Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
tokat gibi sıralamak
subscriber to stock
brilliant rings
damarları olan
clipbook server
left party (sweden)
to do someone
Geçmiş
Cümleler
"to do someone"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 169 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Phrasals
1
Öbek Fiiller
arrange for (someone to do something)
f.
(bir şey yapması için birini) ayarlamak
It is also complicated to
arrange for
students' families to move.
Öğrencilerin ailelerinin taşınmasını
ayarlamak
da karmaşıktır.
More Sentences
2
Öbek Fiiller
compel (someone) to (do something)
f.
(birini bir şey yapmak) zorunda bırakmak
I was
compelled to
leave school.
Ben okulu terk etmek
zorunda bırakıldım.
More Sentences
General
3
Genel
show someone the way to do something
f.
birine bir şeyin nasıl yapıldığını göstermek
4
Genel
be anxious for someone to do something
f.
birinin bir şeyi yapmasını çok istemek
5
Genel
give (someone) a chance (to do something)
f.
meydan vermek
6
Genel
force (someone) to (do something)
f.
mecbur bırakmak
7
Genel
oblige (someone) to (do something)
f.
mecbur bırakmak
8
Genel
make (someone) straighten up and do as he is supposed to do
f.
yola getirmek
9
Genel
oblige someone to do (something)
f.
mecbur bırakmak
10
Genel
oblige someone to do (something)
f.
mecbur kılmak
11
Genel
request someone to do something
f.
birinden ricada bulunmak
12
Genel
request someone to do something
f.
birinden rica etmek
13
Genel
ask for someone to do something
f.
birinden rica etmek
14
Genel
ask someone to do something
f.
birinden rica etmek
15
Genel
ask someone to do something
f.
birinden ricada bulunmak
16
Genel
ask for someone to do something
f.
birinden ricada bulunmak
17
Genel
give someone the chance to do the right thing
f.
birisine doğru şeyi yapması için bir şans vermek
18
Genel
drive someone to do something
f.
birisini bir şey yapmaya itmek
19
Genel
drive someone to do something
f.
birisini bir şeye yapmaya zorlamak
20
Genel
empower someone to do something
f.
birine bir şey yapması için yetki vermek
21
Genel
enable someone to do something
f.
birine bir şey yapması için olanak tanımak/imkan sağlamak
22
Genel
encourage someone to do something
f.
birini bir şey yapması konusunda cesaretlendirmek
23
Genel
entreat someone to do something
f.
birine bir şey yapması için yalvarmak
24
Genel
lead someone to do something
f.
birine bir şey yaptırmak/yapmasına neden olmak
25
Genel
ask someone to do something
f.
birinden bir şey yapmasını istemek/rica etmek
26
Genel
convince someone to do something
f.
birini bir şey yapmaya ikna etmek
27
Genel
prompt someone to do
f.
birini bir şey yapmaya teşvik etmek/itmek
28
Genel
encourage someone to do something
f.
birini bir konuda/alanda cesaretlendirmek
Phrasals
29
Öbek Fiiller
entice someone to do something
f.
birini bir şey yapmaya ayartmak
30
Öbek Fiiller
entice someone to do something
f.
birini bir şey yapması için kışkırtmak/ayartmak
31
Öbek Fiiller
tempt someone to do something
f.
birini bir şey yapmaya ayartmak
32
Öbek Fiiller
force someone to do something
f.
birini bir şey yapmaya zorlamak
33
Öbek Fiiller
incumbent upon someone to do something
f.
bir şeyi (yapma/söyleme) görevi düşmek
34
Öbek Fiiller
tempt someone to do something
f.
birini bir şey yapması için kışkırtmak/ayartmak
35
Öbek Fiiller
urge someone to do something
f.
birini bir şey yapmaya zorlamak
36
Öbek Fiiller
request someone to do something
f.
birinden bir şey yapmasını istemek/rica etmek
37
Öbek Fiiller
incumbent upon someone to do something
f.
bir şeyi yapma/söyleme zorunluluğu duymak
38
Öbek Fiiller
instigate someone to do something
f.
birini bir şeyi yapması için kışkırtmak
39
Öbek Fiiller
motion for someone to do something
f.
birine bir şey yapması için elle işaret etmek
40
Öbek Fiiller
push someone to do something
f.
birini bir şey yapmaya zorlamak
41
Öbek Fiiller
entitle someone to do something
f.
birine bir şey yapma hakkını vermek
42
Öbek Fiiller
entitle someone to do something
f.
birinin bir şeyi yapmasına olanak tanımak
43
Öbek Fiiller
entitle someone to do something
f.
birine geçiş izni vermek/tanımak
44
Öbek Fiiller
coax (someone or something) to (do something)
f.
bir şey yapmaya razı etmek
45
Öbek Fiiller
coax (someone or something) to (do something)
f.
bir şey yapmaya zorlamak
46
Öbek Fiiller
coax (someone or something) to (do something)
f.
bir şey yapmaya ikna etmek
47
Öbek Fiiller
coax (someone or something) to (do something)
f.
(bir kişiyi ya da bir hayvanı bir şey) yapmaya ikna etmek ya da zorlamak
48
Öbek Fiiller
empower (someone) to (do something)
f.
(bir şey yapma) yetkisini (birine) vermek
49
Öbek Fiiller
empower (someone) to (do something)
f.
(bir şeyi yapmada birini) yetkilendirmek
50
Öbek Fiiller
empower (someone) to (do something)
f.
(bir şeyi yapmada birini) yetkili kılmak
51
Öbek Fiiller
empower (someone) to (do something)
f.
(birine) güç vermek
52
Öbek Fiiller
empower (someone) to (do something)
f.
(birine) güç kazandırmak
53
Öbek Fiiller
empower (someone) to (do something)
f.
(birini) güçlendirmek
54
Öbek Fiiller
enjoin someone to do something
f.
(bir şey yapması) hükmünü vermek
55
Öbek Fiiller
enjoin someone to do something
f.
(bir şey yapmasını) emretmek
56
Öbek Fiiller
enjoin someone to do something
f.
(bir şey yapmasını) buyurmak
57
Öbek Fiiller
enjoin someone to do something
f.
(bir şey yapmasını) tembih etmek
58
Öbek Fiiller
enjoin someone to do something
f.
(bir şey yapmasını) tembihlemek
59
Öbek Fiiller
enjoin someone to do something
f.
(bir şey yapmasını) istemek
60
Öbek Fiiller
subpoena (someone or something) to (do something)
f.
(birini bir şey yapması için) mahkemeye çağırmak
61
Öbek Fiiller
subpoena (someone or something) to (do something)
f.
(bir şey yapması için birine) mahkeme celbi göndermek
62
Öbek Fiiller
subpoena (someone or something) to (do something)
f.
(bir şey yapması için birine) çağrı belgesi göndermek
63
Öbek Fiiller
subpoena (someone or something) to (do something)
f.
(bir şey yapması için birine) çağrı kağıdı göndermek
64
Öbek Fiiller
bring (someone or oneself) to (do something)
f.
(birinin/kendinin bir şey yapmasına) neden olmak
65
Öbek Fiiller
bring (someone or oneself) to (do something)
f.
(birini/kendini bir şey yapmaya) yöneltmek
66
Öbek Fiiller
bring (someone or oneself) to (do something)
f.
(birini/kendini bir şey yapmaya) teşvik etmek
67
Öbek Fiiller
bring (someone or oneself) to (do something)
f.
(bir şey yapmak) için cesaretini toplamak
68
Öbek Fiiller
bring (someone or oneself) to (do something)
f.
(bir şey yapma) cesaretini bulmak
69
Öbek Fiiller
bring (someone or oneself) to (do something)
f.
(bir şey yapma) azmini bulmak
70
Öbek Fiiller
bring (someone or oneself) to (do something)
f.
(bir şey yapma) azmine/cesaretine erişmek
71
Öbek Fiiller
bring someone to do something
f.
birinin bir şey yapmasına neden olmak
72
Öbek Fiiller
bring someone to do something
f.
birini bir şey yapmaya yöneltmek
73
Öbek Fiiller
bring someone to do something
f.
birini bir şey yapmaya teşvik etmek
74
Öbek Fiiller
call upon someone (to do something)
f.
(birini bir şey yapmaya) çağırmak
75
Öbek Fiiller
call upon someone (to do something)
f.
(birini bir şey yapmaya) davet etmek
76
Öbek Fiiller
call upon someone (to do something)
f.
(birinin bir şey yapmasını) istemek
77
Öbek Fiiller
call upon someone (to do something)
f.
(birini bir şey yapması için) seçmek
78
Öbek Fiiller
call on someone (to do something)
f.
(birini bir şey yapmaya) çağırmak
79
Öbek Fiiller
call on someone (to do something)
f.
(birini bir şey yapmaya) davet etmek
80
Öbek Fiiller
call on someone (to do something)
f.
(birinin bir şey yapmasını) istemek
81
Öbek Fiiller
call on someone (to do something)
f.
(birini bir şey yapması için) seçmek
82
Öbek Fiiller
coax someone to do something
f.
birini bir şey yapmaya ikna etmek
83
Öbek Fiiller
coax someone to do something
f.
birini bir şey yapmaya razı etmek
84
Öbek Fiiller
coax someone to do something
f.
birini bir şey yapması için kandırmak
85
Öbek Fiiller
coax someone to do something
f.
birine bir şey yapması için ısrar etmek
86
Öbek Fiiller
compel (someone) to (do something)
f.
(birini bir şey yapmaya) zorlamak
87
Öbek Fiiller
compel (someone) to (do something)
f.
(birini bir şey yapmaya) mecbur etmek
88
Öbek Fiiller
dare someone (to do something)
f.
birine (bir şey yapma konusunda) meydan okumak
89
Öbek Fiiller
dare someone (to do something)
f.
biriyle (bir şey yapma konusunda) bahse girmek
90
Öbek Fiiller
require (someone or something) to (do something)
f.
(birinin/bir şeyin bir şey yapmasını) şart koşmak
91
Öbek Fiiller
require (someone or something) to (do something)
f.
(birinin/bir şeyin bir şey yapmasını) gerektirmek
Phrases
92
İfadeler
it wouldn't do (someone) any harm (to do something)
expr.
(bir şeyi yapmanın) zararı olmaz
93
İfadeler
it wouldn't do (someone) any harm (to do something)
expr.
(bir şeyi yapmanın) zararı yok
94
İfadeler
it wouldn't do (someone) any harm (to do something)
expr.
(bir şeyi yapmasında) bir sakınca yok
95
İfadeler
it wouldn't do (someone) any harm (to do something)
expr.
(bir şeyi yapmasında) bir mahzur yok
96
İfadeler
it wouldn't do (someone) any harm (to do something)
expr.
(bir şeyi yapmasında) beis yok
97
İfadeler
in order for (someone or something) to (do something)
expr.
(birinin/bir şeyin bir şey yapabilmesi/yapması) için
98
İfadeler
in order for (someone or something) to (do something)
expr.
(biri/bir şey bir şey yapsın) diye
Colloquial
99
Konuşma Dili
owe it to (someone or oneself) to (do something)
f.
(bir şey yapmayı birine veya kendine) borçlu olmak
100
Konuşma Dili
be nothing to do with (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) ilgisi olmamak
101
Konuşma Dili
be nothing to do with (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) bir bağlantısı olmamak
102
Konuşma Dili
be nothing to do with (someone or something)
f.
(birinden/bir şeyden) alakasız olmak
103
Konuşma Dili
be nothing to do with (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) bir bağı olmamak
104
Konuşma Dili
be nothing to do with (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) alakası olmamak
105
Konuşma Dili
be nothing to do with (someone or something)
f.
(birinden/bir şeyden) uzak durmak
106
Konuşma Dili
have nothing to do with someone or something
f.
(biriyle/bir şeyle) bir bağı olmamak
107
Konuşma Dili
have nothing to do with someone or something
f.
(biriyle/bir şeyle) alakası olmamak
108
Konuşma Dili
have nothing to do with someone or something
f.
(birinden/bir şeyden) uzak durmak
109
Konuşma Dili
have nothing to do with someone or something
f.
(biriyle/bir şeyle) ilgisi olmamak
110
Konuşma Dili
have nothing to do with someone or something
f.
(biriyle/bir şeyle) bir bağlantısı olmamak
111
Konuşma Dili
have nothing to do with someone or something
f.
(biriyle/bir şeyle) görüşmemek
112
Konuşma Dili
have nothing to do with someone or something
f.
(biriyle/bir şeyle) ilişkisi olmamak/kalmamak
113
Konuşma Dili
have nothing to do with someone or something
f.
biriyle/bir şeyle işi olmamak
114
Konuşma Dili
have nothing to do with someone or something
f.
biriyle/bir şeyle bir bağlantısı olmamak
115
Konuşma Dili
have nothing to do with someone or something
f.
biriyle/bir şeyle bir ilgisi/bağlantısı olsun istememek
116
Konuşma Dili
not have anything to do with someone or something
f.
biriyle/bir şeyle işi olmamak
117
Konuşma Dili
not have anything to do with someone or something
f.
biriyle/bir şeyle bir bağlantısı olmamak
118
Konuşma Dili
not have anything to do with someone or something
f.
biriyle/bir şeyle bir ilgisi/bağlantısı olsun istememek
119
Konuşma Dili
it does no harm (for someone) to do (something)
expr.
(bir şey) yapmaktan (birine) zarar gelmez
120
Konuşma Dili
it does no harm (for someone) to do (something)
expr.
(bir şey) yapmanın (birine) bir zararı olmaz
121
Konuşma Dili
it does no harm (for someone) to do (something)
expr.
(bir şey) yapmanın (biri için) bir sakıncası yok
122
Konuşma Dili
it does no harm (for someone) to do (something)
expr.
(bir şey) yapmanın (biri için) bir mahzuru yok
123
Konuşma Dili
nothing to do with (someone or something)
expr.
(biriyle/bir şeyle) ilgili değil
124
Konuşma Dili
nothing to do with (someone or something)
expr.
(biriyle/bir şeyle) alakalı değil
125
Konuşma Dili
nothing to do with (someone or something)
expr.
(biriyle/bir şeyle) bir ilgisi/alakası yok
126
Konuşma Dili
nothing to do with (someone or something)
expr.
(biriyle/bir şeyle) bir bağlantısı yok
127
Konuşma Dili
nothing to do with (someone or something)
expr.
(biriyle/bir şeyle) bir bağı yok
128
Konuşma Dili
nothing to do with (someone or something)
expr.
(biriyle/bir şeyle) bir ilişkisi yok
129
Konuşma Dili
would it kill (someone) to (do something)?
expr.
(bir şey yapsa) ölür mü?
Idioms
130
Deyim
give (someone) an itch to (do something)
f.
(birine bir şey yapmayı) istetmek
131
Deyim
give (someone) an itch to (do something)
f.
(birinin bir şey yapmaya) olan isteğini tetiklemek/uyandırmak
132
Deyim
give (someone) an itch to (do something)
f.
(birini bir şey yapmaya) olan hevesini uyandırmak
133
Deyim
give (someone) an itch to (do something)
f.
(birinde bir şey yapmak) için istek uyandırmak
134
Deyim
give (someone) an itch to (do something)
f.
(birinde bir şey yapma) isteği/arzusu uyandırmak
135
Deyim
give (someone) an itch to (do something)
f.
(birinde bir şey yapmaya) karşı ilgi uyandırmak
136
Deyim
give (someone) an itch to (do something)
f.
(birinin bir şey yapmaya) karşı olan ilgisini/arzusunu tetiklemek
137
Deyim
give (someone) the itch to (do something)
f.
(birine bir şey yapmayı) istetmek
138
Deyim
give (someone) the itch to (do something)
f.
(birinin bir şey yapmaya) olan isteğini tetiklemek/uyandırmak
139
Deyim
give (someone) the itch to (do something)
f.
(birini bir şey yapmaya) olan hevesini uyandırmak
140
Deyim
give (someone) the itch to (do something)
f.
(birinde bir şey yapmak) için istek uyandırmak
141
Deyim
give (someone) the itch to (do something)
f.
(birinde bir şey yapma) isteği/arzusu uyandırmak
142
Deyim
give (someone) the itch to (do something)
f.
(birinde bir şey yapmaya) karşı ilgi uyandırmak
143
Deyim
give (someone) the itch to (do something)
f.
(birinin bir şey yapmaya) karşı olan ilgisini/arzusunu tetiklemek
144
Deyim
bend over backwards (to do something) (for someone)
f.
(biri için bir şey yapmak uğruna) aşırı çaba sarf etmek
145
Deyim
bend over backwards (to do something) (for someone)
f.
(biri için bir şey yapmak uğruna) uğraşmak
146
Deyim
bend over backwards (to do something) (for someone)
f.
(biri için bir şey yapmak uğruna) kendini paralamak
147
Deyim
bend over backwards (to do something) (for someone)
f.
(biri için bir şey yapmak uğruna) dört dönmek
148
Deyim
bend over backwards (to do something) (for someone)
f.
(biri için bir şey yapmak uğruna) göbeği çatlamak
149
Deyim
bend over backwards (to do something) (for someone)
f.
(biri için bir şey yapmak uğruna) yırtınmak
150
Deyim
bend over backwards (to do something) (for someone)
f.
(biri için bir şey yapmak) zahmetine girmek
151
Deyim
exhort someone to do something
f.
birinin bir şey yapmasını tembih etmek
152
Deyim
exhort someone to do something
f.
birinin bir şey yapmasını tembihlemek
153
Deyim
exhort someone to do something
f.
birinin bir şey yapmasını öğütlemek
154
Deyim
exhort someone to do something
f.
birini bir şey yapması için teşvik etmek
155
Deyim
exhort someone to do something
f.
birini bir şey yapması için sıkıştırmak
156
Deyim
exhort someone to do something
f.
birini bir şey yapması için zorlamak
157
Deyim
exhort someone to do something
f.
birine bir şey yapması için baskı yapmak
158
Deyim
knock oneself out (to do something) (for someone or something)
f.
(biri için bir şey yapmak uğruna) kendini paralamak
159
Deyim
knock oneself out (to do something) (for someone or something)
f.
(biri için bir şey yapmak uğruna) canını dişine takmak
160
Deyim
knock oneself out (to do something) (for someone or something)
f.
(biri için bir şey yapacağım diye) bir tarafını yırtmak
161
Deyim
know (someone or something) to (do something)
f.
(birinin/bir şeyin bir şey yapacağını) bilmek
162
Deyim
wouldn’t put it past someone (to do something)
expr.
(birinin) ... yapması şaşırtıcı/sürpriz olmaz/beni şaşırtmaz
Speaking
163
Konuşma
they need someone to tell them what to do
expr.
onlara ne yapmaları gerektiğini söyleyecek birine ihtiyaçları var
Slang
164
Argo
tell someone what to do with something
f.
(bir şeyi) alıp bir yerine sokmasını söylemek
165
Argo
tell someone what to do with something
f.
(bir şeyi) alıp neresine sokması gerektiğini söylemek
166
Argo
tell someone where to put (or what to do with) something
f.
(birine) alıp bir tarafına sokmasını söylemek
167
Argo
tell someone where to put (or what to do with) something
f.
(birine) al bir tarafına sok demek
168
Argo
tell someone where to put (or what to do with) something
f.
(birine) münasip bir yerine sok demek
169
Argo
tell someone where to put (or what to do with) something
f.
(birine) münasip/uygun bir yerine sokmasını söylemek
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of to do someone
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy