koruma - Turkish English Dictionary

koruma

Meanings of "koruma" in English Turkish Dictionary : 111 result(s)

Turkish English
Common Usage
koruma preservation n.
Irradiation is just one method of food preservation.
Işınlama gıda koruma yöntemlerinden sadece biridir.

More Sentences
koruma conservation n.
In France, a coastline conservation authority was set up 25 years ago.
Fransa'da 25 yıl önce bir kıyı şeridi koruma kurumu kurulmuştur.

More Sentences
koruma guard n.
It is all very well to speak of stringent controls, but you cannot guard against human failure.
Sıkı kontrollerden bahsetmek çok güzel, ancak insan hatalarına karşı koruma sağlayamazsınız.

More Sentences
koruma protection n.
Moreover, some Member States offer considerable protection and this we may certainly not undo.
Ayrıca, bazı Üye Devletler önemli ölçüde koruma sağlamaktadır ve bunu kesinlikle geri alamayız.

More Sentences
General
koruma defending n.
Saudi Arabia has no credibility and offers no guarantees in terms of defending Afghan women.
Suudi Arabistan'ın hiçbir güvenilirliği yoktur ve Afgan kadınlarını koruma konusunda hiçbir garanti sunmamaktadır.

More Sentences
koruma maintenance n.
Relative stability is fundamental to fisheries policy and the maintenance of fish stocks, and should not be undermined.
Göreceli istikrar, balıkçılık politikası ve balık stoklarının korunması için temeldir ve baltalanmamalıdır.

More Sentences
koruma safeguard n.
Secondly, this is an attempt to safeguard business relations.
İkincisi bu iş ilişkilerini korumaya yönelik bir girişimdir.

More Sentences
koruma guarding n.
Would German soldiers be able to assist Finland in guarding its external border with Russia?
Alman askerleri Finlandiya'nın Rusya ile olan dış sınırını korumasına yardımcı olabilir mi?

More Sentences
koruma safekeeping n.
The valuables are in the safekeeping of the bank.
Değerli şeyler bankanın korumasındadır.

More Sentences
koruma bodyguard n.
The celebrity hired a bodyguard to ensure her safety.
Ünlü oyuncu, güvenliğini sağlamak için koruma tuttu.

More Sentences
koruma escort n.
The bus driver didn't stop at any bus stops, but continued until he arrived in Boston with a police escort.
Otobüs şoförü herhangi bir otobüs durağında durmadı, ancak bir polis korumasında Boston'a gelene kadar devam etti.

More Sentences
koruma protection n.
It is the weakest that need the protection of society and of the law and who look to us to provide this.
Toplumun ve yasaların korumasına ihtiyaç duyanlar ve bunu sağlamak için bize güvenenler en zayıf olanlardır.

More Sentences
koruma safeguarding n.
Safeguarding biodiversity depends on the birds directive and the habitats directive being implemented in full.
Biyoçeşitliliğin korunması, kuşlar yönetmeliği ve habitatlar yönetmeliğinin tam olarak uygulanmasına bağlıdır.

More Sentences
koruma conservation n.
It can be restricted if stock conservation measures warrant such a measure.
Stok koruma tedbirlerinin böyle bir önlemi gerektirmesi halinde kısıtlanabilir.

More Sentences
koruma guard n.
We still, of course, call on the Commission to perform its role as a guard against aid that distorts competition.
Elbette Komisyon'u rekabeti bozan yardımlara karşı koruma görevini yerine getirmeye çağırıyoruz.

More Sentences
koruma prevention n.
This museum is equipped with a fire prevention system.
Bu müze bir yangın koruma sistemi ile donatılmıştır.

More Sentences
koruma keep n.
There is, however, a division of labour and I think we should keep it as long as this is the wish of Kofi Annan.
Bununla birlikte, bir iş bölümü vardır ve Kofi Annan'ın arzusu bu olduğu sürece bunu korumamız gerektiğini düşünüyorum.

More Sentences
Trade/Economic
koruma safeguarding n.
We must see safeguarding measures brought in to prevent a flood of cheap imports from damaging our own industry.
Ucuz ithalat selinin kendi sanayimize zarar vermesini önlemek için koruma tedbirlerinin getirildiğini görmeliyiz.

More Sentences
koruma conservation n.
The accent on conservation and sustainability must of course be central to the CFP.
Koruma ve sürdürülebilirlik vurgusu elbette OBP'nin merkezinde yer almalıdır.

More Sentences
koruma maintenance n.
In 1997, the Council approved a joint action on the maintenance of law and order.
1997 yılında Konsey, kanun ve düzenin korunmasına ilişkin ortak bir eylemi onaylamıştır.

More Sentences
Law
koruma safeguard n.
In countries where the rule of law does not prevail, the safeguard clauses will not be of any help.
Hukukun üstünlüğünün hakim olmadığı ülkelerde, koruma maddelerinin hiçbir faydası olmayacaktır.

More Sentences
koruma guard n.
Tom couldn't get past the guard.
Tom korumayı geçemedi.

More Sentences
koruma protection n.
What use are our directives on protection?
Koruma konusundaki direktiflerimiz ne işe yarıyor?

More Sentences
Politics
koruma protection n.
We have enacted laws relating to electronic communications and data protection.
Elektronik iletişim ve veri koruma ile ilgili kanunlar çıkardık.

More Sentences
Technical
koruma guard n.
There isn't a guard.
Hiçbir koruma yok.

More Sentences
Automotive
koruma protection n.
Although it provides increased protection, the proposal will limit the consumer's free choice.
Her ne kadar daha fazla koruma sağlasa da, teklif tüketicinin özgür seçimini sınırlayacaktır.

More Sentences
General
koruma defence n.
koruma favor n.
koruma favour n.
koruma shielding n.
koruma maintaining n.
koruma patron n.
koruma preserving n.
koruma body guard n.
koruma lifeguard n.
koruma indemnity n.
koruma shadow n.
koruma aegis n.
koruma ward n.
koruma asylum n.
koruma shelter n.
koruma umbrella n.
koruma plantation n.
koruma exclusivity n.
koruma conservancy n.
koruma prophylaxis n.
koruma shade n.
koruma care n.
koruma saving n.
koruma tutelage n.
koruma keeping n.
koruma protecting n.
koruma shield n.
koruma covering n.
koruma warison n.
koruma convoy n.
koruma custody n.
koruma guardianship n.
koruma hedge n.
koruma patronage n.
koruma vindication n.
koruma cure n.
koruma trust n.
koruma security n.
koruma securement n.
koruma caretaking n.
koruma chaperonage n.
koruma auspice n.
koruma safe-keeping n.
koruma escortage n.
koruma esguard [obsolete] n.
koruma jaga n.
koruma man [obsolete] n.
koruma guardship [obsolete] n.
koruma hedging n.
koruma overhold n.
koruma intrenchment n.
koruma pensioner [obsolete] n.
koruma salvo n.
koruma savegard n.
koruma savement n.
koruma perdu [obsolete] n.
koruma perdue [obsolete] n.
koruma sconce n.
koruma shroud [obsolete] n.
koruma foster n.
koruma umbrella v.
koruma protective adj.
Colloquial
koruma the heavy mob [uk] n.
koruma the heavy brigade [uk] n.
koruma gun n.
koruma hired gun n.
koruma strong-arm man n.
Trade/Economic
koruma safe guards n.
koruma patronage n.
Law
koruma custody n.
Politics
koruma expulsion n.
koruma custody n.
koruma retention n.
Construction
koruma storage n.
koruma preservation n.
Transportation
koruma convey [obsolete] n.
Marine
koruma armouring n.
koruma armoring n.
Medical
koruma prevention n.
Food Engineering
koruma preservation n.
Environment
koruma preservation n.
Latin
koruma satellitium n.
Archaic
koruma fence n.
Slang
koruma garde n.
koruma gorilla n.

Meanings of "koruma" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
General
orman koruma forest conservation n.
Forest conservation is an important issue all over the world.
Ormanların korunması tüm dünyada önemli bir konudur.

More Sentences
sahil koruma coast guard n.
Coast guards, Land forces, Gendarmerie and Police are responsible for the prevention of illegal immigration.
Sahil koruma, kara kuvvetleri, jandarma ve polis yasa-dışı göçün önlenmesinden sorumludurlar.

More Sentences
çevre koruma environmental protection n.
Now that is more of an economic argument or an environmental protection argument.
Şimdi bu daha çok ekonomik bir argüman ya da çevre koruma argümanı.

More Sentences
sosyal koruma social protection n.
The Social Protection Committee, then, is working on the economic and social indicators.
Sosyal Koruma Komitesi ise ekonomik ve sosyal göstergeler üzerinde çalışmaktadır.

More Sentences
silahlı koruma arm guard n.
Those escaping from war and torture do not need to be welcomed by barbed wire and armed guards.
Savaştan ve işkenceden kaçanların dikenli teller ve silahlı korumalar tarafından karşılanmasına gerek yoktur.

More Sentences
kendini koruma self preservation n.
My sense of self preservation keeps me from jumping out of perfectly good airplanes.
Kendimi koruma duygum beni mükemmel uçaklardan atlamaktan alıkoyuyor.

More Sentences
barışı koruma peacekeeping n.
We should not be frightened of drawing on that source of funding for applications intended for peacekeeping.
Barışı koruma amaçlı uygulamalar için bu finansman kaynağından yararlanmaktan korkmamalıyız.

More Sentences
koruma alanı conservation area n.
This has been designated a conservation area.
Burası bir koruma alanı olarak belirlenmiştir.

More Sentences
yakın koruma bodyguard n.
The president's bodyguard was trained by experts.
Başkan'ın yakın korumaları uzmanlar tarafından eğitilmişlerdir.

More Sentences
doğayı koruma nature protection n.
Nature protection organisations are also included in cooperation at the local level.
Doğa koruma örgütleri de yerel düzeyde iş birliğine dahil edilmiştir.

More Sentences
koruma alanı sanctuary n.
Mountains are areas that contain some of the few remaining wildlife sanctuaries left in Europe.
Dağlar, Avrupa'da kalan az sayıdaki yaban hayatı koruma alanlarından bazılarını içeren bölgelerdir.

More Sentences
hayvan koruma animal protection n.
On the subject of animal protection, I should like to look ahead and broaden the debate a little.
Hayvanların korunması konusunda ileriye bakmak ve tartışmayı biraz daha genişletmek istiyorum.

More Sentences
koruma gözlüğü goggles n.
You should be wearing your safety goggles.
Koruma gözlüğünü takıyor olmalısın.

More Sentences
kendini koruma self-preservation n.
First liberalisation, then regulation again, and the heading for this scenario is self-preservation.
Önce serbestleştirme, sonra tekrar düzenleme ve bu senaryonun başlığı kendini koruma.

More Sentences
iklim koruma climate protection n.
We will then see that climate protection makes sense for industry, and makes sense for everyone.
O zaman göreceğiz ki iklimin korunması endüstri için mantıklıdır ve herkes için anlamlıdır.

More Sentences
emniyetli koruma safekeeping n.
The money was placed in a bank for safekeeping.
Emniyetli koruma için para bir bankaya yatırıldı.

More Sentences
koruma alanı preserve n.
We are planning a fishing event in the preserve tomorrow.
Yarın koruma alanında bir balık tutma etkinliği planlıyoruz.

More Sentences
Trade/Economic
koruma tedbirleri protection measures n.
We cannot have one set of safety and consumer protection measures for ourselves, and another set for others.
Kendimiz için bir dizi güvenlik ve tüketici koruma tedbiri alırken başkaları için başka bir dizi alamayız.

More Sentences
sahil koruma coast guard n.
A coast guard helicopter approached the ship.
Bir sahil koruma helikopteri gemiye yaklaştı.

More Sentences
Law
geçici koruma temporary protection n.
Why exclude people who enjoy temporary protection or subsidiary protection status?
Geçici koruma ya da ikincil koruma statüsünden yararlanan kişiler neden kapsam dışı bırakılıyor?

More Sentences
infaz koruma memuru correction officer n.
Tom is a corrections officer.
Tom bir infaz koruma memuru.

More Sentences
tanık koruma programı witness protection program n.
Members of illegal organisations who provide information to the State benefit from a witness protection programme.
Devlete bilgi sağlayan yasa-dışı örgüt üyeleri bir tanık koruma programından istifade etmektedirler.

More Sentences
veri koruma yasaları data protection laws n.
Why does the European Union have data protection laws?
Avrupa Birliği'nde neden veri koruma yasaları var?

More Sentences
Politics
barışı koruma peace-keeping n.
This operation in the Congo is not just a peace-keeping operation.
Kongo'daki bu operasyon sadece bir barışı koruma operasyonu değildir.

More Sentences
barışı koruma güçleri peacekeeping forces n.
In addition, the deployment of international peacekeeping forces deserves to be reconsidered.
Ayrıca, uluslararası barışı koruma güçlerinin konuşlandırılması da yeniden gözden geçirilmelidir.

More Sentences
geçici koruma temporary protection n.
Why exclude people who enjoy temporary protection or subsidiary protection status?
Geçici koruma veya ikincil koruma statüsünden yararlanan kişiler neden kapsam dışı bırakılıyor?

More Sentences
ikincil koruma subsidiary protection n.
Why exclude people who enjoy temporary protection or subsidiary protection status?
Geçici koruma veya ikincil koruma statüsünden yararlanan kişiler neden kapsam dışı bırakılıyor?

More Sentences
mülteci koruma refugee protection n.
The EU's role in offering refugees protection has been under assault from some governments, notably the UK.
AB'nin mültecilere koruma sağlama rolü, başta İngiltere olmak üzere bazı hükümetlerin saldırısı altındadır.

More Sentences
sosyal koruma social protection n.
I should like to point out that this whole procedure centres around social protection rather than care issues.
Tüm bu prosedürün bakım konularından ziyade sosyal koruma etrafında şekillendiğini belirtmek isterim.

More Sentences
Common Usage
yanal koruma lateral protection n.
General
mutlak koruma bölgesi sınırı integral protection zone n.
tabiatı koruma alanı protected wildlife reserve n.
mimarlık ve enerji koruma architecture and energy conservation n.
yakın koruma personal bodyguard n.
yaban hayatı koruma dernekleri wildlife protection agencies n.
enerji koruma energy conservation n.
hava şartlarından koruma da sağlayan küçük motosiklet motor scooter n.
çocukları koruma custody of children n.
güneş koruma faktörü sun protector factor n.
vahşi yaşamı koruma wildlife conservation n.
yaban hayatı koruma sahası Wildlife protection area n.
arazi koruma land conservation n.
sahil koruma coastguard n.
milli koruma kanunu turkish national security law from 1940 n.
deniz kaynaklarını koruma marine resources conservation n.
koruma statüsü protected status n.
koruma alanı protected environment n.
yangından koruma fire protection n.
toprak koruma soil conservation n.
koruma kalkanı apron n.
bitki koruma camı cloche n.
çevre koruma environment protection n.
yerli ekonomiyi koruma yöntemi protectionism n.
cildi güneş ışınlarından koruma amaçlı krem veya yağ sunblock n.
tabiatı koruma alanı natural reserve n.
yardım ve koruma assistance and protection n.
sahil koruma botu cutter n.
yakın koruma (memuru) close protection officer n.
tüketiciyi koruma consumerism n.
koruma kalitesi maintaining quality n.
çevre koruma environmental prodection n.
sakatları koruma milli koordinasyon kurulu national coordination commission for protection handicapped persons n.
dosya koruma halkası file protection ring n.
sağlık koruma sanitation n.
tabiatı koruma alanı nature reserve area n.
yaban hayatı koruma sahası area for the protection of wildlife n.
özel çevre koruma alanı special environmental area n.
koruma görevlisi bodyguard n.
koruma görevlisi guard n.
koruma (korunma) guarding n.
su kuşları koruma ve üreme alanı site for the preservation and reproduction of waterfowl n.
koruma alanları protected areas n.
kendini koruma self protection n.
doğa koruma alanı nature protection zone n.
koruma sınıfı protection class n.
hayvanları koruma derneği society for the prevention of cruelty to animals n.
koruma altına alınmış arazi park n.
koruma altındaki bölge protected environment n.
sahil koruma shore protection n.
güçlü bir devletin koruma ve denetimi altında olan devlet protectorate n.
doğa koruma nature conservation n.
nefsini koruma self preservation n.
yerlilerin hak ve çıkarlarını koruma siyaseti nativism n.
hararet koruma ilmi thermostatics n.
koruma ve kontrol genel müdürlüğü general directorate for protection and control n.
aşırı koruma exaggerated care n.
doğal kaynakları koruma conservation n.
sahil koruma görevlisi coastguard n.
yerli sanayii koruma politikası protectionism n.
doğal koruma alanı reservation n.
yoksulları koruma kanunu poor law n.
doğal kaynakları koruma yanlısı conservationist n.
eşlik eden (koruma/gözetim için) escort n.
hayvanları koruma animal welfare n.
koruma alanı protected area n.
serbest ticaret koruma free trade and protection n.
hakkını koruma vindication n.
kıyı koruma shore protection n.
kolleksiyon ve koruma collection and preservation n.
yazılım koruma software protection n.
çevre koruma environmental conservation n.
aşırı koruma overprotection n.
saklama ve koruma yeri depot n.
doğal çevreyi koruma environmental control n.
gözetim altında koruma sentinelling n.
çevre koruma environmental preservation n.
çocuk koruma child welfare n.
tarihi koruma historic preservation n.
su koruma water conservation n.
diplomatik koruma diplomatic protection n.
kendini koruma iç güdüsü biophilia n.
doğal hayatı koruma alanı wildlife sanctuary n.
mutlak koruma alanı preservation area n.
mutlak koruma alanı strict preservation zone n.
mutlak koruma alanı strict protected area n.
mutlak koruma alanı strict nature reserve n.
mutlak koruma alanı strict wilderness area n.
mutlak koruma alanı sanctuary preservation area n.
mutlak koruma alanı nature sanctuary n.
mutlak koruma alanı ecological reserve n.
soğuktan koruma önlemleri cold weather precautions n.
toprak koruma bitkisi cover crop n.
doğal çevreyi koruma yanlısı conservationist n.
çevre koruma derneği environment protection association n.
havadan koruma air-cover n.
toprak koruma-geliştirme soil conservation-improvement n.
tek taraflı barışı koruma çabası unilateral peace-keeping n.
koruma bandı guard band n.
koruma levhası guard plate n.
koruma duvarı guard wall n.
koruma ağı guard net n.
koruma seviyesi protection level n.
yıldırımdan koruma lightning protection n.
ulusal koruma yöresi national park n.
koruma parmaklığı protection fence n.
koruma maddesi preservative n.
koruma maddeleri preservatives n.
koruma aracı protection n.
sağlık koruma hygiene n.
saç koruma hair protection n.
özel koruma görevlisi personal protection officer n.
(bir annenin yavrusunu) koruma iç güdüsü mothering instinct n.
sağlık koruma bandı health protection strip n.
doğayı koruma nature conservation n.
kültür ve tabiat varlıklarını koruma genel müdürlüğü general directorate of cultural and natural heritage n.
yüksek derecede koruma high degree of protection n.
toprak setle koruma diking n.
aşırı koruma excessive protection n.
koruma ordusu an army of bodyguards n.
barda olay çıkaran müşterileri dışarı atmakla görevli koruma görevlisi chucker-out n.
barda olay çıkaran müşterileri dışarı atmakla görevli koruma görevlisi bouncer n.
koruma fonksiyonu protection function n.
sahil koruma görevlisi coast guard n.
ekran koruma screen protection n.
gözetim altında koruma sentineling n.
kendini koruma mekanizması self protection mechanism n.
koruma ekibi guard detail n.
özel koruma görevlisi personal security guard n.
koruma sorumluluğu responsibility to protect n.
otomatik koruma automatic protection n.
koruma altına alınmış bölge conservation area n.
okçuların ok atarken yaralanmamak için kollarına sardıkları koruma bracer n.
okçuların ok atarken yaralanmamak için kollarına sardıkları koruma arm-guard n.
sosyal koruma tabanı social protection floor n.
kendini koruma self-defense n.
koruma yönetimi conservation management n.
koruma veya bir şeylere sahip olmayı sürdürme yeteneği retention n.
koruma/bekçilik etme chaperon n.
koruma/bekçilik chaperone n.
koruma ekibi security team n.
koruma ekibi security detail n.
koruma ekibi protective services detail (psd) n.
koruma ekibi personal security detachment (psd) n.
koruma ekibi personal security detail n.
koruma ekibi personal protection detail (ppd) n.
bir hayvanın yaşadığı bölgeyi koruma davranışı territoriality n.
dekorasyon, koruma veya sıcaklık sağlamak üzere bir nesnenin üzerine yerleştirilen bez throwover n.
koruma kiti protection kit n.
emniyetli koruma safe-keeping n.
kendini koruma içgüdülerini barındıran organ vitativeness n.
kıyı koruma gemisi big n.
kadın yönetici tarafından yapılan denetim veya sağlanan koruma matronage n.
bent ve su yolu gibi yapıları erozyondan koruma amacıyla kullanılan, çalılık, sırık gibi malzemelerden örülmüş hasır dutch mattress n.
malzemenin tampon yapma veya koruma amaçlı kullanılan katmanı mattress n.
sürü koruma köpeği leading dog [new zealand] n.
militan feminizmin saldırılarına karşı erkeksi özellikleri koruma çabası masculinism n.
yasalarla koruma altında olup eğlence ve endüstriyel amaçlı kullanımı kısıtlı olan bölge wilderness area n.
itibarını koruma honor n.
ayakkabı tabanının hemen üzerine yağmur veya çamurdan koruma amaçlı eklenen parça mudguard n.
turnuvalarda sol omuz ve göğüs için ek koruma sağlayan zırhlı levha parçası grand-guard n.
yerçekiminin sabit seviyeyi koruma eğiliminden ötürü sıvıların yüzeydeki katmanlarında oluşan dalga gravity wave n.
koruma köpeği guarddog n.
aşırı koruma overshielding n.
koruma alanı sheepfold n.
(yabancı kuş ve hayvanların) doğal koruma alanı paradise n.
(hayvan, bitki) koruma veya spor amaçlı bir yere doldurmak plant n.
geçici koruma play n.
koruma maddesi savings clause n.
koruma maddesi preservatory [obsolete] n.
koruma aparatı preserve n.
(eski ingiliz derebeylik hukukunda) denizden gelen düşmanlara karşı koruma veya bu düşmanları gözetleme hizmeti seaward n.
koruma altındaki kimse shieldling n.
askeri polisin sahili kaçakçılık faaliyetlerinden koruma görevi preventive service n.
koruma sağlayan madde protectant n.
belirli hususlarda koruma sağlayan resmi yazı protection n.
koruyucu maddeler yardımıyla bitkiyi hastalıktan koruma protection n.
koruma brandası stack-guard n.
koruma altında tutmak conserve v.
koruma altında olmak be under guard v.
istemek (yardım/koruma vb'ni) invoke v.
koruma altına almak take something under preservation v.
koruma altına almak take something under protection v.
koruma altına alınmak be put under protection v.
koruma altına almak put under protection v.
tanık koruma programına girmek go into witness protection v.
zincirle çevreleyerek koruma altına almak chain v.
kendine koruma sağlamak hide one's self v.
koruma için görevlendirmek entrust v.
gürültü veya kokuya karşı koruma olarak kaplamak hold v.
(koruma görevini) üstlenmek mount v.
(koruma, yol kesme, vb. için) işgal etmek belay [obsolete] v.
koruma sağlamak fence [obsolete] v.
koruma bölgesine koşmak flee v.
daha iyi bir malzeme ile koruma/süsleme amaçlı kaplamak shoe v.
bir şifre koruma yöntemi olan salt kullanılmamış unsalted adj.
koruma altına alınmış bastioned adj.
koruma altına alınacaklar listesine girmiş (yapı, tarihi yer) scheduled [uk] adj.
koruma sağlayan sheltery adj.
ekonomiyi koruma ilkelerine ait veya ilgili protective adj.
koruma sağlayan protective adj.
koruma amaçlı tasarlanmış protective adj.
koruma sağlayarak protectingly adv.
koruma altına alarak protectingly adv.
(birleşik krallık) doğmamış çocukları koruma derneği spuc (society for the protection of the unborn child) abrev.
Phrasals
'-e karşı birini ya da bir şeyi koruma altına almak cover someone or something against something v.
(sigortacı için) belli bir ücret karşılığında bir şeye ya da birisine koruma sağlamak cover someone or something for something v.
koruma sağlamak cover for v.
önceden kazanılmış haklar kapsamında birini/bir şeyi koruma altına almak grandfather someone or something in v.
önceden kazanılmış haklar kapsamında koruma altına almak grandfather in v.
(birine/bir şeye) karşı koruma sağlamak guard against (someone or something) v.
-e karşı koruma security against v.
(birine/bir şeye) karşı koruma security against (someone or something) v.
Colloquial
şirket koruma görevlisi company bull n.
koruma derneği preservation society n.
silahlı koruma gun n.
koruma görevlisi gun n.
yakın koruma gun n.
silahlı koruma hired gun n.
koruma görevlisi hired gun n.
yakın koruma hired gun n.
koruma veya fedai olarak işe alınan güçlü adam muscleman n.
Idioms
durumunu koruma yasası stand your ground law n.
birinin/bir şeyin etrafını korumak için ya da kaçmasın diye çeviren silahlı koruma grubu ring of steel n.
özel bir şirket için çalışan dedektif ya da koruma company bull n.
sessizliğini koruma wall of silence n.
koruma altında olmak be as safe as houses [uk/australia] v.
(masaüstü oyunlarında) (bir şeye) karşı koruma sağlamak save versus (something) v.
zor bir durumda soğukkanlılığını koruma whistling past the graveyard expr.
zor bir durumda soğukkanlılığını koruma whistling past the cemetery expr.
Trade/Economic
ana para koruma amaçlı fon capital protection oriented fund n.
anapara koruma preservation of capital n.
anapara koruma capital preservation n.
çevre koruma muhasebesi environmental accounting n.
cep telefonları için ekran koruma yüzeyi üreten firma clear-coat n.
çevreyi koruma hizmetleri environmental services n.
david einhorn tarafından kurulmuş abd'de faaliyet gösteren bir koruma fonu greenlight capital n.
doğal kaynakları koruma conservation n.
efektif koruma oranı effective rate of protection n.
etken koruma oranı rate of effective protection n.
etken dış koruma effective external protection n.
etkin koruma effective promotion n.
etken koruma oranı effective rate of protection n.
finansal koruma hedging n.
gümrük vergileri ile koruma customs protection n.
hukuksal koruma sigortası legal protection insurance n.
kambiyo koruma exchange cover n.
koruma amaçlı pozisyon hedge position n.
koruma evresi retentive stage n.
koruma alıcısı protection buyer n.
koruma gücü protective power n.
koruma fonu ikramiyeleri hedge-fund bonuses n.
koruma ücreti reservation wage n.
koruma satıcısı protection seller n.
koruma fonu hedge fund n.
koruma amaçlı fon hedge fund n.
koruma tarifesi protection tariff n.
koruma etkisi protection effect n.
koruma fonları hedge funds n.
koruma ücreti protective duty n.
kredi koruma sigortası loan protection insurance n.
koruma ve tazmin protection and indemnity n.
koruma etkisi (tarifelerin) protective effect n.
marka koruma brand protection n.
menkul kıymetler yatırımcısını koruma kanunu securities investor protection act n.
müşteri koruma retention n.
müşteri koruma customer retention n.
nihayi mamul maddeyi oluşturan tamamlayıcı parçalara sağlanan toplam koruma gümrük tarifesi effective tariff rate n.
nominal koruma oranı nominal rate of protection n.
nominal koruma oranı nominal protection rate n.
nominal koruma oranı nominal tariff rate n.
negatif koruma negative protection n.
negatif dış koruma negative external protection n.
negatif etken koruma negative effective protection n.
özel tazminat koruma ve tazminat kulubü şartı special compensation protection and indemnity club (scopic) n.
piyasa fiyatını koruma price maintenance n.
proje koruma project protection n.
prim yoluyla koruma protection by bounty n.
pin koruma prensipleri ve teknikleri pin protection principles and techniques n.
pozitif koruma positive protection n.
sağlığı koruma sanitation n.
sağlık koruma planı health maintenance organization n.
serbest ticaret ve koruma free trade and protection n.
sermaye koruma düzeltmesi capital maintenance adjustment n.
tüketici koruma fonu consumer protection fund n.
türk parasının değerini koruma protection of the value of turkish currency n.
tüketiciyi koruma kanunu consumer protection law n.
tüketicileri koruma politikası consumer protection policy n.
tüketiciyi koruma derneği consumer protection association n.
türk parasının kıymetini koruma protection of the value of turkish currency n.
verginin koruma gücü protection power of tax n.
1925'de abd'de kurulmuş uluslararası işçi haklarını koruma derneği international labor defense n.
servet saklama ve koruma aracı storehold of wealth n.
patent koruma süresi patent term n.
koruma amaçlı fon hedgefund n.
(koruma amacıyla) paydaşlara ait tüm hisseleri geri almak için yapılan teklif self-tender n.
yerli sanayii koruma politikası taraftarı protectionist n.
maddi değer taşıyan varlıkları koruma altına almak impound v.
kambiyo dalgalanmalarına karşı koruma amacıyla alım/satım yapmak hedge v.
finansal koruma altında olmayan unhedged adj.
yerli sanayii koruma politikasını destekleyen protectionist adj.
yoksulları koruma kanunu poor laws
Law
bir başka yerde fiili koruma factual protection elsewhere n.
bir gayrimenkulu koruma zorunluğu impeachment of waste n.
çocukları ve gençleri koruma kanunu law for the protection of the children and the youth n.
çocukların çevrimiçi gizliliğini koruma kanunu children’s online privacy protection act n.
çocukların çevrimiçi gizliliğini koruma yasası children’s online privacy protection act n.
çevre koruma yasası environmental protection law n.
geçici hukuki koruma temporary legal protection n.
fakirleri koruma kanunu poor law n.
hayvanları koruma yasası animal protection act n.
hakkını koruma assertion n.
hayvanları koruma yasası animal protection law n.
iflas koruma kanunu bankruptcy protection law n.
iflas koruma yasası bankruptcy protection law n.
infaz koruma memuru warden n.
infaz koruma memuru guardian n.
kanuni koruma legal protection n.
koruma kararı protection order n.
koruma önlemleri measures of conservation n.
koruma süresi term of protection n.
koruma hakkı right of retention n.
koruma fonu dolandırıcılığı hedge fund fraud n.
koruma ve tazmin protection and indemnity n.
koruma şantajı protection racket n.
kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunu code of protection of cultural and natural properties n.
küçükleri muzır neşriyattan koruma kanunu protection of minors from sexually explicit materials act n.
kültür ve ulusal varlıklarını koruma kanunu law on the protection of cultural and national heritage n.
mülkiyeti koruma reservation of ownership n.
tanık koruma programı witsec n.
tutuklama ve tutuklama yerine geçen koruma tedbirleri arrest n.
türk parasını koruma kanunu law regarding the protection of the value of turkish currency n.
toprak koruma kanunu soil protection act n.
toprak koruma yasası soil protection act n.
tüketicileri koruma kanunu consumer protection laws n.
tanık koruma dairesi witness protection department n.
türk parasının kıymetini koruma mevzuatı legislation of protection of value of turkish currency n.
türk parasının kıymetini koruma hakkında kanun protection of the value of turkish currency law n.
tanık koruma kanunu witness protection act n.
veri koruma yasası data protection law n.
veri koruma kanunu data protection law n.
veri koruma kanunu data protection act n.
veri koruma mevzuatı data protection legislation n.
veri koruma yasası data protection act n.
uluslararası koruma international protection n.
yasal koruma legal protection n.
yabancılar ve uluslararası koruma kanunu foreigners and international protection law n.
avukatın müvekkilin çıkarlarını en iyi şekilde koruma yükümlülüğü attorney-client relation n.
bir şirketin ayakta kalmak için mahkemeden koruma aldığı yasal işlem examinership [ireland] n.
yabancılar ve uluslararası koruma kanunu law on foreigners and international protection n.
kişisel verileri koruma kanunu (kvkk) personal data protection law n.
yasa koruma, güvenlik polisi le (law enforcement) n.
azami risk taşıyan durum için koruma kararı extreme risk protection order n.
(iskoç hukukunda) taşınabilir veya miras alınabilen malların mülkiyetini koruma amaçlı dava possessory action n.
koruma maddesi saving clause n.
koruma emri protective order n.
yasal koruma altında olan protected adj.
Politics
yoksul ve dar gelirli halkı koruma sistemi new deal n.
avrupa veri koruma denetmeni european data protection supervisor n.
ab barışı koruma gücü eu peace keeping force n.
abd gümrük ve sınır koruma birimi us customs and border protection n.
afgan halk koruma gücü afghan public protection force n.
akdeniz ve avrupa bitki koruma örgütü european and mediterranean plant protection organization n.
alan koruma set aside n.
avrupa tabii hayatını bitki ve hayvanların yaşadığı yerleri koruma altına alınmasına dair sözleşme convention on the conservation of european wildlife and natural habitats n.
avrupa ve akdeniz bitki sağlığını koruma örgütü european and mediterranean plant protection organization n.
avrupa veri koruma denetçisi european data protection supervisor n.
baltık denizi çevre koruma komisyonu (helsinki komisyonu) baltic marine environment protection commission n.
barış koruma peacekeeping n.
birleşmiş milletler koruma gücü united nations protection force n.
birleşmiş milletler koruma gücü united nations protection force (unprofor) n.
bir devletin diğer bir ülkeden gelen siyasi sığınmacılara koruma vermesi asylum n.
çocuk esirgeme/koruma sistemleri child welfare systems n.
çok uluslu koruma gücü multinational protection force n.
dünya doğa koruma birliği international union for conservation of nature n.
dünya doğayı koruma vakfı world wildlife fund n.
doğal yaşam ortamını koruma habitat protection n.
diplomatik koruma diplomatic protection n.
eşit derecede koruma equal protection n.
eşit koruma equal protection n.
gazetecileri koruma komitesi committee to protect journalists n.
geçici koruma kimlik belgesi temporary protection identity document n.
geçici koruma kimlik belgesi temporary protection identification document n.
geçici yasal koruma başvurusu application for temporary legal protection n.
göç ve mülteci koruma immigration and refugee protection n.
genel veri koruma yönetmeliği general data protection regulation n.
insan ticareti kurbanlarını koruma kanunu trafficking victims protection act n.
koruma şartları protection requirements n.
koruma altındaki ülke protectorate n.
koruma tedbiri protection measure n.
koruma hipotezi conservation hypothesis n.
koruma yöntemi protectionism n.
koruma memuru protection officer n.
koruma tedbirleri measures of precaution n.
kültür ve kültürel ve doğal mirası koruma müdürlüğü directorate of culture and cultural and natural heritage n.
mülteci koruma kanunu refugee protection act n.
özel çevre koruma alanı specially protected environment area n.
özel çevre koruma alanları specially protected environment areas n.
sağlık ve tüketiciyi koruma genel müdürlüğü directorate-general for health and consumer protection n.
sivil koruma (afetlere karşı) civil protection n.
tamamlayıcı koruma complementary protection n.
tamamlayıcı koruma şekilleri complementary forms of protection n.
vatandaşı koruma bakanı minister of citizen protection n.
vatandaşı koruma bakanlığı ministery of citizen protection n.
uluslararası atlantik ton balıklarını koruma komisyonu international commission for the conservation of atlantic tunas n.
uluslararası petrol endüstrisi çevresel koruma birliği international petroleum industry environmental conservation association (IPIECA) n.
yasal koruma legal security n.
yeni bitki türlerini koruma uluslararası birliği international union for the protection of new varieties of plants n.
yasa koruma law enforcement n.
yaban hayatı koruma alanları wildlife protection areas n.
yıllık koruma raporu annual protection report n.
yeterli koruma önlemleri adequate safeguards n.
hayvan koruma memuru animal control officer n.
cumhurbaşkanlığı koruma daire başkanlığı presidential protection department n.
cumhurbaşkanlığı koruma daire başkanlığı presidential security department n.
barışı koruma harekatında hizmet sağlamak için hükümetle birleşmiş milletler arasında yapılan sözleşme letter of assist n.
istihdamı koruma planı job retention scheme n.
çevreyi koruma sözleri karşılığında gelişmekte olan ülkelerin borçlarının iptali debt-for-nature swap n.
federal koruma servisi federal protective service n.
yerli sanayii koruma politikası protection n.
koruma altına almak ring-fence v.
kırsal ingiltere'yi koruma komisyonu cpre (council for the protection of rural england) abrev.
Institutes
doğayı koruma konseyi nature conservancy council n.
ağaçları koruma derneği tree protective association n.
avrupa veri koruma kurulu european data protection board (edpb) n.
bitki koruma ürünleri daire başkanlığı department of plant protection products n.
çevre koruma ve ambalaj atıkları değerlendirme vakfı (çevko) environmental protection and packaging waste recovery and recycling foundation n.
çevre koruma ajansı environment protection agency epa n.
çevre koruma ve ambalaj atıkları değerlendirme vakfı (çevko) environmental protection and packaging waste recovery and recycling trust n.
çevre ve kültür değerlerini koruma ve tanıtma vakfı the foundation for the promotion and protection of the environment and cultural heritage n.
çevre koruma için bilim ve teknoloji science and technology for environmental protection n.
çevre koruma kurumu environmental protection agency n.
doğal hayatı koruma derneği, istanbul society for the protection of nature n.
doğa koruma ve milli parklar genel müdürlüğü directorate of nature conservation and national parks n.
doğal hayatı koruma vakfı wwf n.
doğa koruma ve milli parklar genel müdürlüğü general directorate of nature conservation and national parks n.
koruma dairesi department of security n.
koruma başkanlığı department of security n.
koruma ve tazminat birliği protection and indemnity association n.
köyceğiz-dalyan özel çevre koruma bölgesi koycegiz-dalyan special environmental protection area n.
kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurulu cultural and natural heritage preservation board n.
kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurulu cultural and natural heritage conservation board n.
özel çevre koruma kurumu başkanlığı environmental protection agency for special areas n.
özel çevre koruma kurumu agency for the protection of special area n.
sokak hayvanlarını koruma derneği association for the protection of street animals n.
sığla ağacı koruma ve izleme eylem planı sweetgum tree protection and monitoring action plan n.
tarımsal çevre ve doğal kaynaklan koruma daire başkanlığı department of agri-environment and conservation of natural resources n.
tanık koruma kurulu board of witness protection n.
tanık koruma kurulu board of witness protection n.
türkiye erozyonla mücadele ağaçlandırma ve doğal varlıkları koruma vakfı (tema) the turkish foundation for combating erosion reforestation and the protection of natural habitats n.
ümit burnu doğa koruma bölgesi cape of good hope nature reserve n.
uluslararası hayvan koruma vakfı international fund for animal welfare n.
uluslararası yeni bitki çeşitlerini koruma birliği the international union for the protection of new varieties of plants n.
uluslararası doğayı koruma birliği international union for the conservation of nature (iucn) n.
abd gümrük ve sınır koruma birimi uscb (united states customs bureau) n.
abd gümrük ve sınır koruma birimi bureau of customs n.
tabiat varlıklarını koruma genel müdürlüğü general directorate for protection of natural assets n.
(yeni zelanda'da) doğal kaynakları koruma dairesi başkanlığı doc (department of conservation) abrev.
iskoçya çevre koruma teşkilatı sepa (scottish environment protection agency) abrev.
Industry
her şeyden önce iş gücünü eleştirilere karşı koruma club culture n.
etkili koruma sağlayan esnek plastikten bir ambalaj türü shrink-wrapping n.
Insurance
koruma ve tazminat kulübü protection and indemnity club n.
koruma ve tazminat protection and indemnity n.
koruma ve tazmin protection and indemnity n.
sigorta ile koruma insurance protection n.
üçüncü kişilerin kazara yaralanması veya ölümü ya da mallarının zarar görmesinden kaynaklanan sorumluluklara karşı koruma sağlayan (sigorta) third party adj.
Tourism
koruma bölgesi protection area n.
koruma amaçlı imar planı reconstruction plan for protect n.
tabiat koruma bölgesi natural conservation area n.
Media
gazetecileri koruma komitesi committee to protect journalists n.
Advertising
veri koruma data protection n.