yaratmak - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

yaratmak



"yaratmak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 38 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
yaratmak create f.
General
yaratmak conceive f.
yaratmak build f.
yaratmak shape f.
yaratmak make f.
yaratmak originate f.
yaratmak procreate f.
yaratmak compose f.
yaratmak invent f.
yaratmak spawn f.
yaratmak call into being f.
yaratmak father f.
yaratmak beget f.
yaratmak incur f.
yaratmak create f.
yaratmak think up f.
yaratmak engender f.
yaratmak rear [obsolete] f.
yaratmak author f.
yaratmak mak [scotland] f.
yaratmak give birth to f.
yaratmak obtain f.
yaratmak deliver f.
yaratmak impose f.
yaratmak conjure f.
yaratmak develop f.
yaratmak inbreed f.
yaratmak compound [obsolete] f.
yaratmak fangle [obsolete] f.
yaratmak innate f.
yaratmak introduce [obsolete] f.
yaratmak sire f.
yaratmak effect f.
Phrasals
yaratmak dredge someone or something f.
Colloquial
yaratmak faire f.
Idioms
yaratmak bring into being f.
yaratmak bring into existence f.
yaratmak give birth to (someone or something) f.

"yaratmak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
General
gravürcülerin bir gravür tabanının yüzeyini pürüzlü hale getirmek veya çıplak bakır üzerinde baskı sonrası noktalı desene benzer bir etki yaratmak için kullandığı kaba bir baskı kalıbı matter i.
gravürcülerin bir gravür tabanının yüzeyini pürüzlü hale getirmek veya çıplak bakır üzerinde baskı sonrası noktalı desene benzer bir etki yaratmak için kullandığı kaba bir baskı kalıbı mattoir i.
daha iyi bir izlenim yaratmak için kılıf uydurma window-dressing i.
sihirbazın illüzyon yaratmak için kullandığı araç fake i.
sihirbazın illüzyon yaratmak için kullandığı araç feke i.
(açıklık yaratmak için) bölümlü kesikleri olan dekor parçası cutout i.
gölge oyunu etkisi yaratmak için kullanılan bir sahne aleti phantasmagoria i.
gölge oyunu etkisi yaratmak için kullanılan bir sahne aleti phantasmagory i.
(eskrimde) saldırılacak bir boşluk yaratmak amacıyla rakibin kılıcına baskı uygulama press i.
bir mucize yaratmak work a miracle f.
etki yaratmak amacıyla sorulan soru rhetorical question f.
yaratmak (sorun) pose f.
skandal yaratmak scandalise f.
vakum yaratmak create a vacuum f.
yeniden yaratmak recreate f.
fark yaratmak create the difference f.
boşluk yaratmak make a gap f.
tedirginlik yaratmak disquiet f.
kelimelerle yaratmak create with words f.
problem yaratmak stir up trouble f.
kriz yaratmak cause crisis f.
etki yaratmak register f.
kargaşa yaratmak bring disorder f.
sansasyon yaratmak cause a stir f.
harikalar yaratmak work miracles f.
farkındalık yaratmak raise awareness f.
sansasyon yaratmak create a stir f.
şok etkisi yaratmak (birinde) stun f.
mucizeler yaratmak work wonders f.
sansasyon yaratmak cause a sensation f.
devrim yaratmak revolutionize f.
model yaratmak style f.
kargaşa yaratmak brought into disorder f.
sorun yaratmak give problem f.
mucizeler yaratmak work miracles f.
yeniden yaratmak create again f.
panik yaratmak cause a panic f.
kargaşa yaratmak bring into disorder f.
izdiham yaratmak stampede f.
yaratmak (çamur/mum vb'nden heykel) model f.
panik yaratmak stampede f.
tedirginlik yaratmak startle f.
izdiham yaratmak throng f.
sorun yaratmak make difficulties f.
heyecan yaratmak cause a stir f.
endişe yaratmak worry f.
suçlu yaratmak criminalize f.
kavram yaratmak cogitate f.
harikalar yaratmak do miracles f.
zihinde yaratmak create mentally f.
farkındalık yaratmak create awareness f.
heyecan yaratmak create a stir f.
anlaşmazlık yaratmak sow discord f.
rekabet yaratmak establish competition f.
rekabet yaratmak create competition f.
izdiham yaratmak horde f.
toplumsal huzursuzluk yaratmak create social unrest f.
yeni sözcük yaratmak neologize f.
yeni sözcük yaratmak neologise f.
değer yaratmak create value f.
değişiklik yaratmak create a change f.
değişiklik yaratmak create an alteration f.
kahraman yaratmak heroise f.
fark yaratmak make difference f.
hasar yaratmak inflict damage f.
istihdam yaratmak generate employment f.
hasar yaratmak cause damage f.
istihdam yaratmak create employment f.
zıtlık yaratmak create conflict f.
problem yaratmak cause problem f.
hasar yaratmak do damage f.
güven yaratmak develop trust f.
problem yaratmak bring problem f.
farklılık yaratmak make difference f.
güven yaratmak build up trust f.
problem yaratmak create problem f.
güven yaratmak place trust f.
sorun yaratmak pose a problem f.
istihdam yaratmak provide employment f.
problem yaratmak pose a problem f.
sıkıntı yaratmak cause trouble f.
kaynak yaratmak create resources f.
talep yaratmak generate demand f.
talep yaratmak create demand f.
bağımlılık yaratmak lead to an addiction f.
bir tartışma maddesi yaratmak raise an issue f.
bağımlılık yaratmak cause an addiction f.
zemin yaratmak provide basis f.
fırsat yaratmak create an opportunity f.
avantaj yaratmak give advantage f.
avantaj yaratmak bring advantage f.
zemin yaratmak build a foundation f.
zemin yaratmak lay a foundation f.
avantaj yaratmak offer advantage f.
zemin yaratmak form basis f.
heyecan yaratmak generate excitement f.
hayal kırıklığı yaratmak cause disappointment f.
heyecan yaratmak cause excitement f.
hayal kırıklığı yaratmak make disappointed f.
hayal kırıklığı yaratmak leave someone disappointed f.
tereddüt yaratmak cause hesitation f.
şaşkınlık yaratmak create confusion f.
şaşkınlık yaratmak fill something with consternation f.
şaşkınlık yaratmak cause surprise f.
şaşkınlık yaratmak create consternation f.
şaşkınlık yaratmak cause consternation f.
şaşkınlık yaratmak result in confusion f.
şaşkınlık yaratmak lead to confusion f.
şaşkınlık yaratmak cause confusion f.
risk yaratmak entail a risk f.
risk yaratmak pose a risk f.
kaygı yaratmak cause anxiety f.
kaygı yaratmak create anxiety f.
avantaj yaratmak create advantage f.
sıkıntı yaratmak cause distress f.
imkan yaratmak create opportunity f.
tarz yaratmak create a style f.
tarz yaratmak establish a style f.
risk yaratmak create risk f.
marka yaratmak create a brand f.
sorun yaratmak make a trouble f.
derin üzüntü yaratmak cause deep sorrow f.
devrim yaratmak revolutionise f.
açılım yaratmak offer an insight into f.
fon yaratmak create fund f.
sorun yaratmak make waves f.
sorun yaratmak cause trouble f.
tehlike yaratmak endanger f.
yeniden yaratmak re-create f.
(birine) sorun yaratmak get one's knife into f.
yoktan yaratmak create out of nothing f.
izlenim yaratmak leave an impression f.
izlenim yaratmak give an impression f.
izlenim yaratmak come over f.
izlenim yaratmak come across f.
gerginlik yaratmak create a tension f.
gerginlik yaratmak make a scene f.
bomba etkisi yaratmak come like a bombshell f.
hayalinde yaratmak fantasise f.
denge yaratmak create balance f.
sorun yaratmak create trouble f.
gerginlik yaratmak cause tension f.
gerginlik yaratmak create tension f.
mucizeler yaratmak make miracles f.
fark yaratmak make a difference f.
zaman yaratmak make time f.
görüntü kirliliği yaratmak lead to visual pollution f.
ihtilaf yaratmak stir controversy f.
harikalar yaratmak work wonders f.
görüntü kirliliği yaratmak cause visual pollution f.
karşılıklı güven ortamı yaratmak establish an environment of mutual trust f.
karşılıklı güven ortamı yaratmak create a mutual trust environment f.
karşılıklı güven ortamı yaratmak establish a mutual trust environment f.
karşılıklı güven ortamı yaratmak create an athmosphere of mutual trust f.
karşılıklı saygı ve güvene dayalı bir ortam yaratmak establish an environment that is based on mutual respect and trust f.
karşılıklı güven ortamı yaratmak create an environment of mutual trust f.
beklenti yaratmak lead to an expectation f.
beklenti yaratmak create an expectation f.
kafalarda soru işareti yaratmak put a question mark in the minds f.
kafalarda soru işareti yaratmak leave a question mark over minds f.
kafalarda soru işareti yaratmak raise a question mark in minds f.
aynı anda yaratmak concreate f.
şüphe yaratmak cause suspicion f.
şüphe yaratmak arouse suspicion f.
şüphe yaratmak create suspicion f.
şüphe yaratmak cast suspicion f.
sinerji yaratmak create synergy f.
istihdam yaratmak create jobs f.
tartışma yaratmak spark a debate f.
olumlu bir durum yaratmak create a positive situation f.
olumlu durum yaratmak create a positive situation f.
kaos yaratmak lead to a chaos f.
kaos yaratmak cause a chaos f.
kaos ortamı yaratmak cause chaos f.
kaos ortamı yaratmak create a chaotic atmosphere f.
lezyon yaratmak lesion f.
bir kuruntu yaratmak create a delusion f.
hoşnutsuzluk yaratmak cause discontent f.
hoşnutsuzluk yaratmak cause dissatisfaction f.
erotik bir hava yaratmak create an erotic tension f.
yaratmak (edebi) forge f.
siyasal/siyasi çalkantı/huzursuzluk yaratmak foment a political unrest f.
kamuoyunda infial yaratmak cause public unrest f.
kamuoyunda infial yaratmak cause public indignation f.
kamuoyunda infial yaratmak lead to public indignation f.
kamuoyunda infial yaratmak cause public resentment f.
duyarlı bir toplum yaratmak/inşa etmek build a caring society f.
yeni iş sahaları yaratmak create new employment opportunities f.
yeni iş sahaları yaratmak open up new employment opportunities f.
sansasyon yaratmak sensationalize f.
sansasyon yaratmak sensationalise f.
eser yaratmak compose f.
(mec.) yaratmak invent f.
özgür bir ortam yaratmak create a free environment f.
serbest bir ortam yaratmak create a free environment f.
kahraman yaratmak heroize f.
hayalinde yaratmak fantasize f.
skandal yaratmak scandalize f.
suçlu yaratmak criminalise f.
hesap yaratmak create an account f.
hesap yaratmak sign up f.
katma değer yaratmak create added value f.
markalı ürün yaratmak create a branded product f.
kaynak yaratmak creat fund f.
kaynak yaratmak create resource f.
aforizma yaratmak aphorize f.
aforizma yaratmak aphorise f.
baskı yaratmak create pressure f.
baskı yaratmak cause pressure f.
aşinalık yaratmak develop familiarity f.
sihir yoluyla yaratmak conjure f.
etki yaratmak produce an effect f.
ihtilaf yaratmak sow dissent f.
kamuoyu yaratmak form public opinion f.
yeniden yaratmak reincur f.
bazı etkiler yaratmak için bir şey eklemek ya da serpiştirmek lace f.
çalkantı yaratmak tempest f.
izdiham yaratmak thrang f.
izdiham yaratmak thring [scottish] f.
saygıyla karışık korku yaratmak awestrike f.
karışıklık yaratmak upstir f.
vakum yaratmak evacuate f.
baştan yaratmak evocate f.
güçlü bağlılık yaratmak wed f.
kış etkisi yaratmak winter f.
balıksırtı görünümü yaratmak herringbone f.
düşman yaratmak hostilize [obsolete] f.
biçimsizce yaratmak miscreate f.
kusurlu şekilde yaratmak miscreate f.
geçmişte etki yaratmak retroact f.
ninni etkisi yaratmak lullaby f.
harmoni yaratmak rhythmize f.
harmoni yaratmak rhythmise f.
hasar yaratmak riddle f.
bilmece yaratmak riddle f.
çıkıntılı form yaratmak ridge f.
bayır yaratmak ridge f.
(zilli müzik aleti çalarken) gürültü yaratmak clam f.
(pulda kullanılmamış etkisi yaratmak için) damga işaretini çıkarmak clean f.
algı yaratmak demagogue f.
algı yaratmak demagog f.
ahlaki çöküntü yaratmak deprave f.
sıkıntı yaratmak dere [dialect] [uk] f.
her zamanki yoldan gitmek yerine yeni bir yol yaratmak detour f.
çöküntü yaratmak dinge [dialect] [uk] f.
idealler yaratmak idealise f.
idealler yaratmak idealize f.
idealler yaratmak idealise f.
izdiham yaratmak overmultitude [obsolete] f.
ses kirliliği yaratmak overnoise [obsolete] f.
aşırı baskı yaratmak overpressure f.
baskı yaratmak overpressure f.
gül şekli yaratmak rosette f.
gürültü patırtı yaratmak roughhouse f.
sorun yaratmak rowel f.
huzursuzluk hali yaratmak rumble f.
huzursuzluk yaratmak rumpus f.
tartışma yaratmak rumpus f.
belirli bir nitelik yaratmak run f.
yanılsama yaratmak illude f.
tıkanıklık yaratmak impede f.
baskı uygulayarak yaratmak impel f.
(alev) yaratmak impinge f.
sıkıntı yaratmak impose f.
izlenim yaratmak impose f.
olumlu izlenim yaratmak impress f.
güçlü izlenim yaratmak impress f.
yoğun tesir yaratmak impress f.
eşitsizlik yaratmak disequilibrate f.
kargaşa yaratmak dislocate f.
basitleştirilmiş bir form yaratmak disneyfy f.
duygusallaştırılmış bir form yaratmak disneyfy f.
uyduruk bir form yaratmak disneyfy f.
dengesizlik yaratmak disproportion f.
gerçek dışılık yaratmak disrealize f.
gerçek dışılık yaratmak disrealise f.
fikir ayrılığı yaratmak dissentiate f.
alan yaratmak infield f.
tartışma yaratmak distract f.
çekişme yaratmak distract f.
kaygı yaratmak distrain [obsolete] f.
bozulma yaratmak disturb f.
uyumsuzluk yaratmak disunify f.
tıkanıklık yaratmak dit [scotland] f.
kafa karışıklığı yaratmak dither f.
endişe yaratmak dither f.
tıkanıklık yaratmak ditt f.
geçiş yolu yaratmak command f.
ortak bir etki yaratmak üzere katkıda bulunmak concur f.
taşkınlık yaratmak cut f.
izlenimini yaratmak cut f.
tahriş yaratmak cut f.
etki yaratmak cut f.
çapraz çizgi etkisi yaratmak cut f.
azalma yaratmak cutback f.
duygusuzluk yaratmak dope f.
açlık yaratmak famish f.
fantastik fikirler yaratmak fantasise [uk] f.
imge yaratmak fantasize [us] f.
fantastik fikirler yaratmak fantasize f.
imge yaratmak fantasise [uk] f.
zafiyet yaratmak inanitiate f.
kendi içinde yaratmak increate f.
paralelini yaratmak parallel [obsolete] f.
(iki şey arasında) benzerlik noktası yaratmak parallelize f.
(iki şey arasında) benzerlik noktası yaratmak parallelise f.
uyum yaratmak consort [obsolete] f.
karmaşa yaratmak curfuffle f.
karışıklık yaratmak curfuffle f.
tedirginlik yaratmak inquiet [obsolete] f.
karşılıklı şok etkisi yaratmak intershock f.
(vücutta) acı hissi yaratmak irritate f.
(konteyner, kutu) düz yüzey yaratmak panel f.
duygusal ağrı yaratmak pang f.
(bir şeyin) üzerinde değer artışı yaratmak panic f.
kese yaratmak pouch f.
memnuniyet yaratmak satisfy f.
ortaklaşa yaratmak cocreate f.
birlikte yaratmak cocreate f.
suçluluk duygusu yaratmak convict f.
hematom yaratmak cork [australia] f.
güvensizlik yaratmak discredit f.
netice yaratmak follow f.
… izlenimini yaratmak predicate f.
olumlu önyargı yaratmak prepossess [obsolete] f.
zihninde olumlu görüş yaratmak prepossess [obsolete] f.
aciliyet yaratmak press f.
velvele yaratmak pudder f.
tehdit yaratmak scowl f.
toplumsal mesele yaratmak shout f.
kamuoyu yaratmak shout f.
kalabalık yaratmak crush f.
izdiham yaratmak crush f.
hasar yaratmak skaith f.
fark yaratmak skill f.
açıklık yaratmak slice f.
tortu yaratmak sludge f.
çökelti yaratmak sludge f.
etki yaratmak smite f.
şok etkisi yaratmak come as a shock f.
yığınlar yaratmak pocket f.
iyi bir izlenim yaratmak point f.
istikrarlı ve ilerleyen bir oranda artış yaratmak pyramid f.
sıkıntı yaratmak sorn f.
kare alan yaratmak square f.
geçimsizlik yaratmak square [obsolete] f.
zaman yaratmak squeeze f.
fırsat yaratmak squeeze f.
(bir şeye) zaman yaratmak squeeze in f.
(bir şey için) kaynak yaratmak squeeze in f.
dert yaratmak stir f.
kıtlık yaratmak strap f.
vücut bölümlerini sürterek yaratmak stridulate f.
yıkım yaratmak strike f.
tahribat yaratmak strike f.
(elektrokaplama banyosunda) ince birikinti yaratmak strike f.
acı yaratmak strike [obsolete] f.
sinaps yaratmak synapse f.
(web sitesi için) içerik akışı yaratmak syndicate f.
sistem yaratmak systematise [uk] f.
sistem yaratmak systematize f.
(olumsuz duygular) yaratmak loose f.
travma yaratmak traumatize f.
şirkete saygınlık ve prestij yaratmak için tasarlanmış institutional s.
istenen etkiyi yaratmak için farklı maddeleri karıştıran shotgun s.
Phrasals
hoş olmayan sonuçlar yaratmak catch up with f.
istenen etkiyi yaratmak come off f.
beklenen tesiri yaratmak come across f.
alışkanlık yaratmak condition (someone or something) to (something) f.
alışkanlık yaratmak condition someone or something to something f.
(birine veya bir şeye karşı) kışkırtma yaratmak agitate against someone or something f.
(birine veya bir şeye karşı) ayaklandırma yaratmak agitate against someone or something f.
kışkırtma yaratmak agitate against f.
ayaklandırma yaratmak agitate against f.
birisine sorun yaratmak cross someone up f.
kargaşa yaratmak kick up f.
rahatsızlık yaratmak kick up f.
bir şey yaratmak/planlamak/uydurmak drum up f.
bir şeyden başka bir şey yaratmak fashion (something) out of (something else) f.
(bir bilgiden) bir hikaye yaratmak weave (something) from (something) else f.
bir şeyden başka bir şey yaratmak form something out of something f.
birine/bir şeye boş vakit yaratmak free up f.
dolu olan bir şeyde boş yer yaratmak free up f.
bir şeyde boşluk yaratmak free up f.
(bir şeyleri) bir araya getirip (başka bir şey) yaratmak make up (something) from (something) f.
bir şeyden başka bir şey yapmak/yaratmak make something up from something f.
bir durum/koşul yaratmak go for f.
(bir şeyle) ilgili merak uyandırmak/yaratmak interest in (something) f.
(bir şeyle) ilgili ilgi uyandırmak/yaratmak interest in (something) f.
(bir şeye) karşı istek uyandırmak/yaratmak interest in (something) f.
(bir şeyi) alma isteği uyandırmak/yaratmak interest in (something) f.
birinde bir şeye karşı istek uyandırmak/yaratmak interest someone in something f.
birinde bir şeyi alma isteği uyandırmak/yaratmak interest someone in something f.
hızlıca bir şey yaratmak knock something out f.
apar topar oluşturmak/yaratmak lash together f.
ayrı bir bölüm yaratmak section off f.
(birinde bir şeyle) olumlu etki yaratmak/bırakmak smite (someone) with (something) f.
birinde bir ruh hali yaratmak work to (something) f.
zaman yaratmak work in f.
zaman yaratmak work into f.
(birileriyle bir yerde/şeyde) bir nüfus yaratmak people (something or some place) with (someone) f.
birileriyle bir şeyde bir nüfus yaratmak people something with someone f.
birikip havuz yaratmak pool up f.
(bir şeyle bir şey) boyunca bir çizgi yaratmak seam (something) with (something) f.
biri/bir şey hakkında çalkantı yaratmak swirl about f.
biri/bir şey hakkında çalkantı yaratmak swirl around f.
(birinde) kötü bir izlenim yaratmak jar against (someone) f.
(birinde) çelişkili bir izlenim yaratmak jar against (someone) f.
(birinde) bir uyumsuzluk/uyuşmazlık izlenimi yaratmak jar against (someone) f.
(birinde) kötü/hoş olmayan bir his yaratmak jar on (one) f.
(birinde) kötü bir izlenim yaratmak jar on (one) f.
(birinde) çelişkili bir izlenim yaratmak jar on (one) f.
(birinde) bir uyumsuzluk/uyuşmazlık izlenimi yaratmak jar on (one) f.
iki şeyi bir araya getirerek daha iyi bir şey yaratmak/üretmek marry up f.
iki şarkıyı/kaydı birleştirip tek bir müzik parçası yaratmak mash up (something) f.
iki farklı kaydın/türün birleşiminden yeni bir müzik yaratmak mash up (something) f.
iki farklı türü/kaydı bir araya getirip yeni bir müzik yaratmak mash up (something) f.
iki şarkıyı/kaydı birleştirip tek bir müzik parçası yaratmak mash up f.
biri/bir şey için programında zaman yaratmak pen in f.
zaman açmak/yaratmak slot in f.
izdiham yaratmak stumble over (someone) f.
vurup girinti/çukur yaratmak bash in f.
kare veya dikdörtgen şeklinde bir sınır/alan ayırmak/yaratmak box out f.
bir şey hakkında şüphe yaratmak bring something into question f.
(bir şeyle) yumru/tümsek/çıkıntı yaratmak bulge with (something) f.
büyük bir etki yaratmak burn up f.
(kendine) bir rol/görev yaratmak carve out f.
(şüphe/kuşku) yaratmak cast about f.
(şüphe/kuşku) yaratmak cast around f.
(biri için) hoş olmayan sonuçlar yaratmak catch up with (someone) f.
bir şeyle bir şey arasında uyum yaratmak coordinate something with something f.
birine sorun yaratmak cross someone f.
birine sorun yaratmak cross up someone f.
(birinin/bir şeyin) çevresinde izdiham yaratmak crowd in (on someone or something) f.
bir yerde izdiham yaratmak crowd in some place f.
bir yerde izdiham yaratmak crowd into some place f.
bir yerde izdiham yaratmak crowd in some place f.
(bir şeyde/yerde) izdiham yaratmak crowd into (something or some place) f.
bir araya toplanıp kalabalık yaratmak crowd up f.
(biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında ayrım yaratmak differentiate between (someone or something and someone or something else) f.
(biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında ayrım yaratmak differentiate between (someone or something) f.
-den başka bir şey yaratmak fashion out of f.
-den yaratmak form out of f.
yakın ilişki veya temas yoluyla etki yaratmak rub off f.
huzursuzluk yaratmak run into f.
sahte (bir şey) yaratmak gin up (something) [us] f.
farklı bir izlenim oluşturacak (bir şey) yaratmak gin up (something) [us] f.
içinde boşluk yaratmak/oluşturmak hollow out f.
(birinde bir şeyde bir etki) yaratmak imprint (something) in (someone or something) f.
(birinde bir şeyde bir etki) yaratmak imprint (something) into (someone or something) f.
(birinden/bir şeyden bir şey) yaratmak make (something) (out) of (someone or something) f.
'-den yaratmak make up from f.
(birinde bir şey yaparak) panik yaratmak panic (one) by (doing something) f.
ile sürekli sorun yaratmak plague with f.
(birinde birine/bir şeye) karşı önyargı yaratmak/oluşturmak prejudice (one) against (someone or something) f.
(bir şey) yaratmak set (something) up f.
(biri/bir şey/kendi ve başka biri/bir şey) arasında bir fark yaratmak set (someone, something, or oneself) apart (from someone or something) f.
ile olumlu etki yaratmak/bırakmak smite with f.
istenen etkiyi yaratmak come over f.
heyecan yaratmak fire up f.
Colloquial
(iyi bir etki yaratmak adına) dilbilgisi kurallarından sapma poetic licence i.
(iyi bir etki yaratmak adına) kuralsız konuşma poetic licence i.
düş/hayal kırıklığı yaratmak bum out f.
izlenim yaratmak make an impression f.
intiba yaratmak make an impression f.
soğuk duş etkisi yaratmak go down like a bomb f.
sorun yaratmak raise cain f.
ters izlenim yaratmak create a false impression f.
ters izlenim yaratmak give a false impressions f.
yanlış izlenim yaratmak give a false impressions f.
yanlış izlenim yaratmak create a false impression f.
bağımlılık yaratmak hook f.
(birine) bir bahane yaratmak give (someone) an out f.
hasar yaratmak jack up f.
(bir şeylerden) başka (bir şey) yaratmak/meydana getirmek make (something) from (other things) f.
zorluk yaratmak bring on f.
melankoli yaratmak hyp [obsolete] f.
hüzün yaratmak hyp [obsolete] f.
bunalım yaratmak hyp [obsolete] f.
(birinin) hayatında problem, baskı, stres yaratmak make life difficult (for somebody) f.
sihirle yaratmak magic up f.
(şirket, ünlü biri için) imaj yaratmak image f.
Idioms
olumlu/pozitif bir ortam yaratmak için bir araya gelinerek iyi tarafların ön plana çıkarılması a love-in i.
sanatsal bir etki yaratmak için geleneksel formlardan/standartlardan/söz diziminden bilerek sapma artistic license i.
sanatsal bir etki yaratmak için kasten geleneksel formların dışına çıkma artistic license i.
problem yaratmak raise the devil f.
huzursuzluk yaratmak frighten the horses f.
infial yaratmak light the (blue) touch paper f.
isyan/öfke/huzursuzluk dalgası yaratmak light the (blue) touch paper f.
infial yaratmak light the blue touch paper f.
isyan/öfke/huzursuzluk dalgası yaratmak light the blue touch paper f.
infial yaratmak light the touch paper [uk] f.
isyan/öfke/huzursuzluk dalgası yaratmak light the touch paper [uk] f.
şüphe/soru işareti yaratmak throw (something) into question f.
tartışma yaratmak throw (something) into question f.
beklenti yaratmak/oluşturmak build up (one's) hopes f.
beklenti yaratmak/oluşturmak build up somebody’s hopes f.
beklenti yaratmak/oluşturmak raise somebody’s hopes f.
oyuncu takası veya bazı oyuncularla ilişkiyi kesip bütçe yaratmak free up cap space f.
sansasyon yaratmak cause a splash f.