|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
tatlı su |
freshwater i.
|
|
General |
|
2 |
Genel |
tatlı bir ürperti |
tingle i.
|
|
3 |
Genel |
tatlı su ıstakozu |
crayfish i.
|
|
4 |
Genel |
tatlı söz |
blandishment i.
|
|
5 |
Genel |
tatlı yapan madde (yiyeceği/içeceği) |
sweetener i.
|
|
6 |
Genel |
çok tatlı olma |
oversweetness i.
|
|
7 |
Genel |
donmuş tatlı |
water ice i.
|
|
8 |
Genel |
tatlı su biyolojisi |
freshwater biology i.
|
|
9 |
Genel |
tatlı sözler |
sugary words i.
|
|
10 |
Genel |
tatlı söz |
sugar i.
|
|
11 |
Genel |
tatlı su |
soft water i.
|
|
12 |
Genel |
tatlı sözlerle kandırma |
cajolement i.
|
|
13 |
Genel |
tatlı su gelinciği |
burbot i.
|
|
14 |
Genel |
şarap/tatlı |
wine/dessert i.
|
|
15 |
Genel |
tatlı bela |
sweet curse i.
|
|
16 |
Genel |
meyveyle tatlandırılmış bir tür buzlu tatlı |
sherbert i.
|
|
17 |
Genel |
tatlı su omurgasızları |
freshwater invertebrates i.
|
|
18 |
Genel |
tatlı yunan şarabı |
malmsey i.
|
|
19 |
Genel |
bir tatlı kaşığı kadar |
dessertspoonful i.
|
|
20 |
Genel |
tatlı dillilik |
suavity i.
|
|
21 |
Genel |
bu hamur işiyle yapılan meyveli ve tatlı bir yiyecek |
shortcake i.
|
|
22 |
Genel |
tatlı kimse |
dear i.
|
|
23 |
Genel |
tatlı bakış |
beam i.
|
|
24 |
Genel |
tatlı tütün |
honeydew i.
|
|
25 |
Genel |
tatlı kaşığı |
coffee spoon i.
|
|
26 |
Genel |
tatlı (yemeğin sonunda yenilen) |
sweet i.
|
|
27 |
Genel |
tatlı çörek |
doughnut i.
|
|
28 |
Genel |
tatlı patates |
sweet potato i.
|
|
29 |
Genel |
tatlı şey |
sweet i.
|
|
30 |
Genel |
tatlı kaşığı |
dessert spoon i.
|
|
31 |
Genel |
yeterince tatlı |
sweet enough i.
|
|
32 |
Genel |
bir tür tatlı kırmızıbiber |
pimento i.
|
|
33 |
Genel |
hem acı hem tatlı olan |
dulcamara i.
|
|
34 |
Genel |
tatlı bir çörek |
friedcake i.
|
|
35 |
Genel |
tatlı yapma |
sweetening i.
|
|
36 |
Genel |
krem karamele benzeyen bir tatlı |
custard i.
|
|
37 |
Genel |
aşırı tatlı dillilik |
unction i.
|
|
38 |
Genel |
tatlı kuru pasta |
cookie i.
|
|
39 |
Genel |
pekmez kıvamındaki tatlı sıvı |
syrup i.
|
|
40 |
Genel |
tatlı şirin kişi |
jo i.
|
|
41 |
Genel |
tatlı bisküvi |
cookie i.
|
|
42 |
Genel |
tatlı bir tür kırmızı biberin tozuyla yapılan baharat |
paprika i.
|
|
43 |
Genel |
tatlı patates |
yank i.
|
|
44 |
Genel |
tatlı (yemeğin sonunda yenen) |
dessert i.
|
|
45 |
Genel |
tatlı çörek |
cookie i.
|
|
46 |
Genel |
tatlı mısır |
sweet corn i.
|
|
47 |
Genel |
tatlı (yemeğin sonunda yenilen) |
pudding i.
|
|
48 |
Genel |
tatlı özsu |
honeydew i.
|
|
49 |
Genel |
tatlı su |
fresh water i.
|
|
50 |
Genel |
tatlı su biyolojisi |
fresh water biology i.
|
|
51 |
Genel |
tatlı sözle kandırma |
cajolery i.
|
|
52 |
Genel |
tatlı söz |
endearment i.
|
|
53 |
Genel |
tatlı su kaplumbağası |
terrapin i.
|
|
54 |
Genel |
kremşantiyi ve meyve ile yapılan bir tatlı |
trifle i.
|
|
55 |
Genel |
tatlı patates |
yam i.
|
|
56 |
Genel |
tatlı (yemek aralarında yenilen) |
snack i.
|
|
57 |
Genel |
tatlı bir mısır türü |
sweet corn i.
|
|
58 |
Genel |
tatlı şey |
honey i.
|
|
59 |
Genel |
tatlı dil |
soft words i.
|
|
60 |
Genel |
buzlu şerbetten yapılan tatlı |
ice i.
|
|
61 |
Genel |
bal gibi tatlı olma |
mellifluousness i.
|
|
62 |
Genel |
tatlı sözler |
sweet words i.
|
|
63 |
Genel |
tatlı kaşığı |
dessertspoon i.
|
|
64 |
Genel |
tatlı kiraz |
gean i.
|
|
65 |
Genel |
hem acı hem tatlı olma |
bittersweetness i.
|
|
66 |
Genel |
tatlı su |
sweet water i.
|
|
67 |
Genel |
tatlı çörek |
brioche i.
|
|
68 |
Genel |
tatlı krep |
slapjack i.
|
|
69 |
Genel |
tatlı dilli |
smoothy i.
|
|
70 |
Genel |
tatlı suda yaşayan bir tür ördek |
shoveller i.
|
|
71 |
Genel |
bir tatlı su balığı |
ide i.
|
|
72 |
Genel |
tatlı su bitkileri |
freshwater plants i.
|
|
73 |
Genel |
tatlı su ekolojisi |
freshwater ecology i.
|
|
74 |
Genel |
tatlı su balıkları |
freshwater fish i.
|
|
75 |
Genel |
tatlı mısır |
sweetcorn i.
|
|
76 |
Genel |
acı tatlı anılar |
bitter sweet memories i.
|
|
77 |
Genel |
yemeğin sonunda yenen tatlı |
dessert i.
|
|
78 |
Genel |
lokma benzeri bir tür tatlı |
doughnut i.
|
|
79 |
Genel |
tatlı eğim |
gentle slope i.
|
|
80 |
Genel |
tatlı su balıkçılığı |
freshwater fishery i.
|
|
81 |
Genel |
tatlı su gölü |
freshwater lake i.
|
|
82 |
Genel |
tatlı su balıkçılığı |
fresh-water fishing i.
|
|
83 |
Genel |
uzun saplı tatlı kaşığı |
iced-tea spoon i.
|
|
84 |
Genel |
tulumba tatlı |
syrup-soaked pastry i.
|
|
85 |
Genel |
meyvalı bir tatlı |
dumpling i.
|
|
86 |
Genel |
meyveli tatlı |
trifle i.
|
|
87 |
Genel |
tatlı telaş |
sweet rush i.
|
|
88 |
Genel |
tatlı rüya |
sweet dream i.
|
|
89 |
Genel |
düğünde yapılan yemek salata ve tatlı ikramı |
cocktail prolonge i.
|
|
90 |
Genel |
üç kap yemek (başlangıç, ana yemek, tatlı vb) |
three-course meal i.
|
|
91 |
Genel |
tatlı kız |
lovely girl i.
|
|
92 |
Genel |
tatlı dillilik |
suaveness i.
|
|
93 |
Genel |
tatlı sözler |
gentle words i.
|
|
94 |
Genel |
tatlı sözler |
courteous words i.
|
|
95 |
Genel |
tatlı sözler |
fair words i.
|
|
96 |
Genel |
tatlı cehalet |
sweet ignorance i.
|
|
97 |
Genel |
iyi/tatlı kimse |
goody-two-shoes i.
|
|
98 |
Genel |
ana yemekle tatlı arasında yenen hafif şekerli tatlılar |
entremets i.
|
|
99 |
Genel |
tatlı gece |
lovely night i.
|
|
100 |
Genel |
yemek sonrası yenilen tatlı vb. |
afters i.
|
|
101 |
Genel |
tatlı hayat |
dolce vita i.
|
|
102 |
Genel |
tatlı çocuk |
sweet boy i.
|
|
103 |
Genel |
tatlı suda yaşayan bir tür ördek |
shoveler i.
|
|
104 |
Genel |
pekmez kıvamındaki tatlı sıvı |
sirup i.
|
|
105 |
Genel |
lokma benzeri bir tür tatlı |
donut i.
|
|
106 |
Genel |
tatlı çörek |
donut i.
|
|
107 |
Genel |
muzlu tatlı |
banana split i.
|
|
108 |
Genel |
bir tür tatlı |
ruffle i.
|
|
109 |
Genel |
tatlı kasım |
sweet november i.
|
|
110 |
Genel |
tatlı aşk |
sweet love i.
|
|
111 |
Genel |
tatlı patates |
sweet potato (kumara) i.
|
|
112 |
Genel |
rendelenmiş buz veya kar üzerine şurup ekilerek hazırlanan bir tatlı |
shaved ice i.
|
|
113 |
Genel |
fırına dayanıklı tatlı kasesi |
oven-safe dessert cup i.
|
|
114 |
Genel |
tatlı bir portekiz şarabı |
calcavella i.
|
|
115 |
Genel |
bütün bir muzun üzerine birkaç top dondurma, aromalı şurup, meyve ve fındık kremşanti ile servis edilen tatlı |
banana split i.
|
|
116 |
Genel |
bir tür tatlı portekiz şarabı |
charneco [obsolete] i.
|
|
117 |
Genel |
tatlı bıçağı |
dessert knife i.
|
|
118 |
Genel |
tatlı ses |
mellifluous voice i.
|
|
119 |
Genel |
aşırı tatlı ve duygusal müzik |
treacle i.
|
|
120 |
Genel |
aşırı tatlı ve duygusal yazı |
treacle i.
|
|
121 |
Genel |
aşırı tatlı ve duygusal müzik |
glop i.
|
|
122 |
Genel |
aşırı tatlı ve duygusal yazı |
glop i.
|
|
123 |
Genel |
aşırı tatlı ve duygusal müzik |
mush i.
|
|
124 |
Genel |
aşırı tatlı ve duygusal yazı |
mush i.
|
|
125 |
Genel |
aşırı tatlı ve duygusal müzik |
slop i.
|
|
126 |
Genel |
aşırı tatlı ve duygusal yazı |
slop i.
|
|
127 |
Genel |
nazikçe, tatlı dille ikna etme |
coaxing i.
|
|
128 |
Genel |
aşırı tatlı dilli olma |
unctuosity i.
|
|
129 |
Genel |
tatlı dil dökerek ikna etme |
wheedling i.
|
|
130 |
Genel |
tatlı dilli |
blandisher i.
|
|
131 |
Genel |
tatlı dille ve dil dökerek ikna etmeye çalışan kimse |
wheedler i.
|
|
132 |
Genel |
tatlı dille ve dil dökerek ikna etmeye çalışan kimse |
coaxer i.
|
|
133 |
Genel |
şarapla birlikte servis edilen bir tür tatlı bisküvi |
wine biscuit i.
|
|
134 |
Genel |
sevgiliye söylenen tatlı söz |
handsome i.
|
|
135 |
Genel |
yalandan tatlı dilli olup dindarlık taslayan ikiyüzlü kimse |
mawworm i.
|
|
136 |
Genel |
koyu renkli ve buruşuk kabuğu olan büyük, tatlı ve yumuşak bir hurma |
medjool date i.
|
|
137 |
Genel |
tatlı ve yumuşak akış |
mellifluence i.
|
|
138 |
Genel |
tatlı özsu |
honeydew i.
|
|
139 |
Genel |
bal gibi tatlı şey |
honeydew i.
|
|
140 |
Genel |
tatlı ama boş sözler |
honeyed words i.
|
|
141 |
Genel |
tatlı sözlerle kandırmak |
honeyfuggle [dialect] i.
|
|
142 |
Genel |
tatlı sözlerle kandırmak |
honeyfugle [dialect] i.
|
|
143 |
Genel |
tatlı şey |
morsel i.
|
|
144 |
Genel |
ahlak dersi veren, kinayeli, abartılı derecede tatlı hikayeler |
glurge i.
|
|
145 |
Genel |
kek, kurabiye yapımında kullanılan tatlı bir tür çikolata |
german chocolate i.
|
|
146 |
Genel |
meyve püresi, kahve veya şarapla tatlandırılan tanecikli buzlu bir tatlı |
granite i.
|
|
147 |
Genel |
dondurulmuş tatlı gıda |
ice i.
|
|
148 |
Genel |
tatlı kız |
dote [ireland] i.
|
|
149 |
Genel |
yemekten hoşlanılan tatlı şey |
goodie i.
|
|
150 |
Genel |
lezzetli bir tatlı/turta |
whoopie i.
|
|
151 |
Genel |
bir tür tatlı/turta |
whoopie cake i.
|
|
152 |
Genel |
tatlı kimse |
cutie-pie i.
|
|
153 |
Genel |
tatlı ve hoş konuşma |
dulciloquy i.
|
|
154 |
Genel |
tatlı kimse |
poppet i.
|
|
155 |
Genel |
tatlı sözle kandırma |
favel [obsolete] i.
|
|
156 |
Genel |
tatlı dille akıl çelme |
fleechment i.
|
|
157 |
Genel |
yaygın bir tatlı su salyangozu cinsi |
physa i.
|
|
158 |
Genel |
süt, yumurta akı veya jelatinli donmuş tatlı |
sherbert i.
|
|
159 |
Genel |
tatlı servisinde kullanılan ayaklı cam kupa |
sherbert i.
|
|
160 |
Genel |
tatlı servisinde kullanılan ayaklı cam kupa |
sherbet glass i.
|
|
161 |
Genel |
tatlı servisinde kullanılan ayaklı cam kupa |
sherbet i.
|
|
162 |
Genel |
tatlı sesli kadın |
siren i.
|
|
163 |
Genel |
tatlı cadı |
sweet witch i.
|
|
164 |
Genel |
tatlı dilli, kurnaz ve iki yüzlü kimse |
slapeface i.
|
|
165 |
Genel |
şekilsiz tatlı su incisi |
slug i.
|
|
166 |
Genel |
tatlı dille istediğini yaptıran kimse |
smooth-talker i.
|
|
167 |
Genel |
tatlı su kaynakları |
fresh water resources i.
|
|
168 |
Genel |
tatlı kuş |
birb i.
|
|
169 |
Genel |
tatlı söz ile kandırma |
sooth [obsolete] i.
|
|
170 |
Genel |
tatlı dil ile akılını çelme |
sooth [obsolete] i.
|
|
171 |
Genel |
tatlı sorgum suyundan yapılan |
sorghum molasses i.
|
|
172 |
Genel |
tatlı atıştırmalık |
sucket i.
|
|
173 |
Genel |
tatlı şey |
sugar i.
|
|
174 |
Genel |
tatlı şey |
sugar candy i.
|
|
175 |
Genel |
tatlı dilli kimse |
sugarer i.
|
|
176 |
Genel |
tatlı şey |
sugarplum i.
|
|
177 |
Genel |
tatlı söz |
sugarplum i.
|
|
178 |
Genel |
tatlı karbohidratlar |
sugars i.
|
|
179 |
Genel |
tatlı dil ile ikna etme |
suppalpation i.
|
|
180 |
Genel |
tatlı sözlerle kandırmak |
coax f.
|
|
181 |
Genel |
tatlı sözler etmek |
sugar f.
|
|
182 |
Genel |
tatlı bir şekilde ürpermek |
tingle f.
|
|
183 |
Genel |
tatlı sözle kandırmak |
coax f.
|
|
184 |
Genel |
bir şeyi tatlı bir şekilde ürpertmek |
make something tingle f.
|
|
185 |
Genel |
tatlı bir sıcaklığın karşısında uzanmak |
bask f.
|
|
186 |
Genel |
birini tatlı sözlerle teşvik etmek |
jolly someone along f.
|
|
187 |
Genel |
tatlı yapmak |
sweeten f.
|
|
188 |
Genel |
tatlı sözle kandırmak |
cajole f.
|
|
189 |
Genel |
tatlı sözlerle birini bir şeyden vazgeçirmek |
jolly someone out of f.
|
|
190 |
Genel |
birini tatlı sözlerle kandırarak bir şey elde etmek |
coax something out of someone f.
|
|
191 |
Genel |
tatlı sözlerle kandırmak |
cajole f.
|
|
192 |
Genel |
tatlı sözlerle birini bir şeye ikna etmek |
jolly someone into f.
|
|
193 |
Genel |
canı tatlı olmak |
be fond of comfort f.
|
|
194 |
Genel |
tatlı yemek |
eat dessert f.
|
|
195 |
Genel |
tatlı yemek |
have dessert f.
|
|
196 |
Genel |
tatlı söz söylemek |
compliment f.
|
|
197 |
Genel |
tatlı dille ikna etmek |
wheedle f.
|
|
198 |
Genel |
birine tatlı sözlerle veya yoğun ısrarla ve sıkboğaz ederek bir işi yaptırmak |
tease someone into doing something f.
|
|
199 |
Genel |
birinin kulağına tatlı şeyler fısıldamak |
whisper sweet nothings into one's ear f.
|
|
200 |
Genel |
birinin kulağına tatlı şeyler fısıldamak |
whisper honeyed words into one's ear f.
|
|
201 |
Genel |
tatlı siparişi vermek |
order dessert f.
|
|
202 |
Genel |
tatlı sözle ikna etmek |
canoodle f.
|
|
203 |
Genel |
tılsımlar, müzik ya da tatlı sözle (hayvanı) yönlendirip kontrol etmek |
charm f.
|
|
204 |
Genel |
daha tatlı hale getirmek |
edulcorate [obsolete] f.
|
|
205 |
Genel |
tatlı dille aklını çelmek |
enveigle f.
|
|
206 |
Genel |
tatlı dille sevgisini kazanmak |
enveigle f.
|
|
207 |
Genel |
tatlı dille aklını çelmek |
inveigle f.
|
|
208 |
Genel |
tatlı dille sevgisini kazanmak |
inveigle f.
|
|
209 |
Genel |
tatlı sözlerle ikna etmeye çalışmak |
blandise f.
|
|
210 |
Genel |
tatlı dilli olmak |
honey f.
|
|
211 |
Genel |
tatlı sözle idare etmek |
mooch f.
|
|
212 |
Genel |
market alışverişi sırasında reyonlardan tatlı aşırıp yemek |
graze f.
|
|
213 |
Genel |
tatlı sözlerle kandırmak |
ingle [obsolete] f.
|
|
214 |
Genel |
tatlı söz ile kandırmak |
palp [obsolete] f.
|
|
215 |
Genel |
tatlı dille kandırmak |
cuittle [scotland] f.
|
|
216 |
Genel |
tatlı dille seslenmek |
soap f.
|
|
217 |
Genel |
tatlı söz ile kandırmak |
soother [dialect] f.
|
|
218 |
Genel |
tatlı duruma getirmek |
sugar f.
|
|
219 |
Genel |
tatlı duruma getirmek |
sugar-coat f.
|
|
220 |
Genel |
yapışkan ve tatlı |
gooey s.
|
|
221 |
Genel |
tatlı dilli |
soft spoken s.
|
|
222 |
Genel |
tatlı kokulu |
sweetscented s.
|
|
223 |
Genel |
tatlı dilli |
candied s.
|
|
224 |
Genel |
kötü tatlı (tadı kötü) |
unsavoury s.
|
|
225 |
Genel |
fazla tatlı |
luscious s.
|
|
226 |
Genel |
en tatlı |
sweetest s.
|
|
227 |
Genel |
tatlı (ses) |
dulcet s.
|
|
228 |
Genel |
hem acı hem tatlı |
bittersweet s.
|
|
229 |
Genel |
tatlı suda yaşayıp denize yumurtlayan |
catadromous s.
|
|
230 |
Genel |
tatlı dilli |
suave s.
|
|
231 |
Genel |
tatlı (su) |
fresh s.
|
|
232 |
Genel |
kadar tatlı |
as sweet as s.
|
|
233 |
Genel |
tatlı (konusma/ses/ müzik vb) |
mellifluous s.
|
|
234 |
Genel |
yapmacık tatlı |
sugary s.
|
|
235 |
Genel |
yarı tatlı |
semisweet s.
|
|
236 |
Genel |
en tatlı |
zestiest s.
|
|
237 |
Genel |
aşırı tatlı |
saccharine s.
|
|
238 |
Genel |
tatlı suda yaşayan |
freshwater s.
|
|
239 |
Genel |
daha tatlı |
sweeter s.
|
|
240 |
Genel |
tatlı (ses) |
silky s.
|
|
241 |
Genel |
tatlı yapan madde (yiyeceği/içeceği) |
sweetening s.
|
|
242 |
Genel |
acı tatlı |
good and bad s.
|
|
243 |
Genel |
tatlı suya ait |
freshwater s.
|
|
244 |
Genel |
pek tatlı |
luscious s.
|
|
245 |
Genel |
daha tatlı |
zestier s.
|
|
246 |
Genel |
çok tatlı |
saccharine s.
|
|
247 |
Genel |
yalandan tatlı dilli |
mealymouthed s.
|
|
248 |
Genel |
ekşi veya acı tatlı |
wersh s.
|
|
249 |
Genel |
tatlı dilli |
smooth spoken s.
|
|
250 |
Genel |
aşırı tatlı dilli |
unctuous s.
|
|
251 |
Genel |
tatlı (ses/renk) |
mellow s.
|
|
252 |
Genel |
tatlı veya tatsız |
sweet or dry s.
|
|
253 |
Genel |
canı tatlı |
fond of comfort s.
|
|
254 |
Genel |
bal gibi tatlı |
sweet like honey s.
|
|
255 |
Genel |
acı tatlı |
bitter sweet s.
|
|
256 |
Genel |
acı-tatlı |
bittersweet s.
|
|
257 |
Genel |
bal gibi tatlı |
honey-sweet s.
|
|
258 |
Genel |
tatlı sesli |
soft-spoken s.
|
|
259 |
Genel |
tatlı dilli |
smooth-spoken s.
|
|
260 |
Genel |
tatlı dilli |
pleasant-spoken s.
|
|
261 |
Genel |
tatlı dilli |
smooth-tongued s.
|
|
262 |
Genel |
tatlı dilli |
soft-spoken s.
|
|
263 |
Genel |
yapmacık tatlı dilli |
mealy-mouthed s.
|
|
264 |
Genel |
fazla tatlı olmayan |
bland s.
|
|
265 |
Genel |
(ses) tatlı |
melodious s.
|
|
266 |
Genel |
bal gibi tatlı |
mellifluous s.
|
|
267 |
Genel |
aşırı tatlı |
treacly s.
|
|
268 |
Genel |
kötü tatlı (tadı kötü) |
unsavory s.
|
|
269 |
Genel |
aşırı tatlı |
perfumed s.
|
|
270 |
Genel |
tatlı dille ikna eden |
coaxing s.
|
|
271 |
Genel |
aşırı tatlı veya ağır olmayan (yiyecek) |
uncloying s.
|
|
272 |
Genel |
aşırı tatlı dilli |
unctious s.
|
|
273 |
Genel |
tatlı olmayan |
unendearing s.
|
|
274 |
Genel |
tatlı olmayan |
unsoot s.
|
|
275 |
Genel |
tatlı olmayan |
unsoote [obsolete] s.
|
|
276 |
Genel |
tatlı bir heyecan veren |
zingy s.
|
|
277 |
Genel |
yalandan tatlı dilli |
mealy s.
|
|
278 |
Genel |
tatlı konuşan |
melliloquent s.
|
|
279 |
Genel |
aşırı tatlı dilli |
mellowy s.
|
|
280 |
Genel |
hafif tatlı (yiyecek) |
mild-tasting s.
|
|
281 |
Genel |
keskin tatlı |
harsh s.
|
|
282 |
Genel |
tatlı sesli |
honey-mouthed s.
|
|
283 |
Genel |
çok tatlı |
heavenly s.
|
|
284 |
Genel |
aşırı derecede tatlı dilli |
oily s.
|
|
285 |
Genel |
çok tatlı |
overripe s.
|
|
286 |
Genel |
aşırı tatlı |
oversweet s.
|
|
287 |
Genel |
aşırı tatlı |
cloying s.
|
|
288 |
Genel |
lüzumundan fazla tatlı |
cloysome s.
|
|
289 |
Genel |
aşırı tatlı |
cutesy s.
|
|
290 |
Genel |
tatlı dilli |
pleasant-tongued s.
|
|
291 |
Genel |
kötü tatlı |
potent s.
|
|
292 |
Genel |
tatlı sert çıkışarak |
pouty s.
|
|
293 |
Genel |
tatlı gibi olan |
flavorsome s.
|
|
294 |
Genel |
hafif, tatlı ve yumuşak (içki) |
plum [dialect] [uk] s.
|
|
295 |
Genel |
tatlı (ses) |
plummy s.
|
|
296 |
Genel |
tatlı ve nazik |
silver [obsolete] s.
|
|
297 |
Genel |
tatlı sudan alınan |
freshwater s.
|
|
298 |
Genel |
tatlı suda meydana gelen |
freshwater s.
|
|
299 |
Genel |
yalnızca tatlı suya alışkın olan |
fresh-water s.
|
|
300 |
Genel |
tatlı dilli |
pretty-spoken s.
|
|
301 |
Genel |
tatlı dille ikna eden |
smooth-talking s.
|
|
302 |
Genel |
aşırı tatlı |
supersweet s.
|
|
303 |
Genel |
bayacak kadar tatlı |
supersweet s.
|
|
304 |
Genel |
hem acı hem tatlı bir şekilde |
bittersweetly zf.
|
|
305 |
Genel |
tatlı bir şekilde |
saccharinely zf.
|
|
306 |
Genel |
tatlı bir biçimde |
mellifluously zf.
|
|
307 |
Genel |
tatlı bir şekilde |
zestfully zf.
|
|
308 |
Genel |
tatlı tatlı |
delightfully zf.
|
|
309 |
Genel |
tatlı tatlı |
suavely zf.
|
|
310 |
Genel |
tatlı bir biçimde |
fruitily zf.
|
|
311 |
Genel |
tatlı bir şekilde |
dulcetly zf.
|
|
312 |
Genel |
tatlı dil kullanarak |
cajolingly zf.
|
|
313 |
Genel |
tatlı dil ile |
cajolingly zf.
|
|
314 |
Genel |
tatlı dille |
endearedly zf.
|
|
315 |
Genel |
tatlı bir şekilde |
mellifluently zf.
|
|
316 |
Genel |
tatlı şekilde |
mellowingly zf.
|
|
317 |
Genel |
tatlı bir şekilde |
dolcemente zf.
|
|
318 |
Genel |
tatlı bir şekilde |
prettily zf.
|
|
319 |
Genel |
tatlı bir şekilde |
pretty zf.
|
|
320 |
Genel |
tatlı küçük olan anlamına gelen son ek |
-ie snk.
|
|
321 |
Genel |
tatlı menüsünü alabilir miyim lütfen? |
the dessert menu, please expr.
|
|
Phrasals |
|
322 |
Öbek Fiiller |
tatlı sözlerle kandırmak |
cajole someone into something f.
|
|
323 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şey yapması için) tatlı sözle kandırmak |
nudge (someone) into (doing) (something) f.
|
|
324 |
Öbek Fiiller |
tatlı sözle kandırmak |
talk around f.
|
|
325 |
Öbek Fiiller |
birini tatlı tatlı kızdırmak |
josh around f.
|
|
326 |
Öbek Fiiller |
tatlı dille ikna etmek |
get around f.
|
|
327 |
Öbek Fiiller |
tatlı dille sevgisini kazanmak |
get around f.
|
|
328 |
Öbek Fiiller |
(birini) tatlı sözlerle teşvik etmek/yüreklendirmek |
jolly (one) along f.
|
|
329 |
Öbek Fiiller |
(birini) tatlı sözlerle (bir şey yapmaya) teşvik etmek/yüreklendirmek/ikna etmek |
jolly (someone) into (doing) (something) f.
|
|
330 |
Öbek Fiiller |
(birini/kendini bir şey yapmak konusunda) tatlı dille kandırmak |
talk (someone or oneself) into (doing) (something) f.
|
|
331 |
Öbek Fiiller |
tatlı sözlerle veya yoğun ısrarla ve sıkboğaz ederek bir işi yaptırmak |
tease into doing f.
|
|
Phrases |
|
332 |
İfadeler |
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır |
kindness opens all the doors expr.
|
|
333 |
İfadeler |
tatlı sert |
kindly but firmly expr.
|
|
334 |
İfadeler |
tatlı sert |
kind but firm expr.
|
|
Proverb |
|
335 |
Atasözü |
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır |
kindness does more than harshness
|
|
336 |
Atasözü |
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır |
you can catch more flies with honey than with vinegar
|
|
337 |
Atasözü |
tatlı dil yılanı deliğinden çıkartır |
soft answer turneth away wrath
|
|
338 |
Atasözü |
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır |
soft answer turneth away wrath
|
|
339 |
Atasözü |
tatlı dil yılanı bile deliğinden çıkarır |
soft answer turneth away wrath
|
|
340 |
Atasözü |
acı bir gerçek tatlı bir yalandan daha inciticidir |
the greater the truth the greater the libel
|
|
341 |
Atasözü |
dört gözle beklenen tatlı gelir |
desires are nourished by delays
|
|
342 |
Atasözü |
ne kadar beklersen o kadar tatlı gelir |
desires are nourished by delays
|
|
343 |
Atasözü |
acı/kötü söz insanı/adamı dininden, tatlı söz yılanı ininden çıkarır |
you attract more flies with honey than vinegar
|
|
344 |
Atasözü |
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır |
you attract more flies with honey than vinegar
|
|
345 |
Atasözü |
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır |
a word of praise is equal to ointment on a sore
|
|
346 |
Atasözü |
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır |
a soft answer turneth away wrath
|
|
347 |
Atasözü |
tatlı dil yılanı bile deliğinden çıkarır |
a soft answer turneth away wrath
|
|
348 |
Atasözü |
tatlı dille her şey çözülür |
a soft answer turneth away wrath
|
|
349 |
Atasözü |
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır |
a soft answer turns away wrath
|
|
350 |
Atasözü |
tatlı dil yılanı bile deliğinden çıkarır |
a soft answer turns away wrath
|
|
351 |
Atasözü |
tatlı dille her şey çözülür |
a soft answer turns away wrath
|
|
352 |
Atasözü |
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır |
honey catches more flies than vinegar
|
|
353 |
Atasözü |
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır |
you can catch more flies with honey than you can with vinegar
|
|
354 |
Atasözü |
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır |
you will catch more flies with honey than (with) vinegar
|
|
Colloquial |
|
355 |
Konuşma Dili |
tatlı sözle kandırmak |
carney [brit] i.
|
|
356 |
Konuşma Dili |
çikolata parçalı naneli dondurma/tatlı |
mint chocolate chip i.
|
|
357 |
Konuşma Dili |
çikolata parçacıklı naneli dondurma/tatlı |
mint chocolate chip i.
|
|
358 |
Konuşma Dili |
çok tatlı/hoş biri |
peach i.
|
|
359 |
Konuşma Dili |
kadınları kolaylıkla tavlayan tatlı dilli adam |
sweet talker i.
|
|
360 |
Konuşma Dili |
kadınları kolaylıkla tavlayan tatlı dilli adam |
smoothy i.
|
|
361 |
Konuşma Dili |
kadınları kolaylıkla tavlayan tatlı dilli adam |
smoothie i.
|
|
362 |
Konuşma Dili |
kadınları kolaylıkla tavlayan tatlı dilli adam |
charmer i.
|
|
363 |
Konuşma Dili |
sınırsız tatlı su kaynağı |
unlimited supply of fresh water i.
|
|
364 |
Konuşma Dili |
tatlı boşluk |
pleasant idleness i.
|
|
365 |
Konuşma Dili |
tatlı iş |
a piece of cake i.
|
|
366 |
Konuşma Dili |
tatlı boşluk |
sweet doing nothing i.
|
|
367 |
Konuşma Dili |
tatlı krizi |
sweet craving i.
|
|
368 |
Konuşma Dili |
tatlı boşluk |
dolce far niente i.
|
|
369 |
Konuşma Dili |
tatlı kız |
sweet girl i.
|
|
370 |
Konuşma Dili |
tatlı bir adam |
good old boy i.
|
|
371 |
Konuşma Dili |
ucuz tatlı şarap |
pop wine i.
|
|
372 |
Konuşma Dili |
acı veya ekşi gıdaların tatlı olarak algılanmasını sağlayan bir proteine sahip synsepalum meyvesi |
miracle fruit i.
|
|
373 |
Konuşma Dili |
tatlı şey |
chocolate-box i.
|
|
374 |
Konuşma Dili |
yürüyüşlere götürülen granola benzeri pratik tatlı atıştırmalık |
scroggin [new zealand] i.
|
|
375 |
Konuşma Dili |
tatlı küçük canavar |
beastie i.
|
|
376 |
Konuşma Dili |
tatlı sözle kandırmak |
carny [brit] f.
|
|
377 |
Konuşma Dili |
tatlı dille ikna etmek |
fast talk f.
|
|
378 |
Konuşma Dili |
yapmacık tatlı dilli |
mealymouthed s.
|
|
379 |
Konuşma Dili |
yapmacık tatlı dilli |
mealy-mouthed s.
|
|
380 |
Konuşma Dili |
değişik ve tatlı |
funky s.
|
|
381 |
Konuşma Dili |
değişik ve tatlı |
phunky s.
|
|
382 |
Konuşma Dili |
tatlı tatlı didişen |
ornery [dialect] s.
|
|
383 |
Konuşma Dili |
aşırı tatlı |
supercute [us] s.
|
|
384 |
Konuşma Dili |
kimmiş bu güzel/tatlı çocuk |
who's a pretty boy then ünl.
|
|
385 |
Konuşma Dili |
değişik ve tatlı |
far out expr.
|
|
386 |
Konuşma Dili |
iyi geceler, tatlı rüyalar |
night, night sleep tight expr.
|
|
387 |
Konuşma Dili |
tatlı rüyalar |
sweet dreams expr.
|
|
388 |
Konuşma Dili |
tatlı rüyalar |
night night expr.
|
|
389 |
Konuşma Dili |
tatlı/hoş (bir şeyi) var |
lovely and (something) [uk] expr.
|
|
390 |
Konuşma Dili |
tatlı/hoş bir serinliği olan |
lovely and quiet [uk] expr.
|
|
391 |
Konuşma Dili |
tatlı rüyalar |
nighty night exclam.
|
|
Idioms |
|
392 |
Deyim |
tatlı dil |
sweet talk i.
|
|
393 |
Deyim |
tatlı dilli |
sweet talker i.
|
|
394 |
Deyim |
tatlı dil |
silver tongue i.
|
|
395 |
Deyim |
çok tatlı/cana yakın kimse |
a living doll i.
|
|
396 |
Deyim |
tatlı dil |
a silver tongue i.
|
|
397 |
Deyim |
tatlı dil |
a smooth tongue i.
|
|
398 |
Deyim |
tatlı/şekerli şeyler yemeyi sevme |
a sweet tooth i.
|
|
399 |
Deyim |
tatlı/şeker düşkünlüğü |
a sweet tooth i.
|
|
400 |
Deyim |
tatlı dille ikna etme |
smooth talking i.
|
|
401 |
Deyim |
tatlı dilli bir konuşmacı |
silver-tongued orator i.
|
|
402 |
Deyim |
tatlı dil dökerek birisini ikna etmeye çalışmak |
put some sweet lines on someone f.
|
|
403 |
Deyim |
tatlı sözlerle kandırmak |
sweet-talk f.
|
|
404 |
Deyim |
tatlı sözlerle ayartmak |
entice away f.
|
|
405 |
Deyim |
tatlı dil ile birini bir şey yapmaya ikna etmek |
sweet-talk somebody into doing something f.
|
|
406 |
Deyim |
tatlı dil dökerek birisini ikna etmeye çalışmak |
lay some sweet lines on someone f.
|
|
407 |
Deyim |
tatlı dilli olmak |
have a silver tongue f.
|
|
408 |
Deyim |
çok tatlı olmak |
be as cute as a button f.
|
|
409 |
Deyim |
tatlı mı tatlı/şeker mi şeker olmak |
be as cute as a button f.
|
|
410 |
Deyim |
tatlı dil dökerek ikna etmeye çalışmak |
lay some sweet lines on f.
|
|
411 |
Deyim |
tatlı sözler söylemek |
lay some sweet lines on f.
|
|
412 |
Deyim |
tatlı dil dökerek (birini) ikna etmeye çalışmak |
lay some sweet lines on (one) f.
|
|
413 |
Deyim |
(birine) tatlı sözler söylemek |
lay some sweet lines on (one) f.
|
|
414 |
Deyim |
tatlı dille (birini bir şey yapmaya) ikna etmek |
sweet-talk (one) into (doing something) f.
|
|
415 |
Deyim |
(kulağına) tatlı şeyler/sözler fısıldamak |
whisper sweet nothings f.
|
|
416 |
Deyim |
(kulağına) tatlı şeyler/sözler fısıldamak |
whisper sweet nothings in (one's) ear f.
|
|
417 |
Deyim |
çok/pek tatlı/hoş |
(as) sweet as pie s.
|
|
418 |
Deyim |
çok/pek tatlı/hoş |
sweet as pie s.
|
|
419 |
Deyim |
çok tatlı |
cuter than a june bug s.
|
|
420 |
Deyim |
tatlı dilli |
silver-tongued s.
|
|
421 |
Deyim |
tatlı dilli |
honey-tongued s.
|
|
422 |
Deyim |
tatlı dilli |
honey-mouthed s.
|
|
423 |
Deyim |
tatlı sözlü |
honey-mouthed s.
|
|
424 |
Deyim |
inanılmaz tatlı/sevimli |
nice as pie s.
|
|
425 |
Deyim |
tatlı dilli |
silky smooth s.
|
|
426 |
Deyim |
bal gibi tatlı |
sweet as honey s.
|
|
427 |
Deyim |
çok tatlı/şirin/çekici |
sweet as honey s.
|
|
428 |
Deyim |
bal gibi tatlı |
sweet as sugar s.
|
|
429 |
Deyim |
bal gibi tatlı |
sweeter than honey s.
|
|
430 |
Deyim |
baldan tatlı |
sweeter than honey expr.
|
|
431 |
Deyim |
bal gibi tatlı |
as sweet as honey expr.
|
|
432 |
Deyim |
çok tatlı/şirin/çekici |
as sweet as sugar expr.
|
|
433 |
Deyim |
çok tatlı/şirin/çekici |
as sweet as honey expr.
|
|
434 |
Deyim |
çok tatlı/şirin/çekici |
sweeter than honey expr.
|
|
435 |
Deyim |
tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır |
good words are worth much, and cost little expr.
|
|
436 |
Deyim |
çok tatlı |
cuter than a june bug expr.
|
|
437 |
Deyim |
herkese güler yüz ve tatlı dille yaklaşan |
a good word for everybody expr.
|
|
438 |
Deyim |
herkese güler yüz ve tatlı dille yaklaşan |
a kind word for everybody expr.
|
|
Speaking |
|
439 |
Konuşma |
ilk başta tatlı birine benziyordu |
he seemed sweet at first expr.
|
|
440 |
Konuşma |
ne tatlı şey |
what a sweety expr.
|
|
441 |
Konuşma |
ne tatlı şey |
such a sweet thing expr.
|
|
442 |
Konuşma |
ne tatlı şey |
what a sweet thing expr.
|
|
443 |
Konuşma |
sıkma tatlı canını |
don't bother your pretty little head expr.
|
|
444 |
Konuşma |
tatlı rüyalar |
sleep tight expr.
|
|
445 |
Konuşma |
tatlı rüyalar |
sweet dreams expr.
|
|
446 |
Konuşma |
bugün sizlerle tatlı yapacağız |
we will make dessert with you expr.
|
|
447 |
Konuşma |
bugün sizinle tatlı yapacağız |
we will make dessert with you expr.
|
|
Chat Usage |
|
448 |
Chatleşme Dili |
çok tatlı görünüyorsun |
you look so nice i.
|
|
449 |
Chatleşme Dili |
çok tatlı görünüyorsunuz |
you look so nice expr.
|
|
Politics |
|
450 |
Siyasal |
tatlı su hasarı |
freshwater damage i.
|
|
Industry |
|
451 |
Sanayi |
ekşi portakal kabuğundan elde edilen acı tatlı açık sarı veya sarımsı kahverengi renkli bir yağ |
bitter orange oil i.
|
|
Insurance |
|
452 |
Sigortacılık |
tatlı su hasarı |
fresh water damage i.
|
|
453 |
Sigortacılık |
tatlı su hasarı |
freshwater damage i.
|
|
Tourism |
|
454 |
Turizm |
tatlı büfesi |
dessert buffet i.
|
|
Technical |
|
455 |
Teknik |
tatlı su soğutması |
fresh water cooling i.
|
|
456 |
Teknik |
tatlı su ile soğutma |
fresh water cooling i.
|
|
457 |
Teknik |
tatlı su bölgesi |
fresh-water basin i.
|
|
458 |
Teknik |
tatlı su teknesi |
fresh-water basin i.
|
|
459 |
Teknik |
tatlı su havzası |
fresh-water basin i.
|
|
460 |
Teknik |
tatlı su soğutması kiti |
fresh water cooling kit i.
|
|
461 |
Teknik |
tatlı su soğutması |
freshwater cooling i.
|
|
462 |
Teknik |
tatlı mısır |
sweet corn i.
|
|
463 |
Teknik |
tatlı su soğutma kiti |
freshwater cool kit i.
|
|
464 |
Teknik |
tatlı su pompası |
fresh water pump i.
|
|
465 |
Teknik |
tatlı mısır |
sugar corn i.
|
|
466 |
Teknik |
tatlı şev |
slight slope i.
|
|
467 |
Teknik |
tatlı su devresi |
fresh water system i.
|
|
468 |
Teknik |
bir tatlı kaşığına eşdeğer bir ölçü birimi |
dessertspoon i.
|
|
469 |
Teknik |
bir tatlı kaşığı miktarı |
dessert-spoonful i.
|
|
470 |
Teknik |
pek tatlı |
sugary s.
|
|
471 |
Teknik |
tatlı suda yaşayan |
fresh-water s.
|
|
472 |
Teknik |
tatlı sıkı |
snug-tight s.
|
|
Mechanic |
|
473 |
Mekanik |
tatlı alıştırma |
medium fit i.
|
|
474 |
Mekanik |
tatlı geçme |
medium fit i.
|
|
Textile |
|
475 |
Tekstil |
tatlı su levreği |
perch i.
|
|
Automotive |
|
476 |
Otomotiv |
tatlı geçme |
medium fit i.
|
|
Marine |
|
477 |
Denizcilik |
tatlı eğimli tipte kıyı hendeği |
gentle slope-type coastal dike i.
|
|
478 |
Denizcilik |
tatlı su jeneratoru sertifikası |
certificate for the fresh water generator i.
|
|
479 |
Denizcilik |
tatlı eğimli tipte hendek |
gentle slope-type dike i.
|
|
480 |
Denizcilik |
tatlı eğimli dış duvar |
gentle slope revetment i.
|
|
481 |
Denizcilik |
tatlı eğimli dış duvar işleri |
gentle slope revetment works i.
|
|
482 |
Denizcilik |
tatlı eğimli tipte deniz duvarı |
gentle slope-type seawall i.
|
|
483 |
Denizcilik |
esasen tatlı suda yaşayan bir ilkel kabuklu takımı |
arthropomata i.
|
|
484 |
Denizcilik |
henüz tatlı sudan denize göç etmiş olan genç salmon balığı |
smolt i.
|
|
485 |
Denizcilik |
yalnızca tatlı suda seyretmeye alışkın |
freshwater s.
|
|
Psychology |
|
486 |
Psikoloji |
tatlı limon mekanizması |
sweet-lemon mechanism i.
|
|
Pharmaceutics |
|
487 |
Eczacılık |
tatlı yağ ve amonyaktan oluşan bir merhem |
volatile liniment i.
|
|
488 |
Eczacılık |
baldıran bitkisinde bulunan yanık tatlı, güçlü kokulu sıvı bir alkoloid |
conine i.
|
|
Parasitology |
|
489 |
Parazitbilim |
kara ve tatlı su solucangillerinden herhangi bir tür |
chaetopod i.
|
|
490 |
Parazitbilim |
yeni dünya'ya özgü, tıbben önemi olan ve kan parazitine ev sahipliği yapan bir tatlı su salyangozu cinsi |
tropicorbis i.
|
|
491 |
Parazitbilim |
tatlı su balıklarına yapışarak siyahımsı bir kütle oluşturan bir midye larvası |
blackhead i.
|
|
Food Engineering |
|
492 |
Gıda |
kabuklu tatlı badem |
unshelled sweet almond i.
|
|
493 |
Gıda |
tatlı veya tuzlu sulara maruz kalan pirinç |
brass exposed to fresh or saline waters i.
|
|
494 |
Gıda |
tatlı pıhtı oluşumu |
sweet curdling i.
|
|
495 |
Gıda |
sert ve altın renkli tatlı bir şeri |
oloroso i.
|
|
496 |
Gıda |
tatlı olmayan |
unsweet s.
|
|
497 |
Gıda |
hafif tatlı (mayalı içki) |
medium-dry s.
|
|
Gastronomy |
|
498 |
Mutfak |
mayalanmış tatlı çörek |
raised doughnut i.
|
|
499 |
Mutfak |
bir tür italyan tatlı ekşi sos |
agrodolce i.
|
|
500 |
Mutfak |
tatlı portekiz şarabı |
carcavelhos i.
|
|