|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
başarılı olmak |
succeed v.
|
|
We were told, 'Help us now, we are listening, we are working together', and the cooperation succeeded.
Bize 'Şimdi bize yardım edin, dinliyoruz, birlikte çalışıyoruz' dendi ve işbirliği başarılı oldu.
More Sentences
|
General |
|
2 |
General |
başarılı iş |
successful business n.
|
|
It is also about successful business, which is a core and mainstream part of the economy.
Bu aynı zamanda ekonominin temel ve ana akım bir parçası olan başarılı işlerle de ilgilidir.
More Sentences
|
3 |
General |
başarılı bir kariyer |
a successful career n.
|
|
Sami had a successful career.
Sami'nin başarılı bir kariyeri vardı.
More Sentences
|
4 |
General |
başarılı olmak |
make good v.
|
|
He had made good as a singer and he became very popular.
O bir şarkıcı olarak başarılı olmuştu ve o çok popüler oldu.
More Sentences
|
5 |
General |
başarılı olmak |
prosper v.
|
|
This is the way to create and perpetuate the dramatic situations in which unscrupulous smugglers prosper.
Bu, vicdansız kaçakçıların başarılı olduğu dramatik durumları yaratmanın ve sürdürmenin yoludur.
More Sentences
|
6 |
General |
başarılı olmak |
succeed v.
|
|
We were told, 'Help us now, we are listening, we are working together', and the cooperation succeeded.
Bize 'Şimdi bize yardım edin, dinliyoruz, birlikte çalışıyoruz' dendi ve işbirliği başarılı oldu.
More Sentences
|
7 |
General |
başarılı olmak |
come off v.
|
|
The football manager tried an elaborate new tactic but it didn't come off.
Futbol menajeri yeni ve ayrıntılı bir taktik denedi ama başarılı olamadı.
More Sentences
|
8 |
General |
başarılı olmak |
get ahead v.
|
|
You can't get ahead if you don't work hard.
Çok çalışmazsan, başarılı olamazsın.
More Sentences
|
9 |
General |
başarılı olmak |
work out v.
|
|
I do not think their plan will work out.
Onların planının başarılı olacağını sanmıyorum.
More Sentences
|
10 |
General |
başarılı olmak |
achieve v.
|
|
Indeed, attempts to achieve better regulation will only be successful when the European institutions cooperate.
Gerçekten de daha iyi bir düzenlemeye ulaşma çabaları ancak Avrupa kurumları işbirliği yaptığında başarılı olacaktır.
More Sentences
|
11 |
General |
başarılı olmak |
go far v.
|
|
I'm sure he will go far in the business world.
Ben iş dünyasında onun başarılı olacağından eminim.
More Sentences
|
12 |
General |
daha başarılı |
more successful adj.
|
|
The fight against corruption is proving more successful than in other countries in the region.
Yolsuzlukla mücadele bölgedeki diğer ülkelere kıyasla daha başarılı bir şekilde yürütülmektedir.
More Sentences
|
13 |
General |
başarılı bir biçimde |
successfully adv.
|
|
They've defused the bomb successfully.
Onlar bombayı başarılı bir biçimde etkisiz hale getirdiler.
More Sentences
|
14 |
General |
çok başarılı |
mega pref.
|
|
The song was a megahit.
Şarkı çok başarılı hit parçalar arasına girdi.
More Sentences
|
Phrasals |
|
15 |
Phrasals |
olarak başarılı olmak |
succeed as (something) v.
|
|
I am longing for you to succeed as a businessman.
Bir iş adamı olarak başarılı olmanı çok istiyorum.
More Sentences
|
16 |
Phrasals |
(bir şeyde) başarılı olmak |
succeed at (something) v.
|
|
He is determined to succeed at any price.
Ne pahasına olursa olsun başarılı olmaya kararlı.
More Sentences
|
17 |
Phrasals |
(bir şeyde) başarılı olmak |
succeed in (something) v.
|
|
If we succeed in this we will also be more likely to realise the programme’s aims.
Bu konuda başarılı olursak programın amaçlarını gerçekleştirme ihtimalimiz de artacaktır.
More Sentences
|
Colloquial |
|
18 |
Colloquial |
başarılı olmak |
go far v.
|
|
I'm sure he will go far in the business world.
Ben iş dünyasında onun başarılı olacağından eminim.
More Sentences
|
19 |
Colloquial |
başarılı olmak |
play v.
|
|
His play was a hit.
Oyunu çok başarılı oldu.
More Sentences
|
Idioms |
|
20 |
Idioms |
başarılı olmak |
make the grade v.
|
|
We all try hard to make the grade in life, but only a few succeed.
Hepimiz, hayatta başarılı olmak için çok çabalıyoruz, ancak sadece birkaçı başarılı oluyor.
More Sentences
|
General |
|
21 |
General |
başarılı vuruş |
coup n.
|
|
22 |
General |
başarılı kimse |
achiever n.
|
|
23 |
General |
başarılı kimse |
success n.
|
|
24 |
General |
beklenilenden daha başarılı |
overachiever n.
|
|
25 |
General |
başarılı ve aranan kimse |
lion n.
|
|
26 |
General |
başarılı olma |
prosperousness n.
|
|
27 |
General |
birden fazla işte başarılı olan |
jack of all trades n.
|
|
28 |
General |
başarılı bir iş |
coup n.
|
|
29 |
General |
başarılı olan kimse |
success n.
|
|
30 |
General |
üstün başarılı |
high flyer n.
|
|
31 |
General |
beklentilerden daha az oranda başarılı olan |
underachiever n.
|
|
32 |
General |
başarılı bir yıl |
a vintage year n.
|
|
33 |
General |
yalnızca başarılı rekabetçinin ödüllendirildiği çekişme |
winner takes all n.
|
|
34 |
General |
başarılı iş |
flourishing business n.
|
|
|
35 |
General |
beklenenden daha başarılı olma |
overachievement n.
|
|
36 |
General |
her alanda başarılı |
all rounder n.
|
|
37 |
General |
her alanda başarılı kimse |
all-rounder n.
|
|
38 |
General |
başarılı hareket |
coup n.
|
|
39 |
General |
hakkında az bilinen fakat beklenmedik bir şekilde başarılı olan ya da olma ihtimali bulunan siyasi lider |
dark horse n.
|
|
40 |
General |
başarılı kombinasyon |
successful combination n.
|
|
41 |
General |
başarılı bir organizasyon |
a successful organization n.
|
|
42 |
General |
başarılı bir örgüt/kurum |
a successful organization n.
|
|
43 |
General |
başarılı müzisyen |
successful musician n.
|
|
44 |
General |
başarılı evlilik |
successful marriage n.
|
|
45 |
General |
üstün başarılı kimse |
high achiever n.
|
|
46 |
General |
başarılı yapımcı |
successful producer n.
|
|
47 |
General |
başarılı bir şekilde gerçekleştirme |
carrying into action n.
|
|
48 |
General |
başarılı bir şekilde yerine getirme |
carrying out n.
|
|
49 |
General |
başarılı olması çok muhtemel seçim |
natural n.
|
|
50 |
General |
kazanması veya başarılı olması kesin görünen kimse veya şey |
banker n.
|
|
51 |
General |
başarılı olan şey |
bell ringer n.
|
|
52 |
General |
başarılı mevsim |
banner season n.
|
|
53 |
General |
başarılı yıl |
banner year n.
|
|
54 |
General |
başarılı ay |
banner month n.
|
|
55 |
General |
oldukça zeki veya başarılı kimse |
bird n.
|
|
56 |
General |
takdire şayan yetenek ve sıkı çalışma ile başarılı olan kimse |
winner n.
|
|
57 |
General |
karşıt kültürü benimseyen zengin ve başarılı kimse |
bobo n.
|
|
58 |
General |
çok ünlü veya başarılı olan tanınmış kimse |
megastar n.
|
|
59 |
General |
şiir vezni kullanmada başarılı kimse |
metrist n.
|
|
60 |
General |
içinde bulunduğu her alanı çok başarılı kılma yeteneği |
midas touch n.
|
|
61 |
General |
bir millik yarışlarda başarılı olan bir yarış atı |
miler n.
|
|
62 |
General |
başarılı ve genç sanatçılardan oluşan grup |
bratpack n.
|
|
63 |
General |
hedefine ulaşmada tamamen başarılı olan şey |
home run n.
|
|
64 |
General |
çok başarılı kimse |
monster n.
|
|
65 |
General |
olağanüstü başarılı genç kadın |
girl wonder n.
|
|
66 |
General |
kısa yoldan zengin ve başarılı olma çabası |
gold rush n.
|
|
67 |
General |
topluluklar arasındaki anlaşmazlıkları ustaca veya başarılı şekilde çözme |
diplomacy n.
|
|
68 |
General |
başarılı vuruş |
hit n.
|
|
69 |
General |
başarılı atış |
hit n.
|
|
70 |
General |
başarılı girişim |
hit n.
|
|
71 |
General |
çok başarılı olan şey |
hit n.
|
|
72 |
General |
muhtemel partnerlerini ikna konusunda çok başarılı kimse |
operator n.
|
|
73 |
General |
başarılı ve etkili kimse |
cock n.
|
|
74 |
General |
hizmet sunucusuna hizmeti başarılı biçimde sonuçlandırması durumunda ödeme yapıldığı düzenleme |
contingency n.
|
|
75 |
General |
yüksek kariyerli, başarılı ve birbirini tamamlayan çift |
power couple n.
|
|
76 |
General |
en başarılı olunan dönem |
prime n.
|
|
77 |
General |
başarılı kariyeri aniden biten kimse |
flameout n.
|
|
78 |
General |
başarılı genç sporcu |
phenom n.
|
|
79 |
General |
kadınlarla başarılı ilişkiler kurmasıyla ünlü erkek |
romeo n.
|
|
80 |
General |
ciddi ve başarılı amatör |
simon-pure n.
|
|
81 |
General |
çok başarılı kadın |
superheroine n.
|
|
82 |
General |
çok başarılı eser |
superhit n.
|
|
83 |
General |
başarılı dedektif |
supersleuth n.
|
|
84 |
General |
çok başarılı ajan |
superspy n.
|
|
85 |
General |
bir işte uzun süre başarılı olmak |
have a good run for one's money v.
|
|
86 |
General |
bir işyerini başarılı bir şekilde idare etmek |
make a go of v.
|
|
87 |
General |
başarılı olmamak |
put up a poor show v.
|
|
88 |
General |
başarılı olmak |
make one's way v.
|
|
89 |
General |
çok başarılı olmak |
go to town v.
|
|
90 |
General |
başarılı olmak (plan/fikir) |
work v.
|
|
91 |
General |
başarılı olmak |
work v.
|
|
92 |
General |
başarılı olmak veya iyi bir şekilde sonuçlanmak (plan/proje vb) |
work out v.
|
|
93 |
General |
başarılı olmak |
thrive v.
|
|
94 |
General |
başarılı olmak |
speed v.
|
|
95 |
General |
belirli bir alanda aniden çok başarılı olmak |
take someone by storm v.
|
|
96 |
General |
başarılı olmak |
get there v.
|
|
97 |
General |
çok başarılı olmak (belirli bir konuda) |
shine v.
|
|
98 |
General |
çok başarılı olmak |
go far v.
|
|
99 |
General |
başarılı olmak |
win through v.
|
|
100 |
General |
bir şey birini başarılı bir sonuca ulaştırmak |
carry one through v.
|
|
101 |
General |
başarılı olmak |
go places v.
|
|
102 |
General |
bir konuda başarılı olmak |
succeed at v.
|
|
103 |
General |
başarılı olacağa benzemek |
show promise v.
|
|
104 |
General |
sınavda başarılı olmak |
do well in the exam v.
|
|
105 |
General |
başarılı olmak |
ride high v.
|
|
106 |
General |
bir şeyde başarılı olmak |
be good at v.
|
|
107 |
General |
kolayca ve başarılı bir biçimde yapmak |
carry off v.
|
|
108 |
General |
biri kadar başarılı olmaya çalışmak |
emulate v.
|
|
109 |
General |
başarılı olamamak |
fail v.
|
|
110 |
General |
iyi başlangıç yapıp başarılı olmak |
shoot ahead v.
|
|
111 |
General |
başarılı şekilde bitirmek |
complete successfully v.
|
|
112 |
General |
başarılı şekilde bitirmek |
finish successfully v.
|
|
113 |
General |
başarılı olarak tamamlamak |
accomplish v.
|
|
114 |
General |
başarılı olarak tamamlamak |
complete successfully v.
|
|
115 |
General |
başarılı bir şekilde bitirmek |
bring something to a successful conclusion v.
|
|
116 |
General |
testlerde yüzde 90 başarılı olmak/çıkmak |
get a 90 percent rate of success in the tests v.
|
|
117 |
General |
başarılı olmak |
make out v.
|
|
118 |
General |
mücadelesinde başarılı olmak |
win one's battle v.
|
|
119 |
General |
başarılı bulmak |
deem/find successful v.
|
|
120 |
General |
çok başarılı olmak |
ace v.
|
|
121 |
General |
en başarılı noktaya gelmek |
noon v.
|
|
122 |
General |
başarılı olmak |
win the day v.
|
|
123 |
General |
mücadelede başarılı olmak |
manage v.
|
|
124 |
General |
(rakibin) başarılı veya ikna edici bir uygulamasını veya politikasını benimsemek |
me-too v.
|
|
125 |
General |
kurnaz yollarla başarılı olmak |
worm v.
|
|
126 |
General |
aldatıcı yollarla başarılı olmak |
worm v.
|
|
127 |
General |
kaba kuvvet kullanarak başarılı olmak |
muscle v.
|
|
128 |
General |
beklenenden başarılı olmak |
overachieve v.
|
|
129 |
General |
başarılı olma olasılığını arttırmak |
favor v.
|
|
130 |
General |
başarılı olma olasılığını arttırmak |
favour v.
|
|
131 |
General |
ezkaza başarılı olmak |
fluke v.
|
|
132 |
General |
başarılı olan |
prospering adj.
|
|
133 |
General |
her alanda başarılı |
all-around adj.
|
|
134 |
General |
çok başarılı |
enviable adj.
|
|
135 |
General |
hırslı ve başarılı |
up-and coming adj.
|
|
136 |
General |
(çok) başarılı |
banner adj.
|
|
137 |
General |
çok heyecanlı ve başarılı/ses getiren |
rip-roaring adj.
|
|
138 |
General |
son derece başarılı |
incandescent adj.
|
|
139 |
General |
en başarılı |
top-ranking adj.
|
|
140 |
General |
yakın zamanda başarılı olmuş |
emerging adj.
|
|
141 |
General |
uygulamada başarılı olmayan |
unpractical adj.
|
|
142 |
General |
kusursuz biçimde başarılı veya yetenekli |
master adj.
|
|
143 |
General |
inşa etme veya işletmede başarılı olan |
whizzy adj.
|
|
144 |
General |
çok iyi veya başarılı |
mega adj.
|
|
145 |
General |
ortalama derecede başarılı olması muhtemel olan (kitap veya yazar) |
midlist adj.
|
|
146 |
General |
üstün başarılı |
high-achieving adj.
|
|
147 |
General |
başarılı bir çözüme yakın |
hot adj.
|
|
148 |
General |
para kazanmada başarılı olan |
moneymaking adj.
|
|
149 |
General |
çok başarılı |
bumper adj.
|
|
150 |
General |
son derece başarılı |
gangbuster adj.
|
|
151 |
General |
son derece başarılı |
gangbusters adj.
|
|
152 |
General |
sporda başarılı |
golden adj.
|
|
153 |
General |
çok başarılı |
hit adj.
|
|
154 |
General |
bazen başarılı bazen başarısız olan |
hit-and-miss adj.
|
|
155 |
General |
oldukça başarılı |
runaway adj.
|
|
156 |
General |
büyük riskler almayı gerektirse bile başarılı olmakta kararlı olan |
buccaneering adj.
|
|
157 |
General |
yalnızca en güçlünün başarılı olacağı (rekabet) |
darwinian adj.
|
|
158 |
General |
birinci nesil başarılı aile üyelerine ait veya ilgili |
first-generation adj.
|
|
159 |
General |
çok başarılı |
star adj.
|
|
160 |
General |
başarılı bir şekilde |
accomplishedly adv.
|
|
161 |
General |
başarılı bir şekilde |
victoriously adv.
|
|
162 |
General |
başarılı biçimde |
successfully adv.
|
|
163 |
General |
başarılı bir şekilde |
featly adv.
|
|
164 |
General |
başarılı olarak |
successfully adv.
|
|
165 |
General |
son derece başarılı bir seviyede |
at a very successful level adv.
|
|
166 |
General |
başarılı bir biçimde |
happily adv.
|
|
167 |
General |
son derece başarılı |
gangbusters adv.
|
|
168 |
General |
başarılı bir şekilde |
okay adv.
|
|
169 |
General |
başarılı şekilde |
good adv.
|
|
170 |
General |
insanın her zamanki gibi başarılı olmadığı gün |
off day n.
|
|
Phrasals |
|
171 |
Phrasals |
başarılı olmak |
pay off v.
|
|
172 |
Phrasals |
başarılı olmak |
tear up v.
|
|
173 |
Phrasals |
zorluklarla başarılı bir şekilde mücadele etmek |
weather out v.
|
|
174 |
Phrasals |
başarılı olmak |
get forward v.
|
|
175 |
Phrasals |
beklenildiği kadar başarılı olmak |
succeed as (something) v.
|
|
176 |
Phrasals |
hızla başarılı olmak |
bomb through (something) v.
|
|
177 |
Phrasals |
hızla başarılı olmak |
bomb through v.
|
|
178 |
Phrasals |
sonucu başarılı/başarısız olmak |
come out v.
|
|
179 |
Phrasals |
başarılı olmak |
thrive on v.
|
|
180 |
Phrasals |
başarılı olmak |
take off v.
|
|
181 |
Phrasals |
başarılı olmak |
make a go of v.
|
|
182 |
Phrasals |
bulunduğun alanla bağlantılı başka bir alana geçip başarılı olmak |
cross over v.
|
|
183 |
Phrasals |
başarılı olmak |
get on v.
|
|
184 |
Phrasals |
sonu felaket olabilecek bir işte başarılı olmak |
get away v.
|
|
185 |
Phrasals |
başarılı olmak |
go off v.
|
|
186 |
Phrasals |
bir şeyde başarılı olmak |
excel at v.
|
|
187 |
Phrasals |
başarılı olmak |
amount to something v.
|
|
188 |
Phrasals |
başarılı olmak |
amount to something v.
|
|
189 |
Phrasals |
başarılı olduğunu kanıtlamak |
work out v.
|
|
190 |
Phrasals |
(bir şeyde) çok başarılı olmak |
excel at (something) v.
|
|
191 |
Phrasals |
(bir şeyde) olağanüstü başarılı olmak |
excel at (something) v.
|
|
192 |
Phrasals |
(bir şeyde) çok başarılı olmak |
excel in (something) v.
|
|
193 |
Phrasals |
(bir şeyde) olağanüstü başarılı olmak |
excel in (something) v.
|
|
194 |
Phrasals |
başarılı olmak |
fall together v.
|
|
195 |
Phrasals |
başarılı geçmek |
fall together v.
|
|
196 |
Phrasals |
başarılı olmak |
prove out v.
|
|
197 |
Phrasals |
(birinden/bir şeyden) başarılı konumda olmak |
pull ahead (of someone or something) v.
|
|
198 |
Phrasals |
büyük çaba gösterip başarılı olmak |
run out of (one's) skin v.
|
|
199 |
Phrasals |
(bir şeyden) beslenerek başarılı olmak |
thrive on (something) v.
|
|
200 |
Phrasals |
(bir şey) sayesinde başarılı olmak |
thrive on (something) v.
|
|
Phrases |
|
201 |
Phrases |
şayet başarılı olamazsam |
in the event of my failure adv.
|
|
202 |
Phrases |
hep şanslı/başarılı olamazsın |
the cards beat all the players expr.
|
|
203 |
Phrases |
çok/acayip başarılı |
gangbusters expr.
|
|
204 |
Phrases |
kalabalık/başarılı (parti/olay) |
gangbusters expr.
|
|
205 |
Phrases |
her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır |
behind every great man there's a great woman expr.
|
|
206 |
Phrases |
her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır |
behind every great man is a great woman expr.
|
|
207 |
Phrases |
işinde başarılı olduğu zaman |
on one's day expr.
|
|
208 |
Phrases |
planlama ve organizasyonda başarılı |
successful at planning and organization expr.
|
|
209 |
Phrases |
iyi/başarılı olma potansiyeline sahip |
(someone or something) promises well expr.
|
|
210 |
Phrases |
gelecekte başarılı olması muhtemel |
(someone or something) promises well expr.
|
|
Proverb |
|
211 |
Proverb |
büyük ve başarılı şirketler, kuruluşlar bazen çok mütevazı bir şekilde başlar |
great oaks from little acorns grow v.
|
|
212 |
Proverb |
mütevazı bir konumdayken ummadığınız kadar çok başarılı olabilirsiniz |
great oaks from little acorns grow v.
|
|
213 |
Proverb |
büyük ve başarılı şirketler, kuruluşlar bazen çok mütevazı bir şekilde başlar |
tall oaks from little acorns grow v.
|
|
214 |
Proverb |
mütevazı bir konumdayken ummadığınız kadar çok başarılı olabilirsiniz |
tall oaks from little acorns grow v.
|
|
215 |
Proverb |
her zaman başarılı olamazsın |
you win some, you lose some
|
|
216 |
Proverb |
her zaman başarılı olamazsın |
you win a few, you lose a few
|
|
217 |
Proverb |
yalanla/sahtekarlıkla iş yürütmeye çalışan başarılı olamaz |
cheaters never prosper
|
|
218 |
Proverb |
güler yüzlü bir tutum insanı iş hayatında başarılı kılar |
a man without a smiling face must not open a shop
|
|
219 |
Proverb |
dünya değişip garipleştiğinde önceden normal standartların dışında olanlar başarılı olma şansı yakalar |
when the going gets weird, the weird turn pro
|
|
220 |
Proverb |
her zaman başarılı olmazsın |
the lord giveth and the lord taketh away
|
|
221 |
Proverb |
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi |
great oaks grow from small acorns
|
|
222 |
Proverb |
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi |
great oaks from little acorns grow
|
|
223 |
Proverb |
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi |
mighty oaks from little acorns grow
|
|
224 |
Proverb |
en dikkatlice yapılmış planlar/tasarımlar/projeler bile her zaman başarılı olmaz |
the best-laid plans go astray
|
|
225 |
Proverb |
en dikkatlice yapılmış planlar/tasarımlar/projeler bile her zaman başarılı olmaz |
the best-laid schemes go astray
|
|
226 |
Proverb |
en dikkatlice yapılmış planlar/tasarımlar/projeler bile her zaman başarılı olmaz |
the best-laid schemes/plans
|
|
227 |
Proverb |
büyük ve başarılı şirketler, kuruluşlar bazen çok mütevazı bir şekilde başlar |
great oaks from little acorns grow
|
|
228 |
Proverb |
mütevazı bir konumdayken ummadığınız kadar çok başarılı olabilirsiniz |
great oaks from little acorns grow
|
|
229 |
Proverb |
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi |
great oaks from little acorns grow
|
|
230 |
Proverb |
büyük ve başarılı şirketler, kuruluşlar bazen çok mütevazı bir şekilde başlar |
tall oaks from little acorns grow
|
|
231 |
Proverb |
mütevazı bir konumdayken ummadığınız kadar çok başarılı olabilirsiniz |
tall oaks from little acorns grow
|
|
232 |
Proverb |
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi |
tall oaks from little acorns grow
|
|
233 |
Proverb |
en dikkatlice yapılmış planlar/tasarımlar/projeler bile her zaman başarılı olmaz |
the best-laid plans
|
|
234 |
Proverb |
en dikkatlice yapılmış planlar/tasarımlar/projeler bile her zaman başarılı olmaz |
the best-laid plans of mice and men
|
|
235 |
Proverb |
en dikkatlice yapılmış planlar/tasarımlar/projeler bile her zaman başarılı olmaz |
the best-laid schemes of mice and men
|
|
Colloquial |
|
236 |
Colloquial |
son derece başarılı vuruş |
ten-strike n.
|
|
237 |
Colloquial |
son derece başarılı hareket |
ten-strike n.
|
|
238 |
Colloquial |
belli bir çevrede ya da yerde çok tanınan/nüfuzlu ya da başarılı kişi veya şey |
big in (something or somewhere) n.
|
|
239 |
Colloquial |
başarılı/iyi/uygun olacağı kesin kişi veya şey |
good bet n.
|
|
240 |
Colloquial |
başarılı/lider takımı tutan kimse |
glory hunter n.
|
|
241 |
Colloquial |
başarılı olamamış/olamayacak tasarı |
a dead duck n.
|
|
242 |
Colloquial |
geçmiş başarılı günler |
palmy days n.
|
|
243 |
Colloquial |
kendini beğenmiş başarılı ve küstah adam |
swinging dick n.
|
|
244 |
Colloquial |
çok başarılı olacağına inanılan kişilerden/en iyi oyunculardan oluşan takım |
dream team n.
|
|
245 |
Colloquial |
başarılı kişi |
great gun n.
|
|
246 |
Colloquial |
başarılı kimse |
great gun n.
|
|
247 |
Colloquial |
bir kurumdaki/gruptaki en başarılı kişi |
top gun n.
|
|
248 |
Colloquial |
başarılı sporcu |
heavy hitter n.
|
|
249 |
Colloquial |
başarılı beysbolcu |
heavy hitter n.
|
|
250 |
Colloquial |
oy almada başarılı bir aday |
vote getter n.
|
|
251 |
Colloquial |
soru cevap oyunlarında başarılı çocuk |
quiz kid n.
|
|
252 |
Colloquial |
yaşına göre oldukça başarılı kimse |
wiz kid n.
|
|
253 |
Colloquial |
yaşına göre oldukça başarılı kimse |
whizz kid n.
|
|
254 |
Colloquial |
yaşına göre oldukça başarılı kimse |
whiz kid n.
|
|
255 |
Colloquial |
bir şeyde çok başarılı olan kimse |
whizzer n.
|
|
256 |
Colloquial |
başarılı olmaya çalışan kimse |
goer [australia/new zealand] n.
|
|
257 |
Colloquial |
okul hayatında/teorik bilgi konusunda başarılı olan kişi |
book smart n.
|
|
258 |
Colloquial |
başarılı polis memuru |
supercop [us] n.
|
|
259 |
Colloquial |
çok başarılı avukat |
superlawyer n.
|
|
260 |
Colloquial |
çok başarılı oyuncu |
superplayer n.
|
|
261 |
Colloquial |
başarılı izci |
superscout n.
|
|
262 |
Colloquial |
başarılı olmamak |
bum out v.
|
|
263 |
Colloquial |
çok başarılı olmak |
ace it v.
|
|
264 |
Colloquial |
çok başarılı olmak |
go far v.
|
|
265 |
Colloquial |
çok başarılı olmak |
go down a bomb v.
|
|
266 |
Colloquial |
çok başarılı olmak |
hit the big time v.
|
|
267 |
Colloquial |
çok başarılı olmak |
go over big v.
|
|
268 |
Colloquial |
çok başarılı olmak |
go down big v.
|
|
269 |
Colloquial |
okulda başarılı olamamak |
do badly at school v.
|
|
270 |
Colloquial |
son derece başarılı olmak |
crush it v.
|
|
271 |
Colloquial |
başarılı olmak |
get untracked v.
|
|
272 |
Colloquial |
başarılı olmak |
do well for (oneself) v.
|
|
273 |
Colloquial |
çok başarılı olmak |
make a hit v.
|
|
274 |
Colloquial |
çok başarılı olmak |
be a hit v.
|
|
275 |
Colloquial |
başarılı olmak |
make it v.
|
|
276 |
Colloquial |
çok başarılı olmak |
ace it v.
|
|
277 |
Colloquial |
başarılı olmak |
be all that [us] v.
|
|
278 |
Colloquial |
başarılı olmak |
be doing ok v.
|
|
279 |
Colloquial |
başarılı olmak |
be doing okay v.
|
|
280 |
Colloquial |
çok başarılı gitmek |
be going gangbusters [us] v.
|
|
281 |
Colloquial |
çok başarılı bir dönemde olmak |
be going gangbusters [us] v.
|
|
282 |
Colloquial |
başarılı olmak |
be laughing v.
|
|
283 |
Colloquial |
başarılı iş ilişkilisi kurmak |
manage up v.
|
|
284 |
Colloquial |
başarılı olmak |
(have) got it going on v.
|
|
285 |
Colloquial |
(bir şeyde) çok başarılı olmak |
ace (something) v.
|
|
286 |
Colloquial |
başarılı olmak |
be doing ok v.
|
|
287 |
Colloquial |
başarılı olmak |
be doing okay v.
|
|
288 |
Colloquial |
başarılı olmak |
be doing well v.
|
|
289 |
Colloquial |
çok başarılı olmak |
be no mean... v.
|
|
290 |
Colloquial |
başarılı olmak |
break v.
|
|
291 |
Colloquial |
çok başarılı olmak |
oil v.
|
|
292 |
Colloquial |
(kavgada, tartışmada) rakibi kadar başarılı olmak |
hold own v.
|
|
293 |
Colloquial |
başarılı olmak |
connect [us/canada] v.
|
|
294 |
Colloquial |
başarılı olmak |
fly v.
|
|
295 |
Colloquial |
son derece başarılı (film/tiyatro oyunu/performans) |
boffo adj.
|
|
296 |
Colloquial |
bir alandan başka bir alana geçip ikisinde de başarılı olan |
crossover adj.
|
|
297 |
Colloquial |
başarılı bir noktada |
on a high adj.
|
|
298 |
Colloquial |
yüksek baskı altında başarılı olan |
clutch adj.
|
|
299 |
Colloquial |
aşkta başarılı |
lucky in love adj.
|
|
300 |
Colloquial |
giderek başarılı olmuş |
up, up, and away adj.
|
|
301 |
Colloquial |
her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır |
behind every successful man there is a woman expr.
|
|
302 |
Colloquial |
birinin en başarılı döneminde |
in somebody’s day/time expr.
|
|
303 |
Colloquial |
başarılı oldu mu? |
any luck? expr.
|
|
304 |
Colloquial |
giderek başarılı olan |
on the up and up expr.
|
|
305 |
Colloquial |
(biri) hiç bu kadar başarılı, muvaffak olmamıştı |
(one) (has) never had it so good expr.
|
|
306 |
Colloquial |
hiç bu kadar başarılı, muvaffak olmamıştı |
(have) never had it so good expr.
|
|
307 |
Colloquial |
(biri) bir türlü başarılı olamıyor/başaramıyor |
(one) can't win for losing expr.
|
|
308 |
Colloquial |
(biri) bir türlü başarılı olamıyor/başaramıyor |
(one) can't win for trying expr.
|
|
309 |
Colloquial |
her zaman başarılı olamazsın |
(you) can't win them all expr.
|
|
310 |
Colloquial |
her zaman kazanacaksın/başarılı olacaksın diye bir şey yok |
(you) can't win them all expr.
|
|
311 |
Colloquial |
başarılı olmak da var başarısız olmak da |
(you) win a few, (you) lose a few expr.
|
|
312 |
Colloquial |
her zaman başarılı olamamak |
can't win em all expr.
|
|
313 |
Colloquial |
her zaman başarılı olunmaz |
can't win them all expr.
|
|
314 |
Colloquial |
her zaman başarılı olunmaz |
can't win 'em all expr.
|
|
315 |
Colloquial |
başarılı olmadı |
dnq (did not qualify) expr.
|
|
316 |
Colloquial |
çok başarılı sayılmazsın |
don't quit the day job expr.
|
|
317 |
Colloquial |
güzel/iyi/başarılı zamanlar sona erdi |
the party is over expr.
|
|
318 |
Colloquial |
coşkulu/başarılı günler sona erdi |
the party is over expr.
|
|
319 |
Colloquial |
güzel/iyi/başarılı zamanlar sona erdi |
the party's over expr.
|
|
320 |
Colloquial |
coşkulu/başarılı günler sona erdi |
the party's over expr.
|
|
321 |
Colloquial |
başarılı olsa da olmasa da |
win or lose expr.
|
|
322 |
Colloquial |
çok başarılı |
world at (one's) feet expr.
|
|
323 |
Colloquial |
her zaman başarılı olamazsın |
wsls (win some, lose some) expr.
|
|
324 |
Colloquial |
başarılı bir şekilde (yaptı/yaptılar) |
(he/she/they) ate expr.
|
|
Idioms |
|
325 |
Idioms |
içinde bulunduğu her alanı çok başarılı kılma yeteneği |
the midas touch n.
|
|
326 |
Idioms |
başarılı olacağı kesin olan |
good bet n.
|
|
327 |
Idioms |
son derece yetenekli/kabiliyetli/nüfuzlu ve başarılı kişi/grup ya da işletme |
big hitter n.
|
|
328 |
Idioms |
önemli/başarılı/nüfuzlu kimse |
big white chief n.
|
|
329 |
Idioms |
bir iş kolunda çok başarılı olan/önde gelen ve nüfuzlu kişi/şirket ya da kuruluş |
big-time operator n.
|
|
330 |
Idioms |
bir iş kolunda çok başarılı olan/önde gelen ve nüfuzlu kişi/şirket ya da kuruluş |
bto (big time operator) n.
|
|
331 |
Idioms |
(daha) başarılı/iyi/uygun olacağı kesin olan şey |
a better bet n.
|
|
332 |
Idioms |
(daha) başarılı/iyi/uygun olacağı kesin olan şey |
better bet n.
|
|
333 |
Idioms |
(daha) başarılı/iyi/uygun olacağı kesin olan şey |
a safer bet n.
|
|
334 |
Idioms |
(en) başarılı/iyi/uygun olacağı kesin olan şey |
safest bet n.
|
|
335 |
Idioms |
(en) başarılı/iyi/uygun olacağı kesin olan şey |
best bet n.
|
|
336 |
Idioms |
beklenen kadar başarılı olmayan müessese |
problem child n.
|
|
337 |
Idioms |
birçok alanda başarılı olan kadın |
a woman for all seasons n.
|
|
338 |
Idioms |
başarılı bir çalışma/eser |
a bang up job n.
|
|
339 |
Idioms |
bir gruptaki en güçlü ya da en başarılı kişi |
king of the hill (us) n.
|
|
340 |
Idioms |
bir gruptaki en güçlü ya da en başarılı kişi |
king of the castle (brit) n.
|
|
341 |
Idioms |
her alanda başarılı |
an all-rounder n.
|
|
342 |
Idioms |
her alanda başarılı kimse |
an all-rounder n.
|
|
343 |
Idioms |
işinde başarılı olup hızla yükselen/zengin olan kimse |
a high-flyer n.
|
|
344 |
Idioms |
işinde başarılı olup hızla yükselen/zengin olan kimse |
a high-flier n.
|
|
345 |
Idioms |
kişinin hayatında en mutlu/başarılı olduğu zaman/dönem |
one's finest hour n.
|
|
346 |
Idioms |
ilk başarılı darbe |
first blood n.
|
|
347 |
Idioms |
küçük bahislerle oynayan ve olduğundan daha başarılı görünmeye çalışan kumarbaz |
tinhorn gambler n.
|
|
348 |
Idioms |
birçok alanda başarılı olan kimse |
a man for all seasons n.
|
|
349 |
Idioms |
eskiden başarılı olup artık başarılı olmayan kurum vb. |
fallen angel n.
|
|
350 |
Idioms |
elini attığı her şeyde başarılı olma yeteneği |
golden touch n.
|
|
351 |
Idioms |
başarılı gelişme/ilerleme |
inroad n.
|
|
352 |
Idioms |
akademik hayatında başarılı kimse |
pencil neck n.
|
|
353 |
Idioms |
her alanda başarılı kimse |
an admirable crichton n.
|
|
354 |
Idioms |
her türlü girişiminde başarılı olan kimse |
an admirable crichton n.
|
|
355 |
Idioms |
neye elini atsa başaran/başarılı olan kimse |
an admirable crichton n.
|
|
356 |
Idioms |
bir alanda deneyimli ve başarılı kimse |
elder statesman n.
|
|
357 |
Idioms |
başarılı kimse |
a class act n.
|
|
358 |
Idioms |
başarılı bir iş hayatı |
a good innings [uk/australia] n.
|
|
359 |
Idioms |
başarılı/şanslı/talihli bir dönem |
a hot hand n.
|
|
360 |
Idioms |
başarılı/şanslı/talihli bir süreç |
a hot hand n.
|
|
361 |
Idioms |
başarılı olması çok zor ama denemeye değer bir hamle |
a long shot n.
|
|
362 |
Idioms |
tek bir alanda uzman/başarılı olan kimse, grup, şey |
a one-trick pony [us] n.
|
|
363 |
Idioms |
tek bir alanda uzman/başarılı olan kimse, grup, şey |
one-trick horse [us] n.
|
|
364 |
Idioms |
insanları yönetme konusunda başarılı kimse |
a smooth operator n.
|
|
365 |
Idioms |
istediğini yaptırma konusunda başarılı kimse |
a smooth operator n.
|
|
366 |
Idioms |
insanları zekice manipüle ederek/yönlendirerek/ikna ederek başarılı olan kimse |
a smooth operator n.
|
|
367 |
Idioms |
genç yaşta çok başarılı kimse |
a whizz-kid n.
|
|
368 |
Idioms |
genç yaşta çok başarılı kimse |
a whiz-kid n.
|
|
369 |
Idioms |
(bir şeyde) çok başarılı kimse |
an ace n.
|
|
370 |
Idioms |
(bir şeyde) çok başarılı kimse |
an ace n.
|
|
371 |
Idioms |
bir şeye popüler/başarılı olunca katılan kimse |
bandwagon fan n.
|
|
372 |
Idioms |
bir şeyi popüler/başarılı olunca destekleyen kimse |
bandwagon fan n.
|
|
373 |
Idioms |
başarılı olay/etkinlik |
barnburner n.
|
|
374 |
Idioms |
başarılı davranış/hareket |
class act n.
|
|
375 |
Idioms |
seçimde başarılı olmak için saflarını birleştiren iki veya daha fazla siyasetçi |
dream ticket n.
|
|
376 |
Idioms |
bir gecede başarılı olmuş kimse |
overnight success n.
|
|
377 |
Idioms |
geceden sabaha ünlü/başarılı olmuş kişi |
overnight success n.
|
|
378 |
Idioms |
başarılı kimse |
the crest of a wave n.
|
|
379 |
Idioms |
başarılı bir seviyeye gelmiş kimse |
the crest of a wave n.
|
|
380 |
Idioms |
bir şeyin en iyi/başarılı dönemi |
the golden age of something n.
|
|
381 |
Idioms |
hayatında en mutlu/başarılı olduğu zaman/dönem |
your finest hour n.
|
|
382 |
Idioms |
erkenden başarılı olup önemli bir sonuç getirmeyen kariyer |
flash in the pan n.
|
|
383 |
Idioms |
yarı yarıya başarılı olmak |
bat five hundred v.
|
|
384 |
Idioms |
çok başarılı/karlı olmak |
be a roaring success v.
|
|
385 |
Idioms |
herhangi bir hilede başarılı olmak |
come it v.
|
|
386 |
Idioms |
kendi çabalarıyla başarılı olmak |
make one's way v.
|
|
387 |
Idioms |
(bilardoda) başarılı vuruş yapmak |
mark a point v.
|
|
388 |
Idioms |
başarılı olmak |
come off with flying colors v.
|
|
389 |
Idioms |
bir şeyi daha az keyifli/başarılı ya da önemli hale getirmek |
throw a wet blanket over (something) v.
|
|
390 |
Idioms |
bir şeyi daha az keyifli/başarılı ya da önemli hale getirmek |
throw a wet blanket over something v.
|
|
391 |
Idioms |
(birinden) bin kat daha/bin kez daha (iyi, güçlü, başarılı) olmak |
be twice the man/woman that (someone) is v.
|
|
392 |
Idioms |
(birinden) bin kat daha (iyi, güçlü, başarılı) olmak |
be twice the man or woman that someone is v.
|
|
393 |
Idioms |
kendisinden beklendiği kadar başarılı olamamak |
hit below (one's) weight v.
|
|
394 |
Idioms |
kendisinden beklendiği kadar başarılı olamamak |
punch below (one's) weight v.
|
|
395 |
Idioms |
(bir şeyde birinden) daha başarılı olmak |
make a better fist of (something) v.
|
|
396 |
Idioms |
başarılı olmak |
do well for yourself v.
|
|
397 |
Idioms |
başarılı olmak |
come off with flying colors v.
|
|
398 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
come off with flying colors v.
|
|
399 |
Idioms |
başarılı olmak |
come through with flying colors v.
|
|
400 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
come through with flying colors v.
|
|
401 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
come to (one's) kingdom v.
|
|
402 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
come into (one's) kingdom v.
|
|
403 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
come into (or to) your kingdom v.
|
|
404 |
Idioms |
başarılı olmayı beklemek/ummak |
wait for (one's) boat to come in v.
|
|
405 |
Idioms |
başarılı olmayı beklemek/ummak |
wait for (one's) ship to come in v.
|
|
406 |
Idioms |
önceye daha başarılı olmak |
get on in the company v.
|
|
407 |
Idioms |
belli bir faaliyette başarılı olmak |
cook on the front burner v.
|
|
408 |
Idioms |
başarılı olmak |
make the big time v.
|
|
409 |
Idioms |
başarılı performans göstermek |
bring the house down v.
|
|
410 |
Idioms |
başarılı çıkış yapmak |
get off the ground v.
|
|
411 |
Idioms |
başarılı olmak |
be on the up-and-up v.
|
|
412 |
Idioms |
başarılı oyun çıkartmak |
bring the house down v.
|
|
413 |
Idioms |
başarılı olmak |
have a good run v.
|
|
414 |
Idioms |
başarılı olmak |
make something of your life v.
|
|
415 |
Idioms |
beklenmedik bir işte başarılı olmak |
turn up trumps v.
|
|
416 |
Idioms |
başarılı olmak |
hit a home run v.
|
|
417 |
Idioms |
başarılı bir iş hayatı geçirmek |
have had a good innings v.
|
|
418 |
Idioms |
başarılı olmak |
make it good v.
|
|
419 |
Idioms |
başarılı bir girişime/işe dahil olmak |
get in on the act v.
|
|
420 |
Idioms |
başarılı sonuca ulaşmak |
bear fruit v.
|
|
421 |
Idioms |
bir şeyde başarılı olmak |
bring home the bacon v.
|
|
422 |
Idioms |
başarılı olmak |
have a great run v.
|
|
423 |
Idioms |
başarılı olmak |
pay off v.
|
|
424 |
Idioms |
beklenmedik bir işte başarılı olmak |
come up trumps v.
|
|
425 |
Idioms |
beklentilerin ötesinde başarılı olmak |
pull through with flying colors v.
|
|
426 |
Idioms |
başarılı olmak |
make something of yourself v.
|
|
427 |
Idioms |
başarılı olmak |
go places v.
|
|
428 |
Idioms |
çok başarılı bir dönem yaşamak |
be on the crest of a wave v.
|
|
429 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
be batting a thousand v.
|
|
430 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
go a bomb v.
|
|
431 |
Idioms |
çok mutlu/başarılı/güzel olmak |
be in all somebody's glory v.
|
|
432 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
be riding high v.
|
|
433 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
have the world at one’s feet v.
|
|
434 |
Idioms |
diğerlerinden daha başarılı olmak |
come out smelling like a rose v.
|
|
435 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
ride high v.
|
|
436 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
go great guns v.
|
|
437 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
be flying high v.
|
|
438 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
bat a thousand v.
|
|
439 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
be on a tear v.
|
|
440 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
make it to the top v.
|
|
441 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
make it to the top v.
|
|
442 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
go like a bomb v.
|
|
443 |
Idioms |
hayatta başarılı olmak |
get on in the world v.
|
|
444 |
Idioms |
gençliği/dinamizmi/hayatının başarılı/güçlü dönemi geride kalmış olmak |
past someone's prime v.
|
|
445 |
Idioms |
hayatta başarılı olmak |
rise in the world v.
|
|
446 |
Idioms |
iyi/olumlu/başarılı göstermek |
make someone look good v.
|
|
447 |
Idioms |
mutlu ve başarılı bir konumda olmak |
has the world by the tail with a downhill drag v.
|
|
448 |
Idioms |
öğretmen olarak başarılı olmak |
make good as a teacher v.
|
|
449 |
Idioms |
mutlu ve başarılı bir konumda olmak |
has the world by the tail v.
|
|
450 |
Idioms |
satış/güç/oy elde ederek başarılı olmaya başlamak |
make inroads on v.
|
|
451 |
Idioms |
tam anlamıyla başarılı olmak |
hit the bull's eye v.
|
|
452 |
Idioms |
(yarışma) başarılı olmak |
win the day v.
|
|
453 |
Idioms |
(hayatta) (kendi başına) başarılı olmak/başarmak |
make one's way in the world v.
|
|
454 |
Idioms |
(sporda vb) olağanüstü başarılı olmak |
excel at v.
|
|
455 |
Idioms |
(yarışma) başarılı olmak |
carry the day v.
|
|
456 |
Idioms |
(başarılı bir aktivitenin) en başarılısı veya başarısızı olmak |
take the cake v.
|
|
457 |
Idioms |
(çok) başarılı olmak |
somebody will go a long way v.
|
|
458 |
Idioms |
çok başarılı olup, halkın ilgisine mazhar olmak |
create a splash v.
|
|
459 |
Idioms |
en parlak/başarılı döneminde bir engelle karşılaşmak |
cut (one) down in (one's) prime v.
|
|
460 |
Idioms |
en parlak/başarılı dönemi yarıda kalmak |
cut (one) down in (one's) prime v.
|
|
461 |
Idioms |
birinin en parlak/başarılı dönemini birden yarıda kesmek |
cut someone off in their prime v.
|
|
462 |
Idioms |
birinin en parlak/başarılı dönemini birden yarıda kesmek |
cut someone down in their prime v.
|
|
463 |
Idioms |
başarılı olup çok para kazanmak |
make a packet v.
|
|
464 |
Idioms |
meşhur/başarılı olma hayalleri kurmak |
have stardust in (one's) eyes v.
|
|
465 |
Idioms |
ünlülere/başarılı kişilere özenmek |
have stardust in (one's) eyes v.
|
|
466 |
Idioms |
(bir şeyi) başarılı bir noktada bırakmak/bitirmek |
finish (something) on a high note v.
|
|
467 |
Idioms |
(birinden/bir şeyden) daha başarılı bir konuma gelmek |
pull in front (of someone or something) v.
|
|
468 |
Idioms |
(birinin) yaptığı iyi/başarılı bir iş nedeniyle kendisine harcanan parayı hak etmek |
earn (one's) corn [uk] v.
|
|
469 |
Idioms |
(birinin) yaptığı iyi/başarılı bir iş nedeniyle kendisine harcanan parayı hak etmek |
earn your corn [uk] v.
|
|
470 |
Idioms |
her işinde başarılı olmak |
bat a thousand v.
|
|
471 |
Idioms |
girdiği işlerin yarısında başarılı olmak |
bat five hundred [us] v.
|
|
472 |
Idioms |
başarılı bir şekilde ilerlemek |
go gangbusters [us] v.
|
|
473 |
Idioms |
daha başarılı olmak |
go up in the world v.
|
|
474 |
Idioms |
daha çok başarılı olmak |
come up in the world v.
|
|
475 |
Idioms |
daha az başarılı olmak |
go down in the world v.
|
|
476 |
Idioms |
kuralları başkalarının başarılı olmasına engel olacak şekilde değiştirmek |
move the goal line [uk] v.
|
|
477 |
Idioms |
başarılı olmak |
have it going on v.
|
|
478 |
Idioms |
elini attığı her işte başarılı olma yeteneği olmak |
have (the) golden touch v.
|
|
479 |
Idioms |
başarılı bir dönemde olmak |
be in the groove v.
|
|
480 |
Idioms |
başarılı bir dönemde olmak |
be in the groove v.
|
|
481 |
Idioms |
başarılı bir dönemde olmak |
be in a groove v.
|
|
482 |
Idioms |
gittikçe başarılı olmak |
make ground v.
|
|
483 |
Idioms |
bir alanda başarılı/ünlü olmak |
take the high ground v.
|
|
484 |
Idioms |
hayatta daha başarılı olmak |
have one's act together v.
|
|
485 |
Idioms |
hayatta başarılı olmanın sırrını bulmak |
have the right idea v.
|
|
486 |
Idioms |
artık başarılı biri olmamak |
have passed your sell-by date [uk] v.
|
|
487 |
Idioms |
(bir şeyi) en başarılı noktada bırakmak |
leave (something) on a high note v.
|
|
488 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
take home the bacon v.
|
|
489 |
Idioms |
başarılı olma şansına sahip |
into the reckoning v.
|
|
490 |
Idioms |
bir şeyde başarılı olmak |
make inroads into something v.
|
|
491 |
Idioms |
bir şeyi başlatmakta başarılı olmak |
make inroads into something v.
|
|
492 |
Idioms |
başarılı olmak |
make inroads into v.
|
|
493 |
Idioms |
ünlü ve başarılı olmak |
make it v.
|
|
494 |
Idioms |
kendinden daha başarılı, zeki ve güzel olduğu düşünülen biriyle |
hit above (one's) weight v.
|
|
495 |
Idioms |
başkasının başarılı girişimine dahil olmak |
be in on the act v.
|
|
496 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
not look back v.
|
|
497 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
never look back v.
|
|
498 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) zararına olacak şekilde başarılı olmak |
gain ground on (someone or something) v.
|
|
499 |
Idioms |
eski istatistiklere/deneyimlere bakarak ilerleyip başarılı olma şansını artırmaya çalışmak |
play the percentages v.
|
|
500 |
Idioms |
eski istatistiklere/deneyimlere bakarak hareket edip başarılı olma şansını yükseltmeye çalışmak |
play the percentages v.
|
|