Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | tüm insanlar | all the people n. | ||
All the people who feature in today's headlines are flooding into Sangatte. Bugünün manşetlerinde yer alan tüm insanlar Sangatte'ye akın ediyor. More Sentences |
||||
General | tüm insanlar | all people n. | ||
The civilised world, all civilised people, all people aware of their own dignity, are against war. Uygar dünya, tüm uygar insanlar, kendi haysiyetlerinin farkında olan tüm insanlar savaşa karşıdır. More Sentences |
Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | toplumun tüm katmanlarından insanlar | people from all social strata n. |
General | elitler dışındaki tüm insanlar | masses n. |
General | dünya üzerindeki yaşayan tüm insanlar | humans n. |
Colloquial | ||
Colloquial | kanunun önünde/gözünde tüm insanlar eşittir | all people are equal in the eyes of the law expr. |
Modern Slang | ||
Modern Slang | karşı ekonomi yoluyla insanlar arasındaki tüm ilişkilerin karşılıklı rızaya bağlı olduğu bir toplum yaratma fikrine dayalı özgürlükçü bir sosyal felsefe | agorism n. |