walk on - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

walk on

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"walk on" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 4 sonuç

İngilizce Türkçe
General
walk on f. yüzüstü bırakmak
walk on f. ileri gitmek
walk on f. terketmek
Phrasals
walk on f. yürümeye devam etmek

"walk on" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 108 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
go on a walk f. yürüyüşe çıkmak
General
go on a walk f. yürüyüş yapmak
walk on air f. sevincinden uçmak
walk on eggshells f. temkinli davranmak
walk on air f. etekleri zil çalmak
walk on air f. sevinçten havalara uçmak
walk on tiptoe f. ayakucuna basarak yürümek
walk out on f. terk etmek
walk on the street f. yolda yürümek
walk on the road f. yolda yürümek
walk on the street f. sokakta yürümek
walk around on the street f. sokakta dolaşmak
walk on air f. sevinçten ayakları yerden kesilmek
walk on eggs f. ayağını denk almak
walk on air f. sevinçten ayakları yere değmemek
walk out on f. bırakmak
walk out on one's husband and children f. kocasını ve çocuklarını terk etmek
walk out on one's husband and children f. kocasını ve çocuklarını yüzüstü bırakmak
walk on fire f. ateşin üstünde yürümek
walk on the beach f. sahilde/kumsalda yürümek
walk on the red carpet f. kırmızı halının üzerinde yürümek
walk on the red carpet f. kırmızı halıda yürümek
walk on the bridge f. köprü üzerinde yürümek
walk into the house with shoes on f. eve ayakkabıyla girmek
go on a nature walk f. doğaya yürüyüşe çıkmak
go on a nature walk f. doğa yürüyüşüne çıkmak
Phrasals
walk in on someone or something f. (bir konuşmayı/tartışmayı vb) içeri girerek bölmek
walk back on (something) f. (bir şeyden) geri çekilmek
walk back on (something) f. (bir şeyden) geri adım atmak
walk in on f. -i içeri girerek bölmek
walk out on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) terk etmek
walk out on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) bırakmak/bırakıp gitmek
Colloquial
walk-on i. plansız olarak takıma katılan sporcu
walk-on i. burssuz olarak takıma katılan oyuncu
walk-on f. plansız olarak takıma katılmak
walk-on f. takıma burssuz olarak katılmak
take a long walk on a short pier exclam. çık git
take a long walk on a short pier exclam. defol git
take a long walk on a short pier exclam. git buradan
take a long walk on a short pier exclam. çık git buradan
take a long walk on a short pier exclam. git başımdan
take a long walk on a short pier exclam. defol git başımdan
Idioms
walk on the wild side i. maceralı bir süreç
walk on the wild side i. çılgınca bir süreç
walk on the wild side i. hovarda zamanlar
walk on the wild side i. çılgın zamanlar
walk on the wild side i. macera dolu zamanlar
walk on thin ice f. ayağını denk almak
walk on eggshells f. ayağını denk almak
walk on eggs f. dikkat etmek
walk on eggs f. dikkatli olmak
walk on eggshells f. dikkat etmek zorunda olmak
walk on stage and off again f. çok kısa bir rolü olmak
walk on thin ice f. dikkatli olmak
walk on eggshells f. dikkatli olmak
walk on thin ice f. dikkat etmek
walk on eggshells f. dikkat etmek
walk on eggs f. dikkat etmek zorunda olmak
walk on thin ice f. dikkat etmek zorunda olmak
walk on eggshells f. ince buz üzerinde yürümek
walk on thin ice f. ince buz üzerinde yürümek
walk on eggs f. ince buz üzerinde yürümek
walk on air f. sevinçten havalara uçmak
walk on the balls of the feet f. parmak ucunda yürümek
walk on thin ice f. temkinli davranmak
walk on eggs f. temkinli davranmak
walk on air f. (mutluluktan) ayakları yerden kesilmek
take a walk on the wild side f. maceraya atılmak
take a walk on the wild side f. çılgınlık yapmak
take a walk on the wild side f. hovardalık yapmak
take a walk on the wild side f. çılgınca şeyler yapmak
take a walk on the wild side f. macera yaşamak
walk on sunshine f. mutluluktan uçmak
walk on sunshine f. bulutların üstünde uçmak
walk on sunshine f. mutluluktan bulutların üstünde dolaşmak
walk on sunshine f. sevinçten havalara uçmak
walk on sunshine f. çok mutlu olmak
walk on sunshine f. ayağı yerden kesilmek
walk on sunshine f. ayakları yere değmemek
walk on the wild side f. maceraya atılmak
walk on the wild side f. çılgınlık yapmak
walk on the wild side f. hovardalık yapmak
walk on the wild side f. çılgınca şeyler yapmak
walk on the wild side f. macera yaşamak
walk on water f. imkansız bir şeyi yapmak
walk on water f. sıra dışı bir şey yapmak
walk on water f. olmayacak bir şeyi gerçekleştirmek
walk on water f. olağanüstü bir olay yaratmak
walk on water f. imkansızı başarmak
walk on water f. bir mucize gerçekleştirmek
walk on water f. mucizeler yaratmak
walk on water f. mucize göstermek
float/walk on air f. sevinçten havalara uçmak
float/walk on air f. etekleri zil çalmak
float/walk on air f. sevincinden uçmak
float/walk on air f. sevinçten ayakları yere değmemek
float/walk on air f. sevinçten ayakları yerden kesilmek
walk on a thin line between (something) and (something else) f. (bir şeyle başka bir şey) arasında ince bir çizgi üzerinde yürümek/ilerlemek
Speaking
don't walk on the grass expr. çimenlerin üstünde yürümeyin
Theatre
walk-on i. figüran
Cinema
walk-on i. figüranlık
Slang
walk on eggshells f. temkinli davranmak
walk on rocky socks f. sarhoşluktan yürüyememek
walk on rocky socks f. sarhoşluktan düzgün yürüyememek
walk on rocky socks f. yalpalamak
walk on rocky socks f. sarhoşluktan sağa sola sallanarak yürümek
walk on rocky socks f. sarhoşluktan yamuk yumuk yürümek
walk on rocky socks f. sağa sola yalpalayarak yürümek