|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
tartışmak |
quarrel v.
|
|
When the permanent members quarrel, these difficult decisions are left to countries such as Ghana, Cameroon and Angola.
Daimi üyeler tartıştığında bu zor kararlar Gana, Kamerun ve Angola gibi ülkelere bırakılıyor.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
tartışmak |
argue v.
|
|
I do not feel that now is the time to argue about this, or to have a dispute over procedure.
Şimdi bu konuda tartışmanın ya da prosedürle ilgili bir anlaşmazlık yaşamanın zamanı olduğunu düşünmüyorum.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
tartışmak |
discuss v.
|
|
This is not just some kind of Swedish project, we are discussing the future of Europe.
Bu sadece bir tür İsveç projesi değil, Avrupa'nın geleceğini tartışıyoruz.
More Sentences
|
4 |
Common Usage |
tartışmak |
dispute v.
|
|
We dispute amongst ourselves over the ethical guidelines of our future experiments in advance.
Gelecekteki deneylerimizin etik kurallarını şimdiden kendi aramızda tartışıyoruz.
More Sentences
|
General |
|
5 |
General |
tartışmak |
argue v.
|
|
Let us therefore continue together to plan, campaign and argue for freedom.
Bu nedenle hep birlikte özgürlük için plan yapmaya, kampanya yürütmeye ve tartışmaya devam edelim.
More Sentences
|
6 |
General |
tartışmak |
bicker v.
|
|
Tom and Mary bicker all day long.
Tom ve Mary bütün gün tartışırlar.
More Sentences
|
7 |
General |
tartışmak |
disagree v.
|
|
I guess we could just agree to disagree.
Sanırım birbirimizi anlayıp tartışmayı durdurabiliriz.
More Sentences
|
8 |
General |
tartışmak |
have a tiff v.
|
|
Mary had a tiff with her boyfriend.
Mary erkek arkadaşı ile biraz tartıştı.
More Sentences
|
9 |
General |
tartışmak |
dispute v.
|
|
The other question is a very complicated issue in the light of the domestic disputes in Hungary.
Diğer soru ise Macaristan'daki iç tartışmalar ışığında oldukça karmaşık bir konudur.
More Sentences
|
10 |
General |
tartışmak |
deliberate v.
|
|
To start deliberating on the desirability of UN resolutions would directly undermine the United Nations.
BM kararlarının arzu edilirliği üzerine tartışmaya başlamak Birleşmiş Milletler'e doğrudan zarar verecektir.
More Sentences
|
11 |
General |
tartışmak |
wrangle v.
|
|
We wrangle about this over and over again, and I respect the different opinions that are held on the subject.
Bu konuda tekrar tekrar tartışıyoruz ve bu konudaki farklı görüşlere saygı duyuyorum.
More Sentences
|
12 |
General |
tartışmak |
discuss with v.
|
|
SOS Democracy has sketched out a thirteen-point alternative which we should like to discuss with you.
SOS Demokrasi, sizinle tartışmak istediğimiz on üç maddelik bir alternatif taslağı hazırladı.
More Sentences
|
13 |
General |
tartışmak |
discuss v.
|
|
I know they are slightly off-track, and perhaps Parliament has discussed this.
Konunun biraz dışında olduklarını biliyorum ve belki de Parlamento bunu tartışmıştır.
More Sentences
|
14 |
General |
tartışmak |
negotiate v.
|
|
Let's negotiate.
Tartışalım.
More Sentences
|
15 |
General |
tartışmak |
debate v.
|
|
The committee's proposal also shows the modesty and respect that is required when we debate research issues.
Komitenin önerisi aynı zamanda araştırma konularını tartışırken gereken alçakgönüllülüğü ve saygıyı da göstermektedir.
More Sentences
|
16 |
General |
tartışmak |
reason v.
|
|
My second point is uncontentious but not, for that reason, insignificant.
Değindiğim ikinci husus tartışmaya açık değildir ancak bu nedenle önemsiz de değildir.
More Sentences
|
17 |
General |
tartışmak |
squabble v.
|
|
Stop squabbling.
Tartışmayı bırak.
More Sentences
|
Idioms |
|
18 |
Idioms |
tartışmak |
have words v.
|
|
He had words with his employer and was fired.
Patronu ile tartıştı ve kovuldu.
More Sentences
|
19 |
Idioms |
tartışmak |
have an argument v.
|
|
Tom and John had an argument about Mary that ended in a punch-up.
Tom ve John, Mary hakkında yumruklaşmayla sonuçlanan bir tartışma yaşadılar.
More Sentences
|
Law |
|
20 |
Law |
tartışmak |
argue v.
|
|
You can argue as much as you like but I shall stick to the same position.
Siz istediğiniz kadar tartışabilirsiniz ama ben aynı pozisyonda kalacağım.
More Sentences
|
|
21 |
Law |
tartışmak |
deliberate v.
|
|
To start deliberating on the desirability of UN resolutions would directly undermine the United Nations.
BM kararlarının arzu edilirliği üzerine tartışmaya başlamak doğrudan Birleşmiş Milletler'e zarar verecektir.
More Sentences
|
Politics |
|
22 |
Politics |
tartışmak |
debate v.
|
|
It was only a few weeks ago that we debated their first reading and had a plenary vote on them.
Sadece birkaç hafta önce ilk okumalarını tartıştık ve genel kurulda oyladık.
More Sentences
|
General |
|
23 |
General |
tartışmak |
take issue with somebody v.
|
|
24 |
General |
tartışmak |
controvert v.
|
|
25 |
General |
tartışmak |
bat around v.
|
|
26 |
General |
tartışmak |
jangle v.
|
|
27 |
General |
tartışmak |
bust v.
|
|
28 |
General |
tartışmak |
tangle v.
|
|
29 |
General |
tartışmak |
spar v.
|
|
30 |
General |
tartışmak |
toss v.
|
|
31 |
General |
tartışmak |
have a row with v.
|
|
32 |
General |
tartışmak |
have a row v.
|
|
33 |
General |
tartışmak |
contend v.
|
|
34 |
General |
tartışmak |
set to v.
|
|
35 |
General |
tartışmak |
brawl v.
|
|
36 |
General |
tartışmak |
moot v.
|
|
37 |
General |
tartışmak |
altercate v.
|
|
38 |
General |
tartışmak |
talk over v.
|
|
39 |
General |
tartışmak |
vex v.
|
|
40 |
General |
tartışmak |
canvass v.
|
|
|
41 |
General |
tartışmak |
have words with somebody v.
|
|
42 |
General |
tartışmak |
join issue with somebody v.
|
|
43 |
General |
tartışmak |
bandy v.
|
|
44 |
General |
tartışmak |
have a set-to v.
|
|
45 |
General |
tartışmak |
haggle v.
|
|
46 |
General |
tartışmak |
controverse v.
|
|
47 |
General |
tartışmak |
cample [obsolete] v.
|
|
48 |
General |
tartışmak |
cangle [scotland] v.
|
|
49 |
General |
tartışmak |
rap v.
|
|
50 |
General |
tartışmak |
kebbie-lebbie [scottish] v.
|
|
51 |
General |
tartışmak |
traverse [obsolete] v.
|
|
52 |
General |
tartışmak |
tuilyie [scottish] v.
|
|
53 |
General |
tartışmak |
tuilzie [scottish] v.
|
|
54 |
General |
tartışmak |
argle [obsolete] v.
|
|
55 |
General |
tartışmak |
argufy [dialect] v.
|
|
56 |
General |
tartışmak |
argumentize [obsolete] v.
|
|
57 |
General |
tartışmak |
elenchize v.
|
|
58 |
General |
tartışmak |
elenchise v.
|
|
59 |
General |
tartışmak |
barney [australia] v.
|
|
60 |
General |
tartışmak |
bate v.
|
|
61 |
General |
tartışmak |
eventilate [obsolete] v.
|
|
62 |
General |
tartışmak |
excuss [obsolete] v.
|
|
63 |
General |
tartışmak |
question v.
|
|
64 |
General |
tartışmak |
handle v.
|
|
65 |
General |
tartışmak |
hassle v.
|
|
66 |
General |
tartışmak |
brangle v.
|
|
67 |
General |
tartışmak |
yike v.
|
|
68 |
General |
tartışmak |
chip (out) [dialect] v.
|
|
69 |
General |
tartışmak |
debate [obsolete] v.
|
|
70 |
General |
tartışmak |
deliber v.
|
|
71 |
General |
tartışmak |
polemize [us] v.
|
|
72 |
General |
tartışmak |
polemise [uk] v.
|
|
73 |
General |
tartışmak |
plea v.
|
|
74 |
General |
tartışmak |
discept v.
|
|
75 |
General |
tartışmak |
flyte [dialect] v.
|
|
76 |
General |
tartışmak |
spute v.
|
|
77 |
General |
tartışmak |
square [obsolete] v.
|
|
Phrasals |
|
78 |
Phrasals |
tartışmak |
call out v.
|
|
79 |
Phrasals |
tartışmak |
word it v.
|
|
80 |
Phrasals |
tartışmak |
blow up v.
|
|
|
81 |
Phrasals |
tartışmak |
kick around v.
|
|
82 |
Phrasals |
tartışmak |
kick about v.
|
|
83 |
Phrasals |
tartışmak |
kick around something v.
|
|
84 |
Phrasals |
tartışmak |
kick something around v.
|
|
85 |
Phrasals |
tartışmak |
throw (something) back and forth v.
|
|
86 |
Phrasals |
tartışmak |
quarrel out v.
|
|
Colloquial |
|
87 |
Colloquial |
tartışmak |
lock horns v.
|
|
88 |
Colloquial |
tartışmak |
mix it up v.
|
|
89 |
Colloquial |
tartışmak |
mix it v.
|
|
90 |
Colloquial |
tartışmak |
mix it up with someone v.
|
|
Idioms |
|
91 |
Idioms |
tartışmak |
take someone on v.
|
|
92 |
Idioms |
tartışmak |
make moot v.
|
|
93 |
Idioms |
tartışmak |
be caught up in a row with v.
|
|
94 |
Idioms |
tartışmak |
fall out with v.
|
|
95 |
Idioms |
tartışmak |
talk over something v.
|
|
96 |
Idioms |
tartışmak |
lock horns v.
|
|
97 |
Idioms |
tartışmak |
talk something over v.
|
|
98 |
Idioms |
tartışmak |
be at each other's throats v.
|
|
99 |
Idioms |
tartışmak |
be at one another's throats v.
|
|
100 |
Idioms |
tartışmak |
be at loggerheads v.
|
|
101 |
Idioms |
tartışmak |
give static v.
|
|
102 |
Idioms |
tartışmak |
have/exchange words v.
|
|
Archaic |
|
103 |
Archaic |
tartışmak |
barrat v.
|
|
104 |
Archaic |
tartışmak |
chode v.
|
|
105 |
Archaic |
tartışmak |
dissent v.
|
|
106 |
Archaic |
tartışmak |
discourse v.
|
|
107 |
Archaic |
tartışmak |
parle v.
|
|
British Slang |
|
108 |
British Slang |
tartışmak |
have an eppy v.
|
|
109 |
British Slang |
tartışmak |
argue the toss v.
|
|
|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
birisiyle tartışmak |
argue with v.
|
|
You won't get anywhere by arguing with such a disturbed individual.
Böyle rahatsız biriyle tartışarak bir yere varamazsınız.
More Sentences
|
2 |
General |
hakkında tartışmak |
argue about v.
|
|
Secondly, there is no arguing about matters of taste, and on that we are once more in agreement.
İkinci olarak, zevk meseleleri hakkında tartışmaya gerek yok ve bu konuda bir kez daha hemfikiriz.
More Sentences
|
3 |
General |
uzun uzadıya tartışmak |
discuss at length v.
|
|
The demographic challenge constituted by the falling population can be discussed at length.
Azalan nüfusun yarattığı demografik zorluk uzun uzadıya tartışılabilir.
More Sentences
|
4 |
General |
(bir konu uzerinde) tartışmak |
hold a discussion v.
|
|
The committee held a discussion on the problem of education.
Komite, eğitim sorunu üzerine bir tartışma gerçekleştirdi.
More Sentences
|
5 |
General |
konuyu tartışmak |
discuss the matter v.
|
|
Tom wanted to meet with you to discuss the matter.
Tom konuyu tartışmak için sizinle görüşmek istedi.
More Sentences
|
Phrasals |
|
6 |
Phrasals |
(biriyle) tartışmak |
argue with (one) v.
|
|
I suspect that, if this were so, I would have to argue with the Court of Auditors and with Parliament.
Öyle olsaydı, Sayıştay ve Parlamento ile tartışmak zorunda kalacağımdan şüpheleniyorum.
More Sentences
|
7 |
Phrasals |
(biriyle bir konuda) tartışmak |
remonstrate with (one) (about someone or something) v.
|
|
She remonstrated with the security people.
Güvenlik görevlileri ile tartışmış.
More Sentences
|
General |
|
8 |
General |
dinleyiciler önünde belirli bir konuyu tartışmak için seçilen tartışmacı grubu |
panel n.
|
|
9 |
General |
bir bölgede oturan insanların tartışmak veya eğlenmek için bir araya geldikleri yer |
community center n.
|
|
10 |
General |
enine boyuna tartışmak |
discuss thoroughly v.
|
|
11 |
General |
bir konu hakkında tartışmak |
hash out v.
|
|
12 |
General |
açıkça tartışmak |
ventilate v.
|
|
13 |
General |
(doğruluğunu) tartışmak |
challenge v.
|
|
14 |
General |
boşyere tartışmak |
quibble v.
|
|
15 |
General |
tartışmak (önemsiz şeyler üzerinde) |
cavil v.
|
|
16 |
General |
çok tartışmak |
have a discussion on/about something with someone a lot v.
|
|
17 |
General |
mahkemede tartışmak |
discuss in court v.
|
|
18 |
General |
uzunca tartışmak |
discuss extensively v.
|
|
19 |
General |
uzunca tartışmak |
have a long debate v.
|
|
20 |
General |
uzunca tartışmak |
have a long discussion v.
|
|
21 |
General |
uzunca tartışmak |
discuss at length v.
|
|
22 |
General |
enine boyuna tartışmak |
discuss at length v.
|
|
23 |
General |
sesli tartışmak |
brawl v.
|
|
24 |
General |
önemsiz konular üzerinde tartışmak |
quibble v.
|
|
25 |
General |
üzerinde tartışmak |
argue about v.
|
|
26 |
General |
anlaşmazlık içinde tartışmak |
argue about v.
|
|
27 |
General |
tüm boyutlarıyla tartışmak |
discuss thoroughly (all aspects of) v.
|
|
28 |
General |
bir şeyi tüm ayrıntılarıyla tartışmak |
argue something out v.
|
|
29 |
General |
birisiyle tartışmak bir şey için/hakkında tartışmak |
argue with someone over something v.
|
|
30 |
General |
birisiyle tartışmak bir şey için/hakkında tartışmak |
argue with someone about something v.
|
|
31 |
General |
birisiyle bir şey için tartışmak |
haggle with someone over something v.
|
|
32 |
General |
küçük bir sorunu tartışmak |
discuss a little problem v.
|
|
33 |
General |
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak |
niggle v.
|
|
34 |
General |
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak |
pettifog v.
|
|
35 |
General |
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak |
bicker v.
|
|
36 |
General |
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak |
brabble v.
|
|
37 |
General |
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak |
squabble v.
|
|
38 |
General |
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak |
quibble v.
|
|
39 |
General |
üzerinde tartışmak |
debate over v.
|
|
40 |
General |
üzerinde tartışmak |
deliberate v.
|
|
41 |
General |
ayrıntılı tartışmak |
discuss in detail v.
|
|
42 |
General |
detaylı tartışmak |
discuss in detail v.
|
|
43 |
General |
yeniden tartışmak |
rediscuss v.
|
|
44 |
General |
tekrar tartışmak |
rediscuss v.
|
|
45 |
General |
bir anlaşmanın şartlarını tartışmak |
talk terms v.
|
|
46 |
General |
tekrar tartışmak |
reargue v.
|
|
47 |
General |
sürekli tartışmak |
reargue v.
|
|
48 |
General |
tekrar tekrar tartışmak |
reargue v.
|
|
49 |
General |
tekrar tartışmak |
re-argue v.
|
|
50 |
General |
yeniden tartışmak |
re-argue v.
|
|
51 |
General |
bağırarak tartışmak |
caterwaul v.
|
|
52 |
General |
yeniden tartışmak |
redeliberate v.
|
|
53 |
General |
bir şeyi şiddetle tartışmak |
tub-thump v.
|
|
54 |
General |
İlişkileri tartışmak |
negotiate relationships v.
|
|
55 |
General |
amaçsızca tartışmak |
argufy [dialect] v.
|
|
56 |
General |
önemsiz bir konu üzerinde tartışmak |
balk v.
|
|
57 |
General |
öfkeyle tartışmak |
ergotize v.
|
|
58 |
General |
öfkeyle tartışmak |
ergotise v.
|
|
59 |
General |
(biriyle) tartışmak |
ert [dialect] [uk] v.
|
|
60 |
General |
önemsiz bir konu üzerinde tartışmak |
baulk [uk] v.
|
|
61 |
General |
uzun uzadıya tartışmak |
vex v.
|
|
62 |
General |
önemsiz konular hakkında tartışmak |
quiddle v.
|
|
63 |
General |
monografta tartışmak |
monograph v.
|
|
64 |
General |
hararetli biçimde tartışmak |
clash v.
|
|
65 |
General |
normalden de fazla tartışmak |
overagitate v.
|
|
66 |
General |
hararetli bir şekilde tartışmak |
dispute v.
|
|
67 |
General |
gizlice tartışmak |
distinguish [obsolete] v.
|
|
68 |
General |
siyasetçi gibi tartışmak |
politize v.
|
|
69 |
General |
siyasetçi gibi tartışmak |
politise v.
|
|
70 |
General |
bir şeye karşı tartışmak |
counterargue v.
|
|
71 |
General |
hevesle uzun uzadıya tartışmak |
discant v.
|
|
72 |
General |
enine boyuna tartışmak |
discant v.
|
|
73 |
General |
önden tartışmak |
prenegotiate v.
|
|
74 |
General |
biriyle tartışmak |
square [obsolete] v.
|
|
75 |
General |
sertçe tartışmak |
squib v.
|
|
Phrasals |
|
76 |
Phrasals |
kesin bir sonuç alana kadar tartışmak |
fight it out v.
|
|
77 |
Phrasals |
bir konuyu tartışmak |
throw around v.
|
|
78 |
Phrasals |
(birisiyle bir konu hakkında) tartışmak |
bicker with (someone) over (something) v.
|
|
79 |
Phrasals |
(bir şey hakkında) tartışmak |
bicker over (something) v.
|
|
80 |
Phrasals |
birisiyle (bir konu ya da bir kişi) hakkında tartışmak |
confer about (someone or something) v.
|
|
81 |
Phrasals |
görüşü, sözü vs. hakkında (biriyle) tartışmak |
challenge (one) on (something) v.
|
|
82 |
Phrasals |
görüşü, sözü hakkında (biriyle) tartışmak |
challenge someone on something v.
|
|
83 |
Phrasals |
(biriyle bir konu hakkında) tartışmak |
bicker with (someone) about (something) v.
|
|
84 |
Phrasals |
durumu görüşmek/tartışmak |
confer about (someone or something) v.
|
|
85 |
Phrasals |
durumu görüşmek/tartışmak |
confer upon (someone or something) v.
|
|
86 |
Phrasals |
durumu görüşmek/tartışmak |
confer on (someone or something) v.
|
|
87 |
Phrasals |
durumu görüşmek/tartışmak |
confer on someone or something (with someone) v.
|
|
88 |
Phrasals |
durumu görüşmek/tartışmak |
confer (on someone or something) with someone v.
|
|
89 |
Phrasals |
durumu görüşmek/tartışmak |
confer with someone (about someone or something) v.
|
|
90 |
Phrasals |
durumu görüşmek/tartışmak |
confer (with someone) about someone or something v.
|
|
91 |
Phrasals |
(bir konu hakkında) tartışmak |
differ about (something) v.
|
|
92 |
Phrasals |
(biriyle bir konu hakkında) tartışmak |
differ (with someone) about something v.
|
|
93 |
Phrasals |
(biriyle bir konu hakkında) tartışmak |
differ (with someone) on something v.
|
|
94 |
Phrasals |
(biri veya bir konu hakkında) tartışmak |
fight about (someone or something) v.
|
|
95 |
Phrasals |
(biri veya bir konu hakkında) tartışmak |
fight (with) someone or something about (someone or something) v.
|
|
96 |
Phrasals |
(bir şey üzerine) amaçsızca tartışmak/düşünmek |
noodle about (something) v.
|
|
97 |
Phrasals |
(biriyle bir konuda) tartışmak |
remonstrate about (someone or something) (with one) v.
|
|
98 |
Phrasals |
(bir konu hakkında) tartışmak |
squabble about (something) v.
|
|
99 |
Phrasals |
bir fikri kişiler arası paylaşıp tartışmak |
bounce around v.
|
|
100 |
Phrasals |
bir şey hakkında/üstünde tartışmak |
argue over v.
|
|
101 |
Phrasals |
biriyle bir şeyi tartışmak |
debate with someone about something v.
|
|
102 |
Phrasals |
bir konu üzerinde tartışmak |
deliberate over v.
|
|
103 |
Phrasals |
biriyle tartışmak/ağız dalaşına girmek |
spar with someone v.
|
|
104 |
Phrasals |
bir şey hakkında tartışmak |
deliberate over v.
|
|
105 |
Phrasals |
birisi için biriyle tartışmak |
quarrel with someone over someone v.
|
|
106 |
Phrasals |
bir şeyi tartışmak |
debate on something v.
|
|
107 |
Phrasals |
(önemsiz bir mesele hakkında) tartışmak |
bicker about v.
|
|
108 |
Phrasals |
-için tartışmak |
argue over v.
|
|
109 |
Phrasals |
(bir şeyleri) tartışmak |
toss something around v.
|
|
110 |
Phrasals |
(biri için/uğruna) hararetli tartışmak |
rage over someone v.
|
|
111 |
Phrasals |
biri/bir şey hakkında tartışmak |
fight about someone or something v.
|
|
112 |
Phrasals |
(biriyle) bir şeyi/konuyu tartışmak |
dialogue with (one) v.
|
|
113 |
Phrasals |
(bir konuda) tartışmak |
differ on (something) v.
|
|
114 |
Phrasals |
biriyle tartışmak |
get into it v.
|
|
115 |
Phrasals |
(bir konuyu) enikonu tartışmak |
bat something around v.
|
|
116 |
Phrasals |
(bir şeyi) uzunca tartışmak/ele almak |
go into (something) v.
|
|
117 |
Phrasals |
etraflıca araştırmak/tartışmak |
go into v.
|
|
118 |
Phrasals |
derinlemesine araştırmak/tartışmak |
go into v.
|
|
119 |
Phrasals |
detaylıca araştırmak/tartışmak |
go into v.
|
|
120 |
Phrasals |
bir planı, fikri, görüşü tartışmak |
knock about v.
|
|
121 |
Phrasals |
bir planı, fikri, görüşü tartışmak |
knock around v.
|
|
122 |
Phrasals |
birini tartışmak |
take someone up v.
|
|
123 |
Phrasals |
(biriyle) bir meseleyi tartışmak |
take something up (with someone) v.
|
|
124 |
Phrasals |
enine boyuna tartışmak/sorgulamak |
thresh out v.
|
|
125 |
Phrasals |
etraflıca tartışmak/sorgulamak |
thresh out v.
|
|
126 |
Phrasals |
adamakıllı tartışmak/sorgulamak |
thresh out v.
|
|
127 |
Phrasals |
bütün yönleriyle tartışmak/sorgulamak |
thresh out v.
|
|
128 |
Phrasals |
(biriyle) tartışmak |
squabble with (one) v.
|
|
129 |
Phrasals |
biriyle tartışmak |
squabble with someone v.
|
|
130 |
Phrasals |
bir şey hakkında tartışmak |
squabble with something v.
|
|
131 |
Phrasals |
(biriyle) boş yere tartışmak |
quibble with (someone) v.
|
|
132 |
Phrasals |
(biriyle) önemsiz konular üzerine tartışmak |
quibble with (someone) v.
|
|
133 |
Phrasals |
(biriyle) önemsiz bir şey için tartışmak/kavga etmek |
quibble with (someone) v.
|
|
134 |
Phrasals |
(biriyle) incir çekirdeğini doldurmayacak bir şey için tartışmak |
quibble with (someone) v.
|
|
135 |
Phrasals |
aralarında tartışmak |
fight among themselves v.
|
|
136 |
Phrasals |
karşılıklı tartışmak |
fight amongst v.
|
|
137 |
Phrasals |
aralarında tartışmak |
fight amongst v.
|
|
138 |
Phrasals |
karşılıklı tartışmak |
fight among v.
|
|
139 |
Phrasals |
aralarında tartışmak |
fight among v.
|
|
140 |
Phrasals |
(biriyle biri/bir şey üzerine) tartışmak |
argue (with someone) (over someone or something) v.
|
|
141 |
Phrasals |
(biriyle biri/bir şey üzerine) tartışmak |
argue (with someone) (about someone or something) v.
|
|
142 |
Phrasals |
bir şeyi tartışmak |
argue with something v.
|
|
143 |
Phrasals |
(bir şey) hakkında tartışmak |
argue about (something) v.
|
|
144 |
Phrasals |
(bir şey) için tartışmak/münakaşa etmek |
argue about (something) v.
|
|
145 |
Phrasals |
'-i tartışmak |
argue with v.
|
|
146 |
Phrasals |
(biriyle bir şey) hakkında tartışmak |
argue with (someone) about (something) v.
|
|
147 |
Phrasals |
biriyle tartışmak |
bandy with someone v.
|
|
148 |
Phrasals |
ile tartışmak |
bandy with v.
|
|
149 |
Phrasals |
(biriyle birine/bir şeye) sahip olmak için tartışmak/pazarlık etmek |
bargain (over someone or something) (with someone) v.
|
|
150 |
Phrasals |
(biriyle birine/bir şeye) sahip olmak için tartışmak/pazarlık etmek |
and bargain (for someone or something) (with someone) v.
|
|
151 |
Phrasals |
(biriyle biri/bir şey) üzerine tartışmak |
battle (with someone) (over someone or something) v.
|
|
152 |
Phrasals |
(biriyle) tartışmak |
battle with (someone) v.
|
|
153 |
Phrasals |
(biriyle biri/bir şey hakkında) tartışmak |
bicker (with someone) (about someone or something) v.
|
|
154 |
Phrasals |
(biriyle biri/bir şey hakkında) tartışmak |
bicker (with someone or something) (over someone or something) v.
|
|
155 |
Phrasals |
(bir şey) hakkında tartışmak |
bicker about (something) v.
|
|
156 |
Phrasals |
(biriyle) tartışmak |
bicker with (someone) v.
|
|
157 |
Phrasals |
(biriyle) bir fikri tartışmak |
bounce off (of) (someone) v.
|
|
158 |
Phrasals |
görüşü, sözü hakkında tartışmak |
challenge on v.
|
|
159 |
Phrasals |
uzun uzadıya görüşmek/tartışmak |
chew over v.
|
|
160 |
Phrasals |
bir şeyi tartışmak |
chew something over v.
|
|
161 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) tartışmak |
deliberate about (someone or something) v.
|
|
162 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) tartışmak |
deliberate on (someone or something) v.
|
|
163 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) tartışmak |
deliberate over (someone or something) v.
|
|
164 |
Phrasals |
ile bir şeyi/konuyu tartışmak |
dialogue with v.
|
|
165 |
Phrasals |
(biriyle) tartışmak |
dicker with (one) v.
|
|
166 |
Phrasals |
(biriyle bir şey için) tartışmak |
dicker with (one) for (something) v.
|
|
167 |
Phrasals |
(biriyle bir şey) üzerine tartışmak |
dicker with (one) over (something) v.
|
|
168 |
Phrasals |
hakkında tartışmak |
differ about v.
|
|
169 |
Phrasals |
(biriyle bir konuda) tartışmak |
dispute (something) with (someone) v.
|
|
170 |
Phrasals |
ile tartışmak |
dispute with v.
|
|
171 |
Phrasals |
(biriyle bir şey hakkında) tartışmak |
exchange words (with somebody) (about something) [uk] v.
|
|
172 |
Phrasals |
(biriyle bir şey hakkında) tartışmak |
have words (with somebody) (about something) [uk] v.
|
|
173 |
Phrasals |
(biriyle) tartışmak |
exchange words (with someone) v.
|
|
174 |
Phrasals |
(bir şeyi) detaylıca tartışmak |
expand upon (something) v.
|
|
175 |
Phrasals |
(bir şeyi) detaylıca tartışmak |
expand on (something) v.
|
|
176 |
Phrasals |
(biriyle) tartışmak |
fall out with (someone) v.
|
|
177 |
Phrasals |
(biri/bir şey) hakkında sürekli tartışmak |
feud about (someone or something) v.
|
|
178 |
Phrasals |
(biri/bir şey) hakkında sürekli tartışmak |
feud over (someone or something) v.
|
|
179 |
Phrasals |
(biriyle) sürekli tartışmak |
feud with (someone) v.
|
|
180 |
Phrasals |
(biriyle biri/bir şey) hakkında sürekli tartışmak |
feud with (someone) about (someone or something) v.
|
|
181 |
Phrasals |
(biriyle biri/bir şey) hakkında sürekli tartışmak |
feud with (someone) over (someone or something) v.
|
|
182 |
Phrasals |
hakkında tartışmak |
fight about v.
|
|
183 |
Phrasals |
kesin bir sonuç alana kadar tartışmak |
fight out v.
|
|
184 |
Phrasals |
kesin bir sonuç alana kadar tartışmak |
fight something out v.
|
|
185 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için tartışmak/kavga etmek |
fight over (someone or something) v.
|
|
186 |
Phrasals |
saçma sapan bir şeyi uzun süre tartışmak |
rumble on v.
|
|
187 |
Phrasals |
(biriyle) biri/bir şey için/üzerine tartışmak |
haggle (with someone) over someone or something v.
|
|
188 |
Phrasals |
için/hakkında tartışmak |
haggle about v.
|
|
189 |
Phrasals |
bir şey için/hakkında tartışmak |
haggle about something v.
|
|
190 |
Phrasals |
için/üzerine tartışmak |
haggle over v.
|
|
191 |
Phrasals |
(bir şey) için/üzerine tartışmak |
haggle over (something) v.
|
|
192 |
Phrasals |
(biriyle) tartışmak |
haggle with (someone) v.
|
|
193 |
Phrasals |
(biriyle bir konuyu) tartışmak |
negotiate (with one) about (something) v.
|
|
194 |
Phrasals |
(biriyle bir konuyu) tartışmak |
negotiate (with one) over (something) v.
|
|
195 |
Phrasals |
(biriyle) tartışmak |
negotiate with (one) v.
|
|
196 |
Phrasals |
(biriyle) önemsiz (bir şey) üzerine tartışmak |
niggle (with one) over (something) v.
|
|
197 |
Phrasals |
(biriyle bir şey) üzerine tartışmak |
quarrel (with one) over (something) v.
|
|
198 |
Phrasals |
üzerine tartışmak |
quarrel over v.
|
|
199 |
Phrasals |
(önemsiz şeyler) üzerinde münakaşa etmek/tartışmak |
quibble about (something) v.
|
|
200 |
Phrasals |
boş yere tartışmak |
quibble about (something) v.
|
|
201 |
Phrasals |
(önemsiz şeyler) üzerinde münakaşa etmek/tartışmak |
quibble over (something) v.
|
|
202 |
Phrasals |
boş yere tartışmak |
quibble over (something) v.
|
|
203 |
Phrasals |
(biriyle önemsiz şeyler) üzerinde münakaşa etmek/tartışmak |
quibble over (something) with (someone) v.
|
|
204 |
Phrasals |
(biriyle) boş yere tartışmak |
quibble over (something) with (someone) v.
|
|
205 |
Phrasals |
(biriyle önemsiz şeyler) üzerinde münakaşa etmek/tartışmak |
quibble with (someone) over (something) v.
|
|
206 |
Phrasals |
(biriyle) boş yere tartışmak |
quibble with (someone) over (something) v.
|
|
207 |
Phrasals |
için/uğruna hararetli tartışmak |
rage over v.
|
|
208 |
Phrasals |
(bir şeyi) tartışmak için toplanmak |
sit on (something) v.
|
|
209 |
Phrasals |
(bir şeyi) tartışmak için toplanmak |
sit upon (something) v.
|
|
210 |
Phrasals |
ile tartışmak |
spar with v.
|
|
211 |
Phrasals |
(bir şey) üzerine/hakkında tartışmak |
squabble over (something) v.
|
|
212 |
Phrasals |
(biriyle) bir meseleyi tartışmak |
take (something) up with (one) v.
|
|
213 |
Phrasals |
(biri/bir şey) hakkında konuşmak/dedikodu yapmak/tartışmak |
talk of (someone or something) v.
|
|
214 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) ilgili konuşmak/dedikodu yapmak/tartışmak |
talk of (someone or something) v.
|
|
215 |
Phrasals |
farklı fikirleri tartışmak/görüşmek |
toss back and forth v.
|
|
216 |
Phrasals |
(bir şeyi) tartışmak |
touch upon (something) v.
|
|
217 |
Phrasals |
ile tartışmak |
wrangle with v.
|
|
Colloquial |
|
218 |
Colloquial |
aralarında tartışmak |
trade blows/insults v.
|
|
219 |
Colloquial |
amacı tartışmak |
be not in the business of (doing something) v.
|
|
220 |
Colloquial |
amacı tartışmak |
not be in the business of doing something v.
|
|
221 |
Colloquial |
uzun uzadıya tartışmak |
bat v.
|
|
222 |
Colloquial |
çok fazla tartışmak |
be at it v.
|
|
223 |
Colloquial |
defalarca tartışmak |
argue around and around v.
|
|
224 |
Colloquial |
defalarca tartışmak |
argue round and round v.
|
|
225 |
Colloquial |
aralarında tartışmak |
fight among themselves v.
|
|
226 |
Colloquial |
biriyle bir problemi çözmek için samimi bir şekilde konuşmak/tartışmak |
have it out with someone v.
|
|
227 |
Colloquial |
tüm tarafların uzlaşması için tartışmak |
dialog v.
|
|
228 |
Colloquial |
hepsini tekrar baştan tartışmak/konuşmak zorunda mıyız? |
do we have to go through all that again? expr.
|
|
Idioms |
|
229 |
Idioms |
(belli bir) konuyu tartışmak |
argue the point v.
|
|
230 |
Idioms |
biriyle bir konuyu konuşmak/tartışmak |
hash something over with someone v.
|
|
231 |
Idioms |
biriyle tartışmak |
have words with someone v.
|
|
232 |
Idioms |
birisiyle bir konu hakkında tartışmak |
have a row with someone about something v.
|
|
233 |
Idioms |
birisiyle tartışmak |
have an argument with someone v.
|
|
234 |
Idioms |
birisiyle tartışmak |
give someone static v.
|
|
235 |
Idioms |
bir şeyin var olmadığını tartışmak |
argue something away v.
|
|
236 |
Idioms |
hiç yoktan sorun çıkarmak/tartışmak |
make a fuss for nothing v.
|
|
237 |
Idioms |
şiddetle tartışmak |
argue the toss v.
|
|
238 |
Idioms |
(bir fikri/öneriyi) tartışmak |
bat around something v.
|
|
239 |
Idioms |
(bir fikri/öneriyi) tartışmak |
bat something around v.
|
|
240 |
Idioms |
fikrini ya da inancını değiştirmemekte ısrar eden biriyle tartışmak |
preach to deaf ears v.
|
|
241 |
Idioms |
(biriyle) tartışmak |
try a fall with (someone) v.
|
|
242 |
Idioms |
(biriyle) tartışmak |
take (someone) to the mat v.
|
|
243 |
Idioms |
biriyle/bir şeyle tartışmak |
take somebody/something to the mat [us] v.
|
|
244 |
Idioms |
farklı fikirleri tartışmak/görüşmek |
toss (something) back and forth v.
|
|
245 |
Idioms |
bir fikir/konu için tartışmak |
fend and prove [dated] v.
|
|
246 |
Idioms |
bir fikirden/konudan yana tartışmak |
fend and prove [dated] v.
|
|
247 |
Idioms |
bir konunun bir noktasını ele almak/tartışmak |
argue the point v.
|
|
248 |
Idioms |
bir konuyu bir yönden ele almak/tartışmak |
argue the point v.
|
|
249 |
Idioms |
sırf muhalefet olsun diye tartışmak |
be arguing for the sake of arguing v.
|
|
250 |
Idioms |
sırf karşı çıkmış olmak için tartışmak |
be arguing for the sake of arguing v.
|
|
251 |
Idioms |
laf olsun diye tartışmak |
be arguing for the sake of arguing v.
|
|
252 |
Idioms |
sırf muhalefet olsun diye tartışmak |
be arguing for the sake of argument v.
|
|
253 |
Idioms |
sırf karşı çıkmış olmak için tartışmak |
be arguing for the sake of argument v.
|
|
254 |
Idioms |
laf olsun diye tartışmak |
be arguing for the sake of argument v.
|
|
255 |
Idioms |
(biriyle) bir fikri tartışmak |
bounce an idea off (of) (one) v.
|
|
256 |
Idioms |
(doğruluğunu) tartışmak |
call in question v.
|
|
257 |
Idioms |
(doğruluğunu) tartışmak |
call in question v.
|
|
258 |
Idioms |
bir şey hakkında tartışmak |
chew the cud v.
|
|
259 |
Idioms |
bir konu üzerinde tartışmak |
chew the cud v.
|
|
260 |
Idioms |
bir şey hakkında tartışmak |
chew one's cud v.
|
|
261 |
Idioms |
bir konu üzerinde tartışmak |
chew one's cud v.
|
|
262 |
Idioms |
(biriyle) tartışmak |
do battle (with somebody) v.
|
|
263 |
Idioms |
(biriyle) tartışmak |
join battle (with somebody) v.
|
|
264 |
Idioms |
(biriyle) tartışmak |
have a set-to (with someone) v.
|
|
265 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) tartışmak |
have a set-to (with someone or something) v.
|
|
266 |
Idioms |
biriyle (biri/bir şey üzerine) tartışmak |
have words with someone (over someone or something) v.
|
|
267 |
Idioms |
ile tartışmak |
have words with v.
|
|
268 |
Idioms |
(biriyle bir şey hakkında) tartışmak/atışmak |
have/exchange words (with somebody) (about something) [uk] v.
|
|
269 |
Idioms |
(biriyle) tartışmak |
pick a bone with (someone) v.
|
|
Speaking |
|
270 |
Speaking |
asıl amacım tartışmak değil |
I'm not in the business of arguing expr.
|
|
Law |
|
271 |
Law |
tekrar tartışmak |
reargue v.
|
|
272 |
Law |
yeniden tartışmak (davayı) |
reargue v.
|
|
273 |
Law |
(dava) özel olarak, pratik amaçlı tartışmak |
bolt v.
|
|
274 |
Law |
hukuk fakültesi öğrencileri olarak varsayımsal bir davayı tartışmak |
moot [obsolete] v.
|
|
275 |
Law |
önceki kararın uygulanamazlığını tartışmak |
distinguish v.
|
|
Politics |
|
276 |
Politics |
belirli bir konuda tartışmak ve karar vermek üzere bir araya gelen halk grubu |
people's panel n.
|
|
Education |
|
277 |
Education |
(eskiden bazı avrupa üniversitelerinde lisans derecesini aldıktan sonra) bir soruyu tartışmak veya bir tezi savunmak |
determine v.
|
|
Linguistics |
|
278 |
Linguistics |
dil bilgisinin inceliklerini tartışmak |
grammaticize v.
|
|
279 |
Linguistics |
dil bilgisinin inceliklerini tartışmak |
grammaticise v.
|
|
History |
|
280 |
History |
anglo-saksonlarda krala danışmanlık eden idari ve hukuki işleri tartışmak için toplanan kurul |
witenagemot n.
|
|
281 |
History |
anglo-saksonlarda krala danışmanlık eden idari ve hukuki işleri tartışmak için toplanan kurulun üyeleri |
witan n.
|
|
Military |
|
282 |
Military |
(askeri bir operasyonu) brifing şeklinde tartışmak |
brief v.
|
|
Sport |
|
283 |
Sport |
önemsiz bir konu üzerinde tartışmak |
bauk [dialect] v.
|
|
Slang |
|
284 |
Slang |
önemsiz şeyler üzerinde tartışmak |
wrangle for an ass's shadow v.
|
|
285 |
Slang |
bilim kurgu okumak/tartışmak |
nerd out v.
|
|
Modern Slang |
|
286 |
Modern Slang |
alışveriş yaparken market koridorları arasında diğer müşterilerle kavga etmek/tartışmak |
aisle rage v.
|
|