|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
için |
for prep.
|
|
I’d like to make a reservation for 8 o’clock.
Saat 8 için rezervasyon yaptırmak istiyorum.
More Sentences
|
General |
|
2 |
General |
için |
order n.
|
|
I quit my permanent job in order to travel the world.
Dünyayı dolaşmak için daimi işimden ayrıldım.
More Sentences
|
3 |
General |
için |
about adv.
|
|
From a Socialist point of view, world trade is about fair play for all.
Sosyalist bir bakış açısıyla, dünya ticareti herkes için adil bir oyun anlamına gelmektedir.
More Sentences
|
4 |
General |
için |
so as to prep.
|
|
That should happen in order to ensure that there really is a uniform approach and so as to have uniform structures.
Bu, gerçekten tek tip bir yaklaşım olmasını sağlamak ve tek tip yapılara sahip olmak için gerçekleşmelidir.
More Sentences
|
5 |
General |
için |
out of prep.
|
|
What's the fastest way out of here?
Buradan çıkmak için en hızlı yol hangisi?
More Sentences
|
6 |
General |
için |
to prep.
|
|
So I would like to ask that that be added, in view of the Minutes arriving so late anyway.
Tutanaklar zaten çok geç geldiği için bunun da eklenmesini rica ediyorum.
More Sentences
|
7 |
General |
için |
toward prep.
|
|
We need to work towards a solution.
Bir çözüm için çalışmalıyız.
More Sentences
|
8 |
General |
için |
as prep.
|
|
The many regional and low-cost airlines would be more critically affected, as their margins are much smaller.
Birçok bölgesel ve düşük maliyetli havayolu, marjları çok daha küçük olduğu için daha kritik bir şekilde etkilenecektir.
More Sentences
|
9 |
General |
için |
inasmuch as prep.
|
|
The Commission's position is fundamental inasmuch as it proposes a framework.
Komisyonun tutumu, bir çerçeve önerdiği için esastır.
More Sentences
|
10 |
General |
için |
on prep.
|
|
I congratulate you on the honesty of your statement.
İfadenizin dürüstlüğü için sizi tebrik ederim.
More Sentences
|
11 |
General |
için |
since prep.
|
|
Since it was snowing, he put on his boots.
Kar yağdığı için botlarını giydi.
More Sentences
|
12 |
General |
için |
for prep.
|
|
I’d like to make a reservation for 8 o’clock.
Saat 8 için rezervasyon yaptırmak istiyorum.
More Sentences
|
13 |
General |
için |
on behalf of prep.
|
|
The defence attorney did his best on behalf of Tom to secure his acquittal.
Savunma avukatı Tom'un beraat etmesi için elinden geleni yaptı.
More Sentences
|
14 |
General |
için |
over prep.
|
|
I am crazy over you.
Senin için deli oluyorum.
More Sentences
|
15 |
General |
için |
till [scottish] prep.
|
|
Wait till the guys at work hear that your wife left you for another woman.
İşteki çocuklar karının seni başka bir kadın için terk ettiğini duyana kadar bekle.
More Sentences
|
16 |
General |
için |
now that conj.
|
|
Now that is not a tactic for putting off indefinitely the start of a new round.
Şimdi bu, yeni bir turun başlamasını süresiz olarak ertelemek için bir taktik değildir.
More Sentences
|
17 |
General |
için |
so conj.
|
|
I am sorry this speech is so long, but this is an important section.
Bu konuşma bu kadar uzun olduğu için üzgünüm, ancak bu önemli bir bölüm.
More Sentences
|
18 |
General |
için |
so as conj.
|
|
It is linked to conditions which the Council can fulfil by the end of the year so as not to jeopardise enlargement.
Bu tutum, genişlemeyi tehlikeye atmamak için Konsey'in yıl sonuna kadar yerine getirebileceği koşullara bağlanmıştır.
More Sentences
|
19 |
General |
için |
because of conj.
|
|
They would be given power because of their countries' size, not because we had elected them.
Onlara, biz onları seçtiğimiz için değil, ülkelerinin büyüklüğü nedeniyle güç verilecektir.
More Sentences
|
20 |
General |
için |
so that conj.
|
|
I collected 200 signatures with a view to reversing the procedure so that it might begin with openness.
Prosedürün açıklıkla başlatılabilmesi için tersine çevrilmesi amacıyla 200 imza topladım.
More Sentences
|
|
21 |
General |
için |
in order that conj.
|
|
We highlight weak points in order that they may be rectified and also avoided in the forthcoming budget.
Önümüzdeki bütçede düzeltilmeleri ve aynı zamanda önlenmeleri için zayıf noktaların altını çiziyoruz.
More Sentences
|
22 |
General |
için |
seeing that conj.
|
|
Seeing that it is raining, you had better stay home.
Yağmur yağdığı için evde kalsan iyi olur.
More Sentences
|
23 |
General |
için |
because conj.
|
|
We are only voting for this report because it advocates prudence, which we consider beneficial to consumers.
Bu rapora sadece tüketiciler için faydalı olduğunu düşündüğümüz ihtiyatlılığı savunduğu için oy veriyoruz.
More Sentences
|
24 |
General |
için |
in order for conj.
|
|
We will have to take a look at the exact wording they will need in order for the Commission to adopt them.
Komisyon'un bunları kabul etmesi için ihtiyaç duyacakları kesin ifadelere bir göz atmamız gerekecek.
More Sentences
|
Phrases |
|
25 |
Phrases |
için |
on account of prep.
|
|
This must be done if only on account of human dignity, but not solely for that reason.
Sadece insan onuru için bile olsa bu yapılmalıdır, ancak sadece bu nedenle değil.
More Sentences
|
26 |
Phrases |
için |
in order to expr.
|
|
Nonetheless, there is still a lot to do in order to achieve the Lisbon objectives.
Bununla birlikte, Lizbon hedeflerine ulaşmak için hala yapılması gereken çok şey var.
More Sentences
|
Computer |
|
27 |
Computer |
için |
for prep.
|
|
I’d like to make a reservation for 8 o’clock.
Saat 8 için rezervasyon yaptırmak istiyorum.
More Sentences
|
General |
|
28 |
General |
için |
pro prep.
|
|
29 |
General |
için |
for the use of prep.
|
|
30 |
General |
için |
after prep.
|
|
31 |
General |
için |
in furtherance prep.
|
|
32 |
General |
için |
syn [scotland] prep.
|
|
33 |
General |
için |
syne [scotland] prep.
|
|
34 |
General |
için |
since therefore conj.
|
|
35 |
General |
için |
siththen conj.
|
|
36 |
General |
için |
syne [scotland] conj.
|
|
37 |
General |
için |
pro- pref.
|
|
Phrases |
|
38 |
Phrases |
için |
in the interest of prep.
|
|
39 |
Phrases |
için |
being that expr.
|
|
Colloquial |
|
40 |
Colloquial |
için |
fo prep.
|
|
|
Archaic |
|
41 |
Archaic |
için |
sith conj.
|
|
|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
zevk için |
for fun adv.
|
|
I like to play sport for fun not for competition.
Sporu rekabet için değil zevk için yapıyorum.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
bizim için |
for us adv.
|
|
This is a key point for us too.
Bu bizim için de kilit bir noktadır.
More Sentences
|
General |
|
3 |
General |
tesis (özel bir hizmet için yapılmış) |
facility n.
|
|
The hotel we booked has an excellent wellness facility.
Rezervasyon yaptırdığımız otelde harika bir sağlıklı yaşam tesisi var.
More Sentences
|
4 |
General |
külah (dondurma için) |
cone n.
|
|
I'd like two scoops of ice cream in a cone, please.
Külahta iki top dondurma istiyorum, lütfen.
More Sentences
|
5 |
General |
başlık (bir yazı/kitap bölümü vb için) |
title n.
|
|
Finally, category 7, the title of which has been changed.
Son olarak, başlığı değiştirilmiş olan 7. kategori.
More Sentences
|
6 |
General |
tür (bitki için) |
strain n.
|
|
France has banned a strain of genetically modified maize.
Fransa, genetiği değiştirilmiş bir mısır türünü yasakladı.
More Sentences
|
7 |
General |
eşik (felaket için) |
brink n.
|
|
For God's sake, do not let us also fish the poor to the brink of catastrophe too.
Allah aşkına, yoksulları da felaketin eşiğine getirmeyelim.
More Sentences
|
8 |
General |
akın (insanlar/hayvanlar için) |
surge n.
|
|
Is the EU equipped to cope with this imminent surge of arrivals?
AB, yaklaşan bu göçmen akınıyla başa çıkabilecek donanıma sahip mi?
More Sentences
|
9 |
General |
vuruş (top için) |
shot n.
|
|
We saw Mac make a fantastic shot.
Mac'in harika bir vuruş yaptığını gördük.
More Sentences
|
10 |
General |
yay (ok atmak için) |
bow n.
|
|
If I don't have a bow, I can't play the violin.
Yayım yoksa keman çalamam.
More Sentences
|
11 |
General |
kın (kılıç için) |
scabbard n.
|
|
A sheath for a sword is a scabbard.
Kılıcın kılıfına kın denir.
More Sentences
|
12 |
General |
palet (boya için) |
palette n.
|
|
The supplementary role renewable energy sources play in basic production is a part of the European energy palette.
Yenilenebilir enerji kaynaklarının temel üretimde oynadığı tamamlayıcı rol, Avrupa enerji paletinin bir parçasıdır.
More Sentences
|
13 |
General |
(arazi/bina için) mülkiyet |
ownership n.
|
|
So 'yes' to competition on the basis of the best services, and 'no' to competition on the basis of ownership!
Yani en iyi hizmet temelinde rekabete 'evet', mülkiyet temelinde rekabete 'hayır'!
More Sentences
|
14 |
General |
anahtar (somun veya vidaların sıkıştırılıp gevşetilmesi için kullanılan) |
wrench n.
|
|
Hand me the wrench.
Anahtarı bana ver.
More Sentences
|
15 |
General |
yapı (insan için) |
build n.
|
|
The athlete had a strong build.
Sporcu güçlü bir yapıya sahipti.
More Sentences
|
16 |
General |
sapan (taş atmak için) |
sling n.
|
|
David killed Goliath with a sling.
David, Goliath'ı sapanla öldürdü.
More Sentences
|
17 |
General |
aranjman (çiçek için) |
arrangement n.
|
|
We offer floral arrangements for all occasions.
Tüm ortamlara özel çiçek aranjmanları sunuyoruz.
More Sentences
|
18 |
General |
abone (dergi/gazete/telefon için) |
subscriber n.
|
|
At this crucial time, the European Union is unavailable to its subscribers.
Bu kritik dönemde Avrupa Birliği abonelerine ulaşamıyor.
More Sentences
|
19 |
General |
çocukluk (erkek için) |
boyhood n.
|
|
Tom Jackson was a boyhood hero of mine.
Tom Jackson çocukluk kahramanımdı.
More Sentences
|
20 |
General |
askı (kırık kol vb için) |
sling n.
|
|
Tom's left arm is in a sling.
Tom'un sol kolu askıda.
More Sentences
|
21 |
General |
şef (orkestra/koro için) |
conductor n.
|
|
He stands alone as a conductor of ballet music.
Bağımsız bir bale müziği şefidir.
More Sentences
|
22 |
General |
raket (masatenisi için) |
paddle n.
|
|
Tom can't remember which ping-pong paddle is his.
Tom hangi ping-pong raketinin onunki olduğunu hatırlayamıyor.
More Sentences
|
23 |
General |
eşya (belirli bir iş için) |
gear n.
|
|
Get your gear.
Eşyalarınızı alın.
More Sentences
|
24 |
General |
toplantı (birini/bir davayı desteklemek için yapılan) |
rally n.
|
|
Do you really want to go to the pep rally?
Gerçekten moral toplantısına gitmek istiyor musun?
More Sentences
|
25 |
General |
beden (elbise için) |
size n.
|
|
Firstly, there is the ‘one size fits all’ approach.
İlk olarak, 'tek beden herkese uyar' yaklaşımı vardır.
More Sentences
|
26 |
General |
takım elbise (erkek için) |
suit n.
|
|
I didn't know I could afford a lawyer with such a nice suit.
Böyle şık takım elbiseli bir avukata paramın yetebileceğini bilmiyordum.
More Sentences
|
27 |
General |
paket (sigara için) |
pack n.
|
|
Look, I had a whole pack, and it's gone.
Bak, elimde koca bir paket vardı ve hepsi gitti.
More Sentences
|
28 |
General |
susturucu (tabanca/tüfek için) |
silencer n.
|
|
He attached a silencer to the gun.
Silaha susturucu taktı.
More Sentences
|
29 |
General |
numara (ayakkabı için) |
size n.
|
|
I'm not sure what size she wears.
Kaç numara giydiğinden emin değilim.
More Sentences
|
30 |
General |
dolaşım (kan/hava için) |
circulation n.
|
|
We have an entirely legitimate expectation, however, that no false information is put into circulation.
Bununla birlikte, hiçbir yanlış bilginin dolaşıma sokulmaması konusunda tamamen meşru bir beklentimiz var.
More Sentences
|
31 |
General |
tedavül (para için) |
circulation n.
|
|
The euro will come into circulation in 89 days, and it is already the second most important currency in the world.
Euro 89 gün içinde tedavüle girecek ve şimdiden dünyanın en önemli ikinci para birimi haline geldi.
More Sentences
|
32 |
General |
şut (top için) |
shot n.
|
|
The goalkeeper for France dived to the ground and saved Ronaldo’s shot.
Fransa kalecisi yere daldı ve Ronaldo'nun şutunu kurtardı.
More Sentences
|
33 |
General |
hesap (lokanta/bar veya gece kulübünde yenilip içilen şeyler için) |
check n.
|
|
You can check out JR's Instagram account here.
Buradan JR'ın Instagram hesabına göz atabilirsiniz.
More Sentences
|
34 |
General |
seçme (tiyatro vs. için) |
audition n.
|
|
She said she was here for an audition.
Seçmeler için burada olduğunu söyledi.
More Sentences
|
Common Usage |
|
35 |
Common Usage |
devletin devlete barış için ödediği para |
tribute n.
|
|
36 |
Common Usage |
(cep telefonu için) çekme/sinyal |
reception n.
|
|
37 |
Common Usage |
kendi çıkarı için kullanmak |
exploit v.
|
|
38 |
Common Usage |
başlayanlar için |
elementary adj.
|
|
39 |
Common Usage |
özel bir amaç için |
ad hoc adv.
|
|
|
40 |
Common Usage |
özel bir amaç için kurulmuş |
ad hoc adv.
|
|
41 |
Common Usage |
-dığı için |
because conj.
|
|
42 |
Common Usage |
tanınmamak için giyilen kıyafet |
disguise n.
|
|
43 |
Common Usage |
eşik (kapı için) |
sill n.
|
|
General |
|
44 |
General |
çoğunlukla yarışlar için kullanılan güçlü motorlu tekne |
powerboat n.
|
|
45 |
General |
bando için yapılmış yer |
bandstand n.
|
|
46 |
General |
savaşa karşı olduğu için askerlik yapmayı reddeden kimse |
conscientious objector n.
|
|
47 |
General |
bir iş için lüzumlu malzemenin vaktinde gelmesini temin eden |
expeditor n.
|
|
48 |
General |
eşlik eden (koruma/gözetim için) |
escort n.
|
|
49 |
General |
dolap (elbise/çamaşır için) |
press n.
|
|
50 |
General |
taklit için model |
lodestar n.
|
|
51 |
General |
kızılderililer için ayrılmış arazi |
reservation n.
|
|
52 |
General |
akım (hava/sıvı için) |
circulation n.
|
|
53 |
General |
azıcık miktar (içki için) |
tot n.
|
|
54 |
General |
göz banyosu için kullanılan kadeh |
eyecup n.
|
|
55 |
General |
bir yere asılmak için yazılmış yazı |
plate n.
|
|
56 |
General |
ölünün ruhu için okunan ilahi |
requiem n.
|
|
57 |
General |
kenar (uçurum için) |
brink n.
|
|
58 |
General |
ihmalkarlık için para cezası |
doomage n.
|
|
59 |
General |
gönder (bayrak için) |
staff n.
|
|
60 |
General |
adacıklar için kullanılan bir güney pasifik terimi |
motu n.
|
|
61 |
General |
mengene (çamaşır sıkmak için) |
wringer n.
|
|
62 |
General |
suyun derinliğini ölçmek için iskandil kurşunu kullanan kişi |
leadsman n.
|
|
63 |
General |
bir gecelik aşk için otele götürülen kimse |
pickup n.
|
|
64 |
General |
bira yapmak için ezilmiş arpa ile su karışımı |
mash n.
|
|
65 |
General |
tahta taşımak için kullanılan kutu |
woodbox n.
|
|
66 |
General |
para (bir suçlunun yakalanması için devletçe verilen) |
bounty n.
|
|
67 |
General |
düelloya davet için yere atılan eldiven |
gantlet n.
|
|
68 |
General |
yolun özellikle taşıtlar için ayrılmış kısmı |
carriage way n.
|
|
69 |
General |
taşıma işletmecileri için kullanılan jenerik isim |
carrier n.
|
|
70 |
General |
çile (yün/ip vb için) |
skein n.
|
|
71 |
General |
bir iş için keşif yapma |
estimating n.
|
|
72 |
General |
ölülerin ruhu için dua |
requiem n.
|
|
73 |
General |
içinden su akıtmak için açılan oluk |
ditch n.
|
|
74 |
General |
bir hayır kurumu vb için gelir sağlayan |
endower n.
|
|
75 |
General |
bebeklerin dişlerini kaşıması için plastik halka |
teething ring n.
|
|
76 |
General |
alet takımı (belirli bir iş için) |
kit n.
|
|
77 |
General |
varoşlar (şehir için) |
skirts n.
|
|
78 |
General |
makas (kesmek için kullanılan) |
scissors n.
|
|
79 |
General |
yaprak (kağıt/yufka için) |
sheet n.
|
|
80 |
General |
iskoçyalıları tanımlamak için kullanılan aşağılayıcı söz |
scotty n.
|
|
81 |
General |
titreme (alev için) |
waver n.
|
|
82 |
General |
çocuklar için futbol |
soccer for children n.
|
|
83 |
General |
bilgi toplamak için yapılan alan araştırması |
fieldwork n.
|
|
84 |
General |
ceket (kitap için) |
wrapper n.
|
|
85 |
General |
para için yapan kimse |
professional n.
|
|
86 |
General |
birbirleri için yaratılmış çift |
natural and compatible mates n.
|
|
87 |
General |
hayvanlar için yazı uykuda geçirme |
estivating n.
|
|
88 |
General |
tabut taşımak için kullanılan tekerlekli sedye |
bier n.
|
|
89 |
General |
cins (hayvan/bitki için) |
stock n.
|
|
90 |
General |
tarife (otel/motel/pansiyon için) |
tariff n.
|
|
91 |
General |
giysi (belirli bir iş için) |
gear n.
|
|
92 |
General |
engelliler için spor |
sports for people with disabilities n.
|
|
93 |
General |
tekne (sıvı için) |
vat n.
|
|
94 |
General |
yakıt almak veya dinlenmek için otoyol kenarlarında bulunan alan |
service area n.
|
|
95 |
General |
engelliler için beden eğitimi |
physical education for people with disabilities n.
|
|
96 |
General |
ekvator üstünde veya yakınındaki bölgeler için kullanılan ingilizce ifade |
low latitudes n.
|
|
97 |
General |
yün için koyun veya başka hayvan yetiştiren kişi |
woolgrower n.
|
|
98 |
General |
alıştırma kitabı (öğrenciler için) |
workbook n.
|
|
99 |
General |
kadınlar için kuaför salonu |
beauty shop n.
|
|
100 |
General |
yükü azaltma için atma |
jettisoning n.
|
|
101 |
General |
bir sonuca ulaşmak için kullanılan şey |
means n.
|
|
102 |
General |
toplantıyı açmak için konuşan spiker |
keynoter n.
|
|
103 |
General |
kazak (kadın için) |
jumper n.
|
|
104 |
General |
bir şeyi başka bir şeye tutturmak için kullanılan nesne |
tie n.
|
|
105 |
General |
fazla mesai için ödenen ücret |
overtime n.
|
|
106 |
General |
kötü bir amaç için yapılan büyü |
black magic n.
|
|
107 |
General |
bir iş için lüzumlu malzemenin vaktinde gelmesini temin eden |
expediter n.
|
|
108 |
General |
sıvıları koymak için kullanılan büyük kap |
jerrycan n.
|
|
109 |
General |
bilgisayar çıktısından alınan değil de elle yazılan dokümanlar için kullanılan ifade |
manual issue n.
|
|
110 |
General |
aygıtlar (belli bir amaç için kullanılan) |
apparatus n.
|
|
111 |
General |
arabalarda telefon vb koymak için kullanılan tutacak |
car holder n.
|
|
112 |
General |
hayvanlar için yazı uykuda geçirme |
estivation n.
|
|
113 |
General |
ingilizce'de turistler için kullanılan aşağılayıcı ifade |
rubberneck n.
|
|
114 |
General |
erkek için spor ceket |
sport coat n.
|
|
115 |
General |
bazı hristiyanlar için cumartesi günü |
the sabbath n.
|
|
116 |
General |
bir bireyin belirli bir eylemi yapması için gereken süre |
body clock n.
|
|
117 |
General |
döpiyes (kadın için) |
suit n.
|
|
118 |
General |
birbirleri için yaratılmış çift |
soul mates n.
|
|
119 |
General |
heykel için özellikle duvarda bir oyuk |
niche n.
|
|
120 |
General |
konuşmaları gizlice dinlemek için telefon hattına takılan aygıt |
wiretap n.
|
|
121 |
General |
kamu için zararlı olan davranış |
public nuisance n.
|
|
122 |
General |
tüylerin kolay yolunabilmesi için yapılan ön işlem |
calding n.
|
|
123 |
General |
sürü (balık/balina vb için) |
school n.
|
|
124 |
General |
cevabı beklenmeyen ve etkili olmak için sorulan soru |
rhetorical question n.
|
|
125 |
General |
eskimo kanoları için eskiden kullanılan sözcük |
kayak n.
|
|
126 |
General |
hayvanın ısırmasına veya zararlı bir şey yemesine engel olmak için ağzına takılan tel, deri gibi kaf |
mouthpiece n.
|
|
127 |
General |
manşon (boru için) |
sleeve n.
|
|
128 |
General |
hükümet tarafından okul binası yapımı gibi işler için verilen toprak |
land grant n.
|
|
129 |
General |
gösteri veya konser vb yerine ilerisi için verilen bilet |
rain check n.
|
|
130 |
General |
yönünü değiştirme (rüzgar için) |
shift n.
|
|
131 |
General |
aday listesi (seçim için) |
slate n.
|
|
132 |
General |
her türden kara taşıtının hızlı yolculuğu için tasarlanmış kara yolu |
motorway n.
|
|
133 |
General |
ton (renk için) |
hue n.
|
|
134 |
General |
mobil iletişimler için global sistem |
global system for mobile communications n.
|
|
135 |
General |
büyük boy kağıt için askılı dosya dolabı |
foolscap suspended file drawer n.
|
|
136 |
General |
kayak pistindeki tümsekler için kullanılan bir kayak terimi |
mogul n.
|
|
137 |
General |
kıvam (sıvı için) |
texture n.
|
|
138 |
General |
mermi için kovan |
cartridge case n.
|
|
139 |
General |
halkın tepkisini öğrenmek için bir plan hakkında verilen ön haber |
trial balloon n.
|
|
140 |
General |
para toplamak için açılan kampanya |
a drive for funds n.
|
|
141 |
General |
adam öldürtmek için ödenen para |
blood money n.
|
|
142 |
General |
odun taşımak için kullanılan araç |
jinker n.
|
|
143 |
General |
veresiye verilen şey için koyulan işaret |
chalk n.
|
|
144 |
General |
düelloya davet için yere atılan eldiven |
gauntlet n.
|
|
145 |
General |
özellikle meksika ve küba'daki deniz kıyısı gezinti yerleri için kullanılan ispanyolca sözcük |
malecon n.
|
|
146 |
General |
bilgi değişimi için amerikan standart kodu |
american standard code for information interchange n.
|
|
147 |
General |
evlerin önüne oturmak için yapılan düz yükselti ve buradaki oturma yeri |
terrace n.
|
|
148 |
General |
kendi çıkarları için kullanma |
manipulation n.
|
|
149 |
General |
duvarda oyuk (heykel vb için) |
niche n.
|
|
150 |
General |
yoklama için toplanma |
muster n.
|
|
151 |
General |
dinlenmek için çalışmadan geçirilen süre |
holiday n.
|
|
152 |
General |
dinleyiciler önünde belirli bir konuyu tartışmak için seçilen tartışmacı grubu |
panel n.
|
|
153 |
General |
kendi çıkarları için ustaca manipülasyon yapan kimse |
gamesman n.
|
|
154 |
General |
gemi için ilk sefer |
maiden voyage n.
|
|
155 |
General |
için için yanan |
smoulder n.
|
|
156 |
General |
göl veya deniz girintisi için iskoçların kullandığı sözcük |
loch n.
|
|
157 |
General |
patrik cenapları ekümenik patrik için kullanılır |
his all holiness n.
|
|
158 |
General |
yayalar için altgeçit |
pedestrian subway n.
|
|
159 |
General |
için için yanan ateş |
smolder n.
|
|
160 |
General |
bir günahı bağışlatmak için papazın önerdiği kefaret |
penance n.
|
|
161 |
General |
çırpacak (yumurta vb için) |
whip n.
|
|
162 |
General |
vergi değerlendirmesi için gelire göre yapılan ayrım |
bracket n.
|
|
163 |
General |
ingilizce'de menfi anlamda almanları nitelemek için kullanılır |
hun n.
|
|
164 |
General |
yumuşaklık (et/sebze/meyve vb için) |
tenderness n.
|
|
165 |
General |
belirli ayrıntıların değiştirildiğini göstermesi için bilete iliştirilen çıkarma |
revalidation sticker n.
|
|
166 |
General |
bir kitapta konuyla ilgili daha geniş açıklama için oluşturulmuş ek kısım |
excursus n.
|
|
167 |
General |
belirli bir süre için ücretli iş |
engagement n.
|
|
168 |
General |
bir yolcunun seferler arasında aktarma yapabilmesi için gereken asgari süre |
minimum connecting time n.
|
|
169 |
General |
hesabı kapatmak için ödenen para |
settlement n.
|
|
170 |
General |
suyun derinliğini ölçmek için iskandil kurşunu kullanan kişi |
leadsmen n.
|
|
171 |
General |
lüle (saç için) |
ringlet n.
|
|
172 |
General |
yiyecek (gezi için) |
prog n.
|
|
173 |
General |
çalışma ve iş için sözleşmeler |
contracts for work and labor n.
|
|
174 |
General |
kol (giysi için) |
sleeve n.
|
|
175 |
General |
golf topu deliğe sokmak için hafif vuruş |
putt n.
|
|
176 |
General |
özellikle yüzdeki kırışıkları saklamak için kullanılan kozmetik madde |
concealer n.
|
|
177 |
General |
düelloya davet için yere atılan eldiven |
gage n.
|
|
178 |
General |
bir araba içinde seyahat etmek için bir araya gelmiş olan insanlar |
carpool n.
|
|
179 |
General |
yemeklere tat vermek için kullanılan bitki |
herb n.
|
|
180 |
General |
zevk için sürme |
joyriding n.
|
|
181 |
General |
takım (mobilya için) |
suite n.
|
|
182 |
General |
engelliler için özel eğitim |
special education for handicapped n.
|
|
183 |
General |
reklam için kullanılan özel cihaz |
gimmick n.
|
|
184 |
General |
sınavda kopya çekmek için hazırlanan kopya kağıdı |
crib n.
|
|
185 |
General |
engelli yarışlarda koşması için eğitilmiş at |
steeplechaser n.
|
|
186 |
General |
gençler için seferberlik |
mobilization for youth n.
|
|
187 |
General |
denizlik (pencere için) |
sill n.
|
|
188 |
General |
camı sertleştirmek için kullanılan fırın |
lehr n.
|
|
189 |
General |
bir yer veya mekandan çıkmak için kullanılan yer |
ascent n.
|
|
190 |
General |
bir yeri belirli bir faaliyet için ayırma |
zoning n.
|
|
191 |
General |
geri kalma (saat için) |
slowness n.
|
|
192 |
General |
belirli bir süre için her yıl ödenen ve emek karşılığı olmayan maaş |
annuity n.
|
|
193 |
General |
yarış için üretilen at |
bangtail n.
|
|
194 |
General |
duayen (kadınlar için) |
doyenne n.
|
|
195 |
General |
ödül için dövüşen boksör |
prizefighter n.
|
|
196 |
General |
laf (sataşmak için söylenen alaylı) |
taunt n.
|
|
197 |
General |
şeker yapımı için yetiştirilen pancar |
commercial beet n.
|
|
198 |
General |
kuruluk (iklim/hava için) |
aridity n.
|
|
199 |
General |
ispalya (bitki için) |
stake n.
|
|
200 |
General |
üst veya özel sınıfa giren her şey için kullanılan sözcük |
posh n.
|
|
201 |
General |
maaş (papaz için) |
stipend n.
|
|
202 |
General |
uçurtmanın ön kısımdaki çıtayı gergin tutmak için kullanılan çıta |
spreader n.
|
|
203 |
General |
altgeçit (yayalar için) |
subway n.
|
|
204 |
General |
kurşun (olta için) |
sinker n.
|
|
205 |
General |
mandal (mandallı çark için) |
ratchet n.
|
|
206 |
General |
çocuklar için spor |
sports for children n.
|
|
207 |
General |
uçurtmaya geriye doğru eğim vermek için kullanılan ip |
bowline n.
|
|
208 |
General |
makineler (belli bir amaç için kullanılan) |
apparatus n.
|
|
209 |
General |
korunmak için birine veya bir yere bırakılan eşya |
safety deposit n.
|
|
210 |
General |
kar arabaları için işaretlenmiş rota ya da kayak pisti |
trail n.
|
|
211 |
General |
körler için kabartma yazı |
braille n.
|
|
212 |
General |
kadın için kazak ve hırka takımı |
twin set n.
|
|
213 |
General |
mahkemede bulunmayacağı için mazeret gösteren |
essoinee n.
|
|
214 |
General |
ev hayatı için uygun hale getir |
make fit for domestic life n.
|
|
215 |
General |
yuva ve tırnakları (mücevher için) |
setting n.
|
|
216 |
General |
kitapta son okunan sayfayı bulmak için araya konulan karton, kurdele vb |
bookmark n.
|
|
217 |
General |
kızak için uygun yokuş |
coast n.
|
|
218 |
General |
dikkati başka yöne çekmek için söylenen söz |
red herring n.
|
|
219 |
General |
ihtiyaç için üretim |
production on demand n.
|
|
220 |
General |
etekler (dağ için) |
skirts n.
|
|
221 |
General |
patent almak için yazılan ayrıntılı açıklama |
specification n.
|
|
222 |
General |
ateş (sigara vb için) |
light n.
|
|
223 |
General |
yazılı metin (oyun/nutuk için) |
script n.
|
|
224 |
General |
boy (şişe/kutu için) |
size n.
|
|
225 |
General |
yabancılar için ders kitapları |
textbooks for foreign spakers n.
|
|
226 |
General |
insan külü saklamak için yunanlıların kullandığı bir tür tabut |
larnax n.
|
|
227 |
General |
takoz (tekerlek için) |
scotch n.
|
|
228 |
General |
belli bir ücretle ev işlerini yapmak için tutulan kadın |
servant n.
|
|
229 |
General |
genelde ev yapımında ve yakıt olarak kullanılacak ağaç yetiştirmek için ayrılan alan |
woodlot n.
|
|
230 |
General |
cins (hayvan için) |
strain n.
|
|
231 |
General |
saçma (çifte namlulu av tüfeği için) |
shot n.
|
|
232 |
General |
çin kültüründe kadınların küçük yaştan itibaren fazla büyümemesi için ayaklarına demir ayakkabılar giymesi |
foot binding n.
|
|
233 |
General |
için için yanan ateş |
smoulder n.
|
|
234 |
General |
saçma (tüfek için) |
buckshot n.
|
|
235 |
General |
hayvan yemi için yetiştirilen mısır |
field corn n.
|
|
236 |
General |
bir amaca ulaşmak için başvurulması gereken yöntem |
road n.
|
|
237 |
General |
susturmak için ağıza sokulan tıkaç |
gag n.
|
|
238 |
General |
müşteri bulmak için yavaş ilerleyen taksi |
crawler n.
|
|
239 |
General |
aktarmasız biletin fiyatını kırmak için çok sektörlü bir yolculuk için ayrı biletlerin basılması |
split ticketing n.
|
|
240 |
General |
bir süre için kalma |
sojourn n.
|
|
241 |
General |
askı (pantolonun düşmesini önlemek için) |
suspender n.
|
|
242 |
General |
duayen (erkekler için) |
doyen n.
|
|
243 |
General |
papayı seçmek için kardinallerin toplanması |
conclave n.
|
|
244 |
General |
çocuklar için fiziksel eğitim |
physical education for children n.
|
|
245 |
General |
ingilizlerin avustralya ve yeni zelanda için kullandıkları halk deyimi |
down under n.
|
|
246 |
General |
bitki dokusunu doku kültürüne almak için bitkiden ayırma |
explanting n.
|
|
247 |
General |
kadınlar için uğraşı eğitimi |
occupational training for women n.
|
|
248 |
General |
etraf (bir yer için) |
outskirts n.
|
|
249 |
General |
inancı pekiştirmek ve yaymak için düzenlenen bir dizi toplantı |
revival n.
|
|
250 |
General |
göz banyosu için kullanılan kadeh |
eyebath n.
|
|
251 |
General |
mahkemede bulunmayacağı için mazeret gösterenin vekil tayin ettiği kişi |
essoiner n.
|
|
252 |
General |
boru için manşon |
sleeve coupling n.
|
|
253 |
General |
yokuştan aşağı kayılan veya bunun için özel hazırlanmış parklarda yapılan bir çeşit kızak etkinliği |
tubing n.
|
|
254 |
General |
av hayvanları için ayrılmış yer |
game preserve n.
|
|
255 |
General |
nüsha (yazılı eserler için) |
copy n.
|
|
256 |
General |
içerlek olma (satır için) |
indentation n.
|
|
257 |
General |
bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık |
road n.
|
|
258 |
General |
af için yalvarma |
appeal for mercy n.
|
|
259 |
General |
aday listesinin elemeler sonucunda bir sonraki seçim adımı için kısaltılması |
shortlist n.
|
|
260 |
General |
zevk için ilgilenen kimse |
dilettante n.
|
|
261 |
General |
kompresyon, dekompresyon ve rekompresyon için kullanılan çelik oda |
recompression chamber n.
|
|
262 |
General |
katılaşma (sıvı veya plastik madde için) |
set n.
|
|
263 |
General |
malzeme (belirli bir iş için) |
kit n.
|
|
264 |
General |
karton (plak için) |
sleeve n.
|
|
265 |
General |
yapraklarının güzelliği için yetiştirilen süs bitkisi |
foliage plant n.
|
|
266 |
General |
tabaka (buz için) |
sheet n.
|
|
267 |
General |
palet (yüzmek için) |
flipper n.
|
|
268 |
General |
anayolun kenarında araçların geçici olarak konaklamaları için yapılmış yol |
layby n.
|
|
269 |
General |
genellikle çocuklar için, yatacak yer hazırlamada kolaylık sağlayan küçük yatak |
cot n.
|
|
270 |
General |
duyma özürlüler için haberleşme cihazı |
telecommunications device for the deaf n.
|
|
271 |
General |
havacılar için meteoroloji |
aeronautical meteorology n.
|
|
272 |
General |
göz kamaşmasını önlemek için göz altına sürülen siyah boya |
eyeblack n.
|
|
273 |
General |
atın biniciyi üzerinden atmak için hareket etmesi |
estrapade n.
|
|
274 |
General |
nefes almak için şnorkel kullanarak baş aşağıda yüzme eylemi |
snorkelling n.
|
|
275 |
General |
kın (bıçak/kılıç için) |
sheath n.
|
|
276 |
General |
yarımada anlamına gelen yunanca ifade, özellikle trakya yarımadası için kullanılır |
chersonese n.
|
|
277 |
General |
seyahat acenteleri için eskiden kullanılan isim |
ticket agent n.
|
|
278 |
General |
özel izin (kuraldışı bir şeyin yapılması için verilen) |
dispensation n.
|
|
279 |
General |
aşırı havalı ve kibirli insanlar için kullanılan bir lakap |
jenkins n.
|
|
280 |
General |
yüklük (elbise/çamaşır için) |
press n.
|
|
281 |
General |
boya (saçı hafifçe boyamak için kullanılan) |
rinse n.
|
|
282 |
General |
para için yazılan kitap |
potboiler n.
|
|
283 |
General |
sabitlik (kumaş boyası için) |
fastness n.
|
|
284 |
General |
devridaim (motordaki sıvı için) |
circulation n.
|
|
285 |
General |
blokaj için kullanılan taşlar |
rubble n.
|
|
286 |
General |
uçaklar için iniş pisti |
landing strip n.
|
|
287 |
General |
güneybatı amerika'da özellikle alkali topraklarda hayvanları yemlemek için kullanılan işlenmemiş bir bitki |
sacaton n.
|
|
288 |
General |
kalın dilim (ekmek/kek için) |
slab n.
|
|
289 |
General |
tel (çalgı için) |
cord n.
|
|
290 |
General |
bebeklerin diş çıkardıklarında dişetlerini kaşımaları için yapılmış plastik oyuncak |
teether n.
|
|
291 |
General |
sınavda kopya çekmek için hazırlanan kopya kağıdı |
crib sheet n.
|
|
292 |
General |
tecrübe için yapılan şey |
test case n.
|
|
293 |
General |
af (günah için) |
absolution n.
|
|
294 |
General |
temizlik için kullanılan deterjan |
abluent n.
|
|
295 |
General |
bir iş için gönderme |
errand n.
|
|
296 |
General |
pazar günü (çoğu hristiyan için) |
the sabbath n.
|
|
297 |
General |
hat (telefon/telgraf/tren/gemi vb için) |
line n.
|
|
298 |
General |
kilit açmak için maymuncuk |
skeleton key n.
|
|
299 |
General |
denizden gelecek saldırıları önlemek için yapılan surlar |
sea wall n.
|
|
300 |
General |
hikaye kitabı (çocuklar için) |
storybook n.
|
|
301 |
General |
sadece tek ziyaret için geçerli vize |
single entry visa n.
|
|
302 |
General |
yerine kullanma (geçici bir süre için) |
substitution n.
|
|
303 |
General |
çiy düşmesi için gerekli ısı derecesi |
dew point n.
|
|
304 |
General |
koruyucu gözlük (kayakçılar, yüzücüler, kaynakçılar için) |
frame goggles n.
|
|
305 |
General |
papaz ve piskoposların ayin için giydiği geniş kolları olan yanlardan açık bir tür cüppe |
dalmatic n.
|
|
306 |
General |
yay (yaylı çalgı için) |
bow n.
|
|
307 |
General |
tahıl saklamak için kullanılan kap |
bin n.
|
|
308 |
General |
infaz için kayıtlardan çıkarma |
estreating n.
|
|
309 |
General |
bir gecelik aşk için eve alınan kimse |
pickup n.
|
|
310 |
General |
yol kenarlarından yayalar için ayrılmış alan |
sidewalk n.
|
|
311 |
General |
bir amaç için ayrılmış mal varlığı |
earmarked asset n.
|
|
312 |
General |
abd yaşlılar için devlet sağlık sigortası |
medicare n.
|
|
313 |
General |
güderi parçası (madeni yüzeyleri parlatmak için kullanılan) |
chamois n.
|
|
314 |
General |
katkı maddesi (bir maddeyi kıvamına getirmek için eklenen) |
temper n.
|
|
315 |
General |
bağ (ayakkabı için) |
lace n.
|
|
316 |
General |
çimlerin üzerinden aşırmak için vuruş (golf) |
putt n.
|
|
317 |
General |
geleneksel yol kenarı hanları için kullanılan japonca sözcük |
ryokan n.
|
|
318 |
General |
sahne için yazılmış oyun |
drama n.
|
|
319 |
General |
ağızlık (hortum için) |
nozzle n.
|
|
320 |
General |
bizim için övünç dolu bir gün |
a proud day for us n.
|
|
321 |
General |
yük taşımak için kullanılan motorlu kamyon |
motortruck n.
|
|
322 |
General |
sınırlar (yer için) |
skirts n.
|
|
323 |
General |
tekneye giren suyu boşaltmak için kullanılan kova, maşrapa vb |
bail n.
|
|
324 |
General |
karpuz (lamba için) |
globe n.
|
|
325 |
General |
başkasının yerine geçen kimse (geçici bir süre için) |
substitute n.
|
|
326 |
General |
devletçe kamunun kullanımı ve yararı için korunan ve doğal güzellik ve özelliklere sahip bölge |
national park n.
|
|
327 |
General |
çocuk ve bebekler için ücretli bakımevi |
baby farm n.
|
|
328 |
General |
genç turistler için ucuz otel |
hostel n.
|
|
329 |
General |
serpinti (yağmur için) |
sprinkle n.
|
|
330 |
General |
takım (belirli bir iş için) |
gear n.
|
|
331 |
General |
dağ çiçekleri yetiştirmek için düzenlenen kayalık bahçe |
rock garden n.
|
|
332 |
General |
dökme kabı veya şişesi (sirke, yağ vb için) |
castor n.
|
|
333 |
General |
tepe (yokuş/dalga için) |
crest n.
|
|
334 |
General |
erkekler için mayo |
swimming trunks n.
|
|
335 |
General |
geçici bir süre için işbirliği yapanlardan oluşan grup |
task force n.
|
|
336 |
General |
gemileri farklı iki su düzeyinin birinden öbürüne aşırmak için yapılmış ara havuz |
lock n.
|
|
337 |
General |
bağ gezmek için kullanılan araba |
phaeton n.
|
|
338 |
General |
yerine çalıştırma (geçici bir süre için) |
substitution n.
|
|
339 |
General |
atım (mermi/roket için) |
shot n.
|
|
340 |
General |
çürümesini engellemek için tahtaları cıva klorid ile doyurma |
kyanising n.
|
|
341 |
General |
ilgiyi başka yöne çekmek için öne sürülen konu |
red herring n.
|
|
342 |
General |
zengin olmak için elinden geleni yapan kimse |
mammonite n.
|
|
343 |
General |
konuşmaları gizlice dinlemek için telefon hattına tel bağlama |
wiretap n.
|
|
344 |
General |
görevler için uygulamalar |
applications for positions n.
|
|
345 |
General |
uç (versatil kalem için) |
lead n.
|
|
346 |
General |
sırt (dağ için) |
crest n.
|
|
347 |
General |
aşçıbaşının o gün için önerdiği yemek |
plat du jour n.
|
|
348 |
General |
zararlı bir hayvanın yok edilmesi veya bir suçlunun yakalanması için devletçe verilen para |
bounty n.
|
|
349 |
General |
erkekler için görgü kuralları |
etiquette for men n.
|
|
350 |
General |
birini kandırmak için verilen şey |
inducement n.
|
|
351 |
General |
çocuklar için duruşma yardımları |
hearing aids for children n.
|
|
352 |
General |
ızgara (et kızartmak için) |
barbecue n.
|
|
353 |
General |
çifte merdiven (çit gibi bir bölmenin üstünden geçmek için yapılmış) |
stile n.
|
|
354 |
General |
sıklık (orman/saç vb için) |
density n.
|
|
355 |
General |
kurşun kalem açmak için kullanılan çakı |
penknife n.
|
|
356 |
General |
ingilizce'de meksika ve orta amerika için kullanılan ifade |
middle america n.
|
|
357 |
General |
güney amerika'da ağaçsız düzlükler, bozkırlar için kullanılan ifade |
llano n.
|
|
358 |
General |
hastanedeki hastalar için geçerli olan kurallar |
standing orders n.
|
|
359 |
General |
bir bölgede oturan insanların tartışmak veya eğlenmek için bir araya geldikleri yer |
community center n.
|
|
360 |
General |
bir kişi ya da kurumu yermek için yazılmış alaycı yazı yazma |
lampooning n.
|
|
361 |
General |
bir kişi ya da kurumu yermek için yazılmış alaycı yazı |
lampoonery n.
|
|
362 |
General |
tuz muhafaza etmek için olan bir kutu |
saltbox n.
|
|
363 |
General |
mandal (pencere vb için) |
latch n.
|
|
364 |
General |
ön hazırlık yapmak için kullanılan defter |
sketchpad n.
|
|
365 |
General |
için için yanma |
smouldering n.
|
|
366 |
General |
otoyollarda paralı geçiş kullanmamak için tercih edilen yan yol |
shunpike n.
|
|
367 |
General |
sporcuların alt bacak kısmını korumak için yapılmış sert koruyucu |
shinguard n.
|
|
368 |
General |
grevde toplu olarak işçilerin protesto için hastalık izni alması |
sickout n.
|
|
369 |
General |
otoyollarda paralı geçiş kullanmamak için tercih edilen yan yolu kullanan kimse |
shunpiker n.
|
|
370 |
General |
otoyollarda paralı geçiş kullanmamak için tercih edilen yan yolu kullanma |
shunpiking n.
|
|
371 |
General |
için için yanma |
smoldering n.
|
|
372 |
General |
kumaşın sökülmesini önlemek için kenarına uygulanan dikiş |
serging n.
|
|
373 |
General |
davalı ya da tutuklunun teşhis için tanığa gösterilmesi |
showup n.
|
|
374 |
General |
bilgi toplamak ve dedektiflik yapmak için işe alınabilecek kişi |
sherlock n.
|
|
375 |
General |
gelişme seviyesi (sanat veya teknoloji için) |
state of the art n.
|
|
376 |
General |
gelecekte kullanmak için ayırma |
keeping n.
|
|
377 |
General |
zevk için yapılan iş |
a labor of love n.
|
|
378 |
General |
zevk için yapılan iş |
labor of love n.
|
|
379 |
General |
evlenme (erkek için) |
wiving n.
|
|
380 |
General |
evlenme (erkek için) |
wifing n.
|
|
381 |
General |
dul olma durumu (erkek için) |
widowerhood n.
|
|
382 |
General |
para için yazılan yazı |
potboiler n.
|
|
383 |
General |
bilgi alışverişi için amerikan standart kodu |
american standard code for information interchange n.
|
|
384 |
General |
dikkat çekmek için yapılan hile |
gimmick n.
|
|
385 |
General |
bağışçıların dini kuruluşlara öldükten sonra ruhlarına duacı olmaları için hibe ettiği arazilerin kullanım süresi |
frankalmoigne n.
|
|
386 |
General |
bağışçıların dini kuruluşlara öldükten sonra ruhlarına duacı olmaları için hibe ettiği arazilerin kullanım süresi |
tenure by fee alms n.
|
|
387 |
General |
erkekler için bekarlığa veda partisi |
bachelor party n.
|
|
388 |
General |
bayanlar için bekarlığa veda partisi |
bachelorette party n.
|
|
389 |
General |
(mandallı çark için) mandal |
ratchet n.
|
|
390 |
General |
özel oda (kadınlar için) |
bower n.
|
|
391 |
General |
körler için yazı çerçevesi |
noctograph n.
|
|
392 |
General |
kıyafetin kuşağına köstek ve saire şeyleri asmak için kullanılan oymalı çubuk |
netsuke n.
|
|
393 |
General |
normal sayfa boyutundan büyük olduğu için katlanan sayfa |
gatefold n.
|
|
394 |
General |
etkilemek için abartılı davranan |
grandstander n.
|
|
395 |
General |
tırnakları temizlemek için fırça |
nailbrush n.
|
|
396 |
General |
heykel veya benzeri için oyuk |
niche n.
|
|
397 |
General |
birçok değişken arasındaki ilgileri bir arada göstermek için kullanılan grafik |
nomogram n.
|
|
398 |
General |
cevizin içini çıkarmak için kullanılan sivri uçlu araç |
nutpick n.
|
|
399 |
General |
çitlerin tamiri için verilen tahta ödeneği |
hedgebote n.
|
|
400 |
General |
çit tamiri için verilen tahta ödeneği |
haybote n.
|
|
401 |
General |
hık (hıçkırık için) |
hic n.
|
|
402 |
General |
fiziksel özürlüler için aşçılık |
cookery for the physically handicapped n.
|
|
403 |
General |
süsleme için kullanılan keten |
inkle n.
|
|
404 |
General |
beyaz (kişi için) |
honkey n.
|
|
405 |
General |
evin değerini arttırmak için yapılan dekorasyon çalışması |
home improvement n.
|
|
406 |
General |
beyaz (kişi için) |
honkie n.
|
|
407 |
General |
para toplamak için düzenlenen sosyal etkinlik |
fundraiser n.
|
|
408 |
General |
bağış toplamak için düzenlenen sosyal etkinlik |
fundraiser n.
|
|
409 |
General |
(nöbet vb için) geceleyin uyumama |
vigil n.
|
|
410 |
General |
yardımınız için teşekkürler |
thanks for your help n.
|
|
411 |
General |
tarihte işitme engelliler için ilk ücretsiz okulu açan abd'li eğitimci |
gallaudet n.
|
|
412 |
General |
yenilen tarafın moralini bozmak için yapılan zafer gösterisi |
triumphalism n.
|
|
413 |
General |
yeni yürümeyi öğrenen çocukların düşmesini engellemek için tasarlanmış düzenek |
gocart n.
|
|
414 |
General |
para toplamak için düzenlenen etkinlik |
harambee n.
|
|
415 |
General |
vasiyet edilen şeyin vasiyet edenin ölümü sırasında artık mevcut olmadığı için vasiyetin iptali |
ademption n.
|
|
416 |
General |
kendi hayatını kurtarmak için kutsal yazıtları veya kiliseye ait malları düşmana teslim eden kimse |
traditor n.
|
|
417 |
General |
(saat vb için) bele takılan kancalı zincir |
chatelaine n.
|
|
418 |
General |
sorunların üstesinden gelmek için iradesini kullanma |
mind over matter n.
|
|
419 |
General |
sakatlar için iletişim araçları |
communication aids for disabled n.
|
|
420 |
General |
çocuklar için şişme plastik havuz |
kiddie pool n.
|
|
421 |
General |
çocuklar için şişme plastik havuz |
kiddy pool n.
|
|
422 |
General |
anlaşmazlığın çözümü için hakeme başvurma |
arbitration n.
|
|
423 |
General |
ekim için kiralanan arazi |
allotment n.
|
|
424 |
General |
gümrük kaçakçılığına engel olmak için kullanılan silahlı deniz motoru |
revenue cutter n.
|
|
425 |
General |
eroin enjekte etmek için boş damar arama |
trainspotting n.
|
|
426 |
General |
belirli bir amaç için ayrılmış arazi |
reserve n.
|
|
427 |
General |
bir sanatçıyı belli bir gösteri için kiralayan kişi |
booker n.
|
|
428 |
General |
yardımın için teşekkürler |
thanks for your help n.
|
|
429 |
General |
yaprakları için yetiştirilen bitki |
foliage plant n.
|
|
430 |
General |
kendisi için varlık |
being-for-itself n.
|
|
431 |
General |
zevk için çiftçilik yapan |
gentleman-farmer n.
|
|
432 |
General |
antik yunan'da 18-20 yaş arası gençler için kullanılan terim |
ephebe n.
|
|
433 |
General |
sağlık için tehlikeli |
health-endangering n.
|
|
434 |
General |
anayolun kenarında araçların geçici olarak konaklamaları için yapılmış yol |
lay-by n.
|
|
435 |
General |
kabul veya doğrulama ifade etmek için başını eğme |
nid-nod n.
|
|
436 |
General |
değerli eşyaların saklanması için temin edilen kasa |
safe-deposit n.
|
|
437 |
General |
artık eskisi gibi etki uyandırmayan bir sanat eseri (sık sık/fazlasıyla icra edildiği için) |
war-horse n.
|
|
438 |
General |
yiyecekleri kitapları vb kaplamak ve korumak için kullanılan elastik ince tabaka |
shrink-wrap n.
|
|
439 |
General |
kabul veya doğrulama ifade etmek için başını eğme |
niddle-noddle n.
|
|
440 |
General |
öğrencileri iş piyasasına girmeye hazırlamak için tasarlanmış eğitim programı |
school-to-work transition n.
|
|
441 |
General |
ara sıra kullanım için tutulan ev |
pied-a-terre n.
|
|
442 |
General |
bir mal veya hizmet için önceden yapılan ödeme |
pre-payment n.
|
|
443 |
General |
alay etmek için isim takma |
name-calling n.
|
|
444 |
General |
bir şeyi elde etmek için başka bir şeyden vazgeçme |
trade-off n.
|
|
445 |
General |
at yarışı için satışa çıkarılan at |
selling-plater n.
|
|
446 |
General |
karşı tarafın beyanının doğruluğunu anlamak için yapılmayan denetim |
non-challenge inspection n.
|
|
447 |
General |
yılbaşında bir bireyin belirli türdeki davranışlarını değiştirmek için aldığı karar |
new year's resolution n.
|
|
448 |
General |
ibret vermek için yapılan |
exemplary n.
|
|
449 |
General |
eklem ve romatizma ağrılarını dindirmek için kullanılan merhem |
liniment n.
|
|
450 |
General |
gece için azaltma ayarı |
night setback n.
|
|
451 |
General |
ortak çıkar için fedakarlık |
sacrifice for common safety n.
|
|
452 |
General |
beraberliği bozmak için oynanan oyun |
play-off n.
|
|
453 |
General |
herkes için aynı fiyat |
flat rate n.
|
|
454 |
General |
denge yapması için kullanılan ağırlık |
counterweight n.
|
|
455 |
General |
kadınların cezalandırılması için kullanılan bir alet |
scold's bridle n.
|
|
456 |
General |
kadın için edilen kavga |
a brawl over a woman n.
|
|
457 |
General |
kadınların cezalandırılması için kullanılan bir alet |
branks n.
|
|
458 |
General |
kadınların cezalandırılması için kullanılan bir işkence aleti |
branks n.
|
|
459 |
General |
bağışlanması için dua edilmeyen günahlar |
unatoned sins n.
|
|
460 |
General |
belirsiz bir süre için devam etme özelliğine sahip |
self-perpetuating n.
|
|
461 |
General |
gelin için hediye partisi |
bridal shower n.
|
|
462 |
General |
hindistan' da kandil benzeri amaçlar için kullanılan yağı olan bir bitki |
jathropa n.
|
|
463 |
General |
kabala' da kehanette bulunmaya yarayan sayılar elde etmek için harflerin yerine onlara denk düşen sayılar koyma |
gematria n.
|
|
464 |
General |
parça (mobilya için) |
stick n.
|
|
465 |
General |
çevre için bir tehdit olmak |
pose a threat to the environment n.
|
|
466 |
General |
özel bir amaç için üretilmiş araç |
purpose built vehicle n.
|
|
467 |
General |
için için yanan ateş |
smouldering fire n.
|
|
468 |
General |
kız isterken onun için talep edilen para |
dowry n.
|
|
469 |
General |
mobil iletişimi için global sistem |
global system for mobile communication n.
|
|
470 |
General |
şarabı içime hazırlamak için ısıtma ve tatlandırma |
mulling n.
|
|
471 |
General |
baskı için hazırlanan klişe |
engraving n.
|
|
472 |
General |
sadece kurum içi kullanım için |
internal use only n.
|
|
473 |
General |
(mecmua gibi süreli yayınlar için) sayı |
issue number n.
|
|
474 |
General |
kadının kafasını ve bağrını kapamak için kullandığı örtü |
jilbab n.
|
|
475 |
General |
ağırlık ve uzunluk ölçüleri için kabul edilmiş yasal ölçü modeli |
etalon n.
|
|
476 |
General |
halka açık alanlarda insanları rahatlatmak için çalınan müzik |
muzak n.
|
|
477 |
General |
elden ele kovayla su veya toprak taşımak için oluşturulan insan zinciri |
bucket brigade n.
|
|
478 |
General |
..için önerilen değişiklikler |
proposed amendments to n.
|
|
479 |
General |
açık kitap için altlık |
bookstand n.
|
|
480 |
General |
açık bir kitap için kullanılan altlık |
bookrack n.
|
|
481 |
General |
olması beklenildiği için bir olayın vuku bulması |
self-fulfilling prophecy n.
|
|
482 |
General |
ingilizlerin eskiden hindistan'a gitmek üzere yaptıkları ve yola dayanıklı olması için şerbetçiotunu bol kullandıkları bira |
india pale ale n.
|
|
483 |
General |
savaş için gerekli kaynaklar |
sinews of war n.
|
|
484 |
General |
çocukların kullanımı için salıncaklar |
swings intended for children n.
|
|
485 |
General |
kabile/aşiret kavgalarını çözümlemek için yapılan evlilik |
compensation wedding n.
|
|
486 |
General |
park için ayrılmış özel alan |
parking bay n.
|
|
487 |
General |
ünlülerin gazetecilere ve fotoğrafçılara resim çekmeleri için imkan vermesi |
photo opportunity n.
|
|
488 |
General |
hayır için para toplanılan hafta |
rag week n.
|
|
489 |
General |
evlilik için uygun olma |
marriageability n.
|
|
490 |
General |
doğum öncesi hediye partisi (bebek için) |
baby shower n.
|
|
491 |
General |
belirli bir konuda amaca ulaşmak için yapılması gereken işler bütünü |
course of action n.
|
|
492 |
General |
bağış toplamak için düzenlenen uzun televizyon programı |
telethon n.
|
|
493 |
General |
kişinin kendi çıkarları doğrultusunda bir şeyi elde etmek için gösterdiği sahte sevgi |
cupboard love n.
|
|
494 |
General |
1800'lü yıllarda kadınların eteklerinin kabarık görünmesi için giydikleri yastık metal ve kemikten oluşan bir tür kumaş |
bustle n.
|
|
495 |
General |
ödül için dövüşen dövüşçü |
prize fighter n.
|
|
496 |
General |
bir şey için ayrılmış para |
a put away n.
|
|
497 |
General |
dağcılıkta ip emniyeti almak için kullanılan bir çeşit sağlam ip |
cordelette n.
|
|
498 |
General |
polis için eşkal üzerine zanlının temsili resmini yapan ressam |
sketch artist n.
|
|
499 |
General |
(dalga geçmek veya karşıdakine katılmama gibi durumları ifade etmek veya konuşmanın bir yerine dikkat çekmek için) ellerle havada yapılan tırnak işareti |
air quote n.
|
|
500 |
General |
kızılderilerin yazı yazmak için kullandıkları talipot palmiyesi yaprağı veya kabuğu |
olla n.
|
|