makyaj - Turkish English Dictionary

makyaj

Meanings of "makyaj" in English Turkish Dictionary : 9 result(s)

Turkish English
General
makyaj makeup n.
To be a good makeup artist, I believe you need to like art.
İyi bir makyaj sanatçısı olmak için sanatı sevmeniz gerektiğine inanıyorum.

More Sentences
makyaj make-up n.
A little make-up worked wonders with her.
Birazcık makyaj onda harikalar yarattı.

More Sentences
makyaj paint n.
makyaj toilet n.
makyaj face n.
makyaj maquillage n.
Automotive
makyaj facelift n.
British Slang
makyaj slap n.
makyaj war paint n.

Meanings of "makyaj" with other terms in English Turkish Dictionary : 106 result(s)

Turkish English
General
makyaj malzemeleri cosmetics n.
We must distinguish between makeup and cosmetics that have a medicinal purpose.
Makyaj malzemeleri ile tıbbi amaçlı kozmetikler arasında ayrım yapmalıyız.

More Sentences
makyaj çantası vanity case n.
I can't find my vanity case.
Makyaj çantamı bulamıyorum.

More Sentences
makyaj sanatçısı make-up artist n.
Mary is a make-up artist.
Mary bir makyaj sanatçısıdır.

More Sentences
makyaj yapmak make up v.
In about 20 minutes she made up her face.
Yaklaşık 20 dakikada makyaj yaptı.

More Sentences
makyaj yapmak put on makeup v.
You should never put on makeup while driving a car.
Araba sürerken asla makyaj yapmamalısın.

More Sentences
makyaj yapmak apply make-up v.
Why do women open their mouths when they apply makeup to their eyes?
Neden kadınlar gözlerine makyaj yaparken ağızlarını açıyor?

More Sentences
Idioms
makyaj yapmak make up v.
She knows how to make up.
Makyaj yapmayı bilir.

More Sentences
General
aşırı makyaj yapan kız ladyprimer n.
makyaj malzemesi cosmetics n.
makyaj çantası dressing case n.
makyaj çantası washbag n.
makyaj çantası toilet bag n.
makyaj malzemesi paint n.
makyaj malzemesi cosmetic n.
makyaj malzemesi toiletry n.
aşırı makyaj makeover n.
bazı makyaj malzemeleriyle insanın görünümünü değiştirmesi makeover n.
kalıcı makyaj permanent makeup n.
makyaj temizleyicisi make-up remover n.
makyaj bazı make-up base n.
makyaj malzemesi make-up n.
makyaj odası make-up room n.
ağır makyaj heavy make-up n.
makyaj seti make up kit n.
makyaj takımı make up kit n.
makyaj aynası vanity mirror n.
makyaj masası vanity n.
makyaj masası dressing table n.
makyaj masası make-up table n.
makyaj masası vanity table n.
makyaj masası toilet table n.
makyaj masası dresser n.
makyaj fırçası makeup brush n.
makyaj çantası toiletry bag n.
makyaj çantası sponge bag n.
ışıklı makyaj aynası lighted vanity mirror n.
makyaj pamuğu cotton pad n.
makyaj masasının aynası toilet glass n.
makyaj odası toilet room n.
makyaj kutusu train case n.
makyaj malzemelerinin konduğu ufak kutu train case n.
makyaj masası vanity desk n.
makyaj çantası vanity bag n.
küçük makyaj çantası vanity n.
küçük makyaj çantası compact n.
makyaj çantası vanity n.
makyaj bazı base n.
makyaj çantası make-up bag n.
makyaj malzemelerinin uygulanması makeup n.
tiyatro sanatçısının kullandığı makyaj malzemelerinin ve kostümlerin tümü makeup n.
makyaj masası vanitory unit n.
makyaj malzemeleri maquillage n.
makyaj yapma maquillage n.
cilde parlaklık vererek vurgulayan bir makyaj malzemesi highlighter n.
ışıltı katmak veya belirli bir alanı vurgulamak için yüze veya dudaklara uygulanan makyaj malzemesi gleamer n.
kırmızı tonlarda makyaj rud n.
makyaj takımı makeup set n.
makyaj takımı makeup kit n.
makyaj çantası cosmetics bag n.
seyahatte çeşitli makyaj ve ilk yardım malzemelerinin taşındığı küçük el çantası dressing case n.
bir plastik makyaj ürünü markası pan-cake ® n.
makyaj yapmak paint v.
akmak (makyaj) run v.
makyaj yapmak put on make up v.
birine makyaj yapmak make someone up v.
makyaj temizlemek remove the make-up v.
makyaj temizlemek take off the make-up v.
makyaj yapmak put on make-up v.
makyaj yapmak wear make-up v.
çok makyaj yapmak do a lot of makeup v.
kendine makyaj yapmak make yourself up v.
siyah makyaj yapmak black up v.
(makyaj ürünü) sürmek don v.
makyaj yapmamış unpainted adj.
makyaj masalı vanitied adj.
makyaj aynalı vanitied adj.
Phrasals
kremle makyaj vb. silmek/temizlemek/çıkartmak cream off v.
Colloquial
makyaj yapmak put one's face on v.
Idioms
makyaj yapmak put one's face on v.
makyaj yapmak put face on v.
makyaj yapmak put on (one's) face v.
Speaking
neden makyaj yapmıyorsun? why don't you wear makeup? expr.
Technical
makyaj aynası make up mirror n.
makyaj astarı make-up base n.
Textile
makyaj masasının üzerine örtülen keten, ipek veya goblen örtü toilet cloth n.
makyaj masasının üzerine örtülen keten, ipek veya goblen örtü toilet cover n.
Furniture
dikiş, makyaj gibi malzemelerinin saklanabileceği cepli veya bölmeli kap tidy n.
makyaj masasının aynası toilet glass n.
makyaj masası chest n.
Automotive
araba modeline üretici tarafından yapılan makyaj facelift n.
makyaj aynası make-up mirror n.
makyaj aynası vanity mirror n.
Statistics
makyaj etkisi vanity effect n.
Social Sciences
(başka ırktan olan kimselerin) beyaz ırktanmış gibi görünmeleri için makyaj yapmak whitewash [pejorative] v.
Cinema
rol için makyaj yapıp hazırlanmak make up v.
Archaic
makyaj masası toilet n.
makyaj malzemeleri toilet n.
makyaj masası toilette n.
makyaj yapmak prime v.
Slang
makyaj manyağı make-up freak n.
makyaj delisi make-up freak n.
makyaj delisi makeup freak n.
makyaj manyağı makeup freak n.
kadın gibi giyinip makyaj yapmak (erkek) queen up n.
feminen kıyafetler giyip makyaj yapmak (erkek) queen up n.
British Slang
makyaj yapmak slap-up v.