|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
acıya katlanmak |
put up with (a pain, sorrow) v.
|
|
Tom put up with the pain.
Tom acıya katlandı.
More Sentences
|
2 |
General |
acıya katlanmak |
endure v.
|
|
The emigrants have endured physical and mental pain.
Göçmenler fiziksel ve zihinsel acılara katlandılar.
More Sentences
|
3 |
General |
sonuçlarına katlanmak |
bear the consequences v.
|
|
It is not us who have to bear the consequences of the US Government's Middle East policy.
ABD Hükûmetinin Orta Doğu politikasının sonuçlarına katlanmak zorunda olan biz değiliz.
More Sentences
|
4 |
General |
müsaade etmek (katlanmak vb) |
stand for v.
|
|
In the long term, our citizens will not stand for it.
Uzun vadede vatandaşlarımız buna müsaade etmeyecektir.
More Sentences
|
5 |
General |
acıya katlanmak |
endure the pain v.
|
|
Tom endured the pain.
Tom acıya katlandı.
More Sentences
|
6 |
General |
sonuçlarına katlanmak |
suffer the consequences v.
|
|
Pensioners and elderly people fought in the last war and their wives and daughters suffered the consequences of this.
Emekliler ve yaşlılar son savaşta savaştı ve eşleri ve kızları bunun sonuçlarına katlandı.
More Sentences
|
7 |
General |
maliyete katlanmak |
bear the cost v.
|
|
What is more, it is the consumer who has to bear the costs of receiving and reading the advertisements.
Dahası, reklamları alma ve okuma maliyetlerine katlanmak zorunda olan tüketicidir.
More Sentences
|
Idioms |
|
8 |
Idioms |
sonuçlarına katlanmak |
face the consequences v.
|
|
If you do that, you will need to face the consequences.
Eğer bunu yaparsan, sonuçlarına katlanmak zorunda kalırsın.
More Sentences
|
9 |
Idioms |
(zorluğa vb) katlanmak |
bite the bullet v.
|
|
Tom had to bite the bullet.
Tom zorluklara katlanmak zorunda kaldı.
More Sentences
|
General |
|
10 |
General |
zahmete katlanmak |
take trouble v.
|
|
11 |
General |
acıya katlanmak |
put up with v.
|
|
12 |
General |
boyun eğerek (birşeye) katlanmak |
resign oneself to v.
|
|
13 |
General |
ikiye katlanmak |
jackknife v.
|
|
14 |
General |
acıya katlanmak |
tolerate v.
|
|
15 |
General |
sonucuna katlanmak |
bear the consequence v.
|
|
16 |
General |
acıya katlanmak |
take v.
|
|
17 |
General |
-e katlanmak |
abide with v.
|
|
18 |
General |
içe katlanmak |
invaginate v.
|
|
19 |
General |
sonuçlarına katlanmak |
pay dearly v.
|
|
20 |
General |
zahmete katlanmak |
trouble v.
|
|
21 |
General |
zahmete katlanmak |
inconvenience oneself v.
|
|
22 |
General |
zahmete katlanmak |
trouble oneself v.
|
|
23 |
General |
zahmete katlanmak |
endure hardship v.
|
|
24 |
General |
zahmete katlanmak |
take the trouble to do something v.
|
|
25 |
General |
ikiye katlanmak |
jack-knife v.
|
|
26 |
General |
zahmetine katlanmak |
take the pain v.
|
|
27 |
General |
beşe katlanmak |
rise fivefold v.
|
|
28 |
General |
üçe katlanmak |
rise threefold v.
|
|
29 |
General |
zahmetine katlanmak |
go through a trouble v.
|
|
30 |
General |
zahmete katlanmak |
go to all the trouble v.
|
|
31 |
General |
katlanmak (birisine) |
stand v.
|
|
32 |
General |
katlanmak (birisine) |
bear v.
|
|
33 |
General |
katlanmak (zorluklara) |
absorb v.
|
|
34 |
General |
üçe katlanmak |
increase threefold v.
|
|
35 |
General |
(dikiş, oluk veya eklemde) katlanmak, bükülmek veya ayrılmak |
break v.
|
|
36 |
General |
(teste, denemeye) katlanmak |
hold v.
|
|
37 |
General |
kayba katlanmak |
give v.
|
|
38 |
General |
körük gibi katlanmak |
concertina v.
|
|
39 |
General |
sabırla katlanmak |
digest v.
|
|
40 |
General |
(blastuladan gastrula oluşumunda) önceden katı olan yapının içinde boşluk oluşacak şekilde katlanmak |
invaginate v.
|
|
41 |
General |
(kumaş) katlanmak |
gather v.
|
|
42 |
General |
katlanmak zorunda bırakmak |
subject v.
|
|
43 |
General |
sonucuna katlanmak pahasına |
on penalty of adv.
|
|
Phrasals |
|
44 |
Phrasals |
katlanmak (birine/bir şeye) |
put up with v.
|
|
45 |
Phrasals |
bir şeye katlanmak |
go through v.
|
|
46 |
Phrasals |
kötü bir duruma katlanmak |
go through v.
|
|
47 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) kötü muamelesine katlanmak |
take from (someone or something) v.
|
|
48 |
Phrasals |
birinin tacizine/suistimaline katlanmak |
take something from someone v.
|
|
49 |
Phrasals |
istemediği bir işe güzel şeyler hayal ederek katlanmak |
lash back (at someone or something) v.
|
|
50 |
Phrasals |
bir şeye katlanmak |
go through something v.
|
|
51 |
Phrasals |
zorluklara katlanmak/dayanmak |
weather out v.
|
|
52 |
Phrasals |
'-e katlanmak |
acquiesce to v.
|
|
53 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) katlanmak |
bear with (someone or something) v.
|
|
54 |
Phrasals |
cesurca dayanmak/katlanmak |
brazen out v.
|
|
55 |
Phrasals |
bir soruna katlanmak |
contend with a problem v.
|
|
56 |
Phrasals |
ikiye katlanmak |
double over v.
|
|
57 |
Phrasals |
ortadan ikiye katlanmak |
double over v.
|
|
58 |
Phrasals |
(bir şeye) katlanmak |
live with (something) v.
|
|
59 |
Phrasals |
istemediği bir cinsel ilişkiye güzel şeyler hayal ederek katlanmak |
lash back (at someone or something) v.
|
|
60 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) katlanmak |
put up with (someone or something) v.
|
|
61 |
Phrasals |
(bir şeye) boyun eğerek katlanmak |
resign (oneself) to (something) v.
|
|
62 |
Phrasals |
(bir şeye) katlanmak |
roll with (something) v.
|
|
Proverb |
|
63 |
Proverb |
çaresi yoksa katlanmak gerekir |
what can't be cured must be endured
|
|
Colloquial |
|
64 |
Colloquial |
(birinin) katlanmak/çekmek zorunda olduğu ceza |
(one's) lumps n.
|
|
65 |
Colloquial |
birine katlanmak |
stand someone v.
|
|
66 |
Colloquial |
kötü/aşağılayıcı muameleye katlanmak |
eat me v.
|
|
67 |
Colloquial |
yaptıklarının sonucuna katlanmak |
pay the fiddler v.
|
|
68 |
Colloquial |
(bir şey yapmak) için zahmete katlanmak |
go out of (one's) way (to do something) v.
|
|
69 |
Colloquial |
tatsız bir şeye katlanmak |
sweat it out v.
|
|
70 |
Colloquial |
her şeye rağmen katlanmak |
wear (it) v.
|
|
71 |
Colloquial |
bir şeye katlanmak |
hack something v.
|
|
72 |
Colloquial |
bir şeye katlanmak |
take something v.
|
|
73 |
Colloquial |
sonucuna katlanmak pahasına |
under pain of expr.
|
|
74 |
Colloquial |
sonucuna katlanmak pahasına |
on pain of expr.
|
|
Idioms |
|
75 |
Idioms |
gurur kırıcı davranışlara katlanmak |
carry coals v.
|
|
76 |
Idioms |
zorluklarına/güçlüklerine göğüs germek/katlanmak |
bear the burden (of something) v.
|
|
77 |
Idioms |
yüzünü görmeye katlanmak |
bear the sight of (someone or something) v.
|
|
78 |
Idioms |
hayatın getirdiği tüm sıkıntılara/zorluklara/güçlüklere katlanmak |
bear your cross v.
|
|
79 |
Idioms |
hayatın getirdiği tüm sıkıntılara/zorluklara/güçlüklere katlanmak |
carry your cross v.
|
|
80 |
Idioms |
ağır bir sıkıntıya/derde/güçlüğe katlanmak |
carry a millstone (around one's neck) v.
|
|
81 |
Idioms |
ağır bir sıkıntıya/derde/güçlüğe katlanmak |
bear a millstone (around one's neck) v.
|
|
82 |
Idioms |
sıkıntısına/derdine göğüs germek/katlanmak |
bear the burden (of something) v.
|
|
83 |
Idioms |
zorluklarına/güçlüklerine göğüs germek/katlanmak |
bear the burden (of something) v.
|
|
84 |
Idioms |
kırıcı davranışlara katlanmak |
carry coals v.
|
|
85 |
Idioms |
sonuçlarına katlanmak |
pay the consequences v.
|
|
86 |
Idioms |
kendisiyle alay/dalga geçilmesine katlanmak |
carry coals v.
|
|
87 |
Idioms |
bir şeye katlanmak |
hold still for something v.
|
|
88 |
Idioms |
bir şeye katlanmak |
stand still for something v.
|
|
89 |
Idioms |
düş kırıklığına katlanmak |
grin and bear it v.
|
|
90 |
Idioms |
güçlüklere katlanmak |
take great pains v.
|
|
91 |
Idioms |
gülü sevip dikenine katlanmak |
take the bitter with the sweet v.
|
|
92 |
Idioms |
en ağır/zor/şiddetli kısmına katlanmak |
bear the brunt of something v.
|
|
93 |
Idioms |
gülü sevip dikenine katlanmak |
take the bad with the good v.
|
|
94 |
Idioms |
külfete katlanmak |
bear one's cross v.
|
|
95 |
Idioms |
olumsuz bir durumun sonuçlarına katlanmak |
get the short end of the stick v.
|
|
96 |
Idioms |
kötü sonuçlarına katlanmak |
be on the wrong end of something v.
|
|
97 |
Idioms |
meşakkatlere katlanmak |
jump through hoops v.
|
|
98 |
Idioms |
külfete katlanmak |
carry one's cross v.
|
|
99 |
Idioms |
meşakkatlere katlanmak |
go through hoops v.
|
|
100 |
Idioms |
sonuçlarına katlanmak |
take one's medicine v.
|
|
101 |
Idioms |
sonucuna katlanmak |
take the consequence v.
|
|
102 |
Idioms |
(işlediği bir suçun) cezasını çekmek/cezasına katlanmak |
walk the plank v.
|
|
103 |
Idioms |
(bir şeye) erkek gibi katlanmak |
take it like a man v.
|
|
104 |
Idioms |
(acı/üzüntü) bir yere kadar katlanmak |
be able to take only so much v.
|
|
105 |
Idioms |
(acı/üzüntü) bir yere kadar katlanmak |
be able to take just so much v.
|
|
106 |
Idioms |
uğruna her şeye katlanmak |
would give one's right arm v.
|
|
107 |
Idioms |
yaptığı bir hatanın sonuçlarına katlanmak |
burn one's fingers v.
|
|
108 |
Idioms |
(acı/üzüntü) bir yere kadar katlanmak |
can take only so much v.
|
|
109 |
Idioms |
(acı/üzüntü) bir yere kadar katlanmak |
can take just so much v.
|
|
110 |
Idioms |
zahmete katlanmak |
go out of one's way v.
|
|
111 |
Idioms |
(biri) sonuçlarına katlanmak |
be (someone's) funeral v.
|
|
112 |
Idioms |
bin bir güçlüğe katlanmak/göğüs germek |
go through hell and high water [uk] v.
|
|
113 |
Idioms |
zorluklara göğüs germek/katlanmak |
ride with the punches v.
|
|
114 |
Idioms |
külfete katlanmak |
bear cross v.
|
|
115 |
Idioms |
külfete katlanmak |
bear (one's) cross v.
|
|
116 |
Idioms |
(bir şeyin) sıkıntısına/derdine katlanmak |
bear the brunt (of something) v.
|
|
117 |
Idioms |
(bir şeyin) en sıkıntılı/problemli kısmına katlanmak |
bear the brunt (of something) v.
|
|
118 |
Idioms |
sıkıntısına/derdine katlanmak |
bear the brunt v.
|
|
119 |
Idioms |
en sıkıntılı/problemli kısmına katlanmak |
bear the brunt v.
|
|
120 |
Idioms |
(zorluğa, sorunlara) katlanmak |
bite the bullet v.
|
|
121 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) zahmete girmek/katlanmak |
go out of the way to (do something) v.
|
|
122 |
Idioms |
zahmete katlanmak |
go out of way v.
|
|
123 |
Idioms |
zahmete katlanmak |
go out of your way v.
|
|
124 |
Idioms |
(bir şey yapmaya) katlanmak |
go through the motions (of doing something) v.
|
|
125 |
Idioms |
yaptıklarının sonuçlarına katlanmak |
reap the harvest v.
|
|
126 |
Idioms |
'-e katlanmak |
hold still for v.
|
|
127 |
Idioms |
'-e katlanmak |
stand still for v.
|
|
128 |
Idioms |
yaptıklarının cezasını çekmek/sonuçlarına katlanmak |
make one's bed and lie in it v.
|
|
129 |
Idioms |
yaptıklarının sonuçlarına katlanmak |
reap the harvest of v.
|
|
130 |
Idioms |
yaptıklarının sonuçlarına katlanmak |
reap the fruits of v.
|
|
131 |
Idioms |
olumsuz bir durumun sonuçlarına katlanmak |
have the short end of the stick v.
|
|
132 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) görmeye dayanmak/katlanmak |
stand the sight of (someone or something) v.
|
|
133 |
Idioms |
(bir şeye) erkek gibi katlanmak |
take (something) like a man v.
|
|
134 |
Idioms |
yaptıklarının sonuçlarına razı olmak/katlanmak |
take your lumps [us] v.
|
|
135 |
Idioms |
yaptığının sonucuna razı olmak/katlanmak |
take your medicine (like a man) v.
|
|
136 |
Idioms |
şikayet etmeden katlanmak |
take your medicine (like a man) v.
|
|
137 |
Idioms |
uğruna her şeye katlanmak |
would give your right arm for v.
|
|
138 |
Idioms |
alışkın olunandan daha kötüsüne katlanmak |
slum it v.
|
|
139 |
Idioms |
normal doğumun acısına katlanmak istemeyip sezaryen yapmayı tercih eden |
too posh to push expr.
|
|
Trade/Economic |
|
140 |
Trade/Economic |
zarara katlanmak |
bear a loss v.
|
|
Law |
|
141 |
Law |
zarara katlanmak |
boar a toss v.
|
|
142 |
Law |
zarara katlanmak |
bear a loss v.
|
|
Biochemistry |
|
143 |
Biochemistry |
yanlış katlanmak |
misfold v.
|
|
Archaic |
|
144 |
Archaic |
(bir şeye) katlanmak |
abrook v.
|
|
145 |
Archaic |
(geçmiş zamanda) katlanmak |
bad v.
|
|
Slang |
|
146 |
Slang |
kötü davranışlara katlanmak |
eat crap v.
|
|
147 |
Slang |
(bir şeye) katlanmak |
wear (something) [uk] v.
|
|
148 |
Slang |
hakarete katlanmak |
eat shit v.
|
|