ilk - Turkish English Dictionary

ilk

Meanings of "ilk" in Turkish English Dictionary : 3 result(s)

English Turkish
General
ilk n. çeşit
ilk n. tip
ilk n. tür

Meanings of "ilk" in English Turkish Dictionary : 73 result(s)

Turkish English
Common Usage
ilk preliminary adj.
Our preliminary thoughts are as follows.
İlk düşüncelerimiz aşağıdaki gibidir.

More Sentences
ilk initial adj.
As we are all aware, the initial decision to hold an inquiry was not without its difficulties.
Hepimizin bildiği gibi, bir soruşturma yürütmeye yönelik ilk kararın zorlukları yok değildi.

More Sentences
ilk first adj.
The first call was a complete success.
İlk arama tam bir başarıydı.

More Sentences
General
ilk early adj.
Could the Commission look into this matter at the earliest opportunity?
Komisyon ilk fırsatta bu konuyu inceleyebilir mi?

More Sentences
ilk maiden adj.
As a new Member, I am pleased to be able to make my maiden speech here today, even though there has been a delay.
Yeni bir Üye olarak gecikmeli de olsa bugün burada ilk konuşmamı yapmaktan memnuniyet duyuyorum.

More Sentences
ilk former adj.
The former include, in particular, the solution of adjusting the level of the payments entered in the budget.
Bunlardan ilki, özellikle bütçeye konulan ödemelerin seviyesinin ayarlanması çözümünü içermektedir.

More Sentences
ilk original adj.
Consequently, we, in Parliament, are debating the Commission's original proposal for a 65% loan guarantee.
Sonuç olarak Parlamentoda Komisyonun %65 kredi garantisine ilişkin ilk teklifini görüşüyoruz.

More Sentences
ilk elementary adj.
Education shall be free, at least in the elementary and fundamental stages.
Eğitim ücretsiz olmalı, en azından ilk ve temel aşamalarda.

More Sentences
ilk primary adj.
We are friends since the first day of primary school.
İlkokulun ilk gününden beri arkadaşız biz.

More Sentences
ilk first adj.
The directive being proposed is the first pillar in ratifying the Aarhus Convention.
Teklif edilen direktif, Aarhus Sözleşmesi'nin onaylanmasının ilk ayağını oluşturmaktadır.

More Sentences
ilk top adj.
Tom graduated in the top ten percent of his class.
Tom sınıfının ilk yüzde onu içinde mezun oldu.

More Sentences
ilk debut adj.
The actress made her debut when she was eight.
Aktrist, sekiz yaşındayken ilk kez sahneye çıktı.

More Sentences
ilk freshman adj.
Tom is a freshman in high school.
Tom'un lisede ilk senesi.

More Sentences
ilk immediate adj.
Her immediate reaction was shock and disgust.
O an ilk tepkisi şaşırma ve iğrenme oldu.

More Sentences
Trade/Economic
ilk primary adj.
They had found the primary tumor in June.
Haziran ayında ilk tümörü bulmuşlardı.

More Sentences
Linguistics
ilk initial adj.
Examination by the Council made it possible to introduce a number of amendments that improved the initial proposal.
Konsey tarafından yapılan incelemeler, ilk teklifi geliştiren bir dizi değişikliğin yapılmasını mümkün kılmıştır.

More Sentences
General
ilk precursor n.
ilk the very first n.
ilk initiative adj.
ilk primordial adj.
ilk pristine adj.
ilk primal adj.
ilk opening adj.
ilk initiatory adj.
ilk primitive adj.
ilk premier adj.
ilk beginning adj.
ilk prime adj.
ilk proto- adj.
ilk prelusive adj.
ilk archical [obsolete] adj.
ilk elementar [obsolete] adj.
ilk virgin adj.
ilk in chief adj.
ilk inauguratory adj.
ilk pioneer adj.
ilk prima adj.
ilk primatial adj.
ilk primigenial adj.
ilk primigenial adj.
ilk primigenious adj.
ilk primitial [obsolete] adj.
ilk primo adj.
ilk primogenial adj.
ilk primordiate adj.
ilk primus adj.
ilk pristinate [obsolete] adj.
ilk preambulary adj.
ilk preambular adj.
ilk preambulous [obsolete] adj.
ilk precedential adj.
ilk prelim (preliminary) adj.
ilk prelim. (preliminary) adj.
ilk preludial adj.
ilk premiere adj.
ilk prescientific adj.
ilk inaugural adj.
ilk forwardmost adj.
ilk founding adj.
ilk soon adj.
ilk before time adv.
ilk fore adv.
ilk prot- pref.
Idioms
ilk the first string n.
Trade/Economic
ilk prime adj.
Technical
ilk preliminary adj.
Computer
ilk default adj.
Medical
ilk first-line adj.
Food Engineering
ilk primer adj.
Chemistry
ilk alpha adj.
Marine Biology
ilk precorser n.
Abbreviation
ilk elem adj.
Slang
ilk prelim (preliminary) adj.

Meanings of "ilk" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
ilk önce first of all adv.
First of all, I'm very worried about my daughter's health.
İlk önce ben kızımın sağlığı hakkında çok kaygılıyım.

More Sentences
ilk olarak first of all adv.
The boy told his mother about it first of all when he got home.
Çocuk eve döndüğünde ilk olarak annesine anlattı.

More Sentences
General
ilk baskı first edition n.
Those of us who insisted that the levels suggested in the first edition of the report were unworkable won the day.
Raporun ilk baskısında önerilen seviyelerin uygulanamaz olduğu konusunda ısrar eden bizler günü kazandık.

More Sentences
ilk taslak first draft n.
I am glad that this passage, which was present in the first draft, has now disappeared.
İlk taslakta yer alan bu pasajın şimdi ortadan kalkmış olmasından memnuniyet duyuyorum.

More Sentences
ilk kat first floor n.
The fire was on the first floor.
Yangın ilk kattaydı.

More Sentences
ilk dönem first period n.
The first period is from 1 May 2001 until 31 July and the second from 1 August 2001 to 31 December.
İlk dönem 1 Mayıs 2001 - 31 Temmuz, ikinci dönem ise 1 Ağustos 2001 - 31 Aralık tarihleri arasındadır.

More Sentences
sosyeteye ilk defa giren kız debutante n.
The debutante attended the high-profile charity event.
Sosyeteye ilk kez takdim edilen genç kız, üst düzey bir hayır etkinliğine katıldı.

More Sentences
ilk ay first month n.
January is the first month in the secular calendar.
Ocak, laik takvimin ilk ayıdır.

More Sentences
ilk adım first step n.
The first step has now been taken and brought to its conclusion.
Şimdi ilk adım atıldı ve sonuca ulaştırıldı.

More Sentences
ilk ışık first light n.
Turn left at the first light.
İlk ışıklardan sola dönün.

More Sentences
ilk çıkış (sahneye) debut n.
Her debut was the biggest social event of the season.
İlk çıkışı sezonun en büyük sosyal olayıydı.

More Sentences
ilk neden first cause n.
Do you know what is the first cause of discrimination in Italy?
İtalya'da ayrımcılığın ilk nedeninin ne olduğunu biliyor musunuz?

More Sentences
ilk okuma first reading n.
We amended the Commission proposal at first reading.
Komisyon teklifini ilk okumada değiştirdik.

More Sentences
ilk yardım çantası first aid kit n.
Tom put the first aid kit back where he found it.
Tom, ilk yardım çantasını bulduğu yere geri koydu.

More Sentences
ilk kuzen first cousin n.
Tom is Mary's first cousin.
Tom Mary'nin ilk kuzenidir.

More Sentences
ilk çeyrek first quarter n.
Unemployment stood at 8,3 % in the first quarter of 2000, compared to 7,6 % in 1999.
İşsizlik oranı, 1999 yılında %7,6’ya kıyasla, 2000’in ilk çeyreğinde %8,3 düzeyinde bulunuyordu.

More Sentences
ilk izlenim first impression n.
The first impression is certainly positive after the first four months.
İlk dört ayın ardından ilk izlenim kesinlikle olumlu.

More Sentences
ilk yarı first half n.
These issues were examined at the IGC meetings which took place in the first half of October.
Bu konular Ekim ayının ilk yarısında gerçekleşen IGC toplantılarında incelenmiştir.

More Sentences
ilk saat first hour n.
He was killed in the first hours of battle.
Savaşın ilk saatlerinde öldürüldü.

More Sentences
ilk çağlar ancient times n.
That castle was built in ancient times.
O kale ilk çağlarda inşa edilmiştir.

More Sentences
ilk örnek first example n.
Do the first example in your workbook.
Çalışma kitabınızdaki ilk örneği yapın.

More Sentences
ilk yıl first year n.
It was the first year we ran it and it had serious shortcomings and problems.
Bu konferansı yürüttüğümüz ilk yıldı ve ciddi eksiklikleri ve sorunları vardı.

More Sentences
ilk görüş first sight n.
I fell in love with her on first sight.
Ona ilk görüşte aşık oldum.

More Sentences
ilk el first hand n.
We experienced this at first hand because our group came under fire.
Grubumuz ateş altında kaldığı için bunu ilk elden tecrübe ettik.

More Sentences
ilk ürün first product n.
Beats released their first product since the Apple acquisition.
Beats, Apple'ın satın alınmasından bu yana ilk ürününü piyasaya sürdü.

More Sentences
ilk üç first three n.
Laskar Jihad is a threat to the first three of these.
Laskar Cihadı bunların ilk üçüne yönelik bir tehdittir.

More Sentences
ilk beş first five n.
When written as a numerical date, March 14, 2015 is 3/14/15, corresponding to the first five digits of pi (3.1415) - a once-in-a-century coincidence!
Sayısal bir tarih olarak yazıldığında, 14 Mart 2015, pi sayısının ilk beş basamağına (3.1415) karşılık gelen 3/14/15'tir - yüzyılda bir rastlanan bir tesadüf!

More Sentences
ilk beş top five n.
List the top five things you like to do when you're not working.
Çalışmadığınız zamanlarda yapmaktan hoşlandığınız ilk beş şeyi listeleyin.

More Sentences
ilk yardım first aid n.
I need a first aid kit.
Bir ilk yardım kitine ihtiyacım var.

More Sentences
ilk tur first round n.
Up to 10 new countries could be included in the first round.
İlk tura 10 kadar yeni ülke dahil edilebilir.

More Sentences
ilk raund first round n.
He was knocked out by a punch in the first round.
İlk rauntta bir yumrukla nakavt oldu.

More Sentences
ilk 100 top 100 n.
What's your favorite song in last year's top 100?
Geçen yılın ilk 100'ünde en sevdiğiniz şarkı nedir?

More Sentences
ilk üyeler first members n.
If the first Members on the list of questions speak too much, the others will be deprived of their right.
Soru listesindeki ilk Üyeler çok fazla konuşursa diğerleri haklarından mahrum kalacaktır.

More Sentences
ilk seçenek first option n.
The first option was for a status quo and no ban.
İlk seçenek statükonun devam etmesi ve yasağın olmamasıydı.

More Sentences
ilk harf first letter n.
A is the first letter of the alphabet.
Alfabenin ilk harfi A'dır.

More Sentences
ilk soru first question n.
The first question is my question.
İlk soru benim sorum.

More Sentences
ilk adımlar first steps n.
Of course, these are only the first steps in what will, of necessity, be a long, major process.
Elbette bunlar, uzun ve önemli bir sürecin yalnızca ilk adımlarıdır.

More Sentences
ilk çiçek first flower n.
Orchids were one of the first flowers to appear on Earth.
Orkideler dünyada ortaya çıkan ilk çiçeklerden biriydiler.

More Sentences
ilk grup first group n.
A first group of amendments impinges upon matters related with civil, police or judicial legislation.
Değişikliklerin ilk grubu medeni, polis ve adli mevzuatla ilgili konuları kapsamaktadır.

More Sentences
ilk buluşma first meeting n.
The year after the first meeting, George and Mary were married.
İlk buluşmadan bir yıl sonra George ve Mary evlendi.

More Sentences
ilk bakış first glance n.
I fell in love at the first glance.
İlk bakışta aşık oldum.

More Sentences
ilk milletler first nations n.
Tom is a member of the First Nations.
Tom, İlk Milletler'in bir üyesi.

More Sentences
ilk hafta first week n.
The official number of civilian deaths during this first week reminds us that this is not the case.
Bu ilk hafta içinde ölen sivillerin resmi sayısı bize durumun böyle olmadığını hatırlatıyor.

More Sentences
ilk karşılaşma first encounter n.
That was our first encounter.
Bu bizim ilk karşılaşmamızdı.

More Sentences
ilk aday first candidate n.
Poland must be the first candidate country to enter the European Union.
Polonya, Avrupa Birliği'ne girecek ilk aday ülke olmalıdır.

More Sentences
ilk zamanlar early days n.
This is the house where I lived in my early days.
Burası benim ilk zamanlarda yaşadığım evdir.

More Sentences
ilk günler early days n.
The Commission and the regulators, like the European Parliament, were not perhaps decisive enough in the early days.
Komisyon ve düzenleyiciler, Avrupa Parlamentosu gibi, ilk günlerde belki de yeterince kararlı değildi.

More Sentences
bölgeye ilk yerleşenler pioneer n.
The pioneers met with many dangers.
Bölgeye ilk yerleşenler birçok tehlikeyle karşılaştı.

More Sentences
Common Usage
ilk harf initial n.
ilk önce firstly adv.
General
yeni doğan aydan itibaren geçen günlerin yılın ilk gününe eklenen sayısı epact n.
ilk çağlar antiquity n.
bir şeyin gelişiminin ilk evreleri incunabulum n.
ilk doğan eigne n.
ilk örnek archetype n.
matbaanın ilk zamanlarında basılmış kitaplar incunabula n.
ilk yirmi top twenty n.
ilk insanların yaptığı sanat eseri artifact n.
karaya ilk ayak basış landfall n.
ilk girişim maiden effort n.
birkaç kelimenin baş harflerinin veya ilk hecelerinin birleşmesiyle meydana gelen kelime acronym n.
yılın ilk ayı january n.
ilk ağız first person n.
ilk ad forename n.
ilk önce transmitting n.
ilk örnek prototype n.
bir sanat eserinin vücud bulmadan önce yaratıcı insan zekasında kazandığı ilk form eidola n.
ilk on top ten n.
ilk adım approach n.
ilk fırsatta at the first opportunity n.
hareketin ilk kuralı first law of motion n.
sınıf veya önem bakımından ilk sırada premier n.
roma takviminde ayın ilk günü kalends n.
rahibelerin ilk adından önce kullanılan unvan sister n.
ilk çocuk firstborn n.
toplum önüne ilk çıkış debut n.
ilk günah original sin n.
gemi için ilk sefer maiden voyage n.
ilk meni semenarche n.
ilk an first moment n.
ilk doz initial dose n.
sosyeteye ilk kez tanıtılan genç kız debutante n.
ilk çocukluk eğitimi early childhood education n.
paskalya'dan önce gelen büyük perhiz süresinin ilk çarşambası ash wednesday n.
sosyeteye ilk kez tanıtılan delikanlı debutant n.
ilk göz ağrısı first child n.
ilk çocuk firstling n.
bir genç kızın sosyeteye ilk defa takdimi debut n.
(iskambilde) ilk oynama hakkı lead n.
ilk bölüm the first part n.
matbaanın ilk zamanlarında basılmış kitaplar incunabulum n.
ilk defa sahne alma debuting n.
ilk müdahale ekibi first responder n.
ilk taslak rough draft n.
ilk ad christian name n.
ilk haritalar early maps n.
ilk sayfa splash page n.
ilk çağlardan kalma antique n.
haberi ilk verme (gazete) scoop n.
ilk dönem prime n.
gece yarısından sonraki ilk saatler the small hours n.
ilk göz ağrısı first love n.
ilk çocuk eigne n.
ilk doğan hayvan firstling n.
ilk evlat firstborn n.
ilk boş yer sayacı next available position counter n.
ilk göz ağrısı puppy love n.
bir şeyin gelişimindeki ilk dönemler incunabula n.
ilk deneme baptism n.
ilk cet primogenitor n.
hastalara bakan hemşirenin ilk adından veya ilk adıyla soyadından önce kullanılan unvan sister n.
ilk dizgi galley proof n.
ilk isim forename n.
roma takviminde ayın ilk günü calends n.
1800’e kadar ilk çalışmalar early works to 1800 n.
ilk insan primitive n.
avrupa toplulukları ilk derece mahkemesi court of first instance of the european communities n.
ilk okuma kitabı primer n.
sosyeteye ilk kez davet edilen kız deb n.
ilk insan primitive man n.
ilk mektup first epistle n.
ilk ödeme down payment n.
yapılması gereken ilk şey the first thing to be done n.
yeni bir tiyatro oyununun ilk temsili premier n.
ilk takım first team n.
gecenin ilk nöbeti first watch n.
ilk görüşte aşk love at first sight n.
özellikle ilk insanların meydana getirdiği sanat eseri artifact n.
ingilizler tarafından kuzey amerika'da kurulmuş ilk yerleşim yeri jamestown n.
ilk uçuş maiden flight n.
ilk söz gambit n.
ilk sonuç firstling n.
ilk kırk top forty n.
ölçümün ilk vuruşu downbeat n.
ilk evre primordium n.
avrupalılarla ilk ilişki first contact with europeans n.
ilk an first instance n.
hayatın ilk belirdiği zaman proterozoic n.
ilk boş tutanak next available record counter n.
ilk adım beginning n.
ilk başta son derece mantıklı gelen sonrasında anlamsızlaşan düşünce epiphanot n.
ilk elli top fifty n.
yeryüzünde yaşamın başlangıcı olduğu varsayılan ilk yaşam biçimi eobiont n.
tevratın ilk beş kitabı pentateuch n.
sahneye ilk çıkış debut n.
ilk taslak rough sketch n.
ilk insanların yaptığı sanat eseri artefact n.
ortaçağın ilk yarısı the dark ages n.
ilk eğitim primary education n.
doğumdan sonraki ilk süt colostrum n.
ineğin doğumdan sonraki ilk sütü beestings n.
sayfadaki ilk veya son kelime (sözlük) catchword n.
bir uçağın halka ilk tanıtımı roll out n.
ilk adım initiative n.
ilk adet (regl) menarche n.
ilk 10 top 10 n.
ilk göz ağrısı sweetheart n.
ilk göz ağrısı old or first love n.
ilk hıristiyanlık devirlerinde bir yahudi hıristiyan mezhebi üyesi nazarene n.
ilk kırkım hogget n.
ilk seviye first level n.
ilk durum first instance n.
ilk aşk calf love n.
ilk an initial moment n.
ilk etap first phase n.
ilk görüşme first date n.
ilk görüşme first interview n.
ilk teslim first delivery n.
ilk algılama first intention n.
ilk çağlar primeval days n.
tarihte işitme engelliler için ilk ücretsiz okulu açan abd'li eğitimci gallaudet n.
ilk fırsatta at the earliest opportunity n.
ilk saldırı onset n.
ilk yardım merkezi first aid center n.
bir kadına ilk randevusunda tecavüz edilmesi date rape n.
ilk hareket bobini booster coil n.
ilk başvuru first application n.
tohumdan çıkan ilk yaprak cotyledon n.
ilk üç incili (matta/markos ve luka) takip eden gelenek synoptic tradition n.
ilk beliriş debut n.
sosyeteye ilk kez çıkan genç kız debutante n.
ilk yardım dolabı first aid cabinet n.
sayfadaki ilk veya son kelime guideword n.
ilk tasar working plan n.
ilk örtü first coat n.
ilk dolum filling n.
ilk boya katı first coat n.
ilk doldurma filling n.
ilk kez kullanan first-time user n.
ilk adım toe-hold n.
ilk çağ first age n.
ismin ilk harfleri initials n.
sabahın ilk saatleri cockcrow n.
sosyeteye ilk defa çıkan kız debutante n.
ilk adımlar elements n.
ilk vuruş kickoff n.
bir öğünün ilk yemekleri starters n.
ilk hareket starting n.
ilk yardım ekibi first aid crew n.
ayın ilk haftası the first week of the month n.
ilk iktisap maliyeti historical cost n.
ilk taksit pey akçesi handsel n.
ilk üç top three n.
ilk cinsel deneyim first sexual experience n.
bir şeyin ilk biçimi original n.
ilk doğan çocuk first-born child n.
gündemin ilk maddesi the first item on the agenda n.
gündemin ilk sırası the first item on the agenda n.
yılın ilk yarısı first half of the year n.
bilinen ilk çalışma first known study n.
yangına ilk müdahale eden itfaiye eri front line firefighter n.
dünyada bir ilk a first in the world n.
sosyeteye ilk tanıtılış debut n.
ilk oyununu oynayan aktris debutante n.
ilk yüz top 100 n.
okuldaki ilk gün first day at school n.
ilk merci first instance n.
ilk modeller early models n.
ilk on yıllık dilim first decade n.
ilk on yıl first decade n.
ilk günkü heyecan excitement on the first day n.
ilk kurşun first bullet n.
ilk evcil hayvanın ismi name of first pet n.
ilk evcil hayvanın adı name of first pet n.
kitabın ilk baskısı first edition of the book n.
ilk on the top ten n.
senenin ilk yarısı the first half of the year n.
yılın ilk yarısı the first half of the year n.
akşamın ilk saatleri early evening n.
koç zodyak'ın ilk burcudur aries is the first sign of the zodiac n.
yeni/ilk günkü durumu fresh state n.
müsait/kalkacak olan ilk tren first train available n.
müsait/kalkacak olan ilk uçak first plane available n.
bulduğum ilk uçak first plane available n.
bulduğum ilk tren first train available n.
ilk seçenek first choice n.
resim sergisinin ilk günü vernissage n.
hayatın ilk aşamaları early life stage n.
hayatın ilk evreleri early life stage n.
yaşamın ilk yılları early life stage n.
hayvanlara ait ilk izler the first ever animal trails n.
herhangi bir ilimde ilk çalışma propaedeutic n.
herhangi bir ilimde ilk çalışma propaedeutics n.
ilk muayene first examination n.
ilk muayene first inspection n.
gezinin ilk ayağı the first leg of the journey n.
ilk tahminler early estimates n.
(dergi vb) ilk sayı first issue n.
ilk arayan first caller n.
okulun ilk günü the first day of school n.
ilk doğan/doğmuş çocuk first-born child n.
ilk ciddi saldırı first serious attack n.
ilk ciddi atak first serious attack n.
listedeki ilk isim the first name on the list n.
ilk beş ülke first five countries n.
ilk dans the first dance n.
ilk 100 sayfa first hundred pages n.
ilk müdahale aracı first responder vehicle n.
yangına ilk müdahale aracı first responder vehicle n.
ilk oluşmuş hali earliest formed n.
türünün ilk örneği first of its kind n.
sekizinci yüzyılın ilk yirmi yılı first two decades of the eighth century n.
ilk deneyim baptism n.
ilk üçe giremeyen at also ran n.
bir yerin (ilk) yerlisi autochthon n.
haftanın ilk günü the first day of the week n.
haftanın ilk çalışma günü the first business day of the week n.
haftanın ilk iş günü the first business day of the week n.
ilk albüm fırst album n.
ineğin doğumdan sonraki ilk sütü beastings n.
özellikle ilk insanların meydana getirdiği sanat eseri artefact n.
ilk vuruş kick-off n.
uzaya giden ilk kişi the first person to go to space n.
uzaya giden ilk insan the first person to go to space n.
aya ilk ayak basan kişi first person to step foot on the moon n.
aya ilk ayak basan kişi first person to set foot on the moon n.
aya ilk ayak basan kişi first person to step on the moon n.
bir şeyi ilk defa yapan kişi first timer n.
birinin ilk çalışmaları/eserleri one's earlier works n.
ilk buluşma first date n.
kitabı mukaddes'in ilk kitabı genesis n.
bir konu için ilk yapılan ya da ilk söylenen şey first mentioned n.
ilk 12 top-12 n.
ilk çeyrek quarter 1 (q1) n.
ilk yardım eğitimi first aid training n.
dünyanın ilk 1 milyar yılı için kullanılan bir terim early earth n.
ilk çeyrek ay sembolü first quarter moon symbol n.
1892'de üretilmiş ilk piknik tüpü markası primus stove n.
ilk ağızdan tercüme first-person interpreting n.
ilk ağızdan tercüme direct speech interpreting n.
şükran gününden sonraki ilk pazartesi günü cyber monday n.
ilk gün first day n.
yılın ilk günü the first day of the year n.
senenin ilk günü the first day of the year n.
ilk şekil initial shape n.
ilk biçim initial shape n.
temel ilk yardım basic first aid n.
ilk düzeltme zamanı time to first fix n.
ilk tamire kadar geçen süre time-to-first-fix n.
ilk seks deneyimi first sex experience n.
akademik bir makalede ilk cümle attention getter n.
ilk karşılaşma first touch n.
abd'de şükran günü'nden sonraki ilk cuma günü kutlanan gün boyunca tüketicilerin hemen hemen tüm ürünleri son derece indirimli fiyatlarla aldıkları gün black friday n.
günün ilk yarışı the first race of the day n.
birisinin topluma ilk defa tanıtılması debut n.
ilk kez gebe kalan kadın primigravida n.
musevi takviminde yılın ilk ayı abib n.
akadya'ya yerleşmiş ilk fransız sakinler acadian n.
bebeğin ilk çıkardığı ses (agu) babble n.
hindu takviminin ilk ayı caitra n.
roma takviminde ayın ilk günü calendal n.
ilk gösterimi sorunlu olan tiyatro oyununun tekrar oynanması takeover n.
m.ö. ilk bin yılda taoizm'in felsefi temellerinin altını çizmek için yazılmış çince bir metin tao te ching n.
noel öncesi dört haftanın ilk pazar günü advent sunday n.
ön/ilk haber advance n.
ilk olarak sir walter scott'ın abbotsford'daki evi için yapılan, 1820 ve 1830'lu yılların abartılı gotik mimarisi abbotsford period n.
ilk harfini büyük yazmak capitalise n.
hindu takviminin ilk ayı chait n.
sayılabilir bir serinin ilk elemanı number 1 n.
ilk evre new n.
yılın genellikle tatil olarak kutlanan ilk günleri new year n.
yılın ilk günü new year's n.
yılın ilk günü new years day n.
önüne çıkan ilk kişi the next man n.
bir serinin veya çiftin genellikle ilk üyesi this n.
ilk intiba initial impression n.
ilk intiba first impression n.
yapılacak ilk şey first order of business n.
yapılması gereken ilk şey first order of business n.
ilk çare first resort n.
ilk kullanıcı early adopter n.
ilk kez köln'de üretilmiş bir çeşit parfüm eau-de-cologne n.
ilk türk-islam devletleri early turkish-islamic states n.
ilk devre embryo n.
ilk evre embryo n.
(sergilenecek bir şeyi) ilk defa gösterme unveiling n.
(heykelin) ilk defa göstermek unveiling n.
zombie'nin ilk ve hobo'nun son hecesinin birleşiminden oluşturulan bir sözcük zobo n.
insanların hepsi veya çoğunun soyundan geldiği ilk kadın eve n.
ailenin ilk çocuğundan sonra doğan çocuk laterborn n.
ailenin ilk çocuğundan sonra doğan çocuk later-born n.
mandela'nın çok ırklı güney afrika'nın ilk başkanı olduğu 1994 yılı civarında doğan nesil madiba generation [south africa] n.
bir şeyin ilk evresi maidenhead [obsolete] n.
ilk kullanım maidenhead [obsolete] n.
bir kitabın ilk baskısına olan düşkünlük bibliophilism n.
tatilden sonraki ilk okul günü olan pazartesi black monday n.
bazı ülkelerde tatil olan, paskalya sonrası ilk pazartesi günü black monday [obsolete] n.
ilk yaratılan şey matter [obsolete] n.
yaratılışın ilk ürünü matter [obsolete] n.
boksörlerin yaptığı ilk vuruş serisi lead n.
ilk oyuncu leader n.
ilk yarışmacı leader n.
ilk oyuncu leadoff n.
ilk oyuncu lead-off n.
ilk göz ağrısı querida n.
pazartesi sendromuna neden olan haftanın ilk iş günü blue monday n.
ilk maaş handsel n.
ilk ödeme handsel n.
yılbaşında sonra hediyelerin verildiği ilk pazartesi günü handsel monday n.
böceklerde, çokayaklılarda, kabuklularda ve bazı eklembacaklılarda görülen, alt çenenin arkasındaki ağız uzuvlarının ilk veya ikinci çifti maxillae n.
mayıs ayının ilk gününün sabahında görülen ve birtakım doğaüstü özellikler atfedilen çiylenme may dew n.
genellikle bahar şenliği olarak ve bazı ülkelerde ise işçi bayramı olarak kutlanan mayıs ayının ilk günü mayday n.
belirli bir disiplinin kuramsal veya ilk ilkeleri metaphysics n.
ilk ad ile soyadı arasındaki isim middle name n.
ilk haftasonu first weekend n.
tüm kelimelerinin ilk harflerinin büyük harf olduğu metin proper case n.
bilardoda topları dağıtan ilk vuruş break-off n.
ilk kullanım break-in n.
ilk deneyim break-in n.
bir konu hakkında ilk kez yayın yapan kimse broacher n.
gelişimin ilk aşaması bud n.
ilk turda kapalı olarak dağıtma (poker) hole n.
halk dansı düzeninde kişinin ilk konumu home n.
(güneş saati veya eski bir pandüllü saat gibi) ilk veya ilkel zaman ölçüm cihazı horologe n.
güneybatı abd'deki ilk ispanyol misyonerlerin kullandığı stilde olan mission n.
ölçülebilir iki kümeden ilkinin ikincisini kapsadığı durumda ilk kümenin ölçümünün ikincisinden daha az veya ona eşit olması monotonicity n.
ilk kez 18. yüzyılda londra'da basılan ve çocuk masalları derlemesi olan the tales of mother goose adlı eserin hayali yazarı mother goose n.
bozulmamış ilk durumuna getirme repristination n.
mülkün ilk sahibi reversionary n.
ilk adım move n.
ingiltere'nin george adındaki ilk üç kralının hüküm sürdüğü döneme ait mobilya tarzı georgian style n.
ilk vaka first instance n.
(bir şeyin gelişmeye başladığı) ilk dönem dark age n.
sahneye ilk kez çıkan kimse debutant n.
ilk kez yaşanan bir olayın ve sahnenin yaşanmış gibi hatırlanması durumu déjàvu n.
organizmanın ilk hali germ n.
ilk hareket getaway n.
üniversitenin yıldız takımında yarışabilme süresini uzatmak için okula ilk yılın ortasında kaydolan sporcu grayshirt n.
ilk plan ground plan n.
ilk başlangıç ground zero n.
ilk adım oncome [scotland] n.
ilk aşamalar oncoming n.
kitabın ilk bölümü opening n.
dönüş yeri ilk çıkış yerinden farklı olan bir gidiş dönüş bileti open-jaw n.
ilk ona giren yarışmacı runner-up n.
ilk ona giren yarışmacılar runners-up n.
ilk dokunuş first touch n.
ilk aşama impriming [obsolete] n.
ilk etap impriming [obsolete] n.
avustralya'ya ilk göç edenlerden her biri old hand [australia] n.
sosyeteye ilk kez giren genç kız ingenue n.
ilk çocuğun doğurulduğu ortalama yaş average age of women who bear their first child n.
ortalama ilk çocuğu doğurma yaşı average age of women who bear their first child n.
(hristiyanlığın ilk dönemlerinde) milenyalizm akımı millennialism n.
barbut oyuncusunun yeni bahislerden sonra attığı ilk zarlar come-out n.
bazı trenlerde engellilere, yaşlılara ve hamile kadınlara ayrılan ilk vagon courtesy coach n.
ilk göz ağrısı dowsabel [obsolete] n.
seyahatte çeşitli makyaj ve ilk yardım malzemelerinin taşındığı küçük el çantası dressing case n.
(hindistan) bazı ödül unvanlarının ilk bölümü padma [india] n.
ilk olarak çözülmesi gereken sorun paramount issue n.
ilk seçilen şey pick n.
ilk tercih pick n.
ilk yerleşimci pioneer n.
ekvatoru ilk kez geçişi ritüellerle kutlanmış denizci polliwog n.
ekvatoru ilk kez geçişi ritüellerle kutlanmış denizci pollywog n.
ilk olarak on altıncı yüzyılda ortaya çıkan bir maya destanı popol vuh n.
turnuvayı ilk aşamalarda kaybedenler arasında düzenlenen yarışma consolation n.
turnuvayı ilk aşamalarda kaybedenler arasında düzenlenen müsabaka consolation game n.
ilk görüşte sırılsıklam aşık olma coup de foudre n.
ilk ışığın aydınlatamadığı alanı aydınlatmak için yansıtılan ışık crosslight n.
ilk adımlar inroads n.
ilk teşebbüsler inroads n.
ilk adım introduction [obsolete] n.
ilk ders introduction [obsolete] n.
ciro edilebilir evrakın eksiksiz halde hamiline ilk teslimi issue n.
hindistan'da belirli ödüllerin adının ilk kısmı padma n.
ilk bakış peep n.
filizdeki ilk üç yapraktan elde edilen çay pekoe n.
ilk yapışkanlı posta pulu penny black n.
yarışmada ilk üçe girme place n.
(viski yapım sürecinde) fermente tahıl lapasının ilk damıtımı poteen n.
ilk örnek sampler [obsolete] n.
yangında itfaiyenin ilk müdahalesi fire alarm n.
ilk yardım uygulaması first aid n.
ilk yardım tedavisi first aid n.
ilk ortaya çıkış first appearance n.
ilk defa piyasaya sürme first appearance n.
ilk adım first base n.
ilk girişim first base n.
ilk evre first base n.
ilk basamak first base n.
rakibe karşı elde edilen ilk avantaj first blood n.
rakibe karşı ilk fırsat first blood n.
ilk bakış first blush n.
ilk izlenim first blush n.
ilk yerleşimcilerin soyundan gelen aile first family n.
ilk aşama first step n.
ilk hareket first step n.
ilk ürün firstborn n.
ilk sonuç firstborn n.
ilk mamul firstborn n.
alınan ilk netice firstborn n.
türünün ilk örneği olan şey firstling n.
ilk hasat firstling n.
ilk ürün firstling n.
ilk meyve firstling n.
ilk olma firstness n.
ilk oyun foregame n.
ilk plan foregame n.
ilk strateji foregame n.
ilk ad ile soyadı arasındaki isim forename n.
zaman diliminin ilk veya en erken kısmı forepart n.
ilk bölüm forepart n.
(şarapların damıtılma işleminde) içkinin ilk toplanan ve yüksek oranda fuzel yağı içeren bölümü foreshot n.
ilk ve orta çağ ingilteresi'nde düzenli ödeme (kira, haraç) gavel n.
ilk baskı fotoğraftakiler original n.
bir şeye ilk kez başlama origination n.
bir şeyi ilk kez başlatma origination n.
ilk sıra primary n.
derisidikenlilerde ilk çıkan plaka primary n.
günün ilk saati prime n.
yeniayın ilk ortaya çıkışı prime of the moon n.
ilk çocuğunu doğuran kimse primipara n.
ilk çocuğunu karnında taşıyan kimse primipara n.
ilk meyve primitiae n.
hasattan alınan ilk mahsul primitiae n.
ilk doğan çocuk olma primogenitive [obsolete] n.
ilk doğan çocuk olma primogenitureship n.
ilk ilke primordial n.
ilk unsur primordial n.
ilk durum principle [obsolete] n.
ilk izlenim preapprehension n.
ilk kez dinleme hakkı preaudience n.
ilk kez dinleme ayrıcalığı preaudience n.
ilk sayfalar preliminaries [uk] n.
ilk proje taslağı preliminary prospectus n.
ilk mahsul premices [obsolete] n.
(hasattan elde edilen) ilk meyveler premices [obsolete] n.
(anlatı, hikaye serisinde) ilk bölüm premiere n.
temlik senedine ait ilk bölüm premises n.
devir senedinde ilk bölüm premises n.
temlik senedine ait ilk bölüm premisses n.
devir senedinde ilk bölüm premisses n.
ilk ad prename n.
ilk işgalci preoccupant n.
ilk seçimi yapma ayrıcalığı preoption n.
efkaristiya ayinine ait ilk bölüm preparation n.
sosyeteye ilk kez çıkan genç kız presentee n.
ilk oyununu oynayan aktris presentee n.
uçağın halka ilk gösterimi rollout n.