|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
kazanmak |
gain v.
|
|
She is starting to gain a reputation as a civil rights lawyer.
Medeni haklar avukatı olarak ün kazanmaya başlıyor.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
kazanmak |
get v.
|
|
It can work, if it gets time.
Zaman kazanırsa işe yarayabilir.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
kazanmak |
win v.
|
|
We are all anxious to see whether competition can win through there.
Hepimiz rekabetin orada kazanıp kazanamayacağını görmek için sabırsızlanıyoruz.
More Sentences
|
4 |
Common Usage |
kazanmak |
earn v.
|
|
On average, women earn 76% of the hourly rate of men.
Ortalama olarak kadınlar erkeklerin aldığı saatlik ücretin %76'sını kazanmaktadır.
More Sentences
|
General |
|
5 |
General |
kazanmak |
take v.
|
|
Conflict prevention and crisis management have taken on a different aspect.
Çatışmaların önlenmesi ve kriz yönetimi farklı bir boyut kazanmıştır.
More Sentences
|
6 |
General |
kazanmak |
make v.
|
|
We should look in particular for partners in making multilateralism work in Latin America and the Caribbean.
Latin Amerika ve Karayipler'de çok taraflılığın işlerlik kazanması için özellikle ortaklar aramalıyız.
More Sentences
|
7 |
General |
kazanmak |
earn v.
|
|
On average, women earn 76% of the hourly rate of men.
Ortalama olarak kadınlar erkeklerin aldığı saatlik ücretin %76'sını kazanmaktadır.
More Sentences
|
8 |
General |
kazanmak |
come by v.
|
|
How did you come by this money?
Bu parayı nasıl kazandın?
More Sentences
|
9 |
General |
kazanmak |
get v.
|
|
It can work, if it gets time.
Zaman kazanırsa işe yarayabilir.
More Sentences
|
10 |
General |
kazanmak |
obtain v.
|
|
The Rugmark Foundation is helping children whose parents work in carpet factories to obtain educational qualifications.
Rugmark Vakfı, ebeveynleri halı fabrikalarında çalışan çocukların eğitim vasıfları kazanmalarına yardımcı oluyor.
More Sentences
|
11 |
General |
kazanmak |
bring in v.
|
|
Now that you've been promoted, how much are you bringing in each week?
Artık terfi ettiğinize göre, her hafta ne kadar kazanıyorsunuz?
More Sentences
|
12 |
General |
kazanmak |
garner v.
|
|
It reflects the influence and the respect that the Union garners in all parts of our world.
Bu da Birliğin dünyamızın her yerinde kazandığı etki ve saygıyı yansıtmaktadır.
More Sentences
|
13 |
General |
kazanmak |
achieve v.
|
|
Our citizens must receive sufficient training and so achieve good skills.
Vatandaşlarımız yeterli eğitim almalı ve böylece iyi beceriler kazanmalıdır.
More Sentences
|
14 |
General |
kazanmak |
profit v.
|
|
What does one profit from this?
Birisi bundan ne kazanır?
More Sentences
|
15 |
General |
kazanmak |
realize v.
|
|
He fully realizes that he was the cause of the accident.
Kazanın nedeninin kendisi olduğunun tümüyle farkındadır.
More Sentences
|
16 |
General |
kazanmak |
net v.
|
|
He was netting around 93,000 euros annually.
Yılda yaklaşık 93,000 Euro kazanıyordu.
More Sentences
|
17 |
General |
kazanmak |
win v.
|
|
We are all anxious to see whether competition can win through there.
Hepimiz rekabetin orada kazanıp kazanamayacağını görmek için sabırsızlanıyoruz.
More Sentences
|
18 |
General |
kazanmak |
acquire v.
|
|
It is to be feared that the next step will be for the law of the strongest to even acquire some sort of legitimacy.
Bir sonraki adımın, en güçlülerin hukukunun bir tür meşruiyet kazanması olacağından korkulmalıdır.
More Sentences
|
19 |
General |
kazanmak |
notch up v.
|
|
Consequently if this motion is passed, we will have notched up a victory.
Sonuç olarak bu önerge kabul edilirse bir zafer kazanmış olacağız.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
20 |
Trade/Economic |
kazanmak |
gain v.
|
|
She is starting to gain a reputation as a civil rights lawyer.
Medeni haklar avukatı olarak ün kazanmaya başlıyor.
More Sentences
|
|
21 |
Trade/Economic |
kazanmak |
acquire v.
|
|
It is to be feared that the next step will be for the law of the strongest to even acquire some sort of legitimacy.
Bir sonraki adımın, en güçlülerin hukukunun bir tür meşruiyet kazanması olacağından korkulmalıdır.
More Sentences
|
Law |
|
22 |
Law |
kazanmak |
acquire v.
|
|
It is to be feared that the next step will be for the law of the strongest to even acquire some sort of legitimacy.
Bir sonraki adımın, en güçlülerin hukukunun bir tür meşruiyet kazanması olacağından korkulmalıdır.
More Sentences
|
Technical |
|
23 |
Technical |
kazanmak |
gain v.
|
|
She is starting to gain a reputation as a civil rights lawyer.
Medeni haklar avukatı olarak ün kazanmaya başlıyor.
More Sentences
|
24 |
Technical |
kazanmak |
acquire v.
|
|
It is to be feared that the next step will be for the law of the strongest to even acquire some sort of legitimacy.
Bir sonraki adımın, en güçlülerin hukukunun bir tür meşruiyet kazanması olacağından korkulmalıdır.
More Sentences
|
Wagering |
|
25 |
Wagering |
kazanmak |
win v.
|
|
We are all anxious to see whether competition can win through there.
Hepimiz rekabetin orada kazanıp kazanamayacağını görmek için sabırsızlanıyoruz.
More Sentences
|
General |
|
26 |
General |
kazanmak |
reap v.
|
|
27 |
General |
kazanmak |
gather v.
|
|
28 |
General |
kazanmak |
pass v.
|
|
29 |
General |
kazanmak |
bear the bell v.
|
|
30 |
General |
kazanmak |
clear v.
|
|
31 |
General |
kazanmak |
purchase v.
|
|
32 |
General |
kazanmak |
attain v.
|
|
33 |
General |
kazanmak |
carry the day v.
|
|
34 |
General |
kazanmak |
carry away the bell v.
|
|
35 |
General |
kazanmak |
gross v.
|
|
36 |
General |
kazanmak |
procure v.
|
|
37 |
General |
kazanmak |
won v.
|
|
38 |
General |
kazanmak |
get out of v.
|
|
39 |
General |
kazanmak |
land v.
|
|
40 |
General |
kazanmak |
carry off v.
|
|
|
41 |
General |
kazanmak |
draw v.
|
|
42 |
General |
kazanmak |
take on something v.
|
|
43 |
General |
kazanmak |
gam v.
|
|
44 |
General |
kazanmak |
nett v.
|
|
45 |
General |
kazanmak |
conciliate v.
|
|
46 |
General |
kazanmak |
conquer v.
|
|
47 |
General |
kazanmak |
make profit v.
|
|
48 |
General |
kazanmak |
sack up v.
|
|
49 |
General |
kazanmak |
sack v.
|
|
50 |
General |
kazanmak |
realise v.
|
|
51 |
General |
kazanmak |
neat [obsolete] v.
|
|
52 |
General |
kazanmak |
win the day v.
|
|
53 |
General |
kazanmak |
ettle [obsolete] v.
|
|
54 |
General |
kazanmak |
man [dialect] v.
|
|
55 |
General |
kazanmak |
harvest v.
|
|
56 |
General |
kazanmak |
hustle v.
|
|
57 |
General |
kazanmak |
git [dialect] v.
|
|
58 |
General |
kazanmak |
come v.
|
|
59 |
General |
kazanmak |
fang [dialect] v.
|
|
60 |
General |
kazanmak |
clench v.
|
|
61 |
General |
kazanmak |
possess v.
|
|
62 |
General |
kazanmak |
pull in v.
|
|
63 |
General |
kazanmak |
scoop v.
|
|
64 |
General |
kazanmak |
bear [obsolete] v.
|
|
65 |
General |
kazanmak |
strike v.
|
|
Phrasals |
|
66 |
Phrasals |
kazanmak |
take out v.
|
|
67 |
Phrasals |
kazanmak |
nail down v.
|
|
68 |
Phrasals |
kazanmak |
throw off v.
|
|
69 |
Phrasals |
kazanmak |
chalk up v.
|
|
70 |
Phrasals |
kazanmak |
rack up v.
|
|
71 |
Phrasals |
kazanmak |
take in v.
|
|
72 |
Phrasals |
kazanmak |
peg up v.
|
|
73 |
Phrasals |
kazanmak |
pick up v.
|
|
74 |
Phrasals |
kazanmak |
nail down v.
|
|
Colloquial |
|
75 |
Colloquial |
kazanmak |
get the better of v.
|
|
76 |
Colloquial |
kazanmak |
get the w v.
|
|
77 |
Colloquial |
kazanmak |
have it v.
|
|
78 |
Colloquial |
kazanmak |
come up v.
|
|
79 |
Colloquial |
kazanmak |
take the w v.
|
|
Idioms |
|
80 |
Idioms |
kazanmak |
come off with flying colors v.
|
|
|
81 |
Idioms |
kazanmak |
come through with flying colors v.
|
|
82 |
Idioms |
kazanmak |
win the day v.
|
|
83 |
Idioms |
kazanmak |
get the best of v.
|
|
84 |
Idioms |
kazanmak |
carry the day v.
|
|
85 |
Idioms |
kazanmak |
have the best of v.
|
|
Archaic |
|
86 |
Archaic |
kazanmak |
wone v.
|
|
87 |
Archaic |
kazanmak |
conquest v.
|
|
|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
geri kazanmak |
regain n.
|
|
Tom never did regain his memory after the accident.
Tom kazadan sonra hafızasını asla geri kazanamadı.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
deneyim kazanmak |
gain experience v.
|
|
They have gained experience and have also had some success.
Deneyim kazandılar ve bazı başarılar da elde ettiler.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
para kazanmak |
earn v.
|
|
A patently fraudulent firm earns tremendous amounts of money out of contracts with the Commission.
Açıkça dolandırıcılık yapan bir firma, Komisyon ile yaptığı sözleşmelerden muazzam miktarlarda para kazanmaktadır.
More Sentences
|
4 |
Common Usage |
zaman kazanmak |
gain time v.
|
|
They are only there to gain time, to sweep the whole matter under the carpet.
Onlar sadece zaman kazanmak ve tüm meseleyi halının altına süpürmek için oradalar.
More Sentences
|
General |
|
5 |
General |
ödül kazanmak |
carry off v.
|
|
She carried off all the prizes.
O, bütün ödülleri kazandı.
More Sentences
|
6 |
General |
zaman kazanmak |
gain time v.
|
|
They are only there to gain time, to sweep the whole matter under the carpet.
Onlar sadece zaman kazanmak ve tüm meseleyi halının altına süpürmek için oradalar.
More Sentences
|
7 |
General |
anlam kazanmak |
make sense v.
|
|
When I found my true identity, my life began to make sense.
Gerçek kimliğimi bulduğumda, hayatım anlam kazanmaya başladı.
More Sentences
|
8 |
General |
yeniden kazanmak |
recover v.
|
|
The aim of all this effort is to try to recover a political perspective.
Tüm bu çabaların amacı siyasi bir perspektifi yeniden kazanmaya çalışmaktır.
More Sentences
|
9 |
General |
ödül kazanmak |
win a prize v.
|
|
Have you ever won a prize?
Hiç ödül kazandın mı?
More Sentences
|
10 |
General |
bilincini geri kazanmak |
regain consciousness v.
|
|
Tom never regained consciousness.
Tom asla bilincini geri kazanamadı.
More Sentences
|
11 |
General |
hız kazanmak |
gather speed v.
|
|
The car slowly gathered speed.
Araba yavaş yavaş hız kazandı.
More Sentences
|
12 |
General |
zafer kazanmak |
triumph v.
|
|
The principles of an ethical international policy have triumphed in East Timor.
Etik bir uluslararası politikanın ilkeleri Doğu Timor'da zafer kazandı.
More Sentences
|
13 |
General |
değer kazanmak |
appreciate v.
|
|
The yen appreciated 10 percent against the dollar.
Yen dolar karşısında yüzde 10 değer kazandı.
More Sentences
|
14 |
General |
para kazanmak |
make money v.
|
|
These are poor countries that think that they can make money as low-cost competitors in the European market.
Bunlar, Avrupa pazarında düşük maliyetli rakipler olarak para kazanabileceklerini düşünen yoksul ülkelerdir.
More Sentences
|
15 |
General |
adaylık seçimlerini kazanmak |
get the nomination v.
|
|
Tom failed to get the nomination.
Tom adaylık seçimlerini kazanmadı.
More Sentences
|
16 |
General |
vakit kazanmak |
buy time v.
|
|
Tom needs to buy time.
Tom'un vakit kazanması gerekiyor.
More Sentences
|
17 |
General |
kolay kazanmak |
win easily v.
|
|
I will win easily.
Kolayca kazanacağım.
More Sentences
|
18 |
General |
zaman kazanmak |
buy time v.
|
|
Tom needs to buy time.
Tom'un zaman kazanmaya ihtiyacı var.
More Sentences
|
19 |
General |
para kazanmak |
earn money v.
|
|
It was easier to earn money that way.
Bu şekilde para kazanmak daha kolaydı.
More Sentences
|
20 |
General |
savaş kazanmak |
win a war v.
|
|
Sometimes it is better to lose than to win a war.
Bazen bir savaşı kazanmaktansa kaybetmek daha iyidir.
More Sentences
|
21 |
General |
zaman kazanmak |
save time v.
|
|
Parliament has given it its full backing and has even waived its codecision powers in order to save time.
Parlamento buna tam destek vermiş ve hatta zaman kazanmak için kodifikasyon yetkilerinden feragat etmiştir.
More Sentences
|
22 |
General |
zafer kazanmak |
gain a victory v.
|
|
They gained a victory.
Onlar bir zafer kazandılar.
More Sentences
|
23 |
General |
bahsi kazanmak |
win the bet v.
|
|
Tom won the bet.
Tom bahsi kazandı.
More Sentences
|
24 |
General |
hak kazanmak |
qualify v.
|
|
The candidate countries, for their part, are making a huge, unprecedented effort to qualify for Union membership.
Aday ülkeler ise Birlik üyeliğine hak kazanmak için büyük ve benzeri görülmemiş bir çaba sarf etmektedir.
More Sentences
|
25 |
General |
iyi kazanmak |
doing well v.
|
|
The company, wholly owned by NTT, is doing well.
Tamamen NTT'ye ait şirket, iyi kazanıyor.
More Sentences
|
26 |
General |
hayatını kazanmak |
earn a living v.
|
|
We have to live and earn a living in these places.
Bu yerlerde yaşamak ve hayatımızı kazanmak zorundayız.
More Sentences
|
27 |
General |
yeniden kazanmak |
regain v.
|
|
How can consumer confidence in products from this area be regained?
Bu alandaki ürünlere yönelik tüketici güveni nasıl yeniden kazanılabilir?
More Sentences
|
28 |
General |
netlik kazanmak |
become clear v.
|
|
During this debate, certain things have become clear and have enjoyed general consensus.
Bu tartışma sırasında bazı şeyler netlik kazanmış ve genel bir uzlaşıya varılmıştır.
More Sentences
|
29 |
General |
servet kazanmak |
acquire wealth v.
|
|
I am not interested in acquiring wealth.
Servet kazanmakla ilgilenmiyorum.
More Sentences
|
30 |
General |
güç kazanmak |
gain strength v.
|
|
This agreement means our position and our demands will gain strength.
Bu anlaşma, konumumuzun ve taleplerimizin güç kazanacağı anlamına gelmektedir.
More Sentences
|
31 |
General |
maç kazanmak |
win the match v.
|
|
He is bound to win the match.
Maçı kazanması kaçınılmaz.
More Sentences
|
32 |
General |
yarışmayı kazanmak |
win the competition v.
|
|
He got a prize for winning the competition.
O, yarışmayı kazandığı için bir ödül aldı.
More Sentences
|
33 |
General |
yarışmayı kazanmak |
win the contest v.
|
|
Tom dreamed that he had won the contest, but that his prize had been stolen.
Tom rüyasında yarışmayı kazandığını ama ödülünün çalındığını gördü.
More Sentences
|
34 |
General |
savaşı kazanmak |
win the war v.
|
|
Personally speaking, I think that we perhaps have won the war, but there is a risk we might lose peace.
Şahsen ben savaşı kazanmış olabileceğimizi düşünüyorum, ancak barışı kaybetme riskimiz var.
More Sentences
|
35 |
General |
güvenilirlik kazanmak |
gain credibility v.
|
|
That is the price that Europe will have to pay in order to gain credibility.
Avrupa'nın güvenilirlik kazanmak için ödemesi gereken bedel budur.
More Sentences
|
36 |
General |
ihaleyi kazanmak |
win the tender v.
|
|
Have you already heard that your firm has won the tender?
Firmanızın ihaleyi kazandığını duydunuz mu?
More Sentences
|
37 |
General |
hız kazanmak |
gain speed v.
|
|
Little by little the car gained speed.
Araba yavaş yavaş hız kazandı.
More Sentences
|
38 |
General |
para kazanmak |
make a buck v.
|
|
I'm just trying to make a buck.
Sadece para kazanmaya çalışıyorum.
More Sentences
|
39 |
General |
geri kazanmak |
recover v.
|
|
He slipped on the wet floor but quickly recovered his balance.
Islak zeminde kaysa da dengesini hemen geri kazandı.
More Sentences
|
40 |
General |
para kazanmak |
earn v.
|
|
A patently fraudulent firm earns tremendous amounts of money out of contracts with the Commission.
Açıkça dolandırıcılık yapan bir firma, Komisyon ile yaptığı sözleşmelerden muazzam miktarlarda para kazanmaktadır.
More Sentences
|
41 |
General |
hayatını kazanmak |
make a living v.
|
|
Tom couldn't make a living as a musician.
Tom müzisyen olarak hayatını kazanamazdı.
More Sentences
|
42 |
General |
popülerlik kazanmak |
gain popularity v.
|
|
The city is gaining popularity as a major tourist destination.
Şehir önemli bir turizm merkezi olarak popülerlik kazanıyor.
More Sentences
|
43 |
General |
geri kazanmak |
reclaim v.
|
|
We're trying to help Tom reclaim his masculinity.
Tom'un erkekliğini geri kazanmasına yardım etmeye çalışıyoruz.
More Sentences
|
44 |
General |
ödül kazanmak |
win an award v.
|
|
We won an award for it.
Bunun için bir ödül kazandı.
More Sentences
|
45 |
General |
burs kazanmak |
win a scholarship v.
|
|
He expects to succeed in winning a scholarship by studying hard.
O sıkı çalışarak bir burs kazanmayı başarmayı umuyor.
More Sentences
|
46 |
General |
bahsi kazanmak |
win a bet v.
|
|
The president started to laugh and told the woman that it was impossible to win a bet like that.
Başkan gülmeye başladı ve kadına böyle bir bahsi kazanmanın imkansız olduğunu söyledi.
More Sentences
|
47 |
General |
maçı kazanmak |
win the game v.
|
|
Your brother's soccer team won the game and is celebrating right now.
Kardeşinizin futbol takımı maçı kazandı ve şu anda kutlama yapıyor.
More Sentences
|
48 |
General |
hız kazanmak |
pick up speed v.
|
|
It was not until Parliament became vociferous on the subject that the investigations picked up speed.
Soruşturmaların hız kazanması, Parlamento'nun konuyla ilgili sesini yükseltmesine kadar sürdü.
More Sentences
|
49 |
General |
önem kazanmak |
become crucial v.
|
|
As has been said, this becomes crucial as we look towards enlargement.
Daha önce de belirtildiği üzere, genişlemeye doğru ilerlerken bu husus büyük önem kazanmaktadır.
More Sentences
|
50 |
General |
lotoyu kazanmak |
win the lottery v.
|
|
He won the lottery.
O lotoyu kazandı.
More Sentences
|
51 |
General |
bağımsızlığını kazanmak |
achieve its independence v.
|
|
Algeria achieved its independence in 1962.
Cezayir 1962 yılında bağımsızlığını kazandı.
More Sentences
|
52 |
General |
bağımsızlığını kazanmak |
gain its independence v.
|
|
Albania gained its independence from Ottoman State in 1912.
Arnavutluk 1912'de Osmanlı Devleti'nden bağımsızlığını kazandı.
More Sentences
|
53 |
General |
seçimi kazanmak |
win the election v.
|
|
He won the election.
O, seçimi kazandı.
More Sentences
|
54 |
General |
davayı kazanmak |
win the case v.
|
|
Did you win the case?
Davayı kazandın mı?
More Sentences
|
55 |
General |
harvard'ı kazanmak |
get into harvard v.
|
|
I'll never forget the look on Tom's face when I told him he had gotten into Harvard.
Harvard'ı kazandığını ona söylediğimde Tom'un yüzündeki ifadeyi asla unutmayacağım.
More Sentences
|
56 |
General |
(telefonda vb) yer kazanmak |
save space v.
|
|
This type of storage is ideal to save space in your home.
Bu tür bir depolama, evinizde yer kazanmak için idealdir.
More Sentences
|
57 |
General |
güvenini kazanmak |
gain confidence v.
|
|
People buying cars in other countries will also gain confidence from this measure.
Diğer ülkelerde otomobil satın alan kişiler de bu önlemden güven kazanacaktır.
More Sentences
|
58 |
General |
ivme kazanmak |
gather momentum v.
|
|
This shows that the European research community and the European Research Area are gathering momentum.
Bu durum Avrupa araştırma topluluğunun ve Avrupa Araştırma Alanının ivme kazanmakta olduğunu göstermektedir.
More Sentences
|
59 |
General |
ivme kazanmak |
gain momentum v.
|
|
Since 1997 privatisation has gained momentum.
1997'den bu yana, özelleştirme ivme kazanmıştır.
More Sentences
|
Common Usage |
|
60 |
Common Usage |
tecrübe kazanmak |
gain experience v.
|
|
61 |
Common Usage |
vakit kazanmak |
gain time v.
|
|
General |
|
62 |
General |
başlıca amacı para kazanmak olan kimse |
huckster n.
|
|
63 |
General |
bir kurumda daha fazla güç kazanmak isteyen bir kimsenin yaptığı eylemler |
empire-building n.
|
|
64 |
General |
işçi partisi'nin 1997 seçimlerini kazanmak için örnek seçmen tipi olarak tanımladığı basmakalıp erkek |
mondeo man [uk] n.
|
|
65 |
General |
kazanmak için gereken skor sayısı |
game n.
|
|
66 |
General |
para kazanmak için herhangi bir meslek icra etmeyen, zengin bir erkek |
gentleman n.
|
|
67 |
General |
para kazanmak için vücut gücü kullanmayan bir erkek |
gentleman n.
|
|
68 |
General |
kazanmak için uğraşma |
double cross n.
|
|
69 |
General |
yeterlilik kazanmak için öğrenen kimse |
practitioner [obsolete] n.
|
|
70 |
General |
eski dönemlerde kadınların elbise astarı kazanmak için yaptığı bir koşu yarışı |
smock race n.
|
|
71 |
General |
işi savsaklama (vakit kazanmak için) |
stall n.
|
|
72 |
General |
oyalama (vakit kazanmak için birini) |
stall n.
|
|
73 |
General |
kazanmak için her yolu mübah sayan yarışmacı |
street fighter n.
|
|
74 |
General |
ün kazanmak |
make one's mark v.
|
|
75 |
General |
arkadaşlığını kazanmak |
get in with v.
|
|
76 |
General |
soluklanıp tekrar eski formunu kazanmak (koşucu vb ilk kez yorulup soluğu kesildikten sonra) |
get one's second wind v.
|
|
77 |
General |
arazi kazanmak (bataklığı kurutarak/denizi doldurarak) |
reclaim v.
|
|
78 |
General |
deneyim kazanmak |
become experienced v.
|
|
79 |
General |
ağırlık kazanmak |
gain weight v.
|
|
80 |
General |
birden çok para kazanmak |
be in the money v.
|
|
81 |
General |
anlam kazanmak |
have a meaning v.
|
|
82 |
General |
saygısını kazanmak |
earn one's respect v.
|
|
83 |
General |
başarı kazanmak |
score v.
|
|
84 |
General |
bir puan kazanmak |
gain a point v.
|
|
85 |
General |
büyük başarı kazanmak |
have a great success v.
|
|
86 |
General |
yeniden güç kazanmak |
rally v.
|
|
87 |
General |
önem kazanmak |
come into prominence v.
|
|
88 |
General |
başarı kazanmak |
be successful v.
|
|
89 |
General |
alın teri ile kazanmak |
turn an honest penny v.
|
|
90 |
General |
para kazanmak |
coin v.
|
|
91 |
General |
başarı kazanmak |
arrive v.
|
|
92 |
General |
güvenini kazanmak |
win somebody's confidence v.
|
|
93 |
General |
puan kazanmak |
chalk up v.
|
|
94 |
General |
dostluğunu kazanmak |
gain over v.
|
|
95 |
General |
hak kazanmak |
deserve v.
|
|
96 |
General |
yeniden kazanmak |
retrieve v.
|
|
97 |
General |
çok para kazanmak |
make a bundle v.
|
|
98 |
General |
ün kazanmak |
gain a reputation v.
|
|
99 |
General |
yarışma kazanmak |
win a competition v.
|
|
100 |
General |
yazı turada kazanmak |
win the toss v.
|
|
101 |
General |
burs kazanmak |
earn a scholarship v.
|
|
102 |
General |
para kazanmak |
make buck v.
|
|
103 |
General |
ehliyet kazanmak |
qualify v.
|
|
104 |
General |
dostluğunu kazanmak |
win v.
|
|
105 |
General |
zafer kazanmak |
bear the palm v.
|
|
106 |
General |
seçimde kazanmak |
head the poll v.
|
|
107 |
General |
çok kısa bir sürede büyük paralar kazanmak |
be minting it v.
|
|
108 |
General |
dürüstçe ve alın teri ile para kazanmak |
turn an honest penny v.
|
|
109 |
General |
teveccühünü kazanmak |
win favour in somebody's eyes v.
|
|
110 |
General |
kalıtımla kazanmak |
inherit v.
|
|
111 |
General |
hayatını kazanmak |
earn one's living v.
|
|
112 |
General |
kolay kazanmak |
walk over v.
|
|
113 |
General |
umulmadık bir anda başarı kazanmak |
hit the jackpot v.
|
|
114 |
General |
ekmeğini kazanmak |
earn one's bread v.
|
|
115 |
General |
davayı kazanmak |
recover v.
|
|
116 |
General |
dostluğunu kazanmak |
conciliate v.
|
|
117 |
General |
takdir kazanmak |
win appreciation v.
|
|
118 |
General |
nam kazanmak |
become famous v.
|
|
119 |
General |
davayı kazanmak |
succeed in an action v.
|
|
120 |
General |
zafer kazanmak |
pull off v.
|
|
121 |
General |
deneyim kazanmak |
practice v.
|
|
122 |
General |
bir kimsenin sevgisini kazanmak |
win someone's affection v.
|
|
123 |
General |
kolay kazanmak |
run away v.
|
|
124 |
General |
dostluğunu kazanmak |
lenify v.
|
|
125 |
General |
dostluğunu kazanmak |
win over v.
|
|
126 |
General |
adaylık seçimlerini kazanmak |
win the nomination v.
|
|
127 |
General |
takdir kazanmak |
gain appreciation v.
|
|
128 |
General |
rüştünü kazanmak |
come of age v.
|
|
129 |
General |
açıklık kazanmak |
clarify v.
|
|
130 |
General |
kuvvet kazanmak |
gain vigor v.
|
|
131 |
General |
maharet kazanmak |
become skillful v.
|
|
132 |
General |
zafer kazanmak |
conquer v.
|
|
133 |
General |
burs kazanmak |
be awarded a scholarship v.
|
|
134 |
General |
ikramiye kazanmak |
win a prize v.
|
|
135 |
General |
sayı ile kazanmak |
win on points v.
|
|
136 |
General |
artı kazanmak |
get a plus v.
|
|
137 |
General |
deneyim kazanmak |
practise v.
|
|
138 |
General |
vakit kazanmak |
gain time v.
|
|
139 |
General |
ün kazanmak |
earn reputation v.
|
|
140 |
General |
şan kazanmak |
become famous v.
|
|
141 |
General |
geçerlilik kazanmak (yasa vb) |
enter into force v.
|
|
142 |
General |
kolay kazanmak |
romp v.
|
|
143 |
General |
güvenini kazanmak |
win confidence v.
|
|
144 |
General |
güvenini kazanmak |
earn one's trust v.
|
|
145 |
General |
ün kazanmak |
become famous v.
|
|
146 |
General |
kolay kazanmak |
romp through v.
|
|
147 |
General |
ödül kazanmak |
win a reward v.
|
|
148 |
General |
eleme müsabakasını kazanmak |
win the elimination contest v.
|
|
149 |
General |
kolayca kazanmak |
win in a walk v.
|
|
150 |
General |
başkasından yardım görmeden geçinmek/rızkını kazanmak |
be on one's own v.
|
|
151 |
General |
namusu ile ekmeğini kazanmak |
turn an honest penny v.
|
|
152 |
General |
sayı ile kazanmak ya da kaybetmek |
point v.
|
|
153 |
General |
zaman kazanmak |
stall v.
|
|
154 |
General |
hak kazanmak |
have a right to v.
|
|
155 |
General |
çok para kazanmak |
be coining it v.
|
|
156 |
General |
çok para kazanmak |
make the big buck v.
|
|
157 |
General |
avantadan para kazanmak |
feather one's own nest v.
|
|
158 |
General |
çok para kazanmak |
make a pile v.
|
|
159 |
General |
kalbini kazanmak |
win one's heart v.
|
|
160 |
General |
yeniden kazanmak |
recuperate v.
|
|
161 |
General |
kötü şöhret kazanmak |
acquire a bad reputation v.
|
|
162 |
General |
güncellik kazanmak |
gain currency v.
|
|
163 |
General |
avantadan para kazanmak |
feather one's nest v.
|
|
164 |
General |
seçim kazanmak |
vote out v.
|
|
165 |
General |
ün kazanmak |
acquire fame v.
|
|
166 |
General |
geçimini kazanmak |
make one's living v.
|
|
167 |
General |
başarı kazanmak |
carry v.
|
|
168 |
General |
şöhret kazanmak |
become famous v.
|
|
169 |
General |
ciddiyet kazanmak |
become serious v.
|
|
170 |
General |
beğeni kazanmak |
win recognition v.
|
|
171 |
General |
alışkanlık kazanmak |
gain the habit of something v.
|
|
172 |
General |
kolay kazanmak |
earn easily v.
|
|
173 |
General |
güvenini kazanmak |
disarm v.
|
|
174 |
General |
rağbet kazanmak |
gain ground v.
|
|
175 |
General |
geri kazanmak |
recycle v.
|
|
176 |
General |
büyük başarı kazanmak |
make a great success v.
|
|
177 |
General |
takdirini kazanmak |
win somebody's approval v.
|
|
178 |
General |
bir şeyi kazanmak için biriyle yazı tura atmak |
toss someone for something v.
|
|
179 |
General |
saygı kazanmak |
earn respect v.
|
|
180 |
General |
çok para kazanmak |
rake in money v.
|
|
181 |
General |
davayı kazanmak |
win a case v.
|
|
182 |
General |
ödül kazanmak |
pick up v.
|
|
183 |
General |
sağlığını yeniden kazanmak |
recuperate v.
|
|
184 |
General |
zaman aşımı ile hak kazanmak |
prescribe v.
|
|
185 |
General |
ustalık kazanmak |
acquire skills v.
|
|
186 |
General |
ya kazanmak ya batırmak |
make or break v.
|
|
187 |
General |
sıhhat kazanmak |
rally v.
|
|
188 |
General |
para kazanmak |
knock up v.
|
|
189 |
General |
zafer kazanmak |
win a victory v.
|
|
190 |
General |
beğeni kazanmak |
receive appreciation v.
|
|
191 |
General |
şöhret kazanmak |
gain a reputation v.
|
|
192 |
General |
ayrıcalık kazanmak |
obtain a concession v.
|
|
193 |
General |
yeterlik kazanmak |
qualify v.
|
|
194 |
General |
seçmelerde kazanmak |
qualify v.
|
|
195 |
General |
yeterlik kazanmak |
habilitate v.
|
|
196 |
General |
iyi kazanmak |
going well v.
|
|
197 |
General |
kazanmak (ödül) |
pull off v.
|
|
198 |
General |
yetenek kazanmak |
gain the ability v.
|
|
199 |
General |
yeteneği kazanmak |
obtain the ability of v.
|
|
200 |
General |
yetenek kazanmak |
obtain the ability v.
|
|
201 |
General |
yeteneği kazanmak |
gain the ability to v.
|
|
202 |
General |
puan kazanmak |
score v.
|
|
203 |
General |
sayı kazanmak |
score v.
|
|
204 |
General |
seçim kazanmak |
carry an election v.
|
|
205 |
General |
başarı kazanmak |
succeed v.
|
|
206 |
General |
başarı kazanmak |
earn success v.
|
|
207 |
General |
yetenek kazanmak |
gain ability v.
|
|
208 |
General |
zar zor kazanmak (yarışı) |
barely win (the race) v.
|
|
209 |
General |
yürürlük kazanmak |
come into force v.
|
|
210 |
General |
netlik kazanmak |
be clarified v.
|
|
211 |
General |
netlik kazanmak |
turn out to be clear v.
|
|
212 |
General |
zamandan kazanmak |
save time v.
|
|
213 |
General |
sırtından para kazanmak |
make money at the expense of others v.
|
|
214 |
General |
süreklilik kazanmak |
gain continuity v.
|
|
215 |
General |
beğeni kazanmak |
be adored v.
|
|
216 |
General |
beceri kazanmak |
become skilful (at something) v.
|
|
217 |
General |
umulmadık bir anda başarı kazanmak |
hit the bullseye v.
|
|
218 |
General |
büyük bir başarı kazanmak |
hit the bullseye v.
|
|
219 |
General |
büyük ikramiye kazanmak |
hit the bullseye v.
|
|
220 |
General |
ağırlık kazanmak |
gain importance v.
|
|
221 |
General |
derece kazanmak |
place (in a competition) v.
|
|
222 |
General |
derinlik kazanmak |
gain depth v.
|
|
223 |
General |
çok kazanmak |
earn a lot v.
|
|
224 |
General |
devamlılık kazanmak |
acquire continuity v.
|
|
225 |
General |
devamlılık kazanmak |
gain continuity v.
|
|
226 |
General |
direnç kazanmak |
gain resistance v.
|
|
227 |
General |
ekmek parasını kazanmak |
earn one's keep v.
|
|
228 |
General |
duyarlılık kazanmak |
gain awareness v.
|
|
229 |
General |
duyarlılık kazanmak |
get sensitive to v.
|
|
230 |
General |
indirim almaya hak kazanmak |
be entitled to a discount v.
|
|
231 |
General |
beğeni kazanmak |
gain appreciation v.
|
|
232 |
General |
anlam kazanmak |
find meaning v.
|
|
233 |
General |
anlamını kazanmak |
take on meaning v.
|
|
234 |
General |
mülkiyet hakkı kazanmak |
gain property right v.
|
|
235 |
General |
mülkiyet hakkı kazanmak |
acquire ownership right(s) v.
|
|
236 |
General |
geri kazanmak |
recuperate v.
|
|
237 |
General |
eski sıhhatini kazanmak |
recuperate v.
|
|
238 |
General |
güven kazanmak |
earn trust v.
|
|
239 |
General |
hak kazanmak |
gain right v.
|
|
240 |
General |
güven kazanmak |
gain trust v.
|
|
241 |
General |
çok para kazanmak |
earn a lot of money v.
|
|
242 |
General |
güç kazanmak |
gather strength v.
|
|
243 |
General |
hakkı kazanmak |
gain right v.
|
|
244 |
General |
çok para kazanmak |
earn a fortune v.
|
|
245 |
General |
güvenini kazanmak |
gain one's trust v.
|
|
246 |
General |
güvenini kazanmak |
win one's trust v.
|
|
247 |
General |
nobel ödülü kazanmak |
win the nobel prize v.
|
|
248 |
General |
güven kazanmak |
win trust v.
|
|
249 |
General |
barış ödülü kazanmak |
win the peace prize v.
|
|
250 |
General |
bağlılığını kazanmak |
win one's loyalty v.
|
|
251 |
General |
doğal rengini geri kazanmak |
grow back to one's natural colour v.
|
|
252 |
General |
ivme kazanmak |
gather speed v.
|
|
253 |
General |
ivme kazanmak |
gain acceleration v.
|
|
254 |
General |
ivme kazanmak |
gain speed v.
|
|
255 |
General |
piyango kazanmak |
win lottery v.
|
|
256 |
General |
çeşitlilik kazanmak |
get diversified v.
|
|
257 |
General |
çeşitlilik kazanmak |
vary v.
|
|
258 |
General |
kimlik kazanmak |
develop identity v.
|
|
259 |
General |
kimlik kazanmak |
create identity v.
|
|
260 |
General |
iddia kazanmak |
win a claim v.
|
|
261 |
General |
boyut kazanmak |
acquire dimension v.
|
|
262 |
General |
boyut kazanmak |
take on dimension v.
|
|
263 |
General |
geçerlilik kazanmak |
gain validity v.
|
|
264 |
General |
geçerlilik kazanmak |
become valid v.
|
|
265 |
General |
işlerlik kazanmak |
become functional v.
|
|
266 |
General |
işlerlik kazanmak |
become operative v.
|
|
267 |
General |
işlerlik kazanmak |
gain functionality v.
|
|
268 |
General |
yasallık kazanmak |
legalize v.
|
|
269 |
General |
yasallık kazanmak |
legalise v.
|
|
270 |
General |
yasallık kazanmak |
gain legalisation v.
|
|
271 |
General |
hayatını kazanmak |
make one's living v.
|
|
272 |
General |
yasallık kazanmak |
become legalised v.
|
|
273 |
General |
yasallık kazanmak |
become legalized v.
|
|
274 |
General |
burs kazanmak |
win scholarship v.
|
|
275 |
General |
resmiyet kazanmak |
become official v.
|
|
276 |
General |
resmiyet kazanmak |
formalize v.
|
|
277 |
General |
sınavı kazanmak |
pass the exam v.
|
|
278 |
General |
kesinlik kazanmak |
become definite v.
|
|
279 |
General |
kesinlik kazanmak |
be conclusive v.
|
|
280 |
General |
kesinlik kazanmak |
be decisive v.
|
|
281 |
General |
kesinlik kazanmak |
be final v.
|
|
282 |
General |
kesinlik kazanmak |
become final v.
|
|
283 |
General |
işlerlik kazanmak |
become effective v.
|
|
284 |
General |
tecrübe kazanmak |
sophisticate v.
|
|
285 |
General |
büyük başarı kazanmak |
achieve a great success v.
|
|
286 |
General |
kupa kazanmak |
win a cup v.
|
|
287 |
General |
yarışı kazanmak |
outrace v.
|
|
288 |
General |
görünürlük kazanmak |
become apparent v.
|
|
289 |
General |
kuvvet kazanmak |
gain strength v.
|
|
290 |
General |
görünürlük kazanmak |
become visible v.
|
|
291 |
General |
hız kazanmak |
accelerate v.
|
|
292 |
General |
hız kazanmak |
pick speed v.
|
|
293 |
General |
uzmanlık kazanmak |
gain expertise v.
|
|
294 |
General |
yetenek kazanmak |
acquire ability v.
|
|
295 |
General |
güvenini kazanmak |
gain somebody's trust v.
|
|
296 |
General |
birkaç kuruş para kazanmak |
make a few bucks v.
|
|
297 |
General |
hızlı para kazanmak |
make a fast buck v.
|
|
298 |
General |
birkaç kuruş para kazanmak |
make a buck or two v.
|
|
299 |
General |
insanların sevgisini ve güvenini kazanmak |
win the hearts and minds of people v.
|
|
300 |
General |
sempati kazanmak |
earn sympathy v.
|
|
301 |
General |
sempati kazanmak |
gain sympathy v.
|
|
302 |
General |
bir baş farkı ile kazanmak |
win by a head v.
|
|
303 |
General |
bir baş farkıyla kazanmak |
win by a head v.
|
|
304 |
General |
lotoyu kazanmak |
win lottery v.
|
|
305 |
General |
yasal statü kazanmak |
be legalized v.
|
|
306 |
General |
yasal statü kazanmak |
be legalised v.
|
|
307 |
General |
yasal statü kazanmak |
gain legal status v.
|
|
308 |
General |
okuma alışkanlığı kazanmak |
acquire reading habit v.
|
|
309 |
General |
okuma alışkanlığı kazanmak |
gain reading habit v.
|
|
310 |
General |
birinin kalbini kazanmak |
win the heart of somebody v.
|
|
311 |
General |
kıl payı kazanmak |
win by a nose v.
|
|
312 |
General |
bütün ödülleri kazanmak |
clear the deck v.
|
|
313 |
General |
birden yoğunluk kazanmak |
intensify suddenly v.
|
|
314 |
General |
birden yoğunluk kazanmak |
intensify abrubtly v.
|
|
315 |
General |
hız kazanmak |
gather pace v.
|
|
316 |
General |
başarı kazanmak |
go over v.
|
|
317 |
General |
kendine olan saygısını kazanmak |
regain one's self-respect v.
|
|
318 |
General |
kendine olan saygısını yeniden kazanmak |
regain one's self-respect v.
|
|
319 |
General |
formunu kazanmak |
get into shape v.
|
|
320 |
General |
yapma alışkanlığı kazanmak |
get into the hang of v.
|
|
321 |
General |
alışkanlık kazanmak |
get into the hang of v.
|
|
322 |
General |
yeniden sağlığını kazanmak |
get well v.
|
|
323 |
General |
güvenini kazanmak |
get around v.
|
|
324 |
General |
dostluğunu kazanmak |
cultivate v.
|
|
325 |
General |
hız kazanmak |
pick up v.
|
|
326 |
General |
itibar kazanmak |
establish a reputation v.
|
|
327 |
General |
itibar kazanmak |
gain a reputation v.
|
|
328 |
General |
itibar kazanmak |
make a reputation v.
|
|
329 |
General |
itibar kazanmak |
earn a reputation v.
|
|
330 |
General |
itibar kazanmak |
build (up) a reputation v.
|
|
331 |
General |
itibar kazanmak |
acquire a reputation v.
|
|
332 |
General |
ün kazanmak |
make a name for oneself v.
|
|
333 |
General |
(sınav) kazanmak |
pass v.
|
|
334 |
General |
çaba ve mücadeleyle şöhret kazanmak |
win one's spurs v.
|
|
335 |
General |
çaba harcamadan kazanmak |
win in a center v.
|
|
336 |
General |
çok kolay kazanmak |
win hands down v.
|
|
337 |
General |
yeniden kazanmak |
regenerate v.
|
|
338 |
General |
güç kazanmak |
strengthen v.
|
|
339 |
General |
(sayı/puan) kazanmak |
score v.
|
|
340 |
General |
birden yoğunluk kazanmak |
suddenly intensify v.
|
|
341 |
General |
birden yoğunluk kazanmak |
suddenly become dense v.
|
|
342 |
General |
birden yoğunluk kazanmak |
suddenly become intense v.
|
|
343 |
General |
almaya hak kazanmak |
become entitled to buy v.
|
|
344 |
General |
almaya hak kazanmak |
become entitled to get v.
|
|
345 |
General |
almaya hak kazanmak |
become entitled to obtain v.
|
|
346 |
General |
almaya hak kazanmak |
become entitled to acquire v.
|
|
347 |
General |
almaya hak kazanmak |
become entitled to take v.
|
|
348 |
General |
almaya hak kazanmak |
become entitled to receive v.
|
|
349 |
General |
önem kazanmak |
become more of an issue v.
|
|
350 |
General |
almaya hak kazanmak |
become entitled to purchase v.
|
|
351 |
General |
kolayca kazanmak |
walk over v.
|
|
352 |
General |
kolayca kazanmak |
walk off with v.
|
|
353 |
General |
anlam kazanmak |
reach significance v.
|
|
354 |
General |
saygınlık kazanmak |
earn reputation v.
|
|
355 |
General |
saygınlık kazanmak |
earn esteem v.
|
|
356 |
General |
saygınlık kazanmak |
earn respect v.
|
|
357 |
General |
saygınlık kazanmak |
gain prestige v.
|
|
358 |
General |
-e karşısında zafer kazanmak |
win a victory over v.
|
|
359 |
General |
dürüst olmayan yollarla para kazanmak |
make money for oneself in a dishonest way v.
|
|
360 |
General |
rüşvetle kazanmak |
buy over v.
|
|
361 |
General |
çok para kazanmak |
make a lot of money v.
|
|
362 |
General |
farklı bir bakış açısı kazanmak |
gain a different point of view v.
|
|
363 |
General |
yeniden hak kazanmak |
requalify v.
|
|
364 |
General |
farklı bir bakış açısı kazanmak |
gain a different viewpoint v.
|
|
365 |
General |
eski seyrini kazanmak |
back on track v.
|
|
366 |
General |
eski seyrini kazanmak |
back to track v.
|
|
367 |
General |
yaygınlık kazanmak |
gain wide currency v.
|
|
368 |
General |
geçerlilik kazanmak |
gain wide currency v.
|
|
369 |
General |
istikrar kazanmak |
gain stability v.
|
|
370 |
General |
üyeliğe hak kazanmak |
be entitled to membership v.
|
|
371 |
General |
anlam kazanmak |
become meaningful v.
|
|
372 |
General |
özgürlüğünü kazanmak |
win one's freedom v.
|
|
373 |
General |
özgürlüğünü kazanmak |
gain one's freedom v.
|
|
374 |
General |
şöhret kazanmak |
make one's mark v.
|
|
375 |
General |
ünvanını kazanmak |
assume the title of v.
|
|
376 |
General |
ünvan kazanmak |
assume the title of v.
|
|
377 |
General |
burs kazanmak |
get a scholarship v.
|
|
378 |
General |
burs kazanmak |
gain a scholarship v.
|
|
379 |
General |
geri kazanmak |
gain back v.
|
|
380 |
General |
birden yoğunluk kazanmak |
gain a sudden intensity v.
|
|
381 |
General |
birden yoğunluk kazanmak |
gain sudden intensity v.
|
|
382 |
General |
bahis kazanmak |
win a bet v.
|
|
383 |
General |
ihtisas kazanmak |
specialize v.
|
|
384 |
General |
güvenlerini kazanmak |
win their confidence v.
|
|
385 |
General |
üniversiteyi kazanmak |
get into university v.
|
|
386 |
General |
bilinç kazanmak |
acquire awareness v.
|
|
387 |
General |
bilinç kazanmak |
gain awareness v.
|
|
388 |
General |
bir tazminata hak kazanmak |
be entitled to indemnity v.
|
|
389 |
General |
puan kazanmak |
rack up v.
|
|
390 |
General |
sayı kazanmak |
rack up v.
|
|
391 |
General |
nitelik kazanmak |
obtain qualification v.
|
|
392 |
General |
nitelik kazanmak |
acquire qualification v.
|
|
393 |
General |
nitelik kazanmak |
gain qualification v.
|
|
394 |
General |
yeni bir anlam kazanmak |
take on a new meaning v.
|
|
395 |
General |
ekonomik özgürlüğünü kazanmak |
become self-supporting v.
|
|
396 |
General |
ekonomik özgürlüğünü kazanmak |
become financially independent v.
|
|
397 |
General |
internetten para kazanmak |
earn money from internet v.
|
|
398 |
General |
internetten para kazanmak |
earn money from the internet v.
|
|
399 |
General |
-den para kazanmak |
earn money from v.
|
|
400 |
General |
kişiyi kazanmak |
win the person v.
|
|
401 |
General |
değer kazanmak |
raise in value v.
|
|
402 |
General |
değer kazanmak |
increase in value v.
|
|
403 |
General |
değer kazanmak |
rise in value v.
|
|
404 |
General |
gönül kazanmak |
win someone's heart v.
|
|
405 |
General |
hediye tatil kazanmak |
win a free vacation v.
|
|
406 |
General |
bedava tatil kazanmak |
win a free vacation v.
|
|
407 |
General |
değer kazanmak |
gain value v.
|
|
408 |
General |
maçı kazanmak |
win the match v.
|
|
409 |
General |
hakkını kazanmak |
come into its own v.
|
|
410 |
General |
önem kazanmak |
gain importance v.
|
|
411 |
General |
ödül almaya hak kazanmak |
be granted an award v.
|
|
412 |
General |
üzerinden güç kazanmak |
gain ground upon v.
|
|
413 |
General |
gücünü geri kazanmak |
get back one's strength v.
|
|
414 |
General |
yasal nitelik kazanmak |
become legitimate v.
|
|
415 |
General |
yasal nitelik kazanmak |
gain legal status v.
|
|
416 |
General |
ihtisas kazanmak |
specialise v.
|
|
417 |
General |
bilinç kazanmak |
become self-aware v.
|
|
418 |
General |
kendine olan güvenini kazanmak |
gain self-confidence v.
|
|
419 |
General |
özgüven kazanmak |
gain self-confidence v.
|
|
420 |
General |
kendi güvenini kazanmak |
gain self-confidence v.
|
|
421 |
General |
çok/yığınla para kazanmak |
make loads of money v.
|
|
422 |
General |
işten deneyim kazanmak |
gain experience from the job v.
|
|
423 |
General |
önem kazanmak |
become important v.
|
|
424 |
General |
seçimleri büyük çoğunluğun oyunu alarak kazanmak |
landslide v.
|
|
425 |
General |
seçimi ezici bir çoğunlukla kazanmak |
win a landslide victory v.
|
|
426 |
General |
birinin bir yılda kazandığından fazlasını bir haftada kazanmak |
make more money in a week than you earn in a year v.
|
|
427 |
General |
kötü şöhret kazanmak |
gain infamy v.
|
|
428 |
General |
gördüğü evi almaya yetecek kadar para kazanmak |
make enough money to buy the house she/he saw v.
|
|
429 |
General |
tempo kazanmak |
gain speed v.
|
|
430 |
General |
tempo kazanmak |
speed up v.
|
|
431 |
General |
peş peşe beş maç kazanmak |
win five games in a row v.
|
|
432 |
General |
arka arkaya beş maç kazanmak |
win five games in a row v.
|
|
433 |
General |
bir şeyden para yapmak/kazanmak |
make money off something v.
|
|
434 |
General |
biraz daha tecrübe kazanmak |
get some more experience v.
|
|
435 |
General |
biraz daha deneyim kazanmak |
get some more experience v.
|
|
436 |
General |
nefretini kazanmak |
gain hatred of v.
|
|
437 |
General |
nefretini kazanmak |
gain one's hatred v.
|
|
438 |
General |
şöhret kazanmak |
burst into prominence v.
|
|
439 |
General |
müşteri kazanmak |
gain customer v.
|
|
440 |
General |
sağlığını yeniden kazanmak |
get healthy v.
|
|
441 |
General |
anlam kazanmak |
gain meaning v.
|
|
442 |
General |
çekilişe katılmak için hak kazanmak |
be eligible for the lottery v.
|
|
443 |
General |
çekiliş için hak kazanmak |
be eligible for the lottery v.
|
|
444 |
General |
yeniden fonksiyon/işlev kazandırmak/kazanmak |
refunction v.
|
|
445 |
General |
bağımsızlığını kazanmak |
achieve one's independence v.
|
|
446 |
General |
bağımsızlığını kazanmak |
gain one's independence v.
|
|
447 |
General |
birinin güvenini kazanmak |
win the trust of someone v.
|
|
448 |
General |
müşterilerinin güvenini kazanmak |
win the trust of one's customers v.
|
|
449 |
General |
üniversiteye girmeye hak kazanmak |
be eligible to attend the university v.
|
|
450 |
General |
üniversiteye girmeye hak kazanmak |
be eligible to enter the university v.
|
|
451 |
General |
hızlı bir ivme kazanmak |
gain acceleration v.
|
|
452 |
General |
sonradan kazanmak |
acquire v.
|
|
453 |
General |
birine karşı zafer kazanmak |
achieve victory over someone v.
|
|
454 |
General |
yarışmada bir şey kazanmak |
win something at the contest v.
|
|
455 |
General |
gönlünü/beğenisini/takdirini tekrar kazanmak |
win back the favor of v.
|
|
456 |
General |
(bir şeye karşı) direnç kazanmak |
develop resistance to v.
|
|
457 |
General |
öncelik kazanmak |
take primacy v.
|
|
458 |
General |
hacim kazanmak (vücut geliştirme) |
gain muscle v.
|
|
459 |
General |
güvenlerini kazanmak |
earn their trust v.
|
|
460 |
General |
resmiyet kazanmak |
officialise v.
|
|
461 |
General |
resmiyet kazanmak |
formalise v.
|
|
462 |
General |
mahkemeyi kazanmak |
win the case v.
|
|
463 |
General |
üniversite kazanmak |
get into university v.
|
|
464 |
General |
büyük bir şöhret kazanmak |
become a huge celebrity v.
|
|
465 |
General |
okul kazanmak |
get accepted into school v.
|
|
466 |
General |
bağışıklık kazanmak |
acquire immunity to v.
|
|
467 |
General |
bağışıklık kazanmak |
build up immunity to v.
|
|
468 |
General |
bağışıklık kazanmak |
develop immunity to v.
|
|
469 |
General |
bağışıklık kazanmak |
become immune to v.
|
|
470 |
General |
saygısını kazanmak |
win the respect of v.
|
|
471 |
General |
emekliliğe hak kazanmak |
qualify for a pension v.
|
|
472 |
General |
(telefonda vb) yer kazanmak |
free up space v.
|
|
473 |
General |
gayrimeşru / yasadışı yoldan para kazanmak |
make an illicit profit v.
|
|
474 |
General |
popülarite kazanmak |
gain popularity v.
|
|
475 |
General |
tüzel kişilik kazanmak |
gain legal entity status v.
|
|
476 |
General |
tüzel kişilik kazanmak |
acquire legal entity status v.
|
|
477 |
General |
daha da önem kazanmak |
become even more important v.
|
|
478 |
General |
karşısında zafer kazanmak |
win a victory over v.
|
|
479 |
General |
(üzerinden) para kazanmak |
monetise v.
|
|
480 |
General |
(üzerinden) para kazanmak |
monetize v.
|
|
481 |
General |
bilgelik kazanmak |
gain in wisdom v.
|
|
482 |
General |
hız kazanmak |
gain momentum v.
|
|
483 |
General |
hız kazanmak |
gather momentum v.
|
|
484 |
General |
kurumsal kimlik kazanmak |
gain a corporate identity v.
|
|
485 |
General |
bilgi kazanmak |
gain knowledge v.
|
|
486 |
General |
ek gelir kazanmak |
earn an extra revenue v.
|
|
487 |
General |
ek gelir kazanmak |
earn a side income v.
|
|
488 |
General |
vatandaşlık kazanmak |
acquire citizenship v.
|
|
489 |
General |
ülkeyi kazanmak |
win the country v.
|
|
490 |
General |
kendi parasını kazanmak |
earn one's own money v.
|
|
491 |
General |
daha fazla kazanmak |
outearn v.
|
|
492 |
General |
nüfuz kazanmak |
acquire influence v.
|
|
493 |
General |
ehemmiyet kazanmak |
gain prominence v.
|
|
494 |
General |
önem kazanmak |
gain prominence v.
|
|
495 |
General |
gittikçe önem kazanmak |
become more and more important v.
|
|
496 |
General |
(kuzey ingiltere) geçimini kazanmak |
addle v.
|
|
497 |
General |
para kazanmak |
addle v.
|
|
498 |
General |
ün kazanmak |
develop reputation v.
|
|
499 |
General |
ün kazanmak |
develop reputation v.
|
|
500 |
General |
ivme kazanmak |
accelerate v.
|
|