geçinmek - Turkish English Dictionary

geçinmek

Meanings of "geçinmek" in English Turkish Dictionary : 36 result(s)

Turkish English
Common Usage
geçinmek get on well v.
We get on well.
Biz iyi geçiniyoruz.

More Sentences
General
geçinmek live on v.
What are tobacco producers in Granada going to live on now?
Granada'daki tütün üreticileri şimdi neyle geçinecek?

More Sentences
geçinmek get along v.
How have you been getting along lately?
Son zamanlarda nasıl geçiniyorsunuz?

More Sentences
geçinmek live by v.
This is very bad news for the developing countries and for Africa, where most people live by agriculture.
Bu, gelişmekte olan ülkeler ve insanların çoğunun tarımla geçindiği Afrika için çok kötü bir haber.

More Sentences
geçinmek exist v.
He exists on 3,000 yen a day.
Günde 3,000 yen ile geçiniyor.

More Sentences
geçinmek earn a living v.
A job is not merely a means to earn a living.
Bir iş sadece geçinmek için bir araç değildir.

More Sentences
geçinmek get by v.
More than a billion people have to get by on less than one euro a day.
Bir milyardan fazla insan günde bir avrodan daha az bir gelirle geçinmek zorunda.

More Sentences
geçinmek get along with v.
Tom is hard to get along with.
Tom'la geçinmesi zordur.

More Sentences
geçinmek manage v.
How will you manage without a job?
Bir iş olmadan nasıl geçineceksin?

More Sentences
geçinmek make a living v.
How does Tom make a living?
Tom nasıl geçiniyor?

More Sentences
geçinmek live v.
The twenty thousand people who live from fishing in Galicia do not understand you very well.
Galiçya'da balıkçılıkla geçinen yirmi bin kişi sizi pek iyi anlamıyor.

More Sentences
geçinmek handle v.
Tom is easy to handle.
Tom'la geçinmek kolaydır.

More Sentences
geçinmek get v.
Take it easy and get well.
Sakin olun ve iyi geçinin.

More Sentences
geçinmek pretend to be v.
geçinmek make both ends meet v.
geçinmek pass for v.
geçinmek run along v.
geçinmek support oneself v.
geçinmek make one's living v.
geçinmek get on with somebody v.
geçinmek fare v.
geçinmek get on v.
geçinmek make out v.
geçinmek subsist v.
geçinmek getting on with v.
geçinmek subsist on v.
geçinmek get on together v.
geçinmek go along v.
geçinmek fend [dialect] [uk] v.
geçinmek gee [dialect] v.
Phrasals
geçinmek hit off v.
geçinmek fair off v.
geçinmek fair up v.
geçinmek fare off v.
Colloquial
geçinmek git along v.
Idioms
geçinmek keep body and soul together v.

Meanings of "geçinmek" with other terms in English Turkish Dictionary : 241 result(s)

Turkish English
Common Usage
birbiriyle geçinmek get along v.
Do Tom and Mary get along?
Tom ve Mary birbirleriyle geçiniyorlar mı?

More Sentences
General
iyi geçinmek hit it off v.
I thought Tom and Mary would hit it off.
Tom ve Mary'nin iyi geçineceğini düşündüm.

More Sentences
ile geçinmek get along with v.
Tom doesn't get along with Mary.
Tom Mary ile geçinemiyor.

More Sentences
iyi geçinmek get on with v.
I get on with him well.
Onunla iyi geçinirim.

More Sentences
geçinmek (birbiriyle) get on v.
How are you and Tom getting on?
Sen ve Tom nasıl geçiniyorsunuz?

More Sentences
Phrasals
ile iyi geçinmek get along with v.
Tom doesn't get along with Mary's parents.
Tom Mary'nin ebeveynleri ile iyi geçinmiyor.

More Sentences
ile geçinmek get along with v.
It seems to be difficult for her to get along with students in the new school.
Yeni okul öğrencileri ile geçinmek zor gibi görünüyor.

More Sentences
iyi geçinmek get along with v.
I get along with everybody.
Ben herkesle iyi geçiniyorum.

More Sentences
(bir şeyle) geçinmek get along on (something) v.
Tom can't get along on his salary because he has high medical expenses.
Tom yüksek sağlık giderleri olduğu için maaşıyla geçinemiyor.

More Sentences
(bir şeyle) geçinmek get by with (something) v.
I can't get by with three children.
Üç çocukla geçinemiyorum.

More Sentences
(biriyle) iyi geçinmek get on (with someone) v.
They are always there and help us in Europe to understand each other better, and to get on better with each other.
Her zaman oradalar ve Avrupa'da birbirimizi daha iyi anlamamıza ve birbirimizle daha iyi geçinmemize yardımcı oluyorlar.

More Sentences
(biriyle) iyi geçinmek get along (with someone) v.
I always get along well with him.
Onunla her zaman iyi geçinirim.

More Sentences
(biriyle) geçinmek get on with (someone) v.
He is a man hard to get on with.
O zor geçinen bir adam.

More Sentences
Colloquial
iyi geçinmek hit it off v.
Tom and Mary hit it off big time from the get-go.
Tom ve Mary, en başından beri büyük ölçüde birbirleriyle iyi geçinirler.

More Sentences
sırtından geçinmek sponge off v.
He's still sponging off his father.
O hâlâ babasının sırtından geçiniyor.

More Sentences
geçinmek için for a living expr.
Tom knew what Mary did for a living.
Tom Mary'nin geçinmek için ne yaptığını biliyordu.

More Sentences
Idioms
kıt kanaat geçinmek live hand-to-mouth v.
Tom is living hand-to-mouth.
Tom kıt kanaat geçiniyor.

More Sentences
General
geçinmek için yeterli imkanı olma independence n.
akıllı geçinmek pass for a wise man v.
kıt kanaat geçinmek make both ends meet v.
birbiriyle geçinmek get on v.
şöyle böyle geçinmek manage v.
geçinmek (birbiriyle) get along v.
kıt kanaat geçinmek eke out a living v.
iyi geçinmek agree v.
birisiyle geçinmek get along with v.
ile geçinmek live off v.
gül gibi geçinmek hit it off v.
biriyle iyi geçinmek get on with v.
sırtından geçinmek batten v.
diye geçinmek pass oneself off as v.
kalemiyle geçinmek live by one's pen v.
ile geçinmek live on v.
iyi geçinmek hit it off with v.
gül gibi geçinmek get along quite well v.
kıt kanaat geçinmek live from hand to mouth v.
başkasının sırtından geçinmek drone v.
gül gibi geçinmek hit it off with v.
sırtından geçinmek sponge on somebody v.
sırtından geçinmek sponge on v.
sırtından geçinmek live at somebody's expense v.
başkasından yardım görmeden geçinmek/rızkını kazanmak be on one's own v.
zar zor geçinmek scrape a living v.
biriyle iyi geçinmek get along with v.
geçinmek için uyanık ve kurnaz olmak live by one's wits v.
ile geçinmek subsist on v.
geliriyle geçinmek live off v.
başkasının sırtından geçinmek batten on somebody v.
birinin sırtından geçinmek leech off of someone v.
kıt kanaat geçinmek live off v.
birisiyle iyi geçinmek be nice to someone v.
(geçinmek için) eline bakmak depend on somebody for a living v.
kıt kanaat geçinmek live penuriously v.
çok az bir parayla geçinmek live on a very small amount of money v.
biriyle geçinmek get on with v.
akıllı/zeki geçinmek act as if he/she was smart v.
(belirli bir ücret vb) ile geçinmek/idare etmek manage on v.
kıt kanaat geçinmek manage one's existence barely v.
kıt kanaat geçinmek subsist v.
asalak gibi geçinmek leech v.
ile geçinmek bespeed v.
taksicilikle geçinmek hack v.
başkasının sırtından geçinmek cosher [ireland] v.
sırtından geçinmek pole (on) v.
düşük maaş ile geçinmek scuffle v.
sahtekarlıkla geçinmek shark v.
dolandırıcılıkla geçinmek shirk [obsolete] v.
beleşçilikle geçinmek freeload v.
levha yaparak geçinmek slab v.
çabasız geçinmek slide v.
başkasının sırtından geçinmek spunge v.
ucu ucuna geçinmek squeak v.
zar zor geçinmek squeak v.
Phrasals
haksız yere üzerinden geçinmek impose upon v.
haksız yere üzerinden geçinmek impose on v.
(biriyle) iyi geçinmek coexist with (someone or something) v.
(biriyle) iyi geçinmek coexist with someone or something v.
başkalarının sırtından geçinmek batten upon v.
başkalarının sırtından geçinmek batten on v.
kıt kanaat geçinmek scratch along v.
ucu ucuna geçinmek scrape by v.
zar zor geçinmek scratch along v.
biriyle geçinmek get along v.
biriyle iyi geçinmek get along v.
biriyle iyi geçinmek get something on someone v.
(biriyle) iyi geçinmek ease (someone or something) along v.
biriyle iyi geçinmek ease someone or something along v.
ile iyi geçinmek coexist with v.
iyi geçinmek ease along v.
(siyahi olduğu halde) beyazmış gibi geçinmek get by v.
(biriyle) geçinmek get on (with someone) v.
(biriyle) geçinmek and get along (with someone) v.
ile geçinmek get along on v.
(biriyle) geçinmek get along with (one) v.
(biriyle) iyi geçinmek get along with (one) v.
(biriyle) iyi geçinmek get down with (someone) v.
(biri/bir şey olmadan) geçinmek get on (without someone or something) v.
(biriyle) iyi geçinmek get on with (someone) v.
(birinin/bir şeyin) üzerinden geçinmek live off (of) (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) yardımıyla geçinmek live off (of) (someone or something) v.
'-den geçinmek mooch (something) from v.
'-den geçinmek mooch from v.
(bir şey) geçinmek pretend to (something) v.
emekli olup (bir şey üzerinden/bir miktar parayla) geçinmek retire on v.
emekli olup (bir miktar parayla, birikimiyle) geçinmek retire on (some amount of money) v.
(birinin/bir şeyin) üzerinden/sırtından geçinmek sponge on (someone or something) v.
(bir şeyle) geçinmek subsist on (something) v.
(bir şeyle) geçinmek trade on (something) v.
Colloquial
iyi geçinmek rub along with v.
aristokrat geçinmek la-de-da v.
aristokrat geçinmek la-di-da v.
geçinmek için evleri boyamak paint houses for a living v.
(iyi geçinmek anlamında) anlaşmak vibe off v.
bedavadan geçinmek take a free ride v.
başkasının sırtından geçinmek take a free ride v.
bedavadan yaşamak/geçinmek take a free ride v.
zorlukla geçinmek do it tough v.
kıt kanaat geçinmek scratch out v.
zar zor yaşamak/geçinmek scratch out v.
(biriyle) iyi geçinmek get along famously (with someone) v.
iyi geçinmek get on famously [old-fashioned] v.
iyi geçinmek get along famously [old-fashioned] v.
iyi anlaşmak/geçinmek have way with v.
Idioms
birinin sırtından geçinmek live at rack and manger v.
iyi geçinmek/anlaşmak be in good with (someone) v.
iyi geçinmek trot in double harness v.
başkasının sırtından geçinmek eat the bread of idleness v.
başkasının kazancıyla geçinmek eat the bread of idleness v.
alın teriyle/alın teri dökerek çalışıp geçinmek earn an honest buck v.
alın teriyle/alın teri dökerek çalışıp geçinmek make an honest buck v.
ucu ucuna geçinmek make buckle and tongue meet v.
kıt kanaat geçinmek make buckle and tongue meet v.
kıt kanaat geçinmek get along (on a shoestring) v.
zar zor geçinmek get along (on a shoestring) v.
çok az parayla geçinmek get along (on a shoestring) v.
kıt kanaat geçinmek get by (on a shoestring) v.
zar zor geçinmek get by (on a shoestring) v.
çok az parayla geçinmek get by (on a shoestring) v.
biriyle iyi geçinmek keep somebody sweet v.
biriyle iyi geçinmek keep in good with someone v.
başka insanların sırtından geçinmek live off the backs of others v.
başkalarının sırtından geçinmek live off the backs of somebody v.
başkalarının sırtından geçinmek live off the backs of others v.
başkasından geçinmek live off of someone v.
başkasından geçinmek live off someone v.
biriyle iyi geçinmek get in good with somebody v.
biriyle iyi geçinmek get along well with someone v.
birinin yardımıyla geçinmek live off someone v.
birinin yardımıyla geçinmek live off of someone v.
her şeyin en iyisi ile geçinmek live on the fat of the land v.
iyi anlaşmak/geçinmek have a way with someone v.
ile geçinmek make a living by doing something v.
iyi geçinmek/anlaşmak get on well with v.
ile geçinmek make a living from something v.
kıt kanaat geçinmek keep the wolf from the door v.
kıt kanaat geçinmek live from hand to mouth v.
kıt kanaat geçinmek earn a crust v.
kın kanaat geçinmek hardly make both ends meet v.
kıt kanaat geçinmek live hand to mouth v.
kıt kanaat geçinmek keep body and soul together v.
kazandığıyla geçinmek/idare etmek get along on what one earn v.
kıt kanaat geçinmek barely make both ends meet v.
kıt kanaat geçinmek make both ends meet v.
sadakayla geçinmek be running on vapors v.
sırtından geçinmek piggyback off v.
sırtından geçinmek lean on v.
ucu ucuna geçinmek pinch and scrape v.
ucu ucuna geçinmek scrimp and save v.
zar zor geçinmek scrape by v.
ucu ucuna geçinmek live hand to mouth v.
zar zor geçinmek barely make both ends meet v.
zar zor geçinmek hardly make both ends meet v.
zar zor geçinmek keep the wolf from the door v.
zor bela geçinmek scrape by v.
zar zor geçinmek live from hand to mouth v.
bedavadan yaşamak/geçinmek get a free ride v.
bedavadan geçinmek get/take a free ride v.
başkasının sırtından geçinmek get/take a free ride v.
zor geçinmek exist/live from hand to mouth v.
mükemmel geçinmek get on famously v.
ucu ucuna geçinmek get along (on a shoestring) v.
çok düşük bir bütçeyle geçinmek get along (on a shoestring) v.
kısıtlı parayla geçinmek get along (on a shoestring) v.
ucu ucuna geçinmek get by (on a shoestring) v.
çok düşük bir bütçeyle geçinmek get by (on a shoestring) v.
kısıtlı parayla geçinmek get by (on a shoestring) v.
(biriyle) iyi geçinmek be in good odour (with somebody) v.
(biriyle) iyi geçinmek be in good odor with (one) v.
biriyle iyi geçinmek be in good with someone v.
biriyle iyi geçinmek be in with someone v.
biriyle iyi geçinmek get on someone's good side v.
iyi geçinmek hitch horses together [us] v.
kıt kanaat geçinmek keep one's head above water v.
zar zor geçinmek keep one's head above water v.
kıt kanaat geçinmek live on a shoestring v.
kıtı kıtına geçinmek live on a shoestring v.
zar zor geçinmek live on a shoestring v.
ucu ucuna geçinmek live on a shoestring v.
kısıtlı parayla geçinmek live on a shoestring v.
ucu ucuna yaşamak/geçinmek live payslip to payslip [uk/australia/ireland] v.
(bir şeyden/bir şey yaparak) geçinmek make a living out of (doing) (something) v.
biriyle iyi geçinmek be in good odour with someone v.
kardeş kardeş geçinmek be like ephraim and menashe v.
güzel güzel geçinmek be like ephraim and menashe v.
kardeşçe geçinmek be like ephraim and menashe v.
zar zor idare etmek/geçinmek been getting by v.
ucu ucuna geçinmek been getting by v.
kıt kanaat geçinmek been getting by v.
kıt kanaat geçinmek exist (from) hand to mouth v.
kıtı kıtına geçinmek exist (from) hand to mouth v.
zor geçinmek exist (from) hand to mouth v.
kıtı kıtına geçinmek live hand-to-mouth v.
zor geçinmek live hand-to-mouth v.
(biriyle) iyi geçinmek get in good with (someone) v.
iyi geçinmek get on famously [old-fashioned] v.
mükemmel geçinmek get along famously [old-fashioned] v.
iyi geçinmek get along famously [old-fashioned] v.
bedavadan yaşamak/geçinmek get/take a free ride v.
başkasının üstünden geçinmek/fayda sağlamak get/take a free ride v.
(biriyle) iyi geçinmek keep (one) sweet v.
zar zor geçinmek keep head above water v.
ile iyi geçinmek keep in good with v.
(biriyle) iyi geçinmek keep in good with (one) v.
biriyle iyi geçinmek keep someone sweet [uk] v.
kıt kanaat geçinmek keep your head above water v.
zar zor geçinmek keep your head above water v.
geçinmek için uyanık ve kurnaz olmak live by wits v.
geçinmek için uyanık ve kurnaz olmak live by your wits v.
geçinmek için uyanık ve kurnaz olmak live on your wits v.
(birinin) sırtından geçinmek live off the backs of (someone) v.
(başkalarının) sırtından geçinmek live off the backs of (someone) v.
birinin sırtından geçinmek live off the backs of someone v.
başkalarının sırtından geçinmek live off the backs of someone v.
ile geçinmek make a living from v.
(bir şeyle/bir şey yaparak) geçinmek make a living from (doing) (something) v.
başkalarıyla iyi geçinmek play well with others v.
gül gibi (geçinmek) like a house afire expr.
Aeronautic
ile geçinmek live on something v.
Literature
geçinmek için şiir okuyan kimse rhapsodist n.
Slang
akıllı geçinmek play the smart-ass v.
zeki geçinmek play the smart-ass v.