tatsız - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

tatsız



"tatsız" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 98 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
tatsız unpleasant s.
tatsız tasteless s.
General
tatsız uncongeniality i.
tatsız sticky s.
tatsız unhappy s.
tatsız uncongenial s.
tatsız dull s.
tatsız flattish s.
tatsız queasy s.
tatsız disagreeable s.
tatsız watery s.
tatsız unwelcome s.
tatsız ponderous s.
tatsız tame s.
tatsız ungracious s.
tatsız flavourless s.
tatsız arid s.
tatsız savourless s.
tatsız unsweetened s.
tatsız flavorless s.
tatsız unpalatable s.
tatsız distasteful s.
tatsız ungrateful s.
tatsız spiceless s.
tatsız mawkish s.
tatsız meager s.
tatsız frail s.
tatsız chippy s.
tatsız insipid s.
tatsız flat s.
tatsız objectionable s.
tatsız unamusing s.
tatsız ugly s.
tatsız gustless s.
tatsız unsavory s.
tatsız untoward s.
tatsız dry s.
tatsız dusty s.
tatsız savorless s.
tatsız zestless s.
tatsız vapid s.
tatsız uncomfortable s.
tatsız insulse s.
tatsız bleak s.
tatsız frightful s.
tatsız namby-pamby s.
tatsız milk-and-water s.
tatsız grim s.
tatsız hateful s.
tatsız dreary s.
tatsız unenviable s.
tatsız tasteless s.
tatsız ingrateful s.
tatsız bland s.
tatsız meagre s.
tatsız unsavoury s.
tatsız skilly s.
tatsız anodyne s.
tatsız unconsentaneous s.
tatsız undelectable s.
tatsız undelighted s.
tatsız undelightful s.
tatsız ungrate s.
tatsız yarrish s.
tatsız unpleasive s.
tatsız unsweet s.
tatsız fade s.
tatsız wearish s.
tatsız mild s.
tatsız brackish s.
tatsız renk [uk] s.
tatsız mucky s.
tatsız delightless s.
tatsız diabolic s.
tatsız dislikeful s.
tatsız ingrate [obsolete] s.
tatsız ingrate [obsolete] s.
tatsız coarse s.
tatsız comical [dialect] [uk] s.
tatsız ingustable [obsolete] s.
tatsız insapory s.
tatsız sapidless s.
tatsız scabrous s.
tatsız cornball s.
tatsız predicamental s.
tatsız skeezy s.
tatsız foul-tasting s.
tatsız snuffy s.
tatsız squeasy s.
Colloquial
tatsız spammy s.
Idioms
tatsız (as) sour as vinegar s.
tatsız sour as vinegar s.
tatsız devil of a expr.
Gastronomy
tatsız foul s.
Chemistry
tatsız tasteless s.
Latin
tatsız insipidus s.
Archaic
tatsız gross s.
tatsız indelectable s.

"tatsız" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 165 sonuç

Türkçe İngilizce
General
güç ve tatsız iş chore i.
tatsız konuşma a dry speech i.
tatsız söz platitude i.
tatsız durum predicament i.
tatsız haber unwelcome news i.
tatsız şey chip i.
tatsız iş drudgery i.
tatsız bir yer an unpleasant place i.
hoş olmayan/tatsız şey beast i.
tatsız şey namby-pamby i.
tatsız şaka joke in poor taste i.
tatsız olma undelight i.
tatsız olma unpalatability i.
tatsız şey vap i.
tatsız sürpriz blow i.
hafif veya tatsız şey milk i.
tatsız söz homily i.
tatsız yön lowlight i.
tatsız tuzsuz şey glop i.
tatsız husus rough i.
tatsız tuzsuz şey dishwater i.
tatsız hale getiren şey distasture [obsolete] [rare] i.
tatsız hareket infelicity i.
yaşanan tatsız deneyimin boyutu dose i.
tatsız durum indelicacy i.
tatsız olay disagreeable i.
tatsız hususlar disagreeables i.
kafa karıştıran tatsız duygu discombobulation i.
tatsız durum fix i.
tatsız söz shibboleth i.
tatsız ve sıkıcı olayların sürekli tekrarlandığı durum groundhog day i.
daha çekilir bir hale sokmak (zor/tatsız bir şeyi) sugarcoat f.
söylememek (tatsız bir şeyi) spare f.
birine tatsız bir iş yüklemek lumber someone with f.
tatsız bir sebeple bir araya gelmek rencontre f.
tatsız hale getirmek disrelish [obsolete] f.
tatsız bulmak disrelish f.
tatsız olmak dissweeten f.
tatsız olmak distaste [obsolete] f.
tatsız hale gelmek distaste [obsolete] f.
tatsız tuzsuz olmak distaste [obsolete] f.
tatsız tuzsuz very tasteless s.
tatsız (söz, konuşma vb) dry s.
en tatsız most unpleasant s.
tatsız tuzsuz insipid s.
tatsız tuzsuz jaded s.
kötü ve tatsız şeylerden korunmuş sheltered s.
tatsız tuzsuz savourless s.
daha tatsız dustier s.
en tatsız olanı dustiest s.
kötü ve tatsız şeylerden uzak sheltered s.
tatsız laftan ibaret platitudinal s.
tatsız laftan ibaret platitudinous s.
tatsız tuzsuz savorless s.
tatlı veya tatsız sweet or dry s.
ucuz ve tatsız jimcrack s.
ucuz ve tatsız gimcrack s.
tatsız hale getiren distasteive [obsolete] s.
tatsız tuzsuz insapory s.
ülkenin iç işlerini ilgilendiren (tatsız durum) intestine s.
tatsız tuzsuz saltless s.
tatsız tuzsuz flashy [dialect] s.
tatsız ve kasvetli plutonian s.
tatsız tuzsuz bir halde jadedly zf.
tatsız bir halde tastelessly zf.
tatsız bir biçimde distastefully zf.
tatsız bir şekilde dustily zf.
tatsız bir şekilde frailly zf.
tatsız biçimde dustily zf.
tatsız bir şekilde unhappily zf.
tatsız olarak unpalatably zf.
Phrasals
tatsız bir durum karşısında tırsmak ya da tereddüt etmek blanch at (something) f.
tatsız bir durum karşısında tırsmak ya da tereddüt etmek blanch at something f.
birine tatsız şeyler anlatmak drop (someone or something) on (someone or something) f.
birine tatsız şeyler anlatmak drop something on someone f.
tatsız/iğrenç bir şeyle dolu olmak reek of f.
-e tatsız şeyler anlatmak drop on f.
Phrases
ucuz etin yahnisi/tiridi tatsız/yavan olur buy cheap, buy twice expr.
Proverb
tatsız aşa su neylesin akılsız başa söz neylesin as a dog returns to his vomit, so a fool repeats his folly
ucuz etin yahnisi yavan/tatsız olur buy cheap, buy twice
ucuz etin yahnisi yavan/tatsız olur cheapest is dearest
Colloquial
tatsız kimse killjoy i.
tatsız kimse spoilsport i.
tatsız kimse party pooper i.
tatsız kimse a wet blanket i.
tatsız bir sürpriz an unpleasant surprise i.
tatsız bir gerçek/bilgi the pill i.
tatsız şey the pill i.
tatsız durum clam i.
tatsız şekil clam i.
tatsız olay dose i.
kurtarmak (tatsız bir şeyden) let someone out f.
(biri) için tatsız olmak hell on (someone) f.
tatsız bir şeyin bitmesini beklemek sweat it out f.
tatsız bir şeye katlanmak sweat it out f.
son derece tatsız narly s.
çok tatsız hellish s.
Idioms
saçları şekle girmediği için kişinin kendini salak gibi hissettiği tatsız gün bad hair day i.
tatsız bir an a bad quarter of an hour [old-fashioned] i.
tatsız-tuzsuz milk and water i.
tatsız bir şey a devil of a nuisance i.
tatsız bir şey the devil of a nuisance i.
tatsız/istenmeyen olay a kick in the pants i.
tatsız/istenmeyen olay kick in the rear i.
tatsız/istenmeyen olay kick in the seat of the pants i.
gizli tutulan iğrenç/tatsız bir şey something nasty in the woodshed i.
çok kötü/tatsız bir durum/yer a hell on earth i.
tatsız bir durum a sticky situation [uk/australia] i.
tatsız bir durum a sticky wicket [uk/australia] i.
çok tatsız durum hell on earth i.
tatsız bir konu sour note i.
tatsız tuzsuz olmak be as dull as dishwater f.
tatsız tuzsuz olmak be as dull as ditchwater f.
tatsız bir olayı unutmak ve sanki hiç olmamış gibi davranmak put something to rest f.
tatsız bir olayı unutmak ve sanki hiç olmamış gibi davranmak lay something to rest f.
tatsız/zorlu bir döneme girmek go through/hit a sticky patch f.
tatsız/zor zamanlar yaşamak go through/hit a sticky patch f.
tatsız/zorlu bir döneme girmek hit a sticky patch f.
tatsız/zor zamanlar yaşamak hit a sticky patch f.
tatsız durumda olmak be in a sticky situation f.
tatsız bir durumda olmak be (batting) on a sticky wicket [uk] f.
(biri) için tatsız olmak be hell on (one) f.
(zor/tatsız bir şeyi) daha çekilir bir hale sokmak sugarcoat (something) f.
tatsız bir durumda batting on a sticky wicket s.
tatsız tuzsuz dull as dishwater s.
tatsız tuzsuz dull as ditch water s.
tatsız tuzsuz as dull as dishwater expr.
tatsız tuzsuz as dull as ditchwater expr.
tatsız bir durumda on a sticky wicket [uk/australia] expr.
Formal
herhangi bir duyuyu içermeyen (renksiz, tatsız, kokusuz vb.) nonsensuous s.
Technical
beyaz, yarı saydam, kokusuz ve tatsız kristal yapıda ağda kıvamlı bir madde hard paraffin i.
Medical
müshil olarak kullanılan tatsız ve renksiz bir toz calomel i.
Pharmaceutics
iyotun fenolftalein üzerindeki etkisiyle elde edilen sarımsı gri, kokusuz, tatsız bir iyot bileşiği nosophen i.
Gastronomy
tatsız içecek (açık çay) slumgullion i.
tatsız (içecek) dry s.
(bira) tatsız stale s.
Chemistry
portakal çiçeği yağından elde edilen, tatsız ve kokusuz, beyaz ve kristal renkte mumsu bir madde neroli camphor i.
kadife çiçeğinden elde edilen yapışkan ve tatsız bir madde calendulin i.
sarı kristalli haliyle bilinen tatsız kokusuz bir element sulphur i.
sarı kristalli haliyle bilinen tatsız kokusuz bir element sulfur i.
maydonozgiller familyasındaki çeşitli bitkilerden elde edilen tatsız, beyaz, kristal bir madde umbelliferone i.
beyaz kristal yapıda tatsız bir madde peucedanin i.
beyaz kristal yapıda tatsız bir madde imperatorin i.
Marine Biology
kuzey avustralya sularına özgü tatsız, yenebilir bir kabuklu deniz hayvanı moreton bay bug (thenus orientalis) i.
Botanic
irlanda, güney avrupa ve anadolu'ya özgü, yenilebilir fakat tatsız meyveleri olan yaprak dökmeyen çalımsı bir çilek ağacı irish strawberry (arbutus unedo) i.
irlanda, güney avrupa ve anadolu'ya özgü, yenilebilir fakat tatsız meyveleri olan yaprak dökmeyen çalımsı çilek ağacı madrona (arbutus unedo) i.
irlanda, güney avrupa ve anadolu'ya özgü, yenilebilir fakat tatsız meyveleri olan yaprak dökmeyen çalımsı çilek ağacı madrone (arbutus unedo) i.
irlanda, güney avrupa ve anadolu'ya özgü, yenilebilir fakat tatsız meyveleri olan yaprak dökmeyen çalımsı çilek ağacı madrono (arbutus unedo) i.
irlanda, güney avrupa ve anadolu'ya özgü, yenilebilir fakat tatsız meyveleri olan, beyaz çiçekli yaprak dökmeyen çalımsı bir çilek ağacı madrona i.
irlanda, güney avrupa ve anadolu'ya özgü, yenilebilir fakat tatsız meyveleri olan, beyaz çiçekli yaprak dökmeyen çalımsı bir çilek ağacı madrone i.
irlanda, güney avrupa ve anadolu'ya özgü, yenilebilir fakat tatsız meyveleri olan, beyaz çiçekli yaprak dökmeyen çalımsı bir çilek ağacı arbutus unedo i.
irlanda, güney avrupa ve anadolu'ya özgü, yenilebilir fakat tatsız meyveleri olan, beyaz çiçekli yaprak dökmeyen çalımsı bir çilek ağacı madrono i.
ördekotunun tatsız meyvesi may apple i.
kuzey amerika'da yetişen, zehirli köksapları, büyük beyaz çiçekleri ve yenilebilir tatsız meyveleri bulunan bir ot may flower i.
kuzey amerika'da yetişen zehirli köksapı olan diken üzümü familyasından bir bitkinin yenilebilir fakat genellikle tatsız olan yumurta biçimli sarı meyveleri mayapple i.
kuzey amerika'da yetişen, zehirli köksapları, büyük beyaz çiçekleri ve yenilebilir tatsız meyveleri bulunan bir ot mayflower i.
turunçgillerin dalda fazla beklemesi sonucu sertleşip tatsız hale gelmesi granulation i.
Mythology
tatsız ve kasvetli plutonic s.
Archaic
(eski tatsız mevzuları) hatırlamak rip f.
(eski tatsız mevzuları) gündeme getirmek rip f.
(yiyecek) tatsız sod s.
(yiyecek) tatsız tuzsuz sod s.
Slang
tatsız şey pill i.
tatsız kimse wet sock i.
son derece tatsız gnarly [us] s.