kaynak - Turkish English Dictionary

kaynak

Meanings of "kaynak" in English Turkish Dictionary : 98 result(s)

Turkish English
Common Usage
kaynak fund n.
For it is evident that funds are short in any budget, even if it is a relatively large one.
Çünkü nispeten büyük bir bütçe olsa bile her bütçede kaynak sıkıntısı çekileceği açıktır.

More Sentences
kaynak resource n.
Oil is not the only resource in that country.
Bu ülkedeki tek kaynak petrol değildir.

More Sentences
kaynak source n.
Our teams located the source of the problem.
Ekiplerimiz sorunun kaynağını tespit etti.

More Sentences
kaynak spring n.
Fortunately, they found fresh spring water nearby.
Neyse ki yakınlarda tatlı kaynak suyu bulmuşlar.

More Sentences
General
kaynak spring n.
There's a spring in the center of the village.
Köyün merkezinde bir kaynak var.

More Sentences
kaynak bottom n.
Sometimes it requires a bit of knowledge to get to the bottom of the problem.
Bazen sorunun kaynağına inmek için biraz bilgi sahibi olmak gerekir.

More Sentences
kaynak root n.
True, that is the problem of the moment but, ladies and gentlemen, this is not the root of the problem.
Doğru, şu anki sorun bu ama bayanlar ve baylar, sorunun kaynağı bu değil.

More Sentences
kaynak wellspring n.
The small village was the wellspring of the environmental movement.
Bu ufak köy, çevre hareketinin kaynağıydı.

More Sentences
kaynak fountain n.
The man was a fountain of knowledge.
Adam, bir bilgi kaynağıydı.

More Sentences
kaynak origin n.
The origin of this list cannot be traced to any legal procedure whatsoever, but comes from the CIA.
Bu listenin kaynağı herhangi bir yasal prosedüre dayandırılamaz ancak CIA'den gelmektedir.

More Sentences
kaynak resource n.
As long as fish are considered to be a common European resource, there will be no sense of ownership or responsibility.
Balık Avrupa'nın ortak kaynağı olarak görüldüğü sürece, sahiplenme ya da sorumluluk duygusu olmayacaktır.

More Sentences
kaynak mother n.
Want is the mother of industry.
İstek sanayinin kaynağıdır.

More Sentences
kaynak source adj.
The water at the river source was ice-cold!
Nehir kaynağındaki su buz gibiydi!

More Sentences
Trade/Economic
kaynak origin n.
The origin of the contamination is now known.
Kirliliğin kaynağı artık biliniyor.

More Sentences
Politics
kaynak resource n.
They are already having implications for resource availability.
Kaynakların kullanılabilirliği üzerinde şimdiden etkileri var.

More Sentences
Technical
kaynak resource n.
In particular, I would urge that close attention be paid to those areas where resource gaps have been identified.
Özellikle, kaynak eksikliklerinin tespit edildiği alanlara yakın ilgi gösterilmesi konusunda ısrar ediyorum.

More Sentences
kaynak source n.
Did you know, kiwis are a great source of vitamin C?
Kivinin harika bir C vitamini kaynağı olduğunu biliyor muydunuz?

More Sentences
kaynak supply n.
Of the world's haemophiliacs, 80% have no supplies.
Dünyadaki hemofili hastalarının %80'inin hiçbir kaynağı yoktur.

More Sentences
Telecom
kaynak resource n.
Lignite is the main indigenous resource.
Başlıca yerli kaynak linyittir.

More Sentences
Automotive
kaynak source n.
Julia cited many sources for her article.
Julia makalesi için birçok kaynaktan alıntı yaptı.

More Sentences
Food Engineering
kaynak resource n.
It is this precious resource that I should like to turn to.
İşte bu değerli kaynağa başvurmak istiyorum.

More Sentences
Common Usage
kaynak weld n.
General
kaynak ham n.
kaynak contact n.
kaynak womb n.
kaynak storehouse n.
kaynak mine n.
kaynak springhead n.
kaynak source material n.
kaynak birth n.
kaynak wellhead n.
kaynak paternity n.
kaynak seed n.
kaynak original n.
kaynak headspring n.
kaynak head n.
kaynak genesis n.
kaynak context n.
kaynak inquiries n.
kaynak fountainhead n.
kaynak fount n.
kaynak rise n.
kaynak reserve n.
kaynak chapter and verse n.
kaynak font n.
kaynak literature n.
kaynak source of supply n.
kaynak authorship n.
kaynak growth n.
kaynak principle n.
kaynak roots n.
kaynak basis n.
kaynak seeds n.
kaynak well n.
kaynak spore n.
kaynak provenance n.
kaynak derivation n.
kaynak provenience n.
kaynak transferal n.
kaynak reference n.
kaynak root-stock n.
kaynak well-spring n.
kaynak headwaters n.
kaynak grass roots n.
kaynak transferral n.
kaynak referment n.
kaynak keld [dialect] n.
kaynak help n.
kaynak home n.
kaynak hive n.
kaynak offspring [obsolete] n.
kaynak pabulum n.
kaynak pedigree n.
kaynak sire n.
kaynak soak [australia] n.
kaynak staple n.
kaynak strength n.
kaynak parent adj.
kaynak head suf.
Idioms
kaynak fountain head n.
Chat Usage
kaynak sauce n.
Trade/Economic
kaynak equity n.
Technical
kaynak welding n.
kaynak seam n.
kaynak beginning n.
Computer
kaynak reference n.
kaynak feed reader n.
kaynak aggregator n.
kaynak originator n.
kaynak news aggregator n.
kaynak from expr.
Construction
kaynak seaming n.
kaynak seam n.
Automotive
kaynak weld n.
Marine
kaynak breeder n.
Medical
kaynak origo n.
Geography
kaynak headwater n.
kaynak fresh n.

Meanings of "kaynak" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
kaynak yapmak weld v.
Tom welded the two pipes together.
Tom iki boruyu birbirine kaynak yaptı.

More Sentences
General
kaynak yönetimi resource management n.
You can read the real numbers of ships per Member State on page 49 of the resource management regulation, Sir.
Üye Devlet başına düşen gerçek gemi sayısını kaynak yönetimi yönetmeliğinin 49. sayfasında okuyabilirsiniz efendim.

More Sentences
kaynak suyu spring water n.
This is pure spring water.
Bu saf kaynak suyudur.

More Sentences
ulusal kaynak national source n.
This money is however coming entirely from national sources and has been declared as a national subsidy.
Ancak bu para tamamen ulusal kaynaklardan geliyor ve ulusal bir sübvansiyon olarak ilan edildi.

More Sentences
güvenilir kaynak reliable source n.
We learned about that from reliable sources.
Bunu güvenilir kaynaklardan öğrendik.

More Sentences
dış kaynak external source n.
This is the only way not to make European countries more dependent on external sources.
Avrupa ülkelerini dış kaynaklara daha bağımlı hale getirmemenin tek yolu budur.

More Sentences
dış kaynak kullanımı outsourcing n.
Here we have an example of outsourcing that is not working.
Burada işe yaramayan bir dış kaynak kullanımı örneğiyle karşı karşıyayız.

More Sentences
ana kaynak main source n.
The IMF’s ‘International Financial Statistics’ publication has been used as the main source.
IMF'nin 'Uluslararası Mali İstatistikler' yayını ana kaynak olarak kullanılmıştır.

More Sentences
kaynak kodu source code n.
Remember, if the source code is open for developers then it is also open for interceptors.
Unutmayın, kaynak kodu geliştiricilere açıksa engelleyiciler için de açıktır.

More Sentences
ek kaynak additional resource n.
My view here is that we need additional resources for this.
Benim görüşüm bunun için ek kaynaklara ihtiyacımız olduğu yönünde.

More Sentences
(güç, kaynak) kapasite firepower n.
The company doesn't have enough firepower for another project for now.
Şirketin şu an başka bir projeye yetecek kapasitesi yok.

More Sentences
kaynak yapmak jump the queue v.
Tom jumped the queue.
Tom araya kaynak yaptı.

More Sentences
kaynak toplamak raise fund v.
He went abroad to raise fund for the project.
Projeye kaynak toplamak için yurt dışına gitti.

More Sentences
kaynak olarak as a resource adv.
On the contrary, we view the new Member States as a resource.
Aksine yeni Üye Devletleri bir kaynak olarak görüyoruz.

More Sentences
Phrases
daha fazla kaynak further resources expr.
There is a limit beyond which further resources must be provided if all our priorities are to be met.
Tüm önceliklerimizin karşılanması için daha fazla kaynak sağlanması gereken bir sınır vardır.

More Sentences
Colloquial
güvenilir bir kaynak a reliable source n.
After all, citizens will then know from their own experience what the notes, obtained from a reliable source, look like.
Sonuçta, vatandaşlar güvenilir bir kaynaktan elde edilen notların neye benzediğini kendi deneyimlerinden bileceklerdir.

More Sentences
(kuyruk/sıra) kaynak yapma cutting in line n.
Don't cut in line.
Kuyruğa kaynak yapma.

More Sentences
Trade/Economic
ana kaynak main source n.
For many of them it is the main source of exports and of industrial employment.
Pek çok ülke için bu, ihracatın ve endüstriyel istihdamın ana kaynağıdır.

More Sentences
ana kaynak major source n.
In fact, our inability to embrace diversity becomes a major source of conflict among peoples.
Aslında çeşitliliği kucaklamaktaki yetersizliğimiz, halklar arasındaki çatışmanın ana kaynağı haline gelmektedir.

More Sentences
doğal kaynak natural resource n.
It is true that it is an economic activity that involves a natural resource which must be protected.
Bunun, korunması gereken bir doğal kaynağı içeren ekonomik bir faaliyet olduğu doğrudur.

More Sentences
doğal kaynak natural resource n.
In the past three decades alone, one third of the planet's natural resource base has been consumed - gone.
Sadece son otuz yılda, gezegendeki doğal kaynak tabanının üçte biri tüketildi; yani yok oldu.

More Sentences
kaynak ülke source country n.
What does country of origin mean, or perhaps even source country?
Menşe ülke ne anlama geliyor, hatta belki de kaynak ülke?

More Sentences
kaynak yetersizliği lack of resources n.
The second major horizontal issue is a lack of resources.
İkinci büyük yatay sorun ise kaynak yetersizliğidir.

More Sentences
kaynak donatımı resource endowment n.
Given Turkey’s resource endowment, this sector has a considerable potential.
Türkiye’nin kaynak donanımı düşünülürse, bu sektörün önemli bir potansiyeli vardır.

More Sentences
kaynak israfı waste of resources n.
This has been an environmental disaster as well as a deplorable waste of resources.
Bu bir çevre felaketinin yanı sıra içler acısı bir kaynak israfı olmuştur.

More Sentences
kaynak aktarımı transfer of funds n.
And degressivity means a transfer of funds from Mediterranean agriculture to continental agriculture.
Ve dejenerasyon, Akdeniz tarımından kıta tarımına kaynak aktarımı anlamına gelmektedir.

More Sentences
kaynak yönetimi resource management n.
You can read the real numbers of ships per Member State on page 49 of the resource management regulation, Sir.
Üye Devlet başına düşen gerçek gemi sayılarını kaynak yönetimi yönetmeliğinin 49. sayfasında okuyabilirsiniz efendim.

More Sentences
General
kaynak olarak gösterme citation n.
yararlanılan kaynak source n.
kaynak kullanma (bir yazıyı hazırlarken) reference n.
öz kaynak equity n.
kaynak kullanma (yazı vb) referencing n.
kaynak (haber) quarter n.
kaynak suyu mineral water n.
kaynak ayrımı resource allocation n.
kaynak metin source text n.
parasal kaynak monetary resource n.
dış kaynak kullanma outsourcing n.
topluma ait kaynak common property resource n.
sözlü kaynak oral source n.
zengin kaynak treasure house n.
kaynak dizini bibliography n.
biyolojik çeşitlilik ve doğal kaynak yönetimi biological diversity and natural resources management n.
bilgiyi kaynak hosttan alıp hacker'ın hostuna yönlendirme routing redirect n.
kaynak havzası catchment basin n.
kaynak (fesat/kötülük/huzursuzluk) hotbed n.
kaynak zaman fonksiyonu source time function n.
yararlanılan kaynak reference n.
kaynak dizge source system n.
zengin kaynak repository n.
kaynak madde source material n.
kaynak kaya source rock n.
doğal kaynak suyu natural spring water n.
argon kaynak argon welding n.
kaynak kültür source culture n.
asıl kaynak fountainhead n.
kaynak (kitap vb) source n.
kaynak havzası catchment area n.
hareketsiz kaynak stationary source n.
zengin kaynak repertory n.
imalat kaynak planlaması manufacturing resource planning n.
kaynak gereksinimleri resource requirements n.
dolgu kaynak fillet weld n.
bindirme kaynak fillet weld n.
kaynak-odaklı kuram source-oriented theory n.
kaynak-menzil araştırması origin-destination survey n.
kaynak-dizge normları source system norms n.
ırmağın kaynak kısmı headwaters n.
kaynak yönü upstream n.
adı geçen kaynak mentioned source n.
yardımcı kaynak supplementary resource n.
yardımcı kaynak supplementary reference n.
kaynak yetersizliği resource shortage n.
yerli kaynak domestic resource n.
kaynak kitap reference book n.
ana kaynak primary source n.
kaynak dil source language n.
termal kaynak thermal spring n.
ana/temel kaynak primary resource n.
birincil/ana kaynak primary source n.
sağlam kaynak strong source n.
kaynak (erişimi/kullanımı) rekabeti resource competition n.
kaynak dozeri paywelder n.
kaynak kitap source book n.
gerekli kaynak(lar) wherewithal n.
içme suyu sağlayan kaynak spring supplying drinking water n.
sıcak kaynak suyu onsen (japanese) n.
kaynak kelime source word n.
asli kaynak primary source n.
kısıtlı kaynak limited source n.
sınırlı kaynak limited source n.
kaynak dağıtıcı resource allocator n.
kaynak ayırıcı resource allocator n.
kaynak değer resource value n.
yegane kaynak sole source n.
tek kaynak sole source n.
kaynak yalıtımı resource isolation n.
kaynak sağlayıcı source provider n.
yerel kaynak local source n.
açık kaynak kitaplıkları open source libraries n.
harika kaynak wonderful resource n.
yazılı kaynak written source n.
yazılı kaynak written source n.
kaynak dumanı welding fume n.
mali kaynak purse n.
kaynak kontrolü source control n.
açık kaynak topluluğu open source community n.
kaynak ustası welder n.
gizli bilgileri veren isimsiz kaynak deep throat n.
kaynak kitap bible n.
üst düzey kaynak high level source n.
bir grup kaynak veya stratejiden takip edilecek veya seçilecek bir tanesi arrow in the quiver n.
kaynak kitap reference work n.
kaynak gösterilebilirlik referentiality n.
kaynak gösteren kimse referrer n.
(gelecek nesilleri düşünerek yapılan) kaynak yönetimi resource stewardship n.
kaynak güvenilirliği reliability of source n.
doğal kaynak natural spring n.
aydınlatıcı bilgi veren kaynak torch n.
kaynak makinesi kullanan kasa hırsızı torchman n.
bereketli kaynak treasure-trove n.
birçok değerli şeyi içeren yer/kaynak treasury n.
doğruluğu kabul edilmiş kaynak authority n.
zengin kaynak argosy n.
kaynak tarama ve rapor yazma literature review and report writing n.
kaynak kitap authority n.
gelecekte kullanılmak için saklanan kaynak bank n.
alıntı yapılmış kaynak cited reference n.
lojistik planlamanın ihtiyaç tespiti, dağıtım, kaynak bulma ve belgeleme adımlarından oluşan alt kümesi materiel planning n.
sıraya kaynak yapan kimse queue-jumper n.
sıraya kaynak yapma queue-jumping n.
bir kimsenin veya bir şeyin ortaya çıktığı kaynak whence n.
sınırsız kaynak mint n.
hatalı kaynak gösterme miscitation n.
hatalı kaynak kullanma misreference n.
bazı kaynak sularının yüzeyinde veya çevresinde bulunan yumurta akına benzer yapışkan bir madde glairin n.
zengin kaynak lode n.
kaynak güvenilirliği source credibility n.
zengin kaynak goldmine n.
sağlam kaynak good authority n.
güvenilir kaynak good authority n.
kaynak bölge cradleland n.
(kaynak) az bulunma famine n.
zihin veya karakter gelişimi için gerekli kaynak pabulum n.
entelektüel kaynak pabulum n.
kaynak dolgu metali çökeltisi pad n.
kaynak dolgu metali birikintisi pad n.
iç kaynak inner resource n.
iç kaynak inside n.
doğal kaynak etüdü inventory n.
kişisel kaynak peculium n.
özel kaynak peculium n.
ortak kaynak pot n.
ortak kaynak pot n.
kaynak veya kökenden türeyen şey daughter n.
esas kaynak first cause n.
kültürel kaynak forefather n.
kaynak metin precedent n.
ikincil kaynak secondary source n.
küçük kaynak seep n.
kaynak nokta seminary n.
kaynak noktası shut n.
erek dilin kaynak dil üzerindeki politik, ideolojik ve ekonomik etkisini hiçe sayıp, tamamen kaynak dil odaklı yapılan çeviri translatese n.
temel kaynak fountain heead n.
kaynak kişi fountainhead n.
kaynak materyal source material n.
doğal kaynak suyu olarak satılan arıtılmış musluk suyu springwater n.
doğal kaynak suyu springwater n.
güvenilir kaynak standby n.
favori kaynak standby n.
(üniversitede) kaynak yönetiminden sorumlu kimse steward n.
zengin kaynak stockpot n.
bereketli kaynak stockpot n.
suları sülfür bileşiği içeren kaynak sulfur spring n.
kaynak koda dönüştürmek decompile v.
kaynak göstermeden bir kitabın belirli bir kısmını kullanmak plagiarize v.
kullanmak (kaynak vb) utilize v.
kaynak yaparak birleştirmek weld v.
kaynak yapmak sweat out v.
kaynak teşkil etmek form a basis for v.
kaynak teşkil etmek form the basis for v.
kaynak teşkil etmek constitute a source v.
kaynak yaratmak create resources v.
kaynak ayırmak allocate resource v.
kaynak sağlamak obtain fund v.
kaynak sağlamak get fund v.
kaynak sağlamak receive fund v.
kaynak almak use as a reference v.
kaynak almak use as a source v.
kaynak olarak kullanmak use as a reference v.
kaynak olarak kullanmak use as a source v.
kaynak göstermek give reference v.
kaynak göstermek provide reference v.
parasal kaynak sağlamak bankroll v.
kaynak belirtmek indicate the sources v.
kaynak olmak be a resource v.
(kuyruğa) kaynak yapmak cut in line v.
(kuyruğa) kaynak yapmak cut in front of v.
kaynak sağlamayı durdurmak defund v.
kaynak göstermeden bir kitabın belirli bir kısmını kullanmak plagiarise v.
kullanmak (kaynak vb) utilise v.
kaynak göstermek give full credit v.
kaynak sağlamak resource v.
kaynak sağlamak provide fund v.
kaynak yaratmak create resource v.
kaynak oluşturmak create resource v.
kaynak yaratmak creat fund v.
kaynak oluşturmak creat fund v.
bir programlama dilinden diğerine çevirerek kaynak kodu derlemek transpile v.
bir programlama dilinden diğerine çevirerek kaynak kodu derlemek transcompile v.
kaynak göstermek reference v.
kaynak belirtmek reference v.
yetersiz kaynak sağlama underfunding v.
ağır (kaynak, personel) eksiklik çekmek haemorrhage v.
sıraya kaynak yapmak queue-jump v.
kaynak yapmak would v.
(akademik çalışma, yayın) yanlış şekilde kaynak göstermek misreference v.
başka ülkeye (üretim, hizmet) dış kaynak sağlamak offshore v.
sözde uzmanları kaynak göstererek argüman savunmak weasel-word v.
(plana) kaynak yapmak slot v.
punta kaynak yapmak spotweld v.
nokta kaynak yapmak spotweld v.
dairesel kaynak yapmak spotweld v.
(bir şey için) kaynak yaratmak squeeze in v.
kaynak arttırıcı resource-incentive adj.
kaynak odaklı source-based adj.
kaynak yönünden zengin resource-rich adj.
kaynak yönünden fakir resource-poor adj.
kaynak yönünden zayıf resource-poor adj.
kaynak gösterilebilir referable adj.
kaynak gösterilen referenced adj.
kaynak belirtilen referenced adj.
kaynak gösterilebilir referrible [rare] adj.
kaynak yapılmamış unwelded adj.
kaynak yaparak birleştirilmemiş unwelded adj.
maksimum kaynak kullanılarak acil durum koşullarını en kısa sürede yerine getiren crash adj.
kaynak tedariki olan forehanded adj.
kaynak su açısından zengin scatebrous adj.
kaynak suları bol olan (yer) springy adj.
(emtialar için) kaynak teşkil eden staple [obsolete] adj.
(emtialar için) kaynak sunan staple [obsolete] adj.
alıntı/kaynak amaçlı for reference purposes adv.
kaynak yönünden zengin biçimde resourcefully adv.
kaynak göstererek referentially adv.
hangi kaynak where pron.
kaynak gelistirme fundraising n.
Phrasals
kaynak taraması yapmak run down v.
kaynak taramak run down v.
kaynak taramak run down v.
kaynak taraması yapmak run down v.
(bilgi, kaynak, iletişim) (üst düzey çalışanlara) yavaş ulaşmak filter up v.
(bir işe) bol miktarda kaynak aktarmak throw at v.
(bir şeye) bir kaynak akıtmak toss at (something) v.
bir durumla/meseleyle başa çıkabilmek için oraya bir kaynak yığmak toss at (something) v.
(bir şeye) kaynak, para, zaman ayırmak/vermek/akıtmak channel (something) in (something) v.
(bir şeye) kaynak, para, zaman ayırmak/vermek/akıtmak channel (something) into (something) v.
sıraya kaynak yapmak cut into v.
sıraya kaynak yapmak cut to v.
bilgi, kaynak, iletişim süzüle süzüle alt tabakaya ulaşmak filter down v.
bilgi, kaynak, iletişim azalarak daha alt kademedeki birine, gruba, kuruma ulaşmak filter down v.
(bir çeşit maden/doğal kaynak) aramak prospect for (something) v.
(bir çeşit maden/doğal kaynak) için araştırma yapmak prospect for (something) v.
(bir çeşit maden/doğal kaynak) için bir bölgeyi araştırmak prospect for (something) v.
kaynak/gelir olsun diye satmak sell away v.
(birine/kendine) finansal destek/kaynak sağlamak set (someone or oneself) up for (something) v.
(birine) sermaye/kaynak sağlamak set (someone) up v.
(bir şeyden/bir yerden) zamanla erimek (para, kaynak) trickle out (of something or some place) v.
(bir şeyden/bir yerden) zamanla akıp gitmek (para, kaynak) trickle out (of something or some place) v.
(bir şeyden/bir yerden) yavaş yavaş tükenmek (para, kaynak) trickle out (of something or some place) v.
sıraya kaynak yapmak push in v.
Phrases
daha fazla okunacak kaynak (for) further reading expr.
sadece kaynak göstermek amacıyla for reference purpose only expr.
sadece kaynak göstermek için for reference purpose only expr.
Colloquial
(sırada/kuyrukta) kaynak yapan kişi butter n.
sağlam bir kaynak a reliable source n.
(kuyruk/sıra) kaynak yapma butting n.
(kuyruk/sıra) kaynak yapma budging n.
(kuyruk/sıra) kaynak yapma line/queue jumping n.
(kuyruk/sıra) kaynak yapma skipping n.
(kuyruk/sıra) kaynak yapma shorting n.
(kuyruk/sıra) kaynak yapma pushing in n.
(kuyruk/sıra) kaynak yapma ditching n.
(kuyruk/sıra) kaynak yapma barging n.
(kuyruk/sıra) kaynak yapma breaking n.
büyük miktarda para ya da değerli kaynak crock of gold n.
titizlikle korunan kurumsal kaynak rice bowl n.
(parasal) kaynak oluşturmak spring v.
çok az bir enerji/kaynak ile hareket eden running on fumes adj.
(belirli bir kaynak) '-tan beri off prep.
(belirli bir kaynak) '-tan off prep.
Idioms
asıl/kaynak metnin özellikleri original character n.
sınırsız kaynak widow's cruse n.
tükenmez kaynak widow's cruse n.
bitmez tükenmez kaynak widow's cruse n.
sınırsız kaynak a widow's cruse n.
tükenmez kaynak a widow's cruse n.
bitmez tükenmez kaynak a widow's cruse n.
bitmeyen kaynak widow's cruse n.
az gibi görünen ama tükenmeyen kaynak widow's cruse n.
bitmeyen kaynak a widow's cruse n.
az gibi görünen ama tükenmeyen kaynak a widow's cruse n.
kötü günde kullanılacak kaynak safety net n.
bereketli kaynak a widow's cruse n.
bir grup kaynak veya stratejiden takip edilecek veya seçilecek bir tanesi an arrow in the quiver n.
bir grup kaynak veya stratejiden takip edilecek veya seçilecek bir tanesi an arrow in the quiver n.
iyileştirici bir kaynak balm in gilead n.
rahatlatıcı bir kaynak balm in gilead n.
yenileyici bir kaynak balm in gilead n.
kısıtlı kaynak the smell of an oily rag n.
çok az bir kaynak the smell of an oily rag n.
minimum kaynak the smell of an oily rag n.
yetersiz kaynak the smell of an oily rag n.
idareli kullanılması gereken kaynak the smell of an oily rag n.
(bir şey) için ihtiyaç duyulan finansal kaynak the wherewithal for (something) n.
(bir şey yapmak) için ihtiyaç duyulan finansal kaynak the wherewithal to (do something) n.
kaynak göstererek desteklemek give chapter and verse v.
kaynak vermek give chapter and verse v.
kaynak göstermek give chapter and verse v.
kaynak göstererek desteklemek cite chapter and verse v.
kaynak vermek cite chapter and verse v.
kaynak göstermek cite chapter and verse v.
çok az bir enerji/kaynak ile hareket etmek be running on fumes v.
kaynak vermek/göstermek quote chapter and verse v.
kuyruğa kaynak yapmak jump the queue v.
kaynak vermek/göstermek give chapter and verse v.
(kuyruk/sıra) kaynak yapmak queue jumping v.
sonsuz/sınırsız kaynak sağlamak feed the dragon v.
bir işi gereğinden fazla güç/kaynak kullanarak yapmak employ a steam engine to crack a nut v.
bir iş için gereksiz güç/kaynak kullanmak employ a steam engine to crack a nut v.
bol para/kaynak sarf etmek dig deep v.
bol para/kaynak harcamak dig deep v.
kaynak bulmak için çaba harcamak dig deep v.
beceri, kaynak olmak have many strings to (one's) bow v.
bilgisayar programcılığında, otomatik olarak çalıştırılabilir programlar oluşturabilmek için make adında bir otomasyon aracını bir programın kaynak dosyası üzerinde çalıştırmak run a make on (someone or something) v.
silinip süpürülmek (yiyecek, kaynak) be running on empty v.
kaynak vermek/göstermek cite/give chapter and verse v.
kaynak göstererek desteklemek cite/give chapter and verse v.
Speaking
kaynak israf etmeyelim let's not waste resources expr.
Trade/Economic
açık kaynak istihbaratı open source intelligence (osint) n.
açık kaynak open source n.
ana kaynak primary source n.
arzı tükenmeyen kaynak renewable resource n.
atanabilir kaynak allocable source n.
beşeri kaynak tahmini human resource forecast n.
bütünleşik kaynak yönetimi integrated resource management n.
borç kaynak loan capital n.
bir ülkenin aynı kaynak miktarını kullanarak bir maldan diğer ülkeye göre daha fazla miktarda üretim yapabilmesi absolute frequency n.
bir işin yürümesi için kaynak, insan gücü ve materyal sağlama resourcing n.
coğrafi kaynak işareti appellation of origin n.
dış kaynak kullanan firma/şirket outsourcer n.
dış kaynak kullanımı outsource n.
dışarıdan kaynak temini outsourcing n.
dış kaynak kullanımı outsourcing n.
doğal kaynak kullanma vergisi resource rent tax n.
doğal kaynak yoğun mal land-intensive commodity n.
doğada arzı sınırlı olan herhangi bir kaynak exhaustible resource n.
en etkin kaynak dağılımı optimum resource allocation n.
ekonomik kaynak economic resource n.
eleman temini seçme ve yerleştirme süreçlerinde dış kaynak kullanımı recruitment process outsourcing n.
etkin kaynak dağılımı efficient distribution of resources n.
finansman kaynak source of finance n.
etkin kaynak kullanımı efficient use of resources n.
fonların kaynak ve kullanımları tablosu funds statement n.
fon kaynak kullanımı tablosu flow of funds statement n.
finansal kaynak resource n.
faaliyet karından sağlanan kaynak funds provided from operations n.
etkin kaynak tahsisi efficient allocation of resources n.
fon kaynak kullanımı tablosu sources and uses statement n.
faaliyet zararından dolayı kaynak kullanımı funds flow relating to operating activities n.
fon kaynak kullanımı tablosu source and disposition statement n.
hane-halkı kaynak paylaşımı/dağılımı intra-household resource allocation n.
hazır kaynak stock in trade n.
iktisadi kaynak economic resource n.
ikinci el kaynak second hand source n.
içsel kaynak internal source n.
imalatın kaynak planlaması manufacturing resource planning n.
işletme kaynak planlaması enterprise resource planning n.
işe alım süreçlerinde dış kaynak kullanımı recruitment process outsourcing n.
iş süreçlerinde dış kaynak kullanımı business process outsourcing n.
iç kaynak paketi domestic funding package n.
kaynak temini borrowing n.
kaynak ayırma görünümü resource allocation view n.
kaynak seferberliği resource mobilisation n.
kaynak dağılımı resource allocation n.
kısa vadeli yabancı kaynak ödemeleri cash outflows due to short term liability payments n.
kaynak kullanımları use of funds n.
kaynak ilkesi source principle n.
kaynak transferi transfer of funds n.
kaynak fazlalığı resource slack n.
kaynak tahsisi resource allocation n.
kaynak temini fund procurement n.
kaynak arayışı fund seeking n.
kaynak yaratma fund raising n.
kaynak bolluğu teorisi resource slack theory n.
kaynak yaratma funding n.
kaynak seferberliği resource mobilization n.
kaynak dağılımı etkinliği resource allocative efficiency n.
kaynak tabanlı vergiler source based taxes n.
kaynak kullanım destekleme fonu (kkdf) resource utilization support fund (rusf) n.
kısa vadeli yabancı kaynak artışlardan sağlanan nakit cash received from increase in short term liabilities n.
kaynak dağılımı allocation of resources n.
kaynak bulma sourcing n.
kaynak tahsisi allocation of resources n.
kaynak kullanımı sourcing n.
kaynak ülke country of origin n.
kaynak dağılımı resource allocation n.
kaynak transferi resource transfer n.
kaynak kullanımı resource utilization n.
kaynak kullanımı ve destekleme fonu resource utilization and support fund n.
kaynak kira vergisi resource rent tax n.
kaynak transferi funds transfer n.
kaynak temini resource procurement n.
kaynak sağlama resourcing n.
kaynak dağılımında bozukluk misallocation n.
kaynak kullanımı destek fonu resource utilisation support fund n.
kaynak laneti resource curse n.
kaynak araştırması literature search n.
kaynak bağımlılığı resource dependence n.
kaynak etkinliği source efficiency n.
kaynak bolluğu resource slack n.
kaynak fazlalığı teorisi resource slack theory n.
kaynak maliyeti resource cost n.
kaynak transferi resource transfer n.
kaynak laneti paradox of plenty n.
kaynak kullanım hedefleri resource utilisation targets n.
kaynak kullanımını destekleme fonu resource utilization support fund n.
kaynak suyu dolum tesisi spring water filling factory n.
kaynak akışı flow of funds n.
kaynak eklenebilirliği addionality n.
kaynak devlet state of source n.
kaynak aktarımı funds transfer n.
kitle kaynak crowdsourcing n.
kaynak ayrımı resource allocation n.
kaynak tahsisi source allocation n.
krediye kaynak sağlayan originator n.
kurumsal kaynak planlaması enterprise resource planning n.
kurumsal kaynak planlaması enterprise resource planning (erp) n.
kurumsal kaynak planlama enterprise resource planning n.
maddi kaynak pecuniary resource n.
mali kaynak financial resource n.
marjinal kaynak maliyeti marginal resource cost n.
mali kaynak exchequer n.
mali kaynak monetary resource n.
küresel kaynak kullanımı global sourcing n.
nakit kaynak cash resource n.
optimum kaynak tahsisi optimum resource allocation n.
optimum kaynak dağılımı optimum resource distribution n.
olağanüstü zarardan dolayı kaynak kullanımı fund usage due to extraordinary operations n.
olağanüstü kardan sağlanan kaynak sources from extraordinary operations n.
optimal kaynak tahsisi optimum resource allocation n.
optimum kaynak dağılımı optimum source of allocation n.
öz kaynak oranı equity capital ratio n.
özel kaynak private source n.
parasal kaynak monetary resource n.
serbest kaynak free resource n.
tükenebilir kaynak exhaustible resource n.
tarifeler sonucu etkin olmayan kaynak kullanımı ile yurt içi üretimin artırılması ve tüketimde ortaya çıkan bozulmaların toplum açısından toplam maliyeti protection costs of a tariff n.
tahsis edilebilir kaynak allocatable resource n.
uzun vadeli yabancı kaynak ödemeleri cash outflows due to long term liability payments n.
uzun vadeli yabancı kaynak artışlardan sağlanan nakit cash received from increase in long term liabilities n.
yeniden kaynak tahsisi reallocation of resources n.
yanlış kaynak tahsisi misallocation n.
yenilenebilen kaynak renewable resource n.
yabancı kaynak liability n.
yabancı kaynak kalemi liability component n.
yetersiz kaynak insufficient fund n.
yetersiz kaynak inadequate resource n.
yerli kaynak domestic fund n.
bir kurum, okul için gelir sağlanan kaynak endowment n.
kaynak ağırlıklandırma equity weighting n.
kredi/kaynak sağlayıcısından alınan olumsuz yanıt adverse action n.
bir ülkenin zenginleştikçe artan ihtiyaçları karşılamak için daha fazla doğal kaynak kullanması affluence trap n.
ticari faaliyetler ve kaynak dağıtımını piyasa güçleri yerine devletin belirlediği ekonomi centralized economy n.
ticari faaliyetler ve kaynak dağıtımını piyasa güçleri yerine devletin belirlediği ekonomi centralised economy n.
tüketicilere şirketin mal veya hizmetleriyle ilgili bilgi veren kaynak sales literature n.
kaynak verimliliği resource efficiency n.
kaynak bulmak find fund v.
kaynak almak receive fund v.
yetersiz kaynak sağlamak underfund v.
(daha önce yurtdışına yatırılmış parayı) kaynak ülkeye geri göndermek repatriate v.
kaynak tabanlı resource-based adj.
kaynak temelli resource-based adj.
Law
birincil kaynak primary source n.
orman yatırımının geliştirilmesi ve kaynak bilgi sistemleri projesi development of forest management and resource information systems project n.
yazısız kaynak unwritten source n.
ikincil kaynak subsidiary source v.
Politics
çekirdek kaynak core funding n.
danışma ve kaynak merkezi counseling and resource centre n.
kamusal kaynak public resource n.
kaynak planlanma resource planning n.
kaynak planı resource schedule n.
kaynak geliştirme sorumlusu fund raiser n.
kaynak geliştirme fund raising n.
mali kaynak source of finance n.
mali kaynak tahsisatı allocation of funds n.
mali kaynak fund n.
mikro ve orta ölçekli işletmeler için avrupa ortak kaynak inisiyatifi joint european resources for micro-to-medium enterprises initiative n.
resmi kaynak official source n.
uluslararası kalkınma birliği kaynak tazelemeleri replenishments of international development association (ida) n.
yapay kaynak artificial source n.