Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | haklı çıkmak | be proved right v. | ||
Tom was proven right. Tom haklı çıktı. More Sentences |
||||
General | haklı çıkmak | be justified v. | ||
Their apprehensions were justified. Onların endişeleri haklı çıktı. More Sentences |
||||
General | haklı çıkmak | turn out to be right v. |
Turkish | English | |
---|---|---|
Archaic | ||
Archaic | tartışmada haklı çıkmak | conclude v. |