|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
amaç |
aim n.
|
|
The aim of these amendments differs from that of the regulation.
Bu değişikliklerin amacı tüzüğün amacından farklıdır.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
amaç |
purpose n.
|
|
The purpose of my call is to ask for a favor.
Telefon etmemin amacı bir iyilik istemek.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
amaç |
goal n.
|
|
We are serving a worthwhile goal, namely improved environmental protection.
Çevrenin daha iyi korunması gibi değerli bir amaca hizmet ediyoruz.
More Sentences
|
4 |
Common Usage |
amaç |
objective n.
|
|
Its objective is, quite simply, to give priority to the saving of energy and to its efficient use.
Amacı, oldukça basit bir şekilde, enerji tasarrufuna ve verimli kullanımına öncelik vermektir.
More Sentences
|
General |
|
5 |
General |
amaç |
end n.
|
|
If it is a means, what is the end?
Eğer bu bir araçsa amaç nedir?
More Sentences
|
6 |
General |
amaç |
view n.
|
|
The Van Lancker report provides guidelines with a view to reducing the number of abortions that take place.
Van Lancker raporu, gerçekleşen kürtaj sayısının azaltılması amacıyla kılavuz ilkeler sunmaktadır.
More Sentences
|
7 |
General |
amaç |
intention n.
|
|
I voted for the Gröner report, whose laudable intention is to combat violence against women and children.
Kadınlara ve çocuklara yönelik şiddetle mücadeleyi amaçlayan Gröner raporu için oy kullandım.
More Sentences
|
8 |
General |
amaç |
point n.
|
|
The whole point of political presence is political accountability.
Siyasi varlığın tüm amacı siyasi hesap verebilirliktir.
More Sentences
|
9 |
General |
amaç |
destination n.
|
|
Tom and Mary finally reached their destination.
Tom ve Mary sonunda amaçlarına ulaştılar.
More Sentences
|
10 |
General |
amaç |
cause n.
|
|
He dedicated all his time and resources to a noble cause.
Tüm vaktini ve kaynaklarını soylu bir amaca adadı.
More Sentences
|
11 |
General |
amaç |
idea n.
|
|
I therefore remind you that the idea was to simplify the directives.
Bu nedenle, amacın direktifleri basitleştirmek olduğunu hatırlatmak isterim.
More Sentences
|
12 |
General |
amaç |
aim n.
|
|
The aim of these amendments differs from that of the regulation.
Bu değişikliklerin amacı tüzüğün amacından farklıdır.
More Sentences
|
13 |
General |
amaç |
goal n.
|
|
We are serving a worthwhile goal, namely improved environmental protection.
Çevrenin daha iyi korunması gibi değerli bir amaca hizmet ediyoruz.
More Sentences
|
14 |
General |
amaç |
objective n.
|
|
Its objective is, quite simply, to give priority to the saving of energy and to its efficient use.
Amacı, oldukça basit bir şekilde, enerji tasarrufuna ve verimli kullanımına öncelik vermektir.
More Sentences
|
15 |
General |
amaç |
intent n.
|
|
That wasn't the intent.
Amacımız bu değildi.
More Sentences
|
16 |
General |
amaç |
object n.
|
|
His object in life was to become a musician.
Hayattaki amacı müzisyen olmaktı.
More Sentences
|
17 |
General |
amaç |
purpose n.
|
|
The purpose of my call is to ask for a favor.
Telefon etmemin amacı bir iyilik istemek.
More Sentences
|
18 |
General |
amaç |
effect n.
|
|
A protocol to this effect was drawn up on 5 June 2000.
Bu amaçla 5 Haziran 2000 tarihinde bir protokol düzenlenmiştir.
More Sentences
|
19 |
General |
amaç |
object n.
|
|
His object in life was to become a musician.
Hayattaki amacı müzisyen olmaktı.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
20 |
Trade/Economic |
amaç |
object n.
|
|
His object in life was to become a musician.
Hayattaki amacı müzisyen olmaktı.
More Sentences
|
|
21 |
Trade/Economic |
amaç |
aim n.
|
|
The aim of these amendments differs from that of the regulation.
Bu değişikliklerin amacı tüzüğün amacından farklıdır.
More Sentences
|
22 |
Trade/Economic |
amaç |
purpose n.
|
|
The purpose of my call is to ask for a favor.
Telefon etmemin amacı bir iyilik istemek.
More Sentences
|
23 |
Trade/Economic |
amaç |
goals n.
|
|
No matter how noble the goals may be, however, the ends cannot justify the means.
Ancak hedefler ne kadar asil olursa olsun, amaçlar araçları haklı çıkaramaz.
More Sentences
|
24 |
Trade/Economic |
amaç |
objective n.
|
|
Its objective is, quite simply, to give priority to the saving of energy and to its efficient use.
Amacı, oldukça basit bir şekilde, enerji tasarrufuna ve verimli kullanımına öncelik vermektir.
More Sentences
|
Politics |
|
25 |
Politics |
amaç |
objective n.
|
|
Its objective is, quite simply, to give priority to the saving of energy and to its efficient use.
Amacı, oldukça basit bir şekilde, enerji tasarrufuna ve verimli kullanımına öncelik vermektir.
More Sentences
|
26 |
Politics |
amaç |
aim n.
|
|
The aim of these amendments differs from that of the regulation.
Bu değişikliklerin amacı tüzüğün amacından farklıdır.
More Sentences
|
27 |
Politics |
amaç |
goal n.
|
|
We are serving a worthwhile goal, namely improved environmental protection.
Çevrenin daha iyi korunması gibi değerli bir amaca hizmet ediyoruz.
More Sentences
|
Telecom |
|
28 |
Telecom |
amaç |
object n.
|
|
His object in life was to become a musician.
Hayattaki amacı müzisyen olmaktı.
More Sentences
|
Linguistics |
|
29 |
Linguistics |
amaç |
objective n.
|
|
Its objective is, quite simply, to give priority to the saving of energy and to its efficient use.
Amacı, oldukça basit bir şekilde, enerji tasarrufuna ve verimli kullanımına öncelik vermektir.
More Sentences
|
30 |
Linguistics |
amaç |
aim n.
|
|
The aim of these amendments differs from that of the regulation.
Bu değişikliklerin amacı tüzüğün amacından farklıdır.
More Sentences
|
Common Usage |
|
31 |
Common Usage |
amaç |
target n.
|
|
General |
|
32 |
General |
amaç |
turn n.
|
|
33 |
General |
amaç |
scope n.
|
|
34 |
General |
amaç |
dream n.
|
|
35 |
General |
amaç |
bourne n.
|
|
36 |
General |
amaç |
terminus n.
|
|
37 |
General |
amaç |
bourn n.
|
|
38 |
General |
amaç |
sense n.
|
|
39 |
General |
amaç |
function n.
|
|
40 |
General |
amaç |
mission n.
|
|
|
41 |
General |
amaç |
use n.
|
|
42 |
General |
amaç |
intendment n.
|
|
43 |
General |
amaç |
design n.
|
|
44 |
General |
amaç |
meaning n.
|
|
45 |
General |
amaç |
drift n.
|
|
46 |
General |
amaç |
consummation n.
|
|
47 |
General |
amaç |
will n.
|
|
48 |
General |
amaç |
tendency n.
|
|
49 |
General |
amaç |
thing n.
|
|
50 |
General |
amaç |
attempt [obsolete] n.
|
|
51 |
General |
amaç |
employment n.
|
|
52 |
General |
amaç |
enact [obsolete] n.
|
|
53 |
General |
amaç |
sake n.
|
|
54 |
General |
amaç |
bead n.
|
|
55 |
General |
amaç |
ettle n.
|
|
56 |
General |
amaç |
main [obsolete] n.
|
|
57 |
General |
amaç |
horizon n.
|
|
58 |
General |
amaç |
butt [obsolete] n.
|
|
59 |
General |
amaç |
device n.
|
|
60 |
General |
amaç |
devotion [obsolete] n.
|
|
61 |
General |
amaç |
institute [obsolete] n.
|
|
62 |
General |
amaç |
gool [dialect] n.
|
|
63 |
General |
amaç |
conclusion [obsolete] n.
|
|
64 |
General |
amaç |
port n.
|
|
65 |
General |
amaç |
cogitation [obsolete] n.
|
|
66 |
General |
amaç |
prick [obsolete] n.
|
|
67 |
General |
amaç |
sights n.
|
|
68 |
General |
amaç |
pretence [obsolete] n.
|
|
69 |
General |
amaç |
pretense [obsolete] n.
|
|
70 |
General |
amaç |
direction n.
|
|
71 |
General |
amaç |
selective adj.
|
|
72 |
General |
amaç |
obj (objective) abrev.
|
|
Trade/Economic |
|
73 |
Trade/Economic |
amaç |
primary objective n.
|
|
Law |
|
74 |
Law |
amaç |
intendment n.
|
|
Politics |
|
75 |
Politics |
amaç |
ideal n.
|
|
Linguistics |
|
76 |
Linguistics |
amaç |
obj. (objective) abrev.
|
|
Archaic |
|
77 |
Archaic |
amaç |
butt n.
|
|
|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
temel amaç |
main purpose n.
|
|
Its main purpose is to revise the four existing directives on motor insurance.
Temel amacı, motor sigortasına ilişkin mevcut dört yönergeyi revize etmektir.
More Sentences
|
2 |
General |
temel amaç |
main objective n.
|
|
We must safeguard the programme and protect its main objectives of targeting disadvantaged young people.
Programı korumalı ve dezavantajlı gençleri hedef alan temel amaçlarını muhafaza etmeliyiz.
More Sentences
|
3 |
General |
ana amaç |
main purpose n.
|
|
Making money is his main purpose in life.
Para kazanmak onun hayattaki ana amacıdır.
More Sentences
|
|
4 |
General |
temel amaç |
main goal n.
|
|
What is the main goal of this project?
Bu projenin temel amacı nedir?
More Sentences
|
5 |
General |
temel amaç |
main aim n.
|
|
Our main aim is to clarify the role of the governing board.
Temel amacımız yönetim kurulunun rolünü netleştirmektir.
More Sentences
|
6 |
General |
sosyal amaç |
social purpose n.
|
|
We European Socialists are in favour of a market economy with a social purpose.
Biz Avrupalı Sosyalistler, sosyal amaçlı bir piyasa ekonomisinden yanayız.
More Sentences
|
7 |
General |
asıl amaç |
original purpose n.
|
|
The original purpose of the Directive was to avoid distortions in trade.
Direktifin asıl amacı ticarette çarpıklıkları önlemekti.
More Sentences
|
8 |
General |
tek amaç |
sole purpose n.
|
|
Secondly, the sole purpose of the proposal is to find a simpler way of getting current aid to farmers.
İkinci olarak teklifin tek amacı mevcut yardımların çiftçilere ulaştırılması için daha basit bir yol bulmaktır.
More Sentences
|
9 |
General |
pratik amaç |
practical purpose n.
|
|
It was therefore right, in legal terms and for practical purposes.
Bu nedenle, yasal açıdan ve pratik amaçlar bakımından doğruydu.
More Sentences
|
10 |
General |
nihai amaç |
ultimate aim n.
|
|
Hence the ultimate aim is waste prevention, thus sustainability.
Dolayısıyla nihai amaç israfın önlenmesi, dolayısıyla sürdürülebilirliktir.
More Sentences
|
11 |
General |
amaç birliği |
unity of purpose n.
|
|
They see no unity of purpose among the governments of Europe.
Avrupa hükümetleri arasında bir amaç birliği göremiyorlar.
More Sentences
|
12 |
General |
siyasi amaç |
political aim n.
|
|
The situation is clearer and the process will not be hijacked for political aims.
Durum daha nettir ve süreç siyasi amaçlar için istismar edilmeyecektir.
More Sentences
|
13 |
General |
(bir amaç için) bir araya gelme |
rally n.
|
|
That is why we call on the workers to rally round and overturn this anti-grass roots policy.
Bu nedenle işçileri bir araya gelmeye ve bu taban karşıtı politikayı tersine çevirmeye çağırıyoruz.
More Sentences
|
14 |
General |
asıl amaç |
main purpose n.
|
|
What's the main purpose of this plan?
Bu planın asıl amacı nedir?
More Sentences
|
Phrasals |
|
15 |
Phrasals |
(bir amaç/sebep) uğruna çalışmak |
work for (something) v.
|
|
This just isn't the best time to be working for a cause.
Bu bir amaç uğruna çalışmak için en iyi zaman değil.
More Sentences
|
Law |
|
16 |
Law |
niyet ve amaç |
intent and purpose n.
|
|
This fund is, to all intents and purposes, virtual, for it is still empty.
Bu fon, tüm niyet ve amaçlar açısından sanaldır, çünkü hala içi boştur.
More Sentences
|
Common Usage |
|
17 |
Common Usage |
özel bir amaç için |
ad hoc adv.
|
|
18 |
Common Usage |
özel bir amaç için kurulmuş |
ad hoc adv.
|
|
General |
|
19 |
General |
esas amaç |
essential objective n.
|
|
20 |
General |
makineler (belli bir amaç için kullanılan) |
apparatus n.
|
|
21 |
General |
büyük amaç (uzun zamandır güdülen) |
ambition n.
|
|
22 |
General |
büyük amaç (uzun zamandır güdülen) |
aspiration n.
|
|
23 |
General |
amaç doğrultusunda engelleri ve güçlükleri aşma azim ve kararlılığı |
achievement motive n.
|
|
24 |
General |
kötü bir amaç için yapılan büyü |
black magic n.
|
|
25 |
General |
aygıtlar (belli bir amaç için kullanılan) |
apparatus n.
|
|
26 |
General |
amaç (yasa) |
purview n.
|
|
27 |
General |
ortak bir amaç veya çıkarla bağlanan bir grup insan |
affinity group n.
|
|
28 |
General |
bir amaç için ayrılmış mal varlığı |
earmarked asset n.
|
|
29 |
General |
alt amaç |
subgoal n.
|
|
30 |
General |
amaç edinen |
aimer n.
|
|
31 |
General |
kurumsal amaç |
corporate objective n.
|
|
32 |
General |
ana amaç |
primary purpose n.
|
|
33 |
General |
ana amaç |
prime purpose n.
|
|
34 |
General |
temel amaç |
primary aim n.
|
|
35 |
General |
temel amaç |
chief goal n.
|
|
36 |
General |
temel amaç |
primary purpose n.
|
|
37 |
General |
temel amaç |
primary goal n.
|
|
38 |
General |
temel amaç |
chief aim n.
|
|
39 |
General |
öncelikli amaç |
primary purpose n.
|
|
40 |
General |
öncelikli amaç |
prime purpose n.
|
|
41 |
General |
öncelikli amaç |
main purpose n.
|
|
42 |
General |
öncelikli amaç |
principal purpose n.
|
|
43 |
General |
öncelikli amaç |
chief purpose n.
|
|
44 |
General |
amaç sahibi olma |
sense of purpose n.
|
|
45 |
General |
belirli bir amaç için ayrılmış arazi |
reserve n.
|
|
46 |
General |
ortak amaç |
common purpose n.
|
|
47 |
General |
esas amaç |
end-all n.
|
|
48 |
General |
sosyal amaç |
social objective n.
|
|
49 |
General |
sosyal amaç |
social aim n.
|
|
50 |
General |
kutsal bir amaç |
a divine goal n.
|
|
51 |
General |
ulvi bir amaç |
a lofty aim n.
|
|
52 |
General |
özel bir amaç için üretilmiş araç |
purpose built vehicle n.
|
|
53 |
General |
amaç saptama |
goal setting n.
|
|
54 |
General |
amaç dil |
object language n.
|
|
55 |
General |
belirli amaç |
specific aim n.
|
|
56 |
General |
ortak bir amaç/gaye |
a common goal n.
|
|
57 |
General |
büyük amaç |
lofty goal n.
|
|
58 |
General |
amaç fonksiyonu |
objective function n.
|
|
59 |
General |
ulaşılabilir (bir) hedef/amaç |
an achievable target n.
|
|
60 |
General |
başarılabilecek/ulaşılabilecek bir amaç/hedef |
an achievable target n.
|
|
61 |
General |
ruhsal amaç |
spiritual goal n.
|
|
62 |
General |
yüce/kutsal amaç |
apotheosis n.
|
|
63 |
General |
gizli amaç |
arriere pensee n.
|
|
64 |
General |
yaşamak için amaç |
reason to live n.
|
|
65 |
General |
amaç ve konu |
purpose and subject n.
|
|
66 |
General |
(yunanca) amaç |
telos n.
|
|
67 |
General |
kötü bir amaç uğruna insanların sevgisini kazanma |
charm offensive n.
|
|
68 |
General |
kutsal amaç |
sacred cause n.
|
|
69 |
General |
yegane amaç |
sole purpose n.
|
|
70 |
General |
işe yarar/temel amaç |
practical purpose n.
|
|
71 |
General |
yüce amaç |
noble cause n.
|
|
72 |
General |
soylu amaç |
noble cause n.
|
|
73 |
General |
asil amaç |
noble cause n.
|
|
74 |
General |
şu andaki amaç |
current objective n.
|
|
75 |
General |
gerçekdışı amaç |
unrealistic goal n.
|
|
76 |
General |
temel amaç |
core purpose n.
|
|
77 |
General |
politik amaç |
political aim n.
|
|
78 |
General |
erişilemez amaç |
nirvana n.
|
|
79 |
General |
mevcut durum, amaç veya kullanım |
nonce n.
|
|
80 |
General |
belirli amaç |
nonce [dialect] n.
|
|
81 |
General |
esas amaç |
main purpose n.
|
|
82 |
General |
gizli amaç |
mental reservation n.
|
|
83 |
General |
amaç sahibi olma |
aspiringness n.
|
|
84 |
General |
bencilce bir amaç için çalışma |
ax–grinding n.
|
|
85 |
General |
bencilce bir amaç için çalışma |
axe–grinding n.
|
|
86 |
General |
(ortak bir amaç için) birlikte hareket eden kimselerin oluşturduğu yapı |
machine n.
|
|
87 |
General |
bir amaç veya faaliyetin peşine düşme |
madness n.
|
|
88 |
General |
zorluklara rağmen bir amaç uğruna mücadele eden kimse |
dead ender n.
|
|
89 |
General |
bir amaç uğruna savaşan etrafı kuşatılmış şövalye |
white knight n.
|
|
90 |
General |
bir şeyin altında yatan amaç |
meaning n.
|
|
91 |
General |
temel amaç |
message n.
|
|
92 |
General |
amaç veya inancın aktif olarak savunulması |
militancy n.
|
|
93 |
General |
kuruluş üyelerinin bir amaç uğruna birlikte çalıştığı gönüllülük projesi |
work camp n.
|
|
94 |
General |
önemli amaç |
holy grail n.
|
|
95 |
General |
kişinin davranışlarının arkasındaki amaç |
motive n.
|
|
96 |
General |
yüce bir amaç için kendini feda eden adam |
galahad n.
|
|
97 |
General |
ikincil amaç |
by-end n.
|
|
98 |
General |
özel amaç |
by-respect n.
|
|
99 |
General |
uzun çaba veya arayışla elde edilmesi arzulanan nihai amaç |
grail n.
|
|
100 |
General |
manipülatif amaç |
ideology n.
|
|
101 |
General |
belirli bir siyasi amaç uğruna hazırlanmış organize kampanya |
offensive n.
|
|
102 |
General |
amaç için gerekli olanın abartılması |
overkill n.
|
|
103 |
General |
hayattaki amaç |
life goal n.
|
|
104 |
General |
gerçekleştirilmesi mümkün görülmeyen siyasi amaç |
impossibilism n.
|
|
105 |
General |
imkansız amaç |
impossibilism n.
|
|
106 |
General |
imkansız amaç destekçiliği |
impossibilism n.
|
|
107 |
General |
köklü bir amaç veya ilke uğruna çalışan grup |
old guard n.
|
|
108 |
General |
demode bir amaç veya ilke uğruna çalışan grup |
old guard n.
|
|
109 |
General |
harekete geçirici amaç |
compass n.
|
|
110 |
General |
ortak amaç için kurulan ittifak |
combination n.
|
|
111 |
General |
bencilce amaç |
by-view n.
|
|
112 |
General |
amaç doğrultusunda ortak çaba |
conspiration n.
|
|
113 |
General |
belirli bir amaç için eşleştirilen iki kişi |
couple n.
|
|
114 |
General |
diğer bir amaca aykırı amaç |
cross-purpose n.
|
|
115 |
General |
karşı amaç |
cross-purpose n.
|
|
116 |
General |
amaç bağlamında kullanılabilme |
instrumentalness n.
|
|
117 |
General |
belirli bir kurum veya amaç için toplanan para |
plate n.
|
|
118 |
General |
yeni amaç yüklemek için devralma |
co-optation n.
|
|
119 |
General |
ortak amaç etrafında kenetlenen insanlar |
fodder n.
|
|
120 |
General |
her bir parçasının hem bir araç hem de amaç olduğu bir varlık |
organism n.
|
|
121 |
General |
belirli bir amaç için ayrılmış küçük alan |
plot n.
|
|
122 |
General |
önceden belirlenmiş amaç |
predetermination n.
|
|
123 |
General |
belirli bir amaç için donatılıp bir araya getirilen şey |
preparation n.
|
|
124 |
General |
gerekli hallerde amaç dışı kullanım |
secondary use n.
|
|
125 |
General |
hayali amaç |
shadow n.
|
|
126 |
General |
gerçeğe dayanmayan amaç |
shadow n.
|
|
127 |
General |
belirli bir amaç için ortak fonda para biriktiren bir grup insan |
slate club [uk] n.
|
|
128 |
General |
bellirli bir amaç için toplanan ortak para |
money pool n.
|
|
129 |
General |
elde edilemeyen amaç |
star n.
|
|
130 |
General |
amaç için doğru özellikleri taşıma |
suitableness n.
|
|
131 |
General |
belirli bir amaç güderek yola çıkmak |
start out to do something v.
|
|
132 |
General |
amaç olarak almak |
have as a purpose v.
|
|
133 |
General |
bir amaç için bir yere gitmek |
go to see v.
|
|
134 |
General |
amaç belirlemek |
set an objective v.
|
|
135 |
General |
amaç gerçekleştirmek |
realize an aim v.
|
|
136 |
General |
amaç olarak seçmek |
level v.
|
|
137 |
General |
amaç gerçekleştirmek |
reach one's aim v.
|
|
138 |
General |
amaç edinmek |
aspire to v.
|
|
139 |
General |
amaç gütmek |
pursue a goal v.
|
|
140 |
General |
bir amaç peşinde olmak |
be out to v.
|
|
141 |
General |
amaç gerçekleştirmek |
realize an objective v.
|
|
142 |
General |
birbirine zıt oldukları halde belirli bir amaç için birlikte çalışmak |
be strange bedfellows v.
|
|
143 |
General |
amaç edinmek |
aspire after v.
|
|
144 |
General |
amaç dışında kullanmak |
misuse v.
|
|
145 |
General |
amaç edinmek |
take as a goal v.
|
|
146 |
General |
belirli bir amaç için yetiştirmek |
cultivation v.
|
|
147 |
General |
amaç taşımak |
have aim v.
|
|
148 |
General |
bir amaç için bir kenara koymak |
earmark v.
|
|
149 |
General |
bir amaç uğruna yaşamak |
live to do something v.
|
|
150 |
General |
bir hedef/amaç tesis etmek |
establish an objective v.
|
|
151 |
General |
(bir amaç için) bir araya gelmek |
rally v.
|
|
152 |
General |
bir amaç için çalışmak |
work for a cause v.
|
|
153 |
General |
bir grubun amaç veya eylemlerine katılmamak |
nonengagement v.
|
|
154 |
General |
bir grubun amaç veya eylemleriyle meşgul olmamak |
nonengagement v.
|
|
155 |
General |
(bir şeyi) belirli bir amaç için hazırlamak |
tew [obsolete] v.
|
|
156 |
General |
belirli bir amaç için ayırmak |
ticket v.
|
|
157 |
General |
amaç edinmek |
trade [obsolete] v.
|
|
158 |
General |
ortak bir amaç veya inan için birleşmek |
unify v.
|
|
159 |
General |
özel bir amaç için emanet vermek |
bail v.
|
|
160 |
General |
bir amaç için çalıştırmak |
use v.
|
|
161 |
General |
(belirli bir amaç için) birleşmek |
league v.
|
|
162 |
General |
belirli bir amaç doğrultusunda, rotayı veya sevkiyat yerini değiştirmek gibi istikamette ve konumda bir dizi değişiklikler yapmak |
manoeuver v.
|
|
163 |
General |
(ortak amaç veya duygu dolayısıyla) bir araya getirmek |
bond v.
|
|
164 |
General |
(bir şeyi) belirli amaç için kullanmak |
harness v.
|
|
165 |
General |
belirli amaç için teslim etmek |
give v.
|
|
166 |
General |
(amaç için) gerekenden fazlasını uygulamak |
overkill v.
|
|
167 |
General |
amaç için (bir şeyi) yerleştirmek |
plant v.
|
|
168 |
General |
her şeyden önemli olan (neden/amaç) |
overriding adj.
|
|
169 |
General |
belli bir amaç için üretilen |
specialized adj.
|
|
170 |
General |
tek bir amaç güden |
single-minded adj.
|
|
171 |
General |
amaç dışı |
out of purpose adj.
|
|
172 |
General |
tek bir amaç için yaratılmış |
created for a single purpose adj.
|
|
173 |
General |
tek bir amaç için yaratılmış |
created for one purpose adj.
|
|
174 |
General |
belli bir amaç için üretilen |
specialised adj.
|
|
175 |
General |
bir amaç veya fonksiyon için kendini ayarlayabilen |
tailorable adj.
|
|
176 |
General |
(amaç) etrafında toplanan |
centered adj.
|
|
177 |
General |
esas amaç ya da konudan sapan |
tangent adj.
|
|
178 |
General |
(belli bir amaç için) ayrılmış |
laid up adj.
|
|
179 |
General |
özel bir amaç doğrultusunda karakterize edilen |
tendential adj.
|
|
180 |
General |
bilimsel amaç karşıtı |
antiscientific adj.
|
|
181 |
General |
belirli bir amaç için ayrılmamış |
unearmarked adj.
|
|
182 |
General |
belirli bir amaç için işaretlenmemiş |
unearmarked adj.
|
|
183 |
General |
bir amaç için kullanılmış |
unwasted adj.
|
|
184 |
General |
özel bir amaç için kullanılan |
extraordinary adj.
|
|
185 |
General |
(amaç, önem açısından) kenarda olan |
by adj.
|
|
186 |
General |
imkansız amaç ile ilgili |
impossibilist adj.
|
|
187 |
General |
amaç ve hedeflerinden sapmış |
disoriented adj.
|
|
188 |
General |
belirli bir amaç doğrultusunda ancak düşünmeden sunulan |
incidental adj.
|
|
189 |
General |
amaç ile ilgili |
final adj.
|
|
190 |
General |
amaç veya perspektife yönelik |
well-framed adj.
|
|
191 |
General |
bu amaç doğrultusunda |
in line with this purpose adv.
|
|
192 |
General |
bu amaç doğrultusunda |
in parallel with this purpose adv.
|
|
193 |
General |
bu amaç doğrultusunda |
in accordance with this purpose adv.
|
|
194 |
General |
bu amaç doğrultusunda |
in line with this objective adv.
|
|
195 |
General |
hangi amaç doğrultusunda |
whereto adv.
|
|
196 |
General |
zihindeki amaç olarak |
in purpose adv.
|
|
Phrasals |
|
197 |
Phrasals |
bir amaç için sebat etmek |
stick out v.
|
|
198 |
Phrasals |
(bir şey almak/belli bir amaç/hedef için) para biriktirmek |
save money toward something v.
|
|
199 |
Phrasals |
belli bir amaç için tasarlamak |
gear to (someone or something) v.
|
|
200 |
Phrasals |
belli bir amaç için tasarlamak |
gear toward (someone or something) v.
|
|
201 |
Phrasals |
belirli bir amaç/görev için (birini/bir şey) seçmek |
select (someone or something) for (something) v.
|
|
202 |
Phrasals |
bir amaç için gayret sarf etmek |
work toward v.
|
|
203 |
Phrasals |
bir amaç için çabalamak |
work toward v.
|
|
204 |
Phrasals |
bir bölgenin bir kısmını (başka bir amaç için) ayırmak/tahsis etmek |
zone off v.
|
|
205 |
Phrasals |
amaç doğrultusunda motive etmek |
build up v.
|
|
206 |
Phrasals |
bir amaç altında toplanmak |
fall together v.
|
|
207 |
Phrasals |
belirli bir amaç doğrultusunda çalışmak |
get up v.
|
|
208 |
Phrasals |
(bir amaç) yolunda ilerlemek |
go for (something) v.
|
|
209 |
Phrasals |
(bir amaç, değişim) için güncelleme yapmak |
retool for (something) v.
|
|
210 |
Phrasals |
(bir amaç, değişim) için yeniden düzenleme yapmak |
retool for (something) v.
|
|
211 |
Phrasals |
(bir amaç) için kendine gereken yetenekleri kazandırmak |
retool for (something) v.
|
|
212 |
Phrasals |
kendini (bir amaç) için gereken yeteneklerle/bilgilerle donatmak |
retool for (something) v.
|
|
213 |
Phrasals |
(bir amaç) için (resmi bir şey) teklif etmek/sunmak |
tender (something) for (something) v.
|
|
214 |
Phrasals |
bir amaç için almak |
come up v.
|
|
215 |
Phrasals |
belirli bir amaç doğrultusunda bir fona katkıda bulunmak |
dob in v.
|
|
216 |
Phrasals |
belirli bir amaç doğrultusunda bir fona katkıda bulunmak |
dob on [australia/new zealand] v.
|
|
217 |
Phrasals |
(birilerini amaç için) bir araya getirmek |
beat up v.
|
|
Phrases |
|
218 |
Phrases |
amaç aracı meşru kılar |
the end justifies the means n.
|
|
219 |
Phrases |
amaç değil araç |
a means rather than an end n.
|
|
220 |
Phrases |
bu amaç için |
for this purpose expr.
|
|
221 |
Phrases |
başlı başına bir amaç |
an end itself expr.
|
|
222 |
Phrases |
bu amaç doğrultusunda |
with this purpose in mind expr.
|
|
223 |
Phrases |
bir amaç çevresinde |
under the banner of expr.
|
|
224 |
Phrases |
belirli bir amaç dahilinde |
with an eye to something expr.
|
|
225 |
Phrases |
buradaki amaç |
the aim here is expr.
|
|
226 |
Phrases |
bu amaç doğrultusunda |
in line with this target expr.
|
|
227 |
Phrases |
her şey iyi bir amaç uğruna |
all for a good cause expr.
|
|
228 |
Phrases |
ticari amaç olmaksızın |
without any commercial purpose expr.
|
|
229 |
Phrases |
daha iyi bir amaç uğruna |
for the greater good expr.
|
|
Colloquial |
|
230 |
Colloquial |
kendi içinde bir amaç |
an end in itself n.
|
|
231 |
Colloquial |
istenen amaç |
holy grail n.
|
|
232 |
Colloquial |
bir amaç veya organizasyon için olağanüstü heyecan gösteren kimse |
moonie n.
|
|
233 |
Colloquial |
kendi içinde bir amaç |
end in itself n.
|
|
234 |
Colloquial |
(bir şey, iş, amaç için) güvenilir kişi |
go-to girl n.
|
|
235 |
Colloquial |
(bir şey, iş, amaç için) yararlı olabilecek kişi |
go-to girl n.
|
|
236 |
Colloquial |
ortak bir amaç için biriyle işbirliğine girmek |
make common cause v.
|
|
237 |
Colloquial |
bir amaç için bir şeyin içinde olmak |
be in it for v.
|
|
238 |
Colloquial |
bir amaç uğruna bir şeyin parçası olmak |
be in it for v.
|
|
239 |
Colloquial |
bir amaç uğruna bir şeye girmek |
be in it for v.
|
|
240 |
Colloquial |
(bir amaç) uğruna çalışmak |
be (all) out to (do something) v.
|
|
241 |
Colloquial |
bir amaç uğruna çalışmak |
be (all) out to do something v.
|
|
242 |
Colloquial |
bir amaç uğruna çalışmak |
be (all) out for something v.
|
|
243 |
Colloquial |
belli bir amaç uğruna katılmak/girmek |
be in for v.
|
|
244 |
Colloquial |
bir amaç peşinde olmak |
be out v.
|
|
245 |
Colloquial |
enstrümanı gayretle ve belirli bir amaç uğruna çalmak |
woodshed v.
|
|
246 |
Colloquial |
iyi bir amaç için olmak |
be for/in a good cause v.
|
|
247 |
Colloquial |
bir amaç uğruna çalışmak |
be out to do something v.
|
|
248 |
Colloquial |
bir amaç uğruna yaşamak |
live to do v.
|
|
249 |
Colloquial |
(bir şey, iş, amaç için) güvenilir |
go-to adj.
|
|
250 |
Colloquial |
(bir şey, iş, amaç için) yararlı olabilecek |
go-to adj.
|
|
251 |
Colloquial |
(bir şey, iş, amaç için) başvurulan/başvurulacak |
go-to adj.
|
|
252 |
Colloquial |
en önemli amaç değil |
(not) the be-all and end-all expr.
|
|
Idioms |
|
253 |
Idioms |
belirli bir amaç için çok uygun kişi veya şey |
raw material n.
|
|
254 |
Idioms |
var olmayan amaç |
no-goal n.
|
|
255 |
Idioms |
desteği hak eden amaç |
deserving cause n.
|
|
256 |
Idioms |
yardım etmeye değer/layık amaç |
deserving cause n.
|
|
257 |
Idioms |
değerli/kıymetli bir amaç |
worthwhile cause n.
|
|
258 |
Idioms |
desteklemeye değer bir amaç |
worthwhile cause n.
|
|
259 |
Idioms |
en önemli amaç |
be all and end all n.
|
|
260 |
Idioms |
en önemli amaç |
the be-all and end-all n.
|
|
261 |
Idioms |
kişisel amaç |
ax to grind n.
|
|
262 |
Idioms |
kişisel bir amaç |
an ax to grind n.
|
|
263 |
Idioms |
kişisel/gizli amaç |
axe to grind n.
|
|
264 |
Idioms |
en önemli amaç |
the be-all and end-all n.
|
|
265 |
Idioms |
belirli bir ticari amaç gütmeyen araştırma |
blue-sky research n.
|
|
266 |
Idioms |
çelişen amaç |
cross purpose n.
|
|
267 |
Idioms |
farklı amaç |
cross purpose n.
|
|
268 |
Idioms |
(birinin) yaptığı deliliğin altında yatan mantıklı/haklı neden/amaç |
method in (one's) madness n.
|
|
269 |
Idioms |
birbirine zıt oldukları halde belirli bir amaç için birlikte çalışan ikili |
strange bedfellows n.
|
|
270 |
Idioms |
ulaşılması imkansız bir amaç |
will o' the wisp n.
|
|
271 |
Idioms |
tek amaç olmak |
be all about something v.
|
|
272 |
Idioms |
politikacıların bir siyasi hedef veya amaç için muhalif parti veya üyeleriyle birleşmesi veya iş birliği yapması |
cross the aisle v.
|
|
273 |
Idioms |
amaç edinmek |
have one's sights trained on something v.
|
|
274 |
Idioms |
amaç edinmek |
train one's sights on something v.
|
|
275 |
Idioms |
amaç saptamak |
adopt a course of action v.
|
|
276 |
Idioms |
bir amaç için verilen uğraşı devam ettirmek |
carry the torch v.
|
|
277 |
Idioms |
ilkeler uğruna, iyi niyetle, doğru bir amaç için mücadele etmek |
fight the good fight v.
|
|
278 |
Idioms |
ortak bir amaç doğrultusunda/müşterek bir hedefe yönelik olarak birisiyle işbirliği yapmak |
make common cause with someone v.
|
|
279 |
Idioms |
ortak bir amaç için biriyle işbirliğine girmek |
make common cause with somebody v.
|
|
280 |
Idioms |
(bir amaç vb) peşinde olmak |
go after v.
|
|
281 |
Idioms |
(belirli bir amaç için) evden çıkmak |
come out for v.
|
|
282 |
Idioms |
(kutsal bir amaç uğruna) hayatını kaybetmek |
pay the ultimate price v.
|
|
283 |
Idioms |
(kutsal bir amaç uğruna) ölmek |
pay the ultimate price v.
|
|
284 |
Idioms |
aynı amaç uğruna çalışmak |
work hand in hand v.
|
|
285 |
Idioms |
tek bir amaç uğruna çalışmak |
work hand in hand v.
|
|
286 |
Idioms |
aynı amaç uğruna çalışmak |
be shooting for the same target v.
|
|
287 |
Idioms |
iyi bir amaç için olmak |
be for a good cause v.
|
|
288 |
Idioms |
iyi bir amaç için olmak |
be (all) in a good cause v.
|
|
289 |
Idioms |
iyi bir amaç için olmak |
be (all) for a good cause v.
|
|
290 |
Idioms |
belirli bir amaç için almak |
get hold v.
|
|
291 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) amaç edinmek |
have (one's) sights trained on (someone or something) v.
|
|
292 |
Idioms |
bir amaç doğrultusunda ilerlemek |
have (one's) sights trained on (someone or something) v.
|
|
293 |
Idioms |
ortak bir amaç için (biriyle/bir şeyle) iş birliğine girmek |
make common cause with (someone or something) v.
|
|
294 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) amaç edinmek |
set (one's) sights on (someone or something) v.
|
|
295 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) amaç edinmek |
train (one's) sights on (someone or something) v.
|
|
296 |
Idioms |
amaç edinmek |
train sights on v.
|
|
297 |
Idioms |
belli bir amaç için tasarlanmış |
geared to (someone or something) adj.
|
|
298 |
Idioms |
belli bir amaç için tasarlanmış |
geared toward (someone or something) adj.
|
|
299 |
Idioms |
iki farklı görüşteki insan veya grubun bir amaç için bir araya gelmesi |
make strange bedfellows expr.
|
|
300 |
Idioms |
iki farklı görüşteki insan veya grubun bir amaç için bir araya gelmesi |
make odd bedfellows expr.
|
|
301 |
Idioms |
belli bir amaç gütmeden |
for (something's) own sake expr.
|
|
302 |
Idioms |
amaç olarak |
in (one's) sights expr.
|
|
Trade/Economic |
|
303 |
Trade/Economic |
ahlaki amaç |
moral purpose n.
|
|
304 |
Trade/Economic |
amaç birliği |
goal congruence n.
|
|
305 |
Trade/Economic |
amaç fiyat |
norm price n.
|
|
306 |
Trade/Economic |
amaç uğruna eşit temel üzerinde birleşerek çalışma |
affectio societatis n.
|
|
307 |
Trade/Economic |
amaç ve görev tekniği |
objective-and-task technique n.
|
|
308 |
Trade/Economic |
amaç yönlendirmeli proje yönetimi |
goal directed project management n.
|
|
309 |
Trade/Economic |
asıl amaç |
primary objective n.
|
|
310 |
Trade/Economic |
belli bir amaç için ayrılmış para |
earmarked funds n.
|
|
311 |
Trade/Economic |
belirli bir amaç için yapılmış ortaklık |
special partnership n.
|
|
312 |
Trade/Economic |
belirli amaç ve koşullarda kullanılabilen fon |
restricted fund n.
|
|
313 |
Trade/Economic |
belirli amaç doğrultusunda bazı belirgin soruların cevaplarını aramak amacıyla yapılan mülakat |
objective interview n.
|
|
314 |
Trade/Economic |
belirli bir amaç için kurulmuş yalnız o amaçla sınırlı geçici nitelikteki komite |
ad hoc committee n.
|
|
315 |
Trade/Economic |
belirli bir amaç için atanan temsilci |
attorney ad hoc n.
|
|
316 |
Trade/Economic |
belirli bir amaç için ayrılmamış fon |
general fund n.
|
|
317 |
Trade/Economic |
belirli bir amaç için ayrılmış yedek |
restricted surplus n.
|
|
318 |
Trade/Economic |
beyan edilen amaç |
intended purpose n.
|
|
319 |
Trade/Economic |
birçok amaç için ayrılmış yedek |
hybrid reserve n.
|
|
320 |
Trade/Economic |
emeklilik gibi özel bir amaç için ayırılan ödenek |
nest egg n.
|
|
321 |
Trade/Economic |
emeklilik gibi özel bir amaç için ayırılan ödenek |
nest-egg n.
|
|
322 |
Trade/Economic |
işletmeye yön veren amaç |
business driver n.
|
|
323 |
Trade/Economic |
kar temelli amaç |
profit-based objective n.
|
|
324 |
Trade/Economic |
kısa vadeli bir amaç için şirketlerin birlik oluşturması |
corporate alliance n.
|
|
325 |
Trade/Economic |
kurumsal amaç |
corporate purpose n.
|
|
326 |
Trade/Economic |
manevi amaç |
moral purpose n.
|
|
327 |
Trade/Economic |
mali olmayan amaç |
nonfiscal purpose n.
|
|
328 |
Trade/Economic |
özel bir amaç için ayrılmış ihtiyat |
funded reserve n.
|
|
329 |
Trade/Economic |
temel kurumsal amaç |
organizational mission n.
|
|
330 |
Trade/Economic |
temel amaç |
primary objective n.
|
|
331 |
Trade/Economic |
yurt içi ekonomik amaç |
domestic economic goal n.
|
|
332 |
Trade/Economic |
yurt içi ekonomik amaç |
internal economic goal n.
|
|
333 |
Trade/Economic |
belirli bir amaç için ayrılan bütçe |
budget n.
|
|
334 |
Trade/Economic |
(belirli bir amaç için) alınan para |
drawing n.
|
|
335 |
Trade/Economic |
(arazi, karın bir bölümü) belirli amaç doğrultusunda kenara ayrılan şey |
set-aside n.
|
|
336 |
Trade/Economic |
özel bir amaç için ayırmak |
earmark v.
|
|
337 |
Trade/Economic |
(bir kimseyi veya kurumu) parayı belirli bir amaç doğrultusunda kullanmaya mecbur bırakmak |
ring-fence v.
|
|
Law |
|
338 |
Law |
esas amaç |
final cause n.
|
|
339 |
Law |
kanunun amaç veya kapsamı |
purview n.
|
|
340 |
Law |
şirketimiz ana sözleşmesi ile belirlenen şirketin amaç konusuna giren tüm işlemleri ifa ve ikmale |
initiate and execute and finalize all activating within the ambit of our corporate charter of incorporation n.
|
|
341 |
Law |
kamu fonunun belirli bir amaç için harcanmasını teklif eden yasal düzenleme |
appropriation bill n.
|
|
342 |
Law |
ciddi şekilde yaralanma veya ölüme sebep olan fakat ihmal, haksız amaç veya yasadışı fiil içermeyen kaza |
misadventure n.
|
|
Politics |
|
343 |
Politics |
ortak amaç etrafında toplanmış siyasi parti veya örgütlerin birleşimi |
cartel n.
|
|
344 |
Politics |
amaç fiyatı |
norm price n.
|
|
345 |
Politics |
stratejik hedef/amaç |
strategic intent n.
|
|
346 |
Politics |
stratejik amaç |
strategic goal n.
|
|
347 |
Politics |
(amaç doğrultusunda) birliğe girmek |
federalize v.
|
|
348 |
Politics |
(amaç doğrultusunda) birliğe girmek |
federalise v.
|
|
349 |
Politics |
belirli bir amaç için düzenlenmiş |
ad hoc adj.
|
|
350 |
Politics |
belirli bir amaç için yapılmış |
ad hoc adj.
|
|
Institutes |
|
351 |
Institutes |
özellikle hayvanlar konusunda insani amaç ve uygulamaları destekleyen kuruluş |
humane society n.
|
|
Industry |
|
352 |
Industry |
dengelenmiş amaç kartı |
balanced scorecard n.
|
|
Technical |
|
353 |
Technical |
amaç işlevi |
objective function n.
|
|
354 |
Technical |
amaç dil |
target language n.
|
|
355 |
Technical |
amaç evresi |
target phase n.
|
|
356 |
Technical |
amaç modül |
object module n.
|
|
357 |
Technical |
amaç bilgisayar |
object computer n.
|
|
358 |
Technical |
amaç görünüm |
object configuration n.
|
|
359 |
Technical |
amaç kod |
object code n.
|
|
360 |
Technical |
amaç konfigürasyon |
object configuration n.
|
|
361 |
Technical |
amaç küme |
object deck n.
|
|
362 |
Technical |
amaç küme |
object pack n.
|
|
363 |
Technical |
amaç makine |
target machine n.
|
|
364 |
Technical |
amaç makine |
object machine n.
|
|
365 |
Technical |
amaç program |
target program n.
|
|
366 |
Technical |
amaç ve kapsam tarifi |
goal and scope definition n.
|
|
367 |
Technical |
özel amaç |
special purpose n.
|
|
368 |
Technical |
amaç dışı kullanmak |
misuse v.
|
|
Computer |
|
369 |
Computer |
amaç dil |
target language n.
|
|
370 |
Computer |
amaç programı |
object programme n.
|
|
371 |
Computer |
amaç evresi |
target phase n.
|
|
372 |
Computer |
amaç modül |
object module n.
|
|
373 |
Computer |
amaç işlevi |
objective function n.
|
|
374 |
Computer |
amaç dil |
object language n.
|
|
375 |
Computer |
amaç bilgisayar |
object computer n.
|
|
376 |
Computer |
amaç birimi |
object module n.
|
|
377 |
Computer |
amaç görünüm |
object configuration n.
|
|
378 |
Computer |
amaç kod |
object code n.
|
|
379 |
Computer |
amaç kodu |
object code n.
|
|
380 |
Computer |
amaç konfigürasyon |
object configuration n.
|
|
381 |
Computer |
amaç küme |
object pack n.
|
|
382 |
Computer |
amaç küme |
object deck n.
|
|
383 |
Computer |
amaç makine |
object machine n.
|
|
384 |
Computer |
amaç makine |
target machine n.
|
|
385 |
Computer |
amaç program |
target program n.
|
|
386 |
Computer |
amaç program |
object code n.
|
|
387 |
Computer |
amaç program |
object program n.
|
|
388 |
Computer |
genel amaç |
general purpose n.
|
|
389 |
Computer |
herhangi bir amaç |
any purpose n.
|
|
390 |
Computer |
internetin kötü amaçlı/amaç dışı kullanımı |
abuse of internet n.
|
|
391 |
Computer |
yeni amaç |
new purpose n.
|
|
392 |
Computer |
amaç ekle |
add purpose expr.
|
|
Informatics |
|
393 |
Informatics |
amaç işlevi |
objective function n.
|
|
394 |
Informatics |
amaç dil |
object language n.
|
|
395 |
Informatics |
amaç dil |
target language n.
|
|
396 |
Informatics |
amaç program |
object code n.
|
|
397 |
Informatics |
amaç program |
object program n.
|
|
Medical |
|
398 |
Medical |
steroidlerin amaç dışı kullanımı |
steroid abuse n.
|
|
Psychology |
|
399 |
Psychology |
amaç ketlemesi |
aim-inhibition n.
|
|
400 |
Psychology |
araç-amaç analizi |
means-ends analysis n.
|
|
401 |
Psychology |
kısmi amaç |
partial aim n.
|
|
Biology |
|
402 |
Biology |
(belirli bir amaç için muhafaza edilen) canlı organizma yığını |
stabilate n.
|
|
Social Sciences |
|
403 |
Social Sciences |
doğal ve toplumsal güçlerin yararlı bir amaç uğruna kullanılması |
telesia n.
|
|
404 |
Social Sciences |
doğal ve toplumsal güçlerin yararlı bir amaç uğruna kullanılması |
telesis n.
|
|
Literature |
|
405 |
Literature |
edebi amaç gütmeyen materyal |
subliterature n.
|
|
406 |
Literature |
edebi amaç ile yazılmayan |
subliterary adj.
|
|
Linguistics |
|
407 |
Linguistics |
amaç belirten zarflar |
adverbs of purpose n.
|
|
408 |
Linguistics |
amaç yönelimlilik |
goal-orientedness n.
|
|
409 |
Linguistics |
amaç yönetimlilik |
goal directedness n.
|
|
410 |
Linguistics |
davranışsal amaç |
behavioural objective n.
|
|
411 |
Linguistics |
amaç bildiren (fiil, cümle, ifade) |
telic adj.
|
|
412 |
Linguistics |
amaç çekim |
destinative adj.
|
|
Religious |
|
413 |
Religious |
(roma katolik kilisesi'nde) belirli bir amaç için veya rahibin takdirine bağlı olarak gerçekleşen ayin |
votive mass n.
|
|
414 |
Religious |
belirli bir amaç için bir araya gelen çeşitli dini gruplara mensup görevlilerin oluşturduğu birlik |
ministerium n.
|
|
415 |
Religious |
özel amaç için yapılan bir tören |
office n.
|
|
416 |
Religious |
özel amaç için yapılan bir ayin |
office n.
|
|
417 |
Religious |
özel amaç için yapılan bir dini tören |
office n.
|
|
Philosophy |
|
418 |
Philosophy |
evren gelişimini amaç ve tasarımın kontrol ettiğine olan inanç |
teleologism n.
|
|
419 |
Philosophy |
nihai amaç |
final cause n.
|
|
420 |
Philosophy |
tasarım, amaç, nihai niyet veya nedenlere ait veya ilgili |
teleological adj.
|
|
Military |
|
421 |
Military |
bir amaç için başvurulan taktik |
tactic n.
|
|
422 |
Military |
askeri amaç ve ideallerin egemenliğinde olan |
militarist adj.
|
|
Sport |
|
423 |
Sport |
oyuncunun ulaşmak istediği amaç |
home n.
|
|
424 |
Sport |
(oyunlarda) amaç |
home n.
|
|
Cinema |
|
425 |
Cinema |
ticari amaç için olmayan |
nontheatrical adj.
|
|
Latin |
|
426 |
Latin |
amaç ya da bitiş noktası |
terminus ad quem n.
|
|
Archaic |
|
427 |
Archaic |
gizli amaç |
counsel n.
|
|
428 |
Archaic |
özel bir amaç için ayırmak |
separate v.
|
|
Slang |
|
429 |
Slang |
biri tarafından çöpe atılan fakat başkası tarafından alınıp başka bir amaç için değerlendirilen şey |
mongo n.
|
|