tartışmak - Turkish English Dictionary

tartışmak

Meanings of "tartışmak" in English Turkish Dictionary : 109 result(s)

Turkish English
Common Usage
tartışmak quarrel v.
When the permanent members quarrel, these difficult decisions are left to countries such as Ghana, Cameroon and Angola.
Daimi üyeler tartıştığında bu zor kararlar Gana, Kamerun ve Angola gibi ülkelere bırakılıyor.

More Sentences
tartışmak argue v.
I do not feel that now is the time to argue about this, or to have a dispute over procedure.
Şimdi bu konuda tartışmanın ya da prosedürle ilgili bir anlaşmazlık yaşamanın zamanı olduğunu düşünmüyorum.

More Sentences
tartışmak discuss v.
This is not just some kind of Swedish project, we are discussing the future of Europe.
Bu sadece bir tür İsveç projesi değil, Avrupa'nın geleceğini tartışıyoruz.

More Sentences
tartışmak dispute v.
We dispute amongst ourselves over the ethical guidelines of our future experiments in advance.
Gelecekteki deneylerimizin etik kurallarını şimdiden kendi aramızda tartışıyoruz.

More Sentences
General
tartışmak argue v.
Let us therefore continue together to plan, campaign and argue for freedom.
Bu nedenle hep birlikte özgürlük için plan yapmaya, kampanya yürütmeye ve tartışmaya devam edelim.

More Sentences
tartışmak bicker v.
Tom and Mary bicker all day long.
Tom ve Mary bütün gün tartışırlar.

More Sentences
tartışmak disagree v.
I guess we could just agree to disagree.
Sanırım birbirimizi anlayıp tartışmayı durdurabiliriz.

More Sentences
tartışmak have a tiff v.
Mary had a tiff with her boyfriend.
Mary erkek arkadaşı ile biraz tartıştı.

More Sentences
tartışmak dispute v.
The other question is a very complicated issue in the light of the domestic disputes in Hungary.
Diğer soru ise Macaristan'daki iç tartışmalar ışığında oldukça karmaşık bir konudur.

More Sentences
tartışmak deliberate v.
To start deliberating on the desirability of UN resolutions would directly undermine the United Nations.
BM kararlarının arzu edilirliği üzerine tartışmaya başlamak Birleşmiş Milletler'e doğrudan zarar verecektir.

More Sentences
tartışmak wrangle v.
We wrangle about this over and over again, and I respect the different opinions that are held on the subject.
Bu konuda tekrar tekrar tartışıyoruz ve bu konudaki farklı görüşlere saygı duyuyorum.

More Sentences
tartışmak discuss with v.
SOS Democracy has sketched out a thirteen-point alternative which we should like to discuss with you.
SOS Demokrasi, sizinle tartışmak istediğimiz on üç maddelik bir alternatif taslağı hazırladı.

More Sentences
tartışmak discuss v.
I know they are slightly off-track, and perhaps Parliament has discussed this.
Konunun biraz dışında olduklarını biliyorum ve belki de Parlamento bunu tartışmıştır.

More Sentences
tartışmak negotiate v.
Let's negotiate.
Tartışalım.

More Sentences
tartışmak debate v.
The committee's proposal also shows the modesty and respect that is required when we debate research issues.
Komitenin önerisi aynı zamanda araştırma konularını tartışırken gereken alçakgönüllülüğü ve saygıyı da göstermektedir.

More Sentences
tartışmak reason v.
My second point is uncontentious but not, for that reason, insignificant.
Değindiğim ikinci husus tartışmaya açık değildir ancak bu nedenle önemsiz de değildir.

More Sentences
tartışmak squabble v.
Stop squabbling.
Tartışmayı bırak.

More Sentences
Idioms
tartışmak have words v.
He had words with his employer and was fired.
Patronu ile tartıştı ve kovuldu.

More Sentences
tartışmak have an argument v.
Tom and John had an argument about Mary that ended in a punch-up.
Tom ve John, Mary hakkında yumruklaşmayla sonuçlanan bir tartışma yaşadılar.

More Sentences
Law
tartışmak argue v.
You can argue as much as you like but I shall stick to the same position.
Siz istediğiniz kadar tartışabilirsiniz ama ben aynı pozisyonda kalacağım.

More Sentences
tartışmak deliberate v.
To start deliberating on the desirability of UN resolutions would directly undermine the United Nations.
BM kararlarının arzu edilirliği üzerine tartışmaya başlamak doğrudan Birleşmiş Milletler'e zarar verecektir.

More Sentences
Politics
tartışmak debate v.
It was only a few weeks ago that we debated their first reading and had a plenary vote on them.
Sadece birkaç hafta önce ilk okumalarını tartıştık ve genel kurulda oyladık.

More Sentences
General
tartışmak take issue with somebody v.
tartışmak controvert v.
tartışmak bat around v.
tartışmak jangle v.
tartışmak bust v.
tartışmak tangle v.
tartışmak spar v.
tartışmak toss v.
tartışmak have a row with v.
tartışmak have a row v.
tartışmak contend v.
tartışmak set to v.
tartışmak brawl v.
tartışmak moot v.
tartışmak altercate v.
tartışmak talk over v.
tartışmak vex v.
tartışmak canvass v.
tartışmak have words with somebody v.
tartışmak join issue with somebody v.
tartışmak bandy v.
tartışmak have a set-to v.
tartışmak haggle v.
tartışmak controverse v.
tartışmak cample [obsolete] v.
tartışmak cangle [scotland] v.
tartışmak rap v.
tartışmak kebbie-lebbie [scottish] v.
tartışmak traverse [obsolete] v.
tartışmak tuilyie [scottish] v.
tartışmak tuilzie [scottish] v.
tartışmak argle [obsolete] v.
tartışmak argufy [dialect] v.
tartışmak argumentize [obsolete] v.
tartışmak elenchize v.
tartışmak elenchise v.
tartışmak barney [australia] v.
tartışmak bate v.
tartışmak eventilate [obsolete] v.
tartışmak excuss [obsolete] v.
tartışmak question v.
tartışmak handle v.
tartışmak hassle v.
tartışmak brangle v.
tartışmak yike v.
tartışmak chip (out) [dialect] v.
tartışmak debate [obsolete] v.
tartışmak deliber v.
tartışmak polemize [us] v.
tartışmak polemise [uk] v.
tartışmak plea v.
tartışmak discept v.
tartışmak flyte [dialect] v.
tartışmak spute v.
tartışmak square [obsolete] v.
Phrasals
tartışmak call out v.
tartışmak word it v.
tartışmak blow up v.
tartışmak kick around v.
tartışmak kick about v.
tartışmak kick around something v.
tartışmak kick something around v.
tartışmak throw (something) back and forth v.
tartışmak quarrel out v.
Colloquial
tartışmak lock horns v.
tartışmak mix it up v.
tartışmak mix it v.
tartışmak mix it up with someone v.
Idioms
tartışmak take someone on v.
tartışmak make moot v.
tartışmak be caught up in a row with v.
tartışmak fall out with v.
tartışmak talk over something v.
tartışmak lock horns v.
tartışmak talk something over v.
tartışmak be at each other's throats v.
tartışmak be at one another's throats v.
tartışmak be at loggerheads v.
tartışmak give static v.
tartışmak have/exchange words v.
Archaic
tartışmak barrat v.
tartışmak chode v.
tartışmak dissent v.
tartışmak discourse v.
tartışmak parle v.
British Slang
tartışmak have an eppy v.
tartışmak argue the toss v.

Meanings of "tartışmak" with other terms in English Turkish Dictionary : 286 result(s)

Turkish English
General
birisiyle tartışmak argue with v.
You won't get anywhere by arguing with such a disturbed individual.
Böyle rahatsız biriyle tartışarak bir yere varamazsınız.

More Sentences
hakkında tartışmak argue about v.
Secondly, there is no arguing about matters of taste, and on that we are once more in agreement.
İkinci olarak, zevk meseleleri hakkında tartışmaya gerek yok ve bu konuda bir kez daha hemfikiriz.

More Sentences
uzun uzadıya tartışmak discuss at length v.
The demographic challenge constituted by the falling population can be discussed at length.
Azalan nüfusun yarattığı demografik zorluk uzun uzadıya tartışılabilir.

More Sentences
(bir konu uzerinde) tartışmak hold a discussion v.
The committee held a discussion on the problem of education.
Komite, eğitim sorunu üzerine bir tartışma gerçekleştirdi.

More Sentences
konuyu tartışmak discuss the matter v.
Tom wanted to meet with you to discuss the matter.
Tom konuyu tartışmak için sizinle görüşmek istedi.

More Sentences
Phrasals
(biriyle) tartışmak argue with (one) v.
I suspect that, if this were so, I would have to argue with the Court of Auditors and with Parliament.
Öyle olsaydı, Sayıştay ve Parlamento ile tartışmak zorunda kalacağımdan şüpheleniyorum.

More Sentences
(biriyle bir konuda) tartışmak remonstrate with (one) (about someone or something) v.
She remonstrated with the security people.
Güvenlik görevlileri ile tartışmış.

More Sentences
General
dinleyiciler önünde belirli bir konuyu tartışmak için seçilen tartışmacı grubu panel n.
bir bölgede oturan insanların tartışmak veya eğlenmek için bir araya geldikleri yer community center n.
enine boyuna tartışmak discuss thoroughly v.
bir konu hakkında tartışmak hash out v.
açıkça tartışmak ventilate v.
(doğruluğunu) tartışmak challenge v.
boşyere tartışmak quibble v.
tartışmak (önemsiz şeyler üzerinde) cavil v.
çok tartışmak have a discussion on/about something with someone a lot v.
mahkemede tartışmak discuss in court v.
uzunca tartışmak discuss extensively v.
uzunca tartışmak have a long debate v.
uzunca tartışmak have a long discussion v.
uzunca tartışmak discuss at length v.
enine boyuna tartışmak discuss at length v.
sesli tartışmak brawl v.
önemsiz konular üzerinde tartışmak quibble v.
üzerinde tartışmak argue about v.
anlaşmazlık içinde tartışmak argue about v.
tüm boyutlarıyla tartışmak discuss thoroughly (all aspects of) v.
bir şeyi tüm ayrıntılarıyla tartışmak argue something out v.
birisiyle tartışmak bir şey için/hakkında tartışmak argue with someone over something v.
birisiyle tartışmak bir şey için/hakkında tartışmak argue with someone about something v.
birisiyle bir şey için tartışmak haggle with someone over something v.
küçük bir sorunu tartışmak discuss a little problem v.
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak niggle v.
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak pettifog v.
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak bicker v.
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak brabble v.
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak squabble v.
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak quibble v.
üzerinde tartışmak debate over v.
üzerinde tartışmak deliberate v.
ayrıntılı tartışmak discuss in detail v.
detaylı tartışmak discuss in detail v.
yeniden tartışmak rediscuss v.
tekrar tartışmak rediscuss v.
bir anlaşmanın şartlarını tartışmak talk terms v.
tekrar tartışmak reargue v.
sürekli tartışmak reargue v.
tekrar tekrar tartışmak reargue v.
tekrar tartışmak re-argue v.
yeniden tartışmak re-argue v.
bağırarak tartışmak caterwaul v.
yeniden tartışmak redeliberate v.
bir şeyi şiddetle tartışmak tub-thump v.
İlişkileri tartışmak negotiate relationships v.
amaçsızca tartışmak argufy [dialect] v.
önemsiz bir konu üzerinde tartışmak balk v.
öfkeyle tartışmak ergotize v.
öfkeyle tartışmak ergotise v.
(biriyle) tartışmak ert [dialect] [uk] v.
önemsiz bir konu üzerinde tartışmak baulk [uk] v.
uzun uzadıya tartışmak vex v.
önemsiz konular hakkında tartışmak quiddle v.
monografta tartışmak monograph v.
hararetli biçimde tartışmak clash v.
normalden de fazla tartışmak overagitate v.
hararetli bir şekilde tartışmak dispute v.
gizlice tartışmak distinguish [obsolete] v.
siyasetçi gibi tartışmak politize v.
siyasetçi gibi tartışmak politise v.
bir şeye karşı tartışmak counterargue v.
hevesle uzun uzadıya tartışmak discant v.
enine boyuna tartışmak discant v.
önden tartışmak prenegotiate v.
biriyle tartışmak square [obsolete] v.
sertçe tartışmak squib v.
Phrasals
kesin bir sonuç alana kadar tartışmak fight it out v.
bir konuyu tartışmak throw around v.
(birisiyle bir konu hakkında) tartışmak bicker with (someone) over (something) v.
(bir şey hakkında) tartışmak bicker over (something) v.
birisiyle (bir konu ya da bir kişi) hakkında tartışmak confer about (someone or something) v.
görüşü, sözü vs. hakkında (biriyle) tartışmak challenge (one) on (something) v.
görüşü, sözü hakkında (biriyle) tartışmak challenge someone on something v.
(biriyle bir konu hakkında) tartışmak bicker with (someone) about (something) v.
durumu görüşmek/tartışmak confer about (someone or something) v.
durumu görüşmek/tartışmak confer upon (someone or something) v.
durumu görüşmek/tartışmak confer on (someone or something) v.
durumu görüşmek/tartışmak confer on someone or something (with someone) v.
durumu görüşmek/tartışmak confer (on someone or something) with someone v.
durumu görüşmek/tartışmak confer with someone (about someone or something) v.
durumu görüşmek/tartışmak confer (with someone) about someone or something v.
(bir konu hakkında) tartışmak differ about (something) v.
(biriyle bir konu hakkında) tartışmak differ (with someone) about something v.
(biriyle bir konu hakkında) tartışmak differ (with someone) on something v.
(biri veya bir konu hakkında) tartışmak fight about (someone or something) v.
(biri veya bir konu hakkında) tartışmak fight (with) someone or something about (someone or something) v.
(bir şey üzerine) amaçsızca tartışmak/düşünmek noodle about (something) v.
(biriyle bir konuda) tartışmak remonstrate about (someone or something) (with one) v.
(bir konu hakkında) tartışmak squabble about (something) v.
bir fikri kişiler arası paylaşıp tartışmak bounce around v.
bir şey hakkında/üstünde tartışmak argue over v.
biriyle bir şeyi tartışmak debate with someone about something v.
bir konu üzerinde tartışmak deliberate over v.
biriyle tartışmak/ağız dalaşına girmek spar with someone v.
bir şey hakkında tartışmak deliberate over v.
birisi için biriyle tartışmak quarrel with someone over someone v.
bir şeyi tartışmak debate on something v.
(önemsiz bir mesele hakkında) tartışmak bicker about v.
-için tartışmak argue over v.
(bir şeyleri) tartışmak toss something around v.
(biri için/uğruna) hararetli tartışmak rage over someone v.
biri/bir şey hakkında tartışmak fight about someone or something v.
(biriyle) bir şeyi/konuyu tartışmak dialogue with (one) v.
(bir konuda) tartışmak differ on (something) v.
biriyle tartışmak get into it v.
(bir konuyu) enikonu tartışmak bat something around v.
(bir şeyi) uzunca tartışmak/ele almak go into (something) v.
etraflıca araştırmak/tartışmak go into v.
derinlemesine araştırmak/tartışmak go into v.
detaylıca araştırmak/tartışmak go into v.
bir planı, fikri, görüşü tartışmak knock about v.
bir planı, fikri, görüşü tartışmak knock around v.
birini tartışmak take someone up v.
(biriyle) bir meseleyi tartışmak take something up (with someone) v.
enine boyuna tartışmak/sorgulamak thresh out v.
etraflıca tartışmak/sorgulamak thresh out v.
adamakıllı tartışmak/sorgulamak thresh out v.
bütün yönleriyle tartışmak/sorgulamak thresh out v.
(biriyle) tartışmak squabble with (one) v.
biriyle tartışmak squabble with someone v.
bir şey hakkında tartışmak squabble with something v.
(biriyle) boş yere tartışmak quibble with (someone) v.
(biriyle) önemsiz konular üzerine tartışmak quibble with (someone) v.
(biriyle) önemsiz bir şey için tartışmak/kavga etmek quibble with (someone) v.
(biriyle) incir çekirdeğini doldurmayacak bir şey için tartışmak quibble with (someone) v.
aralarında tartışmak fight among themselves v.
karşılıklı tartışmak fight amongst v.
aralarında tartışmak fight amongst v.
karşılıklı tartışmak fight among v.
aralarında tartışmak fight among v.
(biriyle biri/bir şey üzerine) tartışmak argue (with someone) (over someone or something) v.
(biriyle biri/bir şey üzerine) tartışmak argue (with someone) (about someone or something) v.
bir şeyi tartışmak argue with something v.
(bir şey) hakkında tartışmak argue about (something) v.
(bir şey) için tartışmak/münakaşa etmek argue about (something) v.
'-i tartışmak argue with v.
(biriyle bir şey) hakkında tartışmak argue with (someone) about (something) v.
biriyle tartışmak bandy with someone v.
ile tartışmak bandy with v.
(biriyle birine/bir şeye) sahip olmak için tartışmak/pazarlık etmek bargain (over someone or something) (with someone) v.
(biriyle birine/bir şeye) sahip olmak için tartışmak/pazarlık etmek and bargain (for someone or something) (with someone) v.
(biriyle biri/bir şey) üzerine tartışmak battle (with someone) (over someone or something) v.
(biriyle) tartışmak battle with (someone) v.
(biriyle biri/bir şey hakkında) tartışmak bicker (with someone) (about someone or something) v.
(biriyle biri/bir şey hakkında) tartışmak bicker (with someone or something) (over someone or something) v.
(bir şey) hakkında tartışmak bicker about (something) v.
(biriyle) tartışmak bicker with (someone) v.
(biriyle) bir fikri tartışmak bounce off (of) (someone) v.
görüşü, sözü hakkında tartışmak challenge on v.
uzun uzadıya görüşmek/tartışmak chew over v.
bir şeyi tartışmak chew something over v.
(birini/bir şeyi) tartışmak deliberate about (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) tartışmak deliberate on (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) tartışmak deliberate over (someone or something) v.
ile bir şeyi/konuyu tartışmak dialogue with v.
(biriyle) tartışmak dicker with (one) v.
(biriyle bir şey için) tartışmak dicker with (one) for (something) v.
(biriyle bir şey) üzerine tartışmak dicker with (one) over (something) v.
hakkında tartışmak differ about v.
(biriyle bir konuda) tartışmak dispute (something) with (someone) v.
ile tartışmak dispute with v.
(biriyle bir şey hakkında) tartışmak exchange words (with somebody) (about something) [uk] v.
(biriyle bir şey hakkında) tartışmak have words (with somebody) (about something) [uk] v.
(biriyle) tartışmak exchange words (with someone) v.
(bir şeyi) detaylıca tartışmak expand upon (something) v.
(bir şeyi) detaylıca tartışmak expand on (something) v.
(biriyle) tartışmak fall out with (someone) v.
(biri/bir şey) hakkında sürekli tartışmak feud about (someone or something) v.
(biri/bir şey) hakkında sürekli tartışmak feud over (someone or something) v.
(biriyle) sürekli tartışmak feud with (someone) v.
(biriyle biri/bir şey) hakkında sürekli tartışmak feud with (someone) about (someone or something) v.
(biriyle biri/bir şey) hakkında sürekli tartışmak feud with (someone) over (someone or something) v.
hakkında tartışmak fight about v.
kesin bir sonuç alana kadar tartışmak fight out v.
kesin bir sonuç alana kadar tartışmak fight something out v.
(biri/bir şey) için tartışmak/kavga etmek fight over (someone or something) v.
saçma sapan bir şeyi uzun süre tartışmak rumble on v.
(biriyle) biri/bir şey için/üzerine tartışmak haggle (with someone) over someone or something v.
için/hakkında tartışmak haggle about v.
bir şey için/hakkında tartışmak haggle about something v.
için/üzerine tartışmak haggle over v.
(bir şey) için/üzerine tartışmak haggle over (something) v.
(biriyle) tartışmak haggle with (someone) v.
(biriyle bir konuyu) tartışmak negotiate (with one) about (something) v.
(biriyle bir konuyu) tartışmak negotiate (with one) over (something) v.
(biriyle) tartışmak negotiate with (one) v.
(biriyle) önemsiz (bir şey) üzerine tartışmak niggle (with one) over (something) v.
(biriyle bir şey) üzerine tartışmak quarrel (with one) over (something) v.
üzerine tartışmak quarrel over v.
(önemsiz şeyler) üzerinde münakaşa etmek/tartışmak quibble about (something) v.
boş yere tartışmak quibble about (something) v.
(önemsiz şeyler) üzerinde münakaşa etmek/tartışmak quibble over (something) v.
boş yere tartışmak quibble over (something) v.
(biriyle önemsiz şeyler) üzerinde münakaşa etmek/tartışmak quibble over (something) with (someone) v.
(biriyle) boş yere tartışmak quibble over (something) with (someone) v.
(biriyle önemsiz şeyler) üzerinde münakaşa etmek/tartışmak quibble with (someone) over (something) v.
(biriyle) boş yere tartışmak quibble with (someone) over (something) v.
için/uğruna hararetli tartışmak rage over v.
(bir şeyi) tartışmak için toplanmak sit on (something) v.
(bir şeyi) tartışmak için toplanmak sit upon (something) v.
ile tartışmak spar with v.
(bir şey) üzerine/hakkında tartışmak squabble over (something) v.
(biriyle) bir meseleyi tartışmak take (something) up with (one) v.
(biri/bir şey) hakkında konuşmak/dedikodu yapmak/tartışmak talk of (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) ilgili konuşmak/dedikodu yapmak/tartışmak talk of (someone or something) v.
farklı fikirleri tartışmak/görüşmek toss back and forth v.
(bir şeyi) tartışmak touch upon (something) v.
ile tartışmak wrangle with v.
Colloquial
aralarında tartışmak trade blows/insults v.
amacı tartışmak be not in the business of (doing something) v.
amacı tartışmak not be in the business of doing something v.
uzun uzadıya tartışmak bat v.
çok fazla tartışmak be at it v.
defalarca tartışmak argue around and around v.
defalarca tartışmak argue round and round v.
aralarında tartışmak fight among themselves v.
biriyle bir problemi çözmek için samimi bir şekilde konuşmak/tartışmak have it out with someone v.
tüm tarafların uzlaşması için tartışmak dialog v.
hepsini tekrar baştan tartışmak/konuşmak zorunda mıyız? do we have to go through all that again? expr.
Idioms
(belli bir) konuyu tartışmak argue the point v.
biriyle bir konuyu konuşmak/tartışmak hash something over with someone v.
biriyle tartışmak have words with someone v.
birisiyle bir konu hakkında tartışmak have a row with someone about something v.
birisiyle tartışmak have an argument with someone v.
birisiyle tartışmak give someone static v.
bir şeyin var olmadığını tartışmak argue something away v.
hiç yoktan sorun çıkarmak/tartışmak make a fuss for nothing v.
şiddetle tartışmak argue the toss v.
(bir fikri/öneriyi) tartışmak bat around something v.
(bir fikri/öneriyi) tartışmak bat something around v.
fikrini ya da inancını değiştirmemekte ısrar eden biriyle tartışmak preach to deaf ears v.
(biriyle) tartışmak try a fall with (someone) v.
(biriyle) tartışmak take (someone) to the mat v.
biriyle/bir şeyle tartışmak take somebody/something to the mat [us] v.
farklı fikirleri tartışmak/görüşmek toss (something) back and forth v.
bir fikir/konu için tartışmak fend and prove [dated] v.
bir fikirden/konudan yana tartışmak fend and prove [dated] v.
bir konunun bir noktasını ele almak/tartışmak argue the point v.
bir konuyu bir yönden ele almak/tartışmak argue the point v.
sırf muhalefet olsun diye tartışmak be arguing for the sake of arguing v.
sırf karşı çıkmış olmak için tartışmak be arguing for the sake of arguing v.
laf olsun diye tartışmak be arguing for the sake of arguing v.
sırf muhalefet olsun diye tartışmak be arguing for the sake of argument v.
sırf karşı çıkmış olmak için tartışmak be arguing for the sake of argument v.
laf olsun diye tartışmak be arguing for the sake of argument v.
(biriyle) bir fikri tartışmak bounce an idea off (of) (one) v.
(doğruluğunu) tartışmak call in question v.
(doğruluğunu) tartışmak call in question v.
bir şey hakkında tartışmak chew the cud v.
bir konu üzerinde tartışmak chew the cud v.
bir şey hakkında tartışmak chew one's cud v.
bir konu üzerinde tartışmak chew one's cud v.
(biriyle) tartışmak do battle (with somebody) v.
(biriyle) tartışmak join battle (with somebody) v.
(biriyle) tartışmak have a set-to (with someone) v.
(biriyle/bir şeyle) tartışmak have a set-to (with someone or something) v.
biriyle (biri/bir şey üzerine) tartışmak have words with someone (over someone or something) v.
ile tartışmak have words with v.
(biriyle bir şey hakkında) tartışmak/atışmak have/exchange words (with somebody) (about something) [uk] v.
(biriyle) tartışmak pick a bone with (someone) v.
Speaking
asıl amacım tartışmak değil I'm not in the business of arguing expr.
Law
tekrar tartışmak reargue v.
yeniden tartışmak (davayı) reargue v.
(dava) özel olarak, pratik amaçlı tartışmak bolt v.
hukuk fakültesi öğrencileri olarak varsayımsal bir davayı tartışmak moot [obsolete] v.
önceki kararın uygulanamazlığını tartışmak distinguish v.
Politics
belirli bir konuda tartışmak ve karar vermek üzere bir araya gelen halk grubu people's panel n.
Education
(eskiden bazı avrupa üniversitelerinde lisans derecesini aldıktan sonra) bir soruyu tartışmak veya bir tezi savunmak determine v.
Linguistics
dil bilgisinin inceliklerini tartışmak grammaticize v.
dil bilgisinin inceliklerini tartışmak grammaticise v.
History
anglo-saksonlarda krala danışmanlık eden idari ve hukuki işleri tartışmak için toplanan kurul witenagemot n.
anglo-saksonlarda krala danışmanlık eden idari ve hukuki işleri tartışmak için toplanan kurulun üyeleri witan n.
Military
(askeri bir operasyonu) brifing şeklinde tartışmak brief v.
Sport
önemsiz bir konu üzerinde tartışmak bauk [dialect] v.
Slang
önemsiz şeyler üzerinde tartışmak wrangle for an ass's shadow v.
bilim kurgu okumak/tartışmak nerd out v.
Modern Slang
alışveriş yaparken market koridorları arasında diğer müşterilerle kavga etmek/tartışmak aisle rage v.