to live - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

to live



"to live" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 61 sonuç

İngilizce Türkçe
General
a desire to live i. yaşama isteği
will to live i. yaşama isteği
words to live by i. güzel ve özlü sözler
reason to live i. yaşamak için amaç
desire to live i. yaşam arzusu
desire to live i. yaşama arzusu
make enough to live off f. dünyalık doğrultmak
find a place to live f. başını sokmak
not to live till the morning f. sabaha çıkmamak
not to live long enough to f. ömrü vefa etmemek
begin to live in (a certain) way f. yol tutmak
make it suitable to live in f. yaşanır kılmak
make it fit to live in f. yaşanır kılmak
give someone six months to live f. birine altı ay ömür biçmek
have 6 months to live f. altı ay ömrü kalmak
have 6 months to live f. 6 ay ömrü kalmak
kill to live f. yaşamak için öldürmek
continue to live f. yaşamaya devam etmek
have six months to live f. altı ay ömrü kalmak
have six months to live f. 6 ay ömrü kalmak
Proverb
eat to live but do not live to eat yaşamak için ye yemek için yaşama
eat to live not live to eat yaşamak için ye yemek için yaşama
eat to live, not live to eat yaşamak için yemeli, yemek için yaşamamalı
Colloquial
desire to live i. yaşama hevesi
Idioms
words to live by i. düşündürücü/ibret alınacak sözler
thoughts to live by i. yaşam prensibi
thoughts to live by i. yaşam mottosu
have to live with something f. bir şey (dert/sorun) ile yaşamak zorunda olmak
learn to live with something f. (kötü/olumsuz bir şey) ile yaşamayı öğrenmek
have to live with f. ile yaşamak zorunda olmak
learn to live with f. ile yaşamayı öğren/öğrenmek
learn to live with f. '-e alışmak
learn to live with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) yaşamayı öğrenmek
learn to live with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) yaşamaya alışmak
learn to live with (someone or something) f. (birine/bir şeye) alışmak
Speaking
will to live i. yaşama isteği/hevesi
it's nice to live together expr. birlikte yaşamak güzel
you'll have to live with it expr. bununla yaşamak zorundasın
learn to live with it expr. bununla yaşamayı öğren
how do you want to live after something like this? expr. böyle bir şeyden sonra nasıl yaşamak istersin ki?
we'll have to live with it expr. bununla yaşamak zorundayız
you'll have to live with it expr. bununla yaşamak zorundasınız
people need money in order to live expr. insanlar yaşamak için paraya ihtiyaç duyarlar
I want to live my life expr. kendi hayatımı yaşamak istiyorum
who wants to live forever? expr. kim sonsuza dek yaşamak ister?
do you know where you want to live? expr. nerede yaşamak istediğini biliyor musun?
I'm looking for a place to live expr. kalacak yer arıyorum
how am I supposed to live without you? expr. sensiz naparım?
how am I supposed to live without you? expr. sensiz nasıl yaparım?
I want to live in your country expr. senin ülkende yaşamak istiyorum
how am I supposed to live without you? expr. sensiz nasıl yaşarım?
there is always a reason to live expr. yaşamak için her zaman bir sebep vardır
there is always a reason to live expr. yaşamak için her zaman bir neden vardır
kill to live expr. yaşamak için öldür
he had no right to live expr. yaşamaya hakkı yoktu
Law
right to live i. yaşam hakkı
Technical
protection against access to live parts i. hareketli makine aksamından korunma
Computer
time to live i. yaşam süresi
ttl (time to live) i. yaşam süresi
Telecom
time to live i. ömür
time to live i. yaşama süresi