kaplamak - Turkish English Dictionary

kaplamak

Meanings of "kaplamak" in English Turkish Dictionary : 115 result(s)

Turkish English
Common Usage
kaplamak coat v.
Their job is to coat the walls with plaster.
Onların işi duvarları sıva ile kaplamaktır.

More Sentences
kaplamak cover v.
However, mountains, as we know, cover 30% of the Community's territory.
Bununla birlikte, bildiğimiz gibi dağlar Topluluk topraklarının %30'unu kaplamaktadır.

More Sentences
General
kaplamak encompass v.
Our farm encompasses more than ten hectares.
Çiftliğimiz on hektardan fazla bir alanı kaplıyor.

More Sentences
kaplamak shroud v.
The room is shrouded in smoke.
Oda dumanla kaplanmış.

More Sentences
kaplamak overlay v.
He overlaid the walls on the inside with gold.
İç duvarları altınla kapladı.

More Sentences
kaplamak cap v.
The jagged mountains were capped with snow.
Sivri dağlar kar ile kaplandı.

More Sentences
kaplamak face v.
Her face is covered with pimples.
Onun yüzü sivilceler ile kaplıdır.

More Sentences
kaplamak pervade v.
The scent of lilacs is pervading the garden.
Leylak kokusu bahçeyi kaplıyordu.

More Sentences
kaplamak overwhelm v.
I was overwhelmed by a surge of remorse.
Bir pişmanlık dalgasıyla kaplanmıştım.

More Sentences
kaplamak take up v.
Small so it doesn't take up too much space.
Küçük olduğu için çok fazla yer kaplamıyor.

More Sentences
kaplamak spread v.
A look of anger slowly spread over his face.
Yüzünü yavaşça bir öfke ifadesi kapladı.

More Sentences
kaplamak take v.
This form of transport takes up a great deal of space, is noisy and contributes significantly to the greenhouse effect.
Bu ulaşım şekli çok fazla yer kaplar, gürültülüdür ve sera etkisine önemli ölçüde katkıda bulunur.

More Sentences
kaplamak cover v.
However, mountains, as we know, cover 30% of the Community's territory.
Ancak, bildiğimiz gibi dağlar Topluluk topraklarının %30'unu kaplamaktadır.

More Sentences
kaplamak course v.
I approached the half-open door as curiosity coursed through me.
İçimi kaplayan merak duygusuyla yarı açık kapıya yaklaştım.

More Sentences
kaplamak occupy v.
The hallway walls were occupied with rare paintings.
Koridorun duvarları nadide tablolarla kaplı.

More Sentences
kaplamak seal v.
We sealed the hardwood floors just in case.
Her ihtimale karşı parke zeminleri kapladık.

More Sentences
kaplamak settle v.
An instant sense of comfort settled over the room.
Odayı bir anlığına rahatlık hissi kapladı.

More Sentences
Technical
kaplamak cover v.
This form often covers large sections of the body at once.
Bu form genellikle vücudun büyük bölümünü bir kerede kaplar.

More Sentences
General
kaplamak be beset by v.
kaplamak canopy v.
kaplamak envelop v.
kaplamak encrust v.
kaplamak hang v.
kaplamak smother in v.
kaplamak wreathe v.
kaplamak bespread v.
kaplamak grass v.
kaplamak case v.
kaplamak veneer v.
kaplamak bush v.
kaplamak infest v.
kaplamak jacket v.
kaplamak surround v.
kaplamak include v.
kaplamak fill v.
kaplamak revet v.
kaplamak drape v.
kaplamak incase v.
kaplamak overlap v.
kaplamak crown v.
kaplamak becloud v.
kaplamak thread v.
kaplamak be beset with v.
kaplamak smother with v.
kaplamak sheathe v.
kaplamak overgrow v.
kaplamak bestrew v.
kaplamak overrun v.
kaplamak line v.
kaplamak shield v.
kaplamak daub v.
kaplamak fleece v.
kaplamak incrust v.
kaplamak fold v.
kaplamak cake v.
kaplamak suffuse v.
kaplamak plate v.
kaplamak cope v.
kaplamak comprise v.
kaplamak sheet v.
kaplamak lay over v.
kaplamak carpet v.
kaplamak overspread v.
kaplamak clothe v.
kaplamak encase v.
kaplamak film v.
kaplamak pack v.
kaplamak pave v.
kaplamak upholster v.
kaplamak envolup v.
kaplamak bathe v.
kaplamak kever v.
kaplamak kiver [obsolete] v.
kaplamak bedrape v.
kaplamak hard-top v.
kaplamak wry [obsolete] v.
kaplamak hele [dialect] [uk] v.
kaplamak obduct [obsolete] v.
kaplamak clam [dialect] [uk] v.
kaplamak overcast v.
kaplamak overhang v.
kaplamak overhele [obsolete] v.
kaplamak implate v.
kaplamak implete v.
kaplamak infoliate v.
kaplamak infucate v.
kaplamak do over v.
kaplamak festoon v.
kaplamak ingulf v.
kaplamak innodate [obsolete] v.
kaplamak insheath v.
kaplamak fineer v.
kaplamak perfuse v.
kaplamak scoog v.
kaplamak shroud v.
kaplamak slipcover v.
kaplamak sprad [obsolete] v.
kaplamak surround v.
kaplamak render v.
Phrasals
kaplamak do over v.
kaplamak lay on v.
kaplamak circle around v.
kaplamak cast over v.
kaplamak mop up v.
Colloquial
kaplamak crap up (something) v.
kaplamak crap up v.
Technical
kaplamak coat v.
kaplamak pack v.
kaplamak interpenetrate v.
kaplamak surface v.
kaplamak jacket v.
kaplamak clad v.
Automotive
kaplamak deposit v.
Aeronautic
kaplamak cover to v.
Medical
kaplamak line v.

Meanings of "kaplamak" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
General
duvar kağıdıyla kaplamak wallpaper v.
They decided to wallpaper the living room.
Oturma odasını duvar kağıdıyla kaplayacaklar.

More Sentences
kaplamak (yolu asfalt/taş vb ile) pave with v.
The street is paved with asphalt.
Cadde asfalt ile kaplanmış.

More Sentences
asfalt kaplamak asphalt v.
The street is paved with asphalt.
Cadde asfaltla kaplanmış.

More Sentences
kil ile kaplamak clay v.
Is it true that you coated the wall with clay?
Duvarı kil ile kapladığınız doğru mu?

More Sentences
(duygu) kaplamak flood v.
When I saw her happy and healthy, a great sense of relief flooded over me.
Onu mutlu ve sağlıklı gördüğümde içimi büyük bir rahatlama duygusu kapladı.

More Sentences
(içini) kaplamak line v.
I lined the box with soft towels.
Kutuyu yumuşak havlularla kapladım.

More Sentences
(duygu) kaplamak sweep v.
A wave of happiness swept over him.
İçini bir mutluluk dalgası kapladı.

More Sentences
(yanını) … ile kaplamak line v.
The road was lined with tall willow trees.
Yolun yanı uzun söğüt ağaçlarıyla kaplıydı.

More Sentences
Common Usage
yeri kaplamak floor v.
General
yiyecekleri kitapları vb kaplamak ve korumak için kullanılan elastik ince tabaka shrink-wrap n.
çözülmeyi önlemek için her dolamada bir düğüm atarak gırcala ile kaplamak veya sabitlemek marl n.
mumla kaplamak inceration n.
oturma yerlerini kaplamak için kullanılan materyal seating n.
yastıkla kaplamak cushion v.
kumla kaplamak sand v.
levha kaplamak plate v.
yayarak kaplamak bestrew v.
zırhla kaplamak armour v.
köseleyle kaplamak welt v.
kürk ile kaplamak fur v.
kumaşla kaplamak drape v.
duvar kağıdı ile kaplamak paper v.
tahta kaplamak lag v.
lambri ile kaplamak panel v.
camla kaplamak glaze v.
beton ile kaplamak cement v.
ile kaplamak sheathe with v.
kanla kaplamak ensanguine v.
çimenle kaplamak grass v.
kaplamak (kitap) back v.
bakır kaplamak copper v.
galvanizle kaplamak galvanize v.
sis kaplamak befog v.
üstünü kaplamak encrust v.
astar kaplamak line a garment v.
üzerine kağıt kaplamak paper v.
kaplamak (göze çarpan bir şeyle) blazon v.
içini kaplamak invade v.
metal kaplamak metallize v.
çamurla kaplamak slime v.
buzla kaplamak ice v.
çinko ile kaplamak zinc v.
duvar kağıdıyla kaplamak paper v.
çatıyı padavra ile kaplamak shingle v.
tahta kaplamak board v.
çim kaplamak grass v.
damarlarla kaplamak vein v.
gemi teknesini bakır levha ile kaplamak ensheathe v.
şekerle kaplamak sugarcoat v.
ile kaplamak encrust v.
üstünü kaplamak overlay v.
lake kaplamak lacquer v.
bulutla kaplamak cloud v.
sıva ile kaplamak stucco v.
çatıyı padavrayla kaplamak shingle v.
çim kaplamak grass over v.
kabukla kaplamak crust v.
lambri kaplamak panel v.
üzerine yüz kaplamak surface v.
madeni levhalarla kaplamak plate with v.
arduaz kaplamak slate v.
altın kaplamak engild v.
çimle kaplamak sod v.
dişle kaplamak tooth v.
karla kaplamak snow v.
zar vb kaplamak film v.
kağıt kaplamak paper v.
birdenbire içini kaplamak (bir his vb) surge up v.
deri ile kaplamak leather v.
sisle kaplamak mist v.
duvar kağıdı ile kaplamak wallpaper v.
nikel kaplamak nickel v.
madenle kaplamak metal v.
bulutla kaplamak overcast v.
asfalt kaplamak pave v.
elektrolizle kaplamak electroplate v.
kaplamak (lastiği) recap v.
tahta kiremitle kaplamak shingle v.
kereste ile kaplamak timber v.
kösele ile kaplamak leather v.
duvar kağıdı kaplamak paper v.
kiremitle kaplamak (damı) tile v.
kaplamak (yolu bir maddeyle) surface v.
taşla kaplamak cobble v.
parke kaplamak parquet v.
karoyla kaplamak (duvarı/yeri) tile v.
duvar kağıdı kaplamak hang v.
sisle kaplamak fog v.
ekose deseni ile kaplamak chequer v.
kaplamak (koltuk) upholster v.
demir kaplamak iron v.
gümüş kaplamak silver v.
hartama kaplamak shingle v.
sünger vb ile doldurup kumaşla kaplamak (koltuk vb'ni) upholster v.
zırhla kaplamak armor v.
bulutla kaplamak cloud over v.
şekerle kaplamak ice v.
sular (bir yeri) kaplamak submerge v.
keki şekerli bir karışımla kaplamak frost v.
yüzeyini kaplamak surface v.
lastik kaplamak rubberize v.
ahşap kaplama ile kaplamak veneer v.
altın kaplamak gild v.
kuştüyü ile kaplamak feather v.
sis kaplamak fog v.
keçe ile kaplamak felt v.
mücevherle kaplamak bejewel v.
lastik kaplamak rubber v.
katranla kaplamak tar v.
kalay tabakasıyla kaplamak tin v.
kiremit kaplamak tile v.
tahta kaplamak clapboard v.
alan kaplamak take space v.
az yer kaplamak take a small space v.
gümüş kaplamak plate v.
sis kaplamak mist v.
ince boya tabakasıyla kaplamak wash v.
altın kaplamak plate v.
ince maden tabakasıyla kaplamak wash v.
ince bir tabaka ile kaplamak film v.
galvaniz kaplamak galvanize v.
duvarı padavrayla kaplamak shingle v.
keçe ile kaplamak pad v.
kamışla kaplamak cane v.
zift kaplamak pitch v.
kaplamak (lastik teker) recap v.
astar kaplamak line v.
pirinçle kaplamak brass v.
kaplamak (yer/zaman) take up v.
altın yaldızla kaplamak gild v.
ince bir altın katmanı ile kaplamak gild v.
lambri kaplamak wainscot v.
yer kaplamak take up room v.
yer kaplamak occupy a place v.
yolu (asfalt/taş ile) kaplamak pave with v.
piyasayı kaplamak corner the market v.
piyasayı kaplamak capture the market v.
lambriyle kaplamak panel v.
betonla kaplamak concrete v.
yeniden kaplamak resurface v.
duvar kağıdı ile kaplamak decorate v.
toz halinde bir maddeyle kaplamak dust v.
tiftiklenmiş yünle kaplamak flock v.
altın kaplamak gold-plate v.
krom kaplamak chromium-plate v.
gümüşle kaplamak silver-plate v.
nikel kaplamak nickel-plate v.
gümüş kaplamak silver-plate v.
şekerle kaplamak sugar-coat v.
derinlemesine kaplamak get into v.
bir alanı çim parçalarıyla kaplamak sod v.
yer kaplamak take up space v.
içini kaplamak line v.
kumaş kaplamak upholster v.
çelik kaplamak steel v.
(yer/zaman vb) kaplamak take up v.
yol vb'yi sert bir madde ile kaplamak surface v.
bulutlar kaplamak cloud up v.
bulutlar kaplamak cloud over v.
bulutlar kaplamak overcloud v.
koltuk kaplamak upholster v.
kalas ile kaplamak planch v.
kalas ile kaplamak plank v.
tahta kaplamak planch v.
tahta kaplamak plank v.
tahta ile kaplamak plank v.
tahta ile kaplamak planch v.
(yeni bir) duvar kağıdıyla kaplamak repaper v.
(duvarı) tekrar/yeniden kaplamak repaper v.
yeniden duvar kağıdıyla kaplamak repaper v.
karelerle kaplamak check v.
hasırla kaplamak cane v.
defter kaplamak cover a notebook v.
çikolatayla kaplamak cover it with chocolate v.
ekose deseni ile kaplamak checker v.
galvanizle kaplamak galvanise v.
galvaniz kaplamak galvanise v.
metal kaplamak metallise v.
lastik kaplamak rubberise v.
parke kaplamak furnish (a room) with a parquet floor v.
nokta nokta kaplamak dot v.
etrafını tel örgü ile kaplamak put a fence around v.
metal ile kaplamak clad v.
bir madeni başka bir madenle kaplamak clad v.
kabukla kaplamak epithelialize v.
deri dokusuyla kaplamak epithelialize v.
kabukla kaplamak epithelialise v.
deri dokusuyla kaplamak epithelialise v.
sırt kaplamak back v.
şekerle kaplamak candify v.
yeniden kaplamak recover v.
selüloz preparatlarıyla kaplamak cellulose v.
balmumu ile kaplamak cere [obsolete] v.
tebeşir ile kaplamak chalk v.
kamışla kaplamak reed v.
bulutla kaplamak nubilate [obsolete] v.
yeniden kaplamak reline v.
seyrek örgülü bir kumaş veya yapıyla kaplamak network v.
ağ gibi kaplamak network v.
sürerek üzerini kaplamak perfricate [obsolete] v.
yaldızla kaplamak tinsel v.
ucunu kaplamak tip-dye v.
özel mülkü (özellikle bir evi) şaka olsun diye tuvalet kağıdıyla kaplamak toilet paper v.
özel mülkü (özellikle bir evi) şaka olsun diye tuvalet kağıdıyla kaplamak tp v.
yeri kaplamak cover the ground v.
tezekle kaplamak turf v.
külle kaplamak bank v.
zamanda veya mekanda yer kaplamak come v.
kanla kaplamak embrue v.
manto ile kaplamak emmantle [obsolete] v.
(ilgiyi, zamanı) kaplamak employ v.
kil ile kaplamak enlute [obsolete] v.
pullarla kaplamak enscale v.
yara bandıyla kaplamak band–aid v.
atı zırhla kaplamak barb v.
karanlıkla kaplamak bedarken v.
salya ile kaplamak bedrivel v.
damlacıkla kaplamak bedrop v.
dışkı ile kaplamak bedung v.
tozla kaplamak bedust v.
köpükle kaplamak befoam v.
altınla kaplamak begild v.
sisle kaplamak bemist v.
çamurla kaplamak bemock [obsolete] v.
kirle kaplamak bemock [obsolete] v.
pudrayla kaplamak bepowder v.
süsle kaplamak beset v.
bitkiyle kaplamak beset v.
(gemi, tekne) etrafını buzla kaplamak beset v.
karla kaplamak besnow v.
pullarla kaplamak bespangle v.
tükürükle kaplamak bespawl v.
salyayla kaplamak bespit v.
tükürükle kaplamak bespit v.
keskin uçlu şeylerle kaplamak bestick v.
çizgiyle kaplamak bestreak v.
keskin uçlu şeylerle kaplamak bestuck v.
(bir yüzeyi) sivri uçlarla kaplamak bestud v.
çıta ile kaplamak lath v.
dikenlerle kaplamak bethorn v.
(gemi armasını) ziftle veya siyah yağ ile kaplamak black (down) v.
örtü ile kaplamak mantle v.
örtü gibi üzerini kaplamak mantle v.
bıyıklarla kaplamak whisker v.
dikenlerle kaplamak quill v.
kar tipisi kaplamak blizzard v.
unla veya unumsu bir madde ile kaplamak meal v.
sisle kaplamak haze v.
öbeklerle kaplamak heap v.
kirişlerin alt tarafını çıtalarla kaplamak brander v.
gürültü veya kokuya karşı koruma olarak kaplamak hold v.
yüzüne kaplamak mount v.
dış yüzeyini kaplamak line v.
yağlı kayganlaştırıcı kaplamak liquor v.
sırla kaplamak glacé v.
(donmuş balık) depodayken ve nakliyat sırasında su kaybını önlemek için buz tabakası ile kaplamak glaze v.
(birini) balçıkla kaplamak gloop v.
eldivenle kaplamak glove v.
ile kaplamak obduce v.
üstünü kaplamak obduce v.
üstünü kaplamak obduct [obsolete] v.
aşı boyası ile kaplamak ocher v.
aşı boyası ile kaplamak ochre v.
çamur ile kaplamak clart [dialect] [uk] v.
kir ile kaplamak clart [dialect] [uk] v.
balçık ile kaplamak clay v.
bitki örtüsüyle kaplamak grow v.
bitkiyle kaplamak grow v.
zamkla kaplamak gum up v.
yağ ile kaplamak oil v.
bulutla kaplamak opacate v.
üfleyerek kaplamak (kar, yaprak ile) overblow v.
çiçeklerle kaplamak overblow v.
(duygular) bünyeyi kaplamak overcome v.
tamamen kaplamak overcover v.
friz ile kaplamak overfrieze v.
üzerini yaldızla kaplamak overgild v.
bir şeyin üzerini bitkilerle kaplamak overgrow v.
(bir şeyin) üstünü kaplamak overhaile v.
kalın bir astarla kaplamak overlard v.
iyice kaplamak overlard v.
(bir şeyin) yüzeyini süslü katman veya tasarımla kaplamak overlay v.
manzarayı kaplamak overpicture v.
resimler ile kaplamak overpicture v.
tutkal ile kaplamak oversize [obsolete] v.
tutkal benzeri madde ile kaplamak oversize [obsolete] v.
kar ile kaplamak oversnow [obsolete] v.
kar varmışçasına kaplamak oversnow [obsolete] v.
(sandalye) kaplamak overstuff v.
plaka ile kaplamak implate v.
ekose deseni ile kaplamak dice v.
film ile kaplamak infilm v.
ince bir şekilde kaplamak infilm v.
(yaldızlama işleminde) metali yaldız kaplamak infilm v.
metal kaplamak infilm v.
ayna camını film ile kaplamak infilm v.
yapraklar ile kaplamak infoliate v.
üzerini kaplamak baste v.
çiçeklerle kaplamak beflower v.
(elbise) astar ile kaplamak double v.
kumaşla kaplamak clout v.
örümceğimsi ağla kaplamak cobweb v.
(birini bir duyguyla) adeta kaplamak cover v.
krepon kaplamak crape v.
kuş tüyüyle kaplamak down v.
çerçöple kaplamak drift v.
altın yaldızla kaplamak inaurate [obsolete] v.
üstünü tabaka veya kabukla kaplamak incrust v.
(alanı) reklam afişleri veya posterlerle kaplamak paper v.
kanvas astar ile kaplamak parcel v.
mermerle kaplamak pin [obsolete] v.
polen ile kaplamak pollen v.
(kürlemek için betonu) su ile kaplamak pond v.
tüylerle kaplamak cotton [obsolete] v.
üstünü kaplamak couch [obsolete] v.
(yüzey veya zemin) kaplamak inlay v.
yağ ile kaplamak inseem v.
(tohumları) yapışkan sıvı ile kaplamak pellet v.
küçük noktacık veya izlerle kaplamak pepper v.
çok sayıda küçük şeyle kaplamak pepper v.
plakayla kaplamak plate v.
kanla kaplamak sanguine v.
ince tahtalarla kaplamak sark v.
örtü altı tahtalarıyla kaplamak sark v.
yassı döşeme taşlarıyla kaplamak flag v.
ince tabakalarla kaplamak flake v.
etle kaplamak flesh v.
tiftik yün ile kaplamak flock v.
çiçekli desenlerle kaplamak flower v.
(camı) metal yaprak ile kaplamak foliate v.
pusla kaplamak gauze [uk] v.
jelatin ile kaplamak gelatinize v.
jelatin ile kaplamak gelatinise v.
sıvı, boya veya ışıkla kaplamak perfuse v.
heykelle kaplamak sculpture v.
kepekle kaplamak scurf v.
kabukla kaplamak scurf v.
(tuğla veya taş) kaplamak scutch v.
(yüzeyi) deniz kabuklarıyla kaplamak shell v.
tahta kiremitlerle kaplamak shindle v.
kayrak taşı ile kaplamak shindle v.
daha iyi bir malzeme ile koruma/süsleme amaçlı kaplamak shoe v.
(kitap yüzü) kaplamak side v.
alüvyon veya çamur birikmesi sonucu kaplamak silt v.
gümüş ile kaplamak silverize v.
gümüş ile kaplamak silverise v.
gümüşle kaplamak silverplate v.
gümüş kaplamak silverplate v.
kristal ile kaplamak crystal v.
şeker ile kaplamak crystallize v.
şeker kaplamak crystallize v.
şeker ile kaplamak crystallise v.
şeker kaplamak crystallise v.
zırh ile kaplamak cuirass v.
buzla kaplamak freeze over v.
(dikey yüzeyi) kaplamak fresco v.
film kaplamak skim v.
… ile kaplamak skim v.
köpükle kaplamak skun v.
çamurla kaplamak slip v.
(kitapları) kaplamak slip-sheet v.
duman ile kaplamak smog v.
sisle kaplamak smog v.
sis ile kaplamak smoke v.
tebeşirle kaplamak bechalk v.
kabukla kaplamak becrust v.
buklelerle kaplamak becurl v.
karla kaplamak snow v.
örümcek ağı ile kaplamak spiderweb v.
örümcek ağına benzeyen ince çizgilerle kaplamak spiderweb v.
serpintiler ile kaplamak spurtle v.
uzun ve geniş alan kaplamak stretch along v.
sıvayla kaplamak render v.
(duygu) içini kaplamak overtake v.
her yeri kaplamak dot v.
(pas, küf, vb.) kaplamak fur v.
ile kaplamak anlamı veren ön ek il- pref.
ile kaplamak anlamı veren ön ek im- pref.
ile kaplamak anlamı veren ön ek in- pref.
Phrasals
astarla (kitap cildini) kaplamak line up v.
birini ya da bir şeyi bir maddeyle kaplamak bind up v.
(birini ya da bir şeyi bir şey) ile kaplamak coat (someone or something) with (something) v.
birini ya da bir şeyi bir şey ile kaplamak coat someone or something with something v.
bir şeyle kaplamak cake someone or something with something v.
buhar ile kaplamak steam something up v.
birdenbire kaplamak break out in v.
boyayarak/resim yaparak üzerini kaplamak paint over something v.
camla kaplamak glass over v.
sürerek üzerini kaplamak rub over v.
tahta/plaka vb ile kaplamak plank over something v.
-ile örtmek/kaplamak spread with v.
toprakla kaplamak earth up v.
(ışık, sis) yavaşça kaplamak creep across something v.
(ışık, sis) yavaşça kaplamak creep over someone or something v.
(birini/bir şeyi bir şeyle) örtmek/kaplamak/sarmak drape (someone or something) with (something) v.
(birinin/bir şeyin) üstünü örtmek/kaplamak draw (something) over (someone or something) v.
(bir şeyi) sarmak/kaplamak encase (something) in (something) v.
birini/bir şeyi kaplamak encase someone or something in something v.
(kendini/birini/bir şeyi) bir şeyle örtmek/kaplamak envelop (oneself, someone, or something) in (something) v.
birini/bir şeyi bir şeyle kaplamak envelop someone or something in someone or something v.
sınırlı bir alanın yüzeyini tamamen kaplamak fill in v.
buzla kaplamak frost up v.
bir şeyi bir şeyle kaplamak shroud something in something v.
(bir şeyi) sarmak/kaplamak enclose (something) (with)in (something) v.
(ışık, renk) kaplamak bathe in v.
üstünü cam kaplamak glass over v.
üstünü camla kaplamak glass over v.
camla/fiber camla kaplamak glass over v.
yağla kaplamak grease up v.
gres yağıyla kaplamak grease up v.
büyüyüp (bir şeyi) kaplamak grow into (something) v.
yağla kaplamak lube up v.
birini/bir şeyi bir şeyle kaplamak smear someone or something with something v.
birinin/bir şeyin üzerini bir şey serperek kaplamak sprinkle someone or something with something v.
(birinin/bir şeyi bir şeyle) kaplamak strew (someone or something) with (something) v.
(birini/bir şeyi) tepeden tırnağa (bir şeyle) kaplamak strew (someone or something) with (something) v.
(birinin/bir şeyin) her tarafını bir şeyle kaplamak strew (someone or something) with (something) v.
bir şeyi bir şeyle kaplamak strew something with something v.
bir şeyi tepeden tırnağa bir şeyle kaplamak strew something with something v.
bir şeyin her tarafını bir şeyle kaplamak strew something with something v.
bir şeyle kaplamak strew with v.
tepeden tırnağa bir şeyle kaplamak strew with v.
her tarafını bir şeyle kaplamak strew with v.
(bir şeyle) kaplamak suffuse with (something) v.
her tarafını (bir şeyle) kaplamak suffuse with (something) v.
bir şeyi bir şeyle kaplamak suffuse something with something v.
birini/bir şeyi bir şeyle kaplamak swamp someone or something with something v.
(bir şeyle) kaplamak bind up with (something) v.
(bir şeyle) kaplamak roll up in (something) v.
(birini/bir şeyi bir şeyle) kaplamak submerge (someone or something) in (something) v.
birinin/bir şeyin etrafını bir şeyle kaplamak wreathe someone or something in something v.
bir şeyin içini bir şeyle kaplamak line something with something v.
bir şeyin içine bir şeyle astar kaplamak line something with something v.
(bir şeyi) asfaltla/betonla kaplamak pave (something) over v.
(bir şeyin) üzerini kaplamak pave (something) over v.
üzerine asfalt, beton kaplamak pave over v.
salyayla kaplamak slob up v.
çamurla kaplamak slush up v.
cıvık karla kaplamak slush up v.
(bir şeyi bir şeyle) kaplamak spread (something) with (something) v.
(ışık, sis) yavaşça kaplamak creep across something v.
düşüp kaplamak drop across (someone or something) v.
düşüp kaplamak drop across someone or something v.
bir şeyin yüzeyini iz yapmak/izlerle kaplamak track up v.
üstünü kaplamak put over v.
küçük sıyırıklarla kaplamak/kaplanmak scrape up v.
küçük kesiklerle kaplamak/kaplanmak scrape up v.
birini/bir şeyi bir ışıkla, dumanla, renkle kaplamak, birini/bir şeyi bir ışıkla, dumanla, renkle yıkamak/yalamak bathe someone or something in something v.
ile kaplamak cake with v.
ortalığı kaplamak brood above v.
ortalığı kaplamak brood over v.
bıçağı bilemeden önce sırtını kille kaplamak clay up v.
ile kaplamak coat with v.
(bir şeyi bir şeyle) kaplamak cover (something) in (something) v.
yavaşça kaplamak creep across v.
ile kaplamak daub with v.
bir şeyi bir şeyle kaplamak daub something with something v.
(bir şeyin) üzerini kapatmak/kaplamak drape over (something) v.
ile örtmek/kaplamak/sarmak drape with v.
üstünü toz halinde bir şeyle kaplamak dust up v.
(bir şeyi) tümüyle kaplamak engulf in (something) v.
ile kaplamak envelop in v.
(bir şeyi) kaplamak extend across (something) v.
yüzeyini/yüzünü (bir şeyle) kaplamak face with (something) v.
bir şeyin yüzeyini/yüzünü bir şeyle kaplamak face something with something v.
ile kaplamak flood with v.
sisle kaplamak fog in v.
sis kaplamak fog in v.
parlak bir şeyle kaplamak glaze up v.
büyüyüp (bir şeyin) üzerini kaplamak grow over (something) v.
(bir şeyle) kaplamak inundate with (something) v.
(bir sıvıyla) kaplamak inundate with (something) v.
(bir şeyi bir şeyle) kaplamak lard (something) with (something) v.
(birinin/bir şeyin) altını (bir şeyle) kaplamak lay (something) under (someone or something) v.
ile kaplamak line with v.
ile astar kaplamak line with v.
boyayla kaplamak paint out v.
boyayla kaplamak paint over v.
ile kaplamak pepper with v.
tahta/plaka ile kaplamak plank over v.
yüzeyini (bir şeyle) kaplamak plaster with v.
(birinin) içini yavaş yavaş kaplamak ripple through (someone) v.
ile kaplamak roll up in v.
(birini/bir şeyi) bir şeyle ovarak kaplamak rub (someone or something) with (something) v.
(bir şeyin) her yanını kaplamak run through (something) v.
ile kaplamak shroud in v.
(birini/bir şeyi bir şeyle) kaplamak smother (someone or something) with (something) v.
karla kaplamak snow in v.
(birinin/bir şeyin) üzerinde yayılmak/üzerini kaplamak spread over (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) üzerini kaplamak/örtmek spread over (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) sarmak/kaplamak spread over (someone or something) v.
(bir şey) serperek kaplamak sprinkle with v.
(birini/bir şeyi) yavaş yavaş kaplamak steal over (someone or something) v.
(birini/bir şeyi bir şeyle) kaplamak submerge (someone or something) under (something) v.
ile kaplamak swamp with v.
(birini/bir şeyi) kaplamak/sarmak sweep over (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) içini bir duygu sarmak/kaplamak sweep over (someone or something) v.
(bir şeyi bir şeyle) kaplamak top (something) with (something) v.
ile kaplamak top with v.
bir his kaplamak wash over v.