eksiklik

Meanings of "eksiklik" in English Turkish Dictionary : 87 result(s)

	Category	Turkish	English
Common Usage
1	Common Usage	eksiklik	deficiency n.
The doctor said I had a vitamin deficiency. Doktor bende vitamin eksikliği olduğunu söyledi. More Sentences
2	Common Usage	eksiklik	lack n.
Her lack of experience didn't stop her from applying for the job. Tecrübe eksikliği işe başvurmasına engel değildi. More Sentences
General
3	General	eksiklik	void n.
Their interactive show filled a void in the performance scene. İnteraktif gösterileri performans sahnesinde bir eksikliği dolduruyordu. More Sentences
4	General	eksiklik	deficit n.
Their information deficit would increase. Bilgi eksiklikleri artacaktır. More Sentences
5	General	eksiklik	failing n.
That itself is something of a failing in the Convention treaty. Bu bile Konvansiyon anlaşmasında bir eksikliktir. More Sentences
6	General	eksiklik	shortcoming n.
The reasons for this shortcoming are varied in origin and responsibility for it lies in different places. Bu eksikliğin nedenleri çeşitlidir ve sorumluluk farklı yerlerde yatmaktadır. More Sentences
7	General	eksiklik	failure n.
We found the failure of the experiment at the last moment. Deneyin eksikliğini son anda fark ettik. More Sentences
8	General	eksiklik	omission n.
To try to do so would inevitably lead to omissions. Bunu yapmaya çalışmak kaçınılmaz olarak eksikliklere yol açacaktır. More Sentences
9	General	eksiklik	gap n.
In particular, I would urge that close attention be paid to those areas where resource gaps have been identified. Özellikle, kaynak eksikliklerinin tespit edildiği alanlara yakın ilgi gösterilmesi konusunda ısrar ediyorum. More Sentences
10	General	eksiklik	deficiency n.
The second deficiency led to our naturally wanting a ban on the use of CMR products in cosmetics. İkinci eksiklik, doğal olarak CMR ürünlerinin kozmetikte kullanımının yasaklanmasını istememize yol açmıştır. More Sentences
11	General	eksiklik	defect n.
Instead, my criticism applies more to what is not included and to the defects in the current legislation. Ancak benim eleştirim daha ziyade mevcut mevzuatta yer almayan hususlara ve eksikliklere yöneliktir. More Sentences
12	General	eksiklik	shortage n.
However, the serious shortage of donors means that many patients still die unnecessarily. Ancak donör sayısındaki ciddi eksiklik, birçok hastanın hala gereksiz yere öldüğü anlamına gelmektedir. More Sentences
13	General	eksiklik	lack n.
There is a severe lack of effective medicines in developing countries. Gelişmekte olan ülkelerde ciddi bir etkili ilaç eksikliği söz konusudur. More Sentences
14	General	eksiklik	flaw n.
Moreover, there are still flaws in the system. Bununla birlikte sistemde hala eksiklikler bulunmaktadır. More Sentences
Trade/Economic
15	Trade/Economic	eksiklik	shortage n.
So far we have been incapable of responding to the long-term needs or shortages. Şimdiye kadar uzun vadeli ihtiyaçlara veya eksikliklere cevap vermekte yetersiz kaldık. More Sentences
Law
16	Law	eksiklik	deficit n.
The proposals on lifelong learning are an emerging response to this deficit, but only an emerging one. Yaşam boyu öğrenmeye ilişkin öneriler bu eksikliğe yönelik yeni bir yanıttır, ancak sadece yeni bir yanıttır. More Sentences
17	Law	eksiklik	deficiency n.
In the discussion on the topic of democratic deficiency in Europe, transparency is one of the crucial concepts. Avrupa'da demokratik eksiklik konusundaki tartışmalarda şeffaflık en önemli kavramlardan biridir. More Sentences
Technical
18	Technical	eksiklik	lack n.
Never has the lack of an unambiguous, united voice been felt so much as in this tragic situation. Kesin ve tek bir sesin eksikliği hiçbir zaman bu trajik durumda olduğu kadar hissedilmemiştir. More Sentences
19	Technical	eksiklik	shortage n.
We should not forget that the severe shortages, which result in many patients dying, remain a key problem. Birçok hastanın ölümüne neden olan ciddi eksikliklerin önemli bir sorun olmaya devam ettiğini unutmamalıyız. More Sentences
20	Technical	eksiklik	deficiency n.
Using antibiotics for a long time can also cause biotin deficiency. Uzun süre antibiyotik kullanmak da biyotin eksikliğine yol açabiliyor. More Sentences
Aeronautic
21	Aeronautic	eksiklik	deficiency n.
Using antibiotics for a long time can also cause biotin deficiency. Çok uzun süre antibiyotik kullanmak biotin eksikliğine de sebep olmaktadır. More Sentences
22	Aeronautic	eksiklik	lack n.
Revenues from taxes go some way towards compensating farmers for their lack of income. Vergilerden elde edilen gelirler, çiftçilerin gelir eksikliğini telafi etmek için bir yol kat ediyor. More Sentences
General
23	General	eksiklik	failure to fulfilment n.
24	General	eksiklik	defalcation n.
25	General	eksiklik	decrease n.
26	General	eksiklik	exiguousness n.
27	General	eksiklik	incompleteness n.
28	General	eksiklik	negation n.
29	General	eksiklik	defectiveness n.
30	General	eksiklik	absence n.
31	General	eksiklik	drawback n.
32	General	eksiklik	lameness n.
33	General	eksiklik	need n.
34	General	eksiklik	dearth n.
35	General	eksiklik	decrement n.
36	General	eksiklik	lacuna n.
37	General	eksiklik	insufficiency n.
38	General	eksiklik	flimsiness n.
39	General	eksiklik	short n.
40	General	eksiklik	fault n.
41	General	eksiklik	want n.
42	General	eksiklik	inadequacy n.
43	General	eksiklik	hiatus n.
44	General	eksiklik	sketchiness n.
45	General	eksiklik	poverty n.
46	General	eksiklik	shortness n.
47	General	eksiklik	skimpiness n.
48	General	eksiklik	incompetence n.
49	General	eksiklik	desideratum n.
50	General	eksiklik	imperfection n.
51	General	eksiklik	negations n.
52	General	eksiklik	lacunae n.
53	General	eksiklik	diminution n.
54	General	eksiklik	rawness n.
55	General	eksiklik	lacuna n.
56	General	eksiklik	lacune n.
57	General	eksiklik	laik [scottish] n.
58	General	eksiklik	lakke [obsolete] n.
59	General	eksiklik	missingness n.
60	General	eksiklik	nonsuccess n.
61	General	eksiklik	tenuity n.
62	General	eksiklik	unperfection [obsolete] n.
63	General	eksiklik	unperfectness n.
64	General	eksiklik	vice n.
65	General	eksiklik	liability n.
66	General	eksiklik	jimpness n.
67	General	eksiklik	halt n.
68	General	eksiklik	lackness n.
69	General	eksiklik	derth n.
70	General	eksiklik	desideration n.
71	General	eksiklik	destitution [rare] n.
72	General	eksiklik	disencrese [obsolete] n.
73	General	eksiklik	dispurveyance [obsolete] n.
74	General	eksiklik	inexactitude n.
75	General	eksiklik	pine [obsolete] n.
76	General	eksiklik	insatisfaction [obsolete] n.
77	General	eksiklik	shortarm n.
78	General	eksiklik	hole n.
Colloquial
79	Colloquial	eksiklik	gaping hole n.
Idioms
80	Idioms	eksiklik	besetting sin n.
Trade/Economic
81	Trade/Economic	eksiklik	defect n.
Technical
82	Technical	eksiklik	shortening n.
Computer
83	Computer	eksiklik	imperfection n.
Construction
84	Construction	eksiklik	vacancy n.
Linguistics
85	Linguistics	eksiklik	defect n.
Archaic
86	Archaic	eksiklik	lacke n.
87	Archaic	eksiklik	solitude n.

Meanings of "eksiklik" with other terms in English Turkish Dictionary : 38 result(s)

	Category	Turkish	English
General
1	General	geçici eksiklik	discontinuance [obsolete] n.
2	General	eksiklik gidermek	remedy the deficiency v.
3	General	eksiklik gidermek	make up the deficiency v.
4	General	eksiklik gidermek	fulfil a need v.
5	General	eksiklik gidermek	make up a shortage v.
6	General	eksiklik gidermek	satisfy a need v.
7	General	eksiklik olmamak	be no lack v.
8	General	eksiklik çekmek	lack v.
9	General	ağır (kaynak, personel) eksiklik çekmek	haemorrhage v.
10	General	eksiklik anlamını veren bir ön ek	mis- pref.
Idioms
11	Idioms	birçok eksiklik	a multitude of sins n.
12	Idioms	(bir şeyde) bir eksiklik tespit etmek	poke a hole in (something) v.
13	Idioms	-de bir eksiklik tespit etmek	poke a hole in v.
14	Idioms	(bir şeyde) bir eksiklik tespit etmek	poke a hole through (something) v.
Trade/Economic
15	Trade/Economic	eksiklik maliyeti	shortage cost n.
Technical
16	Technical	kritik eksiklik	critical defect n.
Computer
17	Computer	kritik eksiklik	critical defect n.
Telecom
18	Telecom	erişim eksiklik katkısı	access deficit contribution n.
Medical
19	Medical	eksiklik anlamı veren ön ek	olig- pref.
20	Medical	eksiklik anlamı veren ön ek	oligo- pref.
Psychology
21	Psychology	bireyin bedensel eksiklik veya hastalığı andıran şikayetlerinin olması durumu	somatoform disorder n.
22	Psychology	eksiklik ihtiyaçları	deficiency needs n.
23	Psychology	eksiklik sevgisi	deficiency love n.
24	Psychology	eksiklik duygusu	insufficiency n.
25	Psychology	eksiklik motivasyonu	deficiency motivation n.
Pathology
26	Pathology	kandaki oksijen taşıyan bileşenlerde eksiklik	anemia n.
27	Pathology	kandaki oksijen taşıyan bileşenlerde eksiklik	anaemia n.
Math
28	Math	eksiklik teoremi	incompleteness theorem n.
29	Math	gödel eksiklik teoremi	gödelstheorem n.
30	Math	gödel eksiklik teoremi	gödel's incompleteness theorem n.
Linguistics
31	Linguistics	eksiklik kuramı	deficiency theory n.
32	Linguistics	sözel eksiklik kuramı	verbal deficit hypothesis n.
Geology
33	Geology	stratigrafik eksiklik	break n.
Military
34	Military	hasar ve eksiklik tutanağı	report of survey n.
35	Military	hasar ve eksiklik soruşturma kurulu	board of survey n.
36	Military	hasar ve eksiklik soruşturma subayı	surveying officer n.
37	Military	hasar ve eksiklik raporu	report of survey n.
Engineering
38	Engineering	hasar ve eksiklik raporu	survey n.