English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Phrasals | ||||
Phrasals | stick with (someone or something) v. | (birine/bir şeye) sadık kalmak | ||
We have only just begun it and we must stick with it. Daha yeni başladık ve buna sadık kalmalıyız. More Sentences |
||||
Phrasals | stick with (someone or something) v. | (birinin/bir şeyin) yanında kalmak | ||
Phrasals | stick with (someone or something) v. | (birinin/bir şeyin) yanından ayrılmamak | ||
Phrasals | stick with (someone or something) v. | kendini (birine/bir şeye) adamak | ||
Phrasals | stick with (someone or something) v. | (birinin/bir şeyin) arkasında durmak | ||
Phrasals | stick with (someone or something) v. | (birinin/bir şeyin) destekçisi olmak | ||
Phrasals | stick with (someone or something) v. | (birini/bir şeyi) desteklemek | ||
Phrasals | stick with (someone or something) v. | (biriyle/bir şeyle) devam etmek |