topuk - Turkish English Dictionary

topuk

Meanings of "topuk" in English Turkish Dictionary : 11 result(s)

Turkish English
Common Usage
topuk heel n.
This is the Achilles' heel of the irradiation industry, for consumers do not want it.
Bu, ışınlama endüstrisinin Aşil topuğudur, çünkü tüketiciler bunu istememektedir.

More Sentences
Technical
topuk heel n.
This is the Achilles' heel of the European fisheries policy.
Bu, Avrupa balıkçılık politikasının Aşil topuğudur.

More Sentences
Zoology
topuk heel n.
My left heel is inflamed.
Sol topuğum iltihaplandı.

More Sentences
General
topuk overfall n.
Technical
topuk toe n.
Automotive
topuk bead n.
topuk bead n.
topuk bead n.
Mining
topuk jamb n.
Anatomy
topuk calx n.
Geology
topuk buttress n.

Meanings of "topuk" with other terms in English Turkish Dictionary : 157 result(s)

Turkish English
General
topuk astarı (ayakkabı) heel liner n.
topuk kemiği heel bone n.
dolgu topuk wedge n.
parmak uçlarında veya topuk üzerinde dönüş yapma pirouette n.
apartman topuk platform n.
ince topuk stiletto n.
ince topuk spike n.
topuk kemiği astragalus n.
(atın) topuk eklemi fetlock joint n.
(atın) topuk eklemi fetlock n.
topuk duvarı toe wall n.
yüksek topuk high heel n.
dolgu topuk ayakkabı wedgie n.
apartman topuk ayakkabı chopines n.
apartman topuk ayakkabı platforms n.
apartman topuk ayakkabı chopine n.
dolgu topuk ayakkabı wedgie n.
topuk etrafında sadece bir kayış bulunan hafif sandalet tip n.
kadın ayakkabılarında şekli şarap kadehine benzeyen bir topuk wineglass heel n.
dolgu topuk ayakkabı grundy n.
topuk takma heeling n.
topuk zırhı heelpiece n.
topuk yapımında kullanılan deri, tahta heelpiece n.
(kadın ayakkabılarında) orta kalınlıkta topuk cuban heel n.
topuk betonu sole n.
(ayakkabı) ön yüzün kesilmesi sonucu topuk bölümünde gerilme spring n.
dolgu topuk yapan ayakkabı işçisi springer n.
(şerit görünüme sahip) deri topuk stacked heel n.
topuk pası vermek heel v.
topuk kirişini keserek sakatlamak hamstring v.
parmak uçlarında veya topuk üzerinde dönüş yapmak pirouette v.
topuk takmak heel v.
(at) topuk eklemini destekleyen bağ dokuları veya kemikleri ciddi şekilde zedelemek break down v.
topuk kirişini keserek sakatlamak hockle v.
(ayakkabı, bot) yeni bir topuk yerleştirmek reheel v.
(ayakkabıya) deri topuk parçası eklemek counter v.
topuk ve ayak parmakları kullanılarak yapılan toe-and-heel adj.
topuk ve ayak parmakları birbirine vurularak yapılan (dans) toe-and-heel adj.
topuk takılmış heeled adj.
Colloquial
dolgu topuk ayakkabılar wedgies n.
Industry
çorapların ayak uçlarını ve topuk kısımlarını kapatan veya üst kısımlarını birleştiren çorap fabrikası işçisi looper n.
Technical
dümen topuk iğneciği heel gudgeon n.
topuk drenajı counterdrain n.
topuk kayması toe failure n.
topuk dairesi yenilmesi toe circle failure n.
topuk duvarı toe wall n.
topuk taşı heel stone n.
topuk duvarı foot wall n.
topuk dairesi toe circle n.
topuk beki heel burner n.
topuk yenilmesi toe failure n.
topuk maçası splash core n.
topuk dreni toe drain n.
topuk dreni toe drain n.
kesici ucunun yanında topuk şeklinde kıvrım bulunan tornacı aleti heeltool n.
topuk drenajı counter drain n.
Computer
çubuk topuk stick heel n.
Textile
topuk kalıbı olmayan boru şeklinde çorap tube sock n.
kısa sivri topuk kitten-heel n.
topuk çivisi tutma mukavemeti heel pin holding strength n.
kadın ayakkabılarında görülen yüksek ve öne eğimli bir topuk modeli french heel n.
çoraplara eklenen dar bir çeşit topuk takviyesi french heel n.
yumurta topuk cuban-heeled adj.
Construction
topuk drenajı toe-drain n.
Automotive
dış topuk bead heel n.
gaz pedalı topuk noktası accelerator heel point n.
kontr pente tipi topuk contre pente n.
oto lastiği topuk teli tyre bead wire n.
topuk koruyucu chipper n.
topuk çemberi flipper n.
topuk dolgusu bead filler n.
topuk genişletme aleti bead expander n.
topuk hareketi bead movement n.
topuk kilidi bead lock n.
topuk teli bead wire n.
topuk takviye bezi bead chafer n.
topuk teli demeti bead wires n.
topuk telleri bead core n.
topuk ucu bead toe n.
topuk ve ayakucu tekniği heel and toe technique n.
tek topuk telli lastik single bead n.
topuk ayrılması bead separation n.
topuk düşürücü bead breaker n.
topuk düşürme aparatı bead breaker n.
topuk teli bead wire n.
Traffic
topuk hendeği heel ditch n.
Railway
(makasta) ayak ile topuk bölümleri arasındaki mesafe spread n.
Marine
topuk koruma bloğu toe-protection block n.
topuk koruma toe protection n.
üst kesitin topuk basıncı toe pressure of upright section n.
(gemide) topuk sole n.
Mining
oda-topuk sistemi room-and-pillar system n.
oda-topuk madenciliği room and pillar mining n.
oda-topuk madenciliği room and pillar mining n.
oda’-topuk dizgesi room-and-pillar system n.
topuk alma pillar extraction n.
yer altı madenciliğinde madenin çökmesini engelleyen topuk ya da sütun pillar n.
Medical
atın topuk ekleminde oluşan yumuşak tümör windgall n.
topuk kemiği astragalus n.
topuk kemiği pastern n.
topuk kemiği anklebone n.
topuk dikeni jogger's heel n.
topuk dikeni heel spur n.
topuk dikeni plantar fasciopathy n.
topuk altındaki fasya bağ dokusunun zedelenmesi sonrası şiddetli topuk ağrıları ile karakterize bir rahatsızlık plantar fasciitis n.
topuk eklemi pastern joint n.
topuk dikeni policeman's heel n.
topuk kanı alınması heel lance n.
topuk ağrısı heel pain n.
topuk kirişi achilies tendon n.
topuk dikeni plantar fasciitis n.
topuk kemiği ile ilgili calcaneal adj.
Anatomy
topuk kemiği heelbone n.
topuk kemiği calcaneus n.
topuk kemiği calceneus n.
topuk kemiği heel bone n.
topuk kemiği os tarsi fibulare n.
topuk kemiği ile küboidi birbirine bağlayan bağ calcaneocuboid ligament n.
topuk kemiği çıkıntısı hypotarsus n.
ayak bileğini topuk kemiğiyle birleştiren kemik veya kıkırdak fibulare n.
(atlarda) topuk eklemi ile üzerindeki arasında kalan bölüm shank n.
topuk kemiği calcaneal adj.
Pathology
topuk dikeni bone spur n.
topuk dikeni spur n.
Parasitology
topuk sineği larvası horseworm n.
Veterinary
atlarda topuk kemiğini veya bağlantılı kısımları etkileyen bir hastalık navicular disease n.
atın topuk ekleminde oluşan yumuşak tümör vessicnon n.
(at) topuk nasırı ringbone n.
atların topuk derilerindeki kabarcık dokunun üzerinde bulunan kırmızı nodül kümeleri grape n.
atların topuk derilerindeki kabarcık dokunun üzerinde bulunan kırmızı nodül kümeleri grapes n.
atların topuk ve bilek eklemlerinin üzerindeki derinin kronik inflamasyonu grease n.
atın topuk eklemlerinde meydana gelen ve derinin aşırı yağlanmasına sebep olan inflamasyon grease n.
atın topuk eklemlerinde meydana gelen ve derinin aşırı yağlanmasına sebep olan inflamasyon seborrhoea n.
topuk eklemlerinde inflamasyon olan (at) greased n.
topuk eklemlerinde inflamasyon olan (at) greasy adj.
Zoology
omurgalılarda topuk kemiğine denk gelen kemik calcaneus n.
topuk tabanlıgiller tylopoda n.
topuk tabanlılar tylopoda n.
atın topuk ile toynak eklemi arasındaki beyaz bir leke white-foot n.
yarasaların topuk kemiğinden gelişen ince kemiğimsi ve kıkırdağımsı yapı heelspur n.
at bacaklarının alt kısmındaki topuk benzeri çıkıntı fetlock n.
atın topuk çıkıntısı üzerindeki bir tutam tüy fetlock n.
atların topuk eklemi fetlock joint n.
atın büyük topuk kemiği fetter bone n.
atın topuk eklemi fetterlock n.
(at) topuk eklemli fetlocked adj.
Botanic
topuk çayı savory (micromeria juliana) n.
Military
kumsal sığlık-topuk sand bank n.
Sport
topuk vuruşu backheel n.
topuk vuruşu heel kick n.
topuk pası backheel pass n.
(topuk dansında) ayak parmağıyla dokunmak toe v.
Football
topuk pası back-heeling n.
topuk pası heel pass n.
Music
salon dansında topuk dönüşü gerektiren bir adım telemark n.
telli çalgılarda yayı uç kısmından topuk kısmına doğru hareket ettirme up-bow n.
telli çalgılarda yayı topuk kısmından uç kısmına doğru hareket ettirme down-bow n.