idare etmek - Turkish English Dictionary

idare etmek

Meanings of "idare etmek" in English Turkish Dictionary : 98 result(s)

Turkish English
Common Usage
idare etmek handle v.
I am amazed that she is quite good at handling such a big truck.
Bu kadar büyük bir kamyonu idare etmekte oldukça iyi olmasına şaşırdım.

More Sentences
idare etmek manage v.
She doesn’t earn that much, but she manages just fine.
O kadar fazla kazanmıyor ama idare ediyor.

More Sentences
idare etmek administer v.
The national governments have been unable to administer their funds.
Ulusal hükümetler fonlarını idare edemez hale gelmiştir.

More Sentences
General
idare etmek run v.
He can't run his own family, let alone a nation!
Bırak bir ulusu, o kendi ailesini idare edemez.

More Sentences
idare etmek quarterback v.
She was able to quarterback the project.
Projeyi idare etmeyi başarmıştı.

More Sentences
idare etmek get along v.
I don't have much money, but I can get along somehow.
Fazla param yok ama bir şekilde idare edebiliyorum.

More Sentences
idare etmek make do v.
That is why the visitors have to make do with hotels which are not in Strasbourg but in the surrounding area.
Bu nedenle ziyaretçiler Strazburg'da değil, çevredeki otellerle idare etmek zorunda kalıyor.

More Sentences
idare etmek get by v.
I believe that we can now, exceptionally, get by with a single reading.
Artık istisnai olarak tek bir okuma ile idare edebileceğimize inanıyorum.

More Sentences
idare etmek manage v.
But we do not manage very well with 15 countries at the moment.
Ancak şu anda 15 ülke ile çok iyi idare edemiyoruz.

More Sentences
idare etmek manipulate v.
You know how to manipulate me.
Beni nasıl idare edeceğini biliyorsun.

More Sentences
idare etmek stretch v.
We have to stretch these office supplies until year-end.
Bu ofis malzemeleriyle yıl sonuna kadar idare etmemiz gerekiyor.

More Sentences
Trade/Economic
idare etmek administer v.
Different players administer the programmes and handle the money, and the attendant risks of error also differ.
Programları yöneten ve parayı idare eden farklı aktörler ve bunlara bağlı hata riskleri de farklılık göstermektedir.

More Sentences
Technical
idare etmek manage v.
It must be my mad girl; watch how I'll manage her.
Bu benim deli kızım olmalı; nnu nasıl idare edeceğimi izle.

More Sentences
Textile
idare etmek handle v.
Unfortunately the Iranian authorities do not know how to handle the situation.
Ne yazık ki İranlı yetkililer durumu nasıl idare edeceklerini bilmiyorlar.

More Sentences
Common Usage
idare etmek make out v.
idare etmek conduct v.
General
idare etmek subsist v.
idare etmek operate v.
idare etmek rub along v.
idare etmek boss v.
idare etmek direct v.
idare etmek make shift v.
idare etmek cover up v.
idare etmek spin out v.
idare etmek bestride v.
idare etmek conn v.
idare etmek officer v.
idare etmek to be sufficient v.
idare etmek economize v.
idare etmek be enough v.
idare etmek steer v.
idare etmek get on v.
idare etmek make it do v.
idare etmek be sufficient v.
idare etmek supervise v.
idare etmek look after v.
idare etmek control v.
idare etmek tolerate v.
idare etmek rein in v.
idare etmek rub v.
idare etmek conceal v.
idare etmek content oneself v.
idare etmek husband v.
idare etmek make both ends meet v.
idare etmek see one through v.
idare etmek hide v.
idare etmek skimp v.
idare etmek scrape v.
idare etmek lead v.
idare etmek mastermind v.
idare etmek administrate v.
idare etmek scrape along v.
idare etmek take in hand v.
idare etmek govern v.
idare etmek superintend v.
idare etmek tide over v.
idare etmek economise v.
idare etmek steward v.
idare etmek imperate v.
idare etmek administrate v.
idare etmek regle [obsolete] v.
idare etmek edituate [obsolete] v.
idare etmek maneuver v.
idare etmek hand out v.
idare etmek demean [obsolete] v.
idare etmek deport v.
idare etmek rudder v.
idare etmek dispense v.
idare etmek come v.
idare etmek conserve v.
idare etmek feal [dialect] v.
idare etmek convey [obsolete] v.
idare etmek ordain v.
idare etmek shift v.
Phrasals
idare etmek tide through v.
idare etmek hold up v.
idare etmek hold someone over v.
idare etmek work with v.
idare etmek plug along v.
idare etmek brave out v.
idare etmek struggle along v.
idare etmek tie over v.
Colloquial
idare etmek make do and mend v.
idare etmek be doing ok v.
idare etmek cut it v.
idare etmek git along v.
idare etmek been keeping busy v.
Idioms
idare etmek make out v.
idare etmek bear in hand v.
Politics
idare etmek govern v.
Technical
idare etmek rule v.
idare etmek guide v.
idare etmek manipulate v.
idare etmek govern v.
Linguistics
idare etmek handled v.
Religious
idare etmek judge v.
Archaic
idare etmek policy v.
idare etmek solicit v.

Meanings of "idare etmek" with other terms in English Turkish Dictionary : 212 result(s)

Turkish English
General
olmadan idare etmek do without v.
We had to do without a TV set.
Televizyonumuz olmadan idare etmek zorunda kaldık.

More Sentences
durumu idare etmek handle the situation v.
Do you think Tom can handle the situation?
Tom'un durumu idare edebileceğini düşünüyor musun?

More Sentences
Phrasals
(biriyle/bir şeyle) idare etmek manage with (someone or something) v.
I can't afford to buy a new bike, so I'll have to manage with this old one.
Yeni bir bisiklet alacak param yok, o yüzden bu eski bisikletle idare etmek zorundayım.

More Sentences
(biri olmadan/bir şeysiz) idare etmek manage without (someone or something) v.
We will probably not be able to manage without European sanctions in the long term.
Uzun vadede Avrupa yaptırımları olmadan muhtemelen idare edemeyeceğiz.

More Sentences
General
iyi kötü idare etmek muddle along v.
kıtı kıtına idare etmek eke out a living v.
iktisat yaparak idare etmek economise v.
gözetip denetleyerek idare etmek supervise v.
idare etmek (geçim) get by v.
iki tarafı da idare etmek play a double game v.
kötü idare etmek misgovern v.
yalnızca kendi yetenekleriyle idare etmek zorunda kalmak be thrown back on one's own resources v.
bir işyerini başarılı bir şekilde idare etmek make a go of v.
olmadan idare etmek go without v.
ustalıkla durumu idare etmek finesse v.
parayı idare etmek manage money v.
ev idare etmek keep house v.
tecrübesizlik veya birtakım eksiklikler yüzünden sadece içgüdülerine dayanarak idare etmek fly by the seat of one's pants v.
kötü idare etmek mishandle v.
kötü idare etmek mismanage v.
ile idare etmek make do with v.
sadece içgüdülerine dayanarak idare etmek (tecrübesizlik veya birtakım eksiklikler yüzünden) fly blind v.
bir meseleyi haksız olarak kendi menfaatine idare etmek gerrymander v.
kıtı kıtına idare etmek live from hand to mouth v.
iyi kötü idare etmek muddle on v.
ile idare etmek make shift with v.
var olanla idare etmek make shift v.
iki tarafı da idare etmek straddle v.
ile idare etmek make do with something v.
sevk ve idare etmek conduct v.
kötü idare etmek misconduct v.
ustalıkla idare etmek manipulate v.
tatlılıkla idare etmek handle with kid gloves v.
iyi idare etmek manage well v.
şirketi idare etmek manage a company v.
birini idare etmek take someone in hand v.
gözetip denetleyerek idare etmek take someone in hand v.
gözetip denetleyerek idare etmek ride herd on v.
-sız idare etmek do without v.
-sız idare etmek go without v.
-i idare etmek deal with v.
-siz idare etmek do without v.
-i idare etmek quarterback v.
birşeyle idare etmek get by upon v.
birşeyle idare etmek get by on v.
dümenle idare etmek steer v.
işleri idare etmek manage business v.
yönünü idare/kontrol etmek control the direction of v.
(ile) idare etmek manage with someone v.
ülkeyi idare etmek/yönetmek run the country v.
ülkeyi idare etmek/yönetmek govern the country v.
ülkeyi idare etmek/yönetmek rule the country v.
ev idare etmek contrive v.
gelişmeyi/ilerlemeyi/yenilenmeyi konrol/idare etmek drive an improvement v.
iktisat yaparak idare etmek economize v.
(belirli bir ücret vb) ile geçinmek/idare etmek manage on v.
dünyayı yönetmek/idare etmek run the world v.
var olanla idare etmek make do v.
idare-i maslahat etmek go through the motions v.
sevk ve idare etmek lead v.
yeniden idare etmek reconduct v.
beraber idare etmek colead v.
iyi idare etmek jockey v.
maharetli bir şekilde idare etmek engineer v.
(aynı anda birden çok işi, sorumluluğu) idare etmek juggle v.
ustalıklı bir idare ile elde etmek manoeuver v.
elle idare etmek hand [obsolete] v.
dikkatsizce veya cahilce idare etmek meddle v.
memeden süt sağar gibi idare etmek milk v.
kötü şekilde idare etmek miscook [scotland] v.
beceriksizce idare etmek misguggle [scotland] v.
tatlı sözle idare etmek mooch v.
kötü idare etmek mousle v.
(birini) idare etmek graith [dialect] [uk] v.
(bölüm, grup, kurum) idare etmek officer v.
(geminin) dümenini idare etmek cond v.
(geminin) dümenini idare etmek cund v.
tek başına idare etmek fend v.
ustalıkla idare etmek convey [obsolete] v.
olmadan idare etmek forego v.
'-siz/-sız idare etmek forego v.
(birini veya bir şeyi) uygunsuz veya lakayt şekilde idare etmek gaum v.
daha iyi idare etmek outhandle v.
daha iyi idare etmek outmanipulate v.
daha iyi idare etmek outsteer v.
önden idare etmek prehandle v.
zar zor idare etmek squeak v.
çok yakından idare etmek micromanage v.
(alet vb.) idare etmek man v.
idare etmek üzere rulingly adv.
Phrasals
güçlükle de olsa idare etmek stumble through n.
bir şeyi zar zor yapmak/idare etmek muddle around v.
belli bir tutumla yönetmek/idare etmek lead by v.
(birini/bir grubu) belli bir tutumla yönetmek/idare etmek lead by v.
(birini/bir şeyi/bir hayvanı) bir yerinden tutarak/çekerek idare etmek lead by v.
bir şey ile idare etmek/idareli olmak scrape along on something v.
bir şey ile idare etmek/idareli olmak scrape along with something v.
elde olanla yetinmek/idare etmek struggle on with something v.
zar zor idare etmek squeak by v.
ucu ucuna idare etmek squeak by v.
(birisini) idare etmek cover for (someone or something) v.
(birisini) idare etmek cover (up) for someone v.
birisini idare etmek cover for someone v.
birisini idare etmek cover for v.
iyi idare etmek get something on someone v.
istediği gibi idare etmek pull along v.
titizlikle yönetmek/idare etmek stand over v.
zor/çaba gerektiren (bir şeyi) idare etmek struggle on with (something) v.
(bir şeyle) idare etmek struggle on with (something) v.
(birini/bir şeyi) idare etmek deal with (someone or something) v.
-i idare etmek front for v.
(birini/bir şeyi) idare etmek front for (someone or something) v.
(biri/bir şey olmadan) idare etmek get on (without someone or something) v.
ile idare etmek get along on v.
(bir şeyle) idare etmek get along on (something) v.
olmadan idare etmek get along without v.
(biri/bir şey olmadan) idare etmek get along without (someone or something) v.
(biri/bir şey olmadan) idare etmek get by (without someone or something) v.
(bir şeyle) idare etmek get by with (something) v.
(biri/bir şey) olmadan idare etmek get on (without someone or something) v.
(bir şeyle) baş etmek, (bir şeyi) idare etmek get on with (something) v.
(birini bir şeye) kadar idare etmek last (one) (up) until (something) v.
(birini bir şeye) kadar bozulmadan idare etmek last (one) (up) until (something) v.
(bir şeye) kadar bozulmadan idare etmek last (up) until (something) v.
(bir şeye) kadar idare etmek last (up) until (something) v.
(bir süre) idare etmek last for v.
(belli bir süre) idare etmek last for (some period of time) v.
(bir işi) idare etmek look after (something) v.
(birinin) yerine idare etmek make up for (one) v.
ile idare etmek manage with v.
olmadan yapmak/idare etmek manage without v.
'-sız idare etmek manage without v.
(biri/bir şey) olmadan yapmak/idare etmek manage without (someone or something) v.
(bir şeyi) idare etmek roll with (something) v.
kendi kendini idare etmek scratch for (oneself) v.
(bir süre) idare etmek see out v.
(birini bir süre) idare etmek/götürmek (tok tutmak) set (someone) up for (something) v.
(birini) idare etmek (tok tutmak) set (someone) up v.
(birini belirli bir süre) idare etmek stand (one) for (something) v.
(bir şeyle/bir şeyi) idare etmek struggle along (with something) v.
(bir şey) altında/içinde idare etmek struggle along under (something) v.
(bir şeyi) güçlükle de olsa idare etmek stumble through (something) v.
(birini) idare etmek tide (one) over v.
bir şeyi idare etmek tough something out v.
Colloquial
bir şekilde idare etmek carry on somehow v.
ev idare etmek keep house v.
eldeki imkanlarla idare etmek make shift v.
biriyle/bir şeyle idare etmek do with someone or something v.
(bir şeyle) idare etmek do with (something) v.
(biri olmadan/bir şeysiz) idare etmek do without (someone or something) v.
(biri/bir şey) olmaksızın idare etmek do without (someone or something) v.
(biri/bir şey) olmadan idare etmek do without (someone or something) v.
(kendini) idare etmek handle (oneself) v.
Idioms
kuru ekmekle idare etmek eat the seed corn v.
iki tarafı birden idare etmek work both sides of the street v.
iki tarafı birden idare etmek work both sides of the street v.
kıtı kıtına idare etmek get along (on a shoestring) v.
kıtı kıtına idare etmek get by (on a shoestring) v.
birinin yerine idare etmek cover for someone v.
birinin yerine idare etmek stand in for someone v.
birisini idare etmek cover up for someone v.
durumu idare etmek keep up appearance v.
iki tarafı birden idare etmek keep a foot in both camps v.
iki tarafı birden idare etmek have a foot in both camps v.
iki tarafı da idare etmek play both sides v.
iki tarafı birden idare etmek play a double game v.
iki tarafı da idare etmek play a double game v.
iki tarafı da idare etmek have a foot in both camps v.
iki tarafı da idare etmek keep a foot in both camps v.
iki tarafı birden idare etmek play both sides v.
kalanla idare etmek be scraping the barrel v.
kazandığıyla geçinmek/idare etmek get along on what one earn v.
kalanla idare etmek scrape the barrel v.
para işlerini idare etmek control the purse strings v.
para işlerini idare etmek hold the purse strings v.
geçici olarak idare etmek stop a gap v.
tatlılıkla idare etmek handle with gloves v.
(birini) idare etmek have (someone) going v.
maddi olarak zar zor idare etmek keep one's head above water v.
(bir şeyi kendisi) yönetmek/idare etmek take (something) into (one's) own hands v.
ucu ucuna idare etmek live on the smell of an oily rag [australia/new zealand] v.
kıt/kısıtlı kaynaklarla idare etmek live on the smell of an oily rag [australia/new zealand] v.
yokluk içinde idare etmek live off smell of an oily rag [australia/new zealand] v.
ucu ucuna idare etmek live off smell of an oily rag [australia/new zealand] v.
yokluk içinde idare etmek live on the smell of an oil rag [australia/new zealand] v.
ucu ucuna idare etmek live on the smell of an oil rag [australia/new zealand] v.
yokluk içinde idare etmek survive on the smell of an oil rag [australia/new zealand] v.
iki tarafı da idare etmek be speaking out of both sides of (one's) mouth v.
iki tarafı birden idare etmek be speaking out of both sides of (one's) mouth v.
zar zor idare etmek/geçinmek been getting by v.
(bir şeye) kadar birini idare etmek keep somebody going v.
maddi olarak zar zor idare etmek keep your head above water v.
(bir şeyi) idare etmek make a go of (something) v.
(birini/bir şeyi) gözetip denetleyerek idare etmek ride herd on (someone or something) v.
kendisi yönetmek/idare etmek take into one's own hands v.
(evi) çekip çevirmek/idare etmek wear the pants (in the house) v.
ailesini çekip çevirmek/idare etmek wear the pants in the family v.
ailesini çekip çevirmek/idare etmek wear the pants in one's family v.
evi çekip çevirmek/idare etmek wear the pants in the house v.
evi çekip çevirmek/idare etmek wear the pants in one's house v.
zor şartlarda mecburen idare etmek slum it v.
Trade/Economic
yazışmaları idare etmek handle correspondence v.
al sat yaparak idare etmek turn v.
idare ve nezaret etmek superintend v.
Industry
birlikte idare etmek co-manage v.
Technical
dümenle idare etmek steer v.
Marine
gemiyi idare etmek navigate v.
uçağı idare etmek navigate v.
dümenle idare etmek helm v.
gemiyi idare etmek cun v.
gemiyi idare etmek cund v.
Cinema
(hayvan) sette idare etmek wrangle v.