|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
General |
|
1 |
Genel |
a familiar address to an older man i.
|
amca |
|
Phrases |
|
2 |
İfadeler |
a man to be reckoned with i.
|
güçlü ve yok sayılmayacak kimse |
|
Proverb |
|
3 |
Atasözü |
to a man with a hammer, everything looks like a nail
|
elinde çekiç olan herşeyi çivi görür |
|
4 |
Atasözü |
if you want a man to work well feed him first
|
aç ayı oynamaz |
|
5 |
Atasözü |
early to bed and early to rise, makes a man healthy, wealthy and wise
|
erken yatmak erken kalkmak insanı sağlıklı, zengin ve akıllı yapar |
|
6 |
Atasözü |
early to bed and early to rise makes a man healthy, wealthy and wise
|
erken kalkan yol alır |
|
7 |
Atasözü |
a nod is as good as a wink to a blind man
|
tereciye tere satma |
|
8 |
Atasözü |
a nod is as good as a wink to a blind man
|
sen giderken ben dönüyordum |
|
9 |
Atasözü |
a nod is as good as a wink to a blind man
|
senin bilmişliğin kadar benim unutmuşluğum var |
|
10 |
Atasözü |
a nod is as good as a wink to a blind man
|
kör kör parmağım gözüne |
|
11 |
Atasözü |
a nod is as good as a wink to a blind man
|
anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az |
|
12 |
Atasözü |
a nod is as good as a wink to a blind man
|
arife tarif gerekmez |
|
13 |
Atasözü |
a nod is as good as a wink to a blind man
|
arife tarif ne gerek |
|
14 |
Atasözü |
a good man is hard to find
|
bu devirde iyi adam bulmak zor |
|
15 |
Atasözü |
a good man is hard to find
|
bu devirde iyi adam kaldı mı? |
|
|
16 |
Atasözü |
early to bed, early to rise (makes a man healthy, wealthy, and wise)
|
erken kalkan yol alır |
|
17 |
Atasözü |
early to bed, early to rise (makes a man healthy, wealthy, and wise)
|
erken yatmak erken kalkmak insanı sağlıklı, zengin ve akıllı yapar |
|
Colloquial |
|
18 |
Konuşma Dili |
go to see a man about a dog i.
|
bir yere kadar gidiyorum anlamında söylenen bir söz |
|
19 |
Konuşma Dili |
man is a wolf to man expr.
|
insan insanın kurdudur |
|
Idioms |
|
20 |
Deyim |
teach a man to fish f.
|
birine balık tutmayı öğretmek |
|
21 |
Deyim |
teach a man to fish f.
|
bir şeyi birinin yerine yapmaktansa ona nasıl yapacağını öğretmek |
|
22 |
Deyim |
teach a man to fish f.
|
birine bir şeyi nasıl yapacağını öğretmek |
|
23 |
Deyim |
teach a man to fish f.
|
birine bir meziyet kazandırmak |
|
24 |
Deyim |
teach a man to fish f.
|
birine bir şeyi hazır vermektense ona nasıl yapacağını öğretmek |
|
25 |
Deyim |
teach a man to fish f.
|
bir kişiye iyilik yapmak istiyorsan ona balık verme, balık tutmayı öğret |
|
26 |
Deyim |
a good man is hard to find expr.
|
bu devirde iyi koca kaldı mı? |
|
27 |
Deyim |
a good man is hard to find expr.
|
kocanın iyisi zor bulunur |
|
28 |
Deyim |
I need to go see a man about a dog expr.
|
bir yere kadar gidiyorum/gideceğim |
|
29 |
Deyim |
I need to go see a man about a dog expr.
|
halletmem gereken bir şey/iş var |
|
30 |
Deyim |
I have to go see a man about a dog expr.
|
bir yere kadar gidiyorum |
|
31 |
Deyim |
I have to go see a man about a dog expr.
|
işlerim var |
|
32 |
Deyim |
I have to go see a man about a dog expr.
|
biraz işim var, gitmem lazım |
|
Speaking |
|
33 |
Konuşma |
why should a man do what he doesn't like to do? expr.
|
bir insan hoşlanmadığı bir şeyi neden yapsın? |
|
34 |
Konuşma |
I need to see a man about a dog expr.
|
bir yere kadar gidip geliyorum (birini ekerken söylenir) |
|
35 |
Konuşma |
I don't want to kick a man when he's down expr.
|
düşene bir tekme de ben vurmak istemiyorum |
|
|
36 |
Konuşma |
he is not a man to trifle with expr.
|
o hafife alınacak bir kimse değildir |
|