woman - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

woman

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"woman" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 31 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
woman i. kadın
General
woman i. hanım
woman i. kadın
woman i. sözde kadınsı özelliklere sahip erkek
woman i. kadınlara özgü olduğu düşünülen özelliklere sahip kimse
woman i. kadın işçi
woman i. kadın çalışan
woman i. kadın temsilci
woman i. haspa
woman f. kadınlaştırmak
woman f. kadına benzetmek
woman f. bir kadına eşlik etmek
woman s. dişi
woman s. dişil
woman s. kadına ait
woman s. kadına özgü
woman s. kadınsı
Colloquial
woman i.
woman i. kadın aşık
woman i. kadın sevgili
Slang
woman i. avrat (kadınlar için kullanılan aşağılayıcı bir ifade)
woman i. avrasya (kadınlar için kullanılan aşağılayıcı bir ifade)
woman i. eksik etek (kadınlar için kullanılan aşağılayıcı bir ifade)
woman i. gaco (kadınlar için kullanılan aşağılayıcı bir ifade)
woman i. hatun
woman i. karı (kadınlar için kullanılan aşağılayıcı bir ifade)
woman i. kancık (kadınlar için kullanılan aşağılayıcı bir ifade)
woman i. metres (kadınlar için kullanılan aşağılayıcı bir ifade)
woman i. zenne (kadınlar için kullanılan aşağılayıcı bir ifade)
woman i. karı
woman i. temizlikçi (kadın)

"woman" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
married woman i. evli kadın
working woman i. çalışan kadın
General
cleaning woman i. temizlikçi kadın
quarrelsome woman i. mahalle karısı
scarlet woman i. fahişe
fallen woman i. düşmüş kadın
beautiful woman i. dilber
born of woman i. insan
wise woman i. ebe
divorced woman i. boşanmış kadın
poor woman i. kadıncağız
modern woman trade i. modern kadın ticareti
flighty woman i. yelloz
modern woman trade i. küresel kadın ticareti
woman hater i. kadın düşmanı
woman worship i. kadın sevgisi
slovenly woman i. intizamsız kadın
white woman i. beyaz kadın
woman trafficking i. kadın kaçakçılığı
old woman i. yaşlı
an elderly greek woman i. kokona
woman sent to see a marriageable girl i. görücü
a woman of the world i. görmüş geçirmiş kadın
fancy woman i. fahişe
a woman of the world i. görmüş geçirmiş kimse
scarlet woman i. yosma
foxy woman i. vamp
english woman i. ingiliz kadın
overdressed woman i. kokana
loose woman i. hafifmeşrep kadın
unmannerly woman i. mahalle karısı
business woman i. iş kadını
old woman i. ihtiyar
woman of the street i. sokak kadını
woman after childbirth i. loğusa
unmarried woman i. evlenmemiş kadın
fancy woman i. acayip kadın
fancy woman i. metres
huge woman i. dev anası
stunt woman i. dublör
old woman i. kocakarı
kept woman i. metres
fallen woman i. fahişe
woman chaser i. zampara
beautiful woman i. sanem
basket woman i. kadın seyyar satıcı
gay woman i. neşeli kadın
painted woman i. fahişe
widow woman i. dul kadın
untidy woman i. pasaklı kadın
foolish woman i. aptal kadın
society woman i. sosyete
basket woman i. sepetli kadın
adorable woman i. tapılası kadın
african woman i. afrikalı kadın
woman organizations i. kadın örgütleri
tired woman i. yorgun kadın
black woman i. siyah kadın
woman problem i. kadın sorunu
man-woman relationships i. erkek-kadın ilişkileri
full-figured woman i. balık etli
woman-chaser i. çapkın
woman with child i. gebe kadın
stunt woman i. (tehlikeli sahnelerde oynayan) dublör
woman orator i. kadın konuşmacı
woman pimp i. kadın pezevenk
a brawl over a woman i. kadın için edilen kavga
pregnant woman i. gebe kadın
pregnant woman i. hamile kadın
trophy woman i. servet avcısı kadın
cheating woman i. aldatan kadın
woman mediator i. arabulucu kadın
kept woman i. kapatma
mature woman i. olgun kadın
working woman i. çalışan bayan
ninja woman i. ninja kadın
dangerous woman i. tehlikeli kadın
young woman i. genç kadın
passionate woman i. tutkun kadın
the woman in my dreams i. hayallerimdeki kadın
the woman in my dream i. hayalimdeki kadın
a hard woman i. zor kadın
celtic woman i. geleneksel kelt müziğini modernize edip sergileyen beş kadından oluşan müzik grubu
celtic woman i. kelt kadın
beautiful woman i. güzel kadın
a woman loan shark i. kadın tefeci
woman-chaser i. kadınlara düşkün erkek
black woman i. siyahi kadın
taurus woman i. boğa burcu kadını
cleaning woman i. temizlikçi/gündelikçi kadın
woman in bikini i. bikinili kadın
woman in bikini i. bikini giymiş kadın
waiting-woman i. hizmetçi
attractive woman i. çekici kadın
intelligent and attractive woman i. zeki ve çekici kadın
cook woman i. kadın aşçı
cook woman i. aşçı kadın
woman writer i. kadın yazar
ugly woman i. çirkin kadın
expectant woman i. hamile
a married woman i. evli bir kadın
woman composer i. kadın besteci
woman cop i. kadın polis
woman seeking a man i. erkek arayan kadın
ukrainian woman i. ukraynalı kadın
a woman pregnant with twins i. ikizlere hamile bir kadın
curly woman i. kıvırcık saçlı kadın
strong woman i. güçlü kadın
woman make-up artist i. kadın makyöz
woman make-up artist i. kadın makyöz
woman in hijab i. tesettürlü kadın
woman voice i. kadın sesi
tally-woman (northern english dialect) i. metres
snow woman i. kardan kadın
career woman i. ana önceliği kariyeri olan kadın
career woman i. kariyer yapan kadın
renaissance woman i. bilim ve sanat alanında engin bilgilere sahip kadın
the little woman [obsolete] i. bir adamın karısı
the other woman i. metres
the other woman i. yuva yıkan kadın
tire-woman [obsolete] i. evin hanımının hizmetçisi
trans woman i. trans kadın
brave woman i. cesur kadın
unpleasant woman i. hoş olmayan kadın
unpleasant woman i. nahoş kadın
unpleasant woman i. hoşa gitmeyen kadın
unpleasant woman i. huysuz kadın
unpleasant woman i. kavgacı kadın
unpleasant woman i. ters kadın
unpleasant woman i. sert kadın
unpleasant woman i. dayanılmaz kadın
disagreeable woman i. hoş olmayan kadın
disagreeable woman i. nahoş kadın
disagreeable woman i. hoşa gitmeyen kadın
disagreeable woman i. huysuz kadın
disagreeable woman i. kavgacı kadın
disagreeable woman i. ters kadın
disagreeable woman i. sert kadın
disagreeable woman i. dayanılmaz kadın
every woman i. her kadın
every woman i. tüm kadınlar
weather woman i. kadın hava durumu sunucusu
woman of the streets i. fahişe
wise woman i. deneyim, yargı gücü ve bilgeliği nedeniyle saygı duyulan kadın
wise woman i. geleneksel iş veya adetleri uygulayan kadın
wise woman i. bilge kadın
widow woman i. dul kadın
widow woman i. dul kalıp yeniden evlenmemiş kadın
woman of the hour i. günün kadını
woman of the hour i. herkesin dikkatini çeken kadın
woman of the house i. ev kadını
woman of the house i. ev hanımı
woman of the world i. sosyetik kadın
wonder woman i. aynı anda hem iyi bir eş olan hem de profesyonel bir kariyere sahip olabilen bir kadın
wonder woman i. olağanüstü güçleri olan kadın
wonder woman i. süper kadın
medicine woman i. şifacı kadın şaman
medicine woman i. kadın şaman
medicine woman i. kızıl derililerde büyücü kadın şifacı
herb-woman i. ot satan kadın
herb-woman i. bitki satan kadın
herb-woman i. şifalı ot satan kadın
honest woman i. birlikte yaşayıp hamile kaldığı erkekle evlenen kadın
yes woman i. her şeye olur diyen insan
science woman i. bilim kadını
granny woman i. ebe
granny woman i. ebelik eğitimi almış kadın
old woman i. çekingen kimse
old woman i. telaşlı kimse
old woman i. iffetli kimse
old woman i. temkinli kimse
wafer woman i. fettan kadın
inner woman i. kadın ruhu
inner woman i. kadın zihni
inner woman i. kadın doğası
inner woman i. iştah
inner woman i. mide
strange woman i. tuhaf kadın
strange woman i. fahişe
strange woman i. hayat kadını
be a woman f. kadın olmak
become a woman f. kadın olmak
take (a woman) to wife f. nikahına almak
find her husband in bed with another woman f. kocasını yatakta başka bir kadınla yakalamak
catch her husband in bed with another woman f. kocasını yatakta başka bir kadınla yakalamak
make a woman pregnant f. bir kadını hamile bırakmak
leave one’s wife for another woman f. başka bir kadın için karısını terk etmek
woman [rare] f. kadın ayarlamak
woman [rare] f. kadın temin etmek
woman [obsolete] f. kadınsılaştırmak
woman [obsolete] f. bir kadın ile ilişkilendirmek
woman [obsolete] f. kadına benzetmek
woman [obsolete] f. kadına yakıştırmak
imposing (woman) s. babaçko
strapping (woman) s. kadana gibi
woman pessimal s. kadınların aleyhine
woman-to-woman s. kadın kadına
woman-to-woman s. samimi olarak
one-woman s. tek bir kadından meydana gelen
one-woman s. tek bir kadını barındıran
one-woman s. tek bir kadın tarafından yönetilen
one-woman s. duygusal olarak yalnızca tek bir kadına bağlı
one-woman s. yalnızca tek bir kadınla romantik ilişki yaşayan
-woman snk. bir alanda uzman kadın anlamı veren son ek
ew (enlisted woman) kısalt. kadın asker
ew (enlisted woman) kısalt. kadın er
woc (woman/women of color) kısalt. beyaz olmayan kadın/kadınlar
Phrases
a woman of substance i. zengin ve güçlü kimse
a woman to be reckoned with i. güçlü ve yok sayılmayacak kimse
a marked woman i. mimlenmiş kadın
a marked woman i. adı çıkmış kadın
my mother is the most beautiful woman in the world expr. annem dünyanın en güzel kadınıdır
my mother is the most beautiful woman in the world expr. annem dünyadaki en güzel kadınıdır
behind every great man is a great woman expr. her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır
behind every great man there's a great woman expr. her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır
to a woman (used when the group is composed exclusively of women) expr. oy birliğiyle
Proverb
you can't keep a good woman down karakterli insan başarısız olmaz
hell hath no fury like a woman scorned aşkta reddilmiş bir kadının gazabı cehennemde bile görülmez
hell hath no fury like a woman scorned hiç kimse, aşkta geri çevrilmiş bir kadından daha tehlikeli olamaz
a whistling woman and a crowing hen are neither fit for god nor men kadına yakışık olmaz anlamında atasözü
a whistling woman and a crowing hen are neither fit for god nor men kadın yerini bilmeli anlamında atasözü
a whistling woman and a crowing hen are neither fit for god nor men kadının yeri evidir anlamında atasözü
a whistling woman and a crowing hen are neither fit for god nor men kadınlar maskülen davranışlar sergilememelidir
a whistling woman and a crowing hen are neither fit for god nor men kadınların erkek gibi davranması uygun değildir
a whistling woman and a crowing hen are neither fit for god nor men kadınlar erkek fatmalık yapmamalıdır
a woman is as old as she admits kadınlara yaşı sorulmaz
a woman is as old as she admits kadın söylediği yaştadır
a woman is as old as she admits (erkek hissettiği) kadın göründüğü yaştadır
hell has no fury like a woman scorned aşkta reddedilmiş bir kadının gazabı cehennemde bile görülmez
hell has no fury like a woman scorned hiç kimse, aşkta geri çevrilmiş bir kadından daha tehlikeli olamaz
Colloquial
big woman on campus (bwoc) i. kampüste herkesçe tanınan ve önem verilen kız öğrenci
old woman i. anne
a rejected woman coming after someone i. birinin peşini bırakmayan reddedilmiş kadın
the old woman i.
a married woman i. evli bayan
a married woman i. evli kadın
woman-man thing i. kadın-erkek meselesi
perfect woman i. kusursuz kadın
a woman is waiting for you there i. orada sizi bekleyen bir kadın var
woman in pantsuit i. pantolon giyen kadın
woman crush wednesday i. beğenilen kadın
woman crush wednesday i. çarşamba günü kadını
woman crush wednesday i. beğenilen kadın için kullanılan sosyal medya etiketi
the man/woman/thing of (one's) dreams i. hayallerindeki kadın/erkek/şey
the man/woman/thing of (one's) dreams i. ideallerindeki kadın/erkek/şey
the man/woman/thing of (one's) dreams i. hayatının kadını/adamı/işi
lady/woman of easy virtue i. hayat kadını
lady/woman of easy virtue i. hafif meşrep kadın
the man/woman in (one's) life i. (birinin) hayatındaki kadın/erkek
the man/woman in (one's) life i. (birinin) birlikte olduğu kişi
the man/woman in (one's) life i. (birinin) sevgilisi/eşi
the man/woman in (one's) life i. (birinin) erkek/kız arkadaşı
the man/woman in your life i. hayatındaki kadın/erkek
the man/woman in your life i. birlikte olduğun kişi
the man/woman in your life i. sevgilin/eşin
the man/woman in your life i. erkek/kız arkadaşın
the woman on the street i. sokaktaki kadın/vatandaş
the woman on the street i. sıradan kadınlar
the woman on the street i. ortalama kadın profili
old woman i. sürekli yakınan kimse
old woman i. sürekli söylenen kimse
old woman i. karı
old woman i. eş (kadın)
old woman i. yaşlı kadın partner
old woman i. yaşlı kadın eş
company woman i. işverenine sadakatle bağlı kadın
straight woman i. heteroseksüel kadın
straight woman i. normal davranan kadın karakter
straight woman i. soğukkanlı/sakin kadın karakter
straight woman i. ölçülü davranan kadın karakter
your woman i. karısı
your woman i. kadını
your woman i. ilişki yaşadığı kadın
your woman i. aradığı kadın
make a woman feel special f. bir kadını özel hissettirmek
be (one's) man/woman f. (birine) yardımcı olabilecek kişi olmak
be (one's) man/woman f. (bir konuda) doğru adres olmak
woman up f. eskisinden daha cesur/mantıklı şekilde yaklaşmak/davranmak
good morning beautiful woman expr. günaydın güzel kadın
behind every successful man there is a woman expr. her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır
a heavily pregnant woman expr. karnı burnunda
may the best man/woman win expr. iyi olan kazansın
may the best man/woman win expr. hak eden kazansın
I am woman, hear me roar! expr. ben kadınım, kükrememi/sesimi duy/duyun
I am woman, hear me roar! expr. ben kadınım, gücümü gör/hisset
wcw (woman crush wednesday) expr. çarşamba günü kadını
wcw (woman crush wednesday) expr. beğenilen kadın için kullanılan sosyal medya etiketi
Idioms
(the) man/woman of the hour i. günün kadını/adamı
(the) woman of the moment i. günün kadını
a man/woman of few words i. az konuşan insan
a man (or woman) of letters i. bilgin
a man/woman of (many) parts i. elinden her iş gelen kişi
a man/woman of the people i. halktan biri
a man/woman on a mission i. görev adamı/kadını
a man/woman with a mission i. görev adamı/kadını
a man/woman/person of action i. iş bitirici kişi
(the) man/woman of the hour i. onur konuğu
(the) woman of the moment i. onur konuğu
a man/woman of few words i. az ama öz konuşan insan
a man (or woman) of letters i. alim
a man/woman of (many) parts i. on parmağında on marifet
a man/woman of the people i. halk adamı
a man/woman on a mission i. misyoner
a man/woman with a mission i. misyoner
a man/woman/person of action i. anında uygulamaya geçen kişi
(the) man/woman of the hour i. şeref konuğu
(the) woman of the moment i. şeref konuğu
a man/woman of few words i. konuşkan olmayan insan
a man (or woman) of letters i. allame
a man/woman of (many) parts i. maharetli kimse
a man (or woman) of letters i. yazar
a man (or woman) of letters i. müellif
a man (or woman) of letters i. edip
big woman on campus i. okulun (genelde üniversitenin) en meşhur ve etkili kız öğrencisi
big woman on campus i. okulun en popüler kızı
big woman on campus i. kampüste herkesçe tanınan ve önem verilen kız öğrenci (kendini beğenmişler için alay yollu da söylenir)
a woman for all seasons i. on parmağında on marifet kadın
a woman for all seasons i. birçok alanda başarılı olan kadın
a woman of few words i. az konuşan kadın
a woman of few words i. konuşkan olmayan kadın
a woman of her word i. sözüne sadık kadın
a woman of her word i. dürüst/doğru sözlü kadın
a woman, man, person of substance i. varlıklı kişi
a woman, man, person of substance i. nüfuzlu kişi
a woman, man, person of substance i. ensesi kalın kişi
a woman, man, person of substance i. kodaman kişi
woman-about-town i. salon kadını
woman-about-town i. asortik kadın
somebody's right-hand man/woman i. birinin sağ kolu
a man/woman of means i. çok parası olan kimse
a man/woman after one's own heart i. kafa dengi kimse
man/woman after my own heart i. kafa dengi bay/bayan
a kept man/woman i. kapatma (kadın veya erkek)
a woman of mature years i. olgunluk çağında kadın
a man/woman after one's own heart i. kafasına göre kimse
a man/woman of means i. para babası
the man/woman on the clapham omnibus i. sokaktaki insan
the man/woman/person in the street i. sokaktaki insan
the man/woman/person in the street i. sıradan vatandaş
a woman of her word i. sözünün eri kadın
a woman of her word i. sözünün eri
man/woman after my own heart i. tam benim gibi biri
man/woman after my own heart i. tam aradığım gibi biri
a woman of mature years i. yaşını başını almış
a scarlet woman i. (çok sayıda erkekle ilişkiye girdiğinden dolayı toplumdan dışlanmış) basit kadın
woman of easy virtue i. hafifmeşrep kadın
woman of easy virtue i. yollu kadın
woman of god i. kendini tanrıya/dine adamış kadın
woman of god i. dindar kadın
woman of god i. dini bütün kadın
woman of god i. dinine düşkün kadın
woman of god i. allah inancı güçlü/yüksek kadın
the inner man/woman i. vicdan
the inner man/woman i. ruh
the inner man/woman i. içindeki/derin düşünceler
the inner man/woman i. ruhun derinlikleri
the inner man/woman i. içsel düşünceler
the inner man/woman i. mide
the inner man/woman i. iştah
man/woman/gentleman/lady of leisure i. çalışmaya gerek duymayan/ihtiyacı olmayan adam/kadın
man/woman/gentleman/lady of leisure i. boş oturan adam/kadın
man/woman/gentleman/lady of leisure i. sefa adamı
man/woman/gentleman/lady of leisure i. çalışmayan ve vaktini istediği gibi geçiren zengin adam/kadın
man/woman/gentleman/lady of leisure i. çalışmaya ihtiyacı olmayıp keyfince/gönlünce yaşayan adam/kadın
yesterday's man/woman i. kariyerinin zirvesini geçmiş kimse
yesterday's man/woman i. kariyerinin sonlarına yaklaşmış kimse
yesterday's man/woman i. emekliliğe yaklaşmış kimse
one-woman show i. tüm işlerin bir kadın tarafından yapıldığı kuruluş/şirket
one-woman show i. bir kadının her şeyini tek başına idare ettiği iş
one-woman show i. tek bir kadın tarafından yazılan yönetilen ve oynanan tiyatro oyunu
one-woman show i. her şeyi tek bir kadın tarafından yapılıp sunulan şov
one-woman show i. tek kişilik (tek bir kadından oluşan) kadroya sahip oyun
one-woman show i. bir kadının tek başına yazıp yönetip oynadığı tiyatro oyunu
point woman i. öncü (kadın asker)
point woman i. temsilci (kadın)
point woman i. sözcü (kadın)
(one's) own woman i. kendi kendinin efendisi
(one's) own woman i. başına buyruk kimse
(one's) own woman i. bağımsız/özgür hareket eden kimse
(one's) own woman i. dış etmenlerden/başkalarından etkilenmeyen kimse
(one's) own woman i. kendi kararlarını kendi veren kimse
(one's) own woman i. düşünce ve hareketlerinde bağımsız kimse
a woman of few words i. az konuşan kimse
a woman of few words i. sessiz kimse
a woman of few words i. konuşmayı sevmeyen kimse
a woman of few words i. konuşkan olmayan kimse
a woman of her word i. sözünün eri
a woman after your own heart i. kafa dengi kimse
a woman after your own heart i. kafasına göre kimse
a woman after your own heart i. kafa kimse
a woman after your own heart i. kafadar
a man/woman of parts i. elinden her iş gelen kimse
a man/woman of parts i. on parmağında on marifet kimse
a man/woman of parts i. maharetli kimse
a man/woman of parts i. elinden her iş gelen adam/kadın
a man/woman of parts i. on parmağında on marifet adam/kadın
a man/woman of parts i. maharetli adam/kadın
a man/woman of the world i. görmüş geçirmiş kimse
a man/woman of the world i. görmüş geçirmiş adam/kadın
a man/woman of the world i. dünya adamı/kadını
a man/woman of the world i. tecrübe sahibi kimse
a man/woman of the world i. tecrübe sahibi adam/kadın
a man/woman/person of action i. az konuşup çok iş yapan/çalışan kimse
a woman after (one's) own heart i. kafa dengi kadın
a woman after (one's) own heart i. kafa kadın
a woman after (one's) own heart i. kafasına uygun kadın
a woman after your own heart i. kafa dengi kimse
a woman after your own heart i. kafa dengi kadın
a woman after your own heart i. kafa kimse
a woman after your own heart i. kafa kadın
a woman after your own heart i. kafasına uygun/göre kimse
a woman after your own heart i. kafasına uygun/göre kadın
a woman of substance i. önemli kadın
a woman of substance i. nüfuzlu kadın
a woman of substance i. zengin kadın
a woman among women i. takdire değer bir kadın
a woman among women i. özel bir kadın
a woman among women i. seçkin bir kadın
a woman among women i. önemli/önde gelen bir kadın
a woman among women i. üstün bir kadın
a woman among women i. takdire değer bir kadın
a woman among women i. özel bir kadın
a woman among women i. seçkin bir kadın
a woman among women i. önemli/önde gelen bir kadın
a woman among women i. üstün bir kadın
new woman/man i. yenilenmiş
new woman/man i. kendine gelmiş
new woman/man i. normale dönmüş
new woman/man i. iyileşmiş
new woman/man i. yeniden doğmuş
new woman/man i. yeniden dünyaya gelmiş gibi
new woman/man i. yeni biri gibi
own woman/man i. kendinin efendisi
own woman/man i. bağımsız/özgür hareket eden kimse
own woman/man i. başına buyruk kimse
own woman/man i. dış etmenlerden/başkalarından etkilenmeyen kimse
own woman/man i. kendi kararlarını kendi veren kimse
own woman/man i. düşünce ve hareketlerinde bağımsız kimse
feel like a new man/woman f. yeniden doğmuş gibi hissetmek
feel like a new man/woman f. yeniden dünyaya gelmiş gibi hissetmek
feel like a new man/woman f. yeni biri gibi hissetmek
be twice the man/woman that (someone) is f. (birinden) bin kat daha/bin kez daha (iyi, güçlü, başarılı) olmak
be twice the man or woman that someone is f. (birinden) bin kat daha (iyi, güçlü, başarılı) olmak
be one's own man/woman/person f. başına buyruk olmak/hareket etmek
make an honest woman out of f. bir kadınla evlenerek onun namusunu kurtarmak
be a fine figure of a woman f. boylu poslu olmak
make an honest woman out of f. bir kadını bataktan kurtarmak
make an honest woman out of f. bataklıkta bulduğu kadınla evlenmek
make an honest woman of someone f. evlenmek (bir kadınla)
be a fine figure of a woman f. endamlı olmak
make an honest woman of f. kadının şerefini kurtarmak
make an honest woman of f. kadının namusunu temizlemek
make an honest woman of f. namusunu temizlemek için evlenmek
make an honest woman of f. kadının onurunu kurtarmak
a woman of mature years f. yaşlı
be somebody's man/woman f. biri için doğru adres olmak
be somebody's man/woman f. birine yardımcı olabilecek kişi olmak
be your own woman f. başına buyruk olmak/hareket etmek
be a fine figure of a (man or woman) f. boylu poslu bir (kadın/adam) olmak
be a fine figure of a (man or woman) f. endamlı bir (kadın/adam) olmak
be a fine figure of a (man or woman) f. çekici bir (kadın/adam) olmak
be a man/woman of his/her word f. sözünün eri olmak
be a man/woman of his/her word f. sözüne güvenilen bir kadın/adam olmak
be a man/woman of his/her word f. sözünün arkasında duran bir kadın/adam olmak
be a man/woman of his/her word f. dürüst/doğru sözlü bir kadın/adam olmak
be twice the man/woman f. bin kat daha iyi biri olmak
be twice the man/woman f. bin kez daha iyi biri olmak
be twice the man/woman f. çok daha üstün biri olmak
be twice the man/woman that (someone) is f. (birinden) çok daha üstün olmak
be twice the man/woman that (someone) is f. (birinden) bin kat daha iyi olmak
be twice the man/woman that (someone) is f. (birinden) kat be kat daha iyi/üstün olmak
be your own woman f. başına buyruk olmak
be your own woman f. başına buyruk hareket etmek
be your own woman f. kafasına göre hareket etmek
make an honest woman (out) of (someone) f. evlenmek (bir kadınla)
make an honest woman (out) of (someone) f. (birini) karısı olarak almak
make an honest woman of her f. bataklıkta bulduğu kadınla evlenmek
make an honest woman of her f. bir kadınla evlenerek onun namusunu kurtarmak
make an honest woman of her f. bir kadınla namusunu temizlemek için evlenmek
make an honest woman of somebody [old-fashioned] [humorous] f. evlenmek (bir kadınla)
make an honest woman of somebody [old-fashioned] [humorous] f. (birini) karısı olarak almak
make an honest woman of somebody [old-fashioned] [humorous] f. bir kadınla evlenerek onun namusunu kurtarmak
make an honest woman of somebody [old-fashioned] [humorous] f. bir kadınla namusunu temizlemek için evlenmek
make an honest woman of somebody [old-fashioned] [humorous] f. (bir kadını) helali yapmak
like a man/woman possessed expr. bir oraya bir buraya kontrolsüz şekilde
like a woman possessed expr. çılgıncasına
like a man/woman possessed expr. deli gibi
like a man/woman possessed expr. kontrolsüz bir şekilde
the old woman is plucking her goose [old-fashioned] expr. kar yağıyor
the old woman is plucking her goose [old-fashioned] expr. lapa lapa kar yağıyor
(not) half the person/man/woman (one) used to be expr. (birinin) o eski halinden eser kalmamış
(not) half the person/man/woman (one) used to be expr. o eski kişiden/adamdan/kadından eser kalmamış
as (something) as the next man/woman/person expr. herkes kadar (bir şey)
as (something) as the next man/woman/person expr. hemen herkes gibi (bir şey)
as (something) as the next man/woman/person expr. ortalama bir birey kadar (bir şey)
every woman for herself expr. her koyun kendi bacağından asılır
every woman for herself expr. herkes/her kadın kendinden sorumlu
every woman for herself expr. herkes/her kadın kendi başının çaresine baksın
Speaking
the woman that you call your mother i. annen olacak o kadın
the woman that you call your mother i. annen olacak kadın