to do someone - Türkçe İngilizce Sözlük

to do someone

"to do someone" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 169 sonuç

İngilizce Türkçe
Phrasals
arrange for (someone to do something) f. (bir şey yapması için birini) ayarlamak
It is also complicated to arrange for students' families to move.
Öğrencilerin ailelerinin taşınmasını ayarlamak da karmaşıktır.

More Sentences
compel (someone) to (do something) f. (birini bir şey yapmak) zorunda bırakmak
I was compelled to leave school.
Ben okulu terk etmek zorunda bırakıldım.

More Sentences
General
show someone the way to do something f. birine bir şeyin nasıl yapıldığını göstermek
be anxious for someone to do something f. birinin bir şeyi yapmasını çok istemek
give (someone) a chance (to do something) f. meydan vermek
force (someone) to (do something) f. mecbur bırakmak
oblige (someone) to (do something) f. mecbur bırakmak
make (someone) straighten up and do as he is supposed to do f. yola getirmek
oblige someone to do (something) f. mecbur bırakmak
oblige someone to do (something) f. mecbur kılmak
request someone to do something f. birinden ricada bulunmak
request someone to do something f. birinden rica etmek
ask for someone to do something f. birinden rica etmek
ask someone to do something f. birinden rica etmek
ask someone to do something f. birinden ricada bulunmak
ask for someone to do something f. birinden ricada bulunmak
give someone the chance to do the right thing f. birisine doğru şeyi yapması için bir şans vermek
drive someone to do something f. birisini bir şey yapmaya itmek
drive someone to do something f. birisini bir şeye yapmaya zorlamak
empower someone to do something f. birine bir şey yapması için yetki vermek
enable someone to do something f. birine bir şey yapması için olanak tanımak/imkan sağlamak
encourage someone to do something f. birini bir şey yapması konusunda cesaretlendirmek
entreat someone to do something f. birine bir şey yapması için yalvarmak
lead someone to do something f. birine bir şey yaptırmak/yapmasına neden olmak
ask someone to do something f. birinden bir şey yapmasını istemek/rica etmek
convince someone to do something f. birini bir şey yapmaya ikna etmek
prompt someone to do f. birini bir şey yapmaya teşvik etmek/itmek
encourage someone to do something f. birini bir konuda/alanda cesaretlendirmek
Phrasals
entice someone to do something f. birini bir şey yapmaya ayartmak
entice someone to do something f. birini bir şey yapması için kışkırtmak/ayartmak
tempt someone to do something f. birini bir şey yapmaya ayartmak
force someone to do something f. birini bir şey yapmaya zorlamak
incumbent upon someone to do something f. bir şeyi (yapma/söyleme) görevi düşmek
tempt someone to do something f. birini bir şey yapması için kışkırtmak/ayartmak
urge someone to do something f. birini bir şey yapmaya zorlamak
request someone to do something f. birinden bir şey yapmasını istemek/rica etmek
incumbent upon someone to do something f. bir şeyi yapma/söyleme zorunluluğu duymak
instigate someone to do something f. birini bir şeyi yapması için kışkırtmak
motion for someone to do something f. birine bir şey yapması için elle işaret etmek
push someone to do something f. birini bir şey yapmaya zorlamak
entitle someone to do something f. birine bir şey yapma hakkını vermek
entitle someone to do something f. birinin bir şeyi yapmasına olanak tanımak
entitle someone to do something f. birine geçiş izni vermek/tanımak
coax (someone or something) to (do something) f. bir şey yapmaya razı etmek
coax (someone or something) to (do something) f. bir şey yapmaya zorlamak
coax (someone or something) to (do something) f. bir şey yapmaya ikna etmek
coax (someone or something) to (do something) f. (bir kişiyi ya da bir hayvanı bir şey) yapmaya ikna etmek ya da zorlamak
empower (someone) to (do something) f. (bir şey yapma) yetkisini (birine) vermek
empower (someone) to (do something) f. (bir şeyi yapmada birini) yetkilendirmek
empower (someone) to (do something) f. (bir şeyi yapmada birini) yetkili kılmak
empower (someone) to (do something) f. (birine) güç vermek
empower (someone) to (do something) f. (birine) güç kazandırmak
empower (someone) to (do something) f. (birini) güçlendirmek
enjoin someone to do something f. (bir şey yapması) hükmünü vermek
enjoin someone to do something f. (bir şey yapmasını) emretmek
enjoin someone to do something f. (bir şey yapmasını) buyurmak
enjoin someone to do something f. (bir şey yapmasını) tembih etmek
enjoin someone to do something f. (bir şey yapmasını) tembihlemek
enjoin someone to do something f. (bir şey yapmasını) istemek
subpoena (someone or something) to (do something) f. (birini bir şey yapması için) mahkemeye çağırmak
subpoena (someone or something) to (do something) f. (bir şey yapması için birine) mahkeme celbi göndermek
subpoena (someone or something) to (do something) f. (bir şey yapması için birine) çağrı belgesi göndermek
subpoena (someone or something) to (do something) f. (bir şey yapması için birine) çağrı kağıdı göndermek
bring (someone or oneself) to (do something) f. (birinin/kendinin bir şey yapmasına) neden olmak
bring (someone or oneself) to (do something) f. (birini/kendini bir şey yapmaya) yöneltmek
bring (someone or oneself) to (do something) f. (birini/kendini bir şey yapmaya) teşvik etmek
bring (someone or oneself) to (do something) f. (bir şey yapmak) için cesaretini toplamak
bring (someone or oneself) to (do something) f. (bir şey yapma) cesaretini bulmak
bring (someone or oneself) to (do something) f. (bir şey yapma) azmini bulmak
bring (someone or oneself) to (do something) f. (bir şey yapma) azmine/cesaretine erişmek
bring someone to do something f. birinin bir şey yapmasına neden olmak
bring someone to do something f. birini bir şey yapmaya yöneltmek
bring someone to do something f. birini bir şey yapmaya teşvik etmek
call upon someone (to do something) f. (birini bir şey yapmaya) çağırmak
call upon someone (to do something) f. (birini bir şey yapmaya) davet etmek
call upon someone (to do something) f. (birinin bir şey yapmasını) istemek
call upon someone (to do something) f. (birini bir şey yapması için) seçmek
call on someone (to do something) f. (birini bir şey yapmaya) çağırmak
call on someone (to do something) f. (birini bir şey yapmaya) davet etmek
call on someone (to do something) f. (birinin bir şey yapmasını) istemek
call on someone (to do something) f. (birini bir şey yapması için) seçmek
coax someone to do something f. birini bir şey yapmaya ikna etmek
coax someone to do something f. birini bir şey yapmaya razı etmek
coax someone to do something f. birini bir şey yapması için kandırmak
coax someone to do something f. birine bir şey yapması için ısrar etmek
compel (someone) to (do something) f. (birini bir şey yapmaya) zorlamak
compel (someone) to (do something) f. (birini bir şey yapmaya) mecbur etmek
dare someone (to do something) f. birine (bir şey yapma konusunda) meydan okumak
dare someone (to do something) f. biriyle (bir şey yapma konusunda) bahse girmek
require (someone or something) to (do something) f. (birinin/bir şeyin bir şey yapmasını) şart koşmak
require (someone or something) to (do something) f. (birinin/bir şeyin bir şey yapmasını) gerektirmek
Phrases
it wouldn't do (someone) any harm (to do something) expr. (bir şeyi yapmanın) zararı olmaz
it wouldn't do (someone) any harm (to do something) expr. (bir şeyi yapmanın) zararı yok
it wouldn't do (someone) any harm (to do something) expr. (bir şeyi yapmasında) bir sakınca yok
it wouldn't do (someone) any harm (to do something) expr. (bir şeyi yapmasında) bir mahzur yok
it wouldn't do (someone) any harm (to do something) expr. (bir şeyi yapmasında) beis yok
in order for (someone or something) to (do something) expr. (birinin/bir şeyin bir şey yapabilmesi/yapması) için
in order for (someone or something) to (do something) expr. (biri/bir şey bir şey yapsın) diye
Colloquial
owe it to (someone or oneself) to (do something) f. (bir şey yapmayı birine veya kendine) borçlu olmak
be nothing to do with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) ilgisi olmamak
be nothing to do with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) bir bağlantısı olmamak
be nothing to do with (someone or something) f. (birinden/bir şeyden) alakasız olmak
be nothing to do with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) bir bağı olmamak
be nothing to do with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) alakası olmamak
be nothing to do with (someone or something) f. (birinden/bir şeyden) uzak durmak
have nothing to do with someone or something f. (biriyle/bir şeyle) bir bağı olmamak
have nothing to do with someone or something f. (biriyle/bir şeyle) alakası olmamak
have nothing to do with someone or something f. (birinden/bir şeyden) uzak durmak
have nothing to do with someone or something f. (biriyle/bir şeyle) ilgisi olmamak
have nothing to do with someone or something f. (biriyle/bir şeyle) bir bağlantısı olmamak
have nothing to do with someone or something f. (biriyle/bir şeyle) görüşmemek
have nothing to do with someone or something f. (biriyle/bir şeyle) ilişkisi olmamak/kalmamak
have nothing to do with someone or something f. biriyle/bir şeyle işi olmamak
have nothing to do with someone or something f. biriyle/bir şeyle bir bağlantısı olmamak
have nothing to do with someone or something f. biriyle/bir şeyle bir ilgisi/bağlantısı olsun istememek
not have anything to do with someone or something f. biriyle/bir şeyle işi olmamak
not have anything to do with someone or something f. biriyle/bir şeyle bir bağlantısı olmamak
not have anything to do with someone or something f. biriyle/bir şeyle bir ilgisi/bağlantısı olsun istememek
it does no harm (for someone) to do (something) expr. (bir şey) yapmaktan (birine) zarar gelmez
it does no harm (for someone) to do (something) expr. (bir şey) yapmanın (birine) bir zararı olmaz
it does no harm (for someone) to do (something) expr. (bir şey) yapmanın (biri için) bir sakıncası yok
it does no harm (for someone) to do (something) expr. (bir şey) yapmanın (biri için) bir mahzuru yok
nothing to do with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) ilgili değil
nothing to do with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) alakalı değil
nothing to do with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) bir ilgisi/alakası yok
nothing to do with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) bir bağlantısı yok
nothing to do with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) bir bağı yok
nothing to do with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) bir ilişkisi yok
would it kill (someone) to (do something)? expr. (bir şey yapsa) ölür mü?
Idioms
give (someone) an itch to (do something) f. (birine bir şey yapmayı) istetmek
give (someone) an itch to (do something) f. (birinin bir şey yapmaya) olan isteğini tetiklemek/uyandırmak
give (someone) an itch to (do something) f. (birini bir şey yapmaya) olan hevesini uyandırmak
give (someone) an itch to (do something) f. (birinde bir şey yapmak) için istek uyandırmak
give (someone) an itch to (do something) f. (birinde bir şey yapma) isteği/arzusu uyandırmak
give (someone) an itch to (do something) f. (birinde bir şey yapmaya) karşı ilgi uyandırmak
give (someone) an itch to (do something) f. (birinin bir şey yapmaya) karşı olan ilgisini/arzusunu tetiklemek
give (someone) the itch to (do something) f. (birine bir şey yapmayı) istetmek
give (someone) the itch to (do something) f. (birinin bir şey yapmaya) olan isteğini tetiklemek/uyandırmak
give (someone) the itch to (do something) f. (birini bir şey yapmaya) olan hevesini uyandırmak
give (someone) the itch to (do something) f. (birinde bir şey yapmak) için istek uyandırmak
give (someone) the itch to (do something) f. (birinde bir şey yapma) isteği/arzusu uyandırmak
give (someone) the itch to (do something) f. (birinde bir şey yapmaya) karşı ilgi uyandırmak
give (someone) the itch to (do something) f. (birinin bir şey yapmaya) karşı olan ilgisini/arzusunu tetiklemek
bend over backwards (to do something) (for someone) f. (biri için bir şey yapmak uğruna) aşırı çaba sarf etmek
bend over backwards (to do something) (for someone) f. (biri için bir şey yapmak uğruna) uğraşmak
bend over backwards (to do something) (for someone) f. (biri için bir şey yapmak uğruna) kendini paralamak
bend over backwards (to do something) (for someone) f. (biri için bir şey yapmak uğruna) dört dönmek
bend over backwards (to do something) (for someone) f. (biri için bir şey yapmak uğruna) göbeği çatlamak
bend over backwards (to do something) (for someone) f. (biri için bir şey yapmak uğruna) yırtınmak
bend over backwards (to do something) (for someone) f. (biri için bir şey yapmak) zahmetine girmek
exhort someone to do something f. birinin bir şey yapmasını tembih etmek
exhort someone to do something f. birinin bir şey yapmasını tembihlemek
exhort someone to do something f. birinin bir şey yapmasını öğütlemek
exhort someone to do something f. birini bir şey yapması için teşvik etmek
exhort someone to do something f. birini bir şey yapması için sıkıştırmak
exhort someone to do something f. birini bir şey yapması için zorlamak
exhort someone to do something f. birine bir şey yapması için baskı yapmak
knock oneself out (to do something) (for someone or something) f. (biri için bir şey yapmak uğruna) kendini paralamak
knock oneself out (to do something) (for someone or something) f. (biri için bir şey yapmak uğruna) canını dişine takmak
knock oneself out (to do something) (for someone or something) f. (biri için bir şey yapacağım diye) bir tarafını yırtmak
know (someone or something) to (do something) f. (birinin/bir şeyin bir şey yapacağını) bilmek
wouldn’t put it past someone (to do something) expr. (birinin) ... yapması şaşırtıcı/sürpriz olmaz/beni şaşırtmaz
Speaking
they need someone to tell them what to do expr. onlara ne yapmaları gerektiğini söyleyecek birine ihtiyaçları var
Slang
tell someone what to do with something f. (bir şeyi) alıp bir yerine sokmasını söylemek
tell someone what to do with something f. (bir şeyi) alıp neresine sokması gerektiğini söylemek
tell someone where to put (or what to do with) something f. (birine) alıp bir tarafına sokmasını söylemek
tell someone where to put (or what to do with) something f. (birine) al bir tarafına sok demek
tell someone where to put (or what to do with) something f. (birine) münasip bir yerine sok demek
tell someone where to put (or what to do with) something f. (birine) münasip/uygun bir yerine sokmasını söylemek