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 184 sonuç

Türkçe İngilizce
Genel
tarafsız ülke neutral i.
Spain functions as a neutral among the three.
İspanya bu üç ülke arasında tarafsız ülke rolü oynamaktadır.

More Sentences
(tarafsız) arabulucu honest broker i.
We are indeed an honest broker and we should be vigorous in that approach.
Biz gerçekten de dürüst bir arabulucuyuz ve bu yaklaşımımızı güçlü bir şekilde sürdürmeliyiz.

More Sentences
(bölge vb.) tarafsız hale getirmek neutralize f.
The region was neutralized by the UN.
Bölge BM tarafından tarafsız hale getirildi.

More Sentences
tarafsız olmak be neutral f.
Tom tried to be neutral.
Tom tarafsız olmaya çalıştı.

More Sentences
tarafsız kalmak stay neutral f.
Staying neutral in the climate debate is no longer an option.
İklim tartışmasında tarafsız kalmak artık bir seçenek değil.

More Sentences
tarafsız kalmak remain neutral f.
Their desire to remain neutral must be respected in every way.
Tarafsız kalma arzularına her şekilde saygı gösterilmelidir.

More Sentences
(tartışma, program) tarafsız balanced s.
The report offers a balanced view of the incident.
Rapor, olaya tarafsız bir bakış açısı getiriyor.

More Sentences
Hukuk
adil ve tarafsız fair and impartial s.
Burke then asked her if she could be fair and impartial.
Burke daha sonra ona adil ve tarafsız olup olamayacağını sordu.

More Sentences
Siyasal
tarafsız ülke neutral country i.
That is especially important for Sweden and other neutral countries.
Bu özellikle İsveç ve diğer tarafsız ülkeler için önemlidir.

More Sentences
tarafsız devlet neutral state i.
The wording might entail neutral states having to supply military capability.
İfade, tarafsız devletlerin askeri kapasite tedarik etmesini gerektirebilir.

More Sentences
Genel
tarafsız kimse neutral i.
tarafsız karar unbiased judgment i.
tarafsız bölge neutral zone i.
tarafsız bölge zone of neutrality i.
belirli yükümlülükler gerçekleşene kadar bir şeyin tarafsız bir kişiye emaneti escrow i.
tarafsız olma evenhandedness i.
tarafsız olma detachedness i.
tarafsız bayrak neutral flag i.
politik açıdan tarafsız fencesitter i.
tarafsız olma neutrality i.
(cepheler arasındaki) tarafsız bölge no man's land i.
tarafsız bakış açısı objective perspective i.
iki uç arasında tarafsız olma durumu fence-sitting i.
dinlere karşı tarafsız olma laicality i.
dinlere karşı tarafsız olma laicity i.
tarafsız hale getirme unbiassing i.
tarafsız soruşturma impartial inquiry i.
tarafsız olmaya çalışan kimse jack-on-both-sides i.
tarafsız kimse jack-on-both-sides i.
tarafsız kimse mugwump i.
tarafsız gözlemci mugwump i.
tarafsız kimse impartialist i.
tarafsız kimse independent i.
tarafsız kimse fencesitter i.
tarafsız kimse fence-sitter i.
tarafsız hale getirme standoff i.
tarafsız kalmak sit on the fence f.
tarafsız kılmak neutralize f.
tarafsız birinin kararına bağlayarak halletmek (meseleyi) arbitrate f.
(bölge vb.) tarafsız hale getirmek neutralise f.
tarafsız davranmak act unbiased f.
tarafsız davranmak treat neutral f.
tarafsız davranmak treat impartial f.
tarafsız davranmak behave impartial f.
tarafsız davranmak behave unbiased f.
tarafsız davranmak act impartial f.
tarafsız davranmak be impartial f.
tarafsız davranmak treat unbiased f.
tarafsız davranmak act neutral f.
tarafsız davranmak behave neutral f.
tarafsız davranmak be unbiased f.
tarafsız olmak stand aside f.
tarafsız kalmak remain impartial f.
tarafsız kılmak neutralise f.
tarafsız hale getirmek unbias f.
tarafsız şekilde görmek contemplate f.
tarafsız kimse guarded s.
tarafsız memlekete ait neutral s.
tarafsız kalan fence-sitting s.
özgür ve tarafsız free and fair s.
tarafsız olmayan unobjective s.
yeterli veya tarafsız dayanağa sahip fair s.
tarafsız (ifade, açıklama) honest s.
olaya tarafsız ve hissiz bakan dry s.
tarafsız olarak evenhandedly zf.
tarafsız biçimde candidly zf.
tarafsız bir şekilde temperately zf.
tarafsız biçimde equitably zf.
İfadeler
tarafsız bir şekilde fair-and-square expr.
Deyim
tarafsız kimse fence sitter i.
tarafsız gözlemci fence sitter i.
tarafsız arabulucu an honest broker i.
tarafsız arabulucu an honest broker i.
tarafsız davranmak play switzerland f.
tarafsız davranmak take no side f.
tarafsız kalmak be sitting on the fence f.
tarafsız yaklaşılmak get the benefit of the doubt f.
tarafsız zeminde on neutral ground expr.
tarafsız ortamda on neutral ground expr.
tarafsız bir platformda on neutral ground expr.
tarafsız bölgede on neutral ground expr.
tarafsız zeminde on neutral territory expr.
tarafsız ortamda on neutral territory expr.
tarafsız bir platformda on neutral territory expr.
tarafsız bölgede on neutral territory expr.
Ticaret/Ekonomi
yasal açıdan bağlayıcı karar vermek üzere tarafsız kişilerden oluşan bir kurula götürme arbitration i.
tarafsız kişi arbiter i.
tarafsız değer objective value i.
tarafsız gemiye savaşta verilen serbest geçiş belgesi navicert i.
tarafsız gemi neutral ship i.
tarafsız vergi neutral tax i.
tarafsız liman neutral port i.
işçi-işveren anlaşmazlıklarını çözümlemekle görevli tarafsız kişi arbitrator i.
işçi-işveren anlaşmazlığında gerçeği araştırmak ve kamuoyuna açıklamalarda bulunmak için tarafsız kişilerden oluşturulan bir grup fact finding board i.
belli yükümlülükler gerçekleşene kadar bir şeyin tarafsız bir kişiye emaneti escrow i.
ödenen ücretler hakkında çıkan anlaşmazlıkların bir arabulucu veya tarafsız bir grup aracılığıyla çözülmesi wage arbitration i.
tarafsız kritik bölge unbiassed critical region i.
farklı gruplara eşit şekilde davranıldığı görüntüsü veren tarafsız uygulamaların, gerçekte bir grubu diğerine karşı kayıran veya diğer gruba nazaran mağdur eden etkiler doğurması ve bu olumsuz etkilerin işletme gerekleri ile açıklanamaması disparate impact i.
gerçek ve tarafsız true and fair s.
Hukuk
tarafsız karar unbiased judgement i.
adil ve tarafsız yargılanma hakkına erişim right to access to fair and impartial tribunal i.
tarafsız tanık non-party witness i.
tarafsız bölge neuter zone i.
tarafsız delil objective evidence i.
tarafsız kanıt objective evidence i.
tarafsız yargıç objective judge i.
tarafsız hakim objective judge i.
bağımsız ve tarafsız mahkeme independent and impartial court/tribunal i.
tarafsız ülke vatandaşı neutral state citizen i.
tanışıklık, iş ilişkisi vb. durumlardan dolayı tarafsız olamayacağına hükmedilen jüri üyesinin reddedilmesi challenge to the favor i.
savaş durumunda tarafsız ülke toprağını zapt etme hakkı angaria i.
davada tarafsız kişi veya oluşumların taraflardan birine kanuna aykırı olarak yaptığı para yardımı maintenance i.
(medeni hukuk) tarafsız bir yedieminin davaya konu olan mülkü elinde tutup ait olduğuna hükmedilen tarafa iade etmeyi kabul ettiği teminat türü sequestration i.
(savaş zamanında) tarafsız gemilere verilen dokunulmazlık freedom of the seas i.
tarafsız esaslara ve usullere dayanmayan arbitrary s.
her iki tarafın temsilcilerinden ve genellikle bir veya daha fazla tarafsız üyeden oluşan mixed s.
Siyasal
tarafsız bölge neutral territory i.
savaş sırasında savaş gemilerinin tarafsız devlet gemilerini kontrol etmesi visit and search i.
tarafsız ülkelerin savaş halindeki ülkelerin herhangi birisine yasak olan silah ve cephane gibi eşyaları taşıması contraband of war i.
tarafsız limana getirilen ürünlerin düşman bir ülkeye getirilebileceği kuramı doctrine of continuous voyage i.
tarafsız limana getirilen ürünlerin düşman bir ülkeye getirilebileceği kuramı doctrine of ultimate destination i.
savaş durumunda tarafsız ülke toprağını zaptetme hakkı angary i.
savaş sırasında tarafsız bir geminin taraflara verdiği taşıma hizmeti unneutral service i.
tarafsız hale getirilmesi neutralization i.
tarafsız bölge neutral zone i.
tarafsız hale gelme neutralization i.
tarafsız seçilen idare meclisi non partisan board i.
tarafsız kılma neutralization i.
tarafsız ülke toprağını zaptetme hakkı angary i.
tarafsız topraklar no man's land i.
tarafsız ve müttefik olmayan ülkeler neutral and non allied countries i.
tarafsız kılma neutralisation i.
tarafsız hale getirilmesi neutralisation i.
tarafsız hale gelme neutralisation i.
tarafsız ülkeler denetleme komisyonu neutral nations supervisory commission (nnsc) i.
tarafsız devletler impartial states i.
tarafsız yaklaşım impartial attitude i.
tarafsız yaklaşım even-handed approach i.
toplumdaki siyasal ve sosyal kurumların dinlere karşı tarafsız ve dini baskı olmadan idare edilmesi laicism i.
tarafsız ülke nonbelligerent i.
tarafsız ülke vatandaşı olan kimse neutral i.
ingiliz parlamentosunda tarafsız veya bağımsız üyelerin oturduğu sıra crossbench i.
ingiliz parlamentosunda tarafsız üye crossbencher i.
ingiliz parlamentosunda tarafsız üye cross-bencher i.
tarafsız kalma siyaseti indifferentism i.
tarafsız gözlemci neutral observer f.
dinlere karşı tarafsız hale getirmek laicise f.
dinlere karşı tarafsız hale getirmek laicize f.
tarafsız olmayan unneutral s.
siyasi olarak tarafsız politically neutral s.
siyasi açıdan tarafsız politically neutral s.
Kurum/Kuruluş
tarafsız doğrulanabilir göstergeler objectively verifiable indicator i.
Medya
tarafsız gazetecilik impartial journalism i.
tarafsız gazetecilik objective journalism i.
Teknik
tarafsız düzlem neutral plane i.
tarafsız eksen neutral axis i.
tarafsız lif neutral fibre i.
tarafsız sınıflandırma objective rating i.
tarafsız sayım çerçevesi unbiased counting frame i.
Otomotiv
tarafsız davranım neutral handling i.
tarafsız yön verme neutral steer i.
Denizcilik
tarafsız gemi belgesi sea letter i.
tarafsız bayrak altında under neutral flag i.
tarafsız bandıra altında under neutral flag i.
tarafsız bayrağa geçme transfer to a neutral flag i.
tarafsız bayrak neutral flag i.
savaş zamanı tarafsız ülkelerin ticari gemileri tarafından taşınan ve ait oldukları ulusları gösteren belge sea brief i.
tarafsız gemi belgesi sea brief i.
savaş zamanı tarafsız ülkelerin ticari gemileri tarafından taşınan ve ait oldukları ulusları gösteren belge sea pass i.
tarafsız gemi belgesi sea pass i.
İstatistik
tarafsız hata unbiassed error i.
tarafsız tahmin unbiassed estimate i.
Edebiyat
zola'nın romancılığının temelinde yatan tarafsız natüralizm ve determinizm zolaism i.
Dini
tanrının varlığı veya yokluğu konusunda tarafsız olan kimse freethinker i.
Felsefe
tarafsız monizm neutral monism i.
Askeri
savaş zamanında düşman kargosu taşısa bile zapt edilmesi yasak olan tarafsız ülke gemileri free ships i.
Spor
tarafsız alan ihlali yapmak encroach f.
Futbol
tarafsız bir saha a neutral venue i.
tarafsız saha neutral ground i.
tarafsız alan ihlali encroachment i.
Boks
tarafsız köşe neutral corner i.
Eski Kullanım
savaşta tarafsız olan ülke, devlet neutrality i.
tartışmada tarafsız olan kimse neuter i.
Star Wars
tarafsız sistemler konseyi council of neutral systems i.