zorunda olmak - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

zorunda olmak



"zorunda olmak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 13 sonuç

Türkçe İngilizce
General
zorunda olmak need to f.
zorunda olmak be obliged to do f.
zorunda olmak have f.
zorunda olmak have got to f.
zorunda olmak have to f.
zorunda olmak be obliged f.
zorunda olmak behoove [scotland] f.
zorunda olmak behove [scotland] f.
zorunda olmak belong [dialect] f.
zorunda olmak get f.
zorunda olmak require f.
Idioms
zorunda olmak be duty bound f.
zorunda olmak be bound to f.

"zorunda olmak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 43 sonuç

Türkçe İngilizce
General
evde kalmak zorunda olmak (hastalık vb nedeniyle) be laid up with f.
yatakta kalmak zorunda olmak (hastalık vb nedeniyle) be laid up with f.
-mek zorunda olmak have to f.
söylemek zorunda olmak have to tell f.
söylemek zorunda olmak have to say f.
beklemek zorunda olmak have to wait f.
ele almak zorunda olmak need to address f.
dikkat etmek zorunda olmak have to be careful f.
Phrasals
(birinin/bir şeyin bir şeyini) ödemek zorunda olmak owe (something) to (someone or something) f.
Colloquial
yapmak zorunda olmak do f.
bir şeyi yapmak zorunda olmak behoove one to do something f.
(bir şey) yapmak zorunda olmak have (something) to do f.
(bir şeyi) yapmak zorunda olmak be meant to (do something) f.
(bir şey yapmak) zorunda olmak have got to (do something) f.
şimdi gitmek zorunda olmak have to go now f.
çok/gerçek bir çaba sarf etmek zorunda olmak have to go some f.
(bir şey yapmak) zorunda olmak mean to (do something) f.
yapmak zorunda olmak mean to do f.
Idioms
elden gelen en büyük gücü kullanmak zorunda olmak be on the stretch f.
bir şey (dert/sorun) ile yaşamak zorunda olmak have to live with something f.
dikkat etmek zorunda olmak walk on eggs f.
dikkat etmek zorunda olmak walk on eggshells f.
dikkat etmek zorunda olmak walk on thin ice f.
(bir şeyi yapmak) için çok/gerçek bir çaba sarf etmek zorunda olmak have to go some to (do something) f.
bir şeyin kalanıyla yetinmek zorunda olmak suck hind tit f.
(bir şey yapmak) zorunda olmak/olmamak be not supposed to (do something) f.
(bir şey yapmak) zorunda olmak/olmamak (not) be supposed to (do something) f.
biri yapmak zorunda olmak behoove one to do f.
bir şey yapmak zorunda olmak bound to do something f.
yapmak zorunda olmak be bound to do f.
(bir şey yapmak) zorunda olmak have (got) to (do something) f.
gitmek zorunda olmak have to be moving along f.
kaçmak zorunda olmak have to be moving along f.
ayrılmak zorunda olmak have to be moving along f.
(bir daveti) geri çevirmek zorunda olmak have to beg off f.
yaya gitmek zorunda olmak have to hoof it f.
yürümek zorunda olmak have to hoof it f.
ile yaşamak zorunda olmak have to live with f.
kaçmak/gitmek/ayrılmak zorunda olmak have to run along f.
çıkmak zorunda olmak have to shove off f.
Speaking
neden son günde böyle bir şey olmak zorunda ki? why did this have to happen on the last day? expr.
yalnız olmak zorunda değilsin you don't have to be alone expr.
Basketball
24 saniye içerisinde şutu çekmek zorunda olmak shot clock i.