|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
ortaya çıkarmak |
find out v.
|
|
The police found out where the criminal lived.
Polis, suçlunun nerede yaşadığını ortaya çıkardı.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
ortaya çıkarmak |
reveal v.
|
|
The budget contains a perversion of solidarity, which in turn reveals a fourth deficit; a deficit of coherence.
Bütçe dayanışmanın saptırılmasını içeriyor ve bu da dördüncü bir açığı ortaya çıkarıyor; tutarlılık açığı.
More Sentences
|
General |
|
3 |
General |
ortaya çıkarmak |
discover v.
|
|
Ten years after the end of the conflict, no serious enquiry has been carried out to discover what happened to them.
Çatışmanın sona ermesinden on yıl sonra, onlara ne olduğunu ortaya çıkarmak için ciddi bir soruşturma yürütülmedi.
More Sentences
|
4 |
General |
ortaya çıkarmak |
uncover v.
|
|
Is it innovation in surveillance that will enable us to uncover sleepers in the future?
Gelecekte uyuyanları ortaya çıkarmamızı sağlayacak olan şey gözetim alanındaki yenilikler mi?
More Sentences
|
5 |
General |
ortaya çıkarmak |
disclose v.
|
|
They opened the curtain and disclosed the grand prize.
Perdeyi açarak büyük ödülü ortaya çıkardılar.
More Sentences
|
6 |
General |
ortaya çıkarmak |
ferret out v.
|
|
What new facts did you manage to ferret out?
Hangi yeni gerçekleri ortaya çıkarmayı başardın?
More Sentences
|
7 |
General |
ortaya çıkarmak |
unlock v.
|
|
It is simply a matter of working with these to unlock the potential.
Potansiyeli ortaya çıkarmak için sadece bunlarla çalışmak gerekiyor.
More Sentences
|
8 |
General |
ortaya çıkarmak |
reveal v.
|
|
The budget contains a perversion of solidarity, which in turn reveals a fourth deficit; a deficit of coherence.
Bütçe dayanışmanın saptırılmasını içeriyor ve bu da dördüncü bir açığı ortaya çıkarıyor; tutarlılık açığı.
More Sentences
|
9 |
General |
ortaya çıkarmak |
expose v.
|
|
A harsh winter has exposed a new type of safety risk in sea transportation.
Sert geçen kış, deniz taşımacılığında yeni bir tür güvenlik riskini ortaya çıkarmıştır.
More Sentences
|
10 |
General |
ortaya çıkarmak |
pose v.
|
|
However, we should not turn a blind eye to a few difficulties that the packaging directive poses.
Bununla birlikte, ambalaj direktifinin ortaya çıkardığı bazı zorlukları görmezden gelmemeliyiz.
More Sentences
|
11 |
General |
ortaya çıkarmak |
breed v.
|
|
The pandemic has bred a new generation of entrepreneurs.
Pandemi yeni nesil girişimcileri ortaya çıkardı.
More Sentences
|
12 |
General |
ortaya çıkarmak |
unmask v.
|
|
The journalist worked tirelessly to unmask the corruption.
Gazeteci yolsuzluğu ortaya çıkarmak için yorulmak bilmeden çalıştı.
More Sentences
|
Technical |
|
13 |
Technical |
ortaya çıkarmak |
pose v.
|
|
However, we should not turn a blind eye to a few difficulties that the packaging directive poses.
Bununla birlikte, ambalaj direktifinin ortaya çıkardığı bazı zorlukları görmezden gelmemeliyiz.
More Sentences
|
General |
|
14 |
General |
ortaya çıkarmak |
ascertain v.
|
|
15 |
General |
ortaya çıkarmak |
bring into the open v.
|
|
16 |
General |
ortaya çıkarmak |
lay bare v.
|
|
17 |
General |
ortaya çıkarmak |
call forth v.
|
|
18 |
General |
ortaya çıkarmak |
deduce v.
|
|
19 |
General |
ortaya çıkarmak |
throw into relief v.
|
|
20 |
General |
ortaya çıkarmak |
bring out v.
|
|
|
21 |
General |
ortaya çıkarmak |
get at v.
|
|
22 |
General |
ortaya çıkarmak |
smoke out v.
|
|
23 |
General |
ortaya çıkarmak |
unveil v.
|
|
24 |
General |
ortaya çıkarmak |
bring to pass v.
|
|
25 |
General |
ortaya çıkarmak |
hit off v.
|
|
26 |
General |
ortaya çıkarmak |
bring to light v.
|
|
27 |
General |
ortaya çıkarmak |
show up v.
|
|
28 |
General |
ortaya çıkarmak |
unravel v.
|
|
29 |
General |
ortaya çıkarmak |
detect v.
|
|
30 |
General |
ortaya çıkarmak |
sift out v.
|
|
31 |
General |
ortaya çıkarmak |
search out v.
|
|
32 |
General |
ortaya çıkarmak |
determine v.
|
|
33 |
General |
ortaya çıkarmak |
create v.
|
|
34 |
General |
ortaya çıkarmak |
unearth v.
|
|
35 |
General |
ortaya çıkarmak |
pick out v.
|
|
36 |
General |
ortaya çıkarmak |
conceive v.
|
|
37 |
General |
ortaya çıkarmak |
uncloak v.
|
|
38 |
General |
ortaya çıkarmak |
wheel out v.
|
|
39 |
General |
ortaya çıkarmak |
bring light v.
|
|
40 |
General |
ortaya çıkarmak |
introduce a new thing v.
|
|
|
41 |
General |
ortaya çıkarmak |
elicit v.
|
|
42 |
General |
ortaya çıkarmak |
introduce v.
|
|
43 |
General |
ortaya çıkarmak |
unfold v.
|
|
44 |
General |
ortaya çıkarmak |
sniff out v.
|
|
45 |
General |
ortaya çıkarmak |
catalyse v.
|
|
46 |
General |
ortaya çıkarmak |
catalyze v.
|
|
47 |
General |
ortaya çıkarmak |
unbare v.
|
|
48 |
General |
ortaya çıkarmak |
unbreast v.
|
|
49 |
General |
ortaya çıkarmak |
unbury v.
|
|
50 |
General |
ortaya çıkarmak |
uncope v.
|
|
51 |
General |
ortaya çıkarmak |
uncurtain v.
|
|
52 |
General |
ortaya çıkarmak |
unhele [obsolete] v.
|
|
53 |
General |
ortaya çıkarmak |
unhide v.
|
|
54 |
General |
ortaya çıkarmak |
engender v.
|
|
55 |
General |
ortaya çıkarmak |
unkennel v.
|
|
56 |
General |
ortaya çıkarmak |
unplight v.
|
|
57 |
General |
ortaya çıkarmak |
unshale [obsolete] v.
|
|
58 |
General |
ortaya çıkarmak |
unvail [obsolete] v.
|
|
59 |
General |
ortaya çıkarmak |
unwray v.
|
|
60 |
General |
ortaya çıkarmak |
unwrie v.
|
|
61 |
General |
ortaya çıkarmak |
blackwash v.
|
|
62 |
General |
ortaya çıkarmak |
wray v.
|
|
63 |
General |
ortaya çıkarmak |
wrey v.
|
|
64 |
General |
ortaya çıkarmak |
hold up v.
|
|
65 |
General |
ortaya çıkarmak |
hold up v.
|
|
66 |
General |
ortaya çıkarmak |
muster (with) v.
|
|
67 |
General |
ortaya çıkarmak |
deliver v.
|
|
68 |
General |
ortaya çıkarmak |
deplume v.
|
|
69 |
General |
ortaya çıkarmak |
rout v.
|
|
70 |
General |
ortaya çıkarmak |
develop [obsolete] v.
|
|
71 |
General |
ortaya çıkarmak |
discure [obsolete] v.
|
|
72 |
General |
ortaya çıkarmak |
disembosom v.
|
|
73 |
General |
ortaya çıkarmak |
display [obsolete] v.
|
|
74 |
General |
ortaya çıkarmak |
cipher [obsolete] v.
|
|
75 |
General |
ortaya çıkarmak |
discoure [obsolete] v.
|
|
76 |
General |
ortaya çıkarmak |
root (out) v.
|
|
77 |
General |
ortaya çıkarmak |
spy v.
|
|
78 |
General |
ortaya çıkarmak |
survey v.
|
|
Phrasals |
|
79 |
Phrasals |
ortaya çıkarmak |
show forth v.
|
|
80 |
Phrasals |
ortaya çıkarmak |
look out v.
|
|
|
81 |
Phrasals |
ortaya çıkarmak |
open up v.
|
|
82 |
Phrasals |
ortaya çıkarmak |
draw out v.
|
|
83 |
Phrasals |
ortaya çıkarmak |
come at v.
|
|
84 |
Phrasals |
ortaya çıkarmak |
show someone up as something v.
|
|
85 |
Phrasals |
ortaya çıkarmak |
find out about v.
|
|
86 |
Phrasals |
ortaya çıkarmak |
call forth v.
|
|
87 |
Phrasals |
ortaya çıkarmak |
dig up v.
|
|
88 |
Phrasals |
ortaya çıkarmak |
bring on v.
|
|
89 |
Phrasals |
ortaya çıkarmak |
pile on v.
|
|
90 |
Phrasals |
ortaya çıkarmak |
pile onto v.
|
|
91 |
Phrasals |
ortaya çıkarmak |
get out v.
|
|
92 |
Phrasals |
ortaya çıkarmak |
dope out v.
|
|
Colloquial |
|
93 |
Colloquial |
ortaya çıkarmak |
bring to light v.
|
|
94 |
Colloquial |
ortaya çıkarmak |
unclasp [obsolete] v.
|
|
95 |
Colloquial |
ortaya çıkarmak |
lay open v.
|
|
96 |
Colloquial |
ortaya çıkarmak |
let it rip v.
|
|
Idioms |
|
97 |
Idioms |
ortaya çıkarmak |
to crack something wide open v.
|
|
98 |
Idioms |
ortaya çıkarmak |
bring into view v.
|
|
99 |
Idioms |
ortaya çıkarmak |
show up as v.
|
|
Law |
|
100 |
Law |
ortaya çıkarmak |
ascertain v.
|
|
Technical |
|
101 |
Technical |
ortaya çıkarmak |
introduce v.
|
|
Archaic |
|
102 |
Archaic |
ortaya çıkarmak |
rip (up) v.
|
|
Slang |
|
103 |
Slang |
ortaya çıkarmak |
bust out v.
|
|