We categorically oppose this philosophy and the negative proposals tabled in order to implement it.
Bu felsefeye ve bunu uygulamak için sunulan olumsuz önerilere şiddetle karşı çıkıyoruz.
After all, who would object to the consumer being protected or to the security of the energy supply?
Sonuçta tüketicinin korunmasına ya da enerji arz güvenliğine kim karşı çıkabilir ki?
To be frank, I am tired of having to listen to this remark without being able in all honesty to contradict it.
Açıkçası, bu sözleri dinlemekten ve dürüstçe karşı çıkamamaktan yoruldum.
Neither is there anything in competition law to argue against parallel imports.
Rekabet hukukunda da paralel ithalata karşı çıkılmasını gerektirecek herhangi bir husus bulunmamaktadır.
He's offended at the slightest thing, he takes exception to nearly everything we say to him.
En ufak bir şeye alınıyor, ona söylediğimiz neredeyse her şeye karşı çıkıyor.
However, Europe is right to rail against Russian repression and governmental meddling in the lives of its neighbours.
Bununla birlikte Avrupa, Rusya'nın baskılarına ve komşularının yaşamlarına karışmasına karşı çıkmakta haklıdır.