yoğun bir şekilde - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

yoğun bir şekilde



"yoğun bir şekilde" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 18 sonuç

Türkçe İngilizce
General
yoğun bir şekilde concentratedly zf.
yoğun bir şekilde intensely zf.
yoğun bir şekilde potently zf.
yoğun bir şekilde intensionally zf.
yoğun bir şekilde acutely zf.
yoğun bir şekilde up zf.
yoğun bir şekilde overpoweringly zf.
yoğun bir şekilde grossly zf.
yoğun bir şekilde ferociously zf.
yoğun bir şekilde shrewdly zf.
yoğun bir şekilde snapping zf.
yoğun bir şekilde snappingly zf.
yoğun bir şekilde stiff zf.
Idioms
yoğun bir şekilde like stink on a monkey expr.
yoğun bir şekilde like stink on a skunk expr.
yoğun bir şekilde like stink on a pig expr.
yoğun bir şekilde like stink on a monkey/skunk/pig expr.
Archaic
yoğun bir şekilde solidly zf.

"yoğun bir şekilde" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 54 sonuç

Türkçe İngilizce
General
yoğun bir şekilde üşüşmek overcrowd f.
yoğun bir şekilde teşvik etmek overurge f.
yoğun bir şekilde meşgul knee-deep s.
yoğun bir şekilde veya geniş alanlara yayılan massy s.
Phrasals
(birine) ilgiyle ve yoğun bir şekilde bakmak bore into (someone or something) f.
(birine) ilgiyle ve yoğun bir şekilde bakmak bore into f.
yoğun bir şekilde bir yerden aşağı akmak/yağmak sluice down f.
yoğun bir şekilde içine koymak stuff in f.
yoğun bir şekilde (bir şeyin) içine (bir şey) koymak stuff into (something) f.
yoğun bir şekilde (bir şeye) ulaşmaya çalışmak work toward (something) f.
yoğun bir şekilde yayılmak lance through f.
yoğun bir şekilde bir şey kokmak reek of something f.
yoğun bir şekilde bir şey kokusu yaymak reek of something f.
güçlü/yoğun bir şekilde bir şey izlenimi vermek reek of something f.
yoğun bir şekilde uğraşmak battle out f.
(bir duyguyu) yoğun bir şekilde hissetmek burn with (something) f.
-e yoğun bir şekilde yayılmak rage through f.
(bir yere) yoğun bir şekilde yayılmak rage through (something) f.
yoğun bir şekilde (bir şeye) başlamak swing into (something) f.
Colloquial
yoğun bir şekilde bastırmak/mücadele etmek pour it on f.
tüm gücüyle, çok yoğun bir şekilde (one's) heart out expr.
Idioms
çok yoğun bir şekilde gelme fire hose i.
(güneş veya ışık için) yukarından yoğun bir şekilde üstüne vurmak blaze down on (someone or something) f.
bir şeyin başlangıç dönemini yoğun olacak ve giderek yoğunluğu azalacak şekilde planlamak front load f.
birinin bir konuyu derinlemesine/yoğun bir şekilde düşünmesine neden olmak give someone furiously to think f.
rakibe yoğun bir şekilde hücum etmek take the game to f.
havada yoğun bir şekilde asılı kalmak lie heavy f.
yoğun bir şekilde yağmur yağmak rain like a cow pissing on a flat rock f.
yoğun bir şekilde incelemek powerstudy f.
yoğun bir şekilde çalışmak powerstudy f.
(birinin) bir konuyu derinlemesine/yoğun bir şekilde düşünmesine neden olmak give (one) furiously to think f.
Technical
(elektrik akımı veya gerilim) yoğun bir şekilde salınım yapmak surge f.
Medical
çok güzel sanat eserleriyle veya doğal güzelliklerle yoğun bir şekilde karşılaşıldığında (kalp çarpıntısı veya baş dönmesi gibi durumlar ile) duyulan psikosomatik rahatsızlık stendhal's syndrome i.
çok güzel sanat eserleriyle veya doğal güzelliklerle yoğun bir şekilde karşılaşıldığında (kalp çarpıntısı veya baş dönmesi gibi durumlar ile) duyulan psikosomatik rahatsızlık stendhal syndrome i.
çok güzel sanat eserleriyle veya doğal güzelliklerle yoğun bir şekilde karşılaşıldığında (kalp çarpıntısı veya baş dönmesi gibi durumlar ile) duyulan psikosomatik rahatsızlık hyperkulturemia i.
çok güzel sanat eserleriyle veya doğal güzelliklerle yoğun bir şekilde karşılaşıldığında (kalp çarpıntısı veya baş dönmesi gibi durumlar ile) duyulan psikosomatik rahatsızlık florence syndrome i.
Psychology
hastanın korku yaratan duruma ani ve yoğun bir şekilde maruz bırakıldığı bir psikoterapi yöntemi flooding i.
Biochemistry
belirli yeşil suyosunlarında oluşan, yoğun bir şekilde nişasta ile dolu yıldız şekilli çoğaltıcı madde amylum star i.
Marine Biology
doğu hindistan'da bulunan, eti ve havyarı için yoğun bir şekilde avlanan bir ringa balığı trubu (clupea toli) i.
Astronomy
çekirdeği çok yoğun olduğu için bozulan düşük kütleli bir yıldızda meydana gelen helyumun patlayıcı bir şekilde yanması helium flash i.
Botanic
amerika'nın kuzeybatısı ve kanada'nın güneybatısına özgü, yoğun bir şekilde kümelenmiş dik yaprakları ve sarı çiçekleri olan bir ot haplopappus acaulis i.
amerika'nın kuzeybatısı ve kanada'nın güneybatısına özgü, yoğun bir şekilde kümelenmiş dik yaprakları ve sarı çiçekleri olan bir ot stemless golden weed i.
amerika'nın kuzeybatısı ve kanada'nın güneybatısına özgü, yoğun bir şekilde kümelenmiş dik yaprakları ve sarı çiçekleri olan bir ot stenotus acaulis i.
yapısında yoğun şekilde ağır metallerin bulunduğu bir bitki hyperaccumulator i.
Breeding
hayvanları çitle çevrili dar alana kapatarak kısa süreli ve yoğun bir şekilde otlatma folding [uk] i.
History
moğol hükümdarı cengiz han tarafından hizmete sokulup yoğun bir şekilde kullanılan ve büyütülen, daha sonraki hükümdarlar tarafından da kullanılan posta sistemi yam [mongolian] i.
Religious
kendini yoğun bir şekilde dine adama ile ilgili theopathetic s.
kendini yoğun bir şekilde dine adamaya ait theopathetic s.
kendini yoğun bir şekilde dine adayan theopathetic s.
kendini yoğun bir şekilde dine adama ile ilgili theopathic s.
kendini yoğun bir şekilde dine adamaya ait theopathic s.
kendini yoğun bir şekilde dine adayan theopathic s.
Military
diğer nükleer bombalara kıyasla, yoğun nötron ve gama ışını salınımı, daha düşük basınç dalgası ve daha az artık radyasyon ortaya çıkaracak şekilde tasarlanmış bir nükleer silah n-bomb i.
Slang
başka bir eserden yoğun şekilde etkilenmiş eser rip-off i.