English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | debatable adj. | tartışılabilir | ||
It's not a debatable issue. Bu tartışılabilir bir konu değil. More Sentences |
||||
General | debatable adj. | çekişmeli | ||
General | debatable adj. | pazarlığa açık | ||
General | debatable adj. | kuşkulu | ||
General | debatable adj. | şüpheli | ||
General | debatable adj. | kuşku uyandıran | ||
General | debatable adj. | soruşturulabilir | ||
Politics | ||||
Politics | debatable adj. | (toprak parçası) iki taraf arasında ihtilaf halinde olan |
English | Turkish | |
---|---|---|
General | ||
General | debatable time n. | tartışılabilir zaman |
General | debatable issue n. | tartışmaya açık konu |
General | become debatable v. | tartışılır hale gelmek |
General | be debatable v. | su götürür olmak |
General | be debatable v. | şüpheli olmak |
General | be debatable v. | farklı yorumlara açık olmak |
Computer | ||
Computer | debatable time n. | tartışılabilir zaman |
Geography | ||
Geography | the debatable land n. | hem ingiltere, hem de iskoçya tarafından hak iddia edilen, esk ve sark arasındaki arazi |