Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
Idioms | ||||
Idioms | iyiliğe karşılık vermek | return the favor v. | ||
She didn't return the favor. O, iyiliğe karşılık vermedi. More Sentences |
||||
Idioms | iyiliğe karşılık vermek | return the favour v. | ||
Now third countries must return the favour. Şimdi üçüncü ülkeler de bu iyiliğe karşılık vermelidir. More Sentences |
Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | (iyiliğe vb.) karşılık vermek | requite v. | ||
She wanted to requite his kindness by offering her assistance. Yardım teklif ederek yaptığı inceliğe karşılık vermek istedi. More Sentences |
||||
Phrasals | ||||
Phrasals | (birinin yaptığı iyiliğe) saygısızlıkla karşılık vermek | repay (one) for (something) v. | ||
Phrasals | (yapılan iyiliğe) saygısızlıkla karşılık vermek | repay for v. |