|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
geleneksel çince |
traditional chinese n.
|
|
What is the difference between simplified Chinese and traditional Chinese?
Basitleştirilmiş Çince ile geleneksel Çince arasındaki fark nedir?
More Sentences
|
2 |
General |
daha geleneksel |
more traditional n.
|
|
It is not, however, to be found in certain other countries which have much more traditional administration systems.
Ancak bu durum, çok daha geleneksel yönetim sistemlerine sahip diğer bazı ülkelerde görülmemektedir.
More Sentences
|
3 |
General |
geleneksel kültür |
traditional culture n.
|
|
Various reasons are given to justify this human rights violation in the name of traditional culture or religion.
Bu insan hakları ihlalini geleneksel kültür veya din adına meşrulaştırmak için çeşitli nedenler gösterilmektedir.
More Sentences
|
4 |
General |
geleneksel aile |
traditional family n.
|
|
The traditional family is no longer the norm.
Geleneksel aile artık norm değil.
More Sentences
|
5 |
General |
geleneksel olmayan |
non-traditional adj.
|
|
On the other hand, alternative non-traditional product chains must also be developed.
Öte yandan geleneksel olmayan alternatif ürün zincirleri de geliştirilmelidir.
More Sentences
|
6 |
General |
geleneksel olarak |
traditionally adv.
|
|
These elements of institution-building are traditionally held to be Union priorities too.
Kurumsal yapılanmanın bu unsurları geleneksel olarak Birlik'in de öncelikleri arasında yer almaktadır.
More Sentences
|
Technical |
|
7 |
Technical |
geleneksel yöntem |
conventional method n.
|
|
This problem can't be solved with conventional methods.
Bu problem geleneksel yöntemlerle çözülemez.
More Sentences
|
Medical |
|
8 |
Medical |
geleneksel ilaç |
traditional medicine n.
|
|
Traditional medicines from outside the EU, such as Chinese medicines, will be able to satisfy the 50 year requirement.
Çin ilaçları gibi AB dışından gelen geleneksel ilaçlar 50 yıl şartını karşılayabilecektir.
More Sentences
|
General |
|
9 |
General |
pasifik adalarında geleneksel olarak ziyaretçilerin boynuna takılan polinezya çelengi |
lei n.
|
|
10 |
General |
kuzey amerika yerlilerine özgü geleneksel bir festival |
potlatch n.
|
|
11 |
General |
geleneksel bilgi |
traditional knowledge n.
|
|
12 |
General |
geleneksel tipteki uçakların gerektirdiğinden daha kısa pistlerde çalışabilen uçaklar |
short takeoff and landing n.
|
|
13 |
General |
geleneksel tıp |
folk medicine n.
|
|
14 |
General |
geleneksel konut |
conventional house n.
|
|
15 |
General |
geleneksel değer |
traditional value n.
|
|
16 |
General |
geleneksel yol kenarı hanları için kullanılan japonca sözcük |
ryokan n.
|
|
17 |
General |
japon stili beyaz kağıt ile kaplanmış geleneksel kapı |
fusuma n.
|
|
18 |
General |
geleneksel pasta |
traditional pastry n.
|
|
19 |
General |
geleneksel japon kapısı |
fusuma n.
|
|
20 |
General |
hristiyanların noel arifesinde geleneksel olarak yaptıkları toplu ayin |
midnight mass n.
|
|
21 |
General |
geleneksel medya |
traditional media n.
|
|
22 |
General |
geleneksel pazarlama |
traditional marketing n.
|
|
23 |
General |
geleneksel basın yayın |
traditional media n.
|
|
24 |
General |
geleneksel ispanyolca |
traditional spanish n.
|
|
25 |
General |
geleneksel ihracat |
conventional export n.
|
|
26 |
General |
geleneksel bir brezilya kokteyli |
caipirinha n.
|
|
27 |
General |
geleneksel kıyafet |
local dress n.
|
|
28 |
General |
geleneksel kıyafet |
traditional wear n.
|
|
29 |
General |
geleneksel kimlik |
traditional identity n.
|
|
30 |
General |
geleneksel bahar şenlikleri |
traditional spring festivals n.
|
|
31 |
General |
geleneksel şenlik |
traditional festival n.
|
|
32 |
General |
geleneksel şenlik |
traditional fest n.
|
|
33 |
General |
geleneksel kural |
traditional rule n.
|
|
34 |
General |
geleneksel yöntem |
conventional technique n.
|
|
35 |
General |
geleneksel fikirlere sahip grup |
old school n.
|
|
|
36 |
General |
geleneksel biçim |
traditional format n.
|
|
37 |
General |
geleneksel format |
traditional format n.
|
|
38 |
General |
geleneksel yaklaşım |
traditional approach n.
|
|
39 |
General |
hindistan geleneksel tıbbında kullanılan bir ilaç |
shilajeet n.
|
|
40 |
General |
hindistan geleneksel tıbbında kullanılan bir ilaç |
shilajit n.
|
|
41 |
General |
geleneksel hayat/yaşam |
traditional life n.
|
|
42 |
General |
geleneksel enstrüman |
traditional instrument n.
|
|
43 |
General |
geleneksel posta |
paper mail n.
|
|
44 |
General |
geleneksel posta |
snail mail n.
|
|
45 |
General |
geleneksel posta |
postal mail n.
|
|
46 |
General |
geleneksel posta |
land mail n.
|
|
47 |
General |
geleneksel kelt müziğini modernize edip sergileyen beş kadından oluşan müzik grubu |
celtic woman n.
|
|
48 |
General |
geleneksel bayram |
traditional holiday n.
|
|
49 |
General |
geleneksel fikirler/görüşler |
traditional ideas n.
|
|
50 |
General |
alp dağları'nda çiftçiler tarafından kullanılan üç metrelik geleneksel çalgı |
alpenhorn n.
|
|
51 |
General |
alp dağları'nda çiftçiler tarafından kullanılan üç metrelik geleneksel çalgı |
alphorn n.
|
|
52 |
General |
batı afrikaya özgü geleneksel bir saç stili |
canerows n.
|
|
53 |
General |
batı afrikaya özgü geleneksel bir saç stili |
cornrows n.
|
|
54 |
General |
batı afrikaya özgü geleneksel bir saç stili |
cornrolls n.
|
|
55 |
General |
geleneksel yaklaşımlar |
traditional approaches n.
|
|
56 |
General |
geleneksel bir yunan şarabı |
retsina n.
|
|
57 |
General |
geleneksel okul |
traditional school n.
|
|
58 |
General |
geleneksel japon kıyafetleri |
traditional japanese clothes n.
|
|
59 |
General |
geleneksel japon kıyafetleri |
traditional japanese clothing n.
|
|
60 |
General |
geleneksel toplumlarda hastalığı iyileştirmek amacıyla hastadan kan alan kimse |
bleeder n.
|
|
61 |
General |
geleneksel japon banyosu |
ofuro n.
|
|
62 |
General |
geleneksel adalet sistemi |
traditional justice system n.
|
|
63 |
General |
geleneksel adalet sistemi |
conventional justice system n.
|
|
64 |
General |
geleneksel tema veya öge |
topos n.
|
|
65 |
General |
geleneksel yemek |
traditional food n.
|
|
66 |
General |
geleneksel yiyecek |
comfort food n.
|
|
67 |
General |
geleneksel bina/yapı |
traditional building n.
|
|
68 |
General |
patates püresinin içine kabak ve/veya lahana karıştırılarak yapılan geleneksel İrlanda yemeği |
colcannon n.
|
|
69 |
General |
geleneksel dans |
traditional dance n.
|
|
70 |
General |
geleneksel selamlama |
curtsey n.
|
|
71 |
General |
geleneksel selamlama |
curtsy n.
|
|
72 |
General |
geleneksel havai partisi |
luau n.
|
|
73 |
General |
geleneksel türk kahvaltısı |
traditional turkish breakfast n.
|
|
74 |
General |
geleneksel ülke |
traditional country n.
|
|
75 |
General |
geleneksel yol |
traditional way n.
|
|
76 |
General |
geleneksel kahvaltı |
traditional breakfast n.
|
|
77 |
General |
geleneksel yemekler |
traditional dishes n.
|
|
78 |
General |
geleneksel konaklama |
traditional accommodation n.
|
|
79 |
General |
ingiliz kraliçesi ya da kral tarafından her yıl paskalya öncesi perşembe günü geleneksel bir törenle fakirlere verilen özel paralar |
maundy money n.
|
|
80 |
General |
geleneksel iskoç oyun kütüğü |
caber n.
|
|
81 |
General |
geleneksel lezzet |
traditional taste n.
|
|
82 |
General |
geleneksel olarak kol ile vücut arasına sıkıştırılarak çalınan afrika'ya özgü bir vurmalı çalgı |
talking drum n.
|
|
83 |
General |
iskoç ya da irlanda halkının müzik, dans vs. eşliğinde gerçekleştirdiği geleneksel buluşma |
ceilidh n.
|
|
84 |
General |
geleneksel dönem |
traditional era n.
|
|
85 |
General |
bir tür geleneksel Hint dansı |
nautch dance n.
|
|
86 |
General |
geleneksel ev |
traditional house n.
|
|
87 |
General |
sosyal kulüp olarak da işlev gören geleneksel restoran |
supper club n.
|
|
88 |
General |
geleneksel temalar |
topoi n.
|
|
89 |
General |
geleneksel ögeler |
topoi n.
|
|
90 |
General |
geleneksel kuralları reddeden stil |
antistyle n.
|
|
91 |
General |
bir etnik grup veya topluluğun geleneksel müziği |
ethnic music n.
|
|
92 |
General |
8 kişi ile yapılan geleneksel iskoç kır dansı |
eightsome n.
|
|
93 |
General |
abd geleneksel ölçü birimleri sistemi |
united states customary system n.
|
|
94 |
General |
abd geleneksel ölçü birimleri sisteminde kullanılan sıvı ölçüm birimi |
united states liquid unit n.
|
|
95 |
General |
geleneksel bir malezya erkek gömleği |
baju n.
|
|
96 |
General |
sih dini ve kültürünün bir sembolü olan geleneksel kısa bir pantolon |
kachera n.
|
|
97 |
General |
abd geleneksel ölçü birimleri sistemi |
us customary system n.
|
|
98 |
General |
geleneksel olarak sihirbazlık numaralarının sırlarını paylaşmayı yasaklamış olan, ingiltere menşeli bir sihirbazlar derneği |
magic circle n.
|
|
99 |
General |
sıkıcı derecede geleneksel bir görünüme sahip kimse |
biedermeier n.
|
|
100 |
General |
geleneksel oyuncaklar |
traditional toys n.
|
|
101 |
General |
geleneksel fiziki mağaza/dükkan işletmeleri |
traditional brick and mortar businesses n.
|
|
102 |
General |
geleneksel rus kıyafetleri giymiş kadın şeklinde dekore edilmiş, içe içe geçen bebeklere verilen ad |
matryoshka n.
|
|
103 |
General |
geleneksel rus kıyafetleri giymiş kadın şeklinde dekore edilmiş, içe içe geçen bebeklere verilen ad |
matrioshka n.
|
|
104 |
General |
geleneksel rus kıyafetleri giymiş kadın şeklinde dekore edilmiş, içe içe geçen bebeklere verilen ad |
matroyshka n.
|
|
105 |
General |
geleneksel iş veya adetleri uygulayan kadın |
wise woman n.
|
|
106 |
General |
gelinin beyaz gelinlik giydiği geleneksel düğün |
white wedding n.
|
|
107 |
General |
sabır, özveri, besleyici olma ve cinselliği sadece evlilikte yaşama gibi değerlere önem veren ve özellikle birtakım latin amerikalı kültürlerde yaygın olan, geleneksel dişiliğin güçlü veya abartılı bir formu |
marianismo n.
|
|
108 |
General |
geleneksel karakter |
habitude n.
|
|
109 |
General |
ingiliz kraliçesi ya da kral tarafından her yıl paskalya öncesi perşembe günü geleneksel bir törenle fakirlere verilen özel paralar |
maundy n.
|
|
110 |
General |
ingiliz hükümdarının her yıl paskalya öncesi perşembe günü geleneksel bir törenle fakirlere verdiği gümüş sikke veya para |
maundy coins n.
|
|
111 |
General |
(malezya'da) modern ilaçların yanında geleneksel otların da satıldığı fakat reçete edilmiş ilaçların tedarik edilemediği çin menşeli eczane |
medicine shop n.
|
|
112 |
General |
fransızlara özgü geleneksel bir noel şekerlemesi |
mendiant n.
|
|
113 |
General |
genellikle ticari amaçlar için üretilmeyen, geleneksel ırktan olan evcilleştirilmiş hayvan veya ekin |
heritage n.
|
|
114 |
General |
geleneksel yorum |
bromidiom n.
|
|
115 |
General |
geleneksel ifade |
bromidiom n.
|
|
116 |
General |
müslüman kadınların yüz, eller ve ayaklar hariç vücudunun tamamını örttüğü geleneksel bir giyim tarzı |
hijab n.
|
|
117 |
General |
(abd geleneksel ölçü biriminde) 745.7 vat/dakika |
horsepower n.
|
|
118 |
General |
şarkı ve ritim eşliğinde yapılan geleneksel bir polinezya dansı |
hula-hula n.
|
|
119 |
General |
ayni ödeme yerine uzlaşmaya göre geleneksel bir ondalık şekli |
modus n.
|
|
120 |
General |
içerdiği önermelerin nitelik ve niceliğine göre sınıflandırılan ve geleneksel olarak a, e, ı, o harfleri ile ifade edilen bir kıyas biçimi |
mood n.
|
|
121 |
General |
fazla geleneksel kimse |
mrs. grundy n.
|
|
122 |
General |
kürk avcılarının yıllık geleneksel toplantısı |
rendezvous [obsolete] n.
|
|
123 |
General |
sihlere ait uzun ve bol gömlekten oluşan geleneksel kıyafet |
chola n.
|
|
124 |
General |
geleneksel örnek |
classic n.
|
|
125 |
General |
geleneksel etkinlik |
classic n.
|
|
126 |
General |
geleneksel faaliyet |
classic n.
|
|
127 |
General |
geleneksel olay |
classic n.
|
|
128 |
General |
geleneksel spor etkinliği |
classic n.
|
|
129 |
General |
geleneksel olandan sapma |
descant [obsolete] n.
|
|
130 |
General |
geleneksel yol |
guise n.
|
|
131 |
General |
amerika'da geleneksel değerlerin baskın olduğu merkezi coğrafi bölge |
heartland n.
|
|
132 |
General |
geleneksel çizim tasarımcısı |
iconographer n.
|
|
133 |
General |
geleneksel tasvir |
iconography n.
|
|
134 |
General |
geleneksel tarz |
iconography n.
|
|
135 |
General |
geleneksel prensipler |
iconography n.
|
|
136 |
General |
geleneksel tutum |
idée reçue n.
|
|
137 |
General |
münih, almanya'da her ekim ayında düzenlenen geleneksel bir festival |
octoberfest n.
|
|
138 |
General |
geleneksel uygulama |
route n.
|
|
139 |
General |
geleneksel şovmenlik |
routine n.
|
|
140 |
General |
japonya'da geleneksel japon mutfağı ve mobilyalarını sunan bir otel |
ryokan n.
|
|
141 |
General |
geleneksel japon oteli veya hanı |
ryokan n.
|
|
142 |
General |
hindistan'da erkeklerin ve kadınların taktığı geleneksel bir şal |
chuddar n.
|
|
143 |
General |
avrupai tarzda olmayan geleneksel kıyafet |
cloth [west africa] n.
|
|
144 |
General |
geleneksel şey |
customary n.
|
|
145 |
General |
ispanyolca konuşulan ülkelerde kullanılan geleneksel bir kuru ölçü birimi |
fanega n.
|
|
146 |
General |
geleneksel bilim ile açıklanamayan konuların incelendiği bir alan |
parascience n.
|
|
147 |
General |
geleneksel inanç veya standart |
piety n.
|
|
148 |
General |
geleneksel tutum |
piety n.
|
|
149 |
General |
geleneksel tıp uygulayıcısı |
curandero n.
|
|
150 |
General |
(ingilizlere özgü) çocuklar için hazırlanan geleneksel noel eğlencesi |
pantomime n.
|
|
151 |
General |
geleneksel kullanım |
convenance n.
|
|
152 |
General |
geleneksel kimse |
conventionalist n.
|
|
153 |
General |
geleneksel aktivite |
fixture n.
|
|
154 |
General |
genellikle yanlış veya batıl inanca dayalı olup geleneksel olarak sonraki nesillere aktarılan inanış veya hikaye |
folk tale n.
|
|
155 |
General |
geleneksel bir kalıba girme |
ossification n.
|
|
156 |
General |
hizmetleri veya faaliyetleri mevcut veya geleneksel sınırların ötesine genişletme |
outreach n.
|
|
157 |
General |
bir uygulamayı geleneksel olarak takip eden kimse |
practitioner n.
|
|
158 |
General |
üç yaşındaki atların yer aldığı geleneksel bir at yarışı |
preakness n.
|
|
159 |
General |
geleneksel hazırlık okulu tarzında olan kimse |
preppie n.
|
|
160 |
General |
geleneksel hazırlık okulu tarzında olan kimse |
preppy n.
|
|
161 |
General |
(kuzey iskoçya ve irlanda'da) geleneksel hikaye anlatıcısı |
seannachie [scotland/ireland] n.
|
|
162 |
General |
(kuzey iskoçya ve irlanda'da) geleneksel hikaye anlatıcısı |
sennachie [scotland/ireland] n.
|
|
163 |
General |
(kuzey iskoçya ve irlanda'da) geleneksel hikaye anlatıcısı |
seannachy [scotland/ireland] n.
|
|
164 |
General |
(kuzey iskoçya ve irlanda'da) geleneksel hikaye anlatıcısı |
shanachie [scotland/ireland] n.
|
|
165 |
General |
(genç italyan erkekler için) geleneksel bir saygı hitabı |
signorino n.
|
|
166 |
General |
bangladeş'e özgü iple sarkıtılabilen geleneksel bir sepet |
sika n.
|
|
167 |
General |
bir ülkenin/grubun yöresine ait geleneksel kıyafetler |
costume n.
|
|
168 |
General |
(geleneksel hristiyan dogmalarını reddeden) faustus ve laelius socinus takipçisi |
socinian n.
|
|
169 |
General |
araçlarda geleneksel aynaların yerini alan ayna yerine geçen kameralar |
digital mirrors n.
|
|
170 |
General |
geleneksel bir noel dekorasyonu |
putz n.
|
|
171 |
General |
gürcistan'a özgü geleneksel bir ziyafet |
supra n.
|
|
172 |
General |
geleneksel hale getirmek |
traditionalize v.
|
|
173 |
General |
geleneksel hale getirmek |
traditionalise v.
|
|
174 |
General |
bir erkekten geleneksel olarak beklenen şeyleri yerine getirmek |
man-up v.
|
|
175 |
General |
geleneksel yas belirtileri sergilemek |
mourn v.
|
|
176 |
General |
geleneksel ilkelere uymak |
conventionalize v.
|
|
177 |
General |
geleneksel ilkeleri takip etmek |
conventionalize v.
|
|
178 |
General |
geleneksel ilkelere uymak |
conventionalise v.
|
|
179 |
General |
geleneksel ilkeleri takip etmek |
conventionalise v.
|
|
180 |
General |
(genç kadını) geleneksel bir törenle cemiyete takdim etmek |
present v.
|
|
181 |
General |
geleneksel kargo ile göndermek |
snail mail v.
|
|
182 |
General |
geleneksel hale getirmek |
starch v.
|
|
183 |
General |
geleneksel olmayan |
traditionless adj.
|
|
184 |
General |
kısmen geleneksel |
semitraditional adj.
|
|
185 |
General |
geleneksel olmayan |
nontraditional adj.
|
|
186 |
General |
geleneksel olmayan |
nonconventional adj.
|
|
187 |
General |
geleneksel kıyafetler giymiş |
habited adj.
|
|
188 |
General |
geleneksel olmayan |
unconventional adj.
|
|
189 |
General |
geleneksel olmayan |
untraditional adj.
|
|
190 |
General |
doğal veya geleneksel süslemelerden yoksun |
nude adj.
|
|
191 |
General |
geleneksel olmayan |
antitraditional adj.
|
|
192 |
General |
geleneksel yollarla yüksek kaliteli malzemeler kullanılarak üretilmiş |
artisan adj.
|
|
193 |
General |
geleneksel yollarla yüksek kaliteli malzemeler kullanılarak üretilmiş |
artisanal adj.
|
|
194 |
General |
geleneksel toplumsal kısıtlamalardan kurtulmuş |
emancipated adj.
|
|
195 |
General |
genel geleneksel |
general conventional adj.
|
|
196 |
General |
geleneksel çin kozmolojisindeki yin ve yang arasındaki dengeyi uyarlayan (beslenme) |
macrobiotic adj.
|
|
197 |
General |
sıkıcı derecede geleneksel bir görünüme sahip |
biedermeier adj.
|
|
198 |
General |
çin'in geleneksel giyim veya beslenme tarzına ilişkin |
mandarin adj.
|
|
199 |
General |
tek bir geleneksel unsurdan meydana gelen (isim) |
monothematic adj.
|
|
200 |
General |
geleneksel limitleri aşan |
licentious adj.
|
|
201 |
General |
geleneksel ahlak veya ideallere aşırı bağlı |
genteel adj.
|
|
202 |
General |
geleneksel kriterlere uygun |
genteel adj.
|
|
203 |
General |
geleneksel politikalara veya uygulamalara bağlı kalan |
old-school adj.
|
|
204 |
General |
geleneksel politikaları veya uygulamaları destekleyen |
old-school adj.
|
|
205 |
General |
geleneksel ve anonim özellikte olan |
folk adj.
|
|
206 |
General |
kabul görmüş veya geleneksel inanca bağlı olan |
orthodox adj.
|
|
207 |
General |
geleneksel yapılara bağlı olmayan |
free-form adj.
|
|
208 |
General |
geleneksel olarak |
folksily adv.
|
|
209 |
General |
geleneksel olarak |
institutionally adv.
|
|
210 |
General |
geleneksel olarak |
conservatively adv.
|
|
211 |
General |
geleneksel olarak |
conventionally adv.
|
|
212 |
General |
geleneksel olarak |
tralatitiously adv.
|
|
213 |
General |
geleneksel olmayan bir şekilde |
unconventionally adv.
|
|
214 |
General |
geleneksel olmadan |
untraditionally adv.
|
|
215 |
General |
geleneksel şekilde oynanarak |
solito adv.
|
|
216 |
General |
geleneksel tarzda çalınarak |
solito adv.
|
|
217 |
General |
geleneksel şekilde çalınarak |
solito adv.
|
|
Phrasals |
|
218 |
Phrasals |
(iskoç geleneksel dansında) iki partner set çizgisinin arkasında ayrı ayrı dans edip daha orijinal pozisyona geri dönmek |
cast off v.
|
|
219 |
Phrasals |
geleneksel değerlerden kopmak |
drop out v.
|
|
220 |
Phrasals |
toplumu/geleneksel değerleri terk etmek |
drop out v.
|
|
221 |
Phrasals |
geleneksel değerlerden kopmak |
drop out v.
|
|
222 |
Phrasals |
toplumu/geleneksel değerleri terk etmek |
drop out v.
|
|
223 |
Phrasals |
dijital veya manyetik şeritteki görüntüleri geleneksel filme aktarmak |
film out v.
|
|
Phrases |
|
224 |
Phrases |
geleneksel olarak |
by tradition expr.
|
|
225 |
Phrases |
geleneksel yöntemle karşılaştırıldığında |
when compared with the traditional method expr.
|
|
Colloquial |
|
226 |
Colloquial |
çevrimiçi haber kaynaklarına göre daha eski moda ve ahmakça kabul edilen geleneksel medya araçları |
lamestream n.
|
|
227 |
Colloquial |
eskimolara ait sabuntaşından geleneksel bir yağ lambası |
kudlik [canada] n.
|
|
228 |
Colloquial |
geleneksel kimse |
square n.
|
|
229 |
Colloquial |
güney amerika kültürünün geleneksel, tutucu, eril özelliklerini taşıyan kimse |
good old boy [southern us] n.
|
|
230 |
Colloquial |
irlanda'da geleneksel olarak kutlanan rose of traless festivaline katılmış veya kazanmış yarışmacı |
rose [ireland] n.
|
|
231 |
Colloquial |
geleneksel posta |
s-mail n.
|
|
232 |
Colloquial |
geleneksel ingiliz endüstrisi |
smokestack industry n.
|
|
233 |
Colloquial |
bir şarkıya bluegrass (amerika'nın güneyinde geleneksel bir müzik) unsurları eklemek |
grass up v.
|
|
234 |
Colloquial |
geleneksel seks |
vanilla adj.
|
|
235 |
Colloquial |
batıni felsefelere, geleneksel ilaçlara ilgi duyan |
herbal [australia] adj.
|
|
236 |
Colloquial |
batıni felsefeleri, geleneksel ilaçları uygulayan |
herbal [australia] adj.
|
|
237 |
Colloquial |
aşırı geleneksel |
buttoned-down adj.
|
|
238 |
Colloquial |
geleneksel olarak erkek sporu olup kadınların yarıştığı (branş) |
powderpuff adj.
|
|
Idioms |
|
239 |
Idioms |
geleneksel yöntem |
time-honoured practice n.
|
|
240 |
Idioms |
geleneksel yöntem |
time-honored practice n.
|
|
241 |
Idioms |
müstesna veya geleneksel kimse |
white sheep n.
|
|
242 |
Idioms |
yazılarında geleneksel toplumu eleştiren 20. yüzyıl ingiliz yazarlar grubu üyesi kimse |
angry young man n.
|
|
243 |
Idioms |
geleneksel değerlerin ve toplumun karşısında duran genç adam |
angry young man n.
|
|
244 |
Idioms |
geleneksel değerlere ve topluma karşı isyan eden genç adam |
angry young man n.
|
|
245 |
Idioms |
geleneksel görüşleri, fikirleri olan kimse |
an old fogey n.
|
|
246 |
Idioms |
geleneksel görüşleri, fikirleri olan kimse |
an old fogy n.
|
|
247 |
Idioms |
geleneksel görüşleri, fikirleri olan kimse |
an old fogey n.
|
|
248 |
Idioms |
geleneksel görüşleri, fikirleri olan kimse |
an old fogy n.
|
|
249 |
Idioms |
sanatsal bir etki yaratmak için geleneksel formlardan/standartlardan/söz diziminden bilerek sapma |
artistic license n.
|
|
250 |
Idioms |
sanatsal bir etki yaratmak için kasten geleneksel formların dışına çıkma |
artistic license n.
|
|
251 |
Idioms |
domates bazlı soslu geleneksel italyan makarnasıyla ünlü bir italyan-amerikan restoranı |
red-sauce parlor n.
|
|
252 |
Idioms |
geleneksel posta |
snail-mail n.
|
|
253 |
Idioms |
geleneksel ev hanımı |
suzy homemaker [us] n.
|
|
254 |
Idioms |
geleneksel/alışılagelmiş bakış açısına sahip olanları şaşırtmak |
épater les bourgeois v.
|
|
255 |
Idioms |
geleneksel avrupa kıyafetleriyle barda bira servisi/garsonluk yapan genç kadın gibi/görüntüsünde |
wenchy adj.
|
|
256 |
Idioms |
geleneksel avrupa kıyafetleriyle barda bira servisi/garsonluk yapan genç kadın gibi/görüntüsünde |
whenchy adj.
|
|
257 |
Idioms |
geleneksel olmayan bir şekilde |
outside of the box adv.
|
|
258 |
Idioms |
geleneksel kablo bağlantısı dışında bir kaynaktan/sunucudan alınan tv yayını |
ott (over the top) expr.
|
|
259 |
Idioms |
geleneksel haliyle |
with a capital (some letter) expr.
|
|
Speaking |
|
260 |
Speaking |
çok yaşa!/uzun yaşa! (geleneksel bir japon selamlama ünlemi) |
banzai expr.
|
|
Trade/Economic |
|
261 |
Trade/Economic |
geleneksel opsiyon |
traditional option n.
|
|
262 |
Trade/Economic |
bir hafta vadeli miktar ve bir ay vadeli geleneksel repo ihaleleri |
one-week quantity and one-month traditional repo auctions n.
|
|
263 |
Trade/Economic |
geleneksel satıcı ülke |
traditional supplier n.
|
|
264 |
Trade/Economic |
fiziki bir faaliyet yeri olmaksızın internet kanalıyla online hizmet veren işletmelerin aksine belirli bir işyerinden (bina veya dükkan) faaliyet gösteren geleneksel işletmeleri tanımlamak için kullanılan bir terim |
brick and mortar business n.
|
|
265 |
Trade/Economic |
geleneksel eylem tarzına getirilen köklü değişiklik |
paradigm shift n.
|
|
266 |
Trade/Economic |
fiziki bir faaliyet yeri olmaksızın internet kanalıyla online hizmet veren işletmelerin aksine belirli bir işyerinden (bina veya dükkan) faaliyet gösteren geleneksel işletmeleri tanımlamak için kullanılan bir terim |
brick and mortar shop n.
|
|
267 |
Trade/Economic |
geleneksel dağıtım modeli |
conventional distribution model n.
|
|
268 |
Trade/Economic |
geleneksel faktoring |
old-line factoring n.
|
|
269 |
Trade/Economic |
geleneksel ihracatçı |
traditional supplier n.
|
|
270 |
Trade/Economic |
geleneksel bütçe |
traditional budget n.
|
|
271 |
Trade/Economic |
geleneksel pazarlama |
conventional marketing n.
|
|
272 |
Trade/Economic |
faaliyetlerinde interneti etkin biçimde kullanan geleneksel işletme |
clicks and-mortar n.
|
|
273 |
Trade/Economic |
faaliyetlerinde interneti etkin biçimde kullanan geleneksel işletme |
clicks-and-mortar n.
|
|
274 |
Trade/Economic |
faaliyetlerinde interneti etkin biçimde kullanan geleneksel işletme |
bricks and clicks n.
|
|
275 |
Trade/Economic |
geleneksel olmayan çalışma alanı/iş yeri |
non-traditional workplace n.
|
|
276 |
Trade/Economic |
geleneksel perakendeci |
traditional retailer n.
|
|
277 |
Trade/Economic |
geleneksel fonlar |
traditional funds n.
|
|
278 |
Trade/Economic |
geleneksel ekonomi |
subsistence economy n.
|
|
279 |
Trade/Economic |
geleneksel ekonomik sistem |
traditional economy n.
|
|
280 |
Trade/Economic |
işlerin çoğunun fiziksel temsilciler vasıtası ile fiziksel ürünler satarak gerçekleştirildiği eski ve geleneksel ticaret yöntemi |
traditional brick and mortar businesses n.
|
|
281 |
Trade/Economic |
geleneksel sosyal ve politik yapıya muhalefet eden bir doktrin |
antiestablishmentarianism n.
|
|
282 |
Trade/Economic |
geleneksel sosyal ve politik yapıya muhalefet eden bir doktrin |
antiestablishmentism n.
|
|
283 |
Trade/Economic |
geleneksel olmayan para politikası |
non-conventional monetary policy n.
|
|
284 |
Trade/Economic |
geleneksel para politikası |
conventional monetary policy n.
|
|
285 |
Trade/Economic |
ürün takasında kullanılan geleneksel işlem birimi |
contract n.
|
|
286 |
Trade/Economic |
geleneksel sosyal, politik ya da ekonomik değer ya da ilkelere muhalefet eden |
antiestablishment adj.
|
|
287 |
Trade/Economic |
geleneksel satış yöntemlerinin yanı sıra internet satışını da kullanma |
clicks-and-mortar (c&m) adj.
|
|
Law |
|
288 |
Law |
geleneksel bir ruanda adalet sistemi |
gacaca n.
|
|
Politics |
|
289 |
Politics |
demokrasi ile birlikte geçmişten gelen kurumların ve geleneksel ilkelerin korunmasını savunan politik felsefe |
tory democracy n.
|
|
290 |
Politics |
demokrasi ile birlikte geçmişten gelen kurumların ve geleneksel ilkelerin korunmasını savunan kimse |
tory democrat n.
|
|
291 |
Politics |
geleneksel araçlar |
traditional instruments n.
|
|
292 |
Politics |
geleneksel ürün adı |
traditional speciality guaranteed n.
|
|
293 |
Politics |
geleneksel değerlendirme |
traditional assessment n.
|
|
294 |
Politics |
geleneksel özellik garantisi |
traditional speciality guaranteed n.
|
|
295 |
Politics |
geleneksel ihracatçı-geleneksel satıcı ülke |
traditional supplier n.
|
|
296 |
Politics |
polonya devletinin geleneksel ismi |
rzeczpospolita n.
|
|
297 |
Politics |
özellikle amerika'nın güneyinde siyahilere karşı yapılan geleneksel ayrımcılık |
jim crow n.
|
|
298 |
Politics |
özellikle amerika'nın güneyinde siyahilere karşı yapılan geleneksel ayrımcılık |
jim-crow n.
|
|
299 |
Politics |
geleneksel ürün adlarına ilişkin daimi komite |
standing committee on traditional specialities guaranteed n.
|
|
300 |
Politics |
geleneksel afgan ulusal meclisi |
loya jirga n.
|
|
Industry |
|
301 |
Industry |
(özellikle fransa'nın bordeaux bölgesinde) geleneksel şarap üretimi kurallarına uymayan küçük çaplı şarap üreticisi |
garagiste n.
|
|
Tourism |
|
302 |
Tourism |
geleneksel kamp biçiminden farklı olarak çok çeşitli imkanlar sunan lüks diye tabir edilebilecek bir kamp yapma çeşidi |
glamping n.
|
|
Media |
|
303 |
Media |
geleneksel yayın organları |
legacy media n.
|
|
Technical |
|
304 |
Technical |
geleneksel işlev ömrü |
conventional working life n.
|
|
305 |
Technical |
geleneksel seramikler |
traditional ceramics n.
|
|
306 |
Technical |
geleneksel enerji kaynakları |
conventional energy resources n.
|
|
307 |
Technical |
geleneksel cam |
traditionalglass n.
|
|
308 |
Technical |
geleneksel bükülme sertliği |
conventional flexural stiffness n.
|
|
309 |
Technical |
geleneksel sıkıştırma süresi |
conventional pressing time n.
|
|
310 |
Technical |
geleneksel ölçme teknikleri |
conventional surveying techniques n.
|
|
311 |
Technical |
geleneksel enerji |
conventional energy n.
|
|
312 |
Technical |
geleneksel elektrik santralı |
conventional power plant n.
|
|
313 |
Technical |
geleneksel birim kök testi |
conventional unit root test n.
|
|
Computer |
|
314 |
Computer |
geleneksel ağ koruma sistemi |
conventional network protection system n.
|
|
315 |
Computer |
geleneksel sistem |
conventional system n.
|
|
316 |
Computer |
geleneksel bellek |
conventional memory n.
|
|
317 |
Computer |
geleneksel posta ile göndermek |
s-mail [dated] v.
|
|
318 |
Computer |
geleneksel klavye dizilişi ile ilgili |
qwerty adj.
|
|
Telecom |
|
319 |
Telecom |
geleneksel telefon hizmetleri |
pots n.
|
|
320 |
Telecom |
geleneksel düzenlemeler |
traditional arrangements n.
|
|
321 |
Telecom |
geleneksel posta |
snail mail n.
|
|
322 |
Telecom |
geleneksel telefon hizmeti |
plain old telefone service n.
|
|
Textile |
|
323 |
Textile |
çinli kadınların geleneksel olarak giydiği dik yakalı, eteği yırtmaçlı, pamuk ya da ipekten elbise |
cheongsam n.
|
|
324 |
Textile |
çinli kadınların geleneksel olarak giydiği dik yakalı, eteği yırtmaçlı, pamuk ya da ipekten elbise |
qipao n.
|
|
325 |
Textile |
bir yüzünde geleneksel motifler bulunan parlak kumaş |
calamanco n.
|
|
326 |
Textile |
vietnamlı kadınların giydiği geleneksel kıyafet |
ao dai n.
|
|
327 |
Textile |
malezyalı kadınların giydiği geleneksel bir bluz |
kabaya n.
|
|
328 |
Textile |
geleneksel hint, pakistan ve iran giysilerinde kullanılan ince altın veya gümüş iplik |
zari n.
|
|
329 |
Textile |
malezyalı kadınların giydiği geleneksel bir bluz |
kerbaya n.
|
|
330 |
Textile |
geleneksel hint elbisesi |
lehenga n.
|
|
331 |
Textile |
geleneksel hint elbisesi |
lengha n.
|
|
332 |
Textile |
çok sayıda rengin kullanıldığı motifler yaratmak için kullanılan geleneksel bir örgü tekniği |
fair isle n.
|
|
333 |
Textile |
japonya'da geleneksel olarak giyilip arkadan fiyonk ile tutturulan geniş bir kuşak |
oby n.
|
|
334 |
Textile |
yün veya brokardan yapılabilen geleneksel bir giysi |
deel n.
|
|
335 |
Textile |
geleneksel biçimde örülmüş |
custom tufted adj.
|
|
Architecture |
|
336 |
Architecture |
kağıtla kaplı ahşap çerçeveli geleneksel japon sürgü kapı |
shoji n.
|
|
337 |
Architecture |
geleneksel fas evi |
riad n.
|
|
338 |
Architecture |
doğu pensilvanya'daki geleneksel alman mimarisi |
pennsylvania dutch n.
|
|
339 |
Architecture |
tasarımda çeşitli geleneksel mimari ve dekoratif tarzların kullanılması |
ornamentalism n.
|
|
340 |
Architecture |
geleneksel japon sürgü kapısına benzer paravan |
shoji n.
|
|
Construction |
|
341 |
Construction |
geleneksel yapı pratiği |
traditional construction practice n.
|
|
342 |
Construction |
geleneksel asfalt |
conventional asphalt n.
|
|
343 |
Construction |
geleneksel tasarım |
conventional design n.
|
|
Railway |
|
344 |
Railway |
demiryolu çalışanlarının ücretlerini hesaplamak için kullanılan geleneksel bir birim |
day n.
|
|
Aeronautic |
|
345 |
Aeronautic |
geleneksel tipteki uçaklardan daha fazla sayıda yolcu taşıyabilen ve iki ya da daha çok koridoru olan uçak |
wide-bodied aircraft n.
|
|
346 |
Aeronautic |
tek merkezi koridorlu geleneksel tasarımlı |
narrow-bodied adj.
|
|
Marine |
|
347 |
Marine |
ortası geniş geleneksel ahşap türk yelkenlisi |
gulet n.
|
|
348 |
Marine |
balıkçılıkta kullanılan geleneksel bir ahşap tekne |
couta [australia] n.
|
|
349 |
Marine |
balıkçılıkta kullanılan geleneksel bir ahşap tekne |
couta boat [australia] n.
|
|
350 |
Marine |
(geleneksel ingiliz teknesinde) öndeki yükleri sıkıştırıp üst tahtayı veya yürüyüş yolunu destekleyen dikey kalaslar |
cratch n.
|
|
351 |
Marine |
iskoçya'ya özgü geleneksel bir balıkçı teknesi |
scaffie n.
|
|
352 |
Marine |
iskoçya'ya özgü geleneksel bir balıkçı teknesi |
scaffy n.
|
|
353 |
Marine |
connemara bölgesine özgü geleneksel bir yelkenli çeşidi |
púcán [ireland] n.
|
|
354 |
Marine |
iskoçya'ya özgü geleneksel balıkçı teknesine ait veya ilgili |
scaffie adj.
|
|
355 |
Marine |
iskoçya'ya özgü geleneksel balıkçı teknesine benzer |
scaffie adj.
|
|
Medical |
|
356 |
Medical |
geleneksel çin tıbbı |
tcm (traditional chinese medicine) n.
|
|
357 |
Medical |
alternatif-geleneksel hekim |
folk healer n.
|
|
358 |
Medical |
alternatif-geleneksel hekim |
alternative/traditional healer n.
|
|
359 |
Medical |
doğu-geleneksel tıp |
oriental traditional medicine n.
|
|
360 |
Medical |
geleneksel tıp |
conventional medicine n.
|
|
361 |
Medical |
geleneksel ve tamamlayıcı tıp ünitesi |
traditional and complementary medicine unit n.
|
|
362 |
Medical |
geleneksel miyomektomi |
conventional myomectomy n.
|
|
363 |
Medical |
geleneksel hekim |
traditional healer n.
|
|
364 |
Medical |
geleneksel tıp |
traditional medicine n.
|
|
365 |
Medical |
geleneksel zehir |
traditional poison n.
|
|
366 |
Medical |
geleneksel hint şifa sistemi |
ayurvedism n.
|
|
367 |
Medical |
geleneksel tıpla ilgilenen müslüman doktor |
hakeem n.
|
|
368 |
Medical |
çin'e özgü eklem ağrıları için kullanılan geleneksel bir ilaç |
snake oil n.
|
|
369 |
Medical |
tıp alanında çalışmaya başlayanlarca geleneksel olarak verilip hipokrat ve onun eserlerinden esinlenen bir dizi mesleki ve etik taahhütle ilgili |
hippocratic adj.
|
|
370 |
Medical |
tıp alanında çalışmaya başlayanlarca geleneksel olarak verilip hipokrat ve onun eserlerinden esinlenen bir dizi mesleki ve etik taahhüde ait |
hippocratic adj.
|
|
371 |
Medical |
geleneksel tıbbın dışındaki tedavilerle ilgili |
holistic adj.
|
|
372 |
Medical |
geleneksel tıbbın dışındaki tedavileri kullanan |
holistic adj.
|
|
Psychology |
|
373 |
Psychology |
geleneksel eylem |
traditional action n.
|
|
374 |
Psychology |
geleneksel düzey |
conventional level n.
|
|
375 |
Psychology |
geleneksel aile |
extended family n.
|
|
376 |
Psychology |
geleneksel veya ortodoks psikolojinin ötesindeki psişik fenomenlerin incelenmesi |
metapsychics n.
|
|
377 |
Psychology |
geleneksel psikanalist |
freudian n.
|
|
Dentistry |
|
378 |
Dentistry |
geleneksel cam iyonomer siman |
conventional glass-ionomer cement n.
|
|
Pharmaceutics |
|
379 |
Pharmaceutics |
geleneksel ortodoks tıbbı |
allopathic medicine n.
|
|
380 |
Pharmaceutics |
geleneksel tıpta karın ağrısının tedavisinde kullanılan bitki kökü |
aloeroot n.
|
|
381 |
Pharmaceutics |
geleneksel tıpta karın ağrısının tedavisinde kullanılan bitki kökü |
colicroot n.
|
|
382 |
Pharmaceutics |
geleneksel biçim ve teorileri reddeden sanat |
anti-art n.
|
|
383 |
Pharmaceutics |
geleneksel çin tıbbında kullanılan efedrinden üretilmiş bir ilaç |
ephedra n.
|
|
384 |
Pharmaceutics |
magnolia cinsi bitkinin geleneksel tıpta kullanılan kurutulmuş kabuğu |
magnolia n.
|
|
Printing |
|
385 |
Printing |
geleneksel kurutma |
conventional drying n.
|
|
Food Engineering |
|
386 |
Food Engineering |
iğne başı büyüklüğünde keskin bıçaklarla kesilmiş geleneksel pirinç lapası yapımında kullanılan yulaf |
steel-cut oat n.
|
|
387 |
Food Engineering |
geleneksel gıdalar |
traditional foods n.
|
|
388 |
Food Engineering |
geleneksel olarak kısrak veya eşek sütünden yapılan mayalanmış bir süt ürünü |
kumish n.
|
|
Gastronomy |
|
389 |
Gastronomy |
malta'ya özgü geleneksel bir makarna |
timpana n.
|
|
390 |
Gastronomy |
geleneksel olarak badem ile yapılan ve kavisli bir şekle sahip ince ve gevrek kurabiye |
tuile n.
|
|
391 |
Gastronomy |
geleneksel olarak badem ile yapılan ve kavisli bir şekle sahip ince ve gevrek kurabiye |
tuille n.
|
|
392 |
Gastronomy |
et ve patates ek olarak bir sebzeden yapılan geleneksel ingiliz yemeği |
meat and two veg n.
|
|
393 |
Gastronomy |
geleneksel bir kore yemeği |
kimchee n.
|
|
394 |
Gastronomy |
geleneksel bir kore yemeği |
kimchi n.
|
|
395 |
Gastronomy |
geleneksel bir kore yemeği |
kimchees n.
|
|
396 |
Gastronomy |
geleneksel fransız sebzeli türlüsü |
ratatouille n.
|
|
397 |
Gastronomy |
japonya'ya özgü geleneksel balık yemeği |
sashimi n.
|
|
398 |
Gastronomy |
noel zamanında geleneksel olarak servis edilen kurutulmuş meyve ve baharatlar ile doldurulmuş ingiliz menşeli bir turta |
mince pie n.
|
|
399 |
Gastronomy |
bir tür geleneksel çin mantısı |
yau gok n.
|
|
400 |
Gastronomy |
bir tür geleneksel çin mantısı |
jau gok n.
|
|
401 |
Gastronomy |
bir tür geleneksel çin mantısı |
jiaozi n.
|
|
402 |
Gastronomy |
alt kısmı elmalı geleneksel bir ingiliz keki |
eve's pudding [uk] n.
|
|
403 |
Gastronomy |
geleneksel norveç yassı ekmeği |
lefse n.
|
|
404 |
Gastronomy |
aşkenazi yahudileri'nin geleneksel yiyeceği olan bademli tatlı bir ekmek çeşidi |
mandelbrot n.
|
|
405 |
Gastronomy |
keşkeğe benzeyen geleneksel bir ermeni yemeği |
harissa n.
|
|
406 |
Gastronomy |
batı abd'ye özgü geleneksel olarak çay yapımında ve tıbbi amaçlarla kullanılan çeşitli efedralara verilen ad |
mormon tea n.
|
|
407 |
Gastronomy |
kıyma, sebze, domates ve diğer yerel malzemeler ile hazırlanan geleneksel bir latin-amerikan yemeği |
picadillo n.
|
|
408 |
Gastronomy |
kıyma, sebze, domates ve diğer yerel malzemeler ile hazırlanan geleneksel bir latin-amerikan yemeği |
piccadillo n.
|
|
409 |
Gastronomy |
kıyma, sebze, domates ve diğer yerel malzemeler ile hazırlanan geleneksel bir latin-amerikan yemeği |
pickadillo n.
|
|
410 |
Gastronomy |
geleneksel bir amerikan tatlısı |
cottage pudding n.
|
|
411 |
Gastronomy |
geleneksel fast food'a kıyasla daha taze ve sağlıklı ayaküstü yemek |
fast casual n.
|
|
412 |
Gastronomy |
amerika birleşik devletleri ve kanada’da popüler olan geleneksel bir tatlı |
s'more n.
|
|
413 |
Gastronomy |
geleneksel bir iskoç kurabiyesi |
shortbread cookie n.
|
|
414 |
Gastronomy |
geleneksel olarak anneler günü'nde yenen ve noel pudingini andıran meyveli bir pasta |
simnel [uk] n.
|
|
415 |
Gastronomy |
domuz yağı, kuru meyve ve baharatlarla hazırlanan geleneksel bir ingiliz ekmeği |
fourses [dialect] [uk] n.
|
|
416 |
Gastronomy |
geleneksel bir hawaii yemeği |
poi n.
|
|
417 |
Gastronomy |
iç yağı ve kuru meyveler ile hazırlanan geleneksel bir kek |
spotted dog n.
|
|
418 |
Gastronomy |
kabartma desenli geleneksel bir alman kurabiyesi |
springerle n.
|
|
419 |
Gastronomy |
geleneksel yolla pişirilen |
real adj.
|
|
420 |
Gastronomy |
yahudi beslenme kurallarına sıkı sıkıya bağlı olmayıp geleneksel yahudi yemeklerinin özelliklerini barındıran |
kosher-style adj.
|
|
421 |
Gastronomy |
geleneksel şekilde hazırlanan |
home-style adj.
|
|
Physics |
|
422 |
Physics |
geleneksel uzay-zaman ilişkisinin geçerli olmadığı varsayımsal bir boyut |
hyperspace n.
|
|
Chemistry |
|
423 |
Chemistry |
geleneksel monomer formülasyonu |
conventional monomer formulation n.
|
|
Biology |
|
424 |
Biology |
geleneksel tarım rejimi |
conventional farming regime n.
|
|
425 |
Biology |
geleneksel sınıflandırmada canlıların ve nesnelerin hayvan, bitki ve maden şeklinde oluşturduğu kategorilerden her biri |
kingdom n.
|
|
426 |
Biology |
geleneksel genetik biliminin aksine kalıtım üzerindeki temel etkenin somatik ve çevresel faktörler olduğunu iddia eden bir doktrin |
michurinism n.
|
|
427 |
Biology |
geleneksel genetik biliminin aksine kalıtım üzerindeki temel etkenin somatik ve çevresel faktörler olduğunu iddia eden bir doktrin |
lysenkoism n.
|
|
428 |
Biology |
ait olduğu gruptaki sıradan veya geleneksel tipten çok daha küçük boyuttaki hayvan veya bitki türü |
miniature n.
|
|
Marine Biology |
|
429 |
Marine Biology |
geleneksel balıkçılık kuşağı |
traditional fishing zone n.
|
|
Astronomy |
|
430 |
Astronomy |
geleneksel takımyıldızlardan birinin üyesi olmayan bir grup yıldız |
asterism n.
|
|
431 |
Astronomy |
geleneksel takımyıldızlardan birinin üyesi olmayan bir grup yıldızla ilgili |
asterismal adj.
|
|
Botanic |
|
432 |
Botanic |
sanikel cinsine ait, kökleri geleneksel tıpta kullanılan bir bitki |
black snakeroot n.
|
|
433 |
Botanic |
amerikan yerlilerinin geleneksel ritüellerinde kullandıkları hoş kokulu bir çim |
sweet grass (hierochloe odorata) n.
|
|
434 |
Botanic |
kuzeybatı yunnan'da, butan'da ve kuzeydoğu hindistan'da yetişen, rizomları geleneksel tıpta kullanılan çiçekli bir bitki |
mishmee n.
|
|
435 |
Botanic |
geleneksel çin tıbbında kullanılan bir bitki kökü |
dong quai (angelica sinensis) n.
|
|
Agriculture |
|
436 |
Agriculture |
tahılın hasat zamanında geleneksel törenlerle kesilerek saklanan son demeti |
neck [dialect] n.
|
|
437 |
Agriculture |
geleneksel sabana kıyasla daha derin oluk açmakta kullanılan pulluk |
trench plow n.
|
|
438 |
Agriculture |
geleneksel ziraat uygulamaları |
traditional agricultural practices n.
|
|
439 |
Agriculture |
geleneksel çiftçilik |
traditional farming n.
|
|
440 |
Agriculture |
geleneksel tarım sistemi |
traditional agriculture system n.
|
|
441 |
Agriculture |
geleneksel tarımsal uygulamalar |
conventional agricultural practices n.
|
|
442 |
Agriculture |
geleneksel tarım |
traditional agriculture n.
|
|
443 |
Agriculture |
geleneksel tarımsal uygulamalar |
traditional agricultural practices n.
|
|
444 |
Agriculture |
geleneksel tarım uygulamaları |
conventional agricultural practices n.
|
|
445 |
Agriculture |
geleneksel zirai uygulamalar |
conventional agricultural practices n.
|
|
446 |
Agriculture |
geleneksel tarım uygulamaları |
traditional agricultural practices n.
|
|
447 |
Agriculture |
geleneksel ziraat uygulamaları |
conventional agricultural practices n.
|
|
448 |
Agriculture |
geleneksel tarım sistemi |
conventional agriculture system n.
|
|
449 |
Agriculture |
geleneksel zirai uygulamalar |
traditional agricultural practices n.
|
|
450 |
Agriculture |
geleneksel tarım |
conventional agriculture n.
|
|
451 |
Agriculture |
geleneksel toprak işleme |
conventional tillage n.
|
|
452 |
Agriculture |
geleneksel saban demiri yerine ağır diskler kullanan döner pulluk |
disk plow n.
|
|
453 |
Agriculture |
hayvan yemleri ve sağlığı, kimyasal gübre kullanımı, vahşi yaşamın korunması ve arazi yönetimi ile alakalı belirli şartların sağlanması ve mümkün olduğunda geleneksel yöntemlerle gıda üretilmesi ile ilişkili |
conservation-grade adj.
|
|
Social Sciences |
|
454 |
Social Sciences |
geleneksel hawaii toplumunda miras yoluyla geçen yönetici sınıfının bir mensubu |
ali'i n.
|
|
455 |
Social Sciences |
geleneksel olmayan yapıdaki toplum |
alternative society n.
|
|
456 |
Social Sciences |
ayaküstü yemek alışkanlığına (fast food) karşı oluşturulmuş geleneksel yeme biçimlerinin korunmasını teşvik eden hareket |
slow food n.
|
|
457 |
Social Sciences |
seramik pişirmekte kullanılan geleneksel japon fırını |
anagama n.
|
|
458 |
Social Sciences |
(malay dilinde) yerlilerin yaşadığı geleneksel köy |
kampong n.
|
|
459 |
Social Sciences |
geleneksel iskoç oyun kütüğü |
kebar n.
|
|
460 |
Social Sciences |
geleneksel hint toplumunda en yüksek ikinci kasta mensup kimse |
kshatriya n.
|
|
461 |
Social Sciences |
geleneksel evlilik |
traditional marriage n.
|
|
462 |
Social Sciences |
geleneksel düğün |
traditional marriage n.
|
|
463 |
Social Sciences |
bazı kızılderililerin geleneksel kıyafeti |
blanket n.
|
|
464 |
Social Sciences |
geleneksel iskoç yılbaşı gecesi kutlaması |
hogmanay [scotland] n.
|
|
465 |
Social Sciences |
(botsvana'da) okavango deltası'nda yaşayan bir halkın kullandığı ağaç kütüğünden yapılan geleneksel bir kano |
mokoro n.
|
|
466 |
Social Sciences |
geleneksel yahudi evlenme törenlerinde gelin ve damadın altında durduğu tente |
huppa n.
|
|
467 |
Social Sciences |
geleneksel yahudi evlenme törenlerinde gelin ve damadın altında durduğu tente |
huppah n.
|
|
468 |
Social Sciences |
geleneksel yahudi evlilik törenlerinde çiftin altında durduğu dört ayaklı tente |
chuppah n.
|
|
469 |
Social Sciences |
geleneksel yahudi evlilik törenlerinde çiftin altında durduğu dört ayaklı tente |
chupah n.
|
|
470 |
Social Sciences |
geleneksel yahudi evlilik törenlerinde çiftin altında durduğu dört ayaklı tente |
chuppa n.
|
|
471 |
Social Sciences |
irlanda'da giyilen geleneksel bir ayakkabı türü |
pampootie n.
|
|
472 |
Social Sciences |
geleneksel eş |
tradwife (traditional wife) n.
|
|
473 |
Social Sciences |
geleneksel cinsiyet rollerine inanan ev hanımı eş |
tradwife (traditional wife) n.
|
|
474 |
Social Sciences |
geleneksel otorite |
traditional authority n.
|
|
475 |
Social Sciences |
geleneksel olarak yankee'lere atfedilen niteliklere sahip |
yankee adj.
|
|
476 |
Social Sciences |
geleneksel cinsiyet rollerine sadık kalan |
unliberated adj.
|
|
477 |
Social Sciences |
geleneksel toplumsal rollere bağlı kalan |
unliberated adj.
|
|
478 |
Social Sciences |
(özellikle feminist teoride) geleneksel cinsiyet rolleri ve toplumsal rollerle kısıtlanmamış |
liberated adj.
|
|
479 |
Social Sciences |
(sosyal yaşam) geleneksel |
static adj.
|
|
Education |
|
480 |
Education |
müfredatı esnek veya geleneksel olmayan okul |
alternative school n.
|
|
481 |
Education |
geleneksel eğitim |
traditional education n.
|
|
482 |
Education |
türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerin öğrenilmesi hakkında yönetmelik |
regulation on foreign language education in higher education institutions and rudiments to conform within foreign language education n.
|
|
483 |
Education |
geleneksel eğitim |
sage-on-a-stage n.
|
|
484 |
Education |
konuşmada kullanılan geleneksel dilbilgisinin ana kısımlarından biri |
major form class n.
|
|
485 |
Education |
alternatif eğitim yöntemlerini ve biçimlerini benimsemek üzere geleneksel okul biçimlerini kaldırma taraftarı kimse |
deschooler n.
|
|
486 |
Education |
geleneksel devlet veya özel okullara alternatif olarak ortaya çıkmış, esnek bir müfredata ve yenilikçi öğretim metotlarına sahip özel okul |
free school n.
|
|
487 |
Education |
üniversite öğrencilerinin geleneksel olmayan konuları çalışılabilmek için kurulan bağımsız ve lisanssız kurum |
free university n.
|
|
488 |
Education |
(özel ihtiyaçları olan bir çocuğu) geleneksel okul derslerine sokmak |
mainstream v.
|
|
489 |
Education |
alternatif eğitim yöntemlerini ve biçimlerini benimsemek üzere geleneksel okul biçimlerini kaldırmak |
deschool v.
|
|
490 |
Education |
geleneksel sınıf ortamı içerisinde bulunmayan |
nonclassroom adj.
|
|
Literature |
|
491 |
Literature |
eserlerde tutarlı olay örgüsü ve gerçekçi karakter tasviri gibi geleneksel roman öğelerinin olmadığı bir edebi akım |
nouveau roman n.
|
|
492 |
Literature |
eserlerde tutarlı olay örgüsü ve gerçekçi karakter tasviri gibi geleneksel roman öğelerinin olmadığı bir edebi akım |
anti-roman n.
|
|
493 |
Literature |
(geleneksel vezinde) geriye dönüş |
turnagain n.
|
|
494 |
Literature |
geleneksel öykü kurallarına uymayan anlatı |
antinarrative n.
|
|
495 |
Literature |
eserlerde tutarlı olay örgüsü ve gerçekçi karakter tasviri gibi geleneksel roman öğelerinin olmadığı bir edebi akım |
antinovel n.
|
|
496 |
Literature |
eserlere tutarlı olay örgüsü ve gerçekçi karakter tasviri gibi geleneksel roman öğelerini koymayan bir yazar |
antinovelist n.
|
|
497 |
Literature |
geleneksel anlatı kurallarına uymayan hikaye |
antistory n.
|
|
498 |
Literature |
çok uzun geleneksel bir gal şiiri |
awdl n.
|
|
499 |
Literature |
geleneksel bir farsça ayet formu |
rubaiyat n.
|
|
500 |
Literature |
geleneksel şiir kurallarına uymayan |
antipoetic adj.
|
|