head - Türkisch Englisch Wörterbuch

head

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "head" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 285 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
head n. kelle
And we shall not be satisfied with the agency director's head.
Ajans direktörünün kellesiyle de yetinmeyeceğiz.

More Sentences
head n. kafa
There is no such thing as ghosts; it's all in your head.
Hayalet diye bir şey yoktur; hepsi senin kafanda yarattıkların.

More Sentences
head n. baş
We put out an extra setting at the head of the table.
Masanın başına fazladan bir masa koyduk.

More Sentences
head n. başkan
The Heads of State and Government, however, are absent from the World Food Summit in Rome this week.
Ancak Devlet ve Hükümet Başkanları bu hafta Roma'da düzenlenen Dünya Gıda Zirvesi'ne katılmıyor.

More Sentences
General
head n. kafa (ses aygıtında manyetik)
I was planning to use the recording device, but the head wouldn't work.
Kayıt cihazını kullanmayı planlıyordum ama kafa kısmı çalışmadı.

More Sentences
head n. tepe
She was soaked from head to foot.
Tepeden tırnağa sırılsıklam olmuştu.

More Sentences
head n. doruk
She says, I was a drug addict, and it came to a head when I was 45.
Diyor ki, uyuşturucu bağımlısıydım ve 45 yaşımdayken doruğa ulaştım.

More Sentences
head n. akıl
In English, we say, "two heads are better than one".
İngilizcede "akıl akıldan üstündür" deriz.

More Sentences
head n. şef
The situation is being closely monitored by the EU heads of mission on the ground.
Durum, sahadaki AB misyon şefleri tarafından yakından takip edilmektedir.

More Sentences
head n. müdür
I have an appointment with the head of the sales department.
Satış departmanı müdürüyle bir randevum var.

More Sentences
head n. zirve
She has always been at the head of her class.
O her zaman sınıfının zirvesinde oldu.

More Sentences
head n. köpük
It is carbon dioxide that forms the bubbles in the head.
Köpükteki kabarcıkları oluşturan karbondioksittir.

More Sentences
head n. lider
He is at the head of the class.
O, sınıf lideridir.

More Sentences
head n. beyin
Use your head.
Beynini kullan.

More Sentences
head n. reis
Tom is the head of the household.
Evin reisi Tom.

More Sentences
head n. yönetici
He's the head of the marketing department.
O, pazarlama bölümünün yöneticisidir.

More Sentences
head n. kafa
We cannot bury our heads in the sand and deny the fact that this is already happening.
Kafamızı kuma gömüp bunun zaten gerçekleşmekte olduğu gerçeğini inkar edemeyiz.

More Sentences
head n. başkan
These legal proceedings against a former head of government are classical preventive human rights policy.
Eski bir hükûmet başkanına karşı yürütülen bu yasal işlemler klasik önleyici insan hakları politikasıdır.

More Sentences
head n. baş
She had a painful pimple with a pus-filled head.
Başı irin dolu ve ağrılı bir sivilcesi vardı.

More Sentences
head n. düşünme
She needs to keep a clear head for her interview.
Görüşme için sakin kafayla düşünmesi gerekiyor.

More Sentences
head n. kafası iyi
He must be off his head going out in this weather!
Bu havada dışarı çıktığına göre kafası iyi olmalı!

More Sentences
head n. baş (uzunluğu)
The tree's lowest branch was a head above the fence.
Ağacın en alt dalı çitin bir baş yukarısındaydı.

More Sentences
head n. burun
We walked all the way from Sandy Head.
Sandy Burnu'ndan ta buraya kadar yürüdük.

More Sentences
head v. yönetmek
Moreover, the Ombudsman does not do much other than head up the work.
Ayrıca Ombudsman, çalışmaları yönetmek dışında pek bir şey yapmamaktadır.

More Sentences
head v. gitmek
That is why it is so incredibly tragic to see it heading straight for the abyss.
Bu nedenle uçuruma doğru gittiğini görmek son derece trajiktir.

More Sentences
head v. yönelmek
Tom is headed this way.
Tom bu yola yöneldi.

More Sentences
head v. başına geçmek (şirket vb)
I was offered to head up the legal team.
Bana hukuk ekibinin başına geçmem teklif edildi.

More Sentences
head v. başında olmak
They're looking for a new CEO, and his name heads the list.
Yeni bir CEO arıyorlardı ve onun adı listenin başındaydı.

More Sentences
head v. karşı karşıya gelmek
At the time, the President of the Commission decided to head for a confrontation with Parliament.
O sırada Komisyon Başkanı Parlamento ile karşı karşıya gelmeye karar verdi.

More Sentences
head v. yola çıkmak
It was time he headed towards the airport.
Havaalanına doğru yola çıkma vakti gelmişti.

More Sentences
head v. başlığını taşımak
The first slide was headed 'Our vision and mission.'
İlk slayt "Vizyonumuz ve misyonumuz" başlığını taşıyordu.

More Sentences
head v. kafa vuruşu yapmak
You can't touch the ball, but heading is allowed.
Topa dokunamazsınız ama kafa vuruşu yapabilirsiniz.

More Sentences
head v. önderlik etmek
We watched the parade headed by Governor Maxwell.
Vali Maxwell'in önderliğindeki geçit törenini izledik.

More Sentences
head v. ilerlemek
In this way, we will be able to head towards real equality.
Bu şekilde, gerçek eşitliğe doğru ilerleyebileceğiz.

More Sentences
head suf. baş
The group reached a settlement at the head of the valley.
Grup vadinin başında bir anlaşmaya vardı.

More Sentences
head suf. kafa
Burying one's head in the sand and pretending the problem does not exist is not the right way.
Kafayı kuma gömmek ve sorun yokmuş gibi davranmak doğru bir yol değildir.

More Sentences
head suf. tepe
He stared at me from head to foot.
Bana tepeden tırnağa baktı.

More Sentences
Politics
head n. baş
I used a whole head of lettuce for this salad.
Bu salata için bütün bir marul başını kullandım.

More Sentences
head n. reis
He is the head of the house.
O; evin reisidir.

More Sentences
head n. şef
I and members of my core team also briefed heads of mission in Islamabad on a weekly basis.
Ben ve çekirdek ekibimin üyeleri ayrıca İslamabad'daki misyon şeflerini haftalık olarak bilgilendirdik.

More Sentences
Anatomy
head n. baş
I hit my head yesterday and it still hurts.
Dün başımı çarpmıştım ve hâlâ acıyor.

More Sentences
General
head n. başucu
head n. fıkra
head n. yüznumara
head n. memba
head n. şapka
head n. manşet
head n. madde
head n. su irtifası
head n. cephe
head n. adet
head n. konu başlığı
head n. tarz
head n. kaymak
head n. önder
head n. ön taraf
head n. baş yer
head n. zeka
head n. göbek
head n. ser
head n. başak
head n. kaynak
head n. kapı
head n. uç kısım
head n. şahika
head n. saksı
head n. fasıl
head n. baş (sebzede)
head n. ana
head n. pınar başı
head n. üst kısım
head n. tura
head n. baş taraf
head n. kişi
head n. konu
head n. köpük (bira vb)
head n. başlık
head n. insan veya hayvan başına göre uzunluk veya yükseklik
head n. istidat
head n. beceri
head n. irade
head n. bir şeyin meraklısı olan kimse
head n. aptal kimse
head n. adi kimse
head n. kafa resmi
head n. portre
head n. yalnız hayvan
head n. öne doğru hareket
head n. doğuştan gelen yetenek
head n. dağlık burun
head n. şef garson
head n. dönüm noktası
head n. (uzun nesnelerin ucundaki) çıkıntı
head n. alet başlığı
head n. en önemli uç
head n. davul derisi
head n. ilerleme
head n. ana fikir
head n. yuvarlak kompakt kütle
head n. zor mafsal
head n. ok ucundaki v şeklinde işaret
head n. kabiliyet
head n. tolerans
head n. denge
head n. ağız
head n. saç
head n. girişin en uzağındaki kısım
head n. yangının merkezi
head n. süzgeç başlığı
head n. spor aletlerinin topa vurulan kısmı
head n. keman kafası
head n. puronun ağza konulan ucu
head n. rulo kağıt için koruyucu kapaklar
head n. at arası örtüsü
head n. fıçı veya varilin en üst kısmı
head n. davul derisi
head n. kafaya benzeyen şey
head n. kafa şeklindeki şey
head n. kafa temsili
head v. geçmek
head v. yollanmak
head v. kullanmak
head v. başı çekmek
head v. baş vermek
head v. kafa ile vurmak
head v. kafa vurmak
head v. baş olmak
head v. sorumlu olmak
head v. bir yöne doğru hareket etmek/ettirmek
head v. yönlendirmek
head v. olgunlaşmak
head v. başına geçmek
head v. -in birincisi olmak
head v. (topa) kafa vurmak
head v. başkanı olmak
head v. başkanlığını yapmak
head v. başını almak
head v. başını çıkarmak
head v. baş çıkarmak
head v. kellesini uçurmak
head v. önüne atılmak
head v. yöneltmek
head v. baş vermek
head v. başı çekmek
head v. kaynağı olmak
head v. aralıklı olarak akmak
head v. başında bulunmak
head v. başında yer almak
head adj. başta olan
head adj. meraklı
head adj. başa ait
head adj. baş ile ilgili
head adj. baştaki
head adj. önden gelen
head adj. önden hareket eden
head suf. zihni bir şey ile dolu olan kimse
head suf. ilki
head suf. kaynak
head suf. kök
Colloquial
head n. akşamdan kalmışlık
head n. içki sersemliği
head n. akşamdan kalmalık
head n. uyuşturucu kültürüne dahil kimse
head n. hippi
head n. uyuşturucu kullanımı sebebiyle toplumdan ayrışmış kimse
head n. akıllı kimse
head n. entelektüel kimse
head n. kafalı kimse
head n. kafası çalışan kimse
head n. baş ağrısı
head n. okul müdürü
Politics
head n. unvan
head v. yönetmek
Advertising
head n. başlık
head n. büyük manşet
head n. serlevha
Technical
head n. başlık
head n. basma yüksekliği
head n. bodoslama
head n. çengel
head n. düşü yüksekliği
head n. düşü
head n. hed
head n. pruva
head n. silindir kapağı
head n. yükseklik
head n. lakros sopasının yuvarlak ucu
head n. savaş başlığı
head n. uygulama başlığı
head n. metal başlık
head n. ağla desteklenen demiryolu rayı
head v. başta olmak
head v. önde gelmek
head v. yöneltmek
Mechanic
head n. mesnet
head n. torna başı
Construction
head n. kısa kenar
Automotive
head n. silindir kapağı
Aeronautic
head v. yola çıkmak
Marine
head n. gemi tuvaleti
head n. geminin baş tarafı
head n. gemi tuvaletlerine verilen isim
head n. seren yakası
head n. yük
head n. geminin başı
head n. yelkenin üst kısmı
head n. dikme tepesi
head n. direğin üst ucundaki katlama
head n. serenlerin demirin bedeniyle birleştiği kısım
head v. başı bir tarafa doğru olmak
head v. başı çevrili olmak
head v. (gemiyi) bir yöne çevirmek
Mining
head n. kömür ocağı geçidi
head n. kömür madeni galerisi
Pathology
head n. sivilce ucu
head n. çıban başı
Gastronomy
head n. kaymak
Physics
head n. sıvının iki farklı noktasındaki derinlik farkı
head n. sıvı veya gaz tarafından uygulanan basınç
head n. basınç
head n. basınç uygulayan sıvı veya gaz
Zoology
head n. skoleks
Botanic
head n. yoğun çiçekli görünüm
head n. bitki başı
head n. bitki tepesi
head n. yoğun bitki kümesi
head n. yoğun çiçek kümesi
head v. (ağacın veya bitkinin) üst dallarını kesmek
head v. üst sürgünlerini kesmek
head v. baş vermek
Agriculture
head n. baş damıtma işleminde önden alınan baş mahsul
head n. tarla sulamada kullanılan su
head n. toprak akmasıyla sürüklenen materyal
head v. (ekinin) başlarını keserek biçmek
Breeding
head n. geyiğin boynuzları
head n. hayvan sayma birimi
Education
head n. üniversite müdürü
head n. üniversite binası müdürü
Linguistics
head n. baş sözcük
head n. tamlayan
Geography
head n. nehir kaynağı
head n. dere kaynağı
head n. dağlık burun
head n. sürülmemiş arazi
head n. doğal yükselti
head n. baraj
head n. set
head n. akıntı
head v. doğmak
Geology
head n. basınç yüksekliği
head n. büyük kristal kayaçların kırılmasının en zor olduğu pozisyon
Military
head n. askeri düzenin önü
head n. askeri alayın önü
Hunting
head v. (tilkiyi) yolundan saptırmak
Sport
head n. at kafası
head n. zafere olan kıl payı mesafe
head n. (körling) kafa
head n. sıra
head n. tur
head n. round
Music
head n. gitar kafası
head n. telli enstrümanda tellerin sarılı olduğu akort etme bölgesi
head n. flüt başı
head n. notanın ucundaki oval kısım
Photography
head n. tripod başlığı
head n. agrandisör başlığı
Printery
head n. kitap başı
head n. sayfa başı
head n. kategori
head n. sayfa başı boşluğu
Archaic
head n. toplu kuvvet
head n. toplu kuvvet
Engineering
head n. içten yanmalı cihazdaki kapalı silindir ucu
head n. torna veya delme makinesindeki kesici alet(ler)in bulunduğu cihaz
Slang
head n. oral seks
head n. tuvalet
head n. fanatik
head n. hayran
head adj. uyuşturucular ile ilgili
head adj. uyuşturucu kullananlar ile ilgili
head adj. uyuşturuculara ait
head adj. uyuşturucu kullananlara ait
head adj. uyuşturucu kullananlar için
head adj. uyuşturucular için
head adj. uyuşturucu madde kullanım araçlarıyla ilgili

Bedeutungen, die der Begriff "head" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
head nurse n. başhemşire
I would like to speak to the head nurse.
Başhemşire ile konuşmak istiyorum.

More Sentences
General
head start n. avans
Tom got a head start.
Tom bir avans aldı.

More Sentences
head office n. merkez
Tom lost his job when his branch of the company amalgamated with head office.
Tom, şirketin şubesi merkezle birleşince işini kaybetti.

More Sentences
head nurse n. baş hemşire
Can I speak to the head nurse?
Baş hemşire ile konuşabilir miyim?

More Sentences
head of security n. güvenlik şefi
I'd like to talk to the head of security.
Güvenlik şefiyle konuşmak istiyorum.

More Sentences
head office n. genel merkez
Our head office is in Boston.
Bizim genel merkezimiz Boston'dadır.

More Sentences
head start n. avantaj
Tom gave me a head start.
Tom bana avantaj sağladı.

More Sentences
head chef n. aşçıbaşı
Fadil was the head chef.
Fadıl aşçıbaşıydı.

More Sentences
head for v. yönelmek
Tom turned and headed for the door.
Tom döndü ve kapıya yöneldi.

More Sentences
head for v. gitmek
They worry me because we are heading for an economy which is no longer as strong.
Beni endişelendiriyorlar çünkü artık eskisi kadar güçlü olmayan bir ekonomiye doğru gidiyoruz.

More Sentences
collide head-on v. kafa kafaya çarpışmak
Two trains collided head-on in Italy, killing 22 passengers.
İtalya'da iki tren kafa kafaya çarpıştı, 22 yolcu öldü.

More Sentences
Common Usage
head scarf n. baş örtüsü
head teacher n. okul müdürü
the head church n. başkilise
General
head scarf n. baş bağlama
silk head scarf n. poşu
hammer head n. çekiç başı
light in the head n. ahmak
head clerk n. baş katip
head guard n. başgardiyan
loss of head n. yük kaybı
axe head n. balta başı
head loss n. irtifa kaybı
head of decoration n. dekorasyon şefi
head of the finance office n. mal müdürü
provincial head n. il başkanı
head of the registry office n. nüfus müdürü
capstan head n. palamar babası
office of a head clerk n. başkatiplik
ax head n. balta başı
department head n. bölüm başı
magnetic recording head n. manyetik kayıt kafası
running head n. dizi başlık
head of the family n. aile reisi
head cook n. aşçı başı
mace head n. topuz başı
head clerk n. başkatip
head of the state n. devlet başkanı
head office location n. merkez ofis mahalli
head teacher n. baş öğretmen
a roof over one's head n. başını sokacak bir yer
head cook n. aşçıbaşı
head of reception n. resepsiyon şefi
head ache n. baş ağrısı
artesian head n. artezyen yükü
head waiter n. baş hizmetçi
head scarf n. börk
head workman n. ustabaşı
countersunk head n. gömme baş
head start n. üstünlük
head lice n. saç biti
radio head n. bir ingiliz rock grubu
rudder head n. dümen başı
flower head n. çiçeklik
head of female servants n. kalfa
head of a boil n. çıban başı
back of the head n. ense
head scarf n. başörtü
head mechanic n. makine ustası
head hunter n. insan başı avlayıcı
nail head n. çivi başı
head of department n. daire başkanlığı
corporate head n. şirketin yöneticisi
head cold n. ingin
head official of a district n. kaymakam
mutton head n. ahmak
swimming of the head n. baş dönmesi
golf club head n. golf kulübü başkanı
wig as head scarf n. başörtü peruka
head wind n. pruva rüzgarı
magnetic head n. manyetik kafa
head of the financial department n. defterdar
unit head n. şube müdürü
head of departments n. daire başkanı
letter head n. mektup başlığı
head band n. saç bandı
head technician n. başteknisyen
head nursing n. başhemşirelik
head actor n. başaktör
head of company n. şirket yöneticisi
head of provincial treasury n. defterdar
optical sound head n. optik ses kayıt kafası
panning head n. panorama başlığı
optical sound head n. optik seslendirme kafası
panning head n. pan başlığı
panning head n. çevrinme başlığı
razor with a movable (shaving) head n. oynar başlıklı
head office n. yönetim merkezi
head physician n. başhekimlik
arrow head n. ok ucu
cutting head n. kesme kafası
a roof over one's head n. başını sokacak bir dam
head gate n. set
head gate n. bent kapağı
head level n. baş hizası
drum head n. ırgat başlığı
drum head n. davul derisi
a head-on collision n. kafa kafaya çarpışma
death's-head n. ölümü simgeleyen kafatası
head-dress n. başlık
hand-printed head scarve maker n. yemenici
hand-printed head scarve seller n. yemenici
hand-printed head scarve selling n. yemenicilik
co-head the department of n. ... bölümü başkan yardımcılığı
head-hunting n. kafa avcılığı
hand-printed head scarve making n. yemenicilik
head-on collision n. kafa kafaya çarpışma
bullet-head n. inatçı
fat-head n. mankafa
fat-head n. aptal
fork-head n. ön çatal (bisiklet)
co-head of department n. bölüm başkan yardımcısı
pan-and-tilt head n. panorama başlığı
shock-head n. gür saçlı
pudding-head n. ahmak
pudding-head n. mankafa
head piece n. üst başlık
head piece n. başlık
lost-head nail n. çok küçük başlı çivi
playback head n. yeniden oynatma kafası
playback head n. okuma kafası
crowned head n. hükümdar
head end business n. eşya taşıma işi
running head n. her sayfaya yazılan başlık
bobbing head doll n. baş kısmı büyük oyuncak biblo
big head n. kendini birşey sanan kişi
big head n. ukala
big head n. kendini beğenmiş
head shot n. sabıka fotoğrafı
head hunter n. insan avcısı
running head n. sayfa başlığı
running head n. kitabın her sayfasına yazılan başlığı
tooth brush with removable head n. üstü açılabilir kapaklı diş fırçası
sneaker head n. ayakkabı koleksiyoncusu
sneaker head n. ayakkabı tutkunu
head of IT department n. bilgi işlem daire başkanı
head of facility n. tesis başkanı
shower head n. duş başlığı
head waiter n. baş garson
the head n. en tepedeki insan
head of the department of n. anabilim dalı başkanı
head of fire brigade department n. itfaiye daire başkanı
damaged head n. başıbozuk
head guard n. koruyucu başlık
head guard n. kask
head of land registry office n. tapu sicil müdürü
deer head n. geyik başı
deer head n. geyik kafası
bobbing head doll n. genelde ünlü kişilerin bire bir kopyası olan başı vücudundan büyük ve kafası yayla sallanan oyuncak
head of the department n. bölümün başkanı
head manager n. başmüdür
head nurse n. servis sorumlusu/baş hemşire
head shot n. vesikalık çekim
head shot n. vesikalık fotoğraf
head director n. baş direktör
head noun n. asıl isim
cabbage head n. bir baş lahana
head of household n. evin direği
bullet head n. inatçı
bullet head n. küçük yuvarlak baş
death's head n. kurukafa
death's head n. kurukafa şekli
head cheerleader n. amigo kızların lideri
head-hunter n. insan başı avlayıcı
head lettuce n. göbek marul
seed head n. tohum kafası
seed head n. tohum başı
penis head n. penis başı
head of the penis n. penis kafası
head physician n. baş hekim
head of committee n. heyet başkanı
head of research n. araştırma başkanı
co-head n. eş başkan
former head n. eski başkan
deputy head teacher n. (okulda) müdür yardımcısı
head master n. okul müdürü
assistant to the head n. başyardımcı
head assistant n. başyardımcı
shaved head n. dazlak baş
shaved head n. jiletle kazınmış baş
shaved head n. sıfıra vurulmuş kafa
bald head n. kel kafa
golf club head n. golf sopası başı
golf club head n. golf sopası ucu
head cleaner n. kaset kafası temizleyici
head of clinic n. klinik başkanı
head of clinic n. klinik sorumlusu
head position n. baş duruşu
head posture n. baş duruşu
tooth brush with removable head n. çıkarılabilir başlıklı diş fırçası
bird head n. kuş kafası
bullet in the head n. kafadaki kurşun
harbor head n. liman başkanı
mop head n. paspas başlığı
bonus head n. bonus kafa
mop head n. paspas başlığı
grass head n. çim adam
a buck of the first head n. olgunluğa ulaşmış beş yaşında geyik boynuzu
talking head n. ekranda vücudunun sadece omuzundan üstü görünen program sunucusu
addle-head n. aptal
addle-head n. sersem
addle-head n. kuş beyinli
head cloth n. başörtüsü
wooden/block head n. tahta kafa
head butler n. baş kahya
chapter head n. bölüm başlığı
trail head n. patika başlangıcı
turk's head n. küçük bir sarığı andıran süs düğümü
turk's-head n. küçük bir sarığı andıran süs düğümü
turks-head n. küçük bir sarığı andıran süs düğümü
head scarf n. başlık
head scarf n. külah
horse head n. at kafası
horse head mask n. at kafası maskesi
bed-head [uk] n. yatak başlığı
white-head n. bir soyadı
hash head n. esrarkeş
head ache n. gelincik
head ache n. rahatsız edici durum
head ache n. endişe kaynağı
head count n. yoklama
head count n. yoklamada çıkan kişi sayısı
head count n. destek toplamı
head count n. güç toplamı
head count n. nüfus sayımı
head game n. manipüle etmek veya küçümsemek için kullanılan psikolojik taktik
head game n. akıl oyunu
head gardener n. baş bahçıvan
head gear n. koruyucu başlık
head gear n. miğfer
head gear n. at başlığı
head mic n. kafa mikrofonu
head of hair n. saç
head start n. iyi başlangıç
head start n. avantajlı başlangıç
head start n. erken başlama
head trip n. birinin duygularını ve fikirlerini keşfetme
head trip n. ilginç deneyim
head trip n. heyecan verici deneyim
head-banger n. heavy metal müzik hayranı
head-banger n. çılgın kimse
head-banger n. aptal kimse
head-butt n. kafa atma
head-hunting n. sebepsizce işten atma
head-load n. baş yükü
head-load n. afrikalı hamalların başında taşıyacağı şekilde ayarlamış yük
head-shrinker n. düşmanlarının kafasını kesip zafer hatırası olarak saklayan vahşi kimse
head-to-head n. iki taraf arasındaki mücadele
mop head n. kalın veya gür saç
mop head n. kalın veya gür saçlı kimse
mop head n. paspasın saçaklarını veya bezini tutmak için kullanılan kelepçe
mop head n. 1960'ların başında the beatles'ın saç stiline benzer kesim
department head n. kısım şefi
department head n. bölüm şefi
giddy-head n. aklına estiği gibi hareket eden kimse
head hugger n. bebek kafa yastığı
the head church n. başkilise
cittern-head [obsolete] n. mankafa
cittern-head [obsolete] n. dangalak
pill head n. hapçı
pudding head n. aptal kimse
pudding head n. ahmak kimse
pudding head n. mankafa
pudden-head n. aptal kimse
pudden-head n. ahmak kimse
pudden-head n. mankafa
pope's head n. (genellikle toz alma veya pencere yıkamada kullanılan) uzun saplı fırça
the voice inside your head n. iç sesim
the voice inside your head n. iç ses
the voice inside your head n. içimdeki ses
feather-head n. mankafa kimse
feather-head n. beyinsiz kimse
feather-head n. aklı bir karış havada kimse
feather-head n. havai kimse
fiddle head n. geminin pruvasındaki sarmal süs
fiddle head n. eğreltiotu gibi bitkilerin ucunda bulunan kıvrık kısım
shrunken head n. kesik insan kafası
shrunken head n. küçültülmüş kafa
head on a spike n. kazığa oturtulmuş kelle
head writer n. baş yazar
head on a spike n. kazığa oturtulmuş kafa
spread head n. birbirine bakan iki kitap sayfası
strap head n. kaymalı yatağı destek için kullanılan metal yuva
strap head n. metal mil kovanı yuvası
strap head n. şaft kovanı yuvası
head towards v. yönelmek
talk somebody's head off v. kafasını şişirmek
head someone off v. birini kösteklemek
head for v. koyulmak
swing one's head v. gerdan kırmak
head off v. önlemek
turn one's head v. gururlandırmak
put one's head in the lion's mouth v. tehlikeye atılmak
head someone off v. birinin ilerlemesini engellemek
bring matters to a head v. çıbanın başını koparmak
incline one's head v. başını eğmek
get something through someone's head v. bir şeyi birinin kafasına sokmak
go off one's head v. oynatmak
lose one's head/temper v. zıvanadan çıkmak
get to somebody's head v. başına vurmak
come to a head v. sona ermek
come to a head v. dönüm noktasına varmak
shake one's head v. başını sallamak
head for v. bir yere doğru ilerlemek
be unable to make head or tail of v. akıl erdirememek
go off one's head v. çıldırmak
lose one's head v. zıvanadan çıkmak
have a swollen head v. burnu büyümek
head something off v. bir şeyin yolunu kesmek
have one's head screwed on right v. aklı başında biri olmak
have a good head on one's shoulders v. sağduyu sahibi olmak
cut off one's head v. kellesini uçurmak
go to somebody's head v. çarpmak
be over one's head v. boyunu geçmek (su)
go to one's head v. kendini bir şey zannetmesine sebep olmak
head off v. önüne geçmek
have a good head on one's shoulders v. aklı başında biri olmak
eye from head to foot v. süzmek
have one's head in the clouds v. aklı bir karış havada olmak
head someone off v. birinin yolunu kesmek
turn somebody's head v. sarhoş etmek
put one's head in the lion's mouth v. kellesini koltuğuna almak
go to one's head v. başını döndürmek
go to somebody's head v. başını döndürmek
hold one's head high v. başını dik tutmak
go off one's head v. fıttırmak
head the poll v. seçimde kazanmak
eye from head to foot v. baştan aşağı süzmek
head off v. savmak
lose one's head v. aklı başından gitmek
come to a head v. doruğa ulaşmak
lose one's head v. cinleri başına toplanmak
come to a head v. baş vermek
keep one's head v. kendine hakim olmak
set a price on someone's head v. aranılan bir kimsenin kellesine fiyat biçmek
head off v. yolunu kesmek
head off v. yönünü değiştirmek
come to a head v. çıkmak
go to one's head v. başına vurmak (içki)
hammer an idea into someone's head v. bir fikri birinin kafasına sokmak
go off one's head v. cinnet getirmek
bring to a head v. karar noktasına getirmek
go off one's head v. sapıtmak
be at the head of v. başında bulunmak
have a good head on one's shoulders v. çok zeki olmak
suffer from a swollen head v. küçük dağları ben yarattım demek
be over one's head v. boyunu aşmak (su)
puzzle one's head v. kafa patlatmak
turn someone's head v. birinin başını döndürmek
head something off v. bir şeyi engellemek
puzzle one's head v. kafa yormak
put a price on somebody's head v. başına ödül koymak
lose one's head v. kendinden geçmek
enter one's head v. aklına gelmek
come to a head v. son noktaya varmak
get it into one's head that ... v. kafasına koymak
turn one's head v. başını döndürmek
head something off v. bir şeyin ilerlemesini engellemek
have no roof over one's head v. başını sokacak bir yeri olmamak
lose one's head v. paniğe kapılmak
knock one's head against the wall v. başını taştan taşa vurmak
be off one's head v. kafayı üşütmek
not to touch a hair of someone's head v. kılına dokunmamak
drum something into somebody's head v. kafasına sokmak
get something through someone's head v. bir şeyi birine anlatmak
turn somebody's head v. başını döndürmek
head the company v. şirketin başına geçmek
head the company after someone v. birisinden sonra şirketin başına geçmek
head the company v. şirketi yönetmek
compete head to head v. başa baş rekabet etmek
compete head to head v. başa baş yarışmak
beat something into somebody's head v. kafasına sokmak
give somebody his head v. serbest bırakmak
talk off the top of one's head v. ezbere konuşmak
be in over one's head v. haddini aşmak
be in over one's head v. haddini bilmemek
be in over one's head v. çizmeyi aşmak
get one's head screwed on right v. akıllanmak
duck the head v. şaşırtmak
hold one's head high v. başı dik durmak
bend one's head v. başını eğmek
bend head v. baş eğmek
bury one's head in the pillow v. kafasını yastığa gömmek
can't get one's head round something v. kabullenememek
can't get one's head round something v. anlayamamak
lift one's head v. kafasını kaldırmak
raise one's head v. kafasını kaldırmak
put something into one's head v. aklına sokmak
tilt head v. baş eğmek
fall head over heels v. tepetaklak düşmek
shoot in the head v. başından vurmak
cut off one's head v. kafasını koparmak
drop one's head v. başını öne eğmek
duck one's head v. başını öne eğmek
bow one's head v. başını eğmek
hang one's head v. başını öne eğmek
lower one's head v. başını eğmek
drop one's head v. başını eğmek
bend one's head v. başını öne eğmek
hang one's head v. başını eğmek
lower one's head v. başını öne eğmek
bow one's head v. başını öne eğmek
duck one's head v. başını eğmek
(an idea) come into someone's head v. fikir gelmek
give a head start v. avantaj vermek
(an idea) pop into someone's head v. fikir gelmek
(an idea) pop into someone's head v. aklına bir fikir gelmek
(an idea) come into someone's head v. aklına bir fikir gelmek
take off the head of v. baş kesmek
sever the head from v. baş kesmek
chop off someone's head v. baş kesmek
turn one's head v. başını çevirmek
win by a head v. bir baş farkıyla kazanmak
win by a head v. bir baş farkı ile kazanmak
be head to head v. başa baş gitmek
be head to head v. kafa kafaya gitmek
be head to head v. başabaş gitmek
come to a head v. doruk noktasına ulaşmak
come to a head v. son haddine varmak
(not) harm a hair of somebody's head v. birinin kılına bile dokunmamak
head for the hills v. sıvışmak
use one's head v. kafayı kullanmak
go to one's head v. sersem etmek
go to one's head v. başına vurmak
head for v. -in istikametini tutmak
be head-in-the-clouds v. aklı bir karış havada olmak
be head-in-the-clouds v. aklı havada olmak
head for v. -e gitmek
head towards v. -e doğru yöneltmek
be head and shoulders above v. -den çok üstün olmak
head for v. -e doğru gitmek
get out of one's head v. beyninden kazımak
get out of one's head v. akıldan çıkarmak
get out of one's head v. kafasından atmak
be over one's head v. yeteneği dışında olmak
be over one's head v. bilgisi dışında olmak
have one's head screwed on the right way v. aklı başında biri olmak
keep one's head v. soğukkanlılığını yitirmemek
lose one's head v. kafası karışmak
lose one's head v. pusulayı şaşırmak
come into one's head v. aklına gelmek
cover one's head v. başını kapatmak
rest one's head v. kafasını dinlemek
rest one's head v. kafa dinlemek
head for silver screen v. gözünü beyazperdeye dikmek
cover one's head v. başını örtmek
raise one's head v. başını kaldırmak
lift one's head v. başını kaldırmak
head for disaster v. baştan kara gitmek
hold one's head up high v. başını dik tutmak
scratch one's head v. kafasını kaşımak
hit the nail right on the head v. kafasına çivi çakmak
throw a hood over one’s head v. kafasına çuval geçirmek
throw a hood over one’s head v. başına çuval geçirmek
head butt v. kafa atmak
head back home v. (geri) eve yönelmek
head back home v. eve (geri) yönelmek
head something at something v. bir şeyin rotasını bir yere doğru yöneltmek
cover one's head v. türban/başörtüsü takmak
hold a gun against one's head v. birinin kafasına silah dayamak
get in over head v. (su) boyu/boyunu aşmak
be in over head v. (su) boyu/boyunu aşmak
nod one's head yes v. evet anlamında başını sallamak
nod one's head yes v. başını evet anlamında sallamak
become the head of the v. (şirket/kulüp) başına geçmek
reah a head v. iyice kızışmak
reah a head v. doruk noktasına gelmek/ulaşmak
be in a head-on collision v. bir araçla kafa kafaya çarpışmak
head on crash v. (araç) kafa kafaya çarpışmak
stand on one's head v. amuda kalkıp durmak
put a gun to somebody's head v. birinin kafasına tabanca dayamak
hold a gun to somebody's head v. birinin kafasına tabanca dayamak
get shot in the head v. kafasından vurulmak
caress someone's head v. kafasını okşamak
caress someone's head v. başını okşamak
get head together v. kafayı toplamak
head up v. başına geçmek
head up v. başına geçirilmek
fall asleep the minute one's head hits the pillow v. kafasını yastığa koyar koymaz uyumak
fall asleep the minute one's head hits the pillow v. başını yastığa koyar koymaz uyumak
cracked your head open v. başını yarmak
cracked your head open v. kafasını yarmak
head straight for the top v. zirveye çıkmak
head straight for the top v. zirveye doğru yol almak
put one's head on someone's shoulder v. başını omzuna yaslamak
put one's head on someone's shoulder v. başını omuzuna yaslamak
tilt one's head v. başını yana yatırmak
tilt one's head v. başını yana eğmek
go over the head of a person v. üst makamdan birine itiraz etmek
knock in the head v. kafaya sert bir darbeyle yaşamına son vermek
show one's head v. görünmek
turn head v. yüzünü dönmek
show one's head v. baş göstermek
lift up one's head v. başını kaldırmak
turn head v. önünü dönmek
take (one's) head off v. (birinin) başını kesmek
take (one's) head off v. (birinin) kellesini vurmak/uçurmak
take (one's) head off v. (birinin) kafasını koparmak
head [australia] v. yazı tura atmak
head for v. kaderinde olmak