|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
açıklamak |
clarify v.
|
|
Could the President of the Commission clarify for us what this sentence means?
Komisyon Başkanı bu cümlenin ne anlama geldiğini bizim için açıklayabilir mi?
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
açıklamak |
explain v.
|
|
You will therefore need to carefully explain what it is all about.
Bu nedenle programın neyle ilgili olduğunu dikkatlice açıklamanız gerekecek.
More Sentences
|
General |
|
3 |
General |
açıklamak |
express v.
|
|
He never felt comfortable expressing his own opinion.
Kendi fikrini hiç rahatça açıklayamazdı.
More Sentences
|
4 |
General |
açıklamak |
elucidate v.
|
|
Allow me to elucidate.
İzin verin açıklayayım.
More Sentences
|
5 |
General |
açıklamak |
expound v.
|
|
There will not therefore be any problem with incorporating this idea that you expounded in plenary.
Bu nedenle, genel kurulda açıkladığınız bu fikrin dahil edilmesinde herhangi bir sorun olmayacaktır.
More Sentences
|
6 |
General |
açıklamak |
announce v.
|
|
The Spanish Government and the European Commission is announcing measures.
İspanyol Hükümeti ve Avrupa Komisyonu önlemler açıklıyor.
More Sentences
|
7 |
General |
açıklamak |
declare v.
|
|
The students declared that banning music from club activities was unfair.
Öğrenciler, kulüp etkinliklerindeki müzik yasağının haksızlık olduğunu açıkladılar.
More Sentences
|
8 |
General |
açıklamak |
unveil v.
|
|
We unveil a new green initiative aimed at accelerating the adoption of plug-in hybrid electric vehicles.
Fişli hibrid elektrikli araçların benimsenmesini hızlandırmayı amaçlayan yeni bir çevreci girişimi açıklıyoruz.
More Sentences
|
9 |
General |
açıklamak |
account for v.
|
|
How do you account for the accident?
Kazanın nedenini nasıl açıklıyorsun?
More Sentences
|
10 |
General |
açıklamak |
set up v.
|
|
We must therefore set up a proper information and explanatory campaign.
Bu nedenle uygun bir bilgilendirme ve açıklama kampanyası başlatmalıyız.
More Sentences
|
11 |
General |
açıklamak |
clear v.
|
|
As will have been clear from my statement, the European Council has an extensive and ambitious agenda for its meeting.
Açıklamamdan da anlaşılacağı üzere, Avrupa Konseyi'nin kapsamlı ve iddialı bir gündemi bulunmaktadır.
More Sentences
|
12 |
General |
açıklamak |
state v.
|
|
The Commission will then state on 16 October whether or not this judgment still applies.
Komisyon daha sonra 16 Ekim'de bu kararın hala geçerli olup olmadığını açıklayacaktır.
More Sentences
|
13 |
General |
açıklamak |
explain v.
|
|
You will therefore need to carefully explain what it is all about.
Bu nedenle programın neyle ilgili olduğunu dikkatlice açıklamanız gerekecek.
More Sentences
|
14 |
General |
açıklamak |
account v.
|
|
That accounts of her delay.
Bu onun gecikmesini açıklıyor.
More Sentences
|
15 |
General |
açıklamak |
define v.
|
|
I also defined the limits ECOFIN and the ministers themselves have already set.
Ayrıca Ekonomik ve Mali İşler Konseyi ile bakanların kendilerinin de zaten açıklamış olduğu sınırları tanımladım.
More Sentences
|
16 |
General |
açıklamak |
demonstrate v.
|
|
I'll demonstrate how this machine works.
Bu makinenin nasıl çalıştığını açıklayacağım.
More Sentences
|
17 |
General |
açıklamak |
let on v.
|
|
Tom knows a lot more than he lets on.
Tom, açıkladığından çok daha fazlasını biliyor.
More Sentences
|
18 |
General |
açıklamak |
put v.
|
|
Let me put it this way.
Şu şekilde açıklayayım.
More Sentences
|
19 |
General |
açıklamak |
interpret v.
|
|
I don't know how to interpret his words.
Onun sözlerinin anlamını nasıl açıklarım bilmiyorum.
More Sentences
|
20 |
General |
açıklamak |
disclose v.
|
|
Under confidentiality clauses, they fail to disclose this information to the relevant authorities.
Gizlilik hükümleri uyarınca, bu bilgileri ilgili makamlara açıklayamıyorlar.
More Sentences
|
|
21 |
General |
açıklamak |
release v.
|
|
I have just quoted verbatim from the press release issued by Clark on 10 January.
Az önce Clark tarafından 10 Ocak'ta yayınlanan basın açıklamasından kelimesi kelimesine alıntı yaptım.
More Sentences
|
22 |
General |
açıklamak |
tell v.
|
|
Would the Commission now like to tell us its position with regard to the amendments?
Komisyon şimdi bize değişikliklere ilişkin tutumunu açıklamak ister mi?
More Sentences
|
Phrasals |
|
23 |
Phrasals |
açıklamak |
let on v.
|
|
Tom knows a lot more than he lets on.
Tom, açıkladığından çok daha fazlasını biliyor.
More Sentences
|
Colloquial |
|
24 |
Colloquial |
açıklamak |
make clear v.
|
|
It is therefore somewhat painful for us to have to make clear our present position on the issue of employees' salaries.
Bu nedenle, çalışanların maaşları konusundaki mevcut pozisyonumuzu açıklamak zorunda kalmak bizim için biraz acı verici.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
25 |
Trade/Economic |
açıklamak |
explain v.
|
|
You will therefore need to carefully explain what it is all about.
Bu nedenle programın neyle ilgili olduğunu dikkatlice açıklamanız gerekecek.
More Sentences
|
26 |
Trade/Economic |
açıklamak |
declare v.
|
|
The students declared that banning music from club activities was unfair.
Öğrenciler, kulüp etkinliklerindeki müzik yasağının haksızlık olduğunu açıkladılar.
More Sentences
|
27 |
Trade/Economic |
açıklamak |
disclose v.
|
|
Under confidentiality clauses, they fail to disclose this information to the relevant authorities.
Gizlilik hükümleri uyarınca, bu bilgileri ilgili makamlara açıklayamıyorlar.
More Sentences
|
28 |
Trade/Economic |
açıklamak |
reveal v.
|
|
The Commission made the decision yesterday without appearing before Parliament, yet revealed all to the press.
Komisyon dün Parlamento'nun önüne çıkmadan kararını verdi, ancak her şeyi basına açıkladı.
More Sentences
|
29 |
Trade/Economic |
açıklamak |
elucidate v.
|
|
Allow me to elucidate.
İzin verin açıklayayım.
More Sentences
|
Law |
|
30 |
Law |
açıklamak |
disclose v.
|
|
Under confidentiality clauses, they fail to disclose this information to the relevant authorities.
Gizlilik hükümleri uyarınca, bu bilgileri ilgili makamlara açıklayamıyorlar.
More Sentences
|
31 |
Law |
açıklamak |
make public v.
|
|
The talks rapidly led to unanimous conclusions, the text of which was made public on the evening of 21 September.
Görüşmeler hızla oybirliğiyle varılan sonuçlara yol açmış ve bu sonuçlar 21 Eylül akşamı kamuoyuna açıklanmıştır.
More Sentences
|
Politics |
|
32 |
Politics |
açıklamak |
proclaim v.
|
|
Today, many reject him and the truth he proclaimed as well.
Bugün çoğu kişi onu ve açıkladığı gerçeği reddediyor.
More Sentences
|
Technical |
|
33 |
Technical |
açıklamak |
interpret v.
|
|
I don't know how to interpret his words.
Onun sözlerinin anlamını nasıl açıklarım bilmiyorum.
More Sentences
|
Aeronautic |
|
34 |
Aeronautic |
açıklamak |
illustrate v.
|
|
The professor gave another example to illustrate his point better.
Dersin hocası, demek istediğini daha iyi açıklamak amacıyla başka bir örnek daha verdi.
More Sentences
|
General |
|
35 |
General |
açıklamak |
enucleate v.
|
|
36 |
General |
açıklamak |
impart v.
|
|
37 |
General |
açıklamak |
unclose v.
|
|
38 |
General |
açıklamak |
publish v.
|
|
39 |
General |
açıklamak |
develop v.
|
|
40 |
General |
açıklamak |
represent v.
|
|
|
41 |
General |
açıklamak |
make something clear v.
|
|
42 |
General |
açıklamak |
plead v.
|
|
43 |
General |
açıklamak |
get across v.
|
|
44 |
General |
açıklamak |
lay open v.
|
|
45 |
General |
açıklamak |
intimate v.
|
|
46 |
General |
açıklamak |
account for something v.
|
|
47 |
General |
açıklamak |
dot the i's v.
|
|
48 |
General |
açıklamak |
explicate v.
|
|
49 |
General |
açıklamak |
profess v.
|
|
50 |
General |
açıklamak |
divulge v.
|
|
51 |
General |
açıklamak |
evidence v.
|
|
52 |
General |
açıklamak |
dilate v.
|
|
53 |
General |
açıklamak |
gloss v.
|
|
54 |
General |
açıklamak |
denunciate v.
|
|
55 |
General |
açıklamak |
get v.
|
|
56 |
General |
açıklamak |
unfold v.
|
|
57 |
General |
açıklamak |
resolve v.
|
|
58 |
General |
açıklamak |
deliver oneself of v.
|
|
59 |
General |
açıklamak |
paraphrase v.
|
|
60 |
General |
açıklamak |
render v.
|
|
61 |
General |
açıklamak |
attest v.
|
|
62 |
General |
açıklamak |
declassify v.
|
|
63 |
General |
açıklamak |
show v.
|
|
64 |
General |
açıklamak |
give something publicity v.
|
|
65 |
General |
açıklamak |
show forth v.
|
|
66 |
General |
açıklamak |
verbalize v.
|
|
67 |
General |
açıklamak |
put across v.
|
|
68 |
General |
açıklamak |
assert v.
|
|
69 |
General |
açıklamak |
certify v.
|
|
70 |
General |
açıklamak |
construe v.
|
|
71 |
General |
açıklamak |
enlighten v.
|
|
72 |
General |
açıklamak |
divulge something to someone v.
|
|
73 |
General |
açıklamak |
verbalise v.
|
|
74 |
General |
açıklamak |
indicate v.
|
|
75 |
General |
açıklamak |
talk v.
|
|
76 |
General |
açıklamak |
addeem [obsolete] v.
|
|
77 |
General |
açıklamak |
addoom [obsolete] v.
|
|
78 |
General |
açıklamak |
air v.
|
|
79 |
General |
açıklamak |
rede v.
|
|
80 |
General |
açıklamak |
remean [obsolete] v.
|
|
|
81 |
General |
açıklamak |
comment v.
|
|
82 |
General |
açıklamak |
unbosom v.
|
|
83 |
General |
açıklamak |
eclaircise v.
|
|
84 |
General |
açıklamak |
unbreast v.
|
|
85 |
General |
açıklamak |
uncloud v.
|
|
86 |
General |
açıklamak |
undo [obsolete] v.
|
|
87 |
General |
açıklamak |
undo v.
|
|
88 |
General |
açıklamak |
unplight v.
|
|
89 |
General |
açıklamak |
unvail [obsolete] v.
|
|
90 |
General |
açıklamak |
unwonder v.
|
|
91 |
General |
açıklamak |
ken [dialect] v.
|
|
92 |
General |
açıklamak |
mark v.
|
|
93 |
General |
açıklamak |
bid [obsolete] v.
|
|
94 |
General |
açıklamak |
wisse v.
|
|
95 |
General |
açıklamak |
have v.
|
|
96 |
General |
açıklamak |
mone v.
|
|
97 |
General |
açıklamak |
revelate v.
|
|
98 |
General |
açıklamak |
riddle v.
|
|
99 |
General |
açıklamak |
riddle v.
|
|
100 |
General |
açıklamak |
denote [obsolete] v.
|
|
101 |
General |
açıklamak |
discant v.
|
|
102 |
General |
açıklamak |
ident v.
|
|
103 |
General |
açıklamak |
open up v.
|
|
104 |
General |
açıklamak |
discuss [obsolete] v.
|
|
105 |
General |
açıklamak |
disembosom v.
|
|
106 |
General |
açıklamak |
cipher [obsolete] v.
|
|
107 |
General |
açıklamak |
dilucidate [obsolete] v.
|
|
108 |
General |
açıklamak |
inlighten v.
|
|
109 |
General |
açıklamak |
signify v.
|
|
110 |
General |
açıklamak |
subscribe [obsolete] v.
|
|
111 |
General |
açıklamak |
surface v.
|
|
Phrasals |
|
112 |
Phrasals |
açıklamak |
set forth v.
|
|
113 |
Phrasals |
açıklamak |
give out v.
|
|
114 |
Phrasals |
açıklamak |
cue in v.
|
|
115 |
Phrasals |
açıklamak |
lay out v.
|
|
Colloquial |
|
116 |
Colloquial |
açıklamak |
come into the open v.
|
|
Idioms |
|
117 |
Idioms |
açıklamak |
let on about v.
|
|
118 |
Idioms |
açıklamak |
bring into open v.
|
|
119 |
Idioms |
açıklamak |
lift the curtain (on something) v.
|
|
120 |
Idioms |
açıklamak |
raise the curtain (on something) v.
|
|
121 |
Idioms |
açıklamak |
raise the curtain v.
|
|
122 |
Idioms |
açıklamak |
lift the curtain v.
|
|
123 |
Idioms |
açıklamak |
take the wraps off v.
|
|
Politics |
|
124 |
Politics |
açıklamak |
clear up v.
|
|
125 |
Politics |
açıklamak |
display v.
|
|
Archaic |
|
126 |
Archaic |
açıklamak |
evulgate v.
|
|
127 |
Archaic |
açıklamak |
decipher v.
|
|
128 |
Archaic |
açıklamak |
save v.
|
|
129 |
Archaic |
açıklamak |
soyle v.
|
|
Slang |
|
130 |
Slang |
açıklamak |
drop v.
|
|
|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
örneklerle açıklamak |
illustrate v.
|
|
He illustrated the problem with an example.
Sorunu bir örnekle açıkladı.
More Sentences
|
2 |
General |
nedenini açıklamak |
account for v.
|
|
Unusually low temperatures account for the poor rice crop this year.
Alışılmadık derecede düşük sıcaklıklar bu yılki zayıf pirinç mahsulünün nedenini açıklıyor.
More Sentences
|
3 |
General |
(kar/zarar) açıklamak |
post v.
|
|
That tech company posted a record loss for the last quarter.
Bu teknoloji şirketi son çeyrekte rekor bir zarar açıkladı.
More Sentences
|
Phrasals |
|
4 |
Phrasals |
(birine/bir gruba) açıklamak |
reveal to (someone or something) v.
|
|
Dan revealed to Linda his plans for the future.
Dan, Linda'ya gelecekle ilgili planlarını açıkladı.
More Sentences
|
5 |
Phrasals |
(birine birini/bir şeyi) açıklamak |
explain (someone or something) to (one) v.
|
|
I also wish to take this opportunity to explain to Parliament the Commission's position on this report.
Ayrıca bu vesileyle Parlamentoya Komisyonun bu rapora ilişkin tutumunu açıklamak istiyorum.
More Sentences
|
6 |
Phrasals |
(birine bir şeyi) açıklamak |
relate (something) to (one) v.
|
|
My last explanation of vote relates to economic actors during the period of transition to the euro.
Oylamaya ilişkin son açıklamam, avroya geçiş dönemindeki ekonomik aktörlerle ilgilidir.
More Sentences
|
Colloquial |
|
7 |
Colloquial |
kendini açıklamak |
explain yourself v.
|
|
Explain yourself.
Kendini açıkla.
More Sentences
|
Politics |
|
8 |
Politics |
kamuya açıklamak |
make public v.
|
|
The results of voting in the Governing Council should also be made public.
Yönetim Konseyi'ndeki oylama sonuçları da kamuya açıklanmalıdır.
More Sentences
|
Slang |
|
9 |
Slang |
eşcinsel olduğunu açıklamak |
come out v.
|
|
She came out of the closet at age 18 in New York City.
New York'ta 18 yaşında eşcinsel olduğunu açıkladı.
More Sentences
|
General |
|
10 |
General |
bir görevi açıklamak için verilen talimatlar |
briefs [uk] n.
|
|
11 |
General |
gerçeği örtülü olarak açıklamak için uydurulmuş hikaye |
myth n.
|
|
12 |
General |
kelimelerin bir şeyi açıklamak yerine kafa karıştırmak için kullanılması |
incantation n.
|
|
13 |
General |
metni süslemek veya açıklamak için kullanılan çizimler |
pictorial matter n.
|
|
14 |
General |
doğrusunu açıklamak |
straighten v.
|
|
15 |
General |
kamuoyuna açıklamak |
publish v.
|
|
16 |
General |
çizerek açıklamak |
delineate v.
|
|
17 |
General |
mantığa göre açıklamak |
rationalize v.
|
|
18 |
General |
aydınlatma amacıyla açıklamak |
demystify v.
|
|
19 |
General |
doğrusunu açıklamak |
straighten out v.
|
|
20 |
General |
mitlerin gerçek olay veya kişiler üzerine kurulduğunu ileri süren teoriyle açıklamak |
euhemerize v.
|
|
21 |
General |
niyetini açıklamak |
show one's hand v.
|
|
22 |
General |
kabaca açıklamak |
sketch v.
|
|
23 |
General |
önceden açıklamak |
premise v.
|
|
24 |
General |
insanların bildiklerinin yanlış olduğunu göstermek amacıyla durum ile ilgili doğruları açıklamak |
set the record straight v.
|
|
25 |
General |
birine bir şeyi ayrıntılarıyla açıklamak |
spell something out v.
|
|
26 |
General |
birine bir şeyi ayrıntılarıyla açıklamak |
spell something out for v.
|
|
27 |
General |
kısa ve öz biçimde açıklamak |
encapsule v.
|
|
28 |
General |
bir şeyi etkili bir şekilde açıklamak/söylemek |
put something over v.
|
|
29 |
General |
kısa ve öz biçimde açıklamak |
encapsulate v.
|
|
30 |
General |
tekrar açıklamak |
go over v.
|
|
31 |
General |
mitolojinin kişilerin ilahlaştırılmasından doğduğunu kabul eden kuramla açıklamak |
euhemerize v.
|
|
32 |
General |
notlarla açıklamak |
annotate v.
|
|
33 |
General |
gizli bir bilgiyi açıklamak |
take the lid off v.
|
|
34 |
General |
halka açıklamak |
roll out v.
|
|
35 |
General |
sırrını açıklamak |
give away v.
|
|
36 |
General |
başka resimlerle açıklamak |
grangerize v.
|
|
37 |
General |
daha fazla resimle açıklamak |
grangerize v.
|
|
38 |
General |
zarar açıklamak |
declare loss v.
|
|
39 |
General |
zarar açıklamak |
announce loss v.
|
|
40 |
General |
ayrıntılarıyla açıklamak |
circumstantiate v.
|
|
41 |
General |
kararı açıklamak |
announce the decision v.
|
|
42 |
General |
ayrıntılarıyla açıklamak |
explain in details v.
|
|
43 |
General |
sır açıklamak |
disclose a secret v.
|
|
44 |
General |
sır açıklamak |
reveal a secret v.
|
|
45 |
General |
kamuya açıklamak |
declare to the public v.
|
|
46 |
General |
inandırıcı bir biçimde açıklamak |
drive the point home v.
|
|
47 |
General |
örneklerle açıklamak |
exemplify v.
|
|
48 |
General |
-i açıklamak |
account for v.
|
|
49 |
General |
-i tekrar açıklamak |
go over v.
|
|
50 |
General |
-i açıklamak |
throw light on v.
|
|
51 |
General |
-i açıklamak |
shed light on v.
|
|
52 |
General |
anlamını açıklamak |
interpret v.
|
|
53 |
General |
üstüne basa basa açıklamak |
imply v.
|
|
54 |
General |
başka sözcüklerle açıklamak |
paraphrase v.
|
|
55 |
General |
görüşlerini açıklamak |
pass an opinion on v.
|
|
56 |
General |
kararı açıklamak |
pass sentence on v.
|
|
57 |
General |
görüşlerini açıklamak |
pass a remark v.
|
|
58 |
General |
mahkeme kararını açıklamak |
pass sentence on v.
|
|
59 |
General |
kamuya açıklamak |
promulgate v.
|
|
60 |
General |
kamuya açıklamak |
announce something to the public v.
|
|
61 |
General |
tam olarak açıklamak |
set out in full v.
|
|
62 |
General |
(bir şey) hakkında şüphelerini açıklamak/belirtmek |
express doubts about v.
|
|
63 |
General |
kamuoyuna açıklamak |
announce something to the public v.
|
|
64 |
General |
kamuoyuna açıklamak |
declare to the public v.
|
|
65 |
General |
geniş olarak açıklamak |
amplify v.
|
|
66 |
General |
düşüncesini açıklamak |
comment v.
|
|
67 |
General |
örnekle açıklamak |
demonstrate v.
|
|
68 |
General |
başka resimlerle açıklamak |
grangerise v.
|
|
69 |
General |
daha fazla resimle açıklamak |
grangerise v.
|
|
70 |
General |
mitlerin gerçek olay veya kişiler üzerine kurulduğunu ileri süren teoriyle açıklamak |
euhemerise v.
|
|
71 |
General |
mitolojinin kişilerin ilahlaştırılmasından doğduğunu kabul eden kuramla açıklamak |
euhemerise v.
|
|
72 |
General |
mantığa göre açıklamak |
rationalise v.
|
|
73 |
General |
gerçek kimliğini açıklamak |
reveal one's true identity v.
|
|
74 |
General |
düşüncesini açıklamak |
make a remark v.
|
|
75 |
General |
dövmesinin anlamını açıklamak |
explain the meaning of his tattoo v.
|
|
76 |
General |
(sınav vb) sonuçları açıklamak |
announce the results v.
|
|
77 |
General |
(sınav vb) sonuç açıklamak |
announce the results v.
|
|
78 |
General |
sınav sonuçlarını açıklamak |
announce/declare the test scores/results v.
|
|
79 |
General |
desteklediğini açıklamak (resmi bir toplantıda bir fikri) |
second v.
|
|
80 |
General |
yeniden göstererek açıklamak |
redemonstrate v.
|
|
81 |
General |
yeniden açıklamak |
re-explain v.
|
|
82 |
General |
özelliğini açıklamak |
characterize v.
|
|
83 |
General |
özelliğini açıklamak |
characterise v.
|
|
84 |
General |
yeniden anlamını açıklamak |
reinterpret v.
|
|
85 |
General |
düşüncelerini açıklamak |
unbosom v.
|
|
86 |
General |
bir şeyle ilgili olduğunu açıklamak |
declare an interest v.
|
|
87 |
General |
bir şeyle ilgili olduğunu açıklamak |
declare one's interest v.
|
|
88 |
General |
kandırılan birine gerçekleri açıklamak |
unbeguile v.
|
|
89 |
General |
nihayet açıklamak |
unbotton v.
|
|
90 |
General |
doğruları açıklamak |
undeceive v.
|
|
91 |
General |
doğruları açıklamak |
unfool v.
|
|
92 |
General |
(üstü kapalı söyleneni) açıklamak |
unpack v.
|
|
93 |
General |
(soru, mesele) bütünleyici parçasını inceleyerek açıklamak |
unpack v.
|
|
94 |
General |
dikkatle inceleyip açıklamak |
unpick v.
|
|
95 |
General |
anlamını açıklamak |
unwonder v.
|
|
96 |
General |
tehlike veya risklere rağmen açıklamak |
venture v.
|
|
97 |
General |
cesaretini toplayıp açıklamak |
venture v.
|
|
98 |
General |
harfi harfine açıklamak |
literalize v.
|
|
99 |
General |
harfi harfine açıklamak |
literalise v.
|
|
100 |
General |
yanlış açıklamak |
misexpound v.
|
|
101 |
General |
gerekçe olarak açıklamak |
obtend v.
|
|
102 |
General |
(sözcükler veya vücut dili ile) açıklamak |
delineate v.
|
|
103 |
General |
kanıtlarla açıklamak |
demonstrate v.
|
|
104 |
General |
ideolojik açıdan açıklamak |
ideologise v.
|
|
105 |
General |
ideolojik açıdan açıklamak |
ideologize v.
|
|
106 |
General |
ideolojik açıdan açıklamak |
ideologise v.
|
|
107 |
General |
örnekle açıklamak |
instance v.
|
|
108 |
General |
daha çok açıklamak |
outname [obsolete] v.
|
|
109 |
General |
fizik terimleriyle açıklamak |
physicalize v.
|
|
110 |
General |
fizik terimleriyle açıklamak |
physicalise v.
|
|
111 |
General |
emsal durum üzerinden açıklamak |
precedent v.
|
|
112 |
General |
yan argüman ile açıklamak |
premise v.
|
|
113 |
General |
önceden açıklamak |
premiss v.
|
|
114 |
General |
anlamını açıklamak |
scan [obsolete] v.
|
|
115 |
General |
kamuya açıklamak |
protest [obsolete] v.
|
|
Phrasals |
|
116 |
Phrasals |
kaba hatlarıyla açıklamak |
chalk out v.
|
|
117 |
Phrasals |
herkese açıklamak |
put forth v.
|
|
118 |
Phrasals |
baştan sona açıklamak |
block out v.
|
|
119 |
Phrasals |
etraflıca açıklamak |
block out v.
|
|
120 |
Phrasals |
etraflıca açıklamak |
block something out v.
|
|
121 |
Phrasals |
(birine bir şeyi) anlatmak/söylemek/açıklamak/göstermek |
run by v.
|
|
122 |
Phrasals |
eşcinsel, biseksüel olduğunu açıklamak |
come out v.
|
|
123 |
Phrasals |
tutumunu açıklamak |
come out v.
|
|
124 |
Phrasals |
açıklamak/izah etmek |
account for v.
|
|
125 |
Phrasals |
ayrıntılarına kadar açıklamak |
break down v.
|
|
126 |
Phrasals |
ayrıntılarıyla açıklamak |
expand on v.
|
|
127 |
Phrasals |
ayrıntılarıyla/çizerek vb açıklamak |
plot something out v.
|
|
128 |
Phrasals |
ayrıntılı biçimde açıklamak |
expand on v.
|
|
129 |
Phrasals |
birisine bir şeyi her yönüyle açıklamak |
walk somebody through something v.
|
|
130 |
Phrasals |
bir şeyi açıklamak |
lay something out v.
|
|
131 |
Phrasals |
biriyle ilgili karar/fikir açıklamak |
pronounce something on someone or something v.
|
|
132 |
Phrasals |
göstermek/açıklamak |
point something up v.
|
|
133 |
Phrasals |
göstermek/açıklamak |
point up something v.
|
|
134 |
Phrasals |
kısaca anlatmak/açıklamak |
sketch out something v.
|
|
135 |
Phrasals |
kısaca anlatmak/açıklamak |
sketch in something v.
|
|
136 |
Phrasals |
resimli örneklerle göstermek/açıklamak |
illustrate something with something v.
|
|
137 |
Phrasals |
yüksek sesle açıklamak |
call out v.
|
|
138 |
Phrasals |
(birine bir şey) sunmak/açıklamak |
represent something to someone v.
|
|
139 |
Phrasals |
bir şeyin gerçek değerini/önemini açıklamak |
get (something) in perspective v.
|
|
140 |
Phrasals |
bir şeyin gerçek değerini/önemini açıklamak |
get (something) into perspective v.
|
|
141 |
Phrasals |
birine bir şeyi açıklamak |
disclose something to someone v.
|
|
142 |
Phrasals |
(birine) heteroseksüel olmadığını açıklamak |
come out to (someone) v.
|
|
143 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi birine) açıklamak |
release (someone or something) to (one) v.
|
|
144 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) açıklamak |
represent to (someone or something) v.
|
|
145 |
Phrasals |
birine bir şeyi anlatmak/açıklamak |
represent something to someone v.
|
|
146 |
Phrasals |
birini/bir şeyi birine açıklamak |
reveal someone or something to someone v.
|
|
147 |
Phrasals |
birine beklenmedik bir şekilde açıklamak |
spring on someone v.
|
|
148 |
Phrasals |
beklenmedik bir şekilde açıklamak |
spring on v.
|
|
149 |
Phrasals |
bir anda açığa vurmak/açıklamak |
spring on v.
|
|
150 |
Phrasals |
(birine bir şeyi) açıklamak |
run (something) by (one) v.
|
|
151 |
Phrasals |
birine bir şeyi açıklamak |
announce something to someone v.
|
|
152 |
Phrasals |
'-e (bir şeyi) açıklamak |
announce (something) to v.
|
|
153 |
Phrasals |
'-e açıklamak |
announce to v.
|
|
154 |
Phrasals |
(birine bir şeyi) açıklamak |
bare (something) to (someone) v.
|
|
155 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) desteklediğini açıklamak |
come out for (someone or something) v.
|
|
156 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) desteğini açıklamak |
come out in favor of (someone or something) v.
|
|
157 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) desteklediğini açıklamak |
come out in favor of (someone or something) v.
|
|
158 |
Phrasals |
birine açıklamak |
cue someone in v.
|
|
159 |
Phrasals |
(birini/kendini bir şeyle) açıklamak |
deliver (someone or oneself) of (something) v.
|
|
160 |
Phrasals |
ile açıklamak |
deliver of v.
|
|
161 |
Phrasals |
(birine bir şeyi) göstererek açıklamak |
demonstrate (something) to (one) v.
|
|
162 |
Phrasals |
-e göstererek açıklamak |
demonstrate to v.
|
|
163 |
Phrasals |
(bir şeyi) açıklamak |
dilate on (something) v.
|
|
164 |
Phrasals |
birine birini/bir şeyi açıklamak |
explain someone or something to someone v.
|
|
165 |
Phrasals |
-e açıklamak |
explain to v.
|
|
166 |
Phrasals |
tedavisi olmadığını açıklamak |
give up v.
|
|
167 |
Phrasals |
borsadaki bir işlemin tamamlanması sırasında sermayenin ismini açıklamak |
give up v.
|
|
168 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) suçlu olduğunu açıklamak |
find against (someone or something) v.
|
|
169 |
Phrasals |
(bir şeyi birine) anlatmak/açıklamak |
get (something) across to (one) v.
|
|
170 |
Phrasals |
bir şeyi açıklamak |
give something out v.
|
|
171 |
Phrasals |
(bir şeyi) açıklamak |
give out with (something) v.
|
|
172 |
Phrasals |
bir şeyi açıklamak |
give (out) with something v.
|
|
173 |
Phrasals |
ile göstermek/açıklamak |
illustrate with v.
|
|
174 |
Phrasals |
(birine) açıklamak |
interpret for (someone) v.
|
|
175 |
Phrasals |
(birine) anlamını açıklamak |
interpret for (someone) v.
|
|
176 |
Phrasals |
(birine) gizli/herkesin bilmediği bir sırrı açıklamak |
let (one) in on (something) v.
|
|
177 |
Phrasals |
ilgili karar/fikir açıklamak |
pronounce on v.
|
|
178 |
Phrasals |
-e açıklamak |
reveal to v.
|
|
179 |
Phrasals |
(bir şey) hakkında kararını vermek/bildirmek/açıklamak |
rule on (something) v.
|
|
180 |
Phrasals |
(bir şeyi) açıklamak |
set (something) out v.
|
|
181 |
Phrasals |
-e ayrıntılarıyla açıklamak |
spell for v.
|
|
182 |
Phrasals |
(birine bir şey) açıklamak |
tell (something) to (one) v.
|
|
183 |
Phrasals |
pohpohlayarak açıklamak |
set off [obsolete] v.
|
|
Phrases |
|
184 |
Phrases |
açıklamak gerekirse |
to make it clear expr.
|
|
185 |
Phrases |
açıklamak gerekirse |
just to clarify expr.
|
|
186 |
Phrases |
açıklamak gerekirse |
to clarify expr.
|
|
Colloquial |
|
187 |
Colloquial |
sırasıyla anlatmak/açıklamak |
break it down v.
|
|
188 |
Colloquial |
gerçekleri açıklamak |
fack v.
|
|
189 |
Colloquial |
eşcinsel olduğunu açıklamak |
out v.
|
|
190 |
Colloquial |
davranışının nedenini açıklamak |
explain yourself v.
|
|
191 |
Colloquial |
ne demek istediğini açıklamak |
explain yourself v.
|
|
192 |
Colloquial |
ne kast ettiğini açıklamak |
explain yourself v.
|
|
193 |
Colloquial |
daha iyi açıklamak gerekirse |
more like (something) expr.
|
|
194 |
Colloquial |
daha iyi açıklamak gerekirse |
more like expr.
|
|
195 |
Colloquial |
daha iyi açıklamak gerekirse |
more like it expr.
|
|
Idioms |
|
196 |
Idioms |
konuyu ana hatlarıyla açıklamak |
be in a nutshell v.
|
|
197 |
Idioms |
bir haberi açıklamak |
put (out) on the street v.
|
|
198 |
Idioms |
bütün detayları açıklamak |
cite (something) chapter and verse v.
|
|
199 |
Idioms |
fikrini açıklamak |
air (one's) opinion v.
|
|
200 |
Idioms |
açıklamak durumunda kalmak |
give an account of v.
|
|
201 |
Idioms |
adaylığını açıklamak |
throw one's hat in the ring v.
|
|
202 |
Idioms |
adaylığını açıklamak |
toss one's hat into the ring v.
|
|
203 |
Idioms |
ayrıntılarıyla açıklamak |
map out v.
|
|
204 |
Idioms |
ayrıntılarıyla açıklamak |
explain at great length v.
|
|
205 |
Idioms |
ayrıntılı/detaylı açıklamak |
flesh something out v.
|
|
206 |
Idioms |
ayrıntılı/detaylı açıklamak |
flesh out something v.
|
|
207 |
Idioms |
birine desteğini açıklamak |
come out in favor of someone v.
|
|
208 |
Idioms |
birine gizli/herkesin bilmediği bir sırrı açıklamak |
let somebody in on something v.
|
|
209 |
Idioms |
birine desteğini açıklamak |
come out for someone v.
|
|
210 |
Idioms |
birine gizli/herkesin bilmediği bir sırrı açıklamak |
let in on v.
|
|
211 |
Idioms |
bir sırrı açıklamak |
let the cat out of the bag v.
|
|
212 |
Idioms |
gününü açıklamak |
name the day v.
|
|
213 |
Idioms |
hiçbir şeyi gizlemeden açıklamak |
make no bones about v.
|
|
214 |
Idioms |
gerekçesini açıklamak |
make a case for something v.
|
|
215 |
Idioms |
gizini çözmek/açıklamak |
take the wraps off something v.
|
|
216 |
Idioms |
en anlaşılır veya ayrıntılı biçimde açıklamak |
spell out v.
|
|
217 |
Idioms |
görüşünü açıklamak |
take up a position v.
|
|
218 |
Idioms |
iyi açıklamak |
get something across (to someone) v.
|
|
219 |
Idioms |
iyi açıklamak |
put something across (to someone) v.
|
|
220 |
Idioms |
kamuya açıklamak |
take something public v.
|
|
221 |
Idioms |
olup biteni açıklamak |
put in the picture v.
|
|
222 |
Idioms |
kamuya açık bir yerde insanlara ulaşmak amacıyla görüşlerini açıklamak |
speak from a soapbox v.
|
|
223 |
Idioms |
kararı açıklamak |
hand a verdict down (to someone) v.
|
|
224 |
Idioms |
kısaca belirtmek/açıklamak |
put something in a nutshell v.
|
|
225 |
Idioms |
kararı açıklamak |
hand a decision down (to someone) v.
|
|
226 |
Idioms |
resmi olarak beyan etmek/açıklamak |
go on record v.
|
|
227 |
Idioms |
sırrı açıklamak |
blow the gaff v.
|
|
228 |
Idioms |
uzun uzun açıklamak |
explain at great length v.
|
|
229 |
Idioms |
(sorulmadan) görüşünü açıklamak |
put in/stick in your two penn'orth v.
|
|
230 |
Idioms |
(sırrı vb) açıklamak |
spill the beans v.
|
|
231 |
Idioms |
(sorulmadan) görüşünü açıklamak |
stick in your two penn'orth v.
|
|
232 |
Idioms |
(sorulmadan) görüşünü açıklamak |
put in your two penn'orth v.
|
|
233 |
Idioms |
(özellikle ünlü birisiyle olan) ilişkisini açıklamak |
kiss and tell v.
|
|
234 |
Idioms |
umut olmadığını açıklamak |
close the doors v.
|
|
235 |
Idioms |
uzun uzadıya açıklamak |
labour the point v.
|
|
236 |
Idioms |
(bir haberi/sırrı) açıklamak/ifşa etmek/sağda solda/uluorta konuşmak/etrafa duyurmak |
put something on the street v.
|
|
237 |
Idioms |
(sırrı vb) açıklamak |
spill the works v.
|
|
238 |
Idioms |
birine ciddi bir bilgi açıklamak |
lay a (heavy) trip on someone v.
|
|
239 |
Idioms |
birine çarpıcı/yıkıcı bir bilgi açıklamak |
lay a (heavy) trip on someone v.
|
|
240 |
Idioms |
birine sırları açıklamak |
give someone an earful v.
|
|
241 |
Idioms |
(birine bir şeyi) tekrar/son bir kez daha açıklamak |
run (something) by (one) one more time v.
|
|
242 |
Idioms |
(bir şeyi/konuyu) bir nebze açıklamak |
throw a little light on (something) v.
|
|
243 |
Idioms |
(bir şeyi/konuyu) büyük ölçüde açıklamak |
throw a lot of light on (something) v.
|
|
244 |
Idioms |
birini/bir şeyi politik anlamda desteklediğini ilan etmek/açıklamak |
announce (one's support) for someone or something v.
|
|
245 |
Idioms |
resmi olarak açıklamak |
be/go on record v.
|
|
246 |
Idioms |
yazılı olarak açıklamak |
be/go on record v.
|
|
247 |
Idioms |
resmi olarak açıklamak |
put something on record v.
|
|
248 |
Idioms |
yazılı olarak açıklamak |
put something on record v.
|
|
249 |
Idioms |
gizli bir şeyi açıklamak |
break the silence v.
|
|
250 |
Idioms |
niyetini önceden açıklamak/duyurmak |
call (one's) shots v.
|
|
251 |
Idioms |
amacını önceden açıklamak |
call (one's) shots v.
|
|
252 |
Idioms |
bir şeyle ilgili olduğunu açıklamak |
declare an interest v.
|
|
253 |
Idioms |
bir şeyle ilgili olduğunu açıklamak |
declare one's interest v.
|
|
254 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) sırrını açıklamak |
blow the gaff (on somebody/something) [uk] v.
|
|
255 |
Idioms |
(birine) sırları açıklamak |
give (one) an earful v.
|
|
256 |
Idioms |
bir şeyi açıklamak |
give shape to something v.
|
|
257 |
Idioms |
bir şeyi açıklamak |
give voice to something v.
|
|
258 |
Idioms |
-i açıklamak |
go public with v.
|
|
259 |
Idioms |
bir konudaki sırrı açıklamak |
go public with v.
|
|
260 |
Idioms |
(bir şeyi) açıklamak |
go public with (something) v.
|
|
261 |
Idioms |
(bir konudaki) sırrı açıklamak |
go public with (something) v.
|
|
262 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) cezasını açıklamak |
pass sentence (on someone or something) v.
|
|
263 |
Idioms |
(biri/bir şey hakkındaki) kararı açıklamak |
pass sentence (on someone or something) v.
|
|
264 |
Idioms |
(biri/bir şey hakkındaki) mahkeme kararını açıklamak |
pass sentence (on someone or something) v.
|
|
265 |
Idioms |
bir haberi açıklamak |
put on the street v.
|
|
266 |
Idioms |
(bir şeyi) açıklamak |
ring the curtain up (on something) v.
|
|
267 |
Idioms |
(bir şeyi) açıklamak |
ring up the curtain (on something) v.
|
|
268 |
Idioms |
(birine bir şeyi) tekrar anlatmak/açıklamak |
run (something) by (one) again v.
|
|
269 |
Idioms |
niyetini açıklamak |
show hand v.
|
|
270 |
Idioms |
niyetini açıklamak |
show your hand v.
|
|
271 |
Idioms |
niyetini açıklamak |
show your hand [uk] v.
|
|
272 |
Idioms |
niyetini açıklamak |
reveal your hand [uk] v.
|
|
273 |
Idioms |
niyetini açıklamak |
tip your hand [us] v.
|
|
274 |
Idioms |
(sorulmadan) görüşünü açıklamak |
stick in (one's) two penn'orth v.
|
|
275 |
Idioms |
kamuya açıklamak |
take public v.
|
|
276 |
Idioms |
adaylığını açıklamak |
throw your hat in the ring v.
|
|
277 |
Idioms |
adaylığını açıklamak |
throw your hat into the ring v.
|
|
278 |
Idioms |
adaylığını açıklamak |
toss hat into the ring v.
|
|
Speaking |
|
279 |
Speaking |
açıklamak zor |
it's hard to explain expr.
|
|
280 |
Speaking |
açıklamak zorunda değilsin |
you don't have to explain expr.
|
|
281 |
Speaking |
bunu açıklamak zor |
it's hard to explain expr.
|
|
Trade/Economic |
|
282 |
Trade/Economic |
hisse senedi ve tahvil ihraç eden şirketlerin açıklamak zorunda oldukları bilgileri içeren belge |
prospectus n.
|
|
283 |
Trade/Economic |
kamu oyunda tartışmalı bir konu hakkında bilgi sunmak veya belirli bir görüşü açıklamak üzere verilen reklam |
advocacy advertising n.
|
|
284 |
Trade/Economic |
kar açıklamak |
declare profits v.
|
|
285 |
Trade/Economic |
kamuya açıklamak |
disclose v.
|
|
286 |
Trade/Economic |
kar açıklamak |
announce profits v.
|
|
287 |
Trade/Economic |
umuma açıklamak |
publish v.
|
|
288 |
Trade/Economic |
(özellikle şirket yöneticilerinin oyu ile) ödenecek olarak açıklamak |
declare v.
|
|
Law |
|
289 |
Law |
bir yasanın anlamını açıklamak amacıyla çıkarılan kanun |
declaratory statute n.
|
|
290 |
Law |
resmen açıklamak |
testify v.
|
|
291 |
Law |
davasını açıklamak |
to state a case v.
|
|
292 |
Law |
masumiyetini açıklamak |
exculpate v.
|
|
Politics |
|
293 |
Politics |
hükümetin politikasını açıklamak maksadıyla yayınlanan belge |
state paper n.
|
|
294 |
Politics |
bir yoğunlaşmanın hukuka aykırı olduğunu açıklamak |
declare a concentration unlawful v.
|
|
295 |
Politics |
kamuya açıklamak |
make a proclamation v.
|
|
296 |
Politics |
resmen açıklamak |
nuncupate v.
|
|
297 |
Politics |
resmen açıklamak |
declare publicly v.
|
|
298 |
Politics |
(önergeye) resmi desteğini açıklamak |
second v.
|
|
Technical |
|
299 |
Technical |
açıklamak veya göstermek için kullanılan resim, harita veya grafik |
graphic n.
|
|
300 |
Technical |
anlamını açıklamak |
interpret v.
|
|
Computer |
|
301 |
Computer |
programda çalışmayıp talimatları açıklamak için yazılan metin dizisi |
comment n.
|
|
302 |
Computer |
parametreler ile açıklamak |
parameterize v.
|
|
303 |
Computer |
parametreler ile açıklamak |
parameterise v.
|
|
304 |
Computer |
kaynak kodunu açıklamak |
open-source v.
|
|
305 |
Computer |
kaynak kodunu açıklamak |
open-source v.
|
|
Math |
|
306 |
Math |
sağlamayı ayrıntılı açıklamak için eklenen not |
scholium n.
|
|
Statistics |
|
307 |
Statistics |
farklı unsurların önemini açıklamak için düzenlenmemiş (istatistiksel veri) |
unweighted adj.
|
|
Physics |
|
308 |
Physics |
eskiden manyetizma fenomenini açıklamak için var olduğu kabul edilen ancak günümüzde geçerliliğini yitirmiş varsayımsal bir sıvı |
magnetic fluid n.
|
|
309 |
Physics |
galaksinin merkezi etrafındaki yıldızların nispeten sabit yörünge hızlarını açıklamak için geliştirilen, newton'un hareket yasalarının bir varyasyonu |
modified newtonian dynamics n.
|
|
310 |
Physics |
galaksinin merkezi etrafındaki yıldızların nispeten sabit yörünge hızlarını açıklamak için geliştirilen, newton'un hareket yasalarının bir varyasyonu |
modified-newtonian-dynamics n.
|
|
311 |
Physics |
galaksinin merkezi etrafındaki yıldızların nispeten sabit yörünge hızlarını açıklamak için geliştirilen, newton'un hareket yasalarının bir varyasyonu |
mond (modified newtonian dynamics) abrev.
|
|
Social Sciences |
|
312 |
Social Sciences |
cinsel kimliğini açıklamak istemeyen kimse |
pomosexual n.
|
|
313 |
Social Sciences |
cinsel kimliğini açıklamak istemeyen |
pomosexual adj.
|
|
Linguistics |
|
314 |
Linguistics |
başka sözcüklerle açıklamak |
turn v.
|
|
Religious |
|
315 |
Religious |
inancını açıklamak |
testify v.
|
|
316 |
Religious |
(bir öğretiyi, fikri, teoriyi) ateşli bir şekilde açıklamak |
evangelize v.
|
|
317 |
Religious |
(bir öğretiyi, fikri, teoriyi) ateşli bir şekilde açıklamak |
evangelise v.
|
|
Philosophy |
|
318 |
Philosophy |
platoncu doktrinler uyarınca açıklamak |
platonize v.
|
|
319 |
Philosophy |
platoncu doktrinler uyarınca açıklamak |
platonise v.
|
|
Card |
|
320 |
Card |
(oyuna başlamadan önce) oyunun sonunda ulaşılanın üzerinde bir hedef açıklamak |
overbid v.
|
|
Archaic |
|
321 |
Archaic |
(bir konuda) fikrini açıklamak |
opiniate v.
|
|
322 |
Archaic |
yazılı olarak açıklamak |
paper v.
|
|
323 |
Archaic |
yazarak açıklamak |
paper v.
|
|
324 |
Archaic |
ayrıntıları ile açıklamak |
paraphrase v.
|
|
325 |
Archaic |
doğa kanunları ile açıklamak |
physiologize v.
|
|
326 |
Archaic |
doğa kanunları ile açıklamak |
physiologise v.
|
|
327 |
Archaic |
önceden açıklamak |
premit [obsolete] v.
|
|
Slang |
|
328 |
Slang |
her şeyi açıklamak |
spill guts v.
|
|
329 |
Slang |
(birine) tüm gerçeği anlatmak/açıklamak |
run it down (to one) v.
|
|
330 |
Slang |
(birine) tüm gerçeği anlatmak/açıklamak |
run it down for (one) v.
|
|
331 |
Slang |
(biri) için açıklamak/açıklama yapmak |
run it down for (one) v.
|
|