ilerleme - Turkish English Dictionary

ilerleme

Meanings of "ilerleme" in English Turkish Dictionary : 59 result(s)

Turkish English
Common Usage
ilerleme progress n.
Even if there are not conflicts as such, progress in this area is important also for economic reasons.
Böyle bir çatışma olmasa bile, bu alanda ilerleme kaydedilmesi ekonomik nedenlerle de önemlidir.

More Sentences
ilerleme advancement n.
It is crucial for the advancement of a country.
Bir ülkenin ilerlemesi için çok önemlidir.

More Sentences
ilerleme advance n.
It certainly blocks the advance and mobility of people with proven capabilities.
Yetenekleri kanıtlanmış insanların ilerlemesini ve hareketliliğini kesinlikle engellemektedir.

More Sentences
ilerleme improvement n.
But there is large scope for improvement and a very strong interest on both sides to move in that direction.
Ancak iyileştirme için geniş bir alan ve bu yönde ilerlemek için her iki tarafta da çok güçlü bir ilgi var.

More Sentences
ilerleme progression n.
There is no progression; rather, there is regression in Vietnam.
Vietnam'da ilerleme yok, aksine gerileme var.

More Sentences
General
ilerleme headway n.
However, little headway has been made, despite repeated debates and measures.
Ancak, tekrarlanan tartışmalara ve önlemlere rağmen çok az ilerleme kaydedilmiştir.

More Sentences
ilerleme way n.
Tom made his way toward the front door.
Tom ön kapıya doğru ilerledi.

More Sentences
ilerleme breakthrough n.
It is essential that we achieve breakthrough in the negotiations on the agricultural portfolio.
Tarım portföyüne ilişkin müzakerelerde ilerleme kaydetmemiz elzemdir.

More Sentences
ilerleme advance n.
That seems to me to be a welcome advance.
Bu bana memnuniyet verici bir ilerleme olarak görünüyor.

More Sentences
ilerleme advancement n.
Stop the enemy's advancement.
Düşmanın ilerlemesini durdurun.

More Sentences
ilerleme development n.
It must, thirdly, be clear to us that development has progressed further.
Üçüncü olarak, kalkınmanın daha da ilerlemiş olduğu bizim için açık olmalıdır.

More Sentences
ilerleme gain n.
The party gained ground rapidly.
Parti hızla ilerleme kaydetti.

More Sentences
ilerleme progression n.
In this game, your progression is determined by how far you will go.
Bu oyunda ilerlemeniz nereye kadar gideceğinize göre belirlenir.

More Sentences
ilerleme progress n.
I should particularly like to single out progress in the field of cleaner water, hygiene and the prevention of diseases.
Özellikle temiz su, hijyen ve hastalıkların önlenmesi alanlarında kaydedilen ilerlemelere dikkat çekmek isterim.

More Sentences
ilerleme improvement n.
Consequently it was also difficult to achieve improvements in the areas of the environment and human rights.
Sonuç olarak, çevre ve insan hakları alanlarında ilerleme sağlanması da zor olmuştur.

More Sentences
ilerleme stride n.
However, internet connections have made a great strides since.
Ancak internet bağlantıları o zamandan beri büyük bir ilerleme kaydetti.

More Sentences
ilerleme way n.
Tom made his way through the jungle.
Tom ormanın içinde ilerledi.

More Sentences
Trade/Economic
ilerleme advancement n.
Wolfgang works for the Max Planck Society for the Advancement of Science.
Wolfgang, Max Planck Bilimin İlerlemesi Derneği için çalışıyor.

More Sentences
ilerleme progression n.
Evolution is not progression, but adaptation.
Evrim ilerleme değil, adaptasyondur.

More Sentences
ilerleme advance n.
It is not perfect, but it is a democratic advance in relation to all the previous Intergovernmental Conferences.
Mükemmel değil ama daha önceki tüm Hükümetlerarası Konferanslara kıyasla demokratik bir ilerlemedir.

More Sentences
Technical
ilerleme improvement n.
There is still room for improvement.
İlerleme için hala yer var.

More Sentences
Military
ilerleme progress n.
At Seville we shall report on the candidate countries' progress in implementing the acquis.
Sevilla'da aday ülkelerin müktesebatı uygulama konusunda kaydettikleri ilerlemeyi rapor edeceğiz.

More Sentences
General
ilerleme forwardness n.
ilerleme process n.
ilerleme rising n.
ilerleme uptrend n.
ilerleme march n.
ilerleme expansion n.
ilerleme upswing n.
ilerleme pickup n.
ilerleme step n.
ilerleme feed n.
ilerleme proceeding n.
ilerleme travelling n.
ilerleme furtherance n.
ilerleme traveling n.
ilerleme progradation n.
ilerleme encrease [obsolete] n.
ilerleme march n.
ilerleme marching n.
ilerleme head n.
ilerleme oncoming n.
ilerleme onwardness n.
ilerleme cursus [rare] n.
ilerleme curve n.
ilerleme ipv (improve) abrev.
Colloquial
ilerleme dent n.
ilerleme sledding n.
Trade/Economic
ilerleme proceeding n.
ilerleme promotion n.
Technical
ilerleme driving n.
ilerleme feed n.
Mechanic
ilerleme feed n.
Construction
ilerleme propagate n.
Marine
ilerleme propagation n.
Baseball
ilerleme lead n.
Music
ilerleme choregraphy n.
Archaic
ilerleme lock n.
ilerleme slide n.

Meanings of "ilerleme" with other terms in English Turkish Dictionary : 333 result(s)

Turkish English
General
sosyal ilerleme social progress n.
Here, it is important that in future, GDP growth does not remain the only key indicator of social progress.
Burada, gelecekte GSYİH büyümesinin sosyal ilerlemenin tek temel göstergesi olarak kalmaması önemlidir.

More Sentences
teknolojik ilerleme technological progress n.
Technological progress entails a still greater need to reduce fishing fleets.
Teknolojik ilerleme, balıkçılık filolarının azaltılması ihtiyacını daha da artırmaktadır.

More Sentences
günlük ilerleme daily progress n.
Wish you can benefit from our online sentence dictionary and make daily progress!
Çevrimiçi cümle sözlüğümüzden yararlanmanız ve günlük ilerleme kaydetmeniz dileğiyle!

More Sentences
ilerleme raporu progress report n.
You mentioned the OLAF progress report drawn up under Article 15 of the OLAF Regulation.
OLAF Yönetmeliğinin 15. Maddesi uyarınca hazırlanan OLAF ilerleme raporundan bahsettiniz.

More Sentences
teknik ilerleme technical progress n.
The Liberal Group also wanted the text to contain a reference to scientific and technical progress.
Liberal Grup da metinde bilimsel ve teknik ilerlemeye atıfta bulunulmasını istemiştir.

More Sentences
ilerleme eksikliği lack of progress n.
Community responsibility for this lamentable lack of progress should not be diminished.
Bu acınacak ilerleme eksikliğinde toplumun sorumluluğu azaltılmamalıdır.

More Sentences
ilerleme kaydetme inroads n.
The current Slovakian Government has, since 1998, made considerable inroads into the accession process.
Mevcut Slovakya Hükûmeti 1998 yılından bu yana katılım sürecinde önemli ilerlemeler kaydetmiştir.

More Sentences
(körling taşı) ilerleme pull n.
This would be the best way to pull this project out of the rut it is currently stuck in and make real progress.
Bu projeyi içinde bulunduğu çıkmazdan kurtarmanın ve gerçek bir ilerleme kaydetmenin en iyi yolu bu olacaktır.

More Sentences
ilerleme kaydetmek make progress v.
Wherever else the world may make progress, it fails to do so in the area of human rights.
Dünya başka ne kadar ilerleme kaydederse kaydetsin, insan hakları alanında bunu başaramıyor.

More Sentences
ilerleme kaydetmek make inroads in v.
This work must also make inroads in the EU's own organisation.
Bu çalışma aynı zamanda AB'nin kendi organizasyonunda da ilerleme kaydetmelidir.

More Sentences
ilerleme kaydetmek make headway v.
We are convinced that we must make headway on the proposals that we have submitted to you.
Size sunduğumuz teklifler konusunda ilerleme kaydetmemiz gerektiğine inanıyoruz.

More Sentences
ilerleme kaydetmek get ahead v.
We got ahead in life.
Hayatta ilerleme kaydettik.

More Sentences
(herhangi bir) ilerleme kaydetmemek make no headway v.
The political unity of Europe made no headway whatsoever in Nice.
Avrupa'nın siyasi birliği Nice'te hiçbir ilerleme kaydetmemiştir.

More Sentences
Phrasals
(bir şeyde) ilerleme kaydetmek move forward with v.
The Presidency has moved forward with the measures in the European Union's plan of action against terrorism.
Başkanlık, Avrupa Birliği'nin terörizme karşı eylem planında yer alan tedbirler konusunda ilerleme kaydetmiştir.

More Sentences
Trade/Economic
ekonomik ilerleme economic progress n.
Some government finances are indispensable prerequisites for economic stability and economic progress.
Bazı hükümet maliyeleri ekonomik istikrar ve ekonomik ilerleme için vazgeçilmez ön koşullardır.

More Sentences
sosyal ilerleme social progress n.
Peace and democratic stability are indispensable preconditions for economic and social progress.
Barış ve demokratik istikrar, ekonomik ve sosyal ilerleme için vazgeçilmez ön koşullardır.

More Sentences
teknik ilerleme technical progress n.
This serves consumers, promotes technical progress, and prevents monopolies and agreements.
Bu tüketicilere hizmet eder, teknik ilerlemeyi teşvik eder ve tekelleri ve anlaşmaları önler.

More Sentences
Politics
ilerleme raporu progress report n.
We must bear in mind that this is a progress report.
Bunun bir ilerleme raporu olduğunu unutmamalıyız.

More Sentences
ilerleme raporu regular report n.
As indicated in the last Regular report, Turkey has a number of workers' and employers' organisations.
Son İlerleme Raporunda da belirtildiği gibi, Türkiye'de çok sayıda işçi ve işveren örgütü vardır.

More Sentences
Computer
ilerleme durumu progress n.
Make a training plan for a full season and keep track of your progress with the extensive analysis tools.
Tüm sezon için bir egzersiz planı hazırlayın ve kapsamlı inceleme araçlarıyla ilerleme durumunuzu takip edin.

More Sentences
General
yavaş ilerleme crawl n.
ilerleme yolu means of propulsion n.
meslekte bir ilerleme aracı steppingstone n.
solucana benzer şekilde ilerleme worming n.
güçlükle ilerleme wade n.
ilerleme alnı heading face n.
sürekli ilerleme continuous progression n.
ilerleme hızı going n.
güçlükle ilerleme scramble n.
sürünerek ilerleme slithering n.
birleşmiş milletler-sosyal gelişme ve ilerleme bildirgesi un-declaration of social development and progress n.
ilerleme hızı pace n.
iş ilerleme programı progress schedule n.
yavaş ilerleme jog-trot n.
süreçte ilerleme progress in the process n.
cesaret verici ilerleme encouraging progress n.
ilerleme kabiliyeti/yeteneği ability to progress n.
sarmal ilerleme helter skelter n.
ilerleme hızı rate n.
ilerleme yönü tenor n.
zor ve düzensiz ilerleme toddle n.
rotada ilerleme travel n.
kolay ve kesintisiz ilerleme easy going n.
yavaş yavaş ilerleme wafture n.
kıvrılarak hareket etme/ilerleme wind n.
dirence karşı yavaşça ilerleme working [rare] n.
solucan gibi kıvrılarak ilerleme worming n.
ilerleme aracı bootstrap n.
zirveye doğru güçlenerek ilerleme build n.
askıya alınmış ilerleme holding pattern n.
ilerleme gösteren fikir mover n.
araçta ilerleme şekli gait n.
ormanlık alanda çalıları keserek ilerleme bushwhacking n.
entelektüel ilerleme ve siyasi reform karşıtı kimse obscurant n.
sürekli ilerleme ongoing n.
(hedefe) ilerleme onward motion n.
ilerleme ölçütü distance n.
yürüyerek ilerleme incession [obsolete] n.
iki sesin aynı yönde kaydettiği melodik ilerleme parallel motion n.
hızlı ilerleme durumu fast-forward n.
ilerleme başlangıcı inroads n.
tıkır tıkır ilerleme pitapat n.
rahat ilerleme plane sailing n.
ilerleme sağlamayan durum dead ender n.
kolayca ilerleme flowingness n.
özellikle ahlaki mükemmelliğe ulaşma konusunda ilerleme kaydetme kapasitesi perfectibility n.
belli belirsiz ilerleme sidle n.
görece daha yavaş ilerleme kaydedilen durum slow lane n.
ağır ilerleme slow lane n.
(bir yapımda) hikayenin ilerleme hızı pacing n.
yaşça çok ilerleme provexity n.
engelleri aşan ilerleme push n.
hedefe ilerleme stride n.
ilerleme kaydetmemek get nowhere v.
ilerleme kaydetmek break through v.
(herhangi bir) ilerleme göstermemek make no headway v.
ilerleme göstermek get on (with) v.
ilerleme göstermek get ahead v.
gözle görülür bir ilerleme kaydetmek show a marked improvement v.
ilerleme göstermek make progress v.
ilerleme kaydetmek take a step v.
ilerleme kaydetmek make way v.
kazanma yolunda ilerleme kaydetmek make time v.
yavaşça ve zorlukla ilerleme kaydetmek work v.
büyük ilerleme kaydetmek break open v.
umut ve ilerleme bakımından tomurcuğa benzemek bud v.
ilerleme kaydetmek home v.
ilerleme kaydetmek love v.
ilerleme hızını düşürmek decelerate v.
ilerleme izni vermek green-light v.
ilerleme göstermeyen durumda olmak flatline v.
ilerleme sağlamak shape v.
ilerleme kaydedememek stick v.
ilerleme göstermeyen static adj.
ilerleme eğilimli advancive adj.
din ve siyasette ilerleme yanlısı liberal adj.
entelektüel ilerleme ve siyasi reforma karşı olan obscurant adj.
ilerleme izni verilmiş greenlit adj.
ilerleme halinde olan on-line adj.
ilerleme kaydetmeyen dormant adj.
hızlı veya etkileyici bir ilerleme kat eden şey soaraway adj.
ilerleme kaydetmiş stricken adj.
ilerleme halinde in progress adv.
ilerleme kaydetmeden in circles adv.
belirli bir hareket veya ilerleme şekli anlamı veren son ek -grade suf.
ilerleme kaydedildi a blow was struck expr.
Phrasals
ilerleme kaydetmek get along v.
fazla çaba göstermeden ya da ilerleme kaydetmeye çalışmadan bir işi yapmak coast along v.
ilerleme kaydetmek thrive on v.
ilerleme kaydetmek come along v.
bir yarışta ilerleme kaydetmek go forward v.
ilerleme kaydetmek go forward v.
süreçte engellerle karşılaşarak ilerleme push forward v.
ilerleme kaydetmişken bir nedenle tekrar bir miktar gerileme push forward v.
süreçte aksiliklerle/tersliklerle karşılaşarak ilerleme push forward v.
bir konuda ilerleme kaydetmek gain in something v.
ilerleme kaydetmek get on v.
-e doğru ilerleme kaydetmek push toward v.
dikkat çekmeden ilerleme creep across (something) v.
çaktırmadan ilerleme creep across (something) v.
dikkat çekmeden ilerleme creep across something v.
çaktırmadan ilerleme creep across something v.
hızla ilerleme kaydetmek whip through v.
büyük ilerleme kaydetmek log up v.
hedefe ulaşırken ilerleme kaydetmek home in v.
ilerleme kaydetmek fair off v.
ilerleme kaydetmek fair up v.
ilerleme kaydetmek fare off v.
(bir şeyde) ilerlemek/ilerleme kaydetmek push ahead (with something) v.
(bir şeyde) ilerlemek/ilerleme kaydetmek push ahead (on something) v.
(bir şeyde) ilerlemek/ilerleme kaydetmek push ahead (with something) v.
hızlı bir ilerleme/yükselme kaydetmek rocket up v.
(bir şeyde) ilerleme mücadelesi vermek struggle through (something) v.
(bir şeyden) beslenerek ilerleme kaydetmek thrive on (something) v.
ilerleme kaydetmek pull ahead v.
Phrases
pek ilerleme kaydettirmeyen bir şekilde to little effect expr.
Colloquial
aynı seviyede ilerleme level pegging n.
anlamlı ilerleme dent n.
ilerleme yapmak make headway v.
ilerleme kaydetmek get anywhere v.
bir ilerleme/gelişim kaydettirmemek do no good v.
hızla ilerleme kaydetmek pour it on v.
yavaş yavaş ilerleme kaydetmek jog on v.
iyi ilerleme kaydetmek be well away [uk] v.
ilerleme kaydedememek be chasing tail v.
iyi ilerleme kaydetmek be good going v.
fena ilerleme kaydetmemek be good going v.
iyi ilerleme kaydetmek be good going v.
fena ilerleme kaydetmemek be not bad going v.
iyi ilerleme kaydetmek be not bad going v.
ilerleme izni vermek greenlight v.
ilerleme kaydetmek get somewhere/anywhere v.
ilerleme kaydetmemek get nowhere v.
(bir şeyde) epeyce ilerlemiş/ilerleme kaydetmiş well into (something) adj.
iyi bir ilerleme good going expr.
(durumda) bir ilerleme/gelişme var mı? how is making out? expr.
Idioms
ilerleme emri (one's) marching papers n.
ağır ağır/adım adım/yavaş yavaş ilerleme slow burn n.
bir ilerleme kaydetmeyen plan/gelişme road to nowhere n.
bir ilerleme kaydetmeyen plan/gelişme a road to nowhere n.
meslekte ilerleme budding n.
başarılı gelişme/ilerleme inroad n.
ilerleme talimatı (one's) marching orders n.
birbirinden faklı yönlere doğru ilerleme zamanı a parting of the ways n.
birbirinden faklı yönlere doğru ilerleme zamanı the parting of the ways n.
varsayımla ilerleme flying blind n.
el yordamıyla ilerleme flying blind n.
ilerleme göstermeme holding pattern n.
hiçbir ilerleme sağlatmamak (something) will get (someone) nowhere v.
hiçbir ilerleme sağlatmamak (something) won't get (someone) anywhere v.
ilerleme kaydetmek gain ground v.
yavaş yavaş ilerleme kat etmek work one's way through v.
(bir şeyde/bir şeyi yapmada) hızlı ilerleme kaydetmek make rapid strides (in something/in doing something) v.
(bir şeyde) ilerleme/gelişme kaydetmek make inroads (in/into something) v.
bir şeyde ilerleme/gelişme kaydetmek make inroads into something v.
ilerleme/gelişme kaydetmek make inroads into v.
yeni bir alanda ilerleme kaydetmek make inroads in/into something v.
büyük ilerleme kaydetmek make a wide stride v.
hızlı ilerleme kaydetmek make rapid strides v.
(birine) bir yolda ilerleme şansı vermek put (one) in the way of (something) v.
ilerleme kaydetmek have any joy v.
ilerleme kaydedememek be chasing (one's) (own) tail v.
ilerleme kaydedememek be chasing your tail v.
ilerleme kaydedememek be chasing your own tail v.
ilerleme kaydetmek be going places v.
iyi ilerleme kaydetmek be off to the races v.
bir ilerleme kaydedememek be running around in circles v.
bir ilerleme kaydedememek be running round in circles [uk] v.
(birine) hiç ilerleme kaydettirmemek get (one) nowhere v.
(biriyle/bir şeyle) büyük gelişme/ilerleme kaydetmek get to first base (with someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) büyük gelişme/ilerleme kaydetmek reach first base (with someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) büyük gelişme/ilerleme kaydetmek get to first base (with somebody/something) v.
(birine) istediği gibi hareket etme/ilerleme özgürlüğü vermek give (one) a blank check v.
(birine) istediği gibi hareket etme/ilerleme özgürlüğü vermek give (one) carte blanche v.
(birine) istediği gibi hareket etme/ilerleme özgürlüğü vermek give (one) free rein v.
(birine) istediği gibi hareket etme/ilerleme özgürlüğü vermek give (one) full rein v.
(birine) istediği gibi hareket etme/ilerleme özgürlüğü vermek give a blank check to (one) v.
(birine) istediği gibi hareket etme/ilerleme özgürlüğü vermek give free rein to (one) v.
(birine) istediği gibi hareket etme/ilerleme özgürlüğü vermek give full rein to (one) v.
(birine/bir şeye) istediği gibi hareket etme/ilerleme özgürlüğü vermek give rein to (someone or something) v.
birine/bir şeye istediği gibi hareket etme/ilerleme özgürlüğü vermek give/allow somebody/something free/full rein v.
birine/bir şeye istediği gibi hareket etme/ilerleme özgürlüğü vermek give/allow free/full rein to somebody/something v.
önemli ilerleme kaydetmek make great strides v.
hiç ilerleme kaydetmemek not get anywhere v.
ilerleme halinde olan under way adj.
ilerleme/gelişme vadetmeyen dead-end adj.
ilerleme/gelişme olanağı tanımayan dead-end adj.
tam kapasiteyle ilerleme it's all systems go expr.
ilerleme halinde in train expr.
ilerleme kaydetmekte/göstermekte on the march expr.
işte şimdi bir ilerleme kaydetti now (one's) cooking (with gas) expr.
Speaking
(durumda) bir ilerleme/gelişme var mı? how are you making out? expr.
Trade/Economic
emek geliştirici teknolojik ilerleme labor-augmenting technological progress n.
hedefe yavaş adımlarla ilerleme incrementalism n.
kopuk adımlarla ilerleme disjointed incrementalism n.
meslekte/kariyerde ilerleme career advancement n.
ölçekten bağımsız teknolojik ilerleme scale-neutral technological progress n.
periyodik ilerleme rolling n.
politika oluşturmada ufak adımlarla ilerleme incrementalism n.
sermaye tasarrufu sağlayan teknik ilerleme capital-saving technical advance n.
sermaye kullanan teknolojik ilerleme capital-using technological advance n.
ilerleme halinde olan online adj.
Politics
ilerleme göstergeleri progress indicators n.
ölçülü ve ahlaki açıdan doğru ilerleme şekli highroad [us] n.
toplumsal ilerleme karşıtı antiprogressive adj.
Technical
aşamalı ilerleme phased progress n.
aşırı ilerleme over feeding n.
batıya doğru ilerleme westing n.
çatlak ilerleme hızı crack propagation rate n.
çatlak ilerleme deneyi crack propagation test n.
çatlak ilerleme hassasiyeti crack propagation sensitivity n.
çok yavaş ilerleme hızı creeper speed n.
dalgalı ilerleme undulation n.
ilerleme rezistansı driving resistance n.
ilerleme grafiği progress chart n.
ilerleme hızını feed-rate n.
ilerleme sürati feed speed n.
ilerleme oranı feed ratio n.
ilerleme hızı rate of feed n.
ilerleme hızı feed rate n.
ilerleme galerisi heading n.
ilerleme hızı rate of propagation n.
ilerleme basıncı feed pressure n.
önemli ilerleme breakthrough n.
uzamsal olmayan bir ilerleme veya yönelmeyi gösteren hareket yönü ways n.
baskı kalıbı işleme faaliyetinde kaydedilen ilerleme state n.
Computer
dosya ilerleme durumu file progress n.
el ile ilerleme manual advance n.
ilerleme çubuğu progress bar n.
ilerleme hızı pace n.
ilerleme iletişim kutusu progress dialog n.
sınama ilerleme durumu test progress n.
toplam ilerleme total progress n.
oyunda karakterin bakış açısından ilerleme first person n.
bazı video oyunlarında sürekli zıplama tuşuna basarak ilerleme b-hopping n.
ilerleme tamamlandı progress done expr.
Informatics
yatay ilerleme horizontal scrolling n.
Mechanic
eksenel ilerleme axial feed n.
iyileştirilmiş eğik ilerleme modified flank infeed n.
ilerleme hızı feed rate n.
ilerleme hızı feedrate n.
vidanın her dişte ilerleme miktarı pitch n.
Construction
tünel ilerleme siperi tunneling shield n.
Automotive
santim santim ilerleme inching n.
silkeleyerek ilerleme kangarooing n.
tampon tampona ilerleme bumper-to bumper n.
Transportation
sürekli şerit değiştirerek ilerleme weaving n.
Marine
bir geminin ilerleme hızı headway n.
çekerek ilerleme pull and glide n.
ilerleme teknikleri propulsion techniques n.
kasırga gözünün ilerleme çizgisi hurricane path or track n.
sualtında çevredeki kayaları veya çıkıntıları tutup çekerek ilerleme tekniği pull and glide n.
tek bir dalganın ilerleme hızı phase velocity n.
loksodrom eğrisi üzerinde ilerleme loxodromism n.
Petrol
kuyu sondajında delinerek girilen oluşumlarda kullanılan kaplama gibi verilere ilişkin notları içeren ilerleme kaydı log n.
Mining
düşey ilerleme oranı sinking rate n.
ilerleme galerisi heading n.
ilerleme alnı heading face n.
Medical
kas paralizisinde ilerleme progression in muscle paralysis n.
moleküler genetikteki ilerleme progress in molecular genetics n.
hastalığın ilerleme dönemi stadium n.
Pathology
akut başlangıçlı ciddi semptomlar, hızlı ilerleme ve kötü prognoz ile karakterize edilen bir hipertansiyon malignant hypertension n.
Marine Biology
teknolojik ilerleme technological creep n.
Zoology
bazı hayvanların kollarıyla sallanarak ilerleme yöntemi brachiation n.
Education
ilerleme kaydedememe nonproficiency n.
çalışma alanında genel ilerleme veya yeterliliği ölçen kapsamlı sınav comprehensive n.
çalışma alanında genel ilerleme veya yeterliliği ölçen kapsamlı sınav comprehensives n.
çalışma alanında genel ilerleme veya yeterliliği ölçen kapsamlı sınav comprehensive examination n.
ilerleme kaydedemeyen nonproficient adj.
History
ilerleme dönemi progressive era n.
tarihin kaçınılmaz bir şekilde ilerleme ve gelişme yolunda gittiğini öne sürüp geçmişi bugünün ışığında değerlendiren bir görüşe ait whiggish adj.
tarihin kaçınılmaz bir şekilde ilerleme ve gelişme yolunda gittiğini öne sürüp geçmişi bugünün ışığında değerlendiren bir görüşle ilgili whiggish adj.
tarihin kaçınılmaz bir şekilde ilerleme ve gelişme yolunda gittiğini öne sürüp geçmişi bugünün ışığında değerlendiren bir görüşün özelliği taşıyan whiggish adj.
Philosophy
aşamalı ilerleme sağlanan felsefi akıl yürütme discursion n.
Environment
hayvanın gün içerisinde belirli bir başlangıç noktasından yaptığı ilerleme cruising radius n.
Geology
ilerleme hunisi adventive cone n.
ilerleme konisi adventive cone n.
transgresyonda ilerleme yönü overlap n.
transgresyonda ilerleme yönü onlap n.
Military
ana ilerleme hattı main line of advance n.
himayeli ilerleme travelling overwatch n.
iş ilerleme grafiği progress chart n.
ikili ilerleme düzeni two-up n.
ilerleme ekseni axis of advance n.
ilerleme teknikleri movement techniques n.
ilerleme-gerileme lead-lag n.
ilerleme mihveri axis of advance n.
ilerleme hızı speed of advance n.
ilerleme sınırı limit of advance n.
kademeli ilerleme advance by echelon n.
münavebeli ilerleme step-up n.
meslek ilerleme programı job progression ladder n.
muharebe için sıçrayarak ilerleme tekniği bounding overwatch technique n.
rotasyonlu ilerleme step-up n.
sıçrayarak ilerleme advance by bounds n.
sıçramalarla ilerleme advance by bounds n.
sürünerek ilerleme creeping by advancing n.
üçlü ilerleme düzeni three up n.
askeri ilerleme anabasis n.
ilerleme veya yürüyüş için gerekli teçhizat marching order n.
düşman birliklerini döndürmek veya düşmana yandan saldırmak için düşman konumuna paralel veya dik şekilde yapılan ilerleme flank march n.
yetersiz saldırı veya ilerleme ile devam eden savaş sitzkrieg n.
(askeri birlik) kademeli ilerleme staging n.
Sport
belli bir tempoda ilerleme jog n.
(kayakta) yan adımlarla ilerleme sidestepping n.
Football
topu karşı oyuncudan çalıp yandan ilerleme end-run n.
Baseball
dört atış yapmış atıcıya verilen ilk kaleye ilerleme hakkı base on balls n.
beyzbol topunun kıvrılarak ilerleme eğrisi incurve n.
Abbreviation
dört atış yapmış atıcıya verilen ilk kaleye ilerleme hakkı bb (base on balls) n.
Archaic
ilerleme emri route n.
Slang
ilerleme hızı goin n.
hayatta ilerleme kaydetmek get (one's) shit together v.
iyi ilerleme kaydetmiş sucking diesel adj.