kaldırmak - Turkish English Dictionary

kaldırmak

Meanings of "kaldırmak" in English Turkish Dictionary : 153 result(s)

Turkish English
Common Usage
kaldırmak remove v.
We also note the considerable efforts to trace products and remove them from the market.
Ayrıca ürünlerin izinin sürülmesi ve piyasadan kaldırılması için gösterilen kayda değer çabaları da not ediyoruz.

More Sentences
kaldırmak lift v.
Only a crane was able to lift the huge machine.
Devasa makineyi ancak vinçle kaldırabildiler.

More Sentences
kaldırmak raise v.
Raise your hand if you know the answer.
Cevabı biliyorsanız elinizi kaldırın.

More Sentences
General
kaldırmak do away with v.
I think that we should do away with the register.
Bence kayıt defterini kaldırmalıyız.

More Sentences
kaldırmak arouse v.
The speaker aroused the anger of the audience.
Konuşmacı seyircinin sinirini ayağa kaldırdı.

More Sentences
kaldırmak put up v.
I put up my umbrella.
Şemsiyemi kaldırdım.

More Sentences
kaldırmak clear v.
We are quite happy to help clear obstacles to reach the modal shift.
Modal değişime ulaşmak için engellerin kaldırılmasına yardımcı olmaktan oldukça mutluyuz.

More Sentences
kaldırmak wake v.
Tom woke up the children and told them to get ready for school.
Tom çocukları kaldırıp onlara okul için hazırlanmalarını söyledi.

More Sentences
kaldırmak move away v.
We must therefore move away from risk management towards risk removal.
Bu nedenle risk yönetiminden riski ortadan kaldırmaya doğru ilerlemeliyiz.

More Sentences
kaldırmak sustain v.
Are you sure that the chair can sustain your weight?
Sandalyenin ağırlığınızı kaldırabileceğinden emin misiniz?

More Sentences
kaldırmak pick up v.
Tom picked up the hat and put it on.
Tom şapkayı kaldırıp taktı.

More Sentences
kaldırmak pull up v.
Pull up to the curb.
Kaldırıma kadar çekin.

More Sentences
kaldırmak get up v.
Tom made himself get up.
Tom kendini kaldırdı.

More Sentences
kaldırmak bear v.
He couldn't bear the heat.
Sıcağı kaldıramadı.

More Sentences
kaldırmak put away v.
I put away my clothes.
Kıyafetlerimi kaldırdım.

More Sentences
kaldırmak take off v.
Last month, their channel was taken off the air by judicial order.
Geçtiğimiz ay, kanalları yargı kararıyla yayından kaldırıldı.

More Sentences
kaldırmak abolish v.
It is therefore positive that subsidies for the building of new vessels will be abolished.
Bu nedenle yeni gemilerin inşasına yönelik sübvansiyonların kaldırılacak olması olumludur.

More Sentences
kaldırmak move v.
Move your ass!
Kaldır kıçını!

More Sentences
kaldırmak take away v.
If you take away a cornerstone, much more may come tumbling down.
Eğer bir köşe taşını kaldırırsanız, çok daha fazlası yıkılabilir.

More Sentences
kaldırmak take v.
Please take that picture out of my sight; I don't want to see it.
Lütfen o resmi gözümün önünden kaldırın; görmek istemiyorum.

More Sentences
kaldırmak jack up v.
Tom jacked up the car.
Tom krikoyla arabayı kaldırdı.

More Sentences
kaldırmak clear away v.
She cleared away the dishes from the table.
Bulaşıkları masadan kaldırdı.

More Sentences
kaldırmak hold up v.
Tom held up the queen of spades.
Tom maça kızını kaldırdı.

More Sentences
kaldırmak raise up v.
Raise up your left hand.
Sol elini kaldır.

More Sentences
kaldırmak heave v.
I heaved myself up.
Kendimi kaldırdım.

More Sentences
kaldırmak rear v.
The snake reared its head.
Yılan başını kaldırdı.

More Sentences
kaldırmak lift up v.
What they are actually doing is lifting up the carpet for the Commission to sweep its problems under.
Aslında yaptıkları şey, Komisyonun sorunlarını altına süpürmesi için halıyı kaldırmaktır.

More Sentences
kaldırmak dismantle v.
I would like to know why something that is in fact perfect has to be changed or dismantled.
Aslında mükemmel olan bir şeyin neden değiştirilmesi ya da ortadan kaldırılması gerektiğini bilmek istiyorum.

More Sentences
kaldırmak cancel v.
The series was cancelled.
Dizi yayından kaldırıldı.

More Sentences
kaldırmak boost v.
Danny boosted his son up.
Danny oğlunu yukarı kaldırdı.

More Sentences
kaldırmak raise v.
Don't raise your head! The officers may identify us; look down until they leave.
Kaldırmasana kafanı! Polisler bizi tanıyabilir, onlar gidene kadar yere bak.

More Sentences
kaldırmak supersede v.
In some cases, this dates back to the 1950s and has been partly or wholly superseded.
Bazı durumlarda bu ifadeler 1950'lere kadar uzanmaktadır ve kısmen ya da tamamen yürürlükten kaldırılmıştır.

More Sentences
kaldırmak raise v.
As a former chairman of the Lithuanian JPC, I must raise the issue of Kaliningrad.
Litvanya KPK'sının eski bir başkanı olarak Kaliningrad konusunu gündeme getirmeliyim.

More Sentences
kaldırmak hold up v.
Tom held up his hands.
Tom ellerini havaya kaldırdı.

More Sentences
kaldırmak hold up v.
Tom held up his hands.
Tom ellerini kaldırdı.

More Sentences
kaldırmak obviate v.
Any overlap with food law should be avoided in order to obviate legal uncertainty.
Yasal belirsizliği ortadan kaldırmak için gıda hukuku ile herhangi bir çakışmadan kaçınılmalıdır.

More Sentences
Law
kaldırmak cancel v.
CBS should cancel this show.
CBS'in bu diziyi kaldırması gerekir.

More Sentences
Technical
kaldırmak remove v.
The derogation that was in place was removed in 1995.
Yürürlükte olan derogasyon 1995 yılında kaldırılmıştır.

More Sentences
kaldırmak raise v.
That is possible only if you raise the hurdles on the route from committee to plenary.
Bu ancak komiteden genel kurula giden yoldaki engelleri kaldırırsanız mümkündür.

More Sentences
kaldırmak lift v.
Nations are forced to lift national border controls.
Uluslar ulusal sınır kontrollerini kaldırmaya zorlanıyor.

More Sentences
General
kaldırmak abrogate v.
kaldırmak uphold v.
kaldırmak elevate v.
kaldırmak steal v.
kaldırmak receive v.
kaldırmak disassemble v.
kaldırmak clear something away v.
kaldırmak reap v.
kaldırmak perk v.
kaldırmak perk up v.
kaldırmak do v.
kaldırmak rouse v.
kaldırmak upraise v.
kaldırmak setaside v.
kaldırmak put by v.
kaldırmak annul v.
kaldırmak heft v.
kaldırmak poise v.
kaldırmak repeal v.
kaldırmak jack v.
kaldırmak erect v.
kaldırmak stomach v.
kaldırmak void v.
kaldırmak put something away v.
kaldırmak hike v.
kaldırmak take up v.
kaldırmak endure v.
kaldırmak turn up v.
kaldırmak rescind v.
kaldırmak deration v.
kaldırmak pinch v.
kaldırmak cock v.
kaldırmak cock up v.
kaldırmak hoist v.
kaldırmak put aside v.
kaldırmak scoop up v.
kaldırmak get somebody up v.
kaldırmak upheave v.
kaldırmak pick off v.
kaldırmak hold v.
kaldırmak support v.
kaldırmak blank out v.
kaldırmak brook v.
kaldırmak carry v.
kaldırmak quash v.
kaldırmak take something off v.
kaldırmak add v.
kaldırmak revoke v.
kaldırmak countermand v.
kaldırmak give somebody a lift v.
kaldırmak hoise v.
kaldırmak blue-pencil v.
kaldırmak set aside v.
kaldırmak detach v.
kaldırmak uprear v.
kaldırmak adempt [obsolete] v.
kaldırmak remble [obsolete] v.
kaldırmak remue [french] v.
kaldırmak remeve [obsolete] v.
kaldırmak arayse [obsolete] v.
kaldırmak araise [obsolete] v.
kaldırmak eloignate [obsolete] v.
kaldırmak eloinate [obsolete] v.
kaldırmak unestablish v.
kaldırmak unfix v.
kaldırmak esloin [obsolete] v.
kaldırmak upbear v.
kaldırmak whoop v.
kaldırmak hance [obsolete] v.
kaldırmak heist [dialect] v.
kaldırmak reyse v.
kaldırmak depose [obsolete] v.
kaldırmak offtake [obsolete] v.
kaldırmak overspan v.
kaldırmak roust (out) v.
kaldırmak roust (up) v.
kaldırmak rout v.
kaldırmak pedestal v.
kaldırmak foredo v.
kaldırmak outtake v.
kaldırmak prescind v.
kaldırmak subhumerate v.
Phrasals
kaldırmak cancel out v.
kaldırmak cast up v.
kaldırmak arouse (one) from v.
kaldırmak get off v.
kaldırmak bear up v.
kaldırmak boost up v.
kaldırmak buoy up v.
kaldırmak catch up v.
kaldırmak clear off v.
kaldırmak heft up v.
kaldırmak smash down v.
kaldırmak set off [obsolete] v.
Colloquial
kaldırmak cut out v.
Idioms
kaldırmak jack up v.
Trade/Economic
kaldırmak abrogate v.
Law
kaldırmak abate v.
kaldırmak cassare v.
kaldırmak annul v.
kaldırmak abrogate v.
kaldırmak quash v.
Technical
kaldırmak omit v.
kaldırmak uplift v.
kaldırmak boost v.
kaldırmak unload v.
Computer
kaldırmak run v.
Architecture
kaldırmak key up v.
Marine
kaldırmak weigh v.
Philosophy
kaldırmak sublate v.
Archaic
kaldırmak dash v.
kaldırmak divorce v.
British Slang
kaldırmak hoick v.

Meanings of "kaldırmak" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
ortadan kaldırmak annihilate v.
Bush didn't send troops to annihilate other countries.
Bush diğer ülkeleri ortadan kaldırmak için askeri birlikleri göndermedi.

More Sentences
General
(çeşitli nesneleri kaldıraç gibi kullanarak) kaldırmak underspore n.
My own group has tabled a number of amendments which seek to undo some of the potential damage.
Kendi grubum, potansiyel zararın bir kısmını ortadan kaldırmayı amaçlayan bir dizi değişiklik önergesi sunmuştur.

More Sentences
yukarı kaldırmak lift v.
I lifted one up.
Ben birini yukarı kaldırdım.

More Sentences
ortadan kaldırmak get rid of v.
A policy of force can never get rid of the levels of desperation and despair that lead to further acts of violence.
Bir güç politikası, daha fazla şiddet eylemine yol açan çaresizlik ve umutsuzluk seviyelerini asla ortadan kaldıramaz.

More Sentences
yürürlükten kaldırmak (yasayı) repeal v.
This proposal repeals and replaces the Regulation of 1985.
Bu teklif 1985 tarihli Yönetmeliği yürürlükten kaldırmakta ve onun yerine geçmektedir.

More Sentences
ortadan kaldırmak destroy v.
Israel is stealing the land, destroying the two-state solution.
İsrail toprağı çalıyor, iki devletli çözümü ortadan kaldırıyor.

More Sentences
ortadan kaldırmak kill v.
This is the message some people in this chamber are giving out and we must kill that off.
Bu meclisteki bazı kişilerin verdiği mesaj budur ve bunu ortadan kaldırmalıyız.

More Sentences
ortadan kaldırmak do away with v.
Your comments have been noted and I can assure you that there is no intention of doing away with Question Time.
Yorumlarınız dikkate alındı ve sizi temin ederim ki Soru Sorma Süresini ortadan kaldırmak gibi bir niyetimiz yok.

More Sentences
kadeh kaldırmak propose a toast v.
Gentlemen, I'd like to propose a toast.
Beyler, kadeh kaldırmak istiyorum.

More Sentences
yürürlükten kaldırmak repeal v.
This has now stopped, and in January of this year, the Mandatory Death Penalty Act of 1944 was repealed.
Bu durum artık sona ermiştir ve bu yılın Ocak ayında 1944 tarihli Zorunlu Ölüm Cezası Yasası yürürlükten kaldırılmıştır.

More Sentences
ortadan kaldırmak remove v.
Our task must be to remove the basis for terrorism.
Görevimiz terörizmin temelini ortadan kaldırmak olmalıdır.

More Sentences
kriko ile kaldırmak jack up v.
You'll have to jack up the car.
Arabayı kriko ile kaldırmak zorunda kalacaksın.

More Sentences
ortadan kaldırmak rule out v.
This does not rule out the possibility of similar action if it is agreed with the partner country.
Bu durum, ortak ülke ile mutabık kalınması halinde benzer bir eylem olasılığını ortadan kaldırmamaktadır.

More Sentences
şaka kaldırmak take a joke v.
Tom can't take a joke.
Tom hiç şaka kaldıramıyor.

More Sentences
ırk ayrımını kaldırmak desegregate v.
The landmark court ruling played a crucial role in desegregating schools.
Bu dönüm noktası niteliğindeki mahkeme kararı, okullarda ırk ayrımının kaldırılmasında çok önemli bir rol oynamıştır.

More Sentences
rafa kaldırmak shelve v.
Only a sales and test ban will remove such products from our shelves.
Sadece satış ve test yasağı bu tür ürünleri raflarımızdan kaldıracaktır.

More Sentences
yürürlükten kaldırmak do away with v.
We should do away with the death penalty.
Ölüm cezasını yürürlükten kaldırmalıyız.

More Sentences
ortadan kaldırmak eliminate v.
Smartphones eliminated the need for compact cameras.
Akıllı telefonlar kompakt fotoğraf makinelerine olan ihtiyacı ortadan kaldırdı.

More Sentences
el kaldırmak raise a hand v.
Tom never raised a hand to anyone.
Tom kimseye el kaldırmadı.

More Sentences
ortadan kaldırmak stamp out v.
We must not delude ourselves that the objective of this whole legal arsenal is, primarily, to stamp out common crime.
Tüm bu yasal cephaneliğin amacının öncelikle adi suçları ortadan kaldırmak olduğu konusunda kendimizi kandırmamalıyız.

More Sentences
yukarı kaldırmak lift up v.
She felt herself being lifted up.
Kendini yukarı kaldırılmış hissetti.

More Sentences
ortadan kaldırmak put away v.
I was asked to put away all the papers we used at the meeting.
Toplantıda kullandığımız bütün kağıtları ortadan kaldırmam istendi.

More Sentences
yürürlükten kaldırmak abrogate v.
There is therefore nothing to abrogate.
Dolayısıyla yürürlükten kaldırılacak bir şey yok.

More Sentences
ortadan kaldırmak take away v.
This proposal does not take away the national responsibilities of the national policy-makers.
Bu öneri, ulusal politika yapıcıların ulusal sorumluluklarını ortadan kaldırmamaktadır.

More Sentences
ortadan kaldırmak extinguish v.
They want to extinguish the personal and collective rights and democratic freedoms that workers have fought for.
İşçilerin uğruna mücadele ettiği kişisel ve kolektif hakları ve demokratik özgürlükleri ortadan kaldırmak istiyorlar.

More Sentences
hastaneye kaldırmak take to hospital v.
Tom broke his right leg and was taken to hospital a few weeks before Christmas.
Tom, Noel'den birkaç hafta önce sağ bacağını kırdı ve hastaneye kaldırıldı.

More Sentences
ortadan kaldırmak sweep v.
Instead, a social mechanism for providing security is swept away.
Bunun yerine, güvenliği sağlamaya yönelik toplumsal bir mekanizma ortadan kaldırılıyor.

More Sentences
hasat kaldırmak harvest v.
Mary's grandfather used to harvest by scythe.
Mary'nin büyükbabası tırpanla hasat kaldırırdı.

More Sentences
havaya kaldırmak put up v.
He did not put up his hand.
O, elini havaya kaldırmadı.

More Sentences
yasağı kaldırmak lift the ban v.
Is it reasonable to lift the ban on including fishmeal in processed animal feed as an additional source of protein?
İşlenmiş hayvan yemlerine ek protein kaynağı olarak balık unu katılmasına yönelik yasağın kaldırılması makul müdür?

More Sentences
kullanımdan kaldırmak abolish the use v.
TDK has decided to abolish the use of apostrophe in names of institutions.
TDK kurum isimlerinde kesme işareti kullanımını kaldırma kararı aldı.

More Sentences
ahizeyi kaldırmak lift the receiver v.
I forgot to lift the receiver before dialing the number.
Numarayı çevirmeden önce ahizeyi kaldırmayı unuttum.

More Sentences
ağırlık kaldırmak lift weights v.
Tom lifts weights.
Tom ağırlık kaldırır.

More Sentences
engeli kaldırmak remove the obstacle v.
One of the elements of this strategy is to remove the obstacles preventing the development of short sea shipping.
Bu stratejinin unsurlarından biri de kısa deniz taşımacılığının gelişmesinin önündeki engellerin kaldırılmasıdır.

More Sentences
engelleri kaldırmak eliminate the barriers v.
In many companies, the directive has contributed to eliminating the barriers to information and consultation.
Birçok şirkette direktif, bilgilendirme ve istişarenin önündeki engellerin kaldırılmasına katkıda bulunmuştur.

More Sentences
riski ortadan kaldırmak eliminate the risk v.
The application of fiscal conventions agreed between the States should eliminate the risk of double taxation.
Devletler arasında kabul edilen mali sözleşmelerin uygulanması çifte vergilendirme riskini ortadan kaldırmalıdır.

More Sentences
ağır kaldırmak lift heavy v.
Tom can lift heavy weights.
Tom ağır kaldırabilir.

More Sentences
şaka kaldırmak take joke v.
I can't take jokes anymore.
Artık şaka kaldıramıyorum.

More Sentences
kadeh kaldırmak make a toast v.
I'd like to make a toast.
Kadeh kaldırmak istiyorum.

More Sentences
rafa kaldırmak scrap v.
Why is Sweden scrapping sustainable development even before the Summit has started?
İsveç neden daha Zirve başlamadan sürdürülebilir kalkınmayı rafa kaldırıyor?

More Sentences
köleliği kaldırmak abolish slavery v.
I intend to abolish slavery.
Köleliği kaldırmaya niyetliyim.

More Sentences
ortadan kaldırmak wipe out v.
It will wipe out even more small and medium-sized farms during the mid-term review of the CAP.
CAP'ın orta vadeli gözden geçirilmesi sırasında daha da fazla küçük ve orta ölçekli çiftliği ortadan kaldıracaktır.

More Sentences
ortadan kaldırmak abolish v.
To abolish this principle is to rob the European Union of its basis and, for us, this is unacceptable.
Bu ilkeyi ortadan kaldırmak Avrupa Birliği'nin temelini ortadan kaldırmak demektir ve bizim için bu kabul edilemez.

More Sentences
ortadan kaldırmak dismantle v.
The reasons for this are budgetary and the objective is to dismantle the limited common policies.
Bunun nedenleri bütçe ile ilgilidir ve amaç sınırlı ortak politikaları ortadan kaldırmaktır.

More Sentences
dolaba kaldırmak cupboard v.
She folded up the towels and put them away in the cupboard.
Havluları katladı ve dolaba kaldırdı.

More Sentences
ortadan kaldırmak disappear v.
We know we shall not be able to make all the difficulties simply disappear by waving a magic wand.
Sihirli bir değnek sallayarak tüm zorlukları ortadan kaldıramayacağımızı biliyoruz.

More Sentences
Common Usage
yerden kaldırmak pick up v.
yürürlükten kaldırmak abolish v.
General
(yemekleri, boşları) ortadan kaldırmak için kullanılan tepsi veya sepet voider [dialect] n.
giderken ayaklarını yerden yükseğe kaldırmak üzere eğitilmiş at high-stepper n.
örtüsünü kaldırmak uncloak v.
parmak kaldırmak raise one's hand v.
kenara kaldırmak put aside v.
zehirin etkisini ortadan kaldırmak detoxify v.
rafa kaldırmak postpone v.
kazan kaldırmak rebel against v.
istim kaldırmak get up steam v.
bocurgatla kaldırmak jacks up v.
askeri yönetimi kaldırmak demilitarize v.
arşive kaldırmak put something to archive v.
kaldırmak (oyunu/bir taşıtın seferini/vergiyi/sınırlamayı) take something off v.
kaldıraçla kaldırmak lever v.
ağırlığını kaldırmak support v.
yürürlükten kaldırmak revoke v.
esrar perdesini kaldırmak clear up v.
iterek kaldırmak boost up v.
cenazeyi kaldırmak bury v.
el kaldırmak raise one's hand v.
geçici olarak yürürlükten kaldırmak suspend v.
ortadan kaldırmak put out of sight v.
peçesini kaldırmak unveil v.
sağlığına kadeh kaldırmak pledge v.
sağlığına kadeh kaldırmak bottoms up v.
ortadan kaldırmak hide from view v.
vinçle kaldırmak winch v.
manivela ile kaldırmak purchase v.
kaldıraçla kaldırmak prize up v.
ablukayı kaldırmak lift the blockade v.
ateşleme durumuna getirmek için kaldırmak (silah vb) level v.
kaldıraçla kaldırmak purchase v.
kısıtlayıcı şartları kaldırmak deregulate v.
kaldıraçla kaldırmak pry up v.
ortadan kaldırmak suppress v.
tüzel kişiliğini kaldırmak disincorporate v.
araç kaldırmak lift a vehicle v.
yürürlükten kaldırmak rescind v.
yürürlükten kaldırmak legislate away v.
şaka kaldırmak be able to take a joke v.
ortadan kaldırmak wipe something out v.
el kaldırmak raise one's hand to somebody v.
cenazeyi kaldırmak hold a funeral v.
yürürlükten kaldırmak abate v.
kaldırmak (tesis vb) deinstall v.
ortadan kaldırmak raze v.
yürürlükten kaldırmak annul v.
kriko ile kaldırmak jack v.
tedavülden kaldırmak retire v.
yukarı kaldırmak uplift v.
baş kaldırmak revolt against v.
vinçle kaldırmak crane v.
çevirip kaldırmak turn up v.
tarladan kaldırmak harvest v.
dansa kaldırmak ask somebody to dance v.
dağa kaldırmak kidnap v.
kadeh kaldırmak raise one's glass in a toast v.
tedavülden kaldırmak call in v.
adam kaldırmak kidnap someone v.
bir şeyi ortadan kaldırmak put something away v.
yasak kaldırmak unban v.
sofrayı kaldırmak clear the table v.
herkesi ayağa kaldırmak rag v.
rafa kaldırmak rack v.
tedavülden kaldırmak demonetise v.
yükseğe kaldırmak jack v.
örtüsünü kaldırmak strip v.
ayağa kaldırmak raise v.
idam mahkumunun vatandaşlık haklarını kaldırmak attaint v.
kaldırmak (yukarı) raise v.
öğrencileri tahtaya kaldırmak call students to the chalkboard v.
başını çabucak eğip kaldırmak duck v.
kaşlarını kaldırmak arch one's eyebrows v.
cenaze kaldırmak bury v.
ahizeyi kaldırmak pick up the receiver v.
yukarı kaldırmak uphold v.
ayağa kaldırmak stir up v.
cenaze kaldırmak hold a funeral v.
ambargoyu kaldırmak lift the embargo v.
tırısa kaldırmak trot v.
bir şeyi bir çalıştırma kolu vb kullanarak bir yere kaldırmak wind up v.
yukarı kaldırmak heave v.
bir hakkı kaldırmak foreclose v.
mahalleyi ayağa kaldırmak set the neighbourhood in an uproar v.
ehliyetini kaldırmak disqualify v.
ortadan kaldırmak clear away v.
tedavülden kaldırmak (parayı) call in v.
kaldıraçla kaldırmak prize v.
birinin kuşkularını ortadan kaldırmak set someone's mind at rest v.
izbiro (yük kaldırmak için) sling v.
vakıflarını kaldırmak disendow v.
ayağa kaldırmak alarm v.
ortadan kaldırmak blot out v.
ağırlık kaldırmak lift weight v.
ortadan kaldırmak clear off v.
tedavülden kaldırmak demonetize v.
çatalla kaldırmak fork v.
ortadan kaldırmak resolve v.
tahtaya kaldırmak call to the chalkboard v.
kaldıraçla kaldırmak prise v.
kaldırmak (daha aşağı bir yerde duran birini/bir şeyi) pick up v.
kazan kaldırmak revolt v.
kriko ile kaldırmak jacks up v.
kontrolü kaldırmak decontrol v.
rafa kaldırmak lay aside v.
yükseğe kaldırmak hoist v.
(öğrenciyi) tahtaya kaldırmak call to the blackboard v.
öğrenciyi tahtaya kaldırmak call a student to the blackboard v.
ablukayı kaldırmak lift a blockade v.
ağırlığını kaldırmak (bir makinenin vb) support the weight v.
örtüsünü kaldırmak uncover v.
yasağı kaldırmak unban v.
örtüsünü kaldırmak unveil v.
ortadan kaldırmak make away with v.
kaldırmak (bir şeyi bir yerden) be in the clear v.
tedavülden kaldırmak immobilize v.
ablukayı kaldırmak raise the blockade v.
özellikle hız kısıtlamasını kaldırmak derestrict v.
ablukayı kaldırmak raise a blockade v.
ayağa kaldırmak instigate v.
insanları ayağa kaldırmak alarm people v.
havaya kaldırmak levitate v.
yürürlükten kaldırmak dismantle v.
manivela ile kaldırmak lever v.
manivela ile kaldırmak prize v.
seferberliği kaldırmak demobilize v.
tedavülden kaldırmak withdraw from circulation v.
askeri yönetimi kaldırmak demilitarise v.
şerefine kadeh kaldırmak propose a toast for v.
çabuk eğip kaldırmak bob v.
kazan kaldırmak mutiny v.
yukarı kaldırmak rear v.
kaldırmak (manivela vb'ni çevirerek) wind up v.
ortadan kaldırmak put up v.
servisten kaldırmak take something off v.
gizliliğini kaldırmak declassify v.
yavaş yavaş kullanımdan kaldırmak phase out v.
havaya kaldırmak throw up v.
manivela ile kaldırmak veya hareket ettirmek lever v.
toz kaldırmak raise dust v.
yerine kaldırmak clear v.
yukarı kaldırmak hoist v.
bir şeyin ağırlığını kaldırmak support v.
yayından kaldırmak discontinue broadcasting v.
yatağından kaldırmak rout out v.
etkinliğini kaldırmak deactivate v.
atamayı kaldırmak unassign v.
hastaneye kaldırmak hospitalise v.
dokunulmazlıkları kaldırmak lift the parliamentary immunity v.
dokunulmazlıkları kaldırmak lift the legislative immunity v.
dokunulmazlıkları kaldırmak abolish the parliamentary immunity v.
dosyaya kaldırmak put (something) away in a file or its folder v.
işlemden kaldırmak cancel v.
toz kaldırmak kick up v.
kafasını kaldırmak lift one's head v.
ablukayı kaldırmak lift blockade v.
kafasını kaldırmak raise one's head v.
ablukayı kaldırmak remove blockade v.
şalteri kaldırmak turn on the power switch v.
enkaz kaldırmak remove the wreckage v.
enkaz kaldırmak clear the wreckage v.
yükümlülüğü kaldırmak cancel an obligation v.
yükümlülüğü ortadan kaldırmak cancel an obligation v.
yükümlülüğü ortadan kaldırmak remove an obligation v.
yükümlülüğü kaldırmak remove an obligation v.
kaşlarını kaldırmak lift one's eyebrows v.
şalter kaldırmak turn on a switch v.
hakkı ortadan kaldırmak abolish a right v.
baş kaldırmak rebel v.
yasağı kaldırmak overturn the ban v.
masayı kaldırmak clear the table v.
baş kaldırmak revolt v.
masanın üzerindekileri kaldırmak clear the table v.
yukarı kaldırmak wind up v.
bulunduğu yerden kaldırmak replace v.
bulunduğu yerden kaldırmak move from its usual place v.
bulunduğu yerden kaldırmak displace v.
bulunduğu yerden kaldırmak remove v.
kolunu kaldırmak raise one's arm v.
ağırlığını kaldırmak take one’s weight v.
kullanımdan kaldırmak take something out of circulation (coin etc) v.
kullanımdan kaldırmak drop something out of use (word etc.) v.
kullanımdan kaldırmak decommission (military) v.
dağa kaldırmak abduct v.
mahsul kaldırmak harvest crop v.
mahsul kaldırmak gather crop v.
panjuru kaldırmak open the shutter v.
panjuru kaldırmak fling open the shutter v.
kuşatmayı kaldırmak lift the siege v.
vurguyu kaldırmak deemphasize v.
ırk ayrımını ortadan kaldırmak desegregate v.
alttan kaldırmak uplift v.
zırhını kaldırmak de-armor v.
sınırları kaldırmak remove the borders v.
baş kaldırmak defy v.
aradan kaldırmak eliminate v.
tutup kaldırmak pick up v.
ortadan kaldırmak pick up v.
adam kaldırmak kidnap v.
denetimi kaldırmak ya da azaltmak deregulate v.
ortadan kaldırmak work off v.
ayağa kaldırmak churn up v.
malları kaldırmak remove goods v.
elini kaldırmak lift one's hand v.
elini kaldırmak raise one's hand v.
reyondan kaldırmak remove something from the shelf v.
yasağı kaldırmak lift a ban v.
mahalleyi ayağa kaldırmak stir up the neighborhood v.
bir kenara kaldırmak sweep aside v.
engeli kaldırmak eliminate the barrier v.
engelleri kaldırmak remove the obstacles v.
riski ortadan kaldırmak remove the risk v.
protestoyu kaldırmak withdraw the protest v.
sır perdesini kaldırmak lift the veil of mystery v.
arşive kaldırmak archive v.
başını kaldırmak lift one's head v.
başını kaldırmak raise one's head v.
yasak kaldırmak lift a ban v.
yasak kaldırmak remove a ban on v.
yasağı kaldırmak remove a ban on v.
kısıtlamayı kaldırmak remove the restriction v.
kısıtlamayı kaldırmak lift the restriction v.
kısıtlamayı kaldırmak abolish the restriction v.
muafiyeti kaldırmak remove the exemption v.
muafiyeti kaldırmak lift the exemption v.
yaranın kabuğunu kaldırmak lift the scab v.
parantezi kaldırmak remove the parenthesis v.
önyargıları ortadan kaldırmak eliminate the prejudices v.
parmak kaldırmak raise hand v.
üzerindeki vurguyu kaldırmak de-emphasise v.
üzerindeki vurguyu kaldırmak destress v.
üzerindeki vurguyu kaldırmak de-emphasize v.
halter kaldırmak lift a barbell v.
tehlikeleri ortadan kaldırmak remove the hazards v.
arşive kaldırmak put into an archive v.
(bilmiyor veya ilgilendirmiyor anlamında) iki omuzu yukarı kaldırmak shrug one's shoulders v.
(bilmiyorum veya ilgilendirmiyor anlamında) iki omuzu yukarı kaldırmak shrug v.
(bilmiyorum veya ilgilendirmiyor anlamında) iki omuzu yukarı kaldırmak shrug off v.
ağır şeyler kaldırmak lift heavy things v.
birini veya bir şeyi kaldırmak heist someone or something up v.
vizeyi kaldırmak abolish visa regime v.
vizeyi kaldırmak abolish visa requirement v.
vizeyi kaldırmak abolish visa v.
ağırlığını kaldırmak hold one's weight v.
kısıtlamaları kaldırmak lift the restrictions v.
kısıtlamaları kaldırmak remove the restrictions v.
idam cezasını kaldırmak remove the death penalty v.
idam cezasını kaldırmak abolish the capital punishment v.
idam cezasını kaldırmak abolish the death penalty v.
ölüm cezasını kaldırmak remove the death penalty v.
ölüm cezasını kaldırmak abolish the capital punishment v.
ölüm cezasını kaldırmak abolish the death penalty v.
elbisesini kaldırmak lift up her dress v.
yukarı kaldırmak uprear v.
ayağını kaldırmak lift up one's foot v.
masadaki kağıtları kaldırmak/toplamak clear the papers from the desk v.
blokunu kaldırmak unblock v.
sır perdesini kaldırmak lift the veil of secrecy v.
kuralı kaldırmak lift a rule v.
dosya/dava üzerindeki gizliliği kaldırmak declassify v.
rafa kaldırmak mothball v.
midesi kaldırmak have the stomach for something v.
denetimi kaldırmak decontrol v.
bürokratik engelleri ortadan kaldırmak debureaucratize v.
tayından kaldırmak deration v.
sınırlamayı kaldırmak derestrict v.
hız yasağını kaldırmak derestrict v.
düzene meydan okumak/baş kaldırmak defy the system v.
rejime karşı ayaklanmak/baş kaldırmak rise against the regime v.
ortalığı ayağa kaldırmak cause quite a stir v.
sır perdesini kaldırmak unveil the mystery v.
hastaneye kaldırmak hospitalize v.
tedavülden kaldırmak immobilise v.
seferberliği kaldırmak demobilise v.
manivela ile kaldırmak prise v.
yaftayı/lekeyi kaldırmak destigmatize v.
yaftayı/lekeyi kaldırmak destigmatise v.
bocurgat halatı ile kaldırmak parbuckle v.
sanayiyi ortadan kaldırmak deindustrialise v.
sanayiyi ortadan kaldırmak deindustrialize v.
elektrik akımındaki küçük dalgalanmaları kaldırmak debounce v.
ağır şeyler kaldırmak carry heavy things v.
seçimi kaldırmak untick v.
ağırlığını kaldırmak take someone's weight v.
kutsallığını ortadan kaldırmak desanctify v.
yukarı kaldırmak swipe up v.
yükümlülüğü ortadan kaldırmak nullify an obligation v.
ortadan kaldırmak adempt [obsolete] v.
ortadan kaldırmak rase v.
(ağırlık vb.) kaldırmak receive v.
yeniden baş kaldırmak redefy v.
yeniden kaldırmak re-elevate v.
yeniden kaldırmak reerect v.
yeniden kaldırmak re-erect v.
baş kaldırmak refragate v.
ortadan kaldırmak remble [obsolete] v.
ortadan kaldırmak remue [french] v.
bir ucunu kaldırmak tip up v.
(birinin) sağlığına kadeh kaldırmak drink a health v.
engelleri kaldırmak make room v.
kuşatmayı kaldırmak raise a siege v.
başını kaldırmak lift up one's head v.
kenara kaldırmak do way v.
ortadan kaldırmak do way v.
ortadan kaldırmak toll v.
bir yerden kaldırmak transplace v.
ortadan kaldırmak zap v.
listeden kaldırmak unroll v.
ortadan kaldırmak end v.
eğitimle ortadan kaldırmak educate v.
setleri kaldırmak unbank v.
yığınları kaldırmak unbank v.
sınırlamasını kaldırmak unbridle v.
ortadan kaldırmak unbuild v.
sandalyeden kaldırmak unchair v.
koltuktan kaldırmak unchair v.
üstündeki büyüyü kaldırmak uncharm v.
sihri kaldırmak uncharm v.
engelini kaldırmak unchoke v.
blokajını kaldırmak unchoke v.
özendirici/teşvik edici bir etmeni ortadan kaldırmak disincentivize v.
özendirici/teşvik edici bir etmeni ortadan kaldırmak disincentivise v.
yürürlükten kaldırmak elide v.
lanetini kaldırmak uncurse v.
tarihini kaldırmak undate v.
süslerini kaldırmak undeck v.
süslemesini kaldırmak undeck v.
alttan kaldırmak underheave v.
çizerek kaldırmak undo v.
örtüsünü kaldırmak unface v.
kılıfını kaldırmak unface v.
mobilyalarını kaldırmak unfurnish v.
sansürünü kaldırmak ungag v.
dava hakkında medyaya konuşma yasağını kaldırmak ungag v.
yok etmek ortadan kaldırmak unget v.
ortadan kaldırmak unload v.
öldürerek ortadan kaldırmak snatch v.
oturma yerinden kaldırmak unperch v.
kafadaki soru işaretlerini kaldırmak unperplex v.
engelini kaldırmak unplug v.
provokasyonu ortadan kaldırmak unprovoke [obsolete] v.
kışkırtmayı ortadan kaldırmak unprovoke [obsolete] v.
tahriki ortadan kaldırmak unprovoke [obsolete] v.
tünekten kaldırmak unroost v.
raftan kaldırmak unshelve v.
tabut örtüsünü kaldırmak unshroud v.
örtüyü kaldırmak unshroud v.
kepenkleri kaldırmak unshutter v.
engelini kaldırmak unspar v.
sihri kaldırmak unspell v.
(bir yerden) çadırları kaldırmak untent v.
örtüsünü kaldırmak unvail [obsolete] v.
peçesini kaldırmak unvail [obsolete] v.
yukarı kaldırmak uphoist v.
yükseğe kaldırmak uphoist v.
(yürürlükten) kaldırmak lift v.
(yürürlükten) kaldırmak lift v.
kullanımdan kaldırmak bench v.
yukarı kaldırmak exalt [obsolete] v.
pullukla toprağı kaldırmak exarate [obsolete] v.
bir şeyi çekmek/kaldırmak (çalıştırma kolu vb kullanarak) wind up v.
ortadan kaldırmak blanket (out) v.
ortadan kaldırmak wipe (out) v.
(bir şeyi) kaldırmak wheech v.
takozla kaldırmak quoin v.
ortadan kaldırmak blot v.
ortadan kaldırmak harlequin v.
baş kaldırmak meet v.
büyük bir güç ile kaldırmak wrestle v.
cenazeyi kaldırmak hearse v.
yukarı kaldırmak heist [dialect] v.
bariyerin kapatıcılığını ortadan kaldırmak break v.
yukarı kaldırmak hew v.
ortadan kaldırmak hide v.
boynuzla kaldırmak hike [dialect] [uk] v.
birdenbire veya başka ani hareketlerle kaldırmak hike v.
halatla yukarı kaldırmak hoise [dialect] v.
halatla havaya kaldırmak hoise [dialect] v.
içmek için ağzını kaldırmak hoist v.
hışımla yukarı kaldırmak horse v.
bağımsızlığını ortadan kaldırmak humble v.
iradesini ortadan kaldırmak humble v.
(selamlama amacıyla) şapkasını kaldırmak move v.
yerine daha yüksek rütbeden biri oturacağı için (birini) oturduğu koltuktan kaldırmak bump v.
kadeh kaldırmak bumper v.
işlevini kaldırmak lobotomize v.
işlevini kaldırmak lobotomise v.
ortadan kaldırmak rid v.
sihrini ortadan kaldırmak decharm v.
ortadan kaldırmak delete v.
bölgesel sınırlamaları kaldırmak delocalise [uk] v.
engelleri kaldırmak deobstruct v.
(bir yerden) engelleri kaldırmak deoppilate v.
rafa kaldırmak depose [obsolete] v.
ortadan kaldırmak deprive [obsolete] v.
(yasayı, kararı, hükmü) kısmen yürürlükten kaldırmak derogate [obsolete] v.
(binanın, evin) çatısını ortadan kaldırmak deroof v.
cinsiyete ait tüm atıfları kaldırmak desex v.
karanlığı ortadan kaldırmak detenebrate v.
yayındaki görselleri kaldırmak grangerize v.
yayındaki görselleri kaldırmak grangerise v.
dudaklarını dişlerinin üzerinden kaldırmak grin v.
ortadan kaldırmak heave [obsolete] v.
yukarı kaldırmak heaves [obsolete] v.
yükseğe kaldırmak heft v.
ortadan kaldırmak hod [scotland] v.
ortadan kaldırmak offtake [obsolete] v.
engelleri kaldırmak open v.
yürürlükten kaldırmak overturn v.
ortadan kaldırmak impoverish v.
kutsanmışlığını kaldırmak unsanctify v.
(zorluk) ortadan kaldırmak conquer v.
parçalayarak ortadan kaldırmak discuss [obsolete] v.
koydan kaldırmak disembay v.
körfezden kaldırmak disembay v.
(şiirsel) verilen evlilik sözüne olan sorumluluğunu ortadan kaldırmak disespouse v.
yürürlükten kaldırmak disestablish v.
rafa kaldırmak dish [uk] v.
boynuzlarını ortadan kaldırmak dishorn v.
yanılgıları ortadan kaldırmak disillude v.
kuruntuları ortadan kaldırmak disillude v.
kısıtlamayı kaldırmak disimmure v.
kısıtlamayı kaldırmak disimprison v.
örtüsünü kaldırmak dismantle v.
ortadan kaldırmak dispense (with) v.
gerçekleri ortadan kaldırmak disrealize v.
gerçekleri ortadan kaldırmak disrealise v.
ortadan kaldırmak infringe [obsolete] v.
uykudan kaldırmak disturb v.
yataktan kaldırmak disturb v.
rafa kaldırmak shelve (something) v.
şapkanın siperliğini yukarı kaldırmak cock v.
gizlice ortadan kaldırmak condiddle [dialect] [uk] v.
(bir şeyi) kademeli olarak ortadan kaldırmak drain v.
kadeh kaldırmak drink v.
ön tekerlekleri havaya kaldırmak pop v.
enkazı ortadan kaldırmak clean up v.
ortadan kaldırmak cleanse v.
(perdeyi) kaldırmak clew v.
sararak kaldırmak clew v.
kolunu bükerek ağırlık kaldırmak curl v.
ortadan kaldırmak fay (up) [dialect] [uk] v.
ortadan kaldırmak fay (out) [dialect] [uk] v.
zorla kaldırmak peise [dialect] [uk] v.
gevşetmek ve ortadan kaldırmak pitch v.
kadehe karşı kadeh kaldırmak pledge [obsolete] v.
banktan kaldırmak disbench v.
örtüsünü kaldırmak discover v.
ortadan kaldırmak finish v.
(yabani otları) ateşe vererek ortadan kaldırmak flame v.
havaya kaldırmak fly v.
önünden kaldırmak forelift v.