sıkışmak

Meanings of "sıkışmak" in English Turkish Dictionary : 48 result(s)

	Category	Turkish	English
Common Usage
1	Common Usage	sıkışmak	squeeze v.
Can you squeeze me into your busy schedule? Beni yoğun programına sıkıştırabilir misin? More Sentences
2	Common Usage	sıkışmak	jam v.
The printer jammed. Yazıcıya kâğıt sıkıştı. More Sentences
General
3	General	sıkışmak	be in trouble v.
He stands by me whenever I am in trouble. Başım ne zaman sıkışsa yanımda olur. More Sentences
4	General	sıkışmak	be pressed for v.
I am pressed for time. Zamana sıkıştım. More Sentences
5	General	sıkışmak	be stuck v.
Are you telling me I'm stuck here with you? Burada seninle sıkışıp kaldığımı mı söylüyorsun? More Sentences
6	General	sıkışmak	stick v.
I can't open this jar; the lid is stuck. Bu kavanozu açamıyorum; kapağı sıkışmış. More Sentences
7	General	sıkışmak	catch v.
My shoelace got caught in the escalator. Ayakkabımın bağı yürüyen merdivene sıkıştı. More Sentences
8	General	sıkışmak	get jammed v.
A piece of paper got jammed in the printer and now it doesn't work. Yazıcıda bir kağıt parçası sıkıştı ve şimdi çalışmıyor. More Sentences
9	General	sıkışmak	be caught (between) v.
René's fingers are caught in the door. René'nin parmakları kapıya sıkıştı. More Sentences
Phrasals
10	Phrasals	sıkışmak	jam into v.
We jammed into the elevator. Asansöre sıkıştık. More Sentences
11	Phrasals	sıkışmak	stick in v.
Currently, 4 800 soldiers from the international peacekeeping force are stuck in Kabul. Şu anda uluslararası barış gücünden 4 800 asker Kabil'de sıkışmış durumdadır. More Sentences
Computer
12	Computer	sıkışmak	jam v.
The printer jammed. Yazıcı sıkıştı. More Sentences
General
13	General	sıkışmak	be cramped for space v.
14	General	sıkışmak	tighten v.
15	General	sıkışmak	be pushed v.
16	General	sıkışmak	pack v.
17	General	sıkışmak	be pushed for v.
18	General	sıkışmak	be taken short v.
19	General	sıkışmak	jam in v.
20	General	sıkışmak	be pinched v.
21	General	sıkışmak	bind v.
22	General	sıkışmak	need to urinate v.
23	General	sıkışmak	be caught short v.
24	General	sıkışmak	be pinched for time v.
25	General	sıkışmak	wedge v.
26	General	sıkışmak	squash v.
27	General	sıkışmak	be closely pressed together v.
28	General	sıkışmak	move up closer v.
29	General	sıkışmak	be pushed for something v.
30	General	sıkışmak	move closer together v.
31	General	sıkışmak	cram v.
32	General	sıkışmak	screw v.
33	General	sıkışmak	hang up v.
34	General	sıkışmak	bustle v.
35	General	sıkışmak	serre v.
36	General	sıkışmak	founder v.
37	General	sıkışmak	stick v.
38	General	sıkışmak	strangulate v.
Phrasals
39	Phrasals	sıkışmak	jam in v.
40	Phrasals	sıkışmak	squash in v.
41	Phrasals	sıkışmak	hang up v.
42	Phrasals	sıkışmak	squeeze up v.
43	Phrasals	sıkışmak	wedge in v.
Colloquial
44	Colloquial	sıkışmak	need to urinate v.
Idioms
45	Idioms	sıkışmak	be in a fix v.
46	Idioms	sıkışmak	get in a fix v.
Archaic
47	Archaic	sıkışmak	serr v.
48	Archaic	sıkışmak	serre v.

Meanings of "sıkışmak" with other terms in English Turkish Dictionary : 117 result(s)

	Category	Turkish	English
General
1	General	el sıkışmak	shake hands v.
Flora defended herself and asked Serbs and Albanians to shake hands. Flora kendini savundu ve Sırplarla Arnavutların el sıkışmasını istedi. More Sentences
2	General	başı sıkışmak	be in trouble v.
Tom stands by me whenever I am in trouble. Ne zaman başım sıkışsa, Tom yanımda olur. More Sentences
3	General	paraya sıkışmak	need money v.
My aunt helps me when I need money. Ne zaman paraya sıkışsam teyzem yardımcı olur. More Sentences
Phrasals
4	Phrasals	(bir şeye) sıkışmak	squeeze into (something) v.
We squeezed into the elevator. Asansörde sıkıştık. More Sentences
Colloquial
5	Colloquial	(konusunda/üzerinde) el sıkışmak	shake on it v.
We shook on it. El sıkıştık. More Sentences
General
6	General	bir araya sıkışmak	huddle v.
7	General	köşeye sıkışmak	be stalemated v.
8	General	sıkışmak (dar bir yere)	squash into v.
9	General	araya sıkışmak	wedge oneself in v.
10	General	araya sıkışmak	push one's way into v.
11	General	araya sıkışmak	squeeze into v.
12	General	başı sıkışmak	be against a wall v.
13	General	başı sıkışmak	run into a trouble v.
14	General	köşeye sıkışmak	be in a tight corner v.
15	General	bir araya sıkışmak	hucklebone v.
16	General	yaşamın dişlileri arasında sıkışmak	get into a rut v.
17	General	el sıkışmak	clasp v.
18	General	çok sıkışmak	be desperate for a toilet v.
19	General	çok sıkışmak	need toilet v.
20	General	çok sıkışmak	be desperate for toilet v.
21	General	çok sıkışmak	die for the loo v.
22	General	kalbi sıkışmak	have heart spasm v.
23	General	nakite sıkışmak	need cash v.
24	General	paraya sıkışmak	need cash v.
25	General	nakite sıkışmak	need money v.
26	General	çöken bir mağarada sıkışmak	be trapped in a cave-in v.
27	General	el sıkışmak	press hands with v.
28	General	para atm'ye sıkışmak	(the money) be stuck in atm machine v.
29	General	sıkı el sıkışmak/ tokalaşmak	shake hands firmly v.
30	General	el sıkışmak	give somebody a handshake v.
31	General	el sıkışmak	clap [obsolete] v.
32	General	(biriyle) el sıkışmak	grip v.
33	General	içe doğru sıkışmak	implode v.
34	General	(bir yere girip) sıkışmak	become lodged v.
35	General	(metal eğe) tırtıkları arasına talaş sıkışmak	pin v.
36	General	içine buz sıkışmak	freeze v.
37	General	(anlaşma üzerine) el sıkışmak	strike v.
Phrasals
38	Phrasals	trafik sıkışmak	(traffic) tail back v.
39	Phrasals	tıkış tıkış bir yere sıkışmak	squeeze themselves up v.
40	Phrasals	(bir şeyde) sıkışmak	wedge into (something) v.
41	Phrasals	(dar bir yere) sıkışmak	wedge into (something) v.
42	Phrasals	dar bir yere sıkışmak	lodge in v.
43	Phrasals	birine/bir şeye doğru sıkışmak	squeeze up against someone or something v.
44	Phrasals	(küçük bir alana, eve) sıkışmak/sığışmak	hutch up v.
45	Phrasals	(konusunda/üzerinde) el sıkışmak	shake on v.
46	Phrasals	(bir şeyin) içine sıkışmak	squash into (something) v.
47	Phrasals	hep birlikte sıkışmak/sığışmak	squeeze together v.
48	Phrasals	-e doğru sıkışmak	squeeze up against v.
49	Phrasals	içine sığışmak/sıkışmak	squirm in v.
50	Phrasals	dar bir yere zorla sığışmak/sıkışmak/yerleşmek	squirm in v.
51	Phrasals	(iki kişi/şey) arasına sıkışmak	wedge between (someone or something) v.
52	Phrasals	iki kişi/şey arasına sıkışmak	wedge between people or things v.
Phrases
53	Phrases	dar (bir şeye/yere) sıkışmak	worm into (something or some place) v.
Colloquial
54	Colloquial	köşeye sıkışmak	be cooked v.
55	Colloquial	(bir şeye) sıkışmak	be stuck for (something) v.
56	Colloquial	'-e sıkışmak	be stuck for v.
Idioms
57	Idioms	el sıkışmak	strike hands with v.
58	Idioms	biri ile el sıkışmak	shake hands with someone v.
59	Idioms	bir konuda el sıkışmak	shake hands on something v.
60	Idioms	çok sıkışmak	be hard up v.
61	Idioms	el sıkışmak	give one's hand upon v.
62	Idioms	el sıkışmak	give one's hand on v.
63	Idioms	köşeye sıkışmak	have one's back to the wall v.
64	Idioms	köşeye sıkışmak	be backed into a corner v.
65	Idioms	köşeye sıkışmak	have one's back against the wall v.
66	Idioms	köşeye sıkışmak	be on the ropes v.
67	Idioms	paraya sıkışmak	get strapped for money v.
68	Idioms	paraya sıkışmak	become pushed for money v.
69	Idioms	paraya sıkışmak	get pushed for cash v.
70	Idioms	paçası sıkışmak	come to the crunch v.
71	Idioms	paraya sıkışmak	get pushed for money v.
72	Idioms	paraya sıkışmak	become pushed for cash v.
73	Idioms	paraya sıkışmak	become pressed for money v.
74	Idioms	paraya sıkışmak	be pushed for money v.
75	Idioms	paraya sıkışmak	become pressed for cash v.
76	Idioms	paraya sıkışmak	feel pinched v.
77	Idioms	paraya sıkışmak	get pressed for money v.
78	Idioms	paraya sıkışmak	be pressed for money v.
79	Idioms	paraya sıkışmak	be pushed for cash v.
80	Idioms	paraya sıkışmak	be strapped for money v.
81	Idioms	paraya sıkışmak	be pressed for cash v.
82	Idioms	paraya sıkışmak	get pressed for cash v.
83	Idioms	zamana sıkışmak	be pressed for time v.
84	Idioms	zamana sıkışmak	get pushed for time v.
85	Idioms	zamana sıkışmak	be pushed for time v.
86	Idioms	zamana sıkışmak	get pressed for time v.
87	Idioms	...konusundan el sıkışmak	shake hands on something v.
88	Idioms	finansal olarak sıkışmak	feel the crunch v.
89	Idioms	sıkışmak (zaman olarak)	become pushed for time v.
90	Idioms	zamana sıkışmak	become pushed for time v.
91	Idioms	yere, paraya, zamana sıkışmak	be pressed/pushed for money, space, time v.
92	Idioms	tuvalete sıkışmak	be caught short [uk] v.
93	Idioms	tuvalete sıkışmak	be taken short [uk] v.
94	Idioms	bir şeye çok sıkışmak	be hard up for something v.
95	Idioms	paraya sıkışmak	be strapped for cash v.
96	Idioms	nakde sıkışmak	be strapped for cash v.
97	Idioms	(bir şeye) sıkışmak	be short of something v.
98	Idioms	(bir şeye) sıkışmak	run short of something v.
99	Idioms	köşeye sıkışmak	go through the wringer v.
100	Idioms	köşeye sıkışmak	have back to the wall v.
101	Idioms	köşeye sıkışmak	have your back to the wall v.
102	Idioms	köşeye sıkışmak	have your back against the wall v.
103	Idioms	biriyle el sıkışmak	knock someone some skin v.
104	Idioms	el sıkışmak	slip five v.
Trade/Economic
105	Trade/Economic	nakde sıkışmak	run low on cash v.
Medical
106	Medical	kalbi sıkışmak	feel a tightness in the chest v.
Slang
107	Slang	kıçı sıkışmak	have one’s ass in a crack v.
108	Slang	biriyle el sıkışmak	slip someone five v.
109	Slang	el sıkışmak	press flesh v.
110	Slang	el sıkışmak	press the flesh v.
111	Slang	(tuvalete) sıkışmak	be caught short [uk/australia] v.
112	Slang	büyük tuvaletine sıkışmak	be touching cloth v.
113	Slang	kazada direksiyonun altına sıkışmak	submarine v.
British Slang
114	British Slang	çok sıkışmak/kakası gelmek	sign one's pants v.
115	British Slang	çok sıkışmak (büyük)	have a turtle's head v.
116	British Slang	çok sıkışmak (büyük)	have a tortoise v.
117	British Slang	sıkışmak (kakası gelmek)	be pulling tongues v.