|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
gizlice yaklaşmak |
sneak up on f.
|
|
2 |
Genel |
birbirine yaklaşmak |
close up f.
|
|
3 |
Genel |
sessizce yaklaşmak |
stalk f.
|
|
4 |
Genel |
gizlice yaklaşmak |
sneak up f.
|
|
5 |
Genel |
sezdirmeden (ava) yaklaşmak |
stalk f.
|
|
6 |
Genel |
çok yaklaşmak |
approximate f.
|
|
7 |
Genel |
sonuna yaklaşmak |
wane f.
|
|
8 |
Genel |
birinin yanına yaklaşmak |
sidle up to f.
|
|
9 |
Genel |
empatiyle yaklaşmak |
empathise f.
|
|
10 |
Genel |
saygıyla yaklaşmak |
treat with respect f.
|
|
11 |
Genel |
dolaylı yaklaşmak |
approach (a matter) indirectly f.
|
|
12 |
Genel |
temkinli yaklaşmak |
act with deliberation f.
|
|
13 |
Genel |
limana yaklaşmak |
approach the harbour f.
|
|
14 |
Genel |
olumlu yaklaşmak |
find favourable f.
|
|
15 |
Genel |
şüpheyle yaklaşmak |
act with suspicion towards f.
|
|
16 |
Genel |
şüphe ile yaklaşmak |
approach with suspicion f.
|
|
17 |
Genel |
şüphe ile yaklaşmak |
act with suspicion towards f.
|
|
|
18 |
Genel |
şüpheyle yaklaşmak |
approach with suspicion f.
|
|
19 |
Genel |
birbirine yaklaşmak |
converge f.
|
|
20 |
Genel |
-e hissettirmeden yaklaşmak |
creep up on f.
|
|
21 |
Genel |
olaya başka bir açıdan yaklaşmak |
approach something from a different standpoint f.
|
|
22 |
Genel |
pek yaklaşmak |
hug f.
|
|
23 |
Genel |
doğru açıdan yaklaşmak |
approach (an issue) from the right angle f.
|
|
24 |
Genel |
sona yaklaşmak |
come to an end f.
|
|
25 |
Genel |
(alınan karara vb) sıcak yaklaşmak |
agree with f.
|
|
26 |
Genel |
sona yaklaşmak |
near the end f.
|
|
27 |
Genel |
daha ciddi yaklaşmak |
approach more seriously f.
|
|
28 |
Genel |
daha ciddi yaklaşmak |
approach something more seriously f.
|
|
29 |
Genel |
temkinli yaklaşmak |
approach warily f.
|
|
30 |
Genel |
temkinli yaklaşmak |
approach with caution f.
|
|
31 |
Genel |
temkinli yaklaşmak |
approach cautiously f.
|
|
32 |
Genel |
son teslim günü yaklaşmak |
be a bit of a deadline f.
|
|
33 |
Genel |
empatiyle yaklaşmak |
empathize f.
|
|
34 |
Genel |
konuya dikkatle yaklaşmak |
approach the subject carefully f.
|
|
35 |
Genel |
konuya dikkatle yaklaşmak |
approach the subject with caution f.
|
|
36 |
Genel |
yeniden yaklaşmak |
reapproach f.
|
|
37 |
Genel |
(yaş) yaklaşmak |
come f.
|
|
38 |
Genel |
kötü niyetle yaklaşmak |
malice [obsolete] f.
|
|
39 |
Genel |
(bir kimseye) yaklaşmak |
board [rare] f.
|
|
40 |
Genel |
(birine) soru veya isteklerle yaklaşmak |
brace f.
|
|
41 |
Genel |
karşı cinse şehvetle yaklaşmak |
galavant f.
|
|
42 |
Genel |
karşı cinse şehvetle yaklaşmak |
gallavant f.
|
|
43 |
Genel |
karşı cinse şehvetle yaklaşmak |
gallivant f.
|
|
44 |
Genel |
paldır küldür yaklaşmak |
bump f.
|
|
45 |
Genel |
acıyarak yaklaşmak |
rue [obsolete] f.
|
|
46 |
Genel |
sevecenlikle yaklaşmak |
rue [obsolete] f.
|
|
47 |
Genel |
(yarış atı) en öndeki ata yaklaşmak |
close f.
|
|
48 |
Genel |
(özellikle yanından geçerken) dokunacak kadar yaklaşmak |
clip f.
|
|
49 |
Genel |
duygusal yaklaşmak |
feel f.
|
|
50 |
Genel |
anlayışla yaklaşmak |
codle f.
|
|
51 |
Genel |
(bir şeye) yaklaşmak |
gather f.
|
|
52 |
Genel |
ciddiyetle yaklaşmak |
primp f.
|
|
53 |
Genel |
pragmatik açıdan yaklaşmak |
pragmatize f.
|
|
54 |
Genel |
pragmatik açıdan yaklaşmak |
pragmatise f.
|
|
55 |
Genel |
hedefine yaklaşmak |
pull f.
|
|
56 |
Genel |
kurnazca yaklaşmak |
scunge f.
|
|
57 |
Genel |
(birbirine) yaklaşmak |
serry f.
|
|
58 |
Genel |
geçerken yaklaşmak |
shave f.
|
|
59 |
Genel |
sinsice yaklaşmak |
shug f.
|
|
60 |
Genel |
(faaliyetin) sonuna yaklaşmak |
slack f.
|
|
61 |
Genel |
olumlu yaklaşmak |
smile f.
|
|
62 |
Genel |
sinsice yaklaşmak |
sneakeup f.
|
|
63 |
Genel |
çaktırmadan yaklaşmak |
sneakeup f.
|
|
64 |
Genel |
şüphe ile yaklaşmak |
sniff f.
|
|
65 |
Genel |
çok yaklaşmak |
be within striking distance of f.
|
|
66 |
Genel |
çok yaklaşmak |
come within striking distance of f.
|
|
67 |
Genel |
(yaş veya sayı olarak) yaklaşmak |
push f.
|
|
68 |
Genel |
yüzeysel yaklaşmak |
superficialise f.
|
|
69 |
Genel |
yüzeysel yaklaşmak |
superficialize f.
|
|
Phrasals |
|
70 |
Öbek Fiiller |
saldırmak için yaklaşmak |
bear against f.
|
|
71 |
Öbek Fiiller |
yandan yaklaşmak |
sheer up f.
|
|
72 |
Öbek Fiiller |
el koymak için yaklaşmak |
bear against f.
|
|
73 |
Öbek Fiiller |
siper açarak yaklaşmak |
trench at f.
|
|
74 |
Öbek Fiiller |
sonuçlanmaya yaklaşmak |
knit up f.
|
|
75 |
Öbek Fiiller |
ileri düzeye yaklaşmak |
get along f.
|
|
76 |
Öbek Fiiller |
birinin yanına gitmek/yaklaşmak |
go up f.
|
|
77 |
Öbek Fiiller |
birinin yanına gitmek/yaklaşmak |
go up f.
|
|
78 |
Öbek Fiiller |
birine yaklaşmak/yanaşmak |
go up f.
|
|
79 |
Öbek Fiiller |
(birine veya bir şeye) doğru yıldırım gibi yaklaşmak |
charge down on (someone or something) f.
|
|
80 |
Öbek Fiiller |
(birine veya bir şeye) doğru hızla yaklaşmak |
charge down on (someone or something) f.
|
|
81 |
Öbek Fiiller |
(birine bir konu hakkında) yaklaşmak |
approach (one) about f.
|
|
82 |
Öbek Fiiller |
(birine bir konu hakkında) yaklaşmak |
approach someone about someone or something f.
|
|
83 |
Öbek Fiiller |
birine sessizce/sinsice yaklaşmak |
steal up on someone f.
|
|
84 |
Öbek Fiiller |
farkına varmadan yaklaşmak |
creep up on f.
|
|
85 |
Öbek Fiiller |
gizlice/sinsice yaklaşmak |
sneak up to f.
|
|
86 |
Öbek Fiiller |
sürünerek yaklaşmak |
creep up on f.
|
|
87 |
Öbek Fiiller |
sessizce yaklaşmak |
creep up on f.
|
|
88 |
Öbek Fiiller |
birine veya bir şeye doğru hızla yaklaşmak |
charge down on someone or something f.
|
|
89 |
Öbek Fiiller |
birine veya bir şeye zincirden boşanmış gibi yaklaşmak/koşmak/saldırmak |
charge down on someone or something f.
|
|
90 |
Öbek Fiiller |
(birine veya bir şeye) negatif yaklaşmak |
get down on (someone or something) f.
|
|
91 |
Öbek Fiiller |
suyun üstünde sürüklenerek bir yere yaklaşmak |
drift back (to someone or something) f.
|
|
92 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye, başka biri/bir şey) gibi yaklaşmak |
treat (someone or something) as (someone or something else) f.
|
|
93 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye, başka bir şey gibi yaklaşmak |
treat someone or something as something f.
|
|
94 |
Öbek Fiiller |
yaklaşmak (takip eden kişi/şey) |
gain on f.
|
|
95 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye yaklaşmak |
go near (to) someone or something f.
|
|
96 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye, sonuca) çok yaklaşmak |
flirt with (something) f.
|
|
97 |
Öbek Fiiller |
iyice yaklaşmak |
zero in f.
|
|
98 |
Öbek Fiiller |
eğilerek yaklaşmak |
lean in f.
|
|
99 |
Öbek Fiiller |
durdurulamaz bir hızda yaklaşmak/gelmek |
roll in f.
|
|
100 |
Öbek Fiiller |
-e yaklaşmak |
zero in f.
|
|
101 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) iyice yaklaşmak |
zero in on (something) f.
|
|
102 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) çok yaklaşmak |
zero in on (something) f.
|
|
103 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) adım adım yaklaşmak |
zero in on (something) f.
|
|
104 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) yaklaşmak |
belly up to (something) f.
|
|
105 |
Öbek Fiiller |
hızla yaklaşmak |
zoom up f.
|
|
106 |
Öbek Fiiller |
hızla yaklaşmak |
zoom in (on someone or something) f.
|
|
107 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye/sayıya) yaklaşmak |
run into (something) f.
|
|
108 |
Öbek Fiiller |
-e yaklaşmak |
advance on f.
|
|
109 |
Öbek Fiiller |
-e doğru yaklaşmak |
advance on f.
|
|
110 |
Öbek Fiiller |
-e yaklaşmak |
advance upon f.
|
|
111 |
Öbek Fiiller |
-e doğru yaklaşmak |
advance upon f.
|
|
112 |
Öbek Fiiller |
birinin/bir şeyin yanına yaklaşmak |
draw (up) alongside someone or something f.
|
|
113 |
Öbek Fiiller |
birinin/bir şeyin yanına yaklaşmak |
draw (up) alongside f.
|
|
114 |
Öbek Fiiller |
-e yaklaşmak |
advance on f.
|
|
115 |
Öbek Fiiller |
-e doğru yaklaşmak |
advance on f.
|
|
116 |
Öbek Fiiller |
-e yaklaşmak |
advance upon f.
|
|
117 |
Öbek Fiiller |
-e doğru yaklaşmak |
advance upon f.
|
|
118 |
Öbek Fiiller |
birinin/bir şeyin yanına yaklaşmak |
draw (up) alongside someone or something f.
|
|
119 |
Öbek Fiiller |
birinin/bir şeyin yanına yaklaşmak |
draw (up) alongside f.
|
|
120 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) yaklaşmak |
bear down on (someone or something) f.
|
|
121 |
Öbek Fiiller |
bara yaklaşmak |
belly up (to something) f.
|
|
122 |
Öbek Fiiller |
-e doğru yıldırım gibi yaklaşmak |
charge at f.
|
|
123 |
Öbek Fiiller |
-e doğru hızla yaklaşmak |
charge at f.
|
|
124 |
Öbek Fiiller |
-e doğru yıldırım gibi yaklaşmak |
charge down on f.
|
|
125 |
Öbek Fiiller |
-e doğru hızla yaklaşmak |
charge down on f.
|
|
126 |
Öbek Fiiller |
(nitelik veya miktar olarak) yaklaşmak |
border on f.
|
|
127 |
Öbek Fiiller |
arkadaşça yaklaşmak |
buddy up to f.
|
|
128 |
Öbek Fiiller |
aşamalı arama süreciyle yaklaşmak |
home in f.
|
|
129 |
Öbek Fiiller |
hızla yaklaşmak |
close in on (someone or something) f.
|
|
130 |
Öbek Fiiller |
(teslim tarihi) hızla yaklaşmak |
close in on (someone or something) f.
|
|
131 |
Öbek Fiiller |
(bir duruma) yaklaşmak |
come at (something) f.
|
|
132 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye/bir şey yapmaya) çok yaklaşmak |
come close (to something/to doing something) f.
|
|
133 |
Öbek Fiiller |
yanına yaklaşmak |
come over f.
|
|
134 |
Öbek Fiiller |
arkadaşça yaklaşmak |
cotton up f.
|
|
135 |
Öbek Fiiller |
sıcak yaklaşmak |
cotton up f.
|
|
136 |
Öbek Fiiller |
dostça yaklaşmak |
cotton up f.
|
|
137 |
Öbek Fiiller |
sessizce yaklaşmak |
creep up f.
|
|
138 |
Öbek Fiiller |
sinsice yaklaşmak |
creep up f.
|
|
139 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) sessizce yaklaşmak |
creep up on (someone or something) f.
|
|
140 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak |
creep up on (someone or something) f.
|
|
141 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şekilde) yaklaşmak |
do (something) by (one) f.
|
|
142 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) yaklaşmak |
draw upon (someone or something) f.
|
|
143 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) doğru yaklaşmak |
drift toward (someone or something) f.
|
|
144 |
Öbek Fiiller |
sürerek yaklaşmak |
ride up f.
|
|
145 |
Öbek Fiiller |
saldırmak üzere yaklaşmak |
go in f.
|
|
146 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) yaklaşmak |
get on for (something) f.
|
|
147 |
Öbek Fiiller |
(terfiye, yükselmeye) yaklaşmak |
go up for (something) f.
|
|
148 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye yaklaşmak |
go up to someone or something f.
|
|
149 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye doğru gitmek/yaklaşmak |
go up to someone or something f.
|
|
150 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) keşfetmeye/anlamaya adım adım yaklaşmak |
home in on (something) f.
|
|
151 |
Öbek Fiiller |
-e doğru yaklaşmak/ilerlemek |
hone in f.
|
|
152 |
Öbek Fiiller |
zamanı yaklaşmak |
loom up f.
|
|
153 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) doğru yaklaşmak |
move in on (someone or something) f.
|
|
154 |
Öbek Fiiller |
birisine sinsice yaklaşmak |
sneak up on someone f.
|
|
155 |
Öbek Fiiller |
birisine sessizce yaklaşmak |
sneak up on someone f.
|
|
156 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak |
roll up on (someone or something) f.
|
|
157 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) doğru hızla yaklaşmak |
run up on (someone or something) f.
|
|
158 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) doğru kaçınılmaz bir şekilde yaklaşmak |
run up on (someone or something) f.
|
|
159 |
Öbek Fiiller |
dikkat çekmeden ilerlemek/yaklaşmak |
sidle up f.
|
|
160 |
Öbek Fiiller |
sinsi sinsi ilerlemek/yaklaşmak |
sidle up f.
|
|
161 |
Öbek Fiiller |
çaktırmadan ilerlemek/yaklaşmak |
sidle up f.
|
|
162 |
Öbek Fiiller |
dikkat çekmeden (birine/bir şeye doğru) ilerlemek/yaklaşmak |
sidle up (from someone or something) f.
|
|
163 |
Öbek Fiiller |
sinsi sinsi (birine/bir şeye doğru) ilerlemek/yaklaşmak |
sidle up (from someone or something) f.
|
|
164 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye doğru) çaktırmadan ilerlemek/yaklaşmak |
sidle up (from someone or something) f.
|
|
165 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak |
slip up on (someone or something) f.
|
|
166 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) çaktırmadan/fark ettirmeden yaklaşmak |
slip up on (someone or something) f.
|
|
167 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) gizlice yaklaşmak |
slip up on (someone or something) f.
|
|
168 |
Öbek Fiiller |
-e doğru kayarak yaklaşmak |
slither over f.
|
|
169 |
Öbek Fiiller |
-e doğru sinsice yürümek/yaklaşmak/gelmek |
slither over f.
|
|
170 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) gizlice/sinsice yaklaşmak |
sneak up (on someone or something) f.
|
|
171 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) fark ettirmeden/çaktırmadan yaklaşmak |
sneak up (on someone or something) f.
|
|
172 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) doğru sinsi sinsi yaklaşmak |
sneak up (on someone or something) f.
|
|
173 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) gizlice/sinsice yaklaşmak |
sneak up to (someone or something) f.
|
|
174 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak |
steal up on (someone or something) f.
|
|
175 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) sessizce yaklaşmak |
steal up on (someone or something) f.
|
|
176 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) yaklaşmak |
step up to (someone or something) f.
|
|
177 |
Öbek Fiiller |
belirli bir zamana yaklaşmak |
tick down f.
|
|
178 |
Öbek Fiiller |
bir zamanın sonuna doğru gelmek/yaklaşmak |
tick down f.
|
|
179 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) bir tavırla yaklaşmak |
treat with (someone or something) f.
|
|
180 |
Öbek Fiiller |
kendinden emin bir şekilde yaklaşmak/yürümek/gelmek/gitmek |
waltz up f.
|
|
181 |
Öbek Fiiller |
kendinden emin bir şekilde (birine/bir şeye) yaklaşmak/yürümek/gelmek/gitmek |
waltz up (to someone or something) f.
|
|
182 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) endişeli yaklaşmak |
worry through (something) f.
|
|
183 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) kaygılı yaklaşmak |
worry through (something) f.
|
|
184 |
Öbek Fiiller |
etrafını sarma amacıyla yaklaşmak |
close in (upon) f.
|
|
185 |
Öbek Fiiller |
(yakalamak için) gizlice yaklaşmak |
close upon f.
|
|
186 |
Öbek Fiiller |
(gemi) rüzgar yönünden yaklaşmak |
bear down f.
|
|
187 |
Öbek Fiiller |
(başka bir gemiye) rüzgar yönünden yaklaşmak |
bear down on f.
|
|
188 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) hızlıca yaklaşmak |
bear down upon f.
|
|
Colloquial |
|
189 |
Konuşma Dili |
(fırtına) yaklaşmak |
brew up f.
|
|
190 |
Konuşma Dili |
biraz yaklaşmak |
come a little closer f.
|
|
191 |
Konuşma Dili |
bir adım daha yaklaşmak |
be one step closer f.
|
|
192 |
Konuşma Dili |
toprağa yaklaşmak |
bite the dust f.
|
|
193 |
Konuşma Dili |
felaket) yaklaşmak |
be a (something) in the making f.
|
|
194 |
Konuşma Dili |
zamanı gelmek/yaklaşmak |
be upon (someone or something) f.
|
|
195 |
Konuşma Dili |
yavaş yavaş yaklaşmak |
inch up f.
|
|
196 |
Konuşma Dili |
yavaşça yaklaşmak |
inch up f.
|
|
197 |
Konuşma Dili |
adım adım yaklaşmak |
inch up f.
|
|
198 |
Konuşma Dili |
santim santim yaklaşmak |
inch up f.
|
|
199 |
Konuşma Dili |
sonu yaklaşmak |
be going to hell f.
|
|
200 |
Konuşma Dili |
50'sine yaklaşmak |
be pushing 50 f.
|
|
201 |
Konuşma Dili |
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak |
be (well) on the way to (something) f.
|
|
202 |
Konuşma Dili |
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak |
be (well) one's way to (something) f.
|
|
203 |
Konuşma Dili |
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak |
be (well) on the way towards (something) f.
|
|
204 |
Konuşma Dili |
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak |
be (well) one's way towards (something) f.
|
|
205 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye) eleştirel yaklaşmak |
be down on (someone or something) f.
|
|
206 |
Konuşma Dili |
(bir şeye) yaklaşmak |
be going on (for) (something) [uk] f.
|
|
207 |
Konuşma Dili |
bir şeye, yaşa zamana yaklaşmak |
be going on something f.
|
|
208 |
Konuşma Dili |
bir şeye, yaşa, zamana, sayıya yaklaşmak |
be going on (for) something [uk] f.
|
|
209 |
Konuşma Dili |
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak |
be (well) on the way towards something f.
|
|
210 |
Konuşma Dili |
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak |
be (well) on your way towards something f.
|
|
211 |
Konuşma Dili |
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak |
be (well) on the way to something f.
|
|
212 |
Konuşma Dili |
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak |
be (well) on your way to something f.
|
|
213 |
Konuşma Dili |
(bir yaşa) yaklaşmak |
be pushing (an age) f.
|
|
214 |
Konuşma Dili |
40, 50 yaşına yaklaşmak |
be pushing 40, 50 f.
|
|
215 |
Konuşma Dili |
(bir şeye) yaklaşmak |
be getting on for (something) f.
|
|
216 |
Konuşma Dili |
(bir zamana) yaklaşmak |
be getting on toward (a time) f.
|
|
217 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye) yaklaşmak |
go near (someone or something) f.
|
|
218 |
Konuşma Dili |
eskisinden daha cesur/mantıklı şekilde yaklaşmak/davranmak |
woman up f.
|
|
219 |
Konuşma Dili |
-e yaklaşmak |
be getting on for… [uk] expr.
|
|
Idioms |
|
220 |
Deyim |
empatiyle yaklaşmak |
human touch i.
|
|
221 |
Deyim |
sıcak yaklaşmak |
human touch i.
|
|
222 |
Deyim |
insani duygularla yaklaşmak/dokunmak |
human touch i.
|
|
223 |
Deyim |
amaca yaklaşmak |
make a point f.
|
|
224 |
Deyim |
yavaş yavaş (bir yere) yaklaşmak |
belly up to the bar f.
|
|
225 |
Deyim |
fırtına gelmek/yaklaşmak |
breed up a storm f.
|
|
226 |
Deyim |
rakibe, çeneyi öne uzatarak yaklaşmak |
lead with (one's) chin f.
|
|
227 |
Deyim |
(boksör) rakibe gardını düşürerek yaklaşmak |
lead with (one's) chin f.
|
|
228 |
Deyim |
(biri veya bir şey hakkında) temkinli yaklaşmak |
have (one's) doubts (about someone or something) f.
|
|
229 |
Deyim |
birisine hassas yaklaşmak |
take it easy on someone f.
|
|
230 |
Deyim |
çok yaklaşmak |
come within an inch of something f.
|
|
231 |
Deyim |
dikkatli/temkinli yaklaşmak |
keep wary eye f.
|
|
232 |
Deyim |
çok yaklaşmak |
come within a hair('s breadth) of someone or something f.
|
|
233 |
Deyim |
çözüme yaklaşmak |
get hot f.
|
|
234 |
Deyim |
hüsnüzanla yaklaşmak |
give someone the benefit of the doubt f.
|
|
235 |
Deyim |
gizli bir şekilde birisine yaklaşmak/onunla arkadaşlık etmek |
play footsie with someone f.
|
|
236 |
Deyim |
ihtiyatla yaklaşmak |
take something with a grain of salt f.
|
|
237 |
Deyim |
ihtiyatla yaklaşmak |
take something with a pinch of salt f.
|
|
238 |
Deyim |
iki yüzlüce yaklaşmak |
scrape an acquaintance with f.
|
|
239 |
Deyim |
kaçınılmaz sona adım adım yaklaşmak |
circle the drain f.
|
|
240 |
Deyim |
son/öldürücü darbeyi vurmak için yaklaşmak/hareket etmek |
move in for the kill f.
|
|
241 |
Deyim |
şüphe ile yaklaşmak |
take something with a pinch of salt f.
|
|
242 |
Deyim |
şüphe ile yaklaşmak |
take something with a grain of salt f.
|
|
243 |
Deyim |
son/öldürücü darbeyi vurmak için yaklaşmak/hareket etmek |
close in for the kill f.
|
|
244 |
Deyim |
sonuca yaklaşmak |
get hot f.
|
|
245 |
Deyim |
yanına yaklaşmak |
draw near to f.
|
|
246 |
Deyim |
(cinsel amaçla) yaklaşmak |
make advances towards f.
|
|
247 |
Deyim |
(rahatsız edici bir olay) çok yaklaşmak |
be too close for comfort f.
|
|
248 |
Deyim |
(cinsel amaçla) yaklaşmak |
make advances to f.
|
|
249 |
Deyim |
yanına yaklaşmak |
come up to f.
|
|
250 |
Deyim |
duyabilecek mesafeye yaklaşmak |
move within earshot f.
|
|
251 |
Deyim |
kulak misafiri olabilecek mesafeye yaklaşmak |
move within earshot f.
|
|
252 |
Deyim |
duyma mesafesine yaklaşmak |
move within earshot f.
|
|
253 |
Deyim |
(bir şeyi) duyabilecek mesafeye yaklaşmak |
move within earshot f.
|
|
254 |
Deyim |
(bir şeye) kulak misafiri olabilecek mesafeye yaklaşmak |
move within earshot f.
|
|
255 |
Deyim |
(bir şeyi) duyma mesafesine yaklaşmak |
move within earshot f.
|
|
256 |
Deyim |
hızlıca ölüme yaklaşmak |
fade fast f.
|
|
257 |
Deyim |
hastalıktan/yaralanmadan dolayı ölümü hızlıca yaklaşmak |
fade fast f.
|
|
258 |
Deyim |
zor, üzücü, talihsiz, kötü bir duruma espriyle/mizahla yaklaşmak |
see the funny side of something f.
|
|
259 |
Deyim |
(birine karşı) eleştirel yaklaşmak |
get (one's) knife into (someone) f.
|
|
260 |
Deyim |
(birine karşı) eleştirel yaklaşmak |
get the knife into (someone) f.
|
|
261 |
Deyim |
(amacına/zirveye) (bayağı) yaklaşmak |
be (well) on the way to/towards (something) f.
|
|
262 |
Deyim |
(amacına/zirveye) (bayağı) yaklaşmak |
be (well) on one's way to/towards (something) f.
|
|
263 |
Deyim |
bir yere yaklaşmak |
wing one's way f.
|
|
264 |
Deyim |
bir yere yaklaşmak |
wing its way f.
|
|
265 |
Deyim |
bir şeye mantıklı yaklaşmak |
keep something in proportion f.
|
|
266 |
Deyim |
(birine/bir şeye) anlayışlı yaklaşmak/bakmak |
look kindly upon (someone or something) f.
|
|
267 |
Deyim |
(birine/bir şeye) onaylayıcı bir tavırla yaklaşmak/bakmak |
look kindly upon (someone or something) f.
|
|
268 |
Deyim |
(birine/bir şeye) memnuniyetle bakmak/yaklaşmak |
look kindly upon (someone or something) f.
|
|
269 |
Deyim |
(birine/bir şeye) hoşgörülü bakmak/yaklaşmak |
look kindly upon (someone or something) f.
|
|
270 |
Deyim |
(birine/bir şeye) hoşnut olarak yaklaşmak |
look kindly upon (someone or something) f.
|
|
271 |
Deyim |
(birine/bir şeye) sıcak bakmak/yaklaşmak |
look kindly upon (someone or something) f.
|
|
272 |
Deyim |
(birine/bir şeye) olumlu bakmak/yaklaşmak |
look kindly upon (someone or something) f.
|
|
273 |
Deyim |
(birine/bir şeye) merhametli yaklaşmak |
look kindly upon (someone or something) f.
|
|
274 |
Deyim |
(birine/bir şeye) iyi/yumuşak yaklaşmak |
look kindly upon (someone or something) f.
|
|
275 |
Deyim |
(birine/bir şeye) nezaketle/kibarca yaklaşmak |
look kindly upon (someone or something) f.
|
|
276 |
Deyim |
(birine/bir şeye) anlayışlı yaklaşmak/bakmak |
look kindly on (someone or something) f.
|
|
277 |
Deyim |
(birine/bir şeye) onaylayıcı bir tavırla yaklaşmak/bakmak |
look kindly on (someone or something) f.
|
|
278 |
Deyim |
(birine/bir şeye) memnuniyetle bakmak/yaklaşmak |
look kindly on (someone or something) f.
|
|
279 |
Deyim |
(birine/bir şeye) hoşgörülü bakmak/yaklaşmak |
look kindly on (someone or something) f.
|
|
280 |
Deyim |
(birine/bir şeye) hoşnut olarak yaklaşmak |
look kindly on (someone or something) f.
|
|
281 |
Deyim |
(birine/bir şeye) sıcak bakmak/yaklaşmak |
look kindly on (someone or something) f.
|
|
282 |
Deyim |
(birine/bir şeye) olumlu bakmak/yaklaşmak |
look kindly on (someone or something) f.
|
|
283 |
Deyim |
(birine/bir şeye) merhametli yaklaşmak |
look kindly on (someone or something) f.
|
|
284 |
Deyim |
(birine/bir şeye) iyi/yumuşak yaklaşmak |
look kindly on (someone or something) f.
|
|
285 |
Deyim |
(birine/bir şeye) nezaketle/kibarca yaklaşmak |
look kindly on (someone or something) f.
|
|
286 |
Deyim |
(hayata/durumlara) neşeli yaklaşmak |
look on the sunny side (of life/things) f.
|
|
287 |
Deyim |
(birinin) söylediği bir şeye ihtiyatla yaklaşmak |
take what (one) says with a pinch of salt f.
|
|
288 |
Deyim |
(birinin) söylediği bir şeye kuşkuyla yaklaşmak |
take what (one) says with a pinch of salt f.
|
|
289 |
Deyim |
(birinin) söylediği bir şeye şüpheyle yaklaşmak |
take what (one) says with a pinch of salt f.
|
|
290 |
Deyim |
(birinin) söylediği bir şeye temkinli yaklaşmak |
take what (one) says with a pinch of salt f.
|
|
291 |
Deyim |
çok yaklaşmak |
be within sight f.
|
|
292 |
Deyim |
çok yaklaşmak |
be in sight f.
|
|
293 |
Deyim |
zahmetli bir şeyin sonuna yaklaşmak |
be in the short strokes f.
|
|
294 |
Deyim |
(basketbol, futbol) sayıya/gole yaklaşmak |
advance the ball f.
|
|
295 |
Deyim |
(basketbol, futbol) sayıya/gole yaklaşmak |
advance the ball f.
|
|
296 |
Deyim |
hedefe yaklaşmak |
be close to the mark f.
|
|
297 |
Deyim |
hedefe yaklaşmak |
be close to/near the mark f.
|
|
298 |
Deyim |
sonu yaklaşmak |
be living on borrowed time f.
|
|
299 |
Deyim |
sonu yaklaşmak |
be on borrowed time f.
|
|
300 |
Deyim |
hayatının sonuna yaklaşmak |
be not long for this world f.
|
|
301 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) bulmaya yaklaşmak |
be on the scent (of someone or something) f.
|
|
302 |
Deyim |
(bir şeyin) sonuna yaklaşmak |
be short of (something) f.
|
|
303 |
Deyim |
(bir şeye) çok yaklaşmak |
be staring (something) in the face f.
|
|
304 |
Deyim |
bir şeye çok yaklaşmak |
be staring something in the face f.
|
|
305 |
Deyim |
(birine/bir şeye) çok yaklaşmak |
come within a hair of (someone or something) f.
|
|
306 |
Deyim |
ölümü yaklaşmak |
be circling (the drain) f.
|
|
307 |
Deyim |
hayatının sonuna yaklaşmak |
be circling (the drain) f.
|
|
308 |
Deyim |
ölümü yaklaşmak |
be circling f.
|
|
309 |
Deyim |
(bir şeye) çok yaklaşmak |
come short of (something) f.
|
|
310 |
Deyim |
birine/bir şeye çok yaklaşmak |
come within an inch of someone or something f.
|
|
311 |
Deyim |
birine/bir şeye çok yaklaşmak |
come within a hair of someone or something f.
|
|
312 |
Deyim |
birine/bir şeye çok yaklaşmak |
come within a hair's breadth of someone or something f.
|
|
313 |
Deyim |
(birine karşı) eleştirel yaklaşmak |
get one's knife into (someone) f.
|
|
314 |
Deyim |
(birine karşı) eleştirel yaklaşmak |
get the knife into (someone) f.
|
|
315 |
Deyim |
(birine/bir şeye) hüsnü zanla yaklaşmak |
give (someone or something) the benefit of the doubt f.
|
|
316 |
Deyim |
bir adım atmak/yaklaşmak |
give an inch f.
|
|
317 |
Deyim |
birine bir adım atmak/yaklaşmak |
give somebody an inch f.
|
|
318 |
Deyim |
hüsnü zanla yaklaşmak |
give somebody the benefit of the doubt f.
|
|
319 |
Deyim |
(bir şeye) yüzeysel yaklaşmak |
gloss over (something) f.
|
|
320 |
Deyim |
öldürmek için yaklaşmak |
go (in) for the kill f.
|
|
321 |
Deyim |
öldürmek niyetiyle yaklaşmak |
go (in) for the kill f.
|
|
322 |
Deyim |
bir sonuca ulaşmak için yaklaşmak |
go (in) for the kill f.
|
|
323 |
Deyim |
bir şey elde etmek için yaklaşmak |
go (in) for the kill f.
|
|
324 |
Deyim |
öldürmek için yaklaşmak |
go for the kill f.
|
|
325 |
Deyim |
öldürmek niyetiyle yaklaşmak |
go for the kill f.
|
|
326 |
Deyim |
bir sonuca ulaşmak için yaklaşmak |
go for the kill f.
|
|
327 |
Deyim |
bir şey elde etmek için yaklaşmak |
go for the kill f.
|
|
328 |
Deyim |
(bir şey hakkında) temkinli yaklaşmak |
have your doubts (about something) f.
|
|
329 |
Deyim |
(ciddi bir şeye) alaycı bir şekilde yaklaşmak |
make (a) nonsense of (something) f.
|
|
330 |
Deyim |
(birine) (cinsel amaçla) yaklaşmak |
make advances at (one) f.
|
|
331 |
Deyim |
(birine) (cinsel amaçla) yaklaşmak |
make advances to (one) f.
|
|
332 |
Deyim |
duruma negatif yaklaşmak |
paint the devil on the wall f.
|
|
333 |
Deyim |
temkinli yaklaşmak |
pick (one's) spot f.
|
|
334 |
Deyim |
(birine/bir şeye) çok yaklaşmak |
run (someone or something) close f.
|
|
335 |
Deyim |
(bir projenin) sonuna yaklaşmak |
see daylight f.
|
|
336 |
Deyim |
(birine/bir şeye) yaklaşmak |
step right up to (someone or something) f.
|
|
337 |
Deyim |
(birine/bir şeye) ciddiyetle yaklaşmak |
take (someone or something) seriously f.
|
|
338 |
Deyim |
'-e hassas yaklaşmak |
take it easy on f.
|
|
339 |
Deyim |
ihtiyatla yaklaşmak |
take with a pinch of salt f.
|
|
340 |
Deyim |
şüphe ile yaklaşmak |
take with a pinch of salt f.
|
|
341 |
Deyim |
gibi yaklaşmak |
treat like f.
|
|
Technical |
|
342 |
Teknik |
istasyona yaklaşmak |
in-bound f.
|
|
343 |
Teknik |
yüzeye yaklaşmak |
surface f.
|
|
Transportation |
|
344 |
Ulaştırma |
(gemi) yaklaşmak |
gather f.
|
|
Aeronautic |
|
345 |
Havacılık |
istasyona yaklaşmak |
in bound f.
|
|
Marine |
|
346 |
Denizcilik |
(başka bir gemiye) rüzgarın estiği yönden yaklaşmak |
bear down upon f.
|
|
347 |
Denizcilik |
karaya yaklaşmak |
close with the land f.
|
|
348 |
Denizcilik |
yavaş yavaş yaklaşmak |
edge down f.
|
|
349 |
Denizcilik |
(karaya) yaklaşmak |
fall in with f.
|
|
350 |
Denizcilik |
başka bir gemiye rüzgarın estiği taraftan yaklaşmak |
gain the wind f.
|
|
351 |
Denizcilik |
(sefer halindeki gemiye) yaklaşmak |
forereach f.
|
|
352 |
Denizcilik |
sefer halindeki gemiye yaklaşmak |
forereach f.
|
|
Astronomy |
|
353 |
Gökbilim |
tam olmaya yaklaşmak |
increase f.
|
|
Zoology |
|
354 |
Zooloji |
(tavşan) dar açıyla yaklaşmak için yön değiştirme |
wrench i.
|
|
Military |
|
355 |
Askeri |
ortaçağ savaşlarında tahkimata yaklaşmak için kullanılan alçak ve hareketli savunma aracı |
cat i.
|
|
Sport |
|
356 |
Spor |
golfte deliğe yaklaşmak |
approach f.
|
|
357 |
Spor |
topu almasını engellemek için rakip oyuncuya yaklaşmak |
close down f.
|
|
Slang |
|
358 |
Argo |
cinsel olarak yaklaşmak/dokunmak |
diddle f.
|
|
359 |
Argo |
(cinsel amaçla) yaklaşmak |
mash f.
|
|
360 |
Argo |
kararlı bir şekilde yaklaşmak/ilerlemek/davranmak |
boss up f.
|
|
361 |
Argo |
şantaj amaçlı yaklaşmak |
get f.
|
|