bırakmak - Turkish English Dictionary

bırakmak

Meanings of "bırakmak" in English Turkish Dictionary : 195 result(s)

Turkish English
Common Usage
bırakmak abandon v.
bırakmak leave v.
bırakmak quit v.
bırakmak give up v.
General
bırakmak unlearn v.
bırakmak cease v.
bırakmak part with v.
bırakmak surrender v.
bırakmak cut v.
bırakmak drop in v.
bırakmak dispose of v.
bırakmak walk out v.
bırakmak let go v.
bırakmak drop out v.
bırakmak drop v.
bırakmak kick v.
bırakmak expose v.
bırakmak grow v.
bırakmak resign v.
bırakmak leave off v.
bırakmak lay down v.
bırakmak forsake v.
bırakmak lay off v.
bırakmak go without v.
bırakmak put v.
bırakmak place v.
bırakmak put off v.
bırakmak stop v.
bırakmak bequeath v.
bırakmak quit v.
bırakmak let v.
bırakmak renounce v.
bırakmak abdicate v.
bırakmak allow v.
bırakmak release v.
bırakmak give up v.
bırakmak abandon v.
bırakmak leave v.
bırakmak walk out on v.
bırakmak give off v.
bırakmak lay v.
bırakmak pack v.
bırakmak set v.
Phrasals
bırakmak take up v.
bırakmak end up v.
bırakmak drop off v.
bırakmak give in v.
bırakmak lay down v.
bırakmak put down v.
bırakmak put down v.
bırakmak set down v.
bırakmak set down v.
bırakmak set down v.
Colloquial
bırakmak cut v.
bırakmak cut out v.
bırakmak be past v.
bırakmak pack up v.
Idioms
bırakmak call it quits v.
Law
bırakmak let v.
Politics
bırakmak leave v.
Technical
bırakmak release v.
bırakmak allow v.
bırakmak quit v.
bırakmak give up v.
bırakmak let v.
bırakmak leave v.
bırakmak abandon v.
General
bırakmak give over v.
bırakmak switch off v.
bırakmak take one's farewell of v.
bırakmak offload v.
bırakmak devolve v.
bırakmak permit v.
bırakmak laisser v.
bırakmak hand down v.
bırakmak vacate v.
bırakmak forego v.
bırakmak let out v.
bırakmak desist from v.
bırakmak withdraw from v.
bırakmak concede v.
bırakmak jilt v.
bırakmak revolt from v.
bırakmak desert v.
bırakmak dismiss v.
bırakmak chuck v.
bırakmak jack in v.
bırakmak plant v.
bırakmak edge out v.
bırakmak void v.
bırakmak unloose v.
bırakmak recant v.
bırakmak discontinue v.
bırakmak throw over v.
bırakmak flee v.
bırakmak release one's hold v.
bırakmak scuttle v.
bırakmak desist v.
bırakmak consign v.
bırakmak yield to v.
bırakmak forgo v.
bırakmak demise v.
bırakmak deliver v.
bırakmak break oneself of a habit v.
bırakmak put away v.
bırakmak throw up v.
bırakmak fail v.
bırakmak cede v.
bırakmak let somebody have it v.
bırakmak relinquish v.
bırakmak let in v.
bırakmak make over v.
bırakmak part company v.
bırakmak park v.
bırakmak absist v.
bırakmak part company v.
bırakmak turn the back on one v.
bırakmak unhold v.
bırakmak lete v.
bırakmak hain v.
bırakmak quight [obsolete] v.
bırakmak git [dialect] v.
bırakmak depart [obsolete] v.
bırakmak depose v.
bırakmak omit [obsolete] v.
bırakmak congee [obsolete] v.
bırakmak devest [obsolete] v.
bırakmak devolute [obsolete] v.
bırakmak devow [obsolete] v.
bırakmak dishaunt v.
bırakmak curl up v.
bırakmak discharge v.
bırakmak forelet [dialect] [uk] v.
bırakmak part [dialect] [uk] v.
bırakmak seposit v.
bırakmak sink v.
bırakmak supersede v.
bırakmak surcease v.
Phrasals
bırakmak throw off v.
bırakmak whistle off v.
bırakmak lay on v.
bırakmak chuck in v.
bırakmak let loose of someone or something v.
bırakmak give over to v.
bırakmak let loose v.
bırakmak place down v.
bırakmak kick up v.
bırakmak lay aside v.
bırakmak break away v.
bırakmak chuck it in v.
bırakmak set by [obsolete] v.
Colloquial
bırakmak glop v.
bırakmak skip it v.
bırakmak be off v.
bırakmak be through v.
bırakmak leave go v.
bırakmak shuffle off v.
Idioms
bırakmak give one the head v.
bırakmak go back on v.
bırakmak throw overboard v.
bırakmak leave go of someone v.
bırakmak keep one's hands off v.
bırakmak pack it in v.
bırakmak set free v.
bırakmak leave for dead v.
bırakmak haul in (one's) horns v.
bırakmak fold (up) (one's) tent v.
bırakmak fold one's tent v.
bırakmak give up the ghost v.
bırakmak keep hands off v.
bırakmak lose hold on v.
bırakmak take hands off v.
bırakmak take off hands v.
bırakmak throw your hand in v.
Law
bırakmak acquight v.
bırakmak abalienate v.
bırakmak acquit v.
bırakmak relinquish v.
bırakmak cede v.
Technical
bırakmak omit v.
bırakmak deselect v.
Aeronautic
bırakmak deselect to v.
Archaic
bırakmak void v.
bırakmak demit v.
bırakmak dimit v.
bırakmak divest v.
bırakmak outlet v.
Slang
bırakmak go south v.
bırakmak head south v.
bırakmak bag v.
bırakmak fink out v.
bırakmak crater v.
bırakmak shoot v.
British Slang
bırakmak jack in v.
bırakmak jack it in v.

Meanings of "bırakmak" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
serbest bırakmak set free v.
gölgede bırakmak overshadow v.
serbest bırakmak liberate v.
devre dışı bırakmak deactivate v.
iz bırakmak leave a trace v.
serbest bırakmak release v.
maruz bırakmak expose v.
iz bırakmak leave a mark v.
hayran bırakmak impress v.
zorunda bırakmak oblige v.
General
dışarıda bırakmak shut out v.
bıyık bırakmak grow a moustache v.
miras bırakmak hand down v.
yalnız bırakmak leave alone v.
yüzüstü bırakmak abandon v.
sigarayı bırakmak give up smoking v.
nadasa bırakmak fallow v.
zeytinyağlı salamurada bırakmak (eti yumuşatmak için) marinate v.
gölgede bırakmak upstage v.
miras bırakmak bequeath v.
geride bırakmak surpass v.
maruz bırakmak expose to v.
yoksun bırakmak rob v.
gölgede bırakmak outshine v.
rehin bırakmak pawn v.
hayran bırakmak charm v.
kefaletle serbest bırakmak release on bail v.
serbest bırakmak set at liberty v.
yoksun bırakmak deprive of v.
arkasında bırakmak leave behind v.
serbest bırakmak unleash v.
aralık bırakmak leave ajar v.
mesaj bırakmak leave a message v.
hayran bırakmak impress v.
okulu bırakmak drop out v.
miras bırakmak leave a legacy v.
yüzüstü bırakmak desert v.
başıboş bırakmak give free rein v.
zorunda bırakmak oblige v.
serbest bırakmak let go v.
yoksun bırakmak bereave of v.
sigarayı bırakmak quit smoking v.
geride bırakmak overtake v.
izlenim bırakmak (birinde) strike v.
sakal bırakmak grow a beard v.
pay bırakmak leave a margin v.
etki bırakmak leave an impression v.
dışında bırakmak exclude from v.
rahat bırakmak leave alone v.
açık bırakmak leave open v.
gölgede bırakmak eclipse v.
çalışmayı bırakmak stop working v.
gölgede bırakmak shame v.
töhmet altında bırakmak implicate v.
izlenim bırakmak make an impression v.
mahrum bırakmak deprive of v.
serbest bırakmak free v.
yoksun bırakmak deprive v.
arkada bırakmak leave behind v.
yüzüstü bırakmak forsake v.
yarıda bırakmak interrupt v.
bir kenara bırakmak put away v.
zor durumda bırakmak strand v.
yüzüstü bırakmak fail v.
geride bırakmak walk away v.
geride bırakmak leave behind v.
işi bırakmak quit v.
dışta bırakmak exclude v.
kapsam dışında bırakmak exclude v.
cevapsız bırakmak leave unanswered v.
Common Usage
iz bırakmak impress v.
kefaletle serbest bırakmak bail v.
etki bırakmak impinge v.
sonraya bırakmak adjourn v.
General
sular altında bırakmak ingulfment n.
kapıyı kilitleyerek birini dışarıda bırakmak lock someone out v.
suskunluğu bırakmak come out of one's shell v.
etki altında bırakmak prejudice v.
mahsur bırakmak isolate v.
biriyle arasında mesafe bırakmak keep somebody at arm’s length v.
öksüz bırakmak orphan v.
kendini bırakmak let oneself go v.
yerine bırakmak give way to something v.
bir şeyi yarıda bırakmak leave something undone v.
hayretler içinde bırakmak dumbfound v.
yalnız bırakmak isolate v.
peşini bırakmak stop following v.
aç bırakmak starve v.
entelektüel açıdan karanlıkta bırakmak benight v.
silahları bırakmak lay down arms v.
izlenim bırakmak strike v.
mahrum bırakmak shortchange v.
hayran bırakmak ecstasize v.
sallantıda bırakmak suspend v.
serbest bırakmak let loose v.
hayrette bırakmak bewilder v.
ayak altında bırakmak leave where it will be stepped on v.
nefes nefese bırakmak wind v.
görüşmeyi veya tartışmayı ileri bir tarihe bırakmak (bir tasarı/mesele hakkındaki) table v.
geçici olarak işi bırakmak take off from work v.
silahlarını bırakmak lay down one's arms v.
iz bırakmak leave behind v.
boş bırakmak void v.
iz bırakmak etch v.
hamile bırakmak knock someone up v.
yanlış izlenim bırakmak leave a wrong impression v.
açıkta bırakmak leave something outdoors v.
başıboş bırakmak give rein to v.
bırakmak (okulu) drop out v.
orman kanunu dışında bırakmak disforest v.
şansa bırakmak hazard v.
aç bırakmak famish v.
merakta bırakmak keep someone in suspense v.
birini yarı yolda bırakmak leave someone in the lurch v.
boşluk bırakmak space v.
yüzüstü bırakmak turn adrift v.
güneşte bırakmak expose to the sun v.
arkada bırakmak pass v.
serbest bırakmak let off v.
bırakmak için yemin etmek forswear v.
gölgede bırakmak overshade v.
sürüncemede bırakmak retard v.
hayran bırakmak strike with admiration v.
huşu içinde bırakmak awe v.
gebe bırakmak impregnate v.
vestiyere bırakmak check something in v.
yerini bırakmak yield v.
kesip sakat bırakmak mutilate v.
birini gölgede bırakmak put someone to shame v.
bodur bırakmak stunt v.
merakta bırakmak keep somebody in suspense v.
kendi haline bırakmak let alone v.
muallakta bırakmak leave in suspense v.
başkasına bırakmak relinquish v.
hükümsüz bırakmak overrule v.
gölgede bırakmak surpass v.
garajda bırakmak garage v.
izlenim bırakmak make an impression on v.
bırakmak (sıkılan eli) unclasp v.
korkutup hareketsiz bırakmak overawe v.
büküp bırakmak twist up v.
yüzüstü bırakmak let down v.
gelecek kuşaklara bırakmak leave to the next generations v.
arkada bırakmak outdistance v.
masraftan kaçınmak için kendini mahrum bırakmak stint oneself v.
sorumluluğu bırakmak take the burden off v.
sınıfta bırakmak fail v.
yüzüstü bırakmak turn somebody adrift v.
arpayı çimlenmeye bırakmak couch v.
serbest bırakmak make free v.
derin etki bırakmak leave an indelible impression v.
merak içinde bırakmak worry v.
fidye alarak serbest bırakmak ransom v.
halsiz bırakmak enfeeble v.
vasiyet yoluyla bir şeyi birine bırakmak will to v.
liste dışı bırakmak exclude from the list v.
maruz bırakmak subject to v.
yoksun bırakmak deny v.
başıboş bırakmak give free rein to somebody v.
gölgede bırakmak dwarf v.
yetim bırakmak orphan v.
hayatın akışına bırakmak drift v.
yasal haklardan yoksun bırakmak outlaw v.
gölgede bırakmak cut out v.
kötü izlenim bırakmak be in bad odor v.
serbest bırakmak emancipate v.
oluruna bırakmak let something ride v.
iz bırakmak scar v.
gölgede bırakmak top v.
takdirine bırakmak leave it up to the discretion of somebody v.
çıplak bırakmak denude v.
olduğu gibi bırakmak let alone v.
boşluk bırakmak tolerate v.
yoksun bırakmak shear v.
sonraya bırakmak lay over v.
kefaletle serbest bırakmak allow bail v.
sonraya bırakmak delay v.
vasiyetle bırakmak legate v.
kötürüm bırakmak cripple v.
aralık bırakmak half close v.
birini serbest bırakmak give someone rope v.
sınıfta bırakmak flunk v.
arkadaşını eve bırakmak take home v.
kullanmayı bırakmak disuse v.
dalgalanmaya bırakmak (döviz kurunu) float v.
geri dönmek zorunda bırakmak drive back v.
dinlenmeye bırakmak leave something to mature v.
hayrette bırakmak astonish v.
gecenin karanlığında bırakmak benight v.
sonraya bırakmak put off v.
bir mahpusu serbest bırakmak set someone at large v.
karşı karşıya bırakmak expose v.
sonraya bırakmak reserve v.
aç bırakmak hunger v.
soluk soluğa bırakmak puff somebody out v.
mahkumu şartlı olarak serbest bırakmak parole v.
rahat bırakmak let alone v.
yoksun bırakmak debar v.
küt diye bırakmak plump v.
kötü izlenim bırakmak leave a bad taste in one's mouth v.
serbest bırakmak unchain v.
yoksun bırakmak bereave v.
rehin bırakmak hock v.
kalıcı etki bırakmak leave a lasting impression v.
sürüncemede bırakmak sidestep v.
etki bırakmak strike v.
ortada bırakmak expose v.
birini yüzüstü bırakmak leave someone in the lurch v.
genel afla serbest bırakmak amnesty v.
etki bırakmak sound v.
üzerinde işaret bırakmak leave a mark on v.
arada mesafe bırakmak hold at bay v.
hizmet dışı bırakmak disable v.
boşluk bırakmak space out v.
serbest bırakmak loose v.
zor durumda bırakmak leave someone in a difficult situation v.
belirli bir izlenim bırakmak be suggestive of v.
yara izi bırakmak scar v.
serbest bırakmak uncage v.
rehin bırakmak put something to ransom v.
bir kenara bırakmak put something to one side v.
serbest bırakmak extricate v.
zırvalamayı bırakmak cut the cackle v.
belirli bir izlenim bırakmak suggest v.
arkadaşını eve bırakmak take someone home v.
geride bırakmak pass v.
olumlu bir izlenim bırakmak make a hit with somebody v.
tehlike etkisinde bırakmak endanger v.
işi bırakmak knock off v.
kendi haline bırakmak let somebody alone v.
aciz bırakmak incapacitate v.
başıboş bırakmak turn adrift v.
bir kenara bırakmak leave aside v.
(ileride kullanmak üzere) bırakmak reposit v.
minnettar bırakmak oblige v.
yüzüstü bırakmak walk on v.
abliyi bırakmak get flustered v.
intiba bırakmak make an impression v.
suda bırakmak soak v.
derin etki bırakmak brand v.
tortu bırakmak deposit v.
uyuşturucuyu bırakmak kick the drug v.
bırakmak (el) unclasp v.
serbest bırakmak deliver v.
açık kapı bırakmak leave someone some leeway v.
izlenim bırakmak register v.
hayran bırakmak entrance v.
atık bırakmak leave waste v.
boşluk bırakmak leave a blank v.
elinden bırakmak release one's hold v.
oksijensiz bırakmak asphyxiate v.
serbest bırakmak relinquish v.
bırakmak (tortu) deposit v.
miras olarak bırakmak bequeath v.
serbest bırakmak disentangle v.
sular altında bırakmak submerge v.
sınıfta bırakmak plow v.
bırakmak (alışkanlık) outgrow v.
askıda bırakmak leave in doubt v.
arkada bırakmak overtake v.
medeni haklardan yoksun bırakmak proscribe v.
güneşte bırakmak sun v.
maruz bırakmak subjugate v.
kefaletle serbest bırakmak admit to bail v.
elinden bırakmak unhand v.
çopur bırakmak pit v.
sözü çevirip cevapsız bırakmak turn off v.
serbest bırakmak unhitch v.
içeri bırakmak let in v.
serbest bırakmak turn loose v.
yalnız bırakmak leave somebody alone v.
arabayı yolun ortasında bırakmak double park v.
dinlenmeye bırakmak leave something to rest v.
geri bırakmak set back v.
bir yeri darmadağınık bir halde bırakmak leave a place in a shambles v.
bir mülkü birine bırakmak escheat an estate to somebody v.
iyi bir izlenim bırakmak make a good impression on someone v.
mesaj bırakmak leave a note v.
fidye karşılığı bırakmak ransom v.
kadro dışı bırakmak shelve v.
serbest bırakmak slip v.
hayretler içinde bırakmak astound v.
serbest bırakmak unloosen v.
ıssız adada bırakmak maroon v.
birini dövüp çürükler içinde bırakmak beat someone black and blue v.
ortada bırakmak turn somebody adrift v.
yüzüstü bırakmak leave in the lurch v.
sonraya bırakmak defer v.
mirastan yoksun bırakmak disinherit v.
kaderine bırakmak leave something to its fate v.
kapora bırakmak leave a deposit v.
bir şeyi bir kenara bırakmak put something to one side v.
dikiş gibi iz bırakmak seam v.
halsiz bırakmak prostrate v.
not bırakmak leave a message v.
gölgede bırakmak excel v.
güneşte bırakmak solarize v.
yoksun bırakmak dispossess v.
kalıcı etki bırakmak make a lasting impact v.
ıssız bir adaya bırakmak maroon v.
sonraya bırakmak put on one side v.
açıkta bırakmak leave somebody without a home or a job v.
birini kendi haline bırakmak give someone rope v.
olduğu gibi bırakmak leave alone v.
yarıda bırakmak discontinue v.
kefaletle serbest bırakmak parole v.
akışına bırakmak let something flow v.
hamile bırakmak fecundate v.
leke bırakmak leave stains v.
sonraya bırakmak stand over v.
mahrum bırakmak debar from v.
orman kanunu dışında bırakmak disafforest v.
yoksun bırakmak forgo v.
ıssız adada bırakmak cast away v.
hayran bırakmak amaze v.
sürüncemede bırakmak procrastinate v.
maruz bırakmak subject v.
miras bırakmak legate v.
bir alışkanlığı bırakmak deprogram v.
sallantıda bırakmak leave up in the air v.
hayran bırakmak enthuse v.
nefessiz bırakmak wind v.
sınavda bırakmak fail v.
dışarıya bırakmak let out v.
yüzüstü bırakmak let somebody down v.
serbest bırakmak unfreeze v.
açık kapı bırakmak leave the door open v.
boş verip her şeyi oluruna bırakmak float v.
serbest bırakmak unbind v.
suç işlemeyi bırakmak go straight v.
hariç bırakmak rule out v.
kötü izlenim bırakmak blight v.
ciltte iz bırakmak pit v.
olumlu bir izlenim bırakmak make a hit v.
gölgede bırakmak put into the shades v.
gölgede bırakmak supplant v.
seçim dışı bırakmak discard v.
yüzüstü bırakmak leave something unfinished v.
silahsız bırakmak disarm v.
nefes nefese bırakmak puff somebody out v.
zorunda bırakmak reduce v.
yoksun bırakmak shut off from v.
hükümsüz bırakmak override v.
mezatta çekici vurup malı son fiyatı verenin üzerine bırakmak knock down v.
zorunda bırakmak obligate v.
şüphe altında bırakmak cloud v.
kötü bir izlenim bırakmak make a bad impression on someone v.
kötü izlenim bırakmak leave a bad impression v.
serbest bırakmak disengage v.
kendi kaderine bırakmak abandon someone to one’s fate v.
etki altında bırakmak bias v.
sınıfta bırakmak keep down v.
etkisiz bırakmak nullify v.
serbest bırakmak deblock v.
serbest bırakmak affranchise v.
yarı yolda bırakmak leave in the lurch v.
dışarıda bırakmak keep out v.
aç bırakmak not to give any food to v.
başarısızlıktan dolayı okulu bırakmak zorunda kalmak flunk out v.
serbest bırakmak decontrol v.
emanete bırakmak check v.
birini bir şeyden yoksun bırakmak leave someone short v.
sınıfta bırakmak plough v.
bırakmak (miras olarak) leave v.
dışarıda bırakmak preclude v.
zorunda bırakmak compel v.
yerini bırakmak give place to v.
iz bırakmak track v.
ağ bırakmak cast a net v.
kendi işini başkalarına bırakmak goldbrick v.
aşındırarak çıplak bırakmak denudate v.
serbest bırakmak let go one's hold of v.
mahrum bırakmak debar v.
kendi kaderine bırakmak leave someone to one’s fate v.
bir kişiyi bir yerde, özellikle de bir adada tek başına bırakmak maroon v.
çizgi bırakmak furrow v.
yoksun bırakmak divest of v.
kendi haline bırakmak let be v.
geride bırakmak distance v.
kendi haline bırakmak leave alone v.
yoksun bırakmak debar from v.
etkisine açık bırakmak expose v.
hayrette bırakmak amaze v.
dul bırakmak widow v.
birini bir problemle karşı karşıya bırakmak present someone with a problem v.
silah bırakmak take away weapons v.
serbest bırakmak manumit v.
sürüncemede bırakmak drag out v.
hayran bırakmak fascinate v.
hamile bırakmak impregnate v.
gebe bırakmak make pregnant v.
kefaletle serbest bırakmak grant bail v.
iyi bir tesir bırakmak için elinden geleni yapmak put one's best foot forward v.
serbest bırakmak set loose v.
ayak izlerini (bir yerde) bırakmak track up v.
bırakmak (bir işi) pull out of v.
kararı ertesi güne bırakmak sleep on v.
açık kapı bırakmak leave with some room for choice v.
birini kendi haline bırakmak leave someone to his own devices v.
birini evine bırakmak see someone home v.
birine haber bırakmak leave word with someone v.
işleri daha sonraya bırakmak procrastinate v.
vasiyetle bırakmak will v.
bir şeyi gölgede bırakmak put something to shame v.
olanak dışı bırakmak preclude v.
serbest bırakmak unloose v.
birini serbest bırakmak set someone free v.
serbest bırakmak unrein v.
bir şeyi akıntıya bırakmak cast something adrift v.
bırakmak (isteğine) put to v.
bir yana bırakmak put up v.
bırakmak (bir düşünceyi) put away v.
izlenim bırakmak come across v.
işini kaybetmeye mecbur bırakmak force out of business v.
serbest bırakmak enfranchise v.
geride bırakmak set back v.
geride bırakmak outstrip v.
geride bırakmak leave astern v.
geride bırakmak shoot ahead of v.
geride bırakmak outdistance v.
geride bırakmak outpace v.
bıyık bırakmak grow mustache v.
sakal bırakmak grow beard v.
oluruna bırakmak let things slide v.
akışına bırakmak let things slide v.
hariç bırakmak leave out v.
hükümsüz bırakmak invalidate v.
serbest bırakmak discharge v.
sorumluluk altında bırakmak encumber v.
mirasla bırakmak dispose of by will v.
yarım bırakmak leave something incomplete v.
yarım bırakmak leave unfinished v.
serbest bırakmak give somebody his head v.
kötü izlenim bırakmak be in bad odour with somebody v.
kötü izlenim bırakmak be in bad odor with somebody v.
karşı karşıya bırakmak confront somebody with v.
yüzüstü bırakmak leave somebody in the lurch v.
yüzüstü bırakmak (birisini) fail (someone) v.
sınıfta bırakmak pluck v.
zan altında bırakmak bring someone under suspicion v.
rehini serbest bırakmak take out of pledge v.
değerlendirme dışı bırakmak leave something out of assessment v.
kendi haline bırakmak leave something/somebody alone v.
çaresiz bırakmak render helpless v.
takdirine bırakmak leave to someone's discretion v.
takdirine bırakmak leave to one's appreciation v.
bahşiş bırakmak leave tip v.
habersiz bırakmak keep someone unaware v.
serbest bırakmak deallocate v.
yarıda bırakmak abort v.
işlem dışı bırakmak deactivate v.
bir işi yarım bırakmak abort v.
zorunda bırakmak leave someone no choice but do something v.
yüz üstü bırakmak leave in the lurch v.
yüz üstü bırakmak leave things in an incomplete condition v.
meydana bırakmak allow (something happen) v.
meydana bırakmak give (someone) a chance do something v.
yoksun bırakmak count out v.
tesirsiz bırakmak neutralise v.
tesirsiz bırakmak neutralize v.
damaklarda tat bırakmak leave a taste on the tongue v.
çelenk bırakmak place a wreath on v.
çelenk bırakmak leave a wreath on v.
damaklarda tat bırakmak leave a taste in the mouth v.
dumana maruz bırakmak expose to smoke v.
kapsama alanı dışında bırakmak leave it out of the coverage area v.
kapsama dışında bırakmak leave it out of the coverage v.
kapsam dışında bırakmak leave it out of the scope v.
çıplak bırakmak denudate v.
yetim bırakmak leave (an) orphan v.
öksüz bırakmak leave (an) orphan v.
arabayla bırakmak take (someone) to (somewhere) by car v.
servise bırakmak (arabayı) take the car in for service v.
arabayı servise bırakmak take the car in for service v.
aynı bırakmak leave unchanged v.
aynı bırakmak leave something same v.
aynı bırakmak leave untouched v.
arkasında acılı bir eş bırakmak leave behind a sorrowful spouse v.
yanıtsız bırakmak leave unanswered v.
parasız bırakmak leave someone penniless v.
soruları yanıtsız bırakmak leave the questions unanswered v.
beş kuruşsuz bırakmak leave someone penniless v.
kaynamaya bırakmak put something on to boil v.
hariç bırakmak put out of v.
saf dışı bırakmak eliminate v.
saf dışı bırakmak put out of action v.
zorunlu bırakmak make obligatory v.
zorunlu bırakmak bind v.
yalnız bırakmak leave someone alone v.
zorlukları geride bırakmak surmount the difficulties v.
zorlukları geride bırakmak overcome the difficulties v.
halsiz bırakmak leave someone weak v.
yalnız bırakmak let someone alone v.
iz bırakmak make a mark v.
oluruna bırakmak let it ride v.
oluruna bırakmak let things drift v.
aç susuz bırakmak let (someone) go without food and water v.
kar bırakmak yield a profit v.
açık bırakmak leave something open v.
aç susuz bırakmak leave someone without food and water v.