|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
özel |
particular adj.
|
|
In this particular instance, the first proposal dates back to 1993.
Bu özel örnekte ilk teklif 1993 yılına dayanmaktadır.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
özel |
especial adj.
|
|
Ultimately, we regard the full application of Community law as having most especial priority.
Sonuç olarak Topluluk hukukunun tam olarak uygulanmasının en özel önceliğe sahip olduğunu düşünüyoruz.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
özel |
special adj.
|
|
This draft also makes provision for special aid for hazelnuts.
Bu taslak aynı zamanda fındığa özel yardım yapılmasını da öngörmektedir.
More Sentences
|
4 |
Common Usage |
özel |
private adj.
|
|
The Bank has no national connection and cannot therefore be compared with a private commercial bank.
Banka'nın ulusal bir bağlantısı yoktur ve bu nedenle özel bir ticari banka ile karşılaştırılamaz.
More Sentences
|
5 |
Common Usage |
özel |
exclusive adj.
|
|
This is an exclusive club; they don't let just anyone in.
Burası özel bir kulüp; öyle herkesi içeri almıyorlar.
More Sentences
|
6 |
Common Usage |
özel |
specific adj.
|
|
Europe should provide specific leadership to ensure good management of the coast.
Avrupa, kıyının iyi yönetilmesini sağlamak için özel liderlik sağlamalıdır.
More Sentences
|
7 |
Common Usage |
özel |
personal adj.
|
|
How can we achieve a balance between work and personal life?
İş ve özel hayat arasında nasıl bir denge kurabiliriz?
More Sentences
|
General |
|
8 |
General |
özel |
privacy n.
|
|
I need my privacy.
Özelime ihtiyacım var.
More Sentences
|
9 |
General |
özel |
specific n.
|
|
Europe should provide specific leadership to ensure good management of the coast.
Avrupa, kıyının iyi yönetilmesini sağlamak için özel liderlik sağlamalıdır.
More Sentences
|
10 |
General |
özel |
personal adj.
|
|
How can we achieve a balance between work and personal life?
İş ve özel hayat arasında nasıl bir denge kurabiliriz?
More Sentences
|
11 |
General |
özel |
peculiar adj.
|
|
Moreover, we wish to abolish the peculiar tobacco derogation granted to Greece.
Ayrıca, Yunanistan'a tanınan özel tütün istisnasının da kaldırılmasını istiyoruz.
More Sentences
|
12 |
General |
özel |
own adj.
|
|
He owns a private jet.
Özel bir jeti var.
More Sentences
|
13 |
General |
özel |
dedicated adj.
|
|
This is the only country with which the EU has a dedicated human rights dialogue.
Bu ülke, AB'nin özel bir insan hakları diyaloğuna sahip olduğu tek ülkedir.
More Sentences
|
14 |
General |
özel |
exclusive adj.
|
|
This is an exclusive club; they don't let just anyone in.
Burası özel bir kulüp; öyle herkesi içeri almıyorlar.
More Sentences
|
15 |
General |
özel |
specific adj.
|
|
Europe should provide specific leadership to ensure good management of the coast.
Avrupa, kıyının iyi yönetilmesini sağlamak için özel liderlik sağlamalıdır.
More Sentences
|
16 |
General |
özel |
proprietary adj.
|
|
Each brand of flash drive has its proprietary app for managing files.
Her marka flash sürücünün dosyaları yönetmek için kendi özel uygulaması vardır.
More Sentences
|
Politics |
|
17 |
Politics |
özel |
specific adj.
|
|
Europe should provide specific leadership to ensure good management of the coast.
Avrupa, kıyının iyi yönetilmesini sağlamak için özel liderlik sağlamalıdır.
More Sentences
|
Technical |
|
18 |
Technical |
özel |
special adj.
|
|
This draft also makes provision for special aid for hazelnuts.
Bu taslak aynı zamanda fındığa özel yardım yapılmasını da öngörmektedir.
More Sentences
|
19 |
Technical |
özel |
specific adj.
|
|
Europe should provide specific leadership to ensure good management of the coast.
Avrupa, kıyının iyi yönetilmesini sağlamak için özel liderlik sağlamalıdır.
More Sentences
|
Computer |
|
20 |
Computer |
özel |
custom adj.
|
|
I bought a pair of custom shoes.
Bir çift özel ayakkabı aldım.
More Sentences
|
|
21 |
Computer |
özel |
exclusive adj.
|
|
This is an exclusive club; they don't let just anyone in.
Burası özel bir kulüp; öyle herkesi içeri almıyorlar.
More Sentences
|
Telecom |
|
22 |
Telecom |
özel |
dedicated adj.
|
|
This is the only country with which the EU has a dedicated human rights dialogue.
Bu ülke, AB'nin özel bir insan hakları diyaloğuna sahip olduğu tek ülkedir.
More Sentences
|
Common Usage |
|
23 |
Common Usage |
özel |
confidential adj.
|
|
General |
|
24 |
General |
özel |
one-off n.
|
|
25 |
General |
özel |
pvt n.
|
|
26 |
General |
özel |
single adj.
|
|
27 |
General |
özel |
esoteric adj.
|
|
28 |
General |
özel |
esoterical adj.
|
|
29 |
General |
özel |
privy adj.
|
|
30 |
General |
özel |
distinctive adj.
|
|
31 |
General |
özel |
intimate adj.
|
|
32 |
General |
özel |
state adj.
|
|
33 |
General |
özel |
extraordinary adj.
|
|
34 |
General |
özel |
sole adj.
|
|
35 |
General |
özel |
closet adj.
|
|
36 |
General |
özel |
express adj.
|
|
37 |
General |
özel |
individual adj.
|
|
38 |
General |
özel |
teteatete adj.
|
|
39 |
General |
özel |
exceptional adj.
|
|
40 |
General |
özel |
specifical adj.
|
|
|
41 |
General |
özel |
rarefied adj.
|
|
42 |
General |
özel |
ad hominem adj.
|
|
43 |
General |
özel |
rarified adj.
|
|
44 |
General |
özel |
extra-special adj.
|
|
45 |
General |
özel |
white-glove adj.
|
|
46 |
General |
özel |
boon adj.
|
|
47 |
General |
özel |
boutique adj.
|
|
48 |
General |
özel |
homely [dialect] [uk] adj.
|
|
49 |
General |
özel |
hushed adj.
|
|
50 |
General |
özel |
heart-to-heart adj.
|
|
51 |
General |
özel |
offscreen adj.
|
|
52 |
General |
özel |
fancy adj.
|
|
53 |
General |
özel |
internal adj.
|
|
54 |
General |
özel |
intrinsic [obsolete] adj.
|
|
55 |
General |
özel |
pearly adj.
|
|
56 |
General |
özel |
postern adj.
|
|
57 |
General |
özel |
corporal adj.
|
|
58 |
General |
özel |
singular [obsolete] adj.
|
|
59 |
General |
özel |
snooty adj.
|
|
60 |
General |
özel |
sotto voce adj.
|
|
61 |
General |
özel |
sub-rosa adj.
|
|
62 |
General |
özel |
excl (exclusive) abrev.
|
|
Idioms |
|
63 |
Idioms |
özel |
closed-door adj.
|
|
Trade/Economic |
|
64 |
Trade/Economic |
özel |
proper adj.
|
|
Law |
|
65 |
Law |
özel |
proper adj.
|
|
Latin |
|
66 |
Latin |
özel |
ad hominem adj.
|
|
67 |
Latin |
özel |
ad hoc adj.
|
|
Archaic |
|
68 |
Archaic |
özel |
home-felt adj.
|
|
Slang |
|
69 |
Slang |
özel |
office n.
|
|
70 |
Slang |
özel |
hellacious adj.
|
|
British Slang |
|
71 |
British Slang |
özel |
spesh expr.
|
|
|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
özel öğretmen |
tutor n.
|
|
I don't need a tutor!
Bir özel öğretmene ihtiyacım yok!
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
özel dedektif |
private detective n.
|
|
Private detectives were hired to look into the strange case.
Özel dedektifler tuhaf davaları araştırmak için kiralanırlar.
More Sentences
|
General |
|
3 |
General |
özel araştırmacı |
private investigator n.
|
|
Sami is a private investigator.
Sami bir özel araştırmacı.
More Sentences
|
4 |
General |
özel güvenlik hizmetleri |
private security services n.
|
|
I regret, however, not being able to vote for a directive to organise private security services in Europe.
Ancak Avrupa'da özel güvenlik hizmetlerinin düzenlenmesine yönelik bir yönergeye oy veremeyeceğim için üzgünüm.
More Sentences
|
5 |
General |
özel teşebbüs |
private enterprise n.
|
|
The Lannoye Report, however, remains suspicious of the action of private enterprises.
Ancak Lannoye Raporu, özel teşebbüslerin eylemlerine şüpheyle yaklaşmaya devam etmektedir.
More Sentences
|
6 |
General |
tesis (özel bir hizmet için yapılmış) |
facility n.
|
|
The hotel we booked has an excellent wellness facility.
Rezervasyon yaptırdığımız otelde harika bir sağlıklı yaşam tesisi var.
More Sentences
|
7 |
General |
özel dedektifler |
private investigators n.
|
|
Here's to European private investigators, then, and let us hope we will soon be able to vote for such a directive.
O halde Avrupalı özel dedektiflere içelim ve yakında böyle bir yönerge için oy kullanabileceğimizi umalım.
More Sentences
|
8 |
General |
özel oda |
boudoir n.
|
|
She retreated to her luxurious boudoir to relax.
Kadın, dinlenmek için lüks özel odasına çekildi.
More Sentences
|
9 |
General |
özel durum |
special case n.
|
|
The proposal allows operating aid of 6% and, in special cases, of up to 14%.
Teklif, %6 ve özel durumlarda %14'e kadar işletme yardımına izin vermektedir.
More Sentences
|
|
10 |
General |
özel sekreter |
private secretary n.
|
|
He is the boss's private secretary.
Patronun özel sekreteri.
More Sentences
|
11 |
General |
özel ulak |
special delivery n.
|
|
Please send this special delivery.
Lütfen bu özel ulağı gönder.
More Sentences
|
12 |
General |
özel araba yolu |
driveway n.
|
|
Tom's car is parked in the driveway.
Tom'un arabası özel araba yoluna park ediliyor.
More Sentences
|
13 |
General |
özel hak |
special right n.
|
|
A political group cannot have special rights to which MEPs outside the groups do not also have access.
Bir siyasi grup, grup dışındaki milletvekillerinin de erişemediği özel haklara sahip olamaz.
More Sentences
|
14 |
General |
özel hak |
exclusive right n.
|
|
We have exclusive rights to Tom's invention.
Tom'un icadı üzerinde özel haklarımız var.
More Sentences
|
15 |
General |
özel durum |
special occasion n.
|
|
He never drinks except on special occasions.
Özel durumlar dışında asla içmez.
More Sentences
|
16 |
General |
özel eğitim öğretmenleri |
special education teachers n.
|
|
Tom used to be a special education teacher.
Tom eskiden özel eğitim öğretmeniydi.
More Sentences
|
17 |
General |
özel ürün |
speciality n.
|
|
What's the restaurant's speciality?
Restaurantın özel ürünü nedir?
More Sentences
|
18 |
General |
özel yaşam |
privacy n.
|
|
I value my privacy.
Özel yaşamıma önem veririm.
More Sentences
|
19 |
General |
özel okul |
private school n.
|
|
Tom goes to a top private school.
Tom en iyi özel okullardan birine gidiyor.
More Sentences
|
20 |
General |
özel toplantı |
conclave n.
|
|
The world leaders gathered for a secret conclave.
Dünya liderleri, gizli bir özel toplantı için bir araya geldi.
More Sentences
|
21 |
General |
özel yaşam |
private life n.
|
|
The crimes in question can have long-term consequences, and they have direct effects upon people's private lives.
Söz konusu suçların uzun vadeli sonuçları olabilir ve insanların özel yaşamları üzerinde doğrudan etkileri vardır.
More Sentences
|
22 |
General |
özel hayat |
private life n.
|
|
This can only be a reference to his private life.
Bu sadece onun özel hayatına bir gönderme olabilir.
More Sentences
|
23 |
General |
özel gün |
special day n.
|
|
You can experience your special day in a green, natural environment.
Özel gününüzü yemyeşil, doğal bir ortamda yaşayabilirsiniz.
More Sentences
|
24 |
General |
özel durumlar |
exceptions n.
|
|
We'll have some exceptions.
Bazı özel durumlarımız olacak.
More Sentences
|
25 |
General |
özel dikkat |
particular attention n.
|
|
On that point, I should also like to call once more for particular attention to the shrimp sector.
Bu noktada, bir kez daha karides sektörüne özel dikkat gösterilmesi çağrısında bulunmak istiyorum.
More Sentences
|
26 |
General |
özel bilgi |
private information n.
|
|
Making intimidation attempts with the use of private information by way of telephone, Internet, etc.?
Telefon, internet vb. yollarla özel bilgileri kullanarak yıldırma girişimlerinde bulunmak?
More Sentences
|
27 |
General |
özel şirketler |
private companies n.
|
|
We reject, however, the many direct and indirect indulgences in the report of private companies.
Bununla birlikte, raporda özel şirketlere yönelik doğrudan ve dolaylı pek çok müsamahayı da reddediyoruz.
More Sentences
|
28 |
General |
özel araç |
private car n.
|
|
You are all familiar with the regular technical examination of private cars.
Hepiniz özel araçların düzenli olarak teknik incelemeye tabi tutulduğunu biliyorsunuz.
More Sentences
|
29 |
General |
özel dikkat |
special attention n.
|
|
Special attention needs to be given to the situation of the most vulnerable people, such as women and children.
Kadınlar ve çocuklar gibi en savunmasız kişilerin durumuna özel dikkat gösterilmesi gerekmektedir.
More Sentences
|
30 |
General |
özel ilgi |
special attention n.
|
|
There are two points which, in my opinion, deserve special attention on the part of the ELDR.
Bana göre ELDR'nin özel ilgisini hak eden iki nokta var.
More Sentences
|
31 |
General |
özel koşul |
special condition n.
|
|
It may also be useful to indicate that special conditions apply, of which I should like to mention two.
Özel koşulların geçerli olduğunu belirtmek de yararlı olabilir, bunlardan ikisinden bahsetmek istiyorum.
More Sentences
|
32 |
General |
özel hastane |
private hospital n.
|
|
Also, it's a private hospital.
Ayrıca, burası özel hastane.
More Sentences
|
33 |
General |
özel düzenleme |
special arrangement n.
|
|
They require special schools and special arrangements, to name but one example.
Sadece bir örnek vermek gerekirse, özel okullar ve özel düzenlemeler gerektirirler.
More Sentences
|
34 |
General |
özel ders |
private lesson n.
|
|
Private lessons are also available.
Özel dersler de mevcuttur.
More Sentences
|
35 |
General |
özel mülk |
private property n.
|
|
Water resources should not be seen as one country's private property, but as a shared global resource.
Su kaynakları bir ülkenin özel mülkü olarak değil, paylaşılan küresel bir kaynak olarak görülmelidir.
More Sentences
|
36 |
General |
özel iş |
private matter n.
|
|
I heard you had private matters to attend to.
İlgilenmeniz gereken özel işleriniz olduğunu duydum.
More Sentences
|
37 |
General |
özel risk |
special risk n.
|
|
The Commission recognises the special risk characteristics associated with home loans.
Komisyon, konut kredileriyle ilişkili özel risk özelliklerinin farkındadır.
More Sentences
|
38 |
General |
özel arkadaş |
special friend n.
|
|
I thought she was my special friend.
Onun benim özel arkadaşım olduğunu sanıyordum.
More Sentences
|
39 |
General |
özel oturum |
special session n.
|
|
I would also point out that the final outcome of the special session is now available on UNICEF's home page.
Ayrıca özel oturumun nihai sonucunun UNICEF'in ana sayfasında yer aldığını da belirtmek isterim.
More Sentences
|
40 |
General |
özel yetenekler |
special abilities n.
|
|
Tom has special abilities.
Tom'un özel yetenekleri var.
More Sentences
|
41 |
General |
özel günler |
special occasions n.
|
|
We have lobsters only on special occasions.
Sadece özel günlerde ıstakoz yeriz.
More Sentences
|
42 |
General |
özel istek |
special request n.
|
|
Got a special request for this next song.
Bir sonraki şarkı için özel istek geldi.
More Sentences
|
43 |
General |
özel haber |
special news n.
|
|
Is there any special news in today's paper?
Bugünkü gazetede herhangi bir özel haber var mı?
More Sentences
|
44 |
General |
özel konuk |
special guest n.
|
|
Ladies and gentlemen, please put your hands together for tonight's special guest!
Bayanlar ve baylar, lütfen bu gecenin özel konuğu için ellerinizi birleştirin!
More Sentences
|
45 |
General |
özel dedektif |
shamus n.
|
|
He's a shamus.
O bir özel dedektif.
More Sentences
|
46 |
General |
özel bir mesele |
a private matter n.
|
|
This is a private matter.
Bu özel bir mesele.
More Sentences
|
47 |
General |
özel durum |
particular case n.
|
|
As politicians, we do not always know what is best for each individual person and company in each particular case.
Politikacılar olarak her özel durumda her bir kişi ve şirket için neyin en iyi olduğunu her zaman bilemeyiz.
More Sentences
|
48 |
General |
özel etkinlikler |
special events n.
|
|
Special events require additional fees.
Özel etkinlikler ek ücret gerektirir.
More Sentences
|
49 |
General |
özel ihtiyaç |
special need n.
|
|
How then would the special needs of people with disabilities be affected?
Bu durumda engelli insanların özel ihtiyaçları nasıl etkilenecektir?
More Sentences
|
Common Usage |
|
50 |
Common Usage |
özel bir amaç için |
ad hoc adv.
|
|
51 |
Common Usage |
özel bir amaç için kurulmuş |
ad hoc adv.
|
|
General |
|
52 |
General |
ağaçları özel saksılar içinde özel tekniklerle budayarak estetik bir görüntü kazandırma sanatı |
bonsai n.
|
|
53 |
General |
özel olma |
exclusivity n.
|
|
54 |
General |
özel imkanlar |
private facilities n.
|
|
55 |
General |
özel baskı |
excerpt n.
|
|
56 |
General |
özel statü |
special statute n.
|
|
57 |
General |
özel hoca |
coach n.
|
|
58 |
General |
özel işlenmiş peynir |
process cheese n.
|
|
59 |
General |
özel bilgi |
Proprietary information n.
|
|
60 |
General |
özel şoför |
chauffeur n.
|
|
61 |
General |
özel sayı |
special n.
|
|
62 |
General |
özel ilaç |
specific n.
|
|
63 |
General |
özel göreve verme |
detail n.
|
|
64 |
General |
lordların yerel anlaşmazlıklar sebebiyle yargılanmış oldukları altı aylık veya bir senelik özel mahkeme |
leet n.
|
|
65 |
General |
özel emniyet kuralları |
special safety rules n.
|
|
66 |
General |
özel kalem müdürü |
executive assistant n.
|
|
67 |
General |
özel bir indirim (fiyatta) |
special n.
|
|
68 |
General |
özel öğretmen |
coach n.
|
|
69 |
General |
özel istihdam bürosu |
employment agency n.
|
|
70 |
General |
özel üniforma |
livery n.
|
|
71 |
General |
özel sekreter |
girl friday n.
|
|
72 |
General |
özel yetenek |
flair n.
|
|
73 |
General |
özel oda |
snuggery n.
|
|
74 |
General |
özel klinik |
nursing home n.
|
|
75 |
General |
özel oda kadın |
bower n.
|
|
76 |
General |
özel müşteri kasası |
safe deposit box n.
|
|
77 |
General |
özel ilişki |
private corporation n.
|
|
78 |
General |
özel bir görevle gönderilen kişi |
emissary n.
|
|
79 |
General |
özel hayatın gizliliği |
right of privacy n.
|
|
80 |
General |
özel mülk |
peculiar n.
|
|
81 |
General |
özel müfettiş |
private instructor n.
|
|
82 |
General |
erkeklere özel parti |
stag party n.
|
|
83 |
General |
özel durum |
incident n.
|
|
84 |
General |
özel ilgi |
speciality n.
|
|
85 |
General |
özel meclis |
privy council n.
|
|
86 |
General |
özel dil |
argot n.
|
|
87 |
General |
özel alet aracılığıyla herhangi bir boşlukta bulunan havayı boşaltma |
exsufflation n.
|
|
88 |
General |
reklamı etkili kılan özel sunuş |
gimmick n.
|
|
89 |
General |
özel bölüm |
private parts n.
|
|
90 |
General |
özel ders süresi |
tutorial n.
|
|
91 |
General |
bir azizin bedeninden artakalan parça veya özel eşya |
relic n.
|
|
92 |
General |
bir ürüne ait özel ad |
brand name n.
|
|
93 |
General |
özel giriş yetkisiyle ziyaret |
visit with special right of access n.
|
|
94 |
General |
özel iş firmaları |
private business firms n.
|
|
95 |
General |
özel ilgi alanı |
specialty n.
|
|
96 |
General |
özel daimi komite |
special standing committee n.
|
|
97 |
General |
özel ses tonu |
timbre n.
|
|
98 |
General |
özel baskı |
special n.
|
|
99 |
General |
özel ihtiyat |
funded reserve n.
|
|
100 |
General |
özel ulak |
courier n.
|
|
101 |
General |
özel kütüphaneler |
special libraries n.
|
|
102 |
General |
bilimsel olarak özel öneme sahip görülen ve bu nedenli girişin kısıtlandığı alan |
site of special scientific interest n.
|
|
103 |
General |
özel görüşme |
tete a tete n.
|
|
104 |
General |
indirimli fiyattan eşlik eden kişiye çıkarılan özel tarife |
partner fare n.
|
|
105 |
General |
özel etiket |
private label n.
|
|
106 |
General |
özel güvenlik kuvveti |
private security force n.
|
|
107 |
General |
gizli ve kişiye özel bilgiler |
confidential and privileged information n.
|
|
108 |
General |
erkeklere özel parti |
stag n.
|
|
109 |
General |
özel bir tren (normal tarifede bulunmayan) |
special n.
|
|
110 |
General |
kadının küçük özel odası |
boudoir n.
|
|
111 |
General |
garaj ile cadde arasındaki özel yol |
driveway n.
|
|
112 |
General |
koleje hazırlayan özel okul |
prep school n.
|
|
113 |
General |
özel alan |
private sphere n.
|
|
114 |
General |
özel güç kaynağı |
dedicated power supply n.
|
|
115 |
General |
çok özel hava koşullarında güneş veya ay etrafında ışık çemberi |
halo n.
|
|
116 |
General |
özel hoca |
governess n.
|
|
117 |
General |
özel indirim |
special n.
|
|
118 |
General |
uzun yolculuk (özel bir amaçla yapılan) |
expedition n.
|
|
119 |
General |
özel gözlem alanı |
area of special observation n.
|
|
120 |
General |
özel baskı |
special edition n.
|
|
121 |
General |
özel eşya |
peculiar n.
|
|
122 |
General |
özel durum |
occasion n.
|
|
123 |
General |
engelliler için özel eğitim |
special education for handicapped n.
|
|
124 |
General |
özel ev |
private house n.
|
|
125 |
General |
özel alan |
preserve n.
|
|
126 |
General |
reklam için kullanılan özel cihaz |
gimmick n.
|
|
127 |
General |
özel durum |
spirit n.
|
|
128 |
General |
özel zevk |
hobby n.
|
|
129 |
General |
özel tim görevlileri |
special team members n.
|
|
130 |
General |
özel doku |
parenchyma n.
|
|
131 |
General |
özel bilgi |
privately owned knowledge n.
|
|
132 |
General |
özel okul müdiresi |
headmistress n.
|
|
133 |
General |
özel ortaokul ve lise |
prep school n.
|
|
134 |
General |
hakimin özel odası |
camera n.
|
|
135 |
General |
çaygillerden bir ağaççık türünün özel işlemlerle kurutulan yaprağı |
stream n.
|
|
136 |
General |
özel yetenekleri olan kişi |
wiz n.
|
|
137 |
General |
kutlama (özel bir günü) |
observance of n.
|
|
138 |
General |
özel çevre koruma alanı |
special environmental area n.
|
|
139 |
General |
özel ortaokul ve lise |
preparatory school n.
|
|
140 |
General |
dini bir kuruluş veya grubun yönetimindeki özel okul |
parochial school n.
|
|
141 |
General |
özel satış |
override n.
|
|
142 |
General |
özel mülkiyetteki bilgi |
proprietary information n.
|
|
143 |
General |
özel eşyalar |
paraphernalia n.
|
|
144 |
General |
özel görevi olan memur |
envoi n.
|
|
145 |
General |
özel anlaşma |
specialty n.
|
|
146 |
General |
özel operasyonlar |
special operations n.
|
|
147 |
General |
özel sevgi |
partiality n.
|
|
148 |
General |
özel jüri kararı |
special verdict n.
|
|
149 |
General |
özel olaylar |
special events n.
|
|
150 |
General |
özel dil |
private language n.
|
|
151 |
General |
özel eşya |
personal effects n.
|
|
152 |
General |
özel oda |
retiring room n.
|
|
153 |
General |
özel ev partisi |
private house party n.
|
|
154 |
General |
özel görevli |
emissary n.
|
|
155 |
General |
özel bölgeler tasarımı |
designation of specific areas n.
|
|
156 |
General |
özel okul müdürü |
headmaster n.
|
|
157 |
General |
gala öncesi özel gösterim |
preview n.
|
|
158 |
General |
özel eğitime muhtaç özürlü çocuklar |
handicapped children who need special education n.
|
|
159 |
General |
özel jüri |
special jury n.
|
|
160 |
General |
özel olma |
exclusiveness n.
|
|
161 |
General |
özel öğretmenlik |
tutorship n.
|
|
162 |
General |
özel tren |
special n.
|
|
163 |
General |
özel tim |
special team n.
|
|
164 |
General |
özel izin (kuraldışı bir şeyin yapılması için verilen) |
dispensation n.
|
|
165 |
General |
özel bir program |
special n.
|
|
166 |
General |
özel eşya |
personalty n.
|
|
167 |
General |
bilimsel açıdan özel öneme sahip alan |
site of special scientific interest n.
|
|
168 |
General |
büro içerisinde kişiye özel masalar olmaksızın serbestçe çalışılması |
hoteling n.
|
|
169 |
General |
konukların yemeklerini hazırladığı özel gün |
potluck n.
|
|
170 |
General |
kızlara özel olan ve genellikle erkeklerin anlam veremediği durum |
girl thing n.
|
|
171 |
General |
özel girişimci |
private enterprise n.
|
|
172 |
General |
küçük özel oda |
cabinet n.
|
|
173 |
General |
özel şart |
special condition n.
|
|
174 |
General |
özel isim |
proper name n.
|
|
175 |
General |
avuç içi ve ayak tabanlarındaki deri çizgilerinin kıvrımlar yaparak oluşturdukları özel şekil |
dermatoglyphic n.
|
|
176 |
General |
özel ürün |
specialty n.
|
|
177 |
General |
özel nitelik |
speciality n.
|
|
178 |
General |
özel istihdam bürosu |
private employment office n.
|
|
179 |
General |
özel baskı |
extra n.
|
|
180 |
General |
özel dil |
jargon n.
|
|
181 |
General |
özel oda |
chamber n.
|
|
182 |
General |
küçük özel hastane |
nursing home n.
|
|
183 |
General |
özel şey |
specialty n.
|
|
184 |
General |
özel ulak |
express n.
|
|
185 |
General |
hizmet (özel bir) |
facility n.
|
|
186 |
General |
özel ad |
proper name n.
|
|
187 |
General |
papazlara özel bölme |
presbytery n.
|
|
188 |
General |
iki nokta arasında bu amaçla özel olarak kurulmuş olan bir şirket tarafından yapılan taşıma işi |
carriage n.
|
|
189 |
General |
özel polis |
private police n.
|
|
190 |
General |
özel yol |
private road n.
|
|
191 |
General |
sahibine özel bilgi |
proprietary information n.
|
|
192 |
General |
üst veya özel sınıfa giren her şey için kullanılan sözcük |
posh n.
|
|
193 |
General |
il özel idareleri |
provincial special administrations n.
|
|
194 |
General |
özel savunma |
special pleading n.
|
|
195 |
General |
özel ilkokul |
prep n.
|
|
196 |
General |
özel ad (bir ürüne ait) |
brand n.
|
|
197 |
General |
yokuştan aşağı kayılan veya bunun için özel hazırlanmış parklarda yapılan bir çeşit kızak etkinliği |
tubing n.
|
|
198 |
General |
özel üniversite |
private university n.
|
|
199 |
General |
özel hoca |
tutor n.
|
|
200 |
General |
düşmana saldırmaya izinli özel ticaret gemisi |
privateer n.
|
|
201 |
General |
özel teşebbüs yatırımı |
private enterprise n.
|
|
202 |
General |
özel oda |
sanctum n.
|
|
203 |
General |
doğuştan gelen özel yetenek |
endowment n.
|
|
204 |
General |
özel sembol |
wildcard n.
|
|
205 |
General |
evin yanındaki özel araba park yeri |
driveway n.
|
|
206 |
General |
özel depo |
key depot n.
|
|
207 |
General |
ingiliz adalarında seyahat eden irlandalılar kullandığı özel bir lisan |
shelta n.
|
|
208 |
General |
özel eğitim |
tutoring n.
|
|
209 |
General |
özel sekreter |
famulus n.
|
|
210 |
General |
sumo güreşçilerinin giydiği özel giysi |
mawashi n.
|
|
211 |
General |
özel çarter uçağı |
executive air charter n.
|
|
212 |
General |
özel marka |
private label n.
|
|
213 |
General |
özel durum |
exception n.
|
|
214 |
General |
özel eğitmenlik |
tutorage n.
|
|
215 |
General |
özel eğitmenlik |
tutorhood n.
|
|
216 |
General |
özel eğitmenlik |
tutory n.
|
|
217 |
General |
özel oda (kadınlar için) |
bower n.
|
|
218 |
General |
devletler özel hukuku |
states' private law n.
|
|
219 |
General |
kişiye özel ruhsatlar |
exclusive licenses n.
|
|
220 |
General |
özel mülkiyet |
personal property n.
|
|
221 |
General |
özel araba |
private car n.
|
|
222 |
General |
özel mesele |
personal matter n.
|
|
223 |
General |
özel şirket |
privately held company n.
|
|
224 |
General |
özel haller |
special situations n.
|
|
225 |
General |
özel durum |
special condition n.
|
|
226 |
General |
özel lise |
private high school n.
|
|
227 |
General |
özel lise |
college n.
|
|
228 |
General |
özel fen lisesi |
private science high school n.
|
|
229 |
General |
özel günler |
special days n.
|
|
230 |
General |
özel elbise |
habiliments n.
|
|
231 |
General |
özel ayarlama |
special arrangement n.
|
|
232 |
General |
özel üretim |
special production n.
|
|
233 |
General |
özel istisna |
special exception n.
|
|
234 |
General |
özel görev komitesi |
taskforce n.
|
|
235 |
General |
jüri özel ödülü |
jury’s special award n.
|
|
236 |
General |
özel yol |
private street n.
|
|
237 |
General |
kişiye özel veri |
confidential data n.
|
|
238 |
General |
özel amaçlı yol |
dedicated street n.
|
|
239 |
General |
özel işaret |
special sign n.
|
|
240 |
General |
(film vb) özel gösterim |
preview n.
|
|
241 |
General |
özel bir görevle gönderilmiş memur |
emissary n.
|
|
242 |
General |
özel gayret |
special effort n.
|
|
243 |
General |
özel masraf |
private expense n.
|
|
244 |
General |
özel gider |
private expense n.
|
|
245 |
General |
özel program |
special program n.
|
|
246 |
General |
kamu-özel sektör işbirliği |
public-private sector cooperation n.
|
|
247 |
General |
özel süreç eğitimi |
process-specific training n.
|
|
248 |
General |
özel şirketler |
one-person companies n.
|
|
249 |
General |
özel olarak yapılan |
one-off n.
|
|
250 |
General |
özel olma |
intimacy n.
|
|
251 |
General |
özel gönderilmiş memur |
emissary n.
|
|
252 |
General |
özel izin |
dispensation n.
|
|
253 |
General |
normal kasap bıçağıyla alanımayıp özel yöntemlerle alınan et |
recovered meat n.
|
|
254 |
General |
özel telefon (hattı) |
private line n.
|
|
255 |
General |
özel işaretler |
legend n.
|
|
256 |
General |
özel mahkeme |
private court n.
|
|
257 |
General |
özel görev |
mission n.
|
|
258 |
General |
özel sağlık yurdu |
nursing home n.
|
|
259 |
General |
özel yol |
occupational road n.
|
|
260 |
General |
özel konut |
private house n.
|
|
261 |
General |
özel demiryolu |
private railway n.
|
|
262 |
General |
özel ad |
proper noun n.
|
|
263 |
General |
özel mülkiyet |
private ownership n.
|
|
264 |
General |
özel isim |
proper noun n.
|
|
265 |
General |
özel hak |
privilege n.
|
|
266 |
General |
özel hal |
special condition n.
|
|
267 |
General |
özel yetenekleri olan |
abled n.
|
|
268 |
General |
özel önlemler |
special measures n.
|
|
269 |
General |
özel yol |
private alley n.
|
|
270 |
General |
özel koruma görevlisi |
personal protection officer n.
|
|
271 |
General |
özel dedektif |
private eye n.
|
|
272 |
General |
dini özel gün |
religious holiday n.
|
|
273 |
General |
özel amaçlı elektrikli ürünler |
special-purpose electrical goods n.
|
|
274 |
General |
özel ihtiyaçların giderilmesi |
fulfilling the special needs n.
|
|
275 |
General |
özel ihtiyaçların giderilmesi |
satisfying the special needs n.
|
|
276 |
General |
özel onay |
special approval n.
|
|
277 |
General |
özel bir amaç için üretilmiş araç |
purpose built vehicle n.
|
|
278 |
General |
özel üretim araç |
purpose built vehicle n.
|
|
279 |
General |
özel otel dedektifi |
house dick n.
|
|
280 |
General |
özel otel dedektifi |
hotel detective n.
|
|
281 |
General |
özel otel dedektifi |
house detective n.
|
|
282 |
General |
özel maksat |
special purpose n.
|
|
283 |
General |
özel durumlar |
special cases n.
|
|
284 |
General |
özel durum |
special consideration n.
|
|
285 |
General |
özel dikkat |
special consideration n.
|
|
286 |
General |
özel ilgi |
particular interest n.
|
|
287 |
General |
özel örf ve adet kuralları |
particular customs n.
|
|
288 |
General |
özel mevki |
particular situation n.
|
|
289 |
General |
özel durum |
particular situation n.
|
|
290 |
General |
özel idare |
special administration n.
|
|
291 |
General |
özel savunma |
special defense n.
|
|
292 |
General |
özel tren |
special train n.
|
|
293 |
General |
özel arkadaşlar |
personal friends n.
|
|
294 |
General |
gizlice birinin özel hayatını araştıran kimse |
snooping n.
|
|
295 |
General |
gizlice birinin özel hayatını araştıran kimse |
snooper n.
|
|
296 |
General |
özel mülakatlar |
personal interviews n.
|
|
297 |
General |
özel ürünler |
special products n.
|
|
298 |
General |
özel görev |
assignment n.
|
|
299 |
General |
özel nitelik |
special quality n.
|
|
300 |
General |
özel arşiv |
private archive n.
|
|
301 |
General |
özel arşiv |
personal archive n.
|
|
302 |
General |
özel rica |
personal request n.
|
|
303 |
General |
özel organizasyon |
special organization n.
|
|
304 |
General |
özel organizasyon |
special organisation n.
|
|
305 |
General |
özel şeyler |
private things n.
|
|
306 |
General |
park için ayrılmış özel alan |
parking bay n.
|
|
307 |
General |
özel ihtiyaçları olan insanlar |
people with special needs n.
|
|
308 |
General |
küçük/özel oda |
snug n.
|
|
309 |
General |
özel ricası |
one's express wish n.
|
|
310 |
General |
özel tasarım |
haute couture n.
|
|
311 |
General |
özel koleksiyon |
private collection n.
|
|
312 |
General |
özel isteği |
one's express wish n.
|
|
313 |
General |
kişinin özel beğenisine göre tasarlanmış |
haute couture n.
|
|
314 |
General |
soruşturmadan sorumlu özel ajan |
special agent in charge of the investigation n.
|
|
315 |
General |
özel gözetleme birimi |
special surveillance unit n.
|
|
316 |
General |
devlet tiyatroları ve özel tiyatrolar |
state and private theatres n.
|
|
317 |
General |
özel hizmetler |
the special services n.
|
|
318 |
General |
tanrı'nın özel bir ismi |
jehovah n.
|
|
319 |
General |
özel ilgi |
concernment n.
|
|
320 |
General |
özel güvenlik elemanı |
private security guard n.
|
|
321 |
General |
özel kullanım |
exclusive use n.
|
|
322 |
General |
eski ahit'te tanrı'nın özel adı |
jehovah n.
|
|
323 |
General |
özel ifade |
subjective expression n.
|
|
324 |
General |
özel dedektiflik |
private investigation n.
|
|
325 |
General |
özel inceleme/araştırma |
private investigation n.
|
|
326 |
General |
özel dedektif |
private investigator n.
|
|
327 |
General |
özel projeler bölümü |
special projects division n.
|
|
328 |
General |
özel sertifika programı |
special certificate program n.
|
|
329 |
General |
özel proje |
special project n.
|
|
330 |
General |
özel kadın şoför |
chauffeuse n.
|
|
331 |
General |
özel hakim odası |
chamber n.
|
|
332 |
General |
özel ders |
coaching n.
|
|
333 |
General |
katolik rahiplerin ayinlerinde diz çöküp dua ederken üstüne yaslandıkları özel bir çeşit tabure |
faldstool n.
|
|
334 |
General |
özel muayenehane |
private practice n.
|
|
335 |
General |
özel yetenek sınavı |
special talent exam n.
|
|
336 |
General |
özel benlik |
private self n.
|
|
337 |
General |
il özel yönetimi |
special provincial administration n.
|
|
338 |
General |
özel gösterim |
private view n.
|
|
339 |
General |
en özel kişisel duygular |
innermost thoughts n.
|
|
340 |
General |
özel dedektif |
operative n.
|
|
341 |
General |
özel dedektif |
pi n.
|
|
342 |
General |
özel dedektif |
sherlock n.
|
|
343 |
General |
özel dedektif |
inquiry agent n.
|
|
344 |
General |
özel tarife |
special rate n.
|
|
345 |
General |
özel gün |
special occasion n.
|
|
346 |
General |
özel maliyetler |
special costs n.
|
|
347 |
General |
her kilidi açabilen özel anahtar |
lock pick n.
|
|
348 |
General |
özel ilgi gerektiren olay |
event of special interest n.
|
|
349 |
General |
tatil/özel gün kutlamaları |
season's greetings n.
|
|
350 |
General |
özel emniyet mensupları |
special constables (uk) n.
|
|
351 |
General |
özel çözüm |
tailored solution n.
|
|
352 |
General |
özel dayet |
special party n.
|
|
353 |
General |
özel davet |
special invitation n.
|
|
354 |
General |
özel dayet |
special call n.
|
|
355 |
General |
özel davetli |
special guest n.
|
|
356 |
General |
özel çağrı |
special call n.
|
|
357 |
General |
özel parti |
special party n.
|
|
358 |
General |
özel ödül |
special prize n.
|
|
359 |
General |
özel ödül |
special award n.
|
|
360 |
General |
özel öğretim yöntemleri |
special teaching methods n.
|
|
361 |
General |
özel bölge |
intimate area n.
|
|
362 |
General |
özel iletişim vergisi (öiv) |
special communication tax n.
|
|
363 |
General |
özel koruma görevlisi |
personal security guard n.
|
|
364 |
General |
özel sipariş halı |
custom-bound carpet n.
|
|
365 |
General |
genelde şehir dışına kurulmuş olan özel klüp |
country club n.
|
|
366 |
General |
özel araç |
private vehicle n.
|
|
367 |
General |
özel yetenek sınavı |
special talent test n.
|
|
368 |
General |
özel yetenek sınavı |
special talent examination n.
|
|
369 |
General |
özel eğitim kurumu |
private teaching institution n.
|
|
370 |
General |
özel şoförlü araba |
chauffeur- driven car n.
|
|
371 |
General |
özel yapım takım elbise |
tailor-made suit n.
|
|
372 |
General |
özel hazırlanmış takım elbise |
tailor-made suit n.
|
|
373 |
General |
boyu kısa ve özel güçleri olan hayali bir yaratık |
pixie n.
|
|
374 |
General |
kişisel/özel alan |
personal boundary n.
|
|
375 |
General |
özel getiri |
private return n.
|
|
376 |
General |
özel üniforma |
special uniform n.
|
|
377 |
General |
özel yetenek |
special ability n.
|
|
378 |
General |
özel çözüm |
dedicated solution n.
|
|
379 |
General |
kişiye özel eğitim hizmetleri |
tailor-made training services n.
|
|
380 |
General |
özel belirleyici nitelik |
special characteristic n.
|
|
381 |
General |
1940 ve 50'lerde, amerika'daki eyaletler arası otobanlarda motorcular için açılmış, genellikle odaların hemen önünde motorlar için özel bir alanı bulunan otel |
motor court n.
|
|
382 |
General |
özel eğitmen |
private instructor n.
|
|
383 |
General |
ingiliz kraliçesi ya da kral tarafından her yıl paskalya öncesi perşembe günü geleneksel bir törenle fakirlere verilen özel paralar |
maundy money n.
|
|
384 |
General |
özel davetiye |
special invitation n.
|
|
385 |
General |
özel sayı |
special issue n.
|
|
386 |
General |
özel emeklilik sigortası |
annuity n.
|
|
387 |
General |
özel kıyafetle yapılan bir tür serbest uçuş |
wingsuit flying n.
|
|
388 |
General |
özel kıyafetle yapılan bir tür serbest uçuş |
wingsuiting n.
|
|
389 |
General |
küçük ve özel oda |
cabinet n.
|
|
390 |
General |
özellikle özel günlerde birinin başka birine ilettiği genellikle kostümlü olan müzikal gösteri |
singing telegram n.
|
|
391 |
General |
insanlara özel hissettirecek ek hizmetler |
personal touch n.
|
|
392 |
General |
duvara özel olarak işlenmiş bölüm |
table n.
|
|
393 |
General |
özel bir evde yüksek kesimin toplantısı |
racquette n.
|
|
394 |
General |
içine çikolata koyulan özel dekoratif kutu |
ballotin n.
|
|
395 |
General |
özel konu |
specific topic n.
|
|
396 |
General |
belirli bir alanda eğitim veren özel eğitim kurumu |
academy n.
|
|
397 |
General |
kanarya adalarına özel ağaçlardan elde edilen kereste |
canary wood n.
|
|
398 |
General |
kadınların özel odalarına sıklıkla yolu düşen çapkın kimse |
carpetmonger [obsolete] n.
|
|
399 |
General |
partide parayla içki satışı yapılan özel bar |
cash bar n.
|
|
400 |
General |
özel ilgi |
red carpet n.
|
|
401 |
General |
(evin hanımına hizmet eden) özel hizmetçi |
ladys maid n.
|
|
402 |
General |
kadın dansçıları veya striptizcileri olan erkeklere özel gece kulübü |
gentleman’s club n.
|
|
403 |
General |
özel kesinti |
special deduction n.
|
|
404 |
General |
özel papaz/vaiz |
chaplain n.
|
|
405 |
General |
özel papazlık |
chaplainship n.
|
|
406 |
General |
özel rahiplik |
chaplainship n.
|
|
407 |
General |
özel din adamlığı |
chaplainship n.
|
|
408 |
General |
özel vaizlik |
chaplainship n.
|
|
409 |
General |
insanları çeken, ilham veren veya büyüleyen özel niteliklere sahip kimse |
charismatic n.
|
|
410 |
General |
özel/ayrıcalıklı grup |
charmed circle n.
|
|
411 |
General |
içki ruhsatı olan özel kulüp |
chartered club [new zealand] n.
|
|
412 |
General |
özel oda |
chaumer [scottish] n.
|
|
413 |
General |
özel gece |
night n.
|
|
414 |
General |
bir azizin bedeninden artakalan parça veya özel eşya |
relict [obsolete] n.
|
|
415 |
General |
bir azizin bedeninden artakalan parça veya özel eşya |
relik [obsolete] n.
|
|
416 |
General |
(yapım aşamalarını göstermek amacıyla) tabağın kenarına konulan özel işaret |
remarque n.
|
|
417 |
General |
özel işaretli tabak |
remarque n.
|
|
418 |
General |
özel bir faaliyete ayrılmış bina |
temple n.
|
|
419 |
General |
akciğer boşluğunu incelemekte kullanılan özel bir endoskop tipi |
thorascope n.
|
|
420 |
General |
özel yöntemlerle süslenmiş kesik kafa |
tsantsa n.
|
|
421 |
General |
çömlekçilikte kullanılan demir içermeyen özel bir çamur |
potter's clay n.
|
|
422 |
General |
özel sevgi |
acceptance of persons n.
|
|
423 |
General |
özel sevgi |
acception of persons n.
|
|
424 |
General |
(özel kadın) iç çamaşırı |
underthings n.
|
|
425 |
General |
olağandışı şeylere özel ilgisi olan kimse |
anomalist n.
|
|
426 |
General |
özel banyolu ve mini mutfaklı, stüdyo benzeri küçük daire |
efficiency apartment [us] n.
|
|
427 |
General |
özel yolculuk |
special journey n.
|
|
428 |
General |
özel ilgi, yetki veya beceri alanı |
bailiffwick n.
|
|
429 |
General |
geniş özel arazi |
barony n.
|
|
430 |
General |
özel şeyler |
esoterica n.
|
|
431 |
General |
özel konuşmaları gizlice dinleyen kimse |
evesdropper n.
|
|
432 |
General |
zor veya argo sözcüklerin olduğu özel bir jargon |
jive n.
|
|
433 |
General |
(özellikle new orleans'ta) mardi gras karnavalı kapsamındaki balo ve geçit töreni gibi etkinlikleri finanse eden özel sosyal kulüp |
krewe n.
|
|
434 |
General |
kralın vekilharcı ve teşrifatçısının özel yetkisi altındaki iki eski ingiliz mahkemesinden biri |
verge [obsolete] n.
|
|
435 |
General |
özel çıkar elde ettikleri mevcut bir sistemi sürdürmeyi veya kontrol etmeyi amaçlayan gruplar |
vested interest n.
|
|
436 |
General |
özel girişim |
voyage [obsolete] n.
|
|
437 |
General |
bir kitabın özel baskısına olan düşkünlük |
bibliophilism n.
|
|
438 |
General |
özel ve çeşitli ihtiyaçlara göre değiştirilme ve uyumlanma yetisi |
malleability n.
|
|
439 |
General |
özel ticari tekliflerin geçersiz olduğu bir süre |
blackout n.
|
|
440 |
General |
üye kontenjanından bir kurumda özel statü verilen üye adayı |
legacy n.
|
|
441 |
General |
özel karşılık veya ayrıcalıklar için onaylanmış kişi veya kuruluşlar listesi |
whitelist n.
|
|
442 |
General |
ekonomik bir süreci ortadan kaldıran veya devam etmesini engelleyen özel bir durum |
margin n.
|
|
443 |
General |
özel bir göreve atanmış beş temsilciden biri |
quinquevir n.
|
|
444 |
General |
özel grup |
quorum n.
|
|
445 |
General |
bazı ingiliz özel okullarında üniforma olarak giyilen kıyafet tarzı |
bluecoat n.
|
|
446 |
General |
ingiliz kraliçesi ya da kral tarafından her yıl paskalya öncesi perşembe günü geleneksel bir törenle fakirlere verilen özel paralar |
maundy n.
|
|
447 |
General |
şifa çemberi ile ilişkili olarak taşları dört yöne doğru özel bir desen oluşturacak şekilde dizerek inşa edilen taş anıt |
medicine-wheel n.
|
|
448 |
General |
hükümetin sunduğu sağlık hizmetlerinin kapsamını bütünleyici özel sağlık sigortası |
medigap n.
|
|
449 |
General |
(bir şeyi) hatırlamak için gösterilen özel çaba |
mental note n.
|
|
450 |
General |
erkek izcilere özel projelerde verilen başarı madalyası |
merit badge n.
|
|
451 |
General |
kısıtlı okuyucu kitlesine, genellikle abonelik sistemi ile özel bilgi akışı sağlayan online yayıncılık |
micropublishing n.
|
|
452 |
General |
özel dosya |
special file n.
|
|
453 |
General |
piskoposların taht veya katedral dışındayken kullandıkları özel bir çeşit tabure |
faldstool n.
|
|
454 |
General |
özel tasarım kıyafetler |
haute couture n.
|
|
455 |
General |
özel nitelik |
miniature n.
|
|
456 |
General |
özel konut |
homestead n.
|
|
457 |
General |
küçük ve özel konferans |
huddle n.
|
|
458 |
General |
küçük ve özel toplantı |
huddle n.
|
|
459 |
General |
bazı özel hizmetler için teçhiz edilmiş tekerlekli bir ünite |
mobile unit n.
|
|
460 |
General |
üniversitelerde özel etkinliklerde takılan üst kısmı kare ve düz olan bir tür şapka |
mortar-board n.
|
|
461 |
General |
özel mülkiyet |
movable n.
|
|
462 |
General |
at arabasından daha üstün nitelikli olup günlük veya kısa süreliğine kiralanan ve kişiye özel taşıma yapan fayton |
glass coach n.
|
|
463 |
General |
özel bir köpek eğitimi sistemi |
obedience n.
|
|
464 |
General |
bm komitesinin duruma ilişkin bilgi toplayıp raporlamak üzere özel bir bölgeye gönderdiği yetkili |
observer n.
|
|
465 |
General |
özel köşe |
by-corner n.
|
|
466 |
General |
özel avantaj |
by-interest n.
|
|
467 |
General |
özel yol |
by-lane n.
|
|
468 |
General |
özel yol |
bypath n.
|
|
469 |
General |
özel yol |
by-path n.
|
|
470 |
General |
özel yer |
byplace n.
|
|
471 |
General |
özel yer |
by-place n.
|
|
472 |
General |
özel amaç |
by-respect n.
|
|
473 |
General |
özel avantaj |
by-respect n.
|
|
474 |
General |
özel sokak |
bystreet n.
|
|
475 |
General |
özel sokak |
by-street n.
|
|
476 |
General |
kaptanın özel kullanımı için tasarlanmış tekne |
gig n.
|
|
477 |
General |
özel işler |
occasions n.
|
|
478 |
General |
(mülk) özel kullanım |
occupancy n.
|
|
479 |
General |
kumarda özel kullanım için bir veya daha fazla deste kartını saklama |
holdout n.
|
|
480 |
General |
özel yakınlık |
gossipry n.
|
|
481 |
General |
güçlü birinin yaptığı özel iyilik |
grace n.
|
|
482 |
General |
aşılamada kullanılan özel bir alet |
grafting iron n.
|
|
483 |
General |
(gizli cemiyetin) birbirlerini tanımak için kullandıkları özel tokalaşma şekli |
grip n.
|
|
484 |
General |
özel toprak |
ground n.
|
|
485 |
General |
özel grupların psikolojik danışmanlık ve rehberlik yoluyla topluma uyum sağlaması için verilen program veya hizmet |
guidance n.
|
|
486 |
General |
belirli bir kişiye özel yakınlık duyduğuna inanılan melek |
guardian spirit n.
|
|
487 |
General |
özel ilgi alanı |
hobby n.
|
|
488 |
General |
özel muamele |
odds n.
|
|
489 |
General |
özel ilgi |
odds n.
|
|
490 |
General |
özel sevgi |
odds n.
|
|
491 |
General |
özel yol |
road n.
|
|
492 |
General |
özel gereksinim |
special need n.
|
|
493 |
General |
özel ayrıcalık |
immunity n.
|
|
494 |
General |
özel yiyecek |
oyster n.
|
|
495 |
General |
özel avantajı olan kimse |
insider n.
|
|
496 |
General |
özel etkisi olan kimse |
insider n.
|
|
497 |
General |
özel uygulamalar |
métier n.
|
|
498 |
General |
özel durum |
distinction n.
|
|
499 |
General |
özel gönüllü kuruluş |
private voluntary organization n.
|
|
500 |
General |
mesleğe özel giysi |
cloth n.
|
|