|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
rol yapmak |
perform v.
|
|
Tom isn't sure he's ready to perform on stage.
Tom sahnede rol yapmaya hazır olduğundan emin değil.
More Sentences
|
General |
|
2 |
General |
rol yapma |
act n.
|
|
It's time to act now.
Şimdi rol yapma zamanı.
More Sentences
|
3 |
General |
rol oynama |
role playing n.
|
|
In actual fact, both committees are quite aware of all the facts, but this has now degenerated into role playing.
Aslında her iki komite de tüm gerçeklerden haberdardır, ancak bu durum artık rol oynamaya dönüşmüştür.
More Sentences
|
4 |
General |
sosyal rol |
social role n.
|
|
Despite sport's essential social role, ladies and gentlemen, there is no policy on it at Community level.
Sporun önemli sosyal rolüne rağmen, bayanlar ve baylar, Topluluk düzeyinde bu konuda bir politika bulunmamaktadır.
More Sentences
|
5 |
General |
rol alanlar |
cast n.
|
|
The movie was cast mostly with Americans.
Filmde çoğunlukla Amerikalılar rol aldı.
More Sentences
|
6 |
General |
rol yapma |
role playing n.
|
|
In actual fact, both committees are quite aware of all the facts, but this has now degenerated into role playing.
Aslında her iki komite de tüm gerçeklerin farkında ancak bu durum artık rol yapmaya dönüşmüş durumda.
More Sentences
|
7 |
General |
önemli bir rol |
an important role n.
|
|
When it comes to my third point, this is where the democratic debate plays an important role.
Üçüncü hususa gelince işte burada demokratik tartışma önemli bir rol oynamaktadır.
More Sentences
|
8 |
General |
önemli rol |
important role n.
|
|
I pointed out at that time the important role of confidants.
O zaman da sırdaşların önemli rolüne dikkat çekmiştim.
More Sentences
|
9 |
General |
etkin rol |
active role n.
|
|
Literature, space and memory, activating temporal continuity are three areas that play an active role.
Edebiyat, mekân ve hafıza, zamansal sürekliliğin harekete geçirilmesinde etkin rol oynayan üç alandır.
More Sentences
|
10 |
General |
rol model |
role model n.
|
|
Women are in a minority in top-level sport and they are role models for young people.
Kadınlar üst düzey sporlarda azınlıktadır ve gençler için rol modeldirler.
More Sentences
|
11 |
General |
hayati bir rol |
a vital role n.
|
|
I did so because local authorities in regions play a vital role in implementing European law.
Bunu yaptım çünkü bölgelerdeki yerel makamlar Avrupa hukukunun uygulanmasında hayati bir rol oynamaktadır.
More Sentences
|
12 |
General |
büyük bir rol |
a major role n.
|
|
The National Security Council continues to play a major role in political life.
Milli Güvenlik Kurulu, siyasal yaşamda büyük bir rol oynamaya devam etmektedir.
More Sentences
|
13 |
General |
önemli bir rol |
a prominent role n.
|
|
Starting with Parliament, our institutions must play a prominent role in the coming weeks and months.
Meclisten başlayarak kurumlarımız önümüzdeki haftalarda ve aylarda önemli bir rol oynamalıdır.
More Sentences
|
14 |
General |
önemli bir rol |
a key role n.
|
|
He played a key role in the movement.
Harekette önemli bir rol oynadı.
More Sentences
|
15 |
General |
önemli bir rol |
an essential role n.
|
|
Agriculture, pastoralism and forestry play an essential role in mountain regions.
Tarım, hayvancılık ve ormancılık dağlık bölgelerde önemli bir rol oynamaktadır.
More Sentences
|
16 |
General |
önemli bir rol |
a major role n.
|
|
The European Union has a major role to play in this fight, as Minister Haarder has so skilfully illustrated.
Bakan Haarder'in de ustalıkla ortaya koyduğu üzere, Avrupa Birliği'nin bu mücadelede oynayacağı önemli bir rol vardır.
More Sentences
|
|
17 |
General |
önemli bir rol |
a significant role n.
|
|
We acknowledge that small and medium-sized enterprises have a significant role to play in the area of employment.
Küçük ve orta ölçekli işletmelerin istihdam alanında oynayacakları önemli bir rol olduğunu kabul ediyoruz.
More Sentences
|
18 |
General |
önemli bir rol |
a pivotal role n.
|
|
They also play a pivotal role in the Cotonou partnership agreement.
Cotonou ortaklık anlaşmasında da önemli bir rol oynarlar.
More Sentences
|
19 |
General |
arabulucu rol |
mediating role n.
|
|
We spoke with Buddhists, Hindus and Christians, including Bishop Dr Joseph, who had a mediating role.
Arabulucu rolü üstlenen Piskopos Dr Joseph de dahil olmak üzere Budistler, Hindular ve Hıristiyanlarla görüştük.
More Sentences
|
20 |
General |
rol yapma oyunu |
role-playing game n.
|
|
What's your favorite role-playing game?
En sevdiğin rol yapma oyunu hangisi?
More Sentences
|
21 |
General |
rol dağılımı |
distribution of roles n.
|
|
In this regard, I think the distribution of roles is appropriate.
Bu bağlamda, rol dağılımının uygun olduğunu düşünüyorum.
More Sentences
|
22 |
General |
baş rol |
principal n.
|
|
She dreamt of becoming a principal with the Royal Opera.
Kraliyet Operası'nda baş rolü oynamayı hayal ediyordu.
More Sentences
|
23 |
General |
rol oynamak |
play a part v.
|
|
The European Parliament must monitor legislation at European level and play a part in shaping it.
Avrupa Parlamentosu, Avrupa düzeyindeki mevzuatı izlemeli ve şekillendirilmesinde rol oynamalıdır.
More Sentences
|
24 |
General |
rol yapmak |
sham v.
|
|
He's only shamming.
O sadece rol yapıyor.
More Sentences
|
25 |
General |
rol yapmak |
pretend v.
|
|
The Spanish Presidency, however, is not pretending.
Ancak İspanya Dönem Başkanlığı rol yapmıyor.
More Sentences
|
26 |
General |
rol almak |
take part v.
|
|
Let us make sure that they are destroyed, and allow Europe to take part in their destruction.
Biz onların yok edilmesini sağlayalım ve Avrupa'nın da onların yok edilmesinde rol almasına izin verelim.
More Sentences
|
27 |
General |
iyi rol yapmak |
act well v.
|
|
Jane saw the students acting well on the stage.
Jane, öğrencilerin sahnede iyi rol yaptıklarını gördü.
More Sentences
|
28 |
General |
rol oynamak |
figure v.
|
|
These modalities will figure prominently between now and the end of March.
Bu modaliteler şu andan Mart sonuna kadar önemli bir rol oynayacaktır.
More Sentences
|
29 |
General |
canlandırmak (rol) |
portray v.
|
|
In this film they both portray notorious gang leaders.
Bu filmde ikisi de kötü şöhretli çete liderlerini canlandırıyor.
More Sentences
|
30 |
General |
rol oynamak |
play a role v.
|
|
Unfortunately, this development also plays a role in Europe.
Ne yazık ki bu gelişme Avrupa'da da rol oynamaktadır.
More Sentences
|
31 |
General |
rol oynamak |
act v.
|
|
We know that it is a very small one, but it acts big.
Çok küçük olduğunu biliyoruz ama büyük bir rol oynuyor.
More Sentences
|
32 |
General |
rol almak |
act v.
|
|
She acted in the play.
Oyunda rol aldı.
More Sentences
|
33 |
General |
(film vb.) rol almak |
cast v.
|
|
He was happy to be cast in such a popular sitcom.
Böylesine popüler bir komedi dizisinde rol aldığına memnundu.
More Sentences
|
34 |
General |
(karakter veya rol) baş |
starring adj.
|
|
Who's got the starring role?
Baş rolü kim aldı?
More Sentences
|
35 |
General |
rol yaparak |
acting adv.
|
|
Tom is acting.
Tom rol yapıyor.
More Sentences
|
Psychology |
|
36 |
Psychology |
rol değiştirme |
role reversal n.
|
|
This is a particularly daring role reversal.
Bu özellikle cüretkar bir rol değişimidir.
More Sentences
|
Social Sciences |
|
37 |
Social Sciences |
rol model |
role model n.
|
|
Tom was my role model.
Tom benim rol modelimdi.
More Sentences
|
Common Usage |
|
38 |
Common Usage |
rol dağıtımı |
casting n.
|
|
General |
|
39 |
General |
iş çevresinde cinsel rol |
sex role in the work environment n.
|
|
40 |
General |
rol olarak canlandırma |
enacting n.
|
|
41 |
General |
ikinci rol |
back seat n.
|
|
42 |
General |
rol gerginliği |
role tension n.
|
|
43 |
General |
verilmiş rol |
ascribed role n.
|
|
44 |
General |
rol yapma |
dissimulation n.
|
|
45 |
General |
rol yapma |
acting n.
|
|
46 |
General |
rol beklentisi |
role expectation n.
|
|
47 |
General |
en önemli rol |
star role n.
|
|
48 |
General |
sinemada cinsel rol |
sex role in motion pictures n.
|
|
49 |
General |
cinsel rol |
sex role n.
|
|
50 |
General |
rol dağıtımı |
cast n.
|
|
51 |
General |
rol olarak canlandıran |
enactor n.
|
|
52 |
General |
beklenen rol |
anticipatory role n.
|
|
53 |
General |
rol alma |
taking a role n.
|
|
54 |
General |
seyircilerin arasında oturup rol yapan oyuncu |
plant n.
|
|
55 |
General |
edebiyatta cinsel rol |
sex role in literature n.
|
|
56 |
General |
kilit rol üstlenen yardımcı oyuncu |
featured actor n.
|
|
|
57 |
General |
cinsel rol basma kalıplar |
sex role stereotypes n.
|
|
58 |
General |
rol esnekliği |
role flexibility n.
|
|
59 |
General |
rol yapma |
acting out n.
|
|
60 |
General |
sabit rol |
fixed role n.
|
|
61 |
General |
rol icra etme |
role playing n.
|
|
62 |
General |
rol değişimi |
switching hats n.
|
|
63 |
General |
oyunda rol alanlar |
dramatis personae n.
|
|
64 |
General |
baş rol oyuncularından |
co-star n.
|
|
65 |
General |
rol yeteneği |
ability to act n.
|
|
66 |
General |
rol becerisi |
ability to act n.
|
|
67 |
General |
rol kabiliyeti |
ability to act n.
|
|
68 |
General |
esas rol |
main role n.
|
|
69 |
General |
öncü rol |
pioneering role n.
|
|
70 |
General |
lider rol |
pioneering role n.
|
|
71 |
General |
büyük bir rol |
a vital role n.
|
|
72 |
General |
büyük bir rol |
a primary role n.
|
|
73 |
General |
önemli bir rol |
a vital role n.
|
|
74 |
General |
büyük bir rol |
a significant role n.
|
|
75 |
General |
büyük bir rol |
a prominent role n.
|
|
76 |
General |
önemli bir rol |
a fundamental role n.
|
|
77 |
General |
önemli bir rol |
a primary role n.
|
|
78 |
General |
büyük bir rol |
a key role n.
|
|
79 |
General |
büyük bir rol |
a leading role n.
|
|
80 |
General |
büyük bir rol |
a fundamental role n.
|
|
81 |
General |
büyük bir rol |
a pivotal role n.
|
|
82 |
General |
büyük bir rol |
an important role n.
|
|
83 |
General |
önemli bir rol |
a leading role n.
|
|
84 |
General |
büyük bir rol |
an essential role n.
|
|
85 |
General |
yardımcı rol |
supporting role n.
|
|
86 |
General |
rol/oyun arkadaşı |
fellow actor n.
|
|
87 |
General |
küçük rol (filmde) |
cameo n.
|
|
88 |
General |
küçük rol (filmde) |
small part (in a film/movie) n.
|
|
89 |
General |
rol icabı |
part of the act n.
|
|
90 |
General |
uzlaştırıcı rol |
conciliating role n.
|
|
91 |
General |
baş rol oyuncularından |
costar n.
|
|
92 |
General |
belirleyici rol |
determining role n.
|
|
93 |
General |
arabulucu rol |
intermediary role n.
|
|
94 |
General |
aracı rol |
intermediary role n.
|
|
95 |
General |
rol canlandırma |
role play n.
|
|
96 |
General |
rol kartı |
role card n.
|
|
97 |
General |
küçük rol |
camaieu n.
|
|
98 |
General |
yeniden rol dağılımı yapma |
recast n.
|
|
99 |
General |
oyuncuya yeni bir rol daha verme |
recast n.
|
|
100 |
General |
(oyun/tiyatro) (rol) oynama |
enactment n.
|
|
101 |
General |
yüz yüze ortamda oynanan, katılımcıların kostüm giydikleri, sahne ekipmanı kullandıkları ve rollerini sahneledikleri rol yapma oyunu |
larp n.
|
|
102 |
General |
küçük rol |
minor role n.
|
|
103 |
General |
kadın rol model |
heroin n.
|
|
104 |
General |
kadın rol model |
heroine n.
|
|
105 |
General |
rol yapma oyunu için ilgili malzemeleri içeren önceden hazırlanmış macera senaryosu |
module n.
|
|
106 |
General |
rol yapma |
buskin n.
|
|
107 |
General |
acıklı rol yapma |
buskin n.
|
|
108 |
General |
(orta çağ'da) britanya'nın bazı bölümlerinde yerel ticareti kontrol eden ve bazen yerel yönetimde rol alan tüccar birliği |
guild n.
|
|
109 |
General |
yeteneksiz oyuncunun abartılı ve kötü rol yapması |
overacting n.
|
|
110 |
General |
rol yapma pratiği |
roleplay n.
|
|
111 |
General |
belirli bir rol oynama |
roleplaying n.
|
|
112 |
General |
rol yapma |
dissemblance n.
|
|
113 |
General |
rol yapma |
impersonation n.
|
|
114 |
General |
rol yapma |
dissemblance n.
|
|
115 |
General |
(dramatik eserde) can alıcı rol veya replik |
fat n.
|
|
116 |
General |
belirli bir rol veya durumun ilgilendirdiği taraf |
part n.
|
|
117 |
General |
hayranlar tarafından belirli bir rol için oyuncuların veya ünlülerin önerilmesi |
fancast n.
|
|
118 |
General |
rol yapma |
roleplaying n.
|
|
119 |
General |
rol icabı hareket |
act n.
|
|
120 |
General |
aktif rol üstlenmek |
take an active role in v.
|
|
121 |
General |
rol yapmak |
feign v.
|
|
122 |
General |
rol yapmak |
put on an act v.
|
|
123 |
General |
rol oynamak |
act a part v.
|
|
124 |
General |
yanlış rol vermek |
miscast v.
|
|
125 |
General |
rol almak |
play a part v.
|
|
126 |
General |
rol vermek |
cast v.
|
|
127 |
General |
oynamak (rol) |
act v.
|
|
128 |
General |
oynamak (rol) |
perform v.
|
|
129 |
General |
rol üstlenmek |
do v.
|
|
130 |
General |
rol almak |
act a part v.
|
|
131 |
General |
aktif rol oynamak |
play an active role in v.
|
|
132 |
General |
abartılı rol yapmak |
overact v.
|
|
133 |
General |
rol almak |
have a part v.
|
|
134 |
General |
rol yapmak |
playact v.
|
|
135 |
General |
rol taksimi yapmak |
cast v.
|
|
136 |
General |
rol almak |
have a part in v.
|
|
137 |
General |
konuk sanatçı olarak rol almak |
guest v.
|
|
138 |
General |
rol oynamak |
enter into v.
|
|
139 |
General |
yanlış rol dağıtımı yapmak |
miscast v.
|
|
140 |
General |
aktif rol oynamak |
take an active role in v.
|
|
141 |
General |
rol üstlenmek |
play a role in v.
|
|
142 |
General |
rol kesmek |
cut a splash v.
|
|
143 |
General |
rol dağıtımı yapmak |
cast v.
|
|
144 |
General |
ikinci derecede rol oynamak |
play second fiddle v.
|
|
145 |
General |
rol almak |
play v.
|
|
146 |
General |
rol yapmak |
role v.
|
|
147 |
General |
ezbere bilip kusursuz söylemek (şiir veya rol) |
word perfect v.
|
|
148 |
General |
(rol) oynamak |
act v.
|
|
149 |
General |
suçta rol oynamak |
take part in crime v.
|
|
150 |
General |
rol oynamak |
play a part in v.
|
|
151 |
General |
rol oynamak |
have a role in v.
|
|
152 |
General |
rol vermek |
feature v.
|
|
153 |
General |
rol almak |
feature v.
|
|
154 |
General |
rol yapmak |
dissemble v.
|
|
155 |
General |
önemli rol oynamak |
play a crucial role v.
|
|
156 |
General |
önemli rol oynamak |
play an important role v.
|
|
157 |
General |
önemli rol oynamak |
play a fundamental role v.
|
|
158 |
General |
önemli bir rol oynamak |
play a fundamental role v.
|
|
159 |
General |
önemli bir rol oynamak |
play a significant role v.
|
|
160 |
General |
önemli bir rol oynamak |
play an important role v.
|
|
161 |
General |
önemli bir rol oynamak |
play a crucial role v.
|
|
162 |
General |
önemli bir rol oynamak |
play an essential role v.
|
|
163 |
General |
önemli rol oynamak |
play a significant role v.
|
|
164 |
General |
önemli rol oynamak |
play an essential role v.
|
|
165 |
General |
-de baş rol oynamak |
feature in v.
|
|
166 |
General |
-de rol almak |
feature in v.
|
|
167 |
General |
rol yapmak |
play-act v.
|
|
168 |
General |
şerefli bir rol oynamak |
play a noble part v.
|
|
169 |
General |
rol yapmak |
play a part v.
|
|
170 |
General |
filmde rol almak |
perform in a movie v.
|
|
171 |
General |
filmde rol almak |
perform in a film v.
|
|
172 |
General |
filmde rol almak |
appear on film v.
|
|
173 |
General |
rol biçmek |
cast a role v.
|
|
174 |
General |
rol biçmek |
provide a role v.
|
|
175 |
General |
mücadelede rol almak |
take part in the struggle v.
|
|
176 |
General |
kilit rol oynamak |
play a key role v.
|
|
177 |
General |
önemli bir rol oynamak |
play a key role v.
|
|
178 |
General |
kilit bir rol oynamak |
play a key role v.
|
|
179 |
General |
kritik bir rol oynamak |
play a crucial role v.
|
|
180 |
General |
kritik bir rol oynamak |
play a critical role v.
|
|
181 |
General |
büyük rol oynamak |
play a big role v.
|
|
182 |
General |
bir filmde rol kapmak |
get a part in a movie v.
|
|
183 |
General |
filmde küçük bir rol almak |
get a small part in the film v.
|
|
184 |
General |
rol kapmak için bir yönetmenle yatmak |
sleep with a director to get a part v.
|
|
185 |
General |
rol çalmak |
steal a role v.
|
|
186 |
General |
dizde ufak bir rol oynamak |
have a small part on a tv show v.
|
|
187 |
General |
birini rol model görmek |
see someone as a role model v.
|
|
188 |
General |
birini rol model olarak görmek |
see someone as a role model v.
|
|
189 |
General |
merkezi bir rol oynamak |
play a central part v.
|
|
190 |
General |
merkezi bir rol oynamak |
play a central role v.
|
|
191 |
General |
rol kesmek |
pretend v.
|
|
192 |
General |
etkin bir rol oynamak |
play an active role v.
|
|
193 |
General |
daha küçük (önemsiz) bir rol oynamak |
play a smaller role v.
|
|
194 |
General |
rol yapmak |
roleplay v.
|
|
195 |
General |
yeniden rol dağılımı yapmak |
recast v.
|
|
196 |
General |
oyuncuya yeni bir rol daha vermek |
recast v.
|
|
197 |
General |
(oyun/tiyatro) (rol) oynamak |
enact v.
|
|
198 |
General |
(rol) hızlı bir şekilde tekrar etmek |
walk v.
|
|
199 |
General |
yüz yüze ortamda kostümlü rol yapma oyunu oynamak |
larp v.
|
|
200 |
General |
rol vermek |
bill v.
|
|
201 |
General |
(rol) çok iyi ve hızlı şekilde yapmak |
blaze away v.
|
|
202 |
General |
kötü niyetle rol yapmak |
misfeign v.
|
|
203 |
General |
rol yapmak |
mock [obsolete] v.
|
|
204 |
General |
rol yapmak |
game v.
|
|
205 |
General |
trajik rol oynamak |
heavy v.
|
|
206 |
General |
ciddi rol oynamak |
heavy v.
|
|
207 |
General |
abartılı rol yapmak |
overdo v.
|
|
208 |
General |
rol yapmak |
role-play v.
|
|
209 |
General |
bir rol oynayarak deneyimlemek |
roleplay v.
|
|
210 |
General |
rol oynamak |
role-play v.
|
|
211 |
General |
(bir şeyin) gelişiminde rol almak |
pioneer v.
|
|
212 |
General |
rol yapmak |
playact v.
|
|
213 |
General |
rol yapmak |
play-act v.
|
|
214 |
General |
rol almak |
part [obsolete] v.
|
|
215 |
General |
(oyunun) içinde rol almak |
practice [obsolete] v.
|
|
216 |
General |
(oyunda) canlı ve gayriresmi bir şekilde rol almak |
romp v.
|
|
217 |
General |
skeçte rol almak |
sketch v.
|
|
218 |
General |
(tiyatroda) küçük bir rol sergilemek |
support v.
|
|
219 |
General |
rol olarak canlandırılmış |
enacted adj.
|
|
220 |
General |
rol yapar gibi |
stagy adj.
|
|
221 |
General |
rol yapar gibi |
stagey adj.
|
|
222 |
General |
konuşmasız (rol) |
nonspeaking adj.
|
|
223 |
General |
sessiz (rol) |
nonspeaking adj.
|
|
224 |
General |
sonuç üzerinde rol oynayan |
decisive adj.
|
|
225 |
General |
aktif rol üstlenen |
assuming an active role adj.
|
|
226 |
General |
rol için seçilmesi muhtemel |
castable adj.
|
|
227 |
General |
bir görev veya eylemin gerçekleştirilmesinde aktif rol oynayan yönetici ile ilgili |
hands-on adj.
|
|
228 |
General |
ciddi dramatik rol ile ilgili |
heavy adj.
|
|
229 |
General |
rol gerektiren |
dissimulative adj.
|
|
230 |
General |
rol yapılan |
dissimulative adj.
|
|
231 |
General |
belirli bir sosyal rol veya kimlikle ilişkilendirilen (davranış performansı) |
performative adj.
|
|
232 |
General |
rol kesen |
self-dramatizing adj.
|
|
233 |
General |
rol yapan |
self-dramatizing adj.
|
|
234 |
General |
rol kesen |
self-dramatising adj.
|
|
235 |
General |
rol yapan |
self-dramatising adj.
|
|
236 |
General |
işte aktif rol almayan |
silent adj.
|
|
237 |
General |
rol yapmadan |
pretenseless adj.
|
|
238 |
General |
(karakter veya rol) öncü |
starring adj.
|
|
239 |
General |
(karakter veya rol) birincil |
starring adj.
|
|
240 |
General |
yardımcı bir rol üstlenerek |
accessorily adv.
|
|
241 |
General |
rol yaparcasına |
stagily adv.
|
|
Phrasals |
|
242 |
Phrasals |
rol yapmak |
play off v.
|
|
243 |
Phrasals |
rol almak |
appear in v.
|
|
244 |
Phrasals |
rol almak |
appear on v.
|
|
245 |
Phrasals |
bir rol için seçmek |
feature (one) as (something) v.
|
|
246 |
Phrasals |
bir rol için seçmek |
feature someone as something v.
|
|
247 |
Phrasals |
birini belli bir iş ya da rol için seçmek |
choose someone or something for something v.
|
|
248 |
Phrasals |
rol yapmak/canlandırmak |
act out v.
|
|
249 |
Phrasals |
oynamak (rol) |
act out v.
|
|
250 |
Phrasals |
birine (bir filmde/tiyatro oyununda) rol vermek |
cast someone as something v.
|
|
251 |
Phrasals |
rol kesmek |
act a part v.
|
|
252 |
Phrasals |
(rol) canlandırmak |
act out v.
|
|
253 |
Phrasals |
(bir filmde) rol almak/oynamak |
star in something v.
|
|
254 |
Phrasals |
(birine) bir yıldız rol vermek |
feature (one) as (something) v.
|
|
255 |
Phrasals |
(birine bir şey olarak) önemli bir rol vermek |
feature (one) as (something) v.
|
|
256 |
Phrasals |
birine bir şey olarak önemli bir rol vermek |
feature someone as something v.
|
|
257 |
Phrasals |
bir rol için birini denemek |
audition someone for something v.
|
|
258 |
Phrasals |
bir rol için birini denemelere almak |
audition someone for something v.
|
|
259 |
Phrasals |
bir rol için birini seçmelere almak |
audition someone for something v.
|
|
260 |
Phrasals |
bir rol için seçmelere girmek |
audition for something v.
|
|
261 |
Phrasals |
bir şeye ulaşmada aktif rol oynamak/aktif rol üstlenmek |
go out v.
|
|
262 |
Phrasals |
yeniden rol vermek |
recast in (something) v.
|
|
263 |
Phrasals |
oyuncuya yeni bir rol daha vermek |
recast in (something) v.
|
|
264 |
Phrasals |
oyuncuya farklı bir proje kadrosunda tekrar yer/rol vermek |
recast in (something) v.
|
|
265 |
Phrasals |
rol değişmek |
swap over v.
|
|
266 |
Phrasals |
rol değiştirmek |
switch into (something) v.
|
|
267 |
Phrasals |
birini bir pozisyon, rol, ödül için önermek |
suggest for (something) v.
|
|
268 |
Phrasals |
(birine) bir rol/görev vermek |
name (one) as v.
|
|
269 |
Phrasals |
rol paylaşmak |
alternate with v.
|
|
270 |
Phrasals |
bir şeyde rol almak |
appear in something v.
|
|
271 |
Phrasals |
(bir şeyde) önemli bir rol/görev vermek |
build into (something) v.
|
|
272 |
Phrasals |
(bir şeyde) birincil derecede bir rol/görev vermek |
build into (something) v.
|
|
273 |
Phrasals |
(kendine) bir rol/görev yaratmak |
carve out v.
|
|
274 |
Phrasals |
(kendine) bir rol/görev oluşturmak |
carve out v.
|
|
275 |
Phrasals |
bir rol için seçmek |
feature as v.
|
|
276 |
Phrasals |
bir şeyde rol oynamak |
figure in something v.
|
|
277 |
Phrasals |
(bir şeyde) önemli rol oynamak |
figure into (something) v.
|
|
278 |
Phrasals |
(bir şeyde) önemli rol oynamak |
figure in (something) v.
|
|
279 |
Phrasals |
(bir rol, oyun) için seçmelere katılmak |
read for v.
|
|
280 |
Phrasals |
(bir rol, oyun) için seçmelere katılmak |
read for (something) v.
|
|
281 |
Phrasals |
yeniden rol vermek |
recast in v.
|
|
282 |
Phrasals |
oyuncuya yeni bir rol daha vermek |
recast in v.
|
|
283 |
Phrasals |
oyuncuya farklı bir proje kadrosunda tekrar yer/rol vermek |
recast in v.
|
|
Phrases |
|
284 |
Phrases |
rol almış |
starred in expr.
|
|
Colloquial |
|
285 |
Colloquial |
yönetmen/yapımcının odasındaki (rol vereceği kadınlarla üzerinde seviştiği ima edilen) kanepe |
casting couch n.
|
|
286 |
Colloquial |
küçük rol |
bit n.
|
|
287 |
Colloquial |
küçük bir rol |
bit n.
|
|
288 |
Colloquial |
hayatında hiçbir rol oynamamak |
play no part in one’s life v.
|
|
289 |
Colloquial |
lider rol üstlenmek |
carry the ball v.
|
|
290 |
Colloquial |
üstüne oturmak (bir iş/rol) |
look/dress the part v.
|
|
291 |
Colloquial |
rol yapmak/kesmek |
front v.
|
|
292 |
Colloquial |
şansın ne kadar önemli bir rol oynadığını kabul et |
admit what a big part luck plays expr.
|
|
293 |
Colloquial |
bayağı kötüsün (genellikle şarkı söylemesini/rol yapmasını beceremeyenler için söylenir) |
don't quit the day job expr.
|
|
Idioms |
|
294 |
Idioms |
rol çalan oyuncu |
back-cloth star n.
|
|
295 |
Idioms |
(filmde, organizasyonda) sokaktaki insanlara rol verme |
street casting n.
|
|
296 |
Idioms |
(filmde, organizasyonda) sokaktaki insanlara rol verme |
street-casting n.
|
|
297 |
Idioms |
bir filmde rol almak için yönetmenin/yapımcının yatağına girme |
the casting couch n.
|
|
298 |
Idioms |
görevi/sorumluluğu/ üstüne düşen bir rol/işlev (olmak) |
a part to play n.
|
|
299 |
Idioms |
oynayacak/alacak bir rol |
a part to play n.
|
|
300 |
Idioms |
politikasında çevresel konuların etkin rol oynadığı ülke/devlet |
green state n.
|
|
301 |
Idioms |
rol oynama |
hand in n.
|
|
302 |
Idioms |
(bir şeyde) bir rol (oynama) |
a part in (something) n.
|
|
303 |
Idioms |
(bir şeyde) bir rol (alma) |
a part in (something) n.
|
|
304 |
Idioms |
bir şeyde rol |
a hand in something n.
|
|
305 |
Idioms |
bir şeyde rol |
a part in something n.
|
|
306 |
Idioms |
aşırı duygusal rol yapmak |
chew on the scenery v.
|
|
307 |
Idioms |
aşırı duygusal rol yapmak |
chew up the scenery v.
|
|
308 |
Idioms |
büyük bir rol oynamak |
play a large part in something v.
|
|
309 |
Idioms |
büyük bir rol oynamak |
play a big part in something v.
|
|
310 |
Idioms |
önemli bir rol oynamak |
be instrumental in doing something v.
|
|
311 |
Idioms |
merkezi bir rol oynamak |
play a central role v.
|
|
312 |
Idioms |
küçük bir rol almak/oynamak |
play a bit part v.
|
|
313 |
Idioms |
öncü bir rol oynamak |
take a leading part v.
|
|
314 |
Idioms |
rol oynamak |
play a role in v.
|
|
315 |
Idioms |
rol üstlenmek |
play a part in v.
|
|
316 |
Idioms |
rol yapmak |
keep up one's act v.
|
|
317 |
Idioms |
rol kesmek |
put on an act v.
|
|
318 |
Idioms |
rol oynamak |
take a hand in v.
|
|
319 |
Idioms |
rol oynamak |
have a hand in v.
|
|
320 |
Idioms |
rol yapmak |
keep up an act v.
|
|
321 |
Idioms |
rol oynamak |
serve a function in v.
|
|
322 |
Idioms |
tiyatroda rol almak |
tread the boards v.
|
|
323 |
Idioms |
başkalarına çizdiği/gösterdiği yolda aktif rol oynamak |
lead from the front v.
|
|
324 |
Idioms |
başkalarını yapması için ikna ettiği şeyde aktif rol almak |
lead from the front v.
|
|
325 |
Idioms |
aynı anda birden fazla görev/rol üstlenmek |
wear too many hats v.
|
|
326 |
Idioms |
aynı anda iki görev/rol üstlenmek |
wear two hats v.
|
|
327 |
Idioms |
iki (birden fazla) görev/rol üstlenmek |
wear two hats (more than one hat) v.
|
|
328 |
Idioms |
kötü rol yapmak |
couldn't act (one's) way out of a paper bag v.
|
|
329 |
Idioms |
(bir şeyde) küçük bir rol oynamak |
play a bit role (in something) v.
|
|
330 |
Idioms |
(bir şeyde) önemsiz bir rol oynamak |
play a bit role (in something) v.
|
|
331 |
Idioms |
(bir şeyde) büyük bir rol oynamak |
play a large role (in something) v.
|
|
332 |
Idioms |
(bir şeyde) önemli bir rol oynamak |
play a large role (in something) v.
|
|
333 |
Idioms |
(bir şeyde) küçük bir rol oynamak |
play a small part (in something) v.
|
|
334 |
Idioms |
(bir şeyde) önemsiz bir rol oynamak |
play a small part (in something) v.
|
|
335 |
Idioms |
(bir şeyde) rol oynamamak |
take no part in/of (something) v.
|
|
336 |
Idioms |
bir şeyde rol oynamamak/oynamak istememek |
have/play/take/want no part in/of something v.
|
|
337 |
Idioms |
rol yaparken birini gerçekten yumruklamak |
not pull (one's) punches v.
|
|
338 |
Idioms |
aynı anda bir çok rol üstlenmek |
run off in all directions v.
|
|
339 |
Idioms |
baş rol oynamak |
play first fiddle v.
|
|
340 |
Idioms |
abartılı rol yapmak |
ham it up v.
|
|
341 |
Idioms |
(kendine) bir rol/görev yaratmak |
carve (out) a niche v.
|
|
342 |
Idioms |
(kendine) bir rol/görev oluşturmak |
carve (out) a niche v.
|
|
343 |
Idioms |
(kendine) bir rol/görev yaratmak |
carve a niche v.
|
|
344 |
Idioms |
(kendine) bir rol/görev oluşturmak |
carve a niche v.
|
|
345 |
Idioms |
(kendine) bir rol/görev yaratmak |
carve out a niche v.
|
|
346 |
Idioms |
(kendine) bir rol/görev oluşturmak |
carve out a niche v.
|
|
347 |
Idioms |
aşırı duygusal rol yapmak |
chew the scenery v.
|
|
348 |
Idioms |
abartılı rol yapmak |
chew the scenery v.
|
|
349 |
Idioms |
kötü rol yapmak |
couldn't act (one's) way out of a wet paper bag v.
|
|
350 |
Idioms |
bir şeyde önemli rol oynamak |
have one's hand in something v.
|
|
351 |
Idioms |
görevi/sorumluluğu/ üstüne düşen bir rol/işlev (olmak) |
have a part to play v.
|
|
352 |
Idioms |
(bir şeyde) görevi/sorumluluğu/üstüne düşen bir rol/işlev (olmak) |
have a part to play (in something) v.
|
|
353 |
Idioms |
(bir şeyde) rol oynamak |
have a role in (something) v.
|
|
354 |
Idioms |
(bir şeyde) rol oynamamak |
have no part in (something) v.
|
|
355 |
Idioms |
(bir şeyde) rol oynamamak |
have no part of (something) v.
|
|
356 |
Idioms |
(bir şey yapmada) önemli rol oynayan |
instrumental in (doing) (something) v.
|
|
357 |
Idioms |
rol yapmak |
keep the act up v.
|
|
358 |
Idioms |
rol yapmak |
keep up an act v.
|
|
359 |
Idioms |
rol yapmak |
keep up one's act v.
|
|
360 |
Idioms |
rol yapmak |
keep up the act v.
|
|
361 |
Idioms |
büyük bir rol oynamak |
play a big part v.
|
|
362 |
Idioms |
(bir şeyde) büyük bir rol oynamak |
play a big role (in something) v.
|
|
363 |
Idioms |
(bir şeyde) küçük bir rol almak |
play a bit part (in something) v.
|
|
364 |
Idioms |
(bir şeyde) küçük/önemsiz bir rol oynamak |
play a bit part (in something) v.
|
|
365 |
Idioms |
büyük bir rol oynamak |
play a large part v.
|
|
366 |
Idioms |
(bir şeyde) rol oynamak |
play a part in (something) v.
|
|
367 |
Idioms |
(bir şeyde) rol almak |
play a part in (something) v.
|
|
368 |
Idioms |
(bir şeyde) rol oynamak |
play a part in (something) v.
|
|
369 |
Idioms |
(bir şeyde) rol oynamak |
play a role in (something) v.
|
|
370 |
Idioms |
(bir şeyde) rol almak |
play a role in (something) v.
|
|
371 |
Idioms |
(bir şeyde) rol oynamak |
play a role in (something) v.
|
|
372 |
Idioms |
(bir şeyde) küçük bir rol almak |
play a small role (in something) v.
|
|
373 |
Idioms |
(bir şeyde) küçük/önemsiz bir rol oynamak |
play a small role (in something) v.
|
|
374 |
Idioms |
(bir şeyde) rol oynamak |
play a part (in something) v.
|
|
375 |
Idioms |
(bir şeyde) rol oynamak |
play your part (in something) v.
|
|
376 |
Idioms |
(bir şeyde) rol oynamak |
take a hand in (something) v.
|
|
377 |
Idioms |
yapmada önemli rol oynayan |
instrumental in doing adj.
|
|
378 |
Idioms |
rol yapmayı bırak |
drop the act expr.
|
|
379 |
Idioms |
rol yaparak |
under false pretences expr.
|
|
Speaking |
|
380 |
Speaking |
bayağı kötüsün (genellikle şarkı söylemesini/rol yapmasını beceremeyenler için söylenir) |
don't give up the day job expr.
|
|
381 |
Speaking |
başından beri rol yapıyordu |
he was pretending the whole time expr.
|
|
Trade/Economic |
|
382 |
Trade/Economic |
vakıf fonlarının yönetiminde rol alan organizasyon |
trust company n.
|
|
383 |
Trade/Economic |
vakıf fonlarının yönetiminde rol alan organizasyon |
trust corporation n.
|
|
384 |
Trade/Economic |
daha fazla rol ve daha az sayıda fiili iş unsuru içeren çalışma yöntemi |
dejobbing n.
|
|
385 |
Trade/Economic |
ikincil rol |
subsidiary role n.
|
|
386 |
Trade/Economic |
örgüt içi rol |
organizational role n.
|
|
387 |
Trade/Economic |
özel mülkiyete dayalı fakat kamu sektörünün temel rol oynadığı bir ekonomik sistem |
advanced capitalism n.
|
|
388 |
Trade/Economic |
piyasadaki önemli ya da kilit rol oynayan firma |
key player n.
|
|
389 |
Trade/Economic |
rol oynama |
role playing n.
|
|
390 |
Trade/Economic |
tali rol |
subsidiary role n.
|
|
391 |
Trade/Economic |
rol oynayan |
contributory adj.
|
|
Politics |
|
392 |
Politics |
yanlış rol dağıtma |
miscasting n.
|
|
393 |
Politics |
yanlış rol verme |
miscasting n.
|
|
394 |
Politics |
amerikan devrimi ve abd'nin kurulmasında rol almış milliyetçi lider |
american revolutionary leader n.
|
|
395 |
Politics |
arabulucu rol üstlenmek |
hold a mediatory position v.
|
|
396 |
Politics |
yanlış rol vermek |
miscast v.
|
|
397 |
Politics |
(siyasi birime ait ekonomik ve sosyal yaşamda) aktif ve doğrudan rol sergileme ile öne çıkan |
positive adj.
|
|
Media |
|
398 |
Media |
eşcinsel kitleyi bir ürüne çekebilmek için karaktere eşcinsel rol verilmesi veya eşcinsel karakterlere yer verilmesi |
pinkwashing n.
|
|
399 |
Media |
beyaz ırktan biri tarafından canlandırılan (başka ırktan biri için yazılmış rol) |
whitewashed adj.
|
|
Advertising |
|
400 |
Advertising |
ünlülerin reklamlarda rol alması veya markanın ünlülere sponsor olarak reklamını yapması |
celebrity endorsement n.
|
|
Computer |
|
401 |
Computer |
çok oyunculu çevrimiçi rol üstlenme oyunu |
massively multiplayer online role-playing game (mmorpg) n.
|
|
402 |
Computer |
geçersiz rol |
invalid role n.
|
|
403 |
Computer |
rol kimliği |
role id n.
|
|
404 |
Computer |
rol adı |
role name n.
|
|
405 |
Computer |
rol tabanlı erişim kontrolü |
role-based access control n.
|
|
406 |
Computer |
rol yönetimi |
role management n.
|
|
407 |
Computer |
bloglar, vikiler, forumlar gibi etkileşimli deneyimlerin yalnızca bilgiye erişimden daha önemli bir rol oynadığı internet türü |
web 2.0 n.
|
|
408 |
Computer |
genellikle internet üzerinden çalışıp birden fazla kullanıcının sanal gerçeklik rol üstlenme oyunlarına katılmasını sağlayan bir bilgisayar programı |
mud n.
|
|
409 |
Computer |
(metin tabanlı çevrimiçi rol oyunlarında) bir karakteri canlandıran kimse |
mun n.
|
|
410 |
Computer |
(çevrimiçi rol üstlenme oyununda) sistemin kaynaklarını tüketecek sayıda oyuncu bulundurmayan bağımsız sanal dünya |
shard n.
|
|
411 |
Computer |
(çok oyunculu çevrimiçi rol üstlenme oyununda) bağımsız sanal dünyalar oluşturmak |
shard v.
|
|
412 |
Computer |
rol düzenle |
edit role expr.
|
|
413 |
Computer |
rol ekle |
add a role expr.
|
|
414 |
Computer |
rol ekle |
add a role expr.
|
|
415 |
Computer |
rol oluştur |
create role expr.
|
|
416 |
Computer |
yeni rol ekle |
add a new role expr.
|
|
417 |
Computer |
rol yapma oyunu |
rpg (role-playing game) abrev.
|
|
Informatics |
|
418 |
Informatics |
rol üstlenme oyunu |
role-playing game n.
|
|
Telecom |
|
419 |
Telecom |
rol tabanlı erişim kontrolü |
role based access control n.
|
|
Textile |
|
420 |
Textile |
kros-rol |
cross-roll n.
|
|
Medical |
|
421 |
Medical |
fiziksel rol sınırlamaları |
physical role limitations n.
|
|
422 |
Medical |
kazanılmış rol |
achieved role n.
|
|
423 |
Medical |
penis tümörü etyolojisinde rol oynayan bir tür mikroorganizma |
mycobacterium smegmatis n.
|
|
424 |
Medical |
salgılama sürecinde etkin rol oynayan hücre içi kese |
secernent n.
|
|
425 |
Medical |
yaşamsal rol oynamak |
play a vital role v.
|
|
Anatomy |
|
426 |
Anatomy |
orta beyinde bulunan, parkinson ve huntington hastalığı ile ilişkili metabolik bozukluklarda rol oynayan yoğun pigmentli bir gri madde tabakası |
nucleus niger n.
|
|
427 |
Anatomy |
beynin temporal lobunda yer alan, motivasyon ve duygusal davranışta önemli rol oynayan badem şekilli yapı |
amygdala n.
|
|
428 |
Anatomy |
beynin temporal lobunda yer alan, motivasyon ve duygusal davranışta önemli rol oynayan badem şekilli yapı |
corpus amygdaloideum n.
|
|
429 |
Anatomy |
beynin temporal lobunda yer alan, motivasyon ve duygusal davranışta önemli rol oynayan badem şekilli yapı |
amygdaloid nucleus n.
|
|
430 |
Anatomy |
üreme, idrar üretimi ve boşaltımında rol oynayan bütün organları içine alan sistem |
apparatus urogenitalis n.
|
|
431 |
Anatomy |
üreme, idrar üretimi ve boşaltımında rol oynayan bütün organları içine alan sistem |
urogenital system n.
|
|
432 |
Anatomy |
üreme, idrar üretimi ve boşaltımında rol oynayan bütün organları içine alan sistem |
urogenital apparatus n.
|
|
433 |
Anatomy |
üreme, idrar üretimi ve boşaltımında rol oynayan bütün organları içine alan sistem |
urinary system n.
|
|
434 |
Anatomy |
üreme, idrar üretimi ve boşaltımında rol oynayan bütün organları içine alan sistem |
urinary apparatus n.
|
|
435 |
Anatomy |
üreme, idrar üretimi ve boşaltımında rol oynayan bütün organları içine alan sistem |
systema urogenitale n.
|
|
436 |
Anatomy |
üreme, idrar üretimi ve boşaltımında rol oynayan bütün organları içine alan sistem |
genitourinary system n.
|
|
437 |
Anatomy |
üreme, idrar üretimi ve boşaltımında rol oynayan bütün organları içine alan sistem |
genitourinary apparatus n.
|
|
Psychology |
|
438 |
Psychology |
bem cinsiyet rol ölçeği |
bem sex role Inventory n.
|
|
439 |
Psychology |
edinilmiş rol |
achieved role n.
|
|
440 |
Psychology |
rol seti |
role set n.
|
|
441 |
Psychology |
reçeteli rol |
prescribed role n.
|
|
442 |
Psychology |
rol çıkışı |
role exit n.
|
|
443 |
Psychology |
rol kurgusu repertuarı testi |
role construct repertory test n.
|
|
444 |
Psychology |
rol yapma |
role playing n.
|
|
445 |
Psychology |
rol mesafesi |
role distance n.
|
|
446 |
Psychology |
rol modeli |
role model n.
|
|
447 |
Psychology |
sabit rol terapisi |
fixed role therapy n.
|
|
448 |
Psychology |
rol çatışması |
role conflict n.
|
|
449 |
Psychology |
rol teorisi |
role theory n.
|
|
450 |
Psychology |
rol karışıklığı |
role confusion n.
|
|
451 |
Psychology |
rol gerilimi |
role strain n.
|
|
452 |
Psychology |
rol karışıklığına karşı kimlik |
identity versus role confusion n.
|
|
453 |
Psychology |
rol beklentisi |
role expectation n.
|
|
454 |
Psychology |
rol kurgusu repertuarı testi |
rep role construct repertory test n.
|
|
455 |
Psychology |
rolsüz rol |
roleless role n.
|
|
456 |
Psychology |
rol haritası |
role map n.
|
|
457 |
Psychology |
rol kurgusu teorisi |
role construct theory n.
|
|
458 |
Psychology |
rol üstlenme |
role taking n.
|
|
459 |
Psychology |
rol yapma teorisi |
role enactment theory n.
|
|
460 |
Psychology |
rol karmaşası |
role conflict n.
|
|
461 |
Psychology |
rol göstergeleri |
role indicators n.
|
|
462 |
Psychology |
rol provası |
role rehearsal n.
|
|
463 |
Psychology |
rol yayılması |
role diffusion n.
|
|
464 |
Psychology |
toplumsal rol teorisi |
social role theory n.
|
|
465 |
Psychology |
toplumsal rol |
social role n.
|
|
466 |
Psychology |
verili rol |
ascribed role n.
|
|
467 |
Psychology |
kimliğe karşı rol karışıklığı |
identity versus role confusion n.
|
|
Parasitology |
|
468 |
Parasitology |
halkalı solucanlarda rejenerasyon ve onarımda rol alan büyük ve farklılaşmamış kök hücreler |
neoblast n.
|
|
Chemistry |
|
469 |
Chemistry |
karbonhidrat metabolizmasında rol oynayan bir amorf ketoz şekeri |
altro-heptulose n.
|
|
470 |
Chemistry |
karbonhidrat metabolizmasında rol oynayan bir amorf ketoz şekeri |
sedoheptulose n.
|
|
471 |
Chemistry |
kükürdün oksiasitteki oksijene benzer rol oynadığı asit |
sulphacid n.
|
|
Biology |
|
472 |
Biology |
kabuklu hayvanlarda kan pıhtılaşmasında önemli rol oynayan kan hücresi |
thigmocyte n.
|
|
473 |
Biology |
hücrenin besleyici süreçlerinde rol oynayan sitoplazma |
trophoplasm n.
|
|
474 |
Biology |
gövdelerinden dışarı uzanan uzun çıkıntıları bulunan ve antijenleri içeri alıp t hücrelerine tanıtarak bağışıklık sisteminde önemli rol oynayan akyuvar |
dendritic cell n.
|
|
Biochemistry |
|
475 |
Biochemistry |
krebs döngüsün sırasında solunumda önemli rol oynayan bir koenzim |
thiamine pyrophosphate n.
|
|
476 |
Biochemistry |
dna'ya bağlanan ve transkripsiyonu teşvik ederek gen ifadesinin düzenlenmesinde rol oynayan çeşitli proteinlerden herhangi biri |
transcription factor n.
|
|
477 |
Biochemistry |
dokudaki triptofandan oluşan ve çeşitli metabolik süreçlerde rol oynayan kristalli bir madde |
tryptamine n.
|
|
478 |
Biochemistry |
kimyasal reaksiyonlarda veya biyolojik süreçlerde rol alan enzim ve hormon gibi aracı maddeler |
mediator n.
|
|
479 |
Biochemistry |
timüs bezinde olgunlaşıp bağışıklık tepkisinde önemli rol oynayan bir lenfosit türü |
helper t-cell n.
|
|
480 |
Biochemistry |
dna oluşumunda rol alan bir nükleotit |
deoxyadenosine monophosphate n.
|
|
481 |
Biochemistry |
dna oluşumunda rol alan bir nükleotit |
deoxycytidine monophosphate n.
|
|
482 |
Biochemistry |
dna oluşumunda rol alan bir nükleotit |
deoxyguanosine monophosphate n.
|
|
483 |
Biochemistry |
dna oluşumunda rol alan bir nükleotit |
deoxythymidine monophosphate n.
|
|
Zoology |
|
484 |
Zoology |
cinsel aktivitelerde rol oynadığı düşünülen, erkek omurgasız hayvanların dış genital bölgelerinde gerçekleşen çeşitli süreçlere verilen ad |
titilla n.
|
|
Botanic |
|
485 |
Botanic |
bitkinin üremede rol alan kısımları |
reproductive structure n.
|
|
486 |
Botanic |
(embriyo gelişiminde rol alan) çekirdekli hücre |
synergid n.
|
|
Social Sciences |
|
487 |
Social Sciences |
rol karmaşası |
role conflict n.
|
|
488 |
Social Sciences |
rol belirsizliği |
role ambiguity n.
|
|
Literature |
|
489 |
Literature |
bir hikayede önemli rol oynayan, sıra dışı fiziksel özelliklere sahip, gereksiz bir şekilde aşırı yetenekli ve aşırı idealize edilmiş kadın karakter |
mary sue n.
|
|
Linguistics |
|
490 |
Linguistics |
rol kuramı |
theta grid n.
|
|
491 |
Linguistics |
rol yapma |
role play n.
|
|
492 |
Linguistics |
durum veya eylemin yerini belirten anlamsal rol |
locative role n.
|
|
493 |
Linguistics |
semantik rol |
instrumental role n.
|
|
494 |
Linguistics |
semantik rol |
semantic role n.
|
|
495 |
Linguistics |
semantik rol |
participant role n.
|
|
496 |
Linguistics |
kelimelerin birbirinden ayrılmasında ses perdesinin rol oynamadığı (dil) |
nontonal adj.
|
|
History |
|
497 |
History |
eski roma'da eğlence maksadıyla rol icabı yapılan deniz savaşı |
naumachia n.
|
|
498 |
History |
eski roma'da eğlence maksadıyla rol icabı yapılan deniz savaşı |
naumachy n.
|
|
499 |
History |
m.ö. 2. ve 1. yüzyıllarda yaşamış ve judea'nın selekosların yönetiminden kurtarılmasında aktif rol almış bir yahudi ailesi |
maccabee n.
|
|
500 |
History |
m.ö. 2. ve 1. yüzyıllarda yaşamış ve judea'nın selekosların yönetiminden kurtarılmasında aktif rol almış bir yahudi ailesi |
maccabees n.
|
|