English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | on prep. | üzerinde | ||
There are a good many points on which further negotiation is needed. Üzerinde daha fazla müzakere yapılması gereken pek çok nokta var. More Sentences |
||||
General | ||||
General | on adj. | giyilmiş | ||
Tom has his sweater on backwards. Tom'un kazağı ters giyilmiş. More Sentences |
||||
General | on adj. | hazır | ||
Lunch is on. Öğle yemeği hazır. More Sentences |
||||
General | on adj. | giymiş | ||
Tom has his sweater on backwards. Tom kazağını ters giymiş. More Sentences |
||||
General | on adj. | açık | ||
Dietz's phone hasn't been turned on since Friday. Dietz'in telefonu Cuma gününden beri açık değil. More Sentences |
||||
General | on adv. | ileride | ||
Farther on, we came upon a house. İleride bir eve rastladık. More Sentences |
||||
General | on adv. | amacıyla | ||
I'm in Boston on business. Ticaret amacıyla Boston'dayım. More Sentences |
||||
General | on adv. | kıyısında | ||
My house is on the south bank of the Thames. Evim Thames Nehri'nin güney kıyısında. More Sentences |
||||
General | on adv. | halinde | ||
It is a vision of an industry on the offensive. Bu, saldırı halindeki bir sektörün vizyonudur. More Sentences |
||||
General | on adv. | hususunda | ||
I was the shadow rapporteur for the PSE on this. Bu hususta İstihdam Koruma Planı'nın gölge raportörüydüm. More Sentences |
||||
General | on adv. | hakkında | ||
That concludes the comments that I wanted to make on this proposal on behalf of my group. Grubum adına bu teklif hakkında yapmak istediğim yorumlar bu şekilde sona ermiştir. More Sentences |
||||
General | on adv. | kenarında | ||
The medicine man lived alone, even without a mate, on the edge of the village. Büyücü doktor, köyün kenarında eşi olmadan bile tek başına yaşardı. More Sentences |
||||
General | on adv. | konusunda | ||
Today we had the G8's very weak statement on trade and reform. Bugün G8'in ticaret ve reform konusunda çok zayıf bir açıklaması vardı. More Sentences |
||||
General | on adv. | ile ilgili | ||
There was one question on air traffic. Hava trafiği ile ilgili bir soru vardı. More Sentences |
||||
General | on prep. | üzerine | ||
What a heated debate this has been on racism! Irkçılık üzerine ne kadar hararetli bir tartışma oldu! More Sentences |
||||
General | on prep. | içinde | ||
Then you are on excellent terms with President Putin. O halde Başkan Putin ile mükemmel ilişkiler içindesiniz. More Sentences |
||||
General | on prep. | için | ||
I congratulate you on this ambitious project and have the following questions. Bu iddialı proje için sizi kutluyorum ve aşağıdaki soruları yöneltiyorum. More Sentences |
||||
General | on prep. | üstüne | ||
It seems a bit pointless simply to tag along to Johannesburg as a kind of icing on the cake. Herşeyin üstüne bir de Johannesburg'a gitmek biraz anlamsız görünüyor. More Sentences |
||||
General | on prep. | yanında | ||
Did she have any weapons on her? Yanında hiç silah var mıydı? More Sentences |
||||
General | on prep. | de | ||
Am I on that list? O listede ben de var mıyım? More Sentences |
||||
General | on prep. | ile | ||
They are living on charity. Onlar sadaka ile yaşıyorlar. More Sentences |
||||
General | on prep. | üzerindeki | ||
It concerns the effects of enlargement on our neighbours, in this case Russia. Genişlemenin komşularımız, bu durumda da Rusya üzerindeki etkileri ile ilgilidir. More Sentences |
||||
General | on prep. | göre | ||
First and foremost, appointments must be based on the candidate's merits. Her şeyden önce, atamalar adayın liyakatine göre yapılmalıdır. More Sentences |
||||
General | on prep. | tarzında | ||
Tom and Mary were on the same wavelength. Tom ve Mary aynı tarzdalar. More Sentences |
||||
General | on prep. | eşiğinde | ||
We are on the threshold of enlargement. Genişlemenin eşiğindeyiz. More Sentences |
||||
General | on prep. | ile çalışan/çalışmak | ||
I want a car that runs on solar power. Ben güneş enerjisi ile çalışan bir araba istiyorum. More Sentences |
||||
Computer | ||||
Computer | on | açtı | ||
Tom flipped on the light. Tom lambayı açtı. More Sentences |
||||
Computer | on | tarihinde | ||
You will remember that they were arrested on 8 November 2001. Hatırlayacağınız üzere 8 Kasım 2001 tarihinde tutuklanmışlardı. More Sentences |
||||
Computer | on | açık | ||
Sami should have kept the camera on. Sami kamerayı açık tutmalıydı. More Sentences |
||||
Computer | on | üzerinde | ||
We all know what the initial proposal was and how it was worked on. İlk teklifin ne olduğunu ve üzerinde nasıl çalışıldığını hepimiz biliyoruz. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | on prep. | üstünde | ||
General | ||||
General | on v. | yanmak | ||
General | on adj. | makbul | ||
General | on adj. | olmakta olan | ||
General | on adj. | devam etmekte olan | ||
General | on adj. | çalışmakta | ||
General | on adj. | yanık | ||
General | on adj. | sahnede | ||
General | on adj. | yanmakta | ||
General | on adj. | devrede | ||
General | on adj. | çakırkeyif | ||
General | on adj. | çalışır | ||
General | on adj. | gözlem altında | ||
General | on adj. | planlı | ||
General | on adj. | planlanmış | ||
General | on adj. | kasıtlı | ||
General | on adj. | bir şeyi yapmaya istekli (kimse) | ||
General | on adj. | gösteri yapan | ||
General | on adj. | yayın yapan | ||
General | on adj. | aşırı canlı hareket eden | ||
General | on adj. | teatral davranan | ||
General | on adj. | açık kapaktan akmasına izin verilen | ||
General | on adj. | kapalı anahtardan akmasına izin verilen | ||
General | on adj. | akan | ||
General | on adv. | giymiş olarak | ||
General | on adv. | durmadan | ||
General | on adv. | ileriye | ||
General | on adv. | boyuna | ||
General | on adv. | sürekli | ||
General | on adv. | aralıksız | ||
General | on adv. | ileriye doğru | ||
General | on adv. | üstünde (giysi için) | ||
General | on adv. | ileri | ||
General | on adv. | ilerde | ||
General | on adv. | sürekli olarak | ||
General | on adv. | durumunda | ||
General | on adv. | uyarınca | ||
General | on adv. | -e doğru | ||
General | on adv. | -e | ||
General | on adv. | desteklenme durumunda | ||
General | on adv. | temas durumunda | ||
General | on adv. | ileriki zamanda | ||
General | on adv. | farklı bir duruma doğru | ||
General | on adv. | faal durumda | ||
General | on adv. | işlem aşamasında | ||
General | on adv. | eylem aşamasında | ||
General | on adv. | faaliyet durumunda | ||
General | on adv. | şimdiki durumda | ||
General | on adv. | mevcut şartta | ||
General | on adv. | programlanma veya karara bağlanma durumunda | ||
General | on adv. | dayalı vaziyette | ||
General | on adv. | peş peşe | ||
General | on adv. | birinden diğerine | ||
General | on adv. | sıra ile | ||
General | on adv. | süreklilik içerisinde | ||
General | on adv. | bir şeyin farkında | ||
General | on adv. | farkındalık durumunda | ||
General | on adv. | haberdar vaziyette | ||
General | on adv. | bilgisi dahilinde | ||
General | on adv. | katılma arzusunda | ||
General | on adv. | sonradan | ||
General | on adv. | daha sonra | ||
General | on prep. | yönünde | ||
General | on prep. | beri | ||
General | on prep. | zarfında | ||
General | on prep. | civarında | ||
General | on prep. | -ince | ||
General | on prep. | -de | ||
General | on prep. | -da | ||
General | on prep. | olmaya yaklaşarak | ||
General | on prep. | başlayarak | ||
General | on prep. | bağ kurarak | ||
General | on prep. | kullanarak | ||
General | on prep. | meşgul olarak | ||
General | on prep. | yakınında | ||
General | on prep. | o zamanda | ||
General | on prep. | imtiyazıyla | ||
General | on prep. | kısıtlamasıyla | ||
General | on prep. | yoluyla | ||
General | on prep. | referans olarak | ||
General | on prep. | sebebiyle | ||
General | on prep. | yüzünden | ||
General | on prep. | sonucu olarak | ||
General | on prep. | akabinde | ||
General | on prep. | etkisinde | ||
General | on pref. | üzerinde anlamını veren bir ön ek | ||
General | on pref. | karşı anlamını veren bir ön ek | ||
General | on pref. | tarafına doğru anlamını veren bir ön ek | ||
General | on pref. | üzerine anlamını veren bir ön ek | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | on adj. | yüksek kabiliyetle çalışan | ||
Colloquial | on adj. | yüksek enerji ile işleyen | ||
Colloquial | on adj. | dayanılabilir | ||
Colloquial | on adj. | uygulanabilir | ||
Colloquial | on adj. | kabul edilebilir | ||
Colloquial | on prep. | mülkiyetinde | ||
Colloquial | on prep. | eşliğinde | ||
Colloquial | on prep. | ile beraber | ||
Colloquial | on prep. | alışkanlıkla kullanan | ||
Colloquial | on prep. | müptela | ||
Colloquial | on prep. | sürekli dırdır eden | ||
Colloquial | on prep. | devamlı kusur bulan | ||
Colloquial | on prep. | kötü etkileyerek | ||
Technical | ||||
Technical | on adj. | çalışır durumda | ||
Computer | ||||
Computer | on expr. | bilgisayar açık | ||
Computer | on expr. | çalışır | ||
Computer | on | tarih | ||
Computer | on | etkin | ||
Computer | on | eşittir | ||
Math | ||||
Math | on prep. | özdeş tanım ve değer kümeleri bulunan | ||
Math | on prep. | tarafından üretilen | ||
Archaeology | ||||
Archaeology | on n. | modern kahire'nin kuzeyinde yer alan antik bir kent | ||
Military | ||||
Military | on | tamam! komutu | ||
Sport | ||||
Sport | on adj. | (krikette) topu atan | ||
Sport | on adj. | kriket sahasının bacak tarafı ile ilişkili | ||
Sport | on adj. | kriket sahasının bacak tarafına dair | ||
Sport | on adj. | saha tarafında olan (krikette) | ||
Sport | on adv. | (krikette) sahanın vurucunun bacak tarafında kalan yarısında | ||
Sport | on adv. | (krikette) sahanın vurucunun bacak tarafında kalan yarısına doğru | ||
Sport | on adv. | (krikette) bacak tarafında | ||
Baseball | ||||
Baseball | on adj. | kaleye güvenle ulaşmış | ||
Baseball | on adj. | kalede | ||
Baseball | on adv. | kaleye ulaşmış | ||
Baseball | on adv. | kalede | ||
Music | ||||
Music | on prep. | (caz, pop müzik) çalan | ||
Printery | ||||
Printery | on adv. | -e kadar |
Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | ön | preliminary adj. | ||
Tell me what national parliament, for example, is handed all preliminary investigation documents. Örneğin hangi ulusal parlamentoya tüm ön soruşturma belgelerinin verildiğini söyleyin. More Sentences |
||||
General | ||||
General | ön | primary n. | ||
Texas holds its primary election next week. Teksas'ta gelecek hafta ön seçimler yapılacak. More Sentences |
||||
General | ön | fore adj. | ||
The problems and challenges surrounding aquaculture were brought to the fore well in his report. Su ürünleri yetiştiriciliğini çevreleyen sorunlar ve zorluklar raporunda iyi bir şekilde ön plana çıkarılmıştır. More Sentences |
||||
General | ön | advance adj. | ||
Otherwise, we cannot carry out any advance planning. Aksi takdirde herhangi bir ön planlama yapamayız. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | ön | preliminary adj. | ||
Thirdly, preliminary negotiations are taking place between Turkey and Greece on this type of issue. Üçüncü olarak Türkiye ve Yunanistan arasında bu tür bir konuda ön görüşmeler yapılıyor. More Sentences |
||||
Technical | ön | first adj. | ||
You would have put health first. Sen sağlığını ön planda tutardın. More Sentences |
||||
Computer | ||||
Computer | ön | initial adj. | ||
At the end of the day, everyone has to do this sort of initial check. Günün sonunda herkes bu tür bir ön kontrol yapmak zorundadır. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | ön | front n. | ||
Common Usage | ön | face n. | ||
Common Usage | ön | anterior adj. | ||
General | ||||
General | ön | face n. | ||
General | ön | precursor n. | ||
General | ön | presence n. | ||
General | ön | ante n. | ||
General | ön | foreground n. | ||
General | ön | obverse n. | ||
General | ön | foreside n. | ||
General | ön | initiative adj. | ||
General | ön | ventral adj. | ||
General | ön | frontal adj. | ||
General | ön | precursory adj. | ||
General | ön | pro adj. | ||
General | ön | front adj. | ||
General | ön | primary adj. | ||
General | ön | prelusive adj. | ||
General | ön | precedential adj. | ||
General | ön | prelim (preliminary) adj. | ||
General | ön | prelim. (preliminary) adj. | ||
General | ön | prescientific adj. | ||
General | ön | pre- pref. | ||
Technical | ||||
Technical | ön | front adj. | ||
Technical | ön | primary adj. | ||
Technical | ön | forward adj. | ||
Technical | ön | pre- pref. | ||
Construction | ||||
Construction | ön | frontal adj. | ||
Aeronautic | ||||
Aeronautic | ön | pre- pref. | ||
Anatomy | ||||
Anatomy | ön | anterior adj. | ||
Psychology | ||||
Psychology | ön | anterior adj. | ||
Physiology | ||||
Physiology | ön | protopathic adj. | ||
Linguistics | ||||
Linguistics | ön | front n. | ||
Linguistics | ön | proto adj. | ||
Linguistics | ön | anterior adj. | ||
Linguistics | ön | initial adj. | ||
Sport | ||||
Sport | ön | front n. | ||
Slang | ||||
Slang | ön | prelim (preliminary) adj. |