|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
açıkça |
frankly adv.
|
|
We all know that eastward enlargement will not be for free, and this must be said frankly.
Hepimiz doğuya doğru genişlemenin bedavaya olmayacağını biliyoruz ve bunu açıkça söylemek gerekir.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
açıkça |
openly adv.
|
|
I shall therefore say this openly and honestly; the decisions of the Brussels European Council have left us unsatisfied.
Bu nedenle şunu açıkça ve dürüstçe söylemeliyim; Brüksel Avrupa Konseyi'nin kararları bizi tatmin etmemiştir.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
açıkça |
clearly adv.
|
|
Our resolution today sets out clearly what has to be done.
Bugünkü kararımız ne yapılması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.
More Sentences
|
General |
|
4 |
General |
açıkça |
evident adj.
|
|
That was evident in Bosnia and is now again evident in the fight against international terrorism.
Bu durum Bosna'da açıkça görülmüştü ve şimdi de uluslararası terörizmle mücadelede tekrar görülüyor.
More Sentences
|
5 |
General |
açıkça |
explicit adj.
|
|
I think it should be made explicit what case is involved here.
Burada hangi davanın söz konusu olduğunun açıkça belirtilmesi gerektiğini düşünüyorum.
More Sentences
|
6 |
General |
açıkça |
clear adj.
|
|
She made her reasons for divorce absolutely clear.
Boşanma nedenlerini açıkça belirtmiştir.
More Sentences
|
7 |
General |
açıkça |
plain adj.
|
|
Let me make it plain, I'm not coming.
Açıkça söyleyeyim, gelmiyorum.
More Sentences
|
8 |
General |
açıkça |
clear adv.
|
|
She made her reasons for divorce absolutely clear.
Boşanma nedenlerini açıkça belirtmiştir.
More Sentences
|
9 |
General |
açıkça |
obviously adv.
|
|
In the final analysis, market trends will obviously be the deciding factor.
Son tahlilde, piyasa eğilimleri açıkça belirleyici faktör olacaktır.
More Sentences
|
10 |
General |
açıkça |
manifestly adv.
|
|
The Commission has manifestly shown great care and deliberation in calculating needs.
Komisyon, ihtiyaçların hesaplanmasında açıkça büyük bir özen ve hassasiyet göstermiştir.
More Sentences
|
11 |
General |
açıkça |
outright adv.
|
|
The Belgian Finance Minister supports this demand, and even the German Finance Minister no longer rejects it outright.
Belçika Maliye Bakanı bu talebi destekliyor ve Alman Maliye Bakanı bile artık bunu açıkça reddetmiyor.
More Sentences
|
12 |
General |
açıkça |
demonstrably adv.
|
|
The argument that other donors are already doing sufficient is simply and demonstrably untrue.
Diğer donörlerin zaten yeterince şey yaptığı iddiası basitçe ve açıkça doğru değildir.
More Sentences
|
13 |
General |
açıkça |
evidently adv.
|
|
It's evidently necessary.
Bu açıkça gereklidir.
More Sentences
|
14 |
General |
açıkça |
expressly adv.
|
|
This doctrine should, therefore, be expressly criticised and rejected by the European Parliament.
Dolayısıyla bu doktrin Avrupa Parlamentosu tarafından açıkça eleştirilmeli ve reddedilmelidir.
More Sentences
|
15 |
General |
açıkça |
clearly adv.
|
|
Our resolution today sets out clearly what has to be done.
Bugünkü kararımız ne yapılması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.
More Sentences
|
16 |
General |
açıkça |
explicitly adv.
|
|
Here, too, your text explicitly denies the goal of Turkey's accession.
Burada da metniniz Türkiye'nin katılım hedefini açıkça reddetmektedir.
More Sentences
|
17 |
General |
açıkça |
patently adv.
|
|
Yet, I note that France patently does not respect its commitments.
Yine de Fransa'nın taahhütlerine açıkça riayet etmediğini not ediyorum.
More Sentences
|
18 |
General |
açıkça |
frankly adv.
|
|
We all know that eastward enlargement will not be for free, and this must be said frankly.
Hepimiz doğuya doğru genişlemenin bedavaya olmayacağını biliyoruz ve bunu açıkça söylemek gerekir.
More Sentences
|
19 |
General |
açıkça |
plainly adv.
|
|
It is also plainly a restriction on freedom of opinion, and the press law is similarly restricted.
Bu aynı zamanda açıkça fikir özgürlüğüne yönelik bir kısıtlamadır ve basın kanunu da benzer şekilde kısıtlanmıştır.
More Sentences
|
20 |
General |
açıkça |
plain adv.
|
|
Let me make it plain, I'm not coming.
Açıkça söyleyeyim, gelmiyorum.
More Sentences
|
|
21 |
General |
açıkça |
publicly adv.
|
|
They are afraid to say it publicly.
Bunu açıkça söylemekten korkuyorlar.
More Sentences
|
22 |
General |
açıkça |
bluntly adv.
|
|
So let me say quite bluntly that, as you have already mentioned, we called for a framework directive.
Bu nedenle, daha önce de belirttiğiniz gibi, bir çerçeve yönerge çağrısında bulunduğumuzu açıkça söylememe izin verin.
More Sentences
|
23 |
General |
açıkça |
flatly adv.
|
|
He flatly refused to let me in.
Beni içeri almayı açıkça reddetti.
More Sentences
|
24 |
General |
açıkça |
openly adv.
|
|
I shall therefore say this openly and honestly; the decisions of the Brussels European Council have left us unsatisfied.
Bu nedenle şunu açıkça ve dürüstçe söylemeliyim; Brüksel Avrupa Konseyi'nin kararları bizi tatmin etmemiştir.
More Sentences
|
25 |
General |
açıkça |
point blank adv.
|
|
Refusing point blank to extradite terrorists to the USA is sending out the wrong signal.
Teröristleri ABD'ye iade etmeyi açıkça reddetmek yanlış bir sinyal göndermektir.
More Sentences
|
26 |
General |
açıkça |
freely adv.
|
|
I freely admit that I have room for improvement.
Kendimi geliştirmem gerektiğini açıkça kabul ediyorum.
More Sentences
|
27 |
General |
açıkça |
freely adv.
|
|
I freely admit that I have room for improvement.
Kendimi geliştirmem gerektiğini açıkça kabul ediyorum.
More Sentences
|
Colloquial |
|
28 |
Colloquial |
açıkça |
right out adv.
|
|
Tom didn't have the courage to come right out and say what he believed.
Tom'un inandığı şeyi açıkça söyleyecek cesareti yoktu.
More Sentences
|
Idioms |
|
29 |
Idioms |
açıkça |
in clear [obsolete] expr.
|
|
Equatorial Guinea is in clear breach of every human rights convention it has signed.
Ekvator Ginesi imzalamış olduğu tüm insan hakları sözleşmelerini açıkça ihlal etmektedir.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
30 |
Trade/Economic |
açıkça |
openly adv.
|
|
I shall therefore say this openly and honestly; the decisions of the Brussels European Council have left us unsatisfied.
Bu nedenle şunu açıkça ve dürüstçe söylemeliyim; Brüksel Avrupa Konseyi'nin kararları bizi tatmin etmemiştir.
More Sentences
|
General |
|
31 |
General |
açıkça |
public adj.
|
|
32 |
General |
açıkça |
palpable adj.
|
|
33 |
General |
açıkça |
round adj.
|
|
34 |
General |
açıkça |
exposed adj.
|
|
35 |
General |
açıkça |
straight-out adj.
|
|
36 |
General |
açıkça |
without mincing matters adv.
|
|
37 |
General |
açıkça |
unreservedly adv.
|
|
38 |
General |
açıkça |
unmistakably adv.
|
|
39 |
General |
açıkça |
man to man adv.
|
|
40 |
General |
açıkça |
in simple terms adv.
|
|
|
41 |
General |
açıkça |
outspokenly adv.
|
|
42 |
General |
açıkça |
nakedly adv.
|
|
43 |
General |
açıkça |
overtly adv.
|
|
44 |
General |
açıkça |
allegedly adv.
|
|
45 |
General |
açıkça |
definitely adv.
|
|
46 |
General |
açıkça |
in plain english adv.
|
|
47 |
General |
açıkça |
fairly adv.
|
|
48 |
General |
açıkça |
directly adv.
|
|
49 |
General |
açıkça |
in so many words adv.
|
|
50 |
General |
açıkça |
declaredly adv.
|
|
51 |
General |
açıkça |
straight from the shoulder adv.
|
|
52 |
General |
açıkça |
palpably adv.
|
|
53 |
General |
açıkça |
roundly adv.
|
|
54 |
General |
açıkça |
without mincing words adv.
|
|
55 |
General |
açıkça |
barely adv.
|
|
56 |
General |
açıkça |
in plain terms adv.
|
|
57 |
General |
açıkça |
in round terms adv.
|
|
58 |
General |
açıkça |
above board adv.
|
|
59 |
General |
açıkça |
straightforwardly adv.
|
|
60 |
General |
açıkça |
in the face of day adv.
|
|
61 |
General |
açıkça |
in public adv.
|
|
62 |
General |
açıkça |
discriminately adv.
|
|
63 |
General |
açıkça |
demonstratively adv.
|
|
64 |
General |
açıkça |
perspicuously adv.
|
|
65 |
General |
açıkça |
professedly adv.
|
|
66 |
General |
açıkça |
plump adv.
|
|
67 |
General |
açıkça |
avowedly adv.
|
|
68 |
General |
açıkça |
straight out adv.
|
|
69 |
General |
açıkça |
flat adv.
|
|
70 |
General |
açıkça |
downright adv.
|
|
71 |
General |
açıkça |
distinctly adv.
|
|
72 |
General |
açıkça |
notably adv.
|
|
73 |
General |
açıkça |
above-board adv.
|
|
74 |
General |
açıkça |
point-blank adv.
|
|
75 |
General |
açıkça |
quite simply adv.
|
|
76 |
General |
açıkça |
pointedly adv.
|
|
77 |
General |
açıkça |
baldly adv.
|
|
78 |
General |
açıkça |
unmistakeably adv.
|
|
79 |
General |
açıkça |
signally adv.
|
|
80 |
General |
açıkça |
understandably adv.
|
|
|
81 |
General |
açıkça |
pointedly adv.
|
|
82 |
General |
açıkça |
apert [obsolete] adv.
|
|
83 |
General |
açıkça |
unreservedly adv.
|
|
84 |
General |
açıkça |
gentilly [obsolete] adv.
|
|
85 |
General |
açıkça |
officially adv.
|
|
86 |
General |
açıkça |
on the table adv.
|
|
87 |
General |
açıkça |
diserty [obsolete] adv.
|
|
88 |
General |
açıkça |
in the raw adv.
|
|
89 |
General |
açıkça |
famously adv.
|
|
90 |
General |
açıkça |
directly adv.
|
|
91 |
General |
açıkça |
flat out adv.
|
|
92 |
General |
açıkça |
flatling adv.
|
|
93 |
General |
açıkça |
outward adv.
|
|
94 |
General |
açıkça |
prettily adv.
|
|
95 |
General |
açıkça |
pretty adv.
|
|
96 |
General |
açıkça |
smack adv.
|
|
97 |
General |
açıkça |
soothfast adv.
|
|
98 |
General |
açıkça |
squab adv.
|
|
99 |
General |
açıkça |
square adv.
|
|
100 |
General |
açıkça |
starchly adv.
|
|
101 |
General |
açıkça |
in open expr.
|
|
Phrases |
|
102 |
Phrases |
açıkça |
in so many words expr.
|
|
103 |
Phrases |
açıkça |
in plain sight expr.
|
|
Idioms |
|
104 |
Idioms |
açıkça |
pure and simple adj.
|
|
105 |
Idioms |
açıkça |
from the shoulder adv.
|
|
106 |
Idioms |
açıkça |
to someone's face expr.
|
|
107 |
Idioms |
açıkça |
four-square expr.
|
|
108 |
Idioms |
açıkça |
not in so/as many words expr.
|
|
Geology |
|
109 |
Geology |
açıkça |
discrete adj.
|
|
Latin |
|
110 |
Latin |
açıkça |
de plano adv.
|
|
111 |
Latin |
açıkça |
candide expr.
|
|
Archaic |
|
112 |
Archaic |
açıkça |
to one's teeth adv.
|
|
113 |
Archaic |
açıkça |
apertly adv.
|
|
114 |
Archaic |
açıkça |
soothfastly adv.
|
|
|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
açıkça anlamak |
clearly understand v.
|
|
They at least clearly understood the importance and urgency of this proposal.
En azından bu teklifin önemini ve aciliyetini açıkça anladılar.
More Sentences
|
2 |
General |
açıkça anlatmak |
explain clearly v.
|
|
Consequently, I think I explained clearly how our thinking is developing.
Sonuç olarak düşüncemizin nasıl geliştiğini açıkça anlattığımı düşünüyorum.
More Sentences
|
3 |
General |
açıkça söylemek |
speak out v.
|
|
You ought to have the courage to speak out what you believe to be right.
Neyin doğru olduğuna inandığını açıkça söyleme cesaretine sahip olmalısın.
More Sentences
|
4 |
General |
açıkça konuşmak |
speak up v.
|
|
Please speak up.
Lütfen açıkça konuş.
More Sentences
|
5 |
General |
açıkça görülmek |
be clearly seen v.
|
|
Today Mount Fuji can be clearly seen.
Bugün Fuji Dağı açıkça görülebiliyor.
More Sentences
|
6 |
General |
açıkça belirten |
professed adj.
|
|
She is a professed Muslim.
O, Müslüman olduğunu açıkça belirtiyor.
More Sentences
|
7 |
General |
açıkça belirtilmemiş |
unstated adj.
|
|
The true reason for his resignation remained unstated.
Adamın istifasının ardındaki açıkça belirtilmemiş neden, bir sır olarak kaldı.
More Sentences
|
Colloquial |
|
8 |
Colloquial |
açıkça görülüyor ki |
clearly adv.
|
|
Clearly we have to work towards a global solution that will be driven by technology.
Açıkça görülüyor ki teknoloji tarafından yönlendirilecek küresel bir çözüm için çalışmalıyız.
More Sentences
|
Speaking |
|
9 |
Speaking |
açıkça görülüyor ki |
obviously adv.
|
|
He can speak French, and obviously English.
O, Fransızca ve açıkça görülüyor ki İngilizce konuşabilir.
More Sentences
|
Common Usage |
|
10 |
Common Usage |
açıkça göstermek |
manifest v.
|
|
General |
|
11 |
General |
açıkça söyleme |
avowal n.
|
|
12 |
General |
açıkça tartışma |
ventilation n.
|
|
13 |
General |
hakların açıkça çiğnenmesi |
outrage n.
|
|
14 |
General |
çevresi kapatılmış ya da açıkça tanımlanmış alan |
precinct n.
|
|
15 |
General |
açıkça gösterme |
manifestation n.
|
|
16 |
General |
açıkça itiraf eden |
avower n.
|
|
17 |
General |
açıkça söyleme |
avowing n.
|
|
18 |
General |
açıkça ortaya koyma |
explicitation n.
|
|
19 |
General |
açıkça görülen başarı |
éclat n.
|
|
20 |
General |
bir taraf için açıkça adaletsiz teklif |
highway robbery n.
|
|
21 |
General |
açıkça suçlama |
denouncement n.
|
|
22 |
General |
açıkça suçlayan |
denouncer n.
|
|
23 |
General |
açıkça yanlış oldukları ispatlansa dahi eski yöntemlerden şaşmayan kimse |
mumpsimus n.
|
|
24 |
General |
açıkça söyleyememe |
silence n.
|
|
25 |
General |
ne düşündüğünü açıkça söylemek |
speak one's mind v.
|
|
26 |
General |
ne düşündüğünü açıkça söylemek |
speak out v.
|
|
27 |
General |
açıkça ortaya koymak |
lay bare v.
|
|
28 |
General |
açıkça söylenmek |
be avowed v.
|
|
29 |
General |
bir şeyi açıkça göstermek |
show something up v.
|
|
30 |
General |
açıkça belirtmek |
specify v.
|
|
31 |
General |
açıkça anlatmak |
speak clearly v.
|
|
32 |
General |
açıkça belirtmek |
express clearly v.
|
|
33 |
General |
açıkça belirtmek |
enounce v.
|
|
34 |
General |
fikirlerini açıkça söylemek |
lay the cards on the table v.
|
|
35 |
General |
açıkça belirtmek |
enunciate v.
|
|
36 |
General |
açıkça söylemek |
articulate v.
|
|
37 |
General |
ne düşündüğünü açıkça söylemek |
speak up v.
|
|
38 |
General |
bir şeyi açıkça söylemek |
put something plainly v.
|
|
39 |
General |
düşüncelerini açıkça söylemek |
put all the cards on the table v.
|
|
40 |
General |
açıkça anlatılmak |
be clearly explained v.
|
|
41 |
General |
açıkça anlamak |
perfectly understand v.
|
|
42 |
General |
açıkça anlatmak |
tell out v.
|
|
43 |
General |
düşüncelerini açıkça söylemek |
put the cards on the table v.
|
|
44 |
General |
açıkça tartışmak |
ventilate v.
|
|
45 |
General |
açıkça söylemek |
make no secret of v.
|
|
46 |
General |
fikirlerini açıkça söylemek |
put the cards on the table v.
|
|
47 |
General |
açıkça anlatılmak |
(something) to be clearly explained v.
|
|
48 |
General |
açıkça söylemek |
profess v.
|
|
49 |
General |
açıkça göstermek |
evince v.
|
|
50 |
General |
açıkça söylemek |
avow v.
|
|
51 |
General |
fikrini açıkça anlatmak |
make one's point v.
|
|
52 |
General |
açıkça anlaşılmak |
be understood clearly v.
|
|
53 |
General |
açıkça görülmek |
be seen obviously v.
|
|
54 |
General |
açıkça belirtmek |
pin down v.
|
|
55 |
General |
açıkça söylemek |
make no bones about v.
|
|
56 |
General |
açıkça söylemek |
make no bones of v.
|
|
57 |
General |
düşüncelerini açıkça belirtmek |
enunciate v.
|
|
58 |
General |
çekinmeden açıkça söylemek |
speak up v.
|
|
59 |
General |
bir şeyi birine açıkça ifade etmek |
enunciate something to someone v.
|
|
60 |
General |
tekrar açıkça söylemek |
reavow v.
|
|
61 |
General |
açıkça kanıt sunmak |
testimonialize v.
|
|
62 |
General |
açıkça kanıt sunmak |
testimonialise v.
|
|
63 |
General |
açıkça meydan okumak |
bid defiance to v.
|
|
64 |
General |
açıkça konuşmak |
give a piece of one's mind to v.
|
|
65 |
General |
ne düşündüğünü açıkça ortaya koymak |
declare one's self v.
|
|
66 |
General |
açıkça telaffuz etmek |
enunciate v.
|
|
67 |
General |
açıkça belirtmek |
enounce v.
|
|
68 |
General |
açıkça telaffuz etmek |
enounce v.
|
|
69 |
General |
açıkça ifade etmek |
enunciate v.
|
|
70 |
General |
açıkça göstermek |
write v.
|
|
71 |
General |
açıkça suçlamak |
denunciate v.
|
|
72 |
General |
açıkça belirtmek |
despecificate v.
|
|
73 |
General |
açıkça ortaya koymak |
communicate v.
|
|
74 |
General |
açıkça göstermek |
communicate v.
|
|
75 |
General |
anlaşmazlıkları açıkça tartışarak çözmek |
dialogue v.
|
|
76 |
General |
açıkça göstermek |
ostend [obsolete] v.
|
|
77 |
General |
açıkça belirtmek |
outspeak v.
|
|
78 |
General |
açıkça söylemek |
outspeak v.
|
|
79 |
General |
açıkça direnmek |
outstand v.
|
|
80 |
General |
açıkça karşı koymak |
outstand v.
|
|
81 |
General |
açıkça söylemek |
outtell v.
|
|
82 |
General |
açıkça konuşmak |
outtell v.
|
|
83 |
General |
üzerinde açıkça göstermek |
bear v.
|
|
84 |
General |
birisini toplum içinde açıkça suçlamak |
denounce somebody v.
|
|
85 |
General |
açıkça suçlamak |
denounce v.
|
|
86 |
General |
açıkça belirtilmiş |
articulate adj.
|
|
87 |
General |
açıkça ilan edilmiş olan |
avowed adj.
|
|
88 |
General |
hislerini açıkça gösteren |
feely adj.
|
|
89 |
General |
açıkça görülen |
overt adj.
|
|
90 |
General |
açıkça söylenebilir |
avowable adj.
|
|
91 |
General |
açıkça yazılmamış |
tacit adj.
|
|
92 |
General |
duygularını açıkça gösteren |
frank adj.
|
|
93 |
General |
açıkça söylenmemiş |
tacit adj.
|
|
94 |
General |
açıkça belirtilmemiş |
unspecified adj.
|
|
95 |
General |
kendini açıkça etkili olarak ifade eden |
smooth-spoken adj.
|
|
96 |
General |
açıkça ayırt edilebilir |
clearly distinguishable adj.
|
|
97 |
General |
açıkça ayırt edilebilen |
clearly distinguishable adj.
|
|
98 |
General |
açıkça söylenmemiş |
unstated adj.
|
|
99 |
General |
açıkça işaretlenmiş |
clearly-marked adj.
|
|
100 |
General |
açıkça yazılmış |
clearly written adj.
|
|
101 |
General |
açıkça yazılı |
clearly written adj.
|
|
102 |
General |
kanunda açıkça belirtilmiş |
bright-line adj.
|
|
103 |
General |
boyunsuz, yüzü açıkça görülen canavar başı imgesi |
caboched adj.
|
|
104 |
General |
açıkça ifade edilebilir |
articulable adj.
|
|
105 |
General |
açıkça belirtilmemiş |
unarticulated adj.
|
|
106 |
General |
açıkça konuşmayan |
uncommunicable adj.
|
|
107 |
General |
açıkça görülen |
uncoy adj.
|
|
108 |
General |
açıkça söylenmemiş |
unprofessed adj.
|
|
109 |
General |
açıkça gösterilebilir |
manifestable adj.
|
|
110 |
General |
açıkça gösterilebilir olan |
manifestible adj.
|
|
111 |
General |
açıkça belirtilmiş |
hard-edge adj.
|
|
112 |
General |
gerçekleri açıkça söylemeyen |
meal-mouthed adj.
|
|
113 |
General |
açıkça konuşulabilen |
mentionable adj.
|
|
114 |
General |
açıkça algılanmayan |
faint adj.
|
|
115 |
General |
açıkça yapay |
hokey adj.
|
|
116 |
General |
kişinin tefekkür veya tasavvur ederek veya içrek ışığı sayesinde tanrı'yı doğrudan veya yakından bilmesini veya tanrı ile birlik içinde olmasını açıkça ortaya koyan |
mystical adj.
|
|
117 |
General |
(dürtü, duygu, niyet) açıkça sergileyen |
obvious adj.
|
|
118 |
General |
açıkça söylenebilir |
declarable adj.
|
|
119 |
General |
açıkça ifade edilen |
direct adj.
|
|
120 |
General |
açıkça ifade edilmeyen |
covert adj.
|
|
121 |
General |
açıkça onaylanan |
favorable adj.
|
|
122 |
General |
açıkça onaylanan |
favourable adj.
|
|
123 |
General |
taslağı açıkça gösteren |
outlined adj.
|
|
124 |
General |
ana hatları açıkça gösteren |
outlined adj.
|
|
125 |
General |
profili açıkça gösteren |
outlined adj.
|
|
126 |
General |
sınırı açıkça gösteren |
outlined adj.
|
|
127 |
General |
açıkça bilinen |
avowed adj.
|
|
128 |
General |
açıkça tanılabilir biçimde |
in a clearly identifiable way adv.
|
|
129 |
General |
açıkça söylenebilir şekilde |
avowably adv.
|
|
130 |
General |
açıkça algılanabilir bir şekilde |
vividly adv.
|
|
131 |
General |
açıkça taahhüt edilerek |
handfastly [obsolete] adv.
|
|
132 |
General |
açıkça ve kesin olarak |
flat-footed adv.
|
|
Phrasals |
|
133 |
Phrasals |
'-e açıkça kınamak |
clamor against n.
|
|
134 |
Phrasals |
açıkça desteklemek |
clamor for n.
|
|
135 |
Phrasals |
açıkça/alenen olmakla suçlamak/itham etmek |
denounce (one) as (something) v.
|
|
136 |
Phrasals |
açıkça/alenen olmakla suçlamak/itham etmek |
denounce someone as something v.
|
|
137 |
Phrasals |
(bir şeye) açıkça kınamak |
clamor against (something) v.
|
|
138 |
Phrasals |
açıkça desteklemek |
clamor for (something) v.
|
|
139 |
Phrasals |
düşüncesini açıkça söylemek |
come out v.
|
|
140 |
Phrasals |
açıkça ifade etmek |
peg down v.
|
|
141 |
Phrasals |
açıkça tanımlamak |
peg down v.
|
|
142 |
Phrasals |
bir özelliği/yaklaşımı açıkça belli etmek/göstermek |
drip with (something) v.
|
|
143 |
Phrasals |
bir özelliği/yaklaşımı açıkça belli etmek/göstermek |
drip with something v.
|
|
144 |
Phrasals |
birine bir şeyi açıkça söylemek/göstermek |
disclose something to someone v.
|
|
145 |
Phrasals |
açıkça belirtmek |
lay out v.
|
|
146 |
Phrasals |
(bir şeyi) açıkça ortaya dökmek |
come out with (something) v.
|
|
147 |
Phrasals |
(birini) açıkça (bir şey) için suçlamak |
denounce (one) for (something) v.
|
|
148 |
Phrasals |
(birini) açıkça (bir şeyle) suçlamak |
denounce (one) for (something) v.
|
|
149 |
Phrasals |
(bir özelliği/yaklaşımı) açıkça belli etmek/göstermek |
drip with v.
|
|
150 |
Phrasals |
(bir şeyi birine) açıkça belirtmek |
enunciate (something) to (one) v.
|
|
151 |
Phrasals |
(bir şeyi birine) açıkça ifade etmek |
enunciate (something) to (one) v.
|
|
152 |
Phrasals |
-e açıkça belirtmek |
enunciate to v.
|
|
153 |
Phrasals |
-e açıkça ifade etmek |
enunciate to v.
|
|
154 |
Phrasals |
kendini açıkça ifade etmek |
get through v.
|
|
Phrases |
|
155 |
Phrases |
açıkça söylemek gerekirse |
tell openly expr.
|
|
156 |
Phrases |
açıkça söylemek gerekirse |
not to put too fine a point on it expr.
|
|
157 |
Phrases |
aksi yönde açıkça hüküm bulunduğu halde |
where expressly provided otherwise expr.
|
|
158 |
Phrases |
aksine açıkça hüküm bulunduğu takdirde |
where expressly provided otherwise expr.
|
|
159 |
Phrases |
burada (işbu belgede) belirtilen kalemlere ilişkin ne sarahaten (açıkça) ne de ima yoluyla hiçbir garanti veya teminatı kabul etmez |
hereby expressly disclaims any warranty or guarantee whether express or implied with regard to items described herein expr.
|
|
160 |
Phrases |
daha açıkça ifade etmek gerekirse |
to put it more explicitly expr.
|
|
161 |
Phrases |
açıkça kabul ediyorum |
I don't mind admitting expr.
|
|
162 |
Phrases |
açıkça kabul ediyorum |
I don't mind admitting expr.
|
|
Proverb |
|
163 |
Proverb |
kötü dost açıkça düşman olan birinden daha kötüdür |
a false friend is worse than an open enemy
|
|
164 |
Proverb |
iki yüzlü bir dost açıkça düşman olan birinden daha kötüdür |
a false friend is worse than an open enemy
|
|
165 |
Proverb |
dost gibi görünen arkadaştansa açıkça düşman olan biri yeğdir |
a false friend is worse than an open enemy
|
|
166 |
Proverb |
dost görünen düşmandansa açıkça düşman olan kişi yeğdir |
a false friend is worse than an open enemy
|
|
167 |
Proverb |
iki yüzlü birine dost diye güvenmek, birinin düşman olduğunu açıkça bilmekten daha kötüdür |
a false friend is worse than an open enemy
|
|
168 |
Proverb |
kötü dostlar açıkça düşman olanlardan daha kötüdür |
false friends are worse than open enemies
|
|
169 |
Proverb |
iki yüzlü dostlar açıkça düşman olanlardan daha kötüdür |
false friends are worse than open enemies
|
|
170 |
Proverb |
iki yüzlü arkadaşlardansa açıkça düşman olanlar yeğdir |
false friends are worse than open enemies
|
|
171 |
Proverb |
dost gibi görünen arkadaşlardansa açıkça düşman olanlar yeğdir |
false friends are worse than open enemies
|
|
172 |
Proverb |
dost görünen düşmanlardansa açıkça düşman olanlar yeğdir |
false friends are worse than open enemies
|
|
173 |
Proverb |
iki yüzlü insanlara dost diye güvenmek, birinin düşman olduğunu açıkça bilmekten daha kötüdür |
false friends are worse than open enemies
|
|
Colloquial |
|
174 |
Colloquial |
şirket devrinde niyetini açıkça belli etmeden karşı teklifte bulunan bir müdahil |
grey knight n.
|
|
175 |
Colloquial |
açıkça söylemek |
put it to v.
|
|
176 |
Colloquial |
(birine) açıkça söylemek |
put it to (someone) v.
|
|
177 |
Colloquial |
duygularını/düşüncelerini açıkça söylemek |
let rip v.
|
|
178 |
Colloquial |
açıkça ortaya koymak |
be out v.
|
|
179 |
Colloquial |
açıkça söylemek/anlatmak |
be out v.
|
|
180 |
Colloquial |
ile açıkça konuşmak |
be open with v.
|
|
181 |
Colloquial |
(birine karşı olan) cinsel isteğini açıkça göstermek/belli etmek |
get fresh (with somebody) v.
|
|
182 |
Colloquial |
olduğu gibi/açıkça söylemek |
tilii (tell it like it is) v.
|
|
183 |
Colloquial |
açıkça konuşmak |
pop off v.
|
|
184 |
Colloquial |
açıkça söz söylemek |
pop off v.
|
|
185 |
Colloquial |
açıkça anlaşılmış |
in focus adj.
|
|
186 |
Colloquial |
ve açıkça konuşmak gerekirse |
and quite frankly expr.
|
|
187 |
Colloquial |
açıkça söylemek gerekirse |
(if the) truth be known expr.
|
|
188 |
Colloquial |
açıkça söylemek gerekirse |
(if the) truth be told expr.
|
|
Idioms |
|
189 |
Idioms |
açıkça beyan edilen taahhüt |
avowed intent n.
|
|
190 |
Idioms |
açıkça ortada olan cevap |
answer on a postcard n.
|
|
191 |
Idioms |
her şeyin açıkça ortada olduğu bir dava/suç |
an open-and-shut case n.
|
|
192 |
Idioms |
açıkça ifade |
irish hint n.
|
|
193 |
Idioms |
açıkça bildirim |
irish hint n.
|
|
194 |
Idioms |
açıkça anlamak |
make out v.
|
|
195 |
Idioms |
açıkça anlaşılmamak |
be out of focus v.
|
|
196 |
Idioms |
açıkça dile getirmek |
call a spade a spade v.
|
|
197 |
Idioms |
açıkça görmek |
make out v.
|
|
198 |
Idioms |
açıkça ortaya koymak |
lay one's card on the table v.
|
|
199 |
Idioms |
açıkça söylemek |
make no bones about v.
|
|
200 |
Idioms |
açıkça söylemek |
make no bones of v.
|
|
201 |
Idioms |
açıkça ve dürüstçe konuşmak |
not to put too fine a point on it v.
|
|
202 |
Idioms |
(düşüncelerini) açıkça söylemek |
give tongue to v.
|
|
203 |
Idioms |
kusurları açıkça/apaçık ortada olmak |
could drive a truck through (something) [us] v.
|
|
204 |
Idioms |
açıkça/direkt söylemek |
tell (one) point-blank v.
|
|
205 |
Idioms |
(birine karşı olan) cinsel isteğini açıkça göstermek/belli etmek |
get fresh with (one) v.
|
|
206 |
Idioms |
planlarını, niyetini, fikirlerini, kaynaklarını diğerlerine açıkça bildirmek |
reveal (one's) hand v.
|
|
207 |
Idioms |
(bir şeyi) açıkça anlayabilmek |
keep (something) straight (in one's mind/head) v.
|
|
208 |
Idioms |
açıkça bildirmek |
give someone an irish hint v.
|
|
209 |
Idioms |
açıkça/açık açık konuşmak |
shoot from the hip v.
|
|
210 |
Idioms |
açıkça ortada olup fark edilmemiş/gözden kaçmış |
look/stare you in the face v.
|
|
211 |
Idioms |
açıkça dalga geçmek |
stick (one's) tongue out v.
|
|
212 |
Idioms |
açıkça dalga geçmek |
stick out (one's) tongue v.
|
|
213 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) açıkça dalga geçmek |
stick out (one's) tongue at (someone or something) v.
|
|
214 |
Idioms |
açıkça sunmak |
leave little to the imagination v.
|
|
215 |
Idioms |
açıkça göstermek |
leave little to the imagination v.
|
|
216 |
Idioms |
dolaylı olarak veya açıkça yanlış bir mesaj vermek |
send the wrong message v.
|
|
217 |
Idioms |
birine açıkça/direkt sormak, söylemek |
ask (or tell) someone point-blank v.
|
|
218 |
Idioms |
birine açıkça/direkt sormak |
ask someone point-blank v.
|
|
219 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) açıkça desteklemek |
beat the drum (for someone or something) v.
|
|
220 |
Idioms |
birini/bir şeyi açıkça desteklemek |
beat the drum for someone or something v.
|
|
221 |
Idioms |
birini/bir şeyi açıkça desteklemek |
bang the drum for someone or something v.
|
|
222 |
Idioms |
birini/bir şeyi açıkça desteklemek |
beat the drum for someone/something v.
|
|
223 |
Idioms |
açıkça söylemekten kaçınmak |
mince the matter v.
|
|
224 |
Idioms |
açıkça göstermek |
bring home v.
|
|
225 |
Idioms |
bir şeyi açıkça göstermek |
bring something home v.
|
|
226 |
Idioms |
bir şeyi birine açıkça göstermek |
bring something home to somebody v.
|
|
227 |
Idioms |
(bir şeyi) açık açık/açıkça söylemek |
lay (something) on the line v.
|
|
228 |
Idioms |
açıkça sunmak |
leave nothing to the imagination v.
|
|
229 |
Idioms |
açıkça göstermek |
leave nothing to the imagination v.
|
|
230 |
Idioms |
duruşunu/tarafını açıkça ortaya koymak/belirtmek |
make (one's) position clear v.
|
|
231 |
Idioms |
fikrini/görüşünü/niyetini açıkça ortaya koymak |
make (one's) position clear v.
|
|
232 |
Idioms |
fikrini/görüşünü/niyetini açıkça belirtmek |
make (one's) position clear v.
|
|
233 |
Idioms |
(bir şeyi) açıkça söylemek |
make no bones about (something) v.
|
|
234 |
Idioms |
fikrini açıkça anlatmak |
make your point v.
|
|
235 |
Idioms |
fikrini/düşüncesini açıkça söylemek |
nail your colours to the mast [uk] v.
|
|
236 |
Idioms |
tarafını açıkça belli etmek |
nail your colours to the mast [uk] v.
|
|
237 |
Idioms |
kimi/neyi desteklediğini açıkça ortaya koymak |
nail your colours to the mast [uk] v.
|
|
238 |
Idioms |
(bir şeyi) açıkça ifade etmek/anlatmak |
put (something) into plain language v.
|
|
239 |
Idioms |
açıkça söylemek |
put plainly v.
|
|
240 |
Idioms |
düşüncelerini açıkça/çekinmeden belirtmek |
put your head above the parapet v.
|
|
241 |
Idioms |
düşüncelerini açıkça/çekinmeden belirtmek |
stick your head above the parapet [uk] v.
|
|
242 |
Idioms |
(bir şeyi) açıkça belirtmek |
ram (something) home [uk] v.
|
|
243 |
Idioms |
(bir şeyi) açıkça/açık bir dille söylemek |
say (something) in plain language v.
|
|
244 |
Idioms |
niyetini açıkça ortaya koymak |
set out your stall [uk] v.
|
|
245 |
Idioms |
düşüncesini açıkça belirtmek |
set out your stall [uk] v.
|
|
246 |
Idioms |
ne düşündüğünü açıkça söylemek |
speak mind v.
|
|
247 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) açıkça dalga geçmek |
stick (one's) tongue out at (someone or something) v.
|
|
248 |
Idioms |
açıkça dalga geçmek |
stick tongue out v.
|
|
249 |
Idioms |
açıkça yüzleşmek |
come down to v.
|
|
250 |
Idioms |
kanunda açıkça/kesin olarak belirtilmiş |
bright-line adj.
|
|
251 |
Idioms |
açıkça belli |
crystal clear expr.
|
|
252 |
Idioms |
açıkça/çok net bir şekilde |
in no uncertain terms expr.
|
|
253 |
Idioms |
ayağa kalk ve açıkça fikrini söyle |
stand up and be counted expr.
|
|
254 |
Idioms |
(bir şey) kendini açıkça ortaya koyuyor |
(something) speaks for itself expr.
|
|
255 |
Idioms |
açıkça düşman |
at swords' points expr.
|
|
256 |
Idioms |
açıkça söylenecek olursa |
when you get right down to it expr.
|
|
257 |
Idioms |
abd'de açıkça eşcinsel olanların orduda görev yapmasına izin vermeyen, eşcinsel kimliklerini gizli tuttukları sürece orduda görev yapmasına izin verilen ordu politikası |
dadt (don't ask, don't tell) abrev.
|
|
Speaking |
|
258 |
Speaking |
açıkça söyle! |
tell it clearly! expr.
|
|
259 |
Speaking |
kendimi açıkça ifade edebildim mi? |
do I make myself clear? expr.
|
|
260 |
Speaking |
olduğu gibi/açıkça söylemek |
tell it like it is expr.
|
|
261 |
Speaking |
size açıkça söylüyorum |
I tell you straight expr.
|
|
Trade/Economic |
|
262 |
Trade/Economic |
sözleşmeler bu hükümle başlayarak anlaşmanın taraflarının kimler olduğu açıkça ortaya konur |
agreement clause n.
|
|
263 |
Trade/Economic |
açıkça bahsedilen |
explicitly mentioned adj.
|
|
264 |
Trade/Economic |
açıkça belirtilen |
explicitly mentioned adj.
|
|
265 |
Trade/Economic |
açıkça bir şeye katılmayı veya izin vermeyi tercih ederek yapılan (seçim) |
opt in adj.
|
|
266 |
Trade/Economic |
açıkça bir şeye katılmamayı veya bir şeyi yasaklamayı tercih ederek yapılan (seçim) |
opt out adj.
|
|
267 |
Trade/Economic |
açıkça bir şeye katılmamayı veya bir şeyi yasaklamayı tercih ederek yapılan (seçim) |
opt-out adj.
|
|
Law |
|
268 |
Law |
açıkça görünen irtifak hakkı |
apparent easement n.
|
|
269 |
Law |
açıkça görünen irtifak hakkı |
conspicuous easement n.
|
|
270 |
Law |
açıkça iddia veya itiraf |
open avowal n.
|
|
271 |
Law |
yasal yapılanma ile kurulduğu halde kuruluş amacı açıkça ifade edilmeyen vakıf |
implied trust n.
|
|
272 |
Law |
açıkça göstermek |
testify v.
|
|
273 |
Law |
açıkça dayanaktan yoksun |
manifestly ill-founded adj.
|
|
Politics |
|
274 |
Politics |
açıkça mesnetsiz başvuru |
manifestly unfounded claim n.
|
|
275 |
Politics |
açıkça mesnetsiz başvuru |
manifestly unfounded application n.
|
|
276 |
Politics |
açıkça ifade edilmeyen hareket |
groundswell n.
|
|
Media |
|
277 |
Media |
film yapımcısı harvey weinstein'a karşı yapılan cinsel istismar suçlamalarının basında yer bulmasını takiben açıkça yapılan cinsel şiddet ve taciz suçlamalarının artması |
the weinstein effect n.
|
|
Pathology |
|
278 |
Pathology |
açıkça görülen (hastalık) |
outspoken adj.
|
|
Literature |
|
279 |
Literature |
bir eserde başka bir esere açıkça atıfta bulunma |
quotation n.
|
|
Linguistics |
|
280 |
Linguistics |
açıkça anlatım kabiliyeti |
articulateness n.
|
|
281 |
Linguistics |
açıkça söylenmiş |
articulated adj.
|
|
Archaic |
|
282 |
Archaic |
açıkça konuşmak |
steven v.
|
|
283 |
Archaic |
açıkça görülen |
fair adj.
|
|
Slang |
|
284 |
Slang |
davranışlarıyla eşcinsel olduğunu açıkça gösteren |
(as) gay as a three-dollar bill adj.
|
|
Modern Slang |
|
285 |
Modern Slang |
açıkça flört eden |
all up on my jock adj.
|
|