ağaç - Turkish English Dictionary

ağaç

Meanings of "ağaç" in English Turkish Dictionary : 22 result(s)

Turkish English
Common Usage
ağaç tree n.
This particular tree must not obscure our vision.
Bu özel ağaç vizyonumuzu gölgelememelidir.

More Sentences
General
ağaç wood n.
Pine is a resinous wood.
Çam reçineli bir ağaçtır.

More Sentences
ağaç tree n.
For we all know how long it takes a tree to grow.
Çünkü bir ağacın büyümesinin ne kadar uzun sürdüğünü hepimiz biliyoruz.

More Sentences
Woodworking
ağaç wood n.
Paper is made from wood.
Kağıt ağaçtan yapılır.

More Sentences
Chemistry
ağaç tree n.
To see the wood, which is safety at sea, not the tree, which is the Prestige.
Prestij olan ağacı değil, denizde güvenlik olan odunu görmek için.

More Sentences
General
ağaç pawpaw n.
ağaç burl n.
ağaç arbor n.
ağaç timber n.
ağaç stick n.
ağaç gallowstree n.
ağaç spar n.
ağaç arbour n.
ağaç timbered adj.
ağaç arboreal adj.
ağaç wooden adj.
ağaç lign- pref.
ağaç ligni- pref.
ağaç ligno- pref.
Botanic
ağaç palo [dialect] n.
Forestry
ağaç hyrst n.
ağaç wd (forestry) wood) abrev.

Meanings of "ağaç" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
General
ağaç kurbağası tree frog n.
I found a tree frog on the wall in my bathroom.
Banyomun duvarında bir ağaç kurbağası buldum.

More Sentences
ağaç dalları tree branches n.
Tom banged his head on a tree branch.
Tom kafasını bir ağaç dalına çarptı.

More Sentences
ağaç kesme logging n.
When will they start logging?
Ne zaman ağaç kesmeye başlayacaklar?

More Sentences
ağaç yemişi tree nut n.
Tom is allergic to tree nuts.
Tom'un ağaç yemişlerine alerjisi var.

More Sentences
ağaç topluluğu stand n.
There was a stand of bay trees in the backyard.
Arka bahçede bir defne ağacı topluluğu vardı.

More Sentences
gövde (ağaç) trunk n.
The apple does not fall far from the trunk.
Elma gövdesinden uzağa düşmez.

More Sentences
ağaç kesicisi logger n.
Some indigenous tribes in Brazil are threatened by loggers.
Brezilya'daki bazı yerli kabileler ağaç kesenler tarafından tehdit ediliyor.

More Sentences
ağaç kabuğu bark n.
Bears often scratch their backs on the bark of trees.
Ayılar sık sık sırtlarını ağaçların kabuğunda kaşırlar.

More Sentences
ağaç gövdesi trunk n.
The two squirrels chased each other around the trunk of a large tree.
İki sincap büyük bir ağacın gövdesinin etrafında birbirini kovaladı.

More Sentences
ağaç evi tree house n.
Tom and his father are building a tree house.
Tom ve babası bir ağaç ev yapıyorlar.

More Sentences
ağaç gövdesi tree trunk n.
Bears often scratch their backs on tree trunks.
Ayılar genellikle sırtlarını ağaç gövdelerine sürterler.

More Sentences
kozalaklı ağaç conifer n.
The forest was filled with tall conifer trees like pines and firs.
Orman, çam ve köknar gibi uzun kozalaklı ağaçlarla doluydu.

More Sentences
ağaç dalı tree branch n.
The tree branch broke when a bullet hit it.
Kurşun isabet edince ağaç dalı kırılmış.

More Sentences
ağaç dikimi planting trees n.
Spring is the season for planting trees.
Bahar ağaç dikimi mevsimidir.

More Sentences
ağaç kovuğu hollow n.
The fox hid in the hollow tree.
Tilki ağaç kovuğuna saklandı.

More Sentences
(ağaç gövdesinden yapılan) kano dugout n.
Tom was sitting in the dugout with his teammates.
Tom takım arkadaşlarıyla kanoda oturuyordu.

More Sentences
ağaç dalı limb n.
Tom hung the lamp on a tree limb.
Tom lambayı bir ağacın dalına astı.

More Sentences
ağaç yaprakları tree leaves n.
The tree leaves turned red.
Ağaç yaprakları kırmızıya döndü.

More Sentences
ağaç ev log house n.
Close your eyes and picture a log house.
Gözlerinizi kapatın ve bir ağaç ev hayal edin.

More Sentences
ağaç gölgesi tree shade n.
I won't sell this tree shade.
Bu ağacın gölgesini satmayacağım.

More Sentences
dalgaların sürüklediği ağaç dalları driftwood n.
The beach was adorned with beautiful pieces of driftwood.
Sahil, dalgaların karaya sürüklediği güzel ağaç dallarıyla süslenmişti.

More Sentences
keserek devirmek (ağaç) chop down v.
Tom chopped down the tree.
Tom ağacı keserek devirdi.

More Sentences
ağaç dikmek plant a tree v.
The farmer dug a hole so he could plant a tree.
Çiftçi ağaç dikebilmek için bir çukur kazdı.

More Sentences
ağaç kesmek log v.
In Canada, there are many areas where it is illegal to log trees.
Kanada'da ağaç kesmenin yasadışı olduğu birçok bölge vardır.

More Sentences
ağaç sulamak water a tree v.
She watered a tree.
Bir ağacı suladı.

More Sentences
ağaç büyütmek grow a tree v.
It takes years to grow a tree, yet it takes seconds to cut it.
Bir ağacı büyütmek yıllar alır ama kesmek saniyeler alır.

More Sentences
ağaç dikmek plant a tree v.
I'm planting a tree.
Ağaç dikiyorum.

More Sentences
kesilmiş (ağaç) chopped adj.
The trees by the road were chopped down.
Yol kenarındaki ağaçlar kesilmişti.

More Sentences
Technical
ağaç dalı limb n.
Tom was killed when a tree limb fell on him.
Tom, üzerine bir ağaç dalı düştüğünde öldü.

More Sentences
Common Usage
(ağaç) gövde stem n.
General
damar (ağaç) streak n.
ağaç işçiliği woodworking n.
damar (ağaç vb) streak n.
ağaç sıçanı wood mouse n.
ağaç gövdesi bole n.
ağaç kurbağası treefrog n.
ağaç reçinesi wood resin n.
ağaç kütüğü wood block n.
körpe ağaç sapling n.
ormanda ağaç kesen kimse lumberjack n.
ağaç çivi treenail n.
ağaç kökü stump n.
kereste veya ağaç kütüklerinden yapılma kulübe vb mesken log cabin n.
ağaç yaprakları foliage n.
ekme (ağaç vb) planting n.
gölge yapan şey (ağaç) umbrage n.
ağaç güvesi gipsy moth n.
ağaç oyma wood engraving n.
ağaç tavuğu curassow n.
ağaç incirkuşu tree pipit n.
ağaç kabuğu parçaları wood chips n.
ağaç sansarı pine marten n.
hokey oyununda kullanılan ağaç top knur n.
kerestesi sert ağaç hardwood n.
ağaç işi woodwork n.
ağaç lalesi tulip tree n.
ağaç dikme arbour n.
çatal ağaç crotch n.
ağaç kurbağasıgiller tree frogs n.
ağaç işçisi woodworker n.
ağaç işleri woodwork n.
ağaç zararlısı gypsy moth n.
sert ağaç hardwood n.
taş üstünde bulunan ağaç şekli dendrite n.
ağaç dikme arbor n.
ağaç çivi peg n.
barikat ağaç abatis n.
ağaç altındaki çalılık underbrush n.
ağaç karıncası wood ant n.
ağaç vidası woodscrew n.
ağaç budama tree surgery n.
ağaç uru gall n.
ağaç hamuru wood pulp n.
ağaç bilimi araştırmacısı dendrologist n.
ağaç kırlangıcı wood swallow n.
ağaç mengenesi woodworking vise n.
üzerine rayların yerleştirildiği, enine konulmuş metal, ağaç ya da beton parçalarından her biri sleeper n.
ormanda yetişen ağaç stand n.
ağaç kurbağası woodfrog n.
ağaç çivi nog n.
ağaç serçesi tree sparrow n.
ağaç çileği raspberry n.
kabuğu ince pullar halinde dökülme (ağaç) exfoliating n.
ağaç çiftçisi tree farmer n.
ağaç reçinesi damar n.
ağaç faresi woodrat n.
süslü ağaç varnish tree n.
ağaç dikme treeplanting n.
ağaç kaplama veneer n.
bilimsel ağaç yetiştirme alanı arboretum n.
kerestelik ağaç kesme lumbering n.
betel ağaç betel n.
ağaç takoz wooden wedge n.
suların sürüklediği ağaç dalları driftwood n.
ağaç yaşı tree age n.
ağaç incir kuşu treepipit n.
ağaç testeresi wood saw n.
ağaç budama sanatı topiary n.
ağaç dalı bough n.
rüzgarın devirdiği ağaç windfall n.
ağaç gövdesi stock n.
ağaç faresi wood rat n.
ağaç piçi scion n.
ağaç malzeme wooden material n.
güneybatı amerika ve meksika'nin çöllerinde yetişen ağaç şeklindeki en büyük kaktüs türlerinden biri saguaro n.
ağaç ispirtosu wood spirit n.
reçineli ağaç resinous wood n.
kalan kök (ağaç) stub n.
ağaç çivi dowel n.
anıt ağaç big tree n.
ağaç vidası lag screw n.
sarı ağaç smoke tree n.
ağaç gövdesindeki iri budak knur n.
bükülmüş ağaç bentwood n.
ağaç ebegümeci tree mallow n.
ağaç balı resin n.
ağaç kaplama wooden panelling n.
ağaç kurbağası tree toad n.
ağaç kaplama wainscot n.
ağaç yılanı tree snake n.
genelde ev yapımında ve yakıt olarak kullanılacak ağaç yetiştirmek için ayrılan alan woodlot n.
ağaç damarı grain of wood n.
kerestelik ağaç timber n.
ağaç gövdelerinin bataklık vb riskli zeminlere yanyana yatırılmasıyla oluşturulan yol corduroy road n.
ağaç sakızı tragacanth n.
iğne yapraklı ağaç coniferous tree n.
kusurlu ağaç cull tree n.
ağaç dikme günü arbor day n.
ağaç gövdesi stem n.
ağaç fulü mock orange n.
ağaç kömürü wood charcoal n.
ağaç tezgah timber framed n.
ağaç altında büyüyen çalılar underwood n.
geniş gölgesiyle altındakileri güneşten koruyan ağaç shade tree n.
ağaç şeması tree diagram n.
ağaç kesme lumbering n.
yaprak dökmeyen ağaç evergreen n.
küçük ağaç tree clubmoss n.
ağaç kesen kimse lumberjack n.
ağaç altındaki çalılık undergrowth n.
incil'de adı geçen hoş kokulu ağaç lignaloes n.
ağaç kökü tree root n.
bodur ağaç shrub n.
ağaç takoz wood brick n.
nehir dibine saplı ağaç snag n.
ağaç dalı branch n.
kızılcık benzeri ağaç dogwood n.
ağaç pamuğu tree cotton n.
ağaç dikme sowing n.
ağaç engeli abatis n.
ağaç barikat abatis n.
ağaç geçmesi timber joints n.
ağaç süsleme tree decoration n.
ağaç ev wooden house n.
terk edilmiş ağaç abandoned tree n.
korunmasız ağaç abandoned tree n.
ağaç budaması tree pruning n.
ağaç yetiştiriciliği arboriculture n.
ağaç yetiştiriciliği tree farming n.
ağaç çiçeği blossom n.
(ağaç) dal bough n.
ağaç yumrusu burl n.
ağaç sakızı resin n.
ağaç damarı grain n.
meyve veren ağaç bearer n.
ağaç kama nog n.
ağaç kabuğu peel n.
ağaç kökü root n.
yuvarlak ağaç roundwood n.
(ağaç) gövde stem n.
sert damarlı ağaç summerwood n.
seyrek yaş halkalı ağaç wide-ringed timber n.
biçilmiş ağaç timber n.
ağaç direk wood pole n.
ağaç tepesi tree crown n.
süs ağaç ornamental tree n.
ağaç akik tree agate n.
ağaç işleri woodworking n.
ağaç oymacılığı xylography n.
ağaç kesme woodchopping n.
ağaç yaprağı leaf of tree n.
yenilir ağaç yaprakları edible leaves of tree n.
ağaç yaprakları leaves of tree n.
ağaç yaprağı tree leaf n.
kuru ağaç deadwood n.
ağaç ev log home n.
ağaç uzmanı tree surgeon n.
ağaç uzmanı arborist n.
ağaç direkler wood poles n.
metrik ağaç metrical tree n.
ağaç dikme töreni tree planting ceremony n.
anıt ağaç monumental tree n.
ağaç kovuğu tree hole n.
ağaç kovuğu tree hollow n.
içi boş ağaç hollow tree n.
gölge sevmez ağaç shade-intolerant tree n.
ağaç budama tree trimming n.
bilimsel amaçla ağaç yetiştirilen alan arboretum n.
ağaç özü alburnum n.
ağaç sansarı beech marten n.
ağaç kabuğu zarı cicatrice n.
ağaç kavunu yemişi citron n.
ağaç kavunu çayı citron tea n.
ağaç türü tree specie n.
ağaç kütüğünden yapılmış kano dugout canoe n.
ağaç ev tree fort n.
ağaç ev tree house n.
ağaç sever nemophilist n.
ağaç gölgesi shade of tree n.
ağaç kütüğü log n.
ürkütücü ağaç spooky tree n.
korkunç ağaç spooky tree n.
ürpertici ağaç spooky tree n.
dünya ağaç günü world wood day n.
ağaç oturağı treestand n.
ağaç barikat abattis n.
ağaç kabuklarını kazımak için kullanılan spatula tan spud n.
ağaç kabuğu yakılan soba tan stove n.
ağaç kabuğu yakılan soba bark stove n.
ağaç dalları ramage n.
ağaç özü ile ilgili alburnous n.
ağaç sürgünü lance [obsolete] n.
ağaç düşkünlüğü nemophily n.
ağaç çivi trennel [dialect] n.
ağaç dalları üzerine branda geçirilerek yapılan basit sığınak bender [uk] n.
ağaç dalları üzerine branda geçirilerek yapılan basit sığınak bender tent [uk] n.
ağaç gövdesindeki iri budak knor [obsolete] n.
hokey oyununda kullanılan ağaç top knor [obsolete] n.
ağaç işaretleyen kimse blazer n.
ağaç kütüğündeki sahiplik belirten damga mark n.
kesilecek veya kesilmiş olup kütük haline getirilecek ağaçlar ile mevcut kütükleri tespit eden ağaç kesicisi marker n.
guyana'daki yerli kabilelerce kullanılan ağaç kabuğundan yapılmış kano woodskin n.
kesilirken bir ağaca takılıp kalmış ağaç hang-up n.
yolda bulunan (ağaç kütüğü gibi) engel hang-up n.
resmi belgelerde imza yerine kullanılan ağaç, taş veya boynuzdan yapılmış japon damgası hanko n.
içi boş ağaç gövdesinden yapılan kano dug-out n.
içi boş ağaç gövdesinden yapılan kano dugout n.
kesilen ağaç sayısı fall n.
budanmış ağaç dalı brush [obsolete] n.
gelecekte ekilmek için kesilmeyen ağaç holdover n.
yangın veya rüzgar hasarından sağ çıkan ağaç holdover n.
ağaç tavuğu cinsi kuş mitu n.
mitu cinsinden olan ağaç tavuğu mitu n.
ağaç kökü more [dialect] [uk] n.
ağaç korusu mot n.
ağaç kümesi mot n.
ağaç kümesi hurst n.
ağaç işleme tesisinde malzeme ve işçilik masraflarını hesaplayan çalışan lister n.
ağaç veya çalının budanmış dalı lopping n.
kesilen bir kütükteki ağaç kabuğunu ve kıymıkları temizleyen kimse mucker n.
ağaç kesiciliği yapan kimse bushwhacker [new zealand] n.
ağaç, sap veya dal kabuğu ve kambiyumunun çıkarılması ile yapılan kuşak veya kemer girdle n.
ağaç dalı ris n.
ağaç dalı grain n.
bitki veya ağaç kökü söken kimse grubber n.
sarkıt şeklinde ağaç süsü icicle n.
ağaç kesen kimse logman n.
ağaç piçi ingraftment n.
ağaç yarığı cloff [scotland] n.
ağaç veya çalının üst tabakasının yağmurdan sonra bitki etrafında ıslak halka oluşturacak şekilde su damlattığı hat drip line n.
ağaç dikme gibi faaliyetlerde deliklere sokulan sivri uçlu çelik çubuk driving iron n.
yeşil ağaç kabuğu green bark n.
çayırda bulunan ağaç kümesi bluff [canada] n.
ağaç parçası içindeki damarların düzeni grain n.
sütümsü sıvı salgılayan ağaç milker n.
gelecekte ekilmek için kesilmeyen ağaç holdover n.
yangın veya rüzgar hasarından sağ çıkan ağaç holdover n.
malezya kökenli geniş bir tropikal ağaç cinsi pandanus n.
şeftaliye benzer meyveleri olan bir ağaç peach n.
kuzey amerika'ya özgü küçük bir ağaç kurbağası peeper n.
söğüt benzeri ağaç sally n.
kesişim noktasındaki ağaç corner n.
devrilmemiş ölü ağaç dead-tree n.
ağaç kesicisi flathead [dialect] n.
oval yaprakları, sert sarı odunu ve hoş kokulu beyaz çiçekleri bulunan yaprak dökmeyen uzun bir ağaç orange n.
park olarak kullanılmaya elverişli, ağaç ve çalı öbekleri bulunan ekili arazi parkland n.
yamuk şekilli iri ağaç scrag [uk] n.
yamuk dallı iri ağaç scrag [uk] n.
(armada) ağaç dalı scrog n.
iki saplı ağaç bıçağı shave n.
ağaç budayıcı shragger n.
ağaç budayan kimse shragger n.
soğuğa maruz kalan ağaç gibi cisimlerin üzerindeki buz tabakası silver storm n.
ağaç piçi sion [obsolete] n.
(kerestecilikte) dik yamaçlı kanyon ve vadileri geçmek için iki ağaç arasına gevşek şekilde çekilen çelik halat slackline n.
iki ağaç arasına çekilmiş halat üzerindeki yer çekimli kova taşıma düzeneği slackline n.
pervasızca ve tahrip ederek ağaç kesen kimse slasher n.
piramit şekline getirilmiş ağaç pyramid n.
ağaç kökü sprong n.
ağaç piçi stallon n.
suda büyüyen küçük ağaç dalı stickup n.
(yazı veya oymaların incelenmesi ile gerçekleştirilen) ağaç kabuğu falı stignomancy n.
(ağaç kabuğu üzerinden gerçekleştirilen) bir tür yazı falı stignomancy n.
(yazı veya oymaların incelenmesi ile gerçekleştirilen) ağaç kabuğu falı stigonomancy n.
(ağaç kabuğu üzerinden gerçekleştirilen) bir tür yazı falı stigonomancy n.
ağaç kökü stob n.
rhamnaceae familyasına özgü küçük bir ağaç supplejack n.
(ağaç veya dallarında) yetersiz ışık nedeniyle büyümeme suppression n.
ağaç kırpma supputation n.
büyük ağaç gövdesi big trunk n.
kesmek (ağaç/organ vb) amputate v.
ağaç çivi ile çakmak peg v.
yeni ağaç dikmek replant v.
ekmek (ağaç vb) plant v.
doğramak (ağaç) chop v.
ağaç olmak kick one's heels v.
ağaç olmak cool one's heels v.
ağaç çiviyle çivilemek peg v.
ağaç kesmek cut down a tree v.
kökünden sökmek (ağaç) stub v.
ağaç olmak take root v.
ağaç devirmek fell a tree v.
ormanda ağaç kesmek lumber v.
yere devirmek (ağaç vb) hack down v.
ağaç kesmek cut trees v.
ağaç kesmek lumber v.
doğramak (ağaç) chop up v.
tırmanmak (ağaç/direk vb'ne) skin up v.
ağaç olmak stand and wait a long time v.
(ağaç) gövdesine sarılıp bedenini kaydırarak inmek shin down v.
ağaç dikip orman haline getirmek forest v.
inmek (ağaç/direk vb'nden) skin down v.
ağaç kesmek fell trees v.
ağaç olmak plant v.
inmek (ağaç/direk) skin down v.
ağaç kesmek cut down v.
gölgelemek (ağaçlar/ağaç dalları) embower v.
ağaç kesmek chop down a tree v.
ağaç kesmek fell a tree v.
ağaç süslemek decorate a tree v.
ağaç sökmek uproot a tree v.
ağaçlık bir alandaki tüm ağaç ve çalıları kesmek clear-cut v.
tüm ağaç ve çalıları kesmek clear-cut v.
(ormanda) ağaç kesmek lumber v.
ağaç tokmak maul v.
(ağaç) budamak lop v.
(ağaç) tepesini kesmek top v.
ağaç gibi dal şeklinde yayılmak arborise v.
ağaç gibi dal şeklinde yayılmak arborize v.
ağaç yetiştirmek grow a tree v.
heryere ağaç dikmek plant trees everywhere v.
ağaç şeklini almak tree v.
birçok ağaç dikmek plant a lot of trees v.
(ağaç) budamak brash v.
ağaç kesmek hew v.
(ağaç kökünü) sökmek moot [dialect] [uk] v.
(ağaç kökünü) yerinden çıkarmak moot [dialect] [uk] v.
ağaç kesiciliği yapmak bushwhack [new zealand] v.
(çim, ağaç bir şeyin üzerinde büyümek overgrow v.
(çim, ağaç bir şeyin üzerinde yetişmek overgrow v.
(ağaç) budamak preen [dated] v.
(ağaç) düzeltmek preen [dated] v.
(ağaç) süslemek preen [dated] v.
(ağaç) meyve dökmek shatter v.
(ağaç) budamak shrag v.
her dem taze (ağaç/çalı) evergreen adj.
ağaç sınırının üstündeki bölgeye özgü alpine adj.
damarlı (ağaç) streaked adj.
masif (ağaç/tahta) solid adj.
ağaç gibi arboreal adj.
ağaç şeklinde tree shaped adj.
kabuğu ince pullar halinde dökülmüş (ağaç) exfoliated adj.
ağaç bilimine ait dendrologic adj.
ağaç şekilli dendriform adj.
yaş (ağaç) sappy adj.
ağaç biçiminde dendritic adj.
ağaç biçiminde dendritical adj.
ağaç şeklinde arboriform adj.
ağaç biçimli dendroid adj.
ağaç biçiminde arboriform adj.
ağaç biçiminde arboreal adj.
ağaç biçimli arboresque adj.
ağaç gibi arboriform adj.
ağaç gibi arborescent adj.
ağaç biçiminde arboresque adj.
ağaç biçiminde dendriform adj.
ağaç biçimli arborescent adj.
ağaç biçimli arboreous adj.
ağaç gibi arboreous adj.
ağaç biçimli dendriform adj.
ağaç biçimli arboriform adj.
ağaç biçimli arboreal adj.
ağaç gibi arboresque adj.
ağaç gibi dendriform adj.
ağaç biçiminde arborescent adj.
ağaç biçiminde dendroid adj.
ağaç biçimli dendroidal adj.
ağaç biçiminde arboreous adj.
ağaç biçiminde treelike adj.
ağaç biçiminde dendroidal adj.
ağaç biçimli treelike adj.
ağaç gibi treelike adj.
ağaç gibi dendroidal adj.
komple ağaç all-wood adj.
kökleri derinlere inen (ağaç) deep-rooted adj.
ağaç biçiminde tree-shaped adj.
ağaç biçimli tree-shaped adj.
ağaç gibi tree-shaped adj.
kesilip yere devrilmiş (ağaç) felled adj.
ağaç ile ilgili arboreous adj.
ağaç gibi dendroid adj.
ağaç özelliğinde olmayan nonwoody adj.
ağaç gibi dendritic adj.
kesim için uygun (ağaç) ceduous [obsolete] adj.
ağaç tepesine kıstırılmış treed adj.
ağaç kalıpta şekillendirilmiş (ayakkabı) treed adj.
ağaç sırası ile donatılmış (yol) tree-lined adj.
tamamen kurumuş (ağaç ürünü) gizzen [scotland] adj.
kuruluktan sızdıran (ağaç ürünü) gizzen [scotland] adj.
tamamen kurumuş (ağaç ürünü) gizzened [scotland] adj.
kuruluktan sızdıran (ağaç ürünü) gizzened [scotland] adj.
gravür, litografi, fotografi, serigrafi veya ağaç baskı metotlarına ait veya ilişkin graphical adj.
gravür, litografi, fotografi, serigrafi veya ağaç baskı metotlarını içeren graphical adj.
(ülke veya bölgede ağaç, çiçek, hayvan) çeşitliliği olmayan impoverished adj.
(ülke veya bölgede ağaç, çiçek, hayvan) seyrek impoverished adj.
hızlı büyüyen (bitki, ağaç) fast-growing adj.
ağaç çiviye benzer peggy adj.
ağaç çiviye benzer peglike adj.
dibi ağaç dalları ile dolu snagged adj.
ağaç dalına takılan snagged adj.
ağaç dalı yüzünden zarar gören snagged adj.
ağaç dalı dolu snaggy adj.
küçük ağaç dallarından oluşan sprayey adj.
küçük ağaç dallarına benzeyen sprayey adj.
(takson adlarında) ağaç anlamını veren bir ön ek dry- pref.
(takson adlarında) ağaç anlamını veren bir ön ek dryo- pref.
Phrasals
bir şeyi (ağaç/taş vb'den) inşa etmek construct something out of something v.
birisini ağaç etmek stand someone up v.
bir şeyi (ağaç/taş vb'den) inşa etmek construct something from something v.
kavlamak (ağaç kabuğu) scale off v.
(ağaç) kökünden çıkmak come out v.
(çim/ağaç) bir şeyin üzerinde büyümek/yetişmek grow over v.
Phrases
ağaç altında under the tree adv.
bir grup (ağaç/bitki) a clump of expr.
Proverb
ağaç yaşken eğilir as the twig is bent, so grows the tree
ağaç yaş iken eğilir as the twig is bent so is the tree inclined
ağaç yaşken eğilir as the twig is bent so is the tree inclined
ağaç yaşken eğilir you can not teach an old dog new tricks
meyve veren ağaç taşlanır the tree that bears fruit will be stoned
ağaç meyvesinden bellidir a tree is known by its fruit
ağaç meyvesinden bellidir a tree is known by its fruit, a man by his deeds
gelecek nesle bir dikili ağaç bırak plant pears for your heirs
Colloquial
ağaç çileği rasp [scottish] n.
ağaç dalları üzerine branda geçirilerek yapılan geçici sığınak bender n.
beklemekten ağaç oldum I've been waiting for ages expr.
Idioms
dişbudakların (sopaların yapıldığı ağaç) savaşı/çarpışması clash of the ash n.
ölü ağaç baskısı dead-tree edition n.
ölü ağaç biçimi dead-tree format n.
ölü ağaç basını dead-tree press n.
yaşken eğilecek ağaç (kişi) virgin soil n.
ağaç olmak cool one's heels v.
ağaç olmak kick one's heels v.
ağaç olmak cool your heels v.
ağaç olmak kick your heels [uk] v.
(ağaç, bitki) çiçek açmış out in bloom adj.
ağaç olmuş (kimse) cool heels adj.
ağaç meyvesinden bellidir tree is known by its fruit expr.
sepserin/ağaç gibi serin as cool as a tree expr.
Speaking
bu büyük ağaç küçük bir tohumdan büyüdü this huge tree grew from a little seed expr.
Trade/Economic
ağaç ve ağaç ürünleri wood and wood products n.
bir ürün almak için yetiştirilmiş (ağaç veya hayvan gibi) varlıklar cultivated assets n.
Politics
sert ağaç tozları hardwood dust n.
bir abd eyaletinin resmi sembolü olarak seçilmiş ağaç state tree n.
Institutes
ağaç mamülleri ve orman ürünleri ihracatçıları birliği wood and forestry products exporters association n.
Industry
ağaç damarı gibi görünecek şekilde tasarlanmış malzeme woodgrain n.
ağaç dokusuna benzeyen doku woodgraining n.
terebentin elde etmek için ağaç kabuklarını kesen işçi chipper n.
metal veya ahşap bir yüzeye ağaç damarı deseni veren işçi grainer n.
mobilyalara ağaç damarı deseni veren makine operatörü grainer n.
Technical
tütün, ağaç işleri veya kağıt sanayisinde konveyör veya makineden ürünleri alan işçi catcher n.
ağaç yapı wood structure n.
ağaç civatası carriage bolt n.
ağaç dalı twig n.
ağaç bıçağı drawing knife n.
ağaç kapı deal door n.
ağaç yapı tree structure n.
ağaç döşeme wood floor n.
ağaç çatı wooden roof n.
ağaç çatı wood roof n.
ağaç testeresi crosscut saw n.
ağaç dalı branch n.
ağaç yapı timber structure n.
ağaç kaplama sheet pile with timber n.
ağaç vidası lag screw n.
ağaç kaplama veneering n.
ağaç döşeme wooden floor n.
ağaç vidası wood screw n.
ağaç matkabı auger n.
ağaç kaplama wood paving n.
ağaç gözeneği wood pore n.
ağaç rendesi wooden plane n.
ağaç testeresi back saw n.
ağaç kabuğu kalınlığı ölçeri bark gauge n.
ağaç vidası log screw n.
ağaç bağlantısı wood joint n.
ağaç birleşimi wood joint n.
ağaç burgusu auger n.
ağaç burgusu auger bit n.
ağaç burgusu broach n.
ağaç büğet timber dam n.