Geçmiş

zaten

"zaten" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 15 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	zaten	already zf.
General
2	Genel	zaten	anyway zf.
3	Genel	zaten	in any case zf.
4	Genel	zaten	besides zf.
5	Genel	zaten	after all zf.
6	Genel	zaten	as a matter of fact zf.
7	Genel	zaten	aforetime zf.
8	Genel	zaten	done [dialect] zf.
9	Genel	zaten	so much so that bağ.
10	Genel	zaten	moreover bağ.
Phrases
11	İfadeler	zaten	as it is expr.
12	İfadeler	zaten	in any event expr.
Colloquial
13	Konuşma Dili	zaten	in the first place expr.
14	Konuşma Dili	zaten	as far as that goes expr.
15	Konuşma Dili	zaten	so much so expr.

"zaten" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 139 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	(zaten var olan şeyi) yeni baştan yapmak	reinvent f.
2	Genel	zaten bilinen bir şeyi ekleyerek anlamı genişleten	ampliative s.
3	Genel	fakat zaten	but then zf.
Phrasals
4	Öbek Fiiller	adından da belli zaten	does (exactly) what it says on the box expr.
Phrases
5	İfadeler	zaten öyle yapmayacak ki	it isn't as though expr.
6	İfadeler	zaten öyle olmayacak ki	it isn't as though expr.
7	İfadeler	zaten gittim oraya (tişörtünü de/kupa da/mıknatıs da aldım)	been there, done that, bought the T-shirt expr.
8	İfadeler	duymayan kalmadı zaten	you can't unring a bell expr.
9	İfadeler	bu kısmı biliyorum zaten	this is where I came in expr.
10	İfadeler	(ondan) başka şey beklenmezdi zaten	i wouldn't doubt (someone) [ireland] expr.
Colloquial
11	Konuşma Dili	beyazların başka kültürde zaten var olan bir şeyi yeni keşfetmiş gibi yapması	columbusing i.
12	Konuşma Dili	zaten ne bekleyebilirsin ki?	what can you expect? expr.
13	Konuşma Dili	zaten olup olacağı bu kadar	what can you expect? expr.
14	Konuşma Dili	zaten başka ne olabilirdi ki?	what can you expect? expr.
15	Konuşma Dili	zaten ne bekleyebilirsin ki?	what do you expect? expr.
16	Konuşma Dili	zaten olup olacağı bu kadar	what do you expect? expr.
17	Konuşma Dili	zaten başka ne olabilirdi ki?	what do you expect? expr.
18	Konuşma Dili	zaten bu yüzden	just because of this expr.
19	Konuşma Dili	zaten böyleydi	it was ever so expr.
20	Konuşma Dili	zaten böyleydi	it was ever thus expr.
21	Konuşma Dili	zaten ne olabilirdi ki?	What can you expect? expr.
22	Konuşma Dili	zaten ne olabilirdi ki?	what do you expect? expr.
23	Konuşma Dili	zaten öyle olmaması gerekir	I should think not expr.
24	Konuşma Dili	mesele de o (zaten)	that's just it expr.
25	Konuşma Dili	olay da o (zaten)	that's just it expr.
26	Konuşma Dili	sorun da o (zaten)	that's just it expr.
27	Konuşma Dili	konu da o (zaten)	that's just it expr.
28	Konuşma Dili	sıkıntı da o (zaten)	that’s just it expr.
29	Konuşma Dili	sıkıntı/problem de orada (zaten)	that’s just it expr.
30	Konuşma Dili	hep öyle olur zaten	always the way expr.
31	Konuşma Dili	(bu) hep böyle olur zaten	it's always the way expr.
32	Konuşma Dili	(bu) her zaman böyle olur zaten	it's always the way expr.
33	Konuşma Dili	(bu) hep böyle olur zaten	that's always the way expr.
34	Konuşma Dili	(bu) her zaman böyle olur zaten	that's always the way expr.
35	Konuşma Dili	zaten (birinin) ihtiyacı olan tek şey (bir şeydi)	(something) is all (one) needs expr.
36	Konuşma Dili	zaten (birinin) ihtiyacı olan tek şey (bir şeydi)	(something) is just what (one) needs expr.
37	Konuşma Dili	(bu hep) böyle olur zaten	(that's/it's) always the way expr.
38	Konuşma Dili	(bu) hep böyledir zaten	(that's/it's) always the way expr.
39	Konuşma Dili	(bu) her zaman böyle olur zaten	(that's/it's) always the way expr.
40	Konuşma Dili	(bu hep) böyle olur zaten	(that's/it's) always the way expr.
41	Konuşma Dili	(bu) hep böyledir zaten	(that's/it's) always the way expr.
42	Konuşma Dili	(bu) her zaman böyle olur zaten	(that's/it's) always the way expr.
43	Konuşma Dili	beni boş verin zaten	don't mind me expr.
44	Konuşma Dili	beni hiç düşünmeyin zaten	don't mind me expr.
45	Konuşma Dili	bu kısmı biliyoruz zaten	this is where we came in [dated] expr.
Idioms
46	Deyim	zaten herkesçe bilinen şeyleri dile getiren kişi	captain obvious i.
47	Deyim	zaten kötü olan/giden bir şeyin üstüne tuz biber ekme/olma	salt in the wound i.
48	Deyim	zaten kötü olan/giden bir şeyin üstüne tuz biber ekme/olma	salt in the wounds i.
49	Deyim	zaten kötü olan/giden bir şeyin üstüne tuz biber ekme/olma	salt in one's wound i.
50	Deyim	zaten kötü olan/giden bir şeyin üstüne tuz biber ekme/olma	salt in one's wounds i.
51	Deyim	zaten bol bulunduğu yere lüzumsuzca tedarik edilen şey	coals to newcastle i.
52	Deyim	zaten bilinen bir şeyi bildirmek/ tekrarlamak	preach to the converted f.
53	Deyim	zaten bilinen bir şeyi bildirmek/ tekrarlamak	preach to the choir f.
54	Deyim	zaten yeterince derdi/işi olmak	have a lot/enough on one's plate f.
55	Deyim	zaten yeterince derdi/işi olmak	have one's plate full f.
56	Deyim	(bir şeyi) zaten zar zor (yapmak)	as much as (one) could do (not) (to do something) f.
57	Deyim	(bir şeyi) zaten güç bela (yapmak)	as much as (one) could do (not) (to do something) f.
58	Deyim	zaten sinirli olan birini iyice sinirlendirmek	pour fuel on the fire f.
59	Deyim	zaten sinirli olan birini iyice sinirlendirmek	pour gas/gasoline on the fire f.
60	Deyim	(zaten) beklenen şeyler olmak	be (only) to be expected f.
61	Deyim	olması (zaten) normal olmak	be (only) to be expected f.
62	Deyim	zaten bilinen bir şeyi tekrarlamak	be preaching to the converted f.
63	Deyim	zaten yeterince derdi/işi olmak	have enough on (one's) plate f.
64	Deyim	zaten yeterince derdi/işi olmak	have enough on your plate f.
65	Deyim	zaten yeterince derdi/işi olmak	have a lot on your plate f.
66	Deyim	zaten mümkün bile değil	never mind zf.
67	Deyim	gerisini zaten biliyorsun anlatmaya gerek yok	the rest is history expr.
68	Deyim	(zaten ceza alacaksın) çalacaksan büyük çal	I might as well be hung for a sheep as a lamb expr.
69	Deyim	(zaten ceza alacaksın) çalacaksan büyük çal	I might as well be hanged for a sheep as for a lamb expr.
70	Deyim	adından da belli zaten	does (exactly) what it says on the tin [uk] expr.
71	Deyim	zaten çok bol olan boş zamanında (kinayeli bir ifade)	in my copious free time expr.
72	Deyim	adından da belli zaten	does what it says on the tin expr.
73	Deyim	zaten biliyoruz	water is wet expr.
74	Deyim	zaten ortada	water is wet expr.
Speaking
75	Konuşma	bunu kendime zaten soruyorum	I do ask myself that expr.
76	Konuşma	bunu zaten söyledin	you already said that expr.
77	Konuşma	ben zaten yalnızım	I'm already alone expr.
78	Konuşma	bunu zaten yaptım	I have already done that expr.
79	Konuşma	bunu zaten biliyoruz	we know that already expr.
80	Konuşma	bunu zaten biliyordum	I know that already expr.
81	Konuşma	ben de öyle diyorum zaten	that's exactly what i'm saying expr.
82	Konuşma	cevabı biliyorum zaten	I already know the answer expr.
83	Konuşma	çoğu zaten faturalara gidiyor	most of it goes towards paying the bills expr.
84	Konuşma	görünce anlaşılıyor zaten	it can speak for itself expr.
85	Konuşma	e zaten gerisi malum	the rest is history expr.
86	Konuşma	öyle gibisin zaten	you look like one expr.
87	Konuşma	ondan zaten hoşlanmıyorum	I don't like her anyway expr.
88	Konuşma	sen zaten ölüsün	you're already dead expr.
89	Konuşma	sen zaten yeterince iyisin	you're already good enough expr.
90	Konuşma	senden de başka türlüsü beklenemez zaten	I'd expect nothing less from you expr.
91	Konuşma	saat zaten 7 oldu	it's already 7 o`clock expr.
92	Konuşma	saat zaten 7 oldu	it is already 7 o`clock expr.
93	Konuşma	saat zaten yedi oldu	it's already 7 o`clock expr.
94	Konuşma	saat zaten yedi oldu	it is already seven o`clock expr.
95	Konuşma	saat zaten 7 oldu	it is already seven o`clock expr.
96	Konuşma	saat zaten yedi oldu	it's already seven o`clock expr.
97	Konuşma	saat zaten 7 oldu	it's already seven o`clock expr.
98	Konuşma	saat zaten yedi oldu	it is already 7 o`clock expr.
99	Konuşma	zaten saat 7 oldu	it is already 7 o`clock expr.
100	Konuşma	zaten saat yedi oldu	it is already 7 o`clock expr.
101	Konuşma	zaten saat 7 oldu	it's already seven o`clock expr.
102	Konuşma	zaten saat yedi oldu	it's already seven o`clock expr.
103	Konuşma	zaten saat 7 oldu	it is already seven o`clock expr.
104	Konuşma	yatakları topladım zaten	I have already made the beds expr.
105	Konuşma	zaten saat yedi oldu	it is already seven o`clock expr.
106	Konuşma	zaten anlamıştım	I thought so expr.
107	Konuşma	zaten bunu bekliyordum	I thought as much expr.
108	Konuşma	yakın zaten yürürüm	it's nearby i'll walk expr.
109	Konuşma	zaten bunu hiç bilemeyeceksin	you'll never know anyway expr.
110	Konuşma	zaten saat 7 oldu	it's already 7 o`clock expr.
111	Konuşma	zaten saat yedi oldu	it's already 7 o`clock expr.
112	Konuşma	zaten anlamıştım	I understood so expr.
113	Konuşma	zaten burada bile olmamam gerekiyor	I'm not even meant to be here expr.
114	Konuşma	(zaten kötü olan bu durum) daha da kötüleşiyor/daha da kötü oldu	this is going from bad to worse expr.
Technical
115	Teknik	zaten çalışıyor	already working expr.
Computer
116	Bilgisayar	adresiniz zaten kayıtlı	your address is already subscribed expr.
117	Bilgisayar	bu sürücü zaten var	driver exists expr.
118	Bilgisayar	bu profil zaten onaylandı	this profile has already been confirmed expr.
119	Bilgisayar	dosya zaten açık	file already open expr.
120	Bilgisayar	girdiğiniz email adresi zaten başka bir facebook hesabında kullanılıyor	the email address you entered is already in use on another facebook account expr.
121	Bilgisayar	kullanıcı adı zaten var	username already exists expr.
122	Bilgisayar	zaten çalışıyor	already running expr.
123	Bilgisayar	zaten açık	already open expr.
124	Bilgisayar	zaten var	already exists expr.
125	Bilgisayar	kullanıcı zaten var	user already exists expr.
126	Bilgisayar	kullanıcı zaten mevcut	user already exists expr.
Medical
127	Medikal	(zaten çatlamış kemik) tekrar çatlamak	refracture f.
128	Medikal	(zaten kırılmış kemik) tekrar kırılmak	refracture f.
Physiology
129	Fizyoloji	zaten gebe iken gebe kalınması durumu	superconception i.
Linguistics
130	Dilbilim	baş harfleri birleştirildiğinde zaten var olan bir kelimeyi oluşturan ifadeden yapılan akronim	backronym i.
131	Dilbilim	baş harfleri birleştirildiğinde zaten var olan bir kelimeyi oluşturan ifade	backronym i.
Slang
132	Argo	bir kadınla zaten sevişebiliyorsam neden evleneyim?	why buy a cow when (the) milk is free? expr.
133	Argo	bir kadınla zaten sevişebiliyorsam neden evleneyim	why buy a cow when you can get (the) milk for free? expr.
134	Argo	belliydi zaten	ns (no shit) exclam.
135	Argo	ortada/ortadaydı zaten	ns (no shit) exclam.
136	Argo	belliydi zaten	nss (no shit, sherlock) exclam.
137	Argo	ortada/ortadaydı zaten	nss (no shit, sherlock) exclam.
Modern Slang
138	Modern Argo	baş harfleri birleştirildiğinde zaten var olan bir kelimeyi oluşturan ifadeden yapılan akronim	anachronym i.
139	Modern Argo	sonrasında herkes de alkışlamıştır zaten (bir duruma/hikayeye inanmadığında)	and then everyone clapped expr.