|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
biriktirmek |
accumulate v.
|
|
Even during the last two years, when times were good, we have accumulated a delivery gap.
İyi geçen son iki yılda bile teslimat açığımız birikti.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
biriktirmek |
save v.
|
|
I'm saving as much as I can.
Elimden geldiği kadar çok biriktiriyorum.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
biriktirmek |
collect v.
|
|
He collected coffee cups.
Kahve fincanı biriktirirdi.
More Sentences
|
General |
|
4 |
General |
biriktirmek |
hoard v.
|
|
A miser hoards money not because he is prudent but because he is greedy.
Bir cimri ihtiyatlı olduğu için değil, açgözlü olduğu için para biriktirir.
More Sentences
|
5 |
General |
biriktirmek |
lay by v.
|
|
You should lay by something against a rainy day.
Zor günler için bir şeyler biriktirmelisiniz.
More Sentences
|
6 |
General |
biriktirmek |
put away v.
|
|
Tom can put away more money, tax-deferred, for retirement.
Tom emeklilik için vergisi ertelenmiş daha fazla para biriktirebilir.
More Sentences
|
7 |
General |
biriktirmek |
put aside v.
|
|
She puts aside a lot of money.
O, çok para biriktirir.
More Sentences
|
8 |
General |
biriktirmek |
set by v.
|
|
Mary is setting by money to go to Japan.
Mary, Japonya'ya gitmek için para biriktiriyor.
More Sentences
|
9 |
General |
biriktirmek |
amass v.
|
|
That is why it is crucial to amass local experience.
Bu nedenle yerel deneyim biriktirmek çok önemlidir.
More Sentences
|
10 |
General |
biriktirmek |
save up v.
|
|
Tom saved up three hundred dollars.
Tom 300 dolar biriktirdi.
More Sentences
|
11 |
General |
biriktirmek |
accrue v.
|
|
The interest on his bank account accrued over the years.
Banka hesabındaki faiz yıllar içinde birikti.
More Sentences
|
12 |
General |
biriktirmek |
save v.
|
|
I'm saving as much as I can.
Elimden geldiği kadar çok biriktiriyorum.
More Sentences
|
13 |
General |
biriktirmek |
collect v.
|
|
He collected coffee cups.
Kahve fincanı biriktirirdi.
More Sentences
|
14 |
General |
biriktirmek |
store v.
|
|
In autumn some animals store food for the winter.
Sonbaharda bazı hayvanlar kış için yiyecek biriktirirler.
More Sentences
|
15 |
General |
biriktirmek |
build up v.
|
|
Mr Ala has built up a wealth of experience in very difficult circumstances.
Sayın Ala çok zor koşullarda zengin bir deneyim biriktirmiştir.
More Sentences
|
Technical |
|
16 |
Technical |
biriktirmek |
store v.
|
|
In autumn some animals store food for the winter.
Sonbaharda bazı hayvanlar kış için yiyecek biriktirirler.
More Sentences
|
17 |
Technical |
biriktirmek |
collect v.
|
|
He collected coffee cups.
Kahve fincanı biriktirirdi.
More Sentences
|
Computer |
|
18 |
Computer |
biriktirmek |
accumulate v.
|
|
Even during the last two years, when times were good, we have accumulated a delivery gap.
İyi geçen son iki yılda bile teslimat açığımız birikti.
More Sentences
|
Informatics |
|
19 |
Informatics |
biriktirmek |
accumulate v.
|
|
Even during the last two years, when times were good, we have accumulated a delivery gap.
İyi geçen son iki yılda bile teslimat açığımız birikti.
More Sentences
|
General |
|
20 |
General |
biriktirmek |
keep back v.
|
|
|
21 |
General |
biriktirmek |
cumulate v.
|
|
22 |
General |
biriktirmek |
roll up v.
|
|
23 |
General |
biriktirmek |
hive v.
|
|
24 |
General |
biriktirmek |
setaside v.
|
|
25 |
General |
biriktirmek |
set apart v.
|
|
26 |
General |
biriktirmek |
salt v.
|
|
27 |
General |
biriktirmek |
lay aside v.
|
|
28 |
General |
biriktirmek |
treasure v.
|
|
29 |
General |
biriktirmek |
collect in v.
|
|
30 |
General |
biriktirmek |
gather v.
|
|
31 |
General |
biriktirmek |
lay up v.
|
|
32 |
General |
biriktirmek |
drift v.
|
|
33 |
General |
biriktirmek |
lay in v.
|
|
34 |
General |
biriktirmek |
gather up v.
|
|
35 |
General |
biriktirmek |
put by v.
|
|
36 |
General |
biriktirmek |
pile up v.
|
|
37 |
General |
biriktirmek |
get together v.
|
|
38 |
General |
biriktirmek |
garner v.
|
|
39 |
General |
biriktirmek |
treasure up v.
|
|
40 |
General |
biriktirmek |
put something aside v.
|
|
|
41 |
General |
biriktirmek |
store up v.
|
|
42 |
General |
biriktirmek |
accrew v.
|
|
43 |
General |
biriktirmek |
rake (up) v.
|
|
44 |
General |
biriktirmek |
bank v.
|
|
45 |
General |
biriktirmek |
upheap v.
|
|
46 |
General |
biriktirmek |
uphoard v.
|
|
47 |
General |
biriktirmek |
uphoord [obsolete] v.
|
|
48 |
General |
biriktirmek |
uplay v.
|
|
49 |
General |
biriktirmek |
lay up v.
|
|
50 |
General |
biriktirmek |
desk v.
|
|
51 |
General |
biriktirmek |
uppile v.
|
|
52 |
General |
biriktirmek |
intreasure [obsolete] v.
|
|
Phrasals |
|
53 |
Phrasals |
biriktirmek |
build something up v.
|
|
54 |
Phrasals |
biriktirmek |
put by v.
|
|
55 |
Phrasals |
biriktirmek |
pool up v.
|
|
56 |
Phrasals |
biriktirmek |
pick up v.
|
|
57 |
Phrasals |
biriktirmek |
bank up v.
|
|
Idioms |
|
58 |
Idioms |
biriktirmek |
put something by v.
|
|
59 |
Idioms |
biriktirmek |
lay something by v.
|
|
Technical |
|
60 |
Technical |
biriktirmek |
pile up v.
|
|
61 |
Technical |
biriktirmek |
pile v.
|
|
Slang |
|
62 |
Slang |
biriktirmek |
sock away v.
|
|
|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
(para) biriktirmek |
save v.
|
|
He lives hand to mouth and never saves a cent.
Kıt kanaat geçiniyor ve bir kuruş bile biriktirmiyor.
More Sentences
|
General |
|
2 |
General |
para biriktirmek |
save money v.
|
|
In a guaranteed benefit system, contributors save money which they will receive in their retirement.
Garantili bir yardım sisteminde, katılımcılar emekliliklerinde alacakları parayı biriktirirler.
More Sentences
|
3 |
General |
para biriktirmek |
save up v.
|
|
He's saving up to go to university.
Üniversiteye gitmek için para biriktiriyor.
More Sentences
|
4 |
General |
para biriktirmek |
save for v.
|
|
How are you saving for retirement?
Emeklilik için nasıl para biriktiriyorsun?
More Sentences
|
5 |
General |
(para) biriktirmek |
save v.
|
|
He lives hand to mouth and never saves a cent.
Kıt kanaat geçiniyor ve bir kuruş bile biriktirmiyor.
More Sentences
|
6 |
General |
para biriktirmek |
save v.
|
|
She saved some money for a rainy day.
Kötü günler için biraz para biriktirdi.
More Sentences
|
Phrasals |
|
7 |
Phrasals |
(bir şey) için para biriktirmek |
save for (something) v.
|
|
His parents are saving for his college education.
Onun ebeveynleri onun üniversite eğitimi için para biriktiriyor.
More Sentences
|
General |
|
8 |
General |
çok miktarda biriktirmek |
stockpile v.
|
|
9 |
General |
para biriktirmek |
put by v.
|
|
10 |
General |
zar zor biriktirmek |
scratch together v.
|
|
11 |
General |
biriktirmek (para) |
salt away v.
|
|
12 |
General |
zar zor para biriktirmek |
scratch together v.
|
|
13 |
General |
para biriktirmek |
salt away v.
|
|
14 |
General |
biriktirmek (para) |
salt down v.
|
|
15 |
General |
kupon biriktirmek |
collect coupons v.
|
|
16 |
General |
para biriktirmek |
save money up v.
|
|
17 |
General |
bir şey için para biriktirmek |
save money for something v.
|
|
18 |
General |
(bir sıvıyı) boru yardımı ile biriktirmek veya dağıtmak |
manifold v.
|
|
|
19 |
General |
mineralleri biriktirmek |
mineralise v.
|
|
20 |
General |
mineral biriktirmek |
mineralogize v.
|
|
21 |
General |
mineral biriktirmek |
mineralogise v.
|
|
22 |
General |
belirli bir alanda biriktirmek |
localize v.
|
|
23 |
General |
belirli bir alanda biriktirmek |
localise v.
|
|
24 |
General |
tabakalar halinde biriktirmek |
dess [dialect] [uk] v.
|
|
25 |
General |
tabakalar halinde biriktirmek |
dass [dialect] [uk] v.
|
|
26 |
General |
borç biriktirmek |
run up v.
|
|
27 |
General |
anı biriktirmek |
make memories v.
|
|
28 |
General |
çizgi roman biriktirmek |
collect comics v.
|
|
29 |
General |
azar azar para biriktirmek |
scrape v.
|
|
30 |
General |
kese içinde iltihap biriktirmek |
pocket v.
|
|
31 |
General |
para biriktirmek |
get ahead v.
|
|
Phrasals |
|
32 |
Phrasals |
sonrası için tutmak/saklamak/biriktirmek |
place aside v.
|
|
33 |
Phrasals |
bir şey için para biriktirmek |
save up for something v.
|
|
34 |
Phrasals |
(bir şey almak/belli bir amaç/hedef için) para biriktirmek |
save money toward something v.
|
|
35 |
Phrasals |
bir havuzda biriktirmek |
pool up v.
|
|
36 |
Phrasals |
ortak bir şekilde biriktirmek |
pool up v.
|
|
37 |
Phrasals |
birlikte biriktirmek |
pool up v.
|
|
38 |
Phrasals |
ortak olarak biriktirmek |
pool up v.
|
|
39 |
Phrasals |
(bir şeyin) altında biriktirmek |
keep under (something) v.
|
|
40 |
Phrasals |
bir kenarda biriktirmek/saklamak |
lay aside v.
|
|
41 |
Phrasals |
büyük miktarda bir şey biriktirmek/toplamak |
log up v.
|
|
42 |
Phrasals |
borç biriktirmek |
run something up v.
|
|
43 |
Phrasals |
bir şeyi bir şeyde/yerde biriktirmek |
heap something with something v.
|
|
44 |
Phrasals |
bir şeyi biriktirmek/toplamak |
heap something up v.
|
|
45 |
Phrasals |
(bir şey) almak için para biriktirmek |
save for (something) v.
|
|
46 |
Phrasals |
(bir şey) için para biriktirmek |
save toward (something) v.
|
|
47 |
Phrasals |
(bir şey) almak için para biriktirmek |
save toward (something) v.
|
|
48 |
Phrasals |
(bir şey için bir şey) biriktirmek |
set (something) apart (for something) v.
|
|
Colloquial |
|
49 |
Colloquial |
su biriktirmek |
collect water v.
|
|
Idioms |
|
50 |
Idioms |
birikim yapmak/para biriktirmek/köşeye üç beş kuruş atmak |
build a nest egg v.
|
|
51 |
Idioms |
eline geçen parayı kullanmadan önce bir kısmını ayırmak/biriktirmek |
pay yourself first v.
|
|
52 |
Idioms |
ilerisi için saklamak/biriktirmek |
lay something by v.
|
|
53 |
Idioms |
ilerisi için saklamak/biriktirmek |
put something by v.
|
|
54 |
Idioms |
(biri/bir şey) için para biriktirmek |
raise money for (someone or something) v.
|
|
55 |
Idioms |
(bir şey yapmak) için para biriktirmek |
raise money to (do something) v.
|
|
56 |
Idioms |
(bir şey) için para biriktirmek |
save money up (for something) v.
|
|
57 |
Idioms |
(bir şey) almak için para biriktirmek |
save money up (for something) v.
|
|
Trade/Economic |
|
58 |
Trade/Economic |
tahvil ihraç ederek biriktirmek |
bond v.
|
|
59 |
Trade/Economic |
(ödeme, hesap, fatura) biriktirmek |
run v.
|
|
Technical |
|
60 |
Technical |
(küvette, teknede) suyu biriktirmek için kullanılan çıkarılabilir tapa |
drainplug n.
|
|
61 |
Technical |
sıvı, gaz gibi bir maddeyi bir yüzey üzerinde yoğuşum şeklinde biriktirmek |
adsorb v.
|
|
62 |
Technical |
(metalize filmi) elektrik boşalımı ile biriktirmek |
sputter v.
|
|
Construction |
|
63 |
Construction |
su tutmak ve biriktirmek için bir ırmak veya suyoluna çekilen yapay set |
dam n.
|
|
Marine |
|
64 |
Marine |
bağlama kazığından akan veya loca deliklerinden içeriye gelen suyu biriktirmek için geminin pruva kısmına inşa edilmiş havuz benzeri yapı |
manger n.
|
|
Medical |
|
65 |
Medical |
(kan) biriktirmek |
pool v.
|
|
History |
|
66 |
History |
eski roma mezarlarında bulunan, insanların gözyaşlarını biriktirmek için kullandığı düşünülen ufak şişeler |
lachrimatory n.
|
|
67 |
History |
eski roma mezarlarında bulunan, insanların gözyaşlarını biriktirmek için kullandığı düşünülen ufak şişeler |
lacrymatory n.
|
|
68 |
History |
eski roma mezarlarında bulunan, insanların gözyaşlarını biriktirmek için kullandığı düşünülen ufak şişeler |
lachrymatory n.
|
|
69 |
History |
eski roma mezarlarında bulunan, insanların gözyaşlarını biriktirmek için kullandığı düşünülen ufak şişeler |
lachrymal n.
|
|
70 |
History |
eski roma mezarlarında bulunan, insanların gözyaşlarını biriktirmek için kullandığı düşünülen ufak şişeler |
lachrymatory n.
|
|
71 |
History |
eski roma mezarlarında bulunan, insanların gözyaşlarını biriktirmek için kullandığı düşünülen ufak şişeler |
lacrymal n.
|
|
Geology |
|
72 |
Geology |
çökelme malzemesi biriktirmek |
illuviate v.
|
|
Slang |
|
73 |
Slang |
para biriktirmek |
salt away (money) v.
|
|